43. Bölüm

40: TYLER SALVADORE

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

TYLER SALVADORE

Bütün bu zaman boyunca, Melez’in kimliğini, onu farklı kılan o gizemi çözmeye çalıştım. Her hareketinde bir sır barındırıyordu, bir bilmediğim karanlıkla çevriliydi. Ancak o an, her şey bir anda netleşti. Adını duyduğumda, her şeyin anlam kazandığını fark ettim. O an, sadece bir isimden fazlasıydı—o, geçmişimle, bilinmeyenle, belki de kaderimle bağlantılıydı. Ama ne kadar yakından tanıyordum, hala anlamadığım bir yan vardı. Her şeyin, ona dair bilmediğim her şeyin peşine düşmem gerektiğini anladım, çünkü Melez’in adı, her şeyin kilidi gibi duruyordu. Ve şimdi, o kilit kırılmıştı.

Uykulu sesimle kendisine haykırdığımda asla bir karşılık beklemiyordum.

Ama o karşılığı almıştım.

Bir anda olmuştu.

‘’Tyler.’’ Dedi.

Tyler…

Tyler da ne!?

Uykunun kollarına esir olduğumda bunun ne olduğunu asla öğrenememiştim de!

Ortamdaki uğultular, rüzgarın perdede bıraktığı etki ve perdenin hışırtısı…

Yavaşça uyandığımı hissedip gözlerimi araladığımda artık güneş tamamen doğmuş, cam ve perdeler ardına kadar açılmış, odaya ise güneş ışıkları vurmaktaydı. Esen rüzgardan perdeler uçuşurken doğruldum. Kendimi daha iyi hissederken etrafıma göz gezdirdim.

Tamamen yalnızlık!

Dün gece gitmeyeceğini ve hep yanımda kalacağını söyleyen adam neredeydi, sözünü tutmadı mı!?

Odamın kapısı yavaşça açıldığında kahvaltı tepsisiyle Melez odaya girmişti.

‘’Günaydın.’’ Gülücük saçmaya çalışan suratıyla kapıyı ardından kapadığında yatakta doğruldum.

‘’Günaydın.’’

‘’Nasıl oldun?’’ Tepsiyi elinden komodine bırakırken.

Başımı olumsuzca salladım ona karşı.

‘’Dün rüya gördüm sanki…’’ diye söze girdiğimde başını salladı olumlu bir şekilde.

‘’Kabustu sanırım?’’ Aslında hayır onu kastetmiyordum.

Başımı hayır manasında sallayınca beni dikkatle dinlemeye başladı. Aklından şunu diyordu belki de:

‘’Tamamen başındaydım ne ara ne olmuştu?’’

Söyleyebileceğim şekilde sözleri ölçüp tarttıktan sonra konuşmaya başladım.

‘’Senle ilgili.’’ Başını olumluca sallayıp dinlediğini belli ettiğinde devam ettim.

‘’Sen bana Tyler dedin.’’ Gülmüştü.

‘’Eee?’’ diyerek devam etmemi istercesine bana beklentiye baktığında omuz silktim.

‘’Ee’si yok. Bir anlamı da yok. Rüya işte.’’

Melez sırıttı ve yanı başıma, yatağın sol üst köşesine oturdu.

‘’Değil aslında.’’ Diye söze girdiğinde dinleme sırası bana geçmişti.

Ama söze girmeden önce bana elini uzattı.

Bir eline bir de kendisine bakarken bir kez daha gülümsemişti.

‘’Tyler Salvadore memnun oldum.’’

Gözlerim şaşkınlıktan iki kat daha çok büyümüşken kalakalmıştım öylece

Nasıl yani Melez... Az önce bana ismini mi söylemişti!?

‘’Tyler…’’ diye fısıldamaya başlamışken o bana elini işaret etti ‘’Elim havada kaldı ama Adelia Winchester.’’ diyerek. Zoraki bir gülümsemeyle eline uzandığımda aramızdaki nihai el sıkışması da böylece gerçekleşmişti.

‘’Bu arada…’’ diye söze girdi Melez tekrardan, ben hala onun bu ismine nasıl alışacağımı düşünmekte iken. ‘’Bu cömertliğim sadece sana prenses. Sırrımı sakla olur mu?’’ Gülümsediğinde başım yana yatmış bir şekilde kendisine sırıtmıştım istemsizce.

Ardından da benden bir cevap beklediği için başımı yukarı ve aşağıya salladım.

Evet Tyler Salvadore ismini saklayacak ve insan artı insanüstüler içinde yine sana Melez olarak hitap edecektim, anlıyorum.

‘’E kahvaltı o halde!’’ diyerek yataktan usulca kalktığında onu onaylayıp yorganı üstümden attım. O ise teppsiyi komodinden alıp yatağa bırakmıştı ve ben de biraz daha köşeye kaymıştım yatakta.

Artık ona Tyler mi demeliydim?

Melez’e bu kadar çok alışmışken Tyler diye hitap etmek bir garip olacaktı.

Tyler…

Tyler Salvadore…

Melez Tyler Salvadore…

Mark ve Juliet’in oğlu doğuştan melez Tyler Salvadore!..

Daha hakkında öğreneceğim nele3 vardı melez Tyler?

Kahvaltımı yaptıktan sonra melez Tyler… Ah alışana kadar melez Tyler ile idare edecektim!

Tepsiyi alıp komodinin üstüne tekrardan bıraktığında bana döndü.

‘’Ayağına bakmama izin vardır umarım?’’ dediğinde başımı salladım. Yanıma geldiğinde ayaklarımı yataktan sarkıtmıştım.

Sargıyı açtığında dört tırnak izi ile karşılaştım. Morarmış dört iz ve arka tarafta da baş parmağının izi.

Ayağım hala fazlasıyla çok acırken melez bana döndü, Tyler!

‘’Tekrardan saralım. Bekle burada önce mikrobunu kıracağız.’’ Başımı sallamamın ardından Tyler ortadan tepsiyle kayboldu. On saniye sonra geri geldiğinde elinde pansuman çantası vardı. Tentürdiyodu alıp nazikçe uygulamaya başladığında dişimi sıktım.

Tentürdiyot yaramı yakarken melezin üflemeleriyle alev giderek sönmüştü.

Yaramı tamamen sardığındaysa ayağa dikeldi, tam da karşıma.

Artık konuşma vaktiydi!

Tyler pansuman çantasını toplarken bakışlarımı ondan ayırmadan sordum.

‘’Brad’e ne oldu?’’ sorduğum bu soru ile bakışları anında beni bulmuştu.

‘’Kötü bir durumda.’’ diyerek kestirip atmaya çalıştı. Ama ben onun bu basit söylemini anlamamıştım. Anlamsız bir ifade ile kendisine bakarken pansuman çantasını toplamayı bitirdi.

‘’Benim gibi oldu. İlk kanını ilk uyanışında içti. Dönüşümü devam ediyor eğer bünyesi kaldırırsa… Dinç bir şekilde ayaklanacak. İşte o zaman vampir içgüdülerinin kontrolu ele geçirmesini engellemeliyiz.’’

Vampir içgüdüsü devreye girdiğinde ilk saldıracağı kişi de ben olacaktım.

Sıcak kan sahibi insan!

‘’Ama sorun yok.’’ Dedi. Yüzünde sorun olduğu her bir mimiği ve yüz hattıyla anlaşılırken.

‘’Sonra ne olacak?’’ diye sorduğumda yüz hatlarına kadar bütün yüzü değişmişti. Bir şeyler saklamak isterken yüzü hep kendisini ele veriyordu.

En sonunda yanıma oturdu.

‘’Onu zor durdurabiliriz. Ve eğer kontrolden çıkarsa… Kan ritüelini geri getirmek zorunda kalacağız. Çünkü melezi öldürme silahı…’’

‘’Ritüelle toprağa gömüldü!’’ diyerek onu tamamladım. Tyler başını salladığında onun bu hareketine karşılık ben de başımı sallayıp iç çektim. Melez olmak… Bu kadar zor muydu gerçekten?

Eli sırtıma sürttüğünde bakışlarım ona gitti.

‘’Üç gün içinde kendine gelebileceğini sanmam onunla ilgileniyoruz. Arada yanında olamazsam sebebi bu.’’

Başımı olumsuzca salladım. ‘’Atlatırım.’’ Dedim. ‘’Onunla ilgilen sen.’’ Diyerek ekledim ve ‘’Burada güvendeyim nasıl olsa. ‘’ diyerek bitirdim sözlerimi.

Başını olumlu bir şekilde sallayınca bakışları tek bir yönde ilerleei ve odaklandı.

‘’Sen… Dinlen öyleyse, geleceğim. Bir de…’’ dedi ve cebinden bir tüp kan çıkardı. Sadece birkaç damla vardı.

‘’Kullanmak istersen diye.’’ Kan tüpünü elime bıraktıktan sonra gözlerimin önünden kayıp gitti. Ardında sadece bir saniyelik bir rüzgar bırakmıştı.

Ağrı ve acılarım için avucuma bırakmış olduğu melez kanı…

Acaba Brad tamamen dönüştüğünde tek melez olmamak… Ona nasıl hissettirecekti?

Tek başına krallık güzeldi Kral için. Peki ya rakip çıktığında?

Ortalık savaş arenasını andırmayacaksa, birileri zarar görmeyecekse iki melezin varlığı çok da bir sorun teşkil etmezdi benim için.

Yani umalım da sorunsuz bir dönüşüm olsun!

Umalım da... Gerçekten de öyle olsun.

Kendimi odamda kilit altında hissediyordum. Dışarıya arada sırada sadece banyo için çıkmaktaydım, o da tuvalet ihtiyaçları içindi. Onun dışında alt kata hiç inmiyordum bile. Bodrum katta ise Brad ile ilgilenmekteydiler.

İki gün sorunsuzca geçmişti. Bu son yani üçüncü gün ise… Nasıl geçeceği bilinmez bir muammaydı. Sadece yaşayarak görecektim ki o da çok uzun sürmedi.

Sabahın ilk ışıklarında kahvaltımı odamda Lilith ile yapmıştım. Tıpkı birkaç gün önce Tyler gibi o da bacağımdaki yara ile ilgilenmekteydi.

‘Kanı içtin mi?’’ diye sorduğunda başımı salladım Lilith'e. Maalesef ne kadar dirensem de içmiştim işte. Bugün cuma günü oluyordu değil mi? Dün içmiştim, yani perşembe günü.

Lilith kalan kana baktığında uzattı. ‘’Bugün de iç.’’ Yakında bir şeyin kalmayacak.’’ Dediğinde dediğini uyguladım. Öğlene kadar etki etmişti. Ufak ağrılarım tamamen kayboldu. Artık daha iyi yürüyebiliyorken hava almak için odamdan dışarıya çıktım. Koridordaki pencereden bahçeyi ve ormanı incelerken tatilimin son günlerinin tadını çıkarmaya çalışıyordum ve aslında tatilimin son üç günü olmadığının da farkındaydım, bunu biiliyordum. Onlar kendi derdiyle ilgilenirken benim için her şey çok tehlikeliyken… Okula tabii ki de gidemeyecektim!

Ama sadece bir hafta! Sadece bir hafta dayanabilirdim.

Saldırının üstünden artık üç gün geçmişti. Ayağım tamamen iyileşmiş gibi duruyordu. Koridorda bir süre yürümüş ve banyoya gitmiştim. Orada işlerimi hallettikten sonra odama geri döndüm.

Odama geri dönüp pencereyi açıp hava almaya başladığımda Melez’i aşağıda fark etmiştim, Tyler’ı… Bahçede.

Beni çoktan hissetmiş olmalıydı ama biraz geç döndü benden tarafa. Elinde kanlar yere damlarken yüzü endişe saçıyordu, kan!?

Thomas endişeyle yanına fırladığında ‘’Hala kan kusuyor!’’ diye bağırmıştı.

Brad…

Dönüşümünü hala tamamlayamamıştı.

Tyler’ın bir çıkış yolu bulabilmesi için sakinleşmeye ihtiyacı olduğunu buradan doğru fark etmiştim. Ama Thomas’ın onu rahat bırakmaya isteği yok gibiydi.

‘’Bir şey yapsana!’’ diye bağırdığında Tyler ona fevri bir şekilde döndü.

‘’Dönüşüyor işte!’’

‘’Dönüşümünü hızlandır öyleyse!’’ İkisi aşağıda bağrışmaya devam ederlerken bahçede sadece ikisi vardı.

‘’Sen kurt adama dönüşmeyi hızlandırabiliyor musun!?’’ diye Tyler Thomas’a çıkıştığında alt katta bir gümbürtü kopuverdi. Lucas pencereden dışarıya fırladığında saniyeler içerisinde merdivenlerden büyük bir gürültü kulağıma ilişti.

‘’Thomas!’’ diye bağırdığımda ikisinin bakışları aynı anda yukarıyı, beni bulmuştu ve hızlıca harekete geçmişlerdi ikisi de. Bir yandan Thomas ve bir yandan Tyler... İkisi de kavgalarının arasından kaçan kişiyi yakalayabilmek, ona yetişebilmek için harekete geçmişlerdi.

...   

Brad ilk uyandığında boynu kırılarak tekrardan derin bir uykuya gömüldüğünde dönüşümü başa dönmüştü. Bir günden sonra gözlerini açtığında ilk kanını içti. Dönüşümü devam etmesinin ardından kan kusmalar görülmüştü.

Şimdiyse bir anda sanki başındaki kalabalığın gitmesini bekliyormuş gibiydi. Günün ilerleyen zamanlarında, öğlen çoktan geçip gitmiş iken, öğleden sonraki bir vakitte uyanmıştı bir anda.

Uyanır uyanmaz bodrumdan üst kata tırmandı. Onu engellemeye çalışan Lucas’ı camdan fırlatıp attı. Şimdiyse de tek bir derdi vardı.

Nadir bir kana sahip olan ve hemen üst katında bulunan Adelia Winchester!

Yani bana... Thomas ve Tyler ban yetişmeye çalışırken Kapım büyük bir gürültüyle açılmıştı çoktan. Kalçam cam pervazına dayandığında kapıdan içeriye Brad fırladı. İçeriye girer girmez üstüme atlamak için bir saniye beklememişti bile.

Vücudum korkudan ve adrenalinden titrerken Brad bir anda üstüme atıldı. Yeni dönüşmüş bir vampir ne kadar kan konusunda istikrarlıysa aynen o kadar nevri dönmüş, gözü dönmüş bir şekildeydi.

Neyse ki bana yaklaşamadan Thomas ve Tyler aynı anda onu tutup geri çekebilmişti. Ve bunu yaptıklarında Thomas bağırdı. "’Sıkı tut.’’ Tyler da ona karşılık vermişti. '’Asıl sen sıkı tut!’’

Brad kendi türündeki ve kendinden daha çok süredir melez olan Tyler’ı tek bir silkelenme hareketiyle duvara fırlattığında odaya hızlıca Lilith girdi. Bir anda ortamda biten Lilith kuşkusuzca Brad’in sırtına bindiğinde ayaklarını Brad’in boğazına dolamıştı.

‘’Brad!’’ diye bağırdı Lilith, sesini Brad'e duyurtmaya çalışırcasına. Ama nafileydi sesi asla Brad'e ulaşamadı. Brad debelenirken Thomas Brad’e çelme takarak dizlerinin üstüne çöktürdü. Sıradaki hamleyi de Lilith yapmıştı. Ayaklarını çözdü, Brad’in omuzlarından destek alıp havalandı. Sırtına bindiğinde elleriyle de başını tutmuştu. Gözleri sapsarı olduğunda ve köpek azı dişleri sahneye çıktığında Lilith tüm gücüyle hala dönüşüm aşamasında olan Brad’i boyun kemiğini kırarak etkisiz hale getirmişti. Brad’in bedeni boşluğa düşerken Lilith de zorlukla üstünden inmiş hatta önündeki Thomas’ın üstüne fırlamışken Thomas onu kollarından tutarak dengesini bulmasında ona yardım etmişti. İkisinin saniyelik bakışmalarının ardından bakışlarım Tyler’a kaydığında çarptığı duvarda derin bir iz kaldığını fark etmiştim. Duvar geriye doğru eğilmiş bir şekilde durmaktaydı öylece.

Melez üstündekileri silkeleyip yanımıza geldiğinde Brad'i yerden ensesinden tuttuğu gibi kaldırdı.

‘’Çok büyük sorun çıkarıyorsun be koca oğlan!’’

‘’Bağlayalım!’’ diye bir fikir sunduğunda Lilith hepsi tarafından bu fikir iyiliğim açısından neyse ki onaylanmıştı.

Lilith ise sözlerine hala devam etti.

‘’Ne kadar istemesem de kurtboğanlı ve mine çiçekli!’’

Thomas ve Tyler bir kez daha Lilith’i onayladığında kısa sürede uygulamaya koyuldular. Beni umursayan olmamıştı bile. Camdan dışarıya tekrar baktığımda Lucas kemiklerini esnetiyordu.

Beni gördüğünde sırıttı ve ben iyiyim dercesine baş parmağını diğer dört parmağı yumrukken uzattı. İç çekip camı kapattığımda önce duvara sonrasında da kirişinden sökülmüş kapıya baktım.

Cidden mi ya?

Melez bu kadar mı güçlüydü?

Ve baloya günler kalmışken bunların olması… Berbat bir şeydi!

Geçen günler boyunca mine çiçeği ve kurt boğanla Brad’in vücudu zayıflatıldı. Kendisini kana alıştırma süreci devam etmekteydi. Kan kokusuna tolerans seviyesi, karşı koyma süresi arttığında yakında serbest kalabilirdi.

Brad dönüşüm için, iyileşmek için, kendi için çaba sarf etse de zordu işte.

Bütün bunları, her gün, gün gün Lilith’den dinlemiştim.

Baloya son beş günüm vardı.

On Üç Nisan Perşembe günü... Onur konuğunun balosu olacaktı!

Baloya beş gün kaldığında melez Tyler ise odamdaydı. Kontrole gelmiş olmalıydı, Brad'den vakit bulabildiği ilk an... İşte odamdaydı!

Gözleri güven saçsa da sözleri biraz farklı hissettirmişti.

Beni Brad’in yanına sokmak istediğini söylediğinde tükürüğüm boğazımda düğümlenip öylece kaldı.

Beni... Yeni dönüşen bir vampir kurt adam melezinin yanına sokmak... Ne kadar mantıklıydı ki!?

Ben… Ben senin deney faren miydim ki!?

‘’Adel!’’ diye beni kendine getirmek için sesini bir derece yükselttiğinde ona döndüm.

‘’Güvensene bana.’’ diye fısıldarcasına konuştu ardından.

Başımı zorlukla salladığımda elimi kavramıştı.

‘’Sadece durumunu anlamak için. Yanında olacağım ve Brad tek bir ani hareket yaparsa seni aynen buraya geri getireceğim. Tamam mı güveniyor musun bana, bize?.. Hepimiz aynı şeyi destekliyoruz Adel…’’

Başımı bir kez daha olumluca salladığımda şimdiyse Brad’in yanındaydım işte.

Beş Nisan Çarşamba… Yeni adımların, yeni hayatların, yeni faciaların başladığı gün. Adelia ve Brad’in saldırıya uğradığı ve Brad’in dönüşüme mahkum olduğu gün!

Beş Nisan Çarşamba. Havanın soğuk esintisi, kasvetli bulutlarla birleşip gökyüzünü gri bir örtüyle kapladığı, yağmurun yağacakmış gibi ama henüz yağmadığı o uğursuz gün… Yeni adımların, yeni hayatların ve hiç tahmin edilemeyen faciaların başladığı gün.

Adelia ve Brad, sessiz sokaklarda bir arada ilerliyorlardı.

Brad’in ifadesi her zamanki sakinliği yansıtırken, Adelia’nın içindeki huzursuzluk büyüyordu. Thomas’ın Kurt Evi’ndeki alfalık görevine çağrılmasıyla bu dönüş yolculuğu, bir başlarına kalmışlardı. Fakat Adelia’nın içinde bir şeyler ters gidecekmiş gibi hissettiren o tanımlanamaz ağırlık git gide büyüyordu. Kendisine bile itiraf edemese de içindeki hazırlıklı kız bunu biliyordu.

Bir sokaktan başka bir sokağa geçtiklerinde olan her şeyin başlangıcı da bu şekilde gerçekleşmişti.

Su uyur düşman uyumaz.

Sen uyursun düşman ise plan yapar!

Günlerdir planlanan planlı ve programlı bir pusunun içine çekildiklerinde Adelia ve Brad pek bir şey yapamamış ve Wilhelm’e karşı koyamamışlardı.

O gece Wilhelm istediği şeyi elde etti. Bir iç karışıklık yarattı ve planının ikinci adımını devreye soktu.

Çünkü o her zaman karanlıklarda saklanır, plan ve gözlem yapardı.

Gecenin Prensi olmak bunu gerektirirdi. Tenhalarda gezer, karanlıkta izler, gündüzleri plan yapar ve geceleri avlanırdı.

Wilhelm’in taktikleri her zaman aynıydı.

Düşmana kendi küçük gösterip ardından düşman karşısında kendini planlı pusuyu gerçekleştirerek yüceltmek.

Wilhelm stratejilerin adamıydı.

Wilhelm Donovan her daim kaç ve savaş taktiğini uygulardı. Önce arkasına döner, geriye doğru ilerlerken bir anda anlarsın ki o geri çekilse bile aslında ileridedir. Bekler, en iyi zamanı kollar ve saldırır!

Ve bu taktik her zaman işe yarar.

Tıpkı Beş Nisan akşamı da işe yaradığı gibi!

Wilhelm Donovan bir kez daha kaybetmiş gibi gözükse de kazanmıştı!

Wilhelm’in karanlıktan fırlayan gölgesi, sinsi bir yılan gibi aniden belirdi. Brad’in gözlerindeki nefret, kinle alevlendi. Jeremy’i öldüren, en yakın dostunu ondan alan bu vampirdi. Ve şimdi, aynı vahşi gözler Adelia’yı hedef alıyordu. Wilhelm’in saldırısı, tereddütsüz ve acımasızdı. Hiçbir selam, uyarı ya da tehdide gerek duymadan doğrudan harekete geçti. Saniyeler içinde, Adelia kendini sert bir şekilde bir duvara çarpılmış halde buldu. Boynundan gelen çığlık benzeri bir acı yankılandı zihninde. Gözleri Wilhelm’in Brad’e yöneldiğini gördü. Brad, Wilhelm’in saldırısını karşılamak için öne atıldığında, o büyük hesaplaşma başlamıştı.

Ancak Wilhelm, beklenenden daha hızlı ve acımasızdı. Brad’in her hamlesini savuşturuyor, her vuruşunda ona işkence etmeye yeminli bir şeytanın soğukkanlılığını sergiliyordu. "Sıra sende, Brad," diye fısıldadı Wilhelm, dudaklarında acımasız bir gülümseme belirirken. "Tıpkı Jeremy gibi, sen de acı içinde kıvranacaksın."

Wilhelm, Brad’in karnına gümüş bir kazık sapladı ve derinlemesine soktu. Brad’in yüzündeki acı ifadesi, çaresizlikle karıştı. Ardından Wilhelm, tırnaklarıyla Brad’in damarlarını çizdi, kasıtlı olarak yavaşça onu bitiriyordu. Her bir çizik, Brad’in bedenindeki son enerjiyi de söküp alıyordu. Adelia bu sahneyi izlerken, içindeki korku ve tiksinme birbiriyle savaş halindeydi.

Adelia’nın bilincinin yavaş yavaş yerine gelmesiyle, Wilhelm onu fark etti. "Doğru, asıl hedefim sensin," dedi, gözleri şeytani bir parıltıyla parıldıyordu. Brad’in bedenine sapladığı kazığı çekip çıkardı ve göğsüne son kez sapladı.

Ardından yavaşça Adelia’ya yöneldi. Adelia, kaçma çabasına girişti ama Wilhelm ona hızla ulaşıp, onu bir kez daha duvara çarptırdı. Wilhelm Adelia ile kedinin fareyle oynaması gibi oynarken kulağına uslu durmasını fısıldadı. Bu bir telkindi ama artık telkinler Adelia da işlevsizdi. Tyler’ın Adelia’ya ilk lütfu bu olmuştu. İkincisi de Wilhelm’i kolayca iyileştirip acılarından sıyıran panzehir!

Adelia kazığı saklamış olduğu ceket cebinden aldı ve Wilhelm’in kalbinin ortasına sapladı. Kazık Wilhelm de etkisiz kalsa da yine de Adelia’ya bir kaçma fırsatı doğmuştu. Sadece birkaç saniye kadar!

‘’Ah artık sende işe yaramadığını unutmuşum.’’ Diyerek peşinde düştü Wilhelm Adelia’nın telkini kastederken.

Adelia küçük bir tökezleme ile yere düştüğünde Wilhelm zevkle, ağır ağır gitti yanına. Kalbindeki kazığı kalbinden çekip son acı mahiyetinde Brad’in kalbine son kez fırlattığında Adelia’ya döndü. Gözlerinde artık eğlencenin kırıntısı dahi yokken tek istediği gözlerinden de anlaşıldığı gibi Adelia’yı öldürmekti. Zevkini çıkara çıkara ve korkusunun tadını ala ala!

Adelia yerde çaresizce sürüklenirken, Wilhelm’in tırnakları bacağına saplandı. Acıdan inleyen Adelia, kaçma çabalarının nafile olduğunu biliyordu.

Wilhelm sırıttı ve bir adım daha ileri atıldı.

‘’Ups! Kazık bir de kurtboğanlıydı biliyor musun!?’’

Adelia’nın tek tek çıkış yolları kapanırken Wilhelm sözlerini sürdürdü ve Adelia’yı baldırından doğru tırnaklarını geçirerek kendine doğru sürükledi.

"Eskiden direk öldürürdüm. Şimdiyse büyüdüm, işkence eder oldum," dedi soğukkanlılıkla. "Seni ise eski günlerin hatırına direk öldüreceğim merak etme. Artık bunu istiyorum, ölmeni!"

 

Bölüm : 26.08.2024 18:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 40: TYLER SALVADORE
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...