55. Bölüm

52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

 

 

GEÇMİŞE DÖNÜŞ

Zaman, geçmişin topraklarına gömülmüş bir sır gibiydi; ne kadar kazırsam kazıyayım, her kazı beni daha derinlere çekiyordu. Her bir adım, bana geçmişin gölgelerini hatırlatıyor, unuttuğum acıları yeniden gözlerimin önüne seriyordu. Ancak bazen, bir anlık bir bakış, bir ses ya da bir rüzgar, seni geçmişin içinde kaybolmaya zorlar. Bugün, belki de geçmişin her şeyden önce kendini hatırlatması gerekiyordu. Sadece geçmişe gitmekle kalmayacak, aynı zamanda onu keşfedecektim.

Yol boyu sessizdim. Düşünme fırsatı bulmuşken içim daha da huzursuzlaşmıştı. Ama sonrasında darlandığımı fark ederek müzik açmak için uzanmıştım ki Sky ile el ele gelmiştim. Ona şaşkınca döndüğümde elini şaşkınca geri çekmişti. O an birbirimize diyecek bir şeyler bulamazken arkama yaslandım. Şehre girdiğimizde binaların hızlı hızlı geçişi midemi bulandırmıştı. Camı birazcık aralayıp temiz hava almaya çalışırken Sky seslendi.

‘’İyi misin?’’ Başım o an istemsizce olumsuz yönde sallandığında gerçekten bayılacak gibi olmuştum.

‘’Öğle yemeğini yemedim. Sabah da biraz geç kalkınca haliyle…’’ dememe kalmadan Sky sözümü kesmişti.

‘’Nasıl yani sen dün akşamdan beri aç mısın!?’’ Sky’a isteksiz isteksiz başımı sallarken o en yakındaki bir kafenin önüne çekmişti bile.

‘’Gerçekten ne olup bittiğini anlayamıyorum!’’ diye söylenmeye başladığında iç çekerek kapıyı açtım.

‘’Kardeşleri biraz sinir bozucu, asabımı bozdular. Normalde akşam ayrılacaktık ama daha fazla dayanamayıp yollara düştüm sen de sabahtan beridir mesaj atınca… Şanslıyım ki seninle daha erkenden dönebildim şehre.’’

Sky arabadan ardımdan inip kapıyı kapattığında hızlıca yanıma gelmişti.

‘’Bunu sonra konuşalım öyleyse, hadi şimdi içeri geçelim de bir şeyler ye.’’

Başımı Sky’a karşı salladığımda kafeden içeriye geçmiştik.

İçeri girdiğimizde, buranın sakinliği beni hemen sardı.

Küçük, rustik tarzda döşenmiş bu kafe, ahşap masaları, duvarları süsleyen eski fotoğrafları ve loş ışıklarıyla adeta bir sığınak gibiydi. Sky, her zamanki gibi beni düşünerek, kafenin en köşesindeki sessiz bir masayı seçti. Garson yanımıza geldiğinde, Sky bana dönerek ne yemek istediğimi sordu. O an, uzun süredir düzgün bir şey yemediğimi fark ettim, ama pek iştahım yoktu. Yine de, Sky’ın beni rahatlatma çabası karşısında ona uymak istedim.

“Bir çorba ve biraz salata alırım,” dedim hafif bir gülümsemeyle. Sky ise klasik bir cheeseburger ve patates kızartması sipariş etti.

Garson masadan ayrıldığında, yemeklerin gelmesini beklememiştik sessizce.

Yemekler geldiğinde, Sky’ın seçimi tam ona uygun, doyurucu ve keyif verici görünüyordu. Ben ise önümüze konan sıcak çorbanın buharını izlerken, bir parça huzur bulmaya çalıştım. Kaşığıma biraz çorba aldım ve ağzıma götürdüm. Sıcak sıvı, boğazımdan geçerken beni biraz da olsa rahatlattı. Sessizce yemeklerimizi yerken, Sky’ın varlığı bana eskiden ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Onun yanımda olması, her şeyin daha iyi olacağına dair bir his veriyordu.

Yemeklerimize devam ederken Sky ellerindekiler bırakıp bana endişeyle bakmıştı.

Sky bana bakarak, “Seni buraya getirdiğim için umarım kızgın değilsindir. Yani ne bileyim… Basit bir çorba aldın ya hani?..” diye söze girmişken sesinde hafif bir endişe vardı.

Başımı hafifçe iki yana salladım. ‘’Delirdin galiba sen!?’’ Sesimi yükseltmeme karşın sırıttığında derin bir nefes almıştım.

‘’Ee aileni ne zaman görebilirim sevgili çocukluk arkadaşım?’’ Bana gülümsediğinde cevap da hiç gecikmemişti.

‘’Hemen şimdi. Sen karnını doyurur doyurmaz.’’ Gülmüştüm.

‘’Aslında doydum bile.’’ Başını olumsuzca sallayıp gülümsemişti.

‘’Ben tabağının bittiğini göremiyorum ama.’’ İç çekip yanaklarımı şişirdiğinde Sky sözlerini sürdürmeye devam etti.

‘’O tabak bitecek ve öyle gideceğiz!’’

Oflaya puflaya çorbayı ve salatayı yemiştim ardından koca iki bardak suyu içtikten sonra Sky’a döndüm.

‘Artık gidebiliriz!’’

Sky başını salladığında ayaklanmıştım bile.

Yemeklerimizi bitirip kalktığımızda Sky hesabı ödedi ve tekrar arabaya döndük. Bu kez, dönüş yolundaydık ve Sky’ın evine doğru ilerliyorduk. İçimde biraz huzur, biraz da merak vardı. Onun ailesiyle tekrar karşılaşmak… yıllar sonra tanıdık yüzleri görmek… bu beni hem heyecanlandırıyor hem de bir parça ürkütüyordu.

Arabadan indiğimizde, Sky’ın ailesinin yaşadığı o tanıdık evin önünde buldum kendimi.

Çocukluğumun bariz yarı senesini geçirdiğim ev!

Onlar buradan taşınırken evi satmamışlardı sadece kiraya vermişlerdi. Şimdi geldiklerinde ise… Bu ev artık yine onlar için hazırdı.

Küçük, şirin bir banliyö eviydi. Bahçesindeki çiçekler ve pencerelerden sızan sıcak ışık, buranın hâlâ aynı olduğunu gösteriyordu. Sky kapıyı açtığında, içeriden gelen taze kurabiye kokusu beni sarıp sarmaladı.

Elizabeth teyzemin meşhur kurabiyeleri ve onun kokusu!..

İçeriye adım attığımda, karşıma çıkan ilk kişi Sky’ın annesi Elizabeth oldu. Onu görür görmez gözlerim doldu. O tanıdık, sıcak yüzü ve kollarını bana açışı… İçimdeki tüm gerilim kayboldu. Hızla ona doğru ilerledim ve sıkıca sarıldım. Elizabeth, her zamanki gibi, beni rahatlatıcı bir şekilde sardı. “Adelia! Ne kadar büyümüşsün, seni görmek ne büyük mutluluk,” dedi yumuşak sesiyle.

Ardından, Sky’ın babası Mike geldi. O da kollarını açarak bana doğru yürüdü ve beni kocaman sararak, “Adelia, küçük kız, seni tekrar görmek harika,” dedi. Onların bu sıcak karşılaması, bana yıllar önceki anılarımızı hatırlattı. Sanki hiç zaman geçmemiş gibi, kendimi yine onların küçük kızı gibi hissettim.

Sky, sessizce bizi izliyordu, yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı. Ailesiyle tekrar bir arada olmanın bana ne kadar iyi geldiğini görebiliyordu. Evin sıcaklığı, Elizabeth’in hazırladığı taze çayın kokusu ve Mike’ın neşeli sohbetleri arasında kaybolurken, içimde bir huzur buldum. Belki de geçmişime bu kısa dönüş, bana aradığım dengeyi bulmam için bir fırsat verecekti.

Elizabeth’in sesini duyduğumda, yıllar öncesine döndüğümü hissettim. O sıcak ve samimi ton, bana her zaman güven vermiştir. Beni kucaklayıp geri çekildiğinde, yüzünde içten bir gülümseme vardı. “Ne kadar da büyümüşsün sen!” dedi, gözlerindeki parıltıyla. O an, sanki yıllar geçmemiş, her şey yerli yerindeydi. İçimde bir huzur belirdi, bu tanıdık evde olmanın verdiği huzur.

Sanki yıllar geçmemiş, beni hala o küçük kız olarak görüyordu. Elizabeth’in elini omzuma koyduğunu hissettim, bu dokunuş bana her zaman güven verir. Bakışlarını gözlerime dikerek, “Baloya hazırlıklar nasıl gidiyor? Heyecanlı mısın?” diye sordu. Sorusu beni biraz şaşırttı, çünkü gerçekten de balo hakkında tam olarak ne hissettiğimi bilmiyordum. Bir yandan ne giyeceğimi düşünüyor, diğer yandan da o gecenin getireceklerinden çekiniyordum. “Biraz heyecanlıyım, ama ne giyeceğime karar verdim. Daha çok… ne olacağını merak ediyorum,” dedim, hafifçe gülümseyerek.

Elizabeth, cevabım üzerine başını hafifçe eğip gülümsedi. “Ee, sen kiminle dans ediyorsun bakalım?” diye sorduğunda, içimde bir sıcaklık ve aynı zamanda bir sıkıntı hissettim. Bu soruyu bekliyordum ama cevabını vermek konusunda aynı rahatlıkta değildim.

Bu soru beni hafifçe utandırdı. Dans edeceğim kişiyle ilgili düşünmek istemiyordum, ama bu konunun açılması kaçınılmazdı. Gözlerimi kaçırarak, “Bilmiyorum…’’ diyebildim sadece. Ama bu cevabım bile beni rahatsız etti. Elizabeth’in hafif kahkahası odayı doldurdu. “Bakalım kim şanslı olacak,” dediğinde, onun alaycı ama sevecen tonundan bir nebze rahatladım.

Sohbet ilerledikçe evdeki atmosfer daha da sıcak ve samimi hale geldi ve atmosferin sıcak enerjisi içime işledi. Mike ve Sky, birazdan dışarı çıkacaklarını söylediklerinde, Elizabeth’le yalnız kaldık. Sanki gerçekten bir anne-kız gibi rahatça konuşmaya başladık. Elizabeth bana kendi gençlik günlerindeki baloları, kıyafet seçimlerini ve yaşadığı heyecanları anlatırken zaman su gibi akıp geçti. Onun anlatıları, geçmişin anılarını canlandırırken, bir yandan da bana biraz cesaret verdi.

O an birisinin yokluğunu hissettim, İris’in.

‘’İris nerede?’’ diye sordum.

Elizabeth burukça gülümsemişti.

‘’Okumak için kalması gerekti, onu oradaki bir yurda kaydettik.’’

Başımı Elizabeth teyzeye salladığımda o da gülümseyerek beni bir baş selamı ile onaylamıştı.

Elizabeth’in yanında geçirdiğim bu zamanın ardından, yorgunluk tüm bedenime çöktü. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Elizabeth, “Biraz dinlenmelisin canım. Uzun bir gece seni bekliyor,” dediğinde, gerçekten de dinlenmeye ihtiyacım olduğunu fark ettim. Yavaşça ayağa kalktım, her adımda yorgunluğum daha da hissediliyordu. Üst kata doğru yöneldiğimde, yıllardır görmediğim bu evin kokusu içime doldu.

‘’Hadi kızım sen doğruca bizim oğlanın odasına!’’

Elizabeth teyzeye başımı gülümseyerek salladığımda doğruca koridorun sonundaki odaya ilerlemiştim.

Sky’ın odasına girdiğimde tanıdık bir huzur buldum. Odanın dekorasyonu hala eskisi gibi kalmıştı; kitaplar, spor eşyaları ve eski hatıraları yansıtan objeler odanın dört bir yanına dağılmıştı. Yatak ise sade ama bir o kadar da rahattı. Kendimi yorganın altına soktuğumda tüm kaslarım gevşedi. Bir süre tavanı izledim, düşüncelerim Tyler, balo ve tüm bu karmaşanın etrafında dolandı. Ancak yorgunluğum ağır bastı ve gözlerim yavaşça kapandı. Kısa bir süre içinde çok da derin olmayan bir uykuya daldım, geçmişin anıları ve geleceğin belirsizlikleri arasında kaybolarak.

Tyler, balo ve tüm bu karmaşanın ortasında kendimi bulmaya çalışıyordum. Gözlerim ağırlaşmaya başladı, düşüncelerim ise birbiriyle yarışır gibi zihnimin etrafında dönüyordu.

Uyumadan hemen önce, kapı aralığından Sky’ın annesi Elizabeth’in odaya sessizce bakışını fark ettim. Gözleri, sevgi dolu bir bakışla üzerimde gezindi. Bana sıcak bir gülümsemeyle “İyi uykular, canım,” dediğini duyduğumda, içimde bir huzur dalgası yayıldı. Sanki her şey yolundaymış gibi hissettim.

Elizabeth kapıyı yavaşça kapatıp koridor boyunca gelen adım sesleri nihayet uzaklaştığında komidindeki telefonuma uzanmıştım.

İstediği gibi ona konumu yolladıktan sonra huzurla, huzurlu bir uykuya daldım.

Rüya ile gerçeğin arasında bir yerdeydim; geçmişin tatlı anıları, geleceğin belirsizlikleriyle iç içe geçti. Sky’ın odasında, yılların getirdiği değişikliklere rağmen hala çocukluk anılarının sıcaklığı vardı. Bu sıcaklık, beni sarıp sarmaladı ve kendimi güvende hissettirdi.

Gün ilerledikçe, zihnim sakinleşti ve nihayet huzurlu bir uykuya daldım. Yarın, yeni bir gün olacaktı; ama o an, sadece dinlenmeye ihtiyacım vardı. Sky’ın odasında, Elizabeth’in koruyucu bakışları altında, tüm endişelerimi bir kenara bırakarak derin bir uykuya daldım.

Gözlerim yavaş yavaş aralanırken etrafıma sarılan bir hisle boğuşmuştum. Yorganı üstümden atıp gözlerimi ardına kadar açtığımda yavaşça döndüm.

Döner dönmez başımın ucunda Tyler’ı görmek beni bir an için şaşırttı.

Yüzünde, tanımlayamadığım bir ifade varken korkarak sırtımı yatak başlığına yasladım.

O an, kalbimde bir ağırlık hissettim; ne yapmam gerektiğini, nereye ait olduğumu bilmiyordum. Sessizliğin içindeki bu ani yüzleşme, tüm düşüncelerimi karıştırdı.

Bir an gözlerimizi kilitledik, gözlerindeki derin bakışlar, içindeki duyguları anlamaya çalışıyordu. Fakat bu sessizlik, gerilimi daha da artırıyordu. İçimde bir kararsızlık, bir belirsizlik vardı. Sonunda, başımı yastığa geri koyarak ve yorgunlukla titreyerek, Tyler’a duygularımı söyledim. “Bir daha kurt evine dönmeyeceğim,” dedim, sesim titriyordu. Ardından ekledim, “Beni seviyorsan, git.” Bu sözler çıkarken, içimdeki acıyı ve karmaşayı kelimelerle ifade edebildim.

Tyler, bu sözlerimle birlikte derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatarak başını eğdi. Birkaç saniye içinde, Tyler şu sözleri sarf etti:

‘’Elbisen, takılar ve ayakkabı… Kapıya bıraktım, bekliyor olacağım.’’

Ve ardından bu sözlerle birlikte kapıyı işaret edişimle kendisi sadece saniyeler içinde camdan çekip gitmişti ki odadaki ürperti nefsime hücum etti.

İçimdeki boşluk, onun gitmesiyle daha da derinleşti. Kalbimde bir şeylerin eksik olduğunu hissettim, ama ne olduğunu anlamaya çalışmak bir tarafa, sadece bir sessizlik vardı. Bugün gerçekten de… Berbat bir gün olarak devam etmekteydi!

Tyler’ın gidişinin ardından sadece ve sadece… Saniyeler sonra, Sky odama girdi. Üzerinde hafif bir endişe ve acelecilik vardı. “Baloya sadece iki buçuk saat kaldı,” dedi, sesindeki ciddiyet ve hızla adımlarını atarak yanıma yaklaştı. “Hazır olmalısın, hemen hazırlanmalısın.”

Ve o beklenen an da nihayet gelmişti!

Hızla kalktığımda odaya Sky’ın ardından Elizabeth teyze girmişti kapıyı tıklatıp elinde ise sayısız kutu!

Kutuların üzerindeki parlak kurdeleler ve şeffaf sargılar, gözlerimi alacak şekilde parlıyordu.

Tyler’ın bıraktığı kutular…

İlk kutunun içinde, dekolteye sahip, zarif siyah simli balo kıyafetim duruyordu. Kıyafetin her bir dikişi, ince bir işçilikle yapılmış, üzerine serpiştirilmiş simler ışıkta parıldayarak bir yıldız gibi parlıyordu. İkinci kutuda, aynı ışıltıyla parlayan bir takı seti bulunuyordu. Göz alıcı bir kolye, zarif küpeler ve bilezikler, her biri kendine özgü bir şıklıkla tasarlanmıştı. Üçüncü kutuda ise, topukları zarif bir şekilde yükseltilmiş, parmak ucu açık siyah topuklu ayakkabılar vardı.

Gözlerim kıyafete, takılara ve ayakkabılara takılırken, bir anda içimi büyük bir heyecan kapladı. Hazırlıkların başlaması gerekiyordu. Elizabeth’in dikkatli ve nazik elleri, ben hazır olduğumda yanımdaydı. Yüzümde bir gülümseme, saçlarımda ise belirgin bir kıpırtı vardı..

Sky, bana yardım ederken, balo için son hazırlıkları yapmamız gerektiğini hatırlattı. Endişeleri yüzünden okunuyordu, ama aynı zamanda beni teskin etmeye çalışıyordu. “Her şey yolunda olacak,” dedi, gülümseyerek. Onun bu sakinleştirici sözleri, içimdeki karmaşayı biraz da olsa hafifletti.

Ve o odadan çıktığında hazırlık sürecim de başlamıştı.

Tüm bu hazırlık sürecinde, Tyler’ın gidişinin üzerimde bıraktığı etkileri göz ardı etmeye çalıştım.

Elizabeth, saçlarımı şekillendirmek için adeta bir sanatçı gibi çalışıyordu. Saçlarım, zarif bir şekilde dalgalanarak, parıltılı saç aksesuarlarıyla süslenmişti. Saçlarımın her bir telini titizlikle yerleştirirken, gece için özel bir ışıltı kazandırmıştı. Elizabeth’in elleri, saçlarımda akrobatik hareketlerle dans ediyordu ve her hareketiyle geceye olan bu hazırlığı daha da özel hale getiriyordu.

Saçlarımın son hali mükemmel bir şekilde ortaya çıkarken, Elizabeth makyaj malzemelerini çıkarıp hazırlıklara başladı. Makyaj konusunda hassasiyetimi bilerek, sadece hafif bir dokunuşla yüz hatlarımı belirginleştirdi. Fondöten, kapatıcı ve kontür uygulamalarıyla yüzümdeki doğal ışıltıyı vurguladı. Allık, elmacık kemiklerime zarif bir renk katarak yüzümü canlandırdı. Göz makyajında, dumanlı siyah far ile gözlerime derinlik kazandırırken, dudaklarıma renk veren nemlendirici bir lip balm sürdü. Sonuç olarak, makyajım doğal ve etkileyici bir görünüm kazandı; kendimi mükemmel hissetmemi sağladı.

Son olarak balo kıyafetini büyük bir dikkatle üzerime geçirdim. Kıyafetin dokusu vücuduma mükemmel bir şekilde oturdu ve taşların ışıltısı geceye hazırlığımı taçlandırdı. Takıların her birini, giydiğim elbiseyle uyum içinde olacak şekilde taktım. Ayakkabılarımı da giydim ve son dokunuşlarla birlikte hazırlıklarımı tamamladım.

Aynada kendime baktığımda, balo için hazır hale gelmiş olduğumu fark ettim. Kıyafetimin ve takılarımın ışıltısı, gözlerimdeki parıltı ile birleşmişti. Gözlerimdeki ışıltı ve yüzümdeki hafif gülümseme, bu geceye hazırlıkların ne kadar değerli olduğunu hissettirdi. Bu anın tadını çıkarmak için tüm hazırlıkların tamamlanmasını izleyerek, gece için hazır oldum.

Tüm ev halkı balo için hazır olduğunda artık gitme vaktiydi.

Tam evden çıkacakken Elizabeth teyze bize döndü.

Elinde ise bir fotoğraf vardı.

‘’Cheese!’’ diye bağırdığında flaşlar patladı ve o an geçmişe gittim.

Yaş on dört. Ortaokul mezuniyetinden bir kare. Benim pembe kuyruklu elbisem ve Sky’ın siyah beyaz takım elbisesi ile sırf bana yakışmak için taktığı pembe kravat.

Gülümsediğimde Sky belime sarılmıştı.

O an ikimizin de aynı anıya gittiğimizi hissettim.

Birlikte fotoğraf makinesinin objektifine poz verdikten sonra Elizabeth’in fotoğrafımızı çekmesi ardından balonun yolunu tuttuk. Yine Sky’ın üstünde takım elbisesi vardı. Ve bu sefer kravatı siyahtı. Sırıttığımda Sky’ın koluna girdim. Sonrasında da arabanın yolunu tuttuk. Arabaya dört kişi olarak bindiğimizde Sky’ın ebeveynleri ön koltuğa yerleşmiş biz de arka koltuklara geçmiştik Sky ile.

Balonun gerçekleşeceği geniş bahçesi bulunan üç katlı gepgeniş bir malikanenin önünde diğer misafir arabaları ile birlikte giriş yaparak park ettiğimizde giriş kapısına yöneldik. Arabadan indikten sonra bir kez daha Sky’ın koluna girmiştim.

Kapıdaki görevlilere isimlerimizi söyledikten sonra, balo salonunun kapısı aralandı ve içeri adım attık. Derin bir nefes aldım, içeri girerken, salonun göz kamaştırıcı atmosferiyle karşılaştım.

Gözlerimi salonun içine doğru çevirdiğimde, ilk olarak geniş bir alanla karşılaştım. Salonun yüksek tavanı, üzerindeki kristal avizelerle aydınlatılmış ve sanki yıldızlar geceyi süslüyormuş gibi parlıyordu. Avizelerin altındaki ışıltı, zemindeki mermerin üzerinde dans ediyordu ve her adımda salonun ışığı parlıyordu. Salonun ortasında, büyük bir piste uzanan ve etrafını çevreleyen zarif masalar yer alıyordu. Masalar, ince dantel örtülerle kaplanmış, üstleri şamdanlar, zarif tabaklar ve kristal bardaklarla süslenmişti. Masaların etrafında özenle yerleştirilmiş sandalyeler, akşamın şıklığını yansıtan büyük ve rahat döşemeliydi.

Havada hafif bir parfüm kokusu yayılıyordu; çiçeksi ve hafif baharatlı, bir gece için ideal bir arka plan oluşturuyordu. Müzik, salonun her köşesine yayılan hafif bir melodiyle yayılıyordu, zarif bir orkestranın notaları yumuşak bir şekilde kulağımıza çalınıyordu.

Dans eden çiftlerin hareketleriyle uyumlu, ritmik bir atmosfer yaratıyordu.

Sahnenin yan tarafında, müzik grubu enstrümanlarıyla yerlerini almış ve akşamın en özel melodilerini çalmak üzere hazırlanmıştı. Gözlerim, salondaki diğer konuklarla buluştuğunda, herkesin şık ve zarif bir şekilde giyinmiş olduğunu gördüm. Kıyafetler, renkler ve desenler arasında adeta bir moda defilesi yaşanıyordu; her biri başka bir şıklık ve zarafet sunuyordu.

...

Bölüm : 18.09.2024 16:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...