65. Bölüm

61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

GEÇMİŞLE YÜZLEŞME

O gün başkan ve adamları tarafından iyileşmenin hemen ardından bodruma katıldığımda sesler durmaksızın içeride yankılandı.

Yaram iyileşene kadar önce sakin bir konuşma geçmişti aralarında. Ardından olaya annelerimiz karıştığında her şey bir ip yumağı kadar karmaşık bir hal aldı.

Babalarımız işkence çekmek üzere odaya götürüldüğünde annelerimiz tıpkı bizler gibi bağlanıp kaldıkları yerde çığlıklara şahitlik etmişti.

Bir hafta boyunca süren ağır işkenceler ve acıların sonunda...

Nihayet!

Bir umut ışığı süzülmüştü her bir aralıktan!

Tyler!

İyileşmiş ve sapasağlam bir şekilde ayaktaydı. Yüzü öfke saçarken bir anlaşma yapmakta kararlı görünüyordu.

Sesleri bodrum kapısından işitirken duyduklarım karşısında şok geçirmiştim.

Ve en kötüsü ise...

Başkan'ın bunu kabul edişi ardından gerçekleşmişti.

O gün tanıştığımda kendisine çekildiğim genç, tanıdığımsa bağlandığım adam!..

Derin bir yara bırakmıştı içimde!

...  

Güneş, evin bahçesindeki ağaçlarca, yapraklarla dans edercesine süzülüp yaprakların üzerinden yavaşça akıyordu. Evin derinliklerinden gelen sporun sesleri ve patırtılar ise Sky ve beni yansıtıyordu. Bahçenin köşesinde, kalın ağaçların gölgesinde bir yabancı, oldukça kasvetli ve düşünceli bir şekilde Victor ile konuşuyordu. Yüzündeki sert ifadeler, işin ciddiyetini belli ediyordu. Gözleri, öteki tarafa dönmüş ve adeta dikkatle bir şeyleri takip ediyordu.

En sonunda antrenmanı bırakarak elimdeki kazığı döndürdüm. Çok uzak değillerdi.

Yavaşça ağaçlar arasında süzüldüm. Konuşmaların yoğunluğu arasında tamamen hissedilemezken şimdi sıra bendeydi işte.

Kendini bir insanüstüye karşı kanıtlama!

Sadece on yedi yaşında olmama rağmen kazandığım çeviklik, vücudum üzerinde akıcı bir şekilde hareket eden saçlarım...

Çelik gibi kaslı yapısı ve kendinden emin duruşu dikkat çekici olan bu insanüstü varlığa meydan okudum.

Babam bir melezin varlığından söz ediyordu durmadan. Vampir olan annesini kurtardığı bir melez. O melez bu ise... Onunla nihayet tanışacak görünüyordum.

...  

Kazığı elimde sıkıca kavradım.

Ve ardından geriye tek bir adım!

Tek bir adım sonucu melezin sırtına atladım. Saçlarına yapışıp kazığı boynunda hissettirdikten hemen sonra bakışlarım babama kaydı.

Altımda sabit kalan şahsiyet sonucu iç çekerek kazığı indirdim.

Karşı koymadığına göre vampir değildi.

Karşı koymadığına göre...

Düşman da değildi!

Melez!

Bakışları bakışlarımı bulduğunda kazığı atıp sırtına yüklendim. Ellerimi sırtına yüzümü de ellerimin üstüne koyduktan sonra sırıtmıştım.

"Selam!"

Melezin şaşkın bakışları gözlerimde gezinirken eller bacaklarımı tutmuş ve bir kere hoplamıştı. Bedenim sırtında daha yüksek bir konuma çıktığında babam göz devirdi.

"İn aşağıya Adel! Misafirlere böyle mi davranılır?"

Melez'in bacaklarımı bırakmasıyla kendimi yere attığında gözlerimi devirdim.

Melez ise sırıtıyordu.

"Geldiğin yerde misafire böyle mi davranıyorlar küçük hanım?"

Fısıltısı kulaklarıma dolduğunda olduğum yerde kaldım. Ardından babamın bizden birkaç adım uzaklaşması ile harekete geçtim.

"Melezsin demek! Seninle tanışmak büyük bir onur." Diyerek elimi uzattım. Bekleyiş anında bu süre zarfında onu baştan aşağıya süzmüştüm.

"Hoş çocukmuşsun aslında!"

Gözleri kısıldığında onun o dağınık saçlarına, boyuna, posuna, kaslarına, gözlerine bir kez daha baktım. Üstündeki beyaz gömleğe ise sırıtmıştım.

"Bu kadar resmiyete gerek yoktu. Beni istemeye gelmiyorsun sonuçta."

O an gözlerim açıldı.

"Yani!.." diyerek kaldım olduğun yerde.

"Gelmiyorsun değil mi!? Beni de melezin gelini yapmayacaksın!?" Sırıttığında rahat bir nefes verdim.

Bu sırıtış kesinlikle alaydı!

Elimi sıktığında ondan memnuniyet cümleleri beklerken elimden çekerek beni kendisine daha da yakınlaştırmıştı saniyeler içerisinde.

O an gözleri içinde kayıp giderken üstüme eğildi.

Ne yapıyor bu çocuk!?

Karşı koymak isterken kulağıma fısıltısı çalınmıştı o an.

"Tyler."

Tyler...

Tyler demek!..

Ve ardından ekledi.

"Bende memnunum Adel, tanıştığımıza."

İsmi Tyler idi.

Babam bile ondan Melez olarak bahsederken ismini bana söyleme cömertliği mi göstermişti o!?

Yani şimdi ben babam bile bilmezken... Karşımdaki melezin adını mı bilmekteydim!?

Şaşkın bakışlarım üstümde gezinirken elini çekti, nefesi kulağımdan ayrıldı ve kuru öksürükleri kulağıma ilişti.

Evet babam geliyor!

Babamın yanımıza bir kez daha gelişiyle Tyler'ın omzuna yumruk attım usulca.

"Özelliklerini duymak için sabırsızlanıyorum Melez! Bu kesin beni diğer avcılardan daha bir üst bilgi mertebesine taşır."

Tyler'a göz kırptığımda usulca gülümsedi.

İkimizin de bakışları babama döndüğünde babam sözlerinde kararlıydı.

"Hadi Adelia eğitimine dön, Sky ağaç oldu seni beklerken!"

Bakışlarımız Tyler ile aynı anda Sky"ı bulduğunda babama dönüp bir kez daha başımı salladım.

Babam bana genelde Adel derdi.

Ama eğer ciddi bir mevzu varsa ya da kendisi ciddi ise işte o zaman anlardım. Bana o zamanlar "Adelia." Derdi.

Tyler'a gülümseyip attığım kazığı yerden aldıktan sonra Sky ile çalıştığımız mindere yöneldim.

Bakışları hala üstümdeydi.

Bakışları ben Sky ile antrenmanlara başladığımda da üzerimdeydi!

Tüm bu süreç boyunca beni izlerken Sky'a döndüm ve odaklandım.

"Şimdi kendini kanıtlama vakti kızım!" Derin bir nefes aldım. Ve ardından işe koyuldum. Sky ile dövüşmeye başladım.

Tyler'ın etkilenmiş, etkileyici bakışları üzerimdeyken soğukkanlılığımı korudum ve olabildiğince odaklandım.

Nihayet büyük bir beceri ile Sky'ı mata serdiğimde heyecanla döndüm.

Babam Victor ağacın gövdesine yaslanmış bir şekilde beni izliyordu.

Ve Tyler...

Ondan hiç mi hiç...

Hiçbir iz yoktu!

Nereye gitmişti ki?

Ayrıca neden!? Ah hiçbir becerime de şahit olmamıştı değil mi!?

...

Tanışmamızın bu denli etkileyici olduğu bu adamla...

İşleri bitirişimiz de bir o kadar etkili olmuştu işte!

...  

"Adelia!" Dedi. "Adelia Winchester!"

Yutkunduğumda sözlerini sürdürdü.

Gözleri büyüleyici bir şekilde bana bakarken gözlerimi bir saniye bile gözlerinden ayırıp kırpıştıramadım.

Gözümden istemsizce bir damla yaş aktığında sözlerini sürdürdü.

"Vampir avcısı olduğunu unut. İnsanüstü varlıkları unut. Gördüğün her şeyi ve aldığın eğitimleri unut. Sen normal genç bir kızsın artık. Saf, neşeli, duygusal... Baban sadece avukatlık yapıyor annen ise normal bir kimyacı, aynı zamanda genetikle de uğraşan. Normal bir hayatın oldu sadece. Ne vampirler ne kurtadamlar ne de melezler... Hakkında hiçbir şey bilmiyorsun hiçbirinin. Okuluna devam edecek sonrasına ise üniversite hayatına atılacaksın. Başkan Lewis hepinizi affediyor. Her şeyi, benliğini unuttuğun an serbestsiniz Adelia. Şimdi bak bana. Gözlerimin içine. Ve unut. Gözlerini kapat."

Gözlerim sımsıkı yumulduğunda sözlerini sürdürdü.

"Ve aç! Unutman gerektiğin her şeyi unutmuş bir şekilde!"

Gözlerimi açtığımda tanıdık bir kokuyla burun buruna geldim.

Öfkeden delirmiş bir şekilde burnumdan solurken başımın ağrısı, dişlerimin kaşıntısı, gözlerimin yanışı bu eylemin bir cabası olmuştu.

Tyler!

Yorganı üstümden fırlatıp attığımda Tyler gözlerini araladı.

Tyler! Anlattıkları her şey ile aslında tamamen bana hitap eden Tyler! Düşlerindeki kız, aklındaki kafa karmaşası, geçmişindeki anlamlı kadın benken... Bunları bana nasıl her şey çok basitmiş gibi saklayarak düz bir biçimde büyük bir yalanla tekdüze anlatabilmişti?

Hayatımı çalmıştı.

Tyler hayatımı çalan bir melezden ibaretti. Beni kurtarma bencilliğini gösterdi de benden bütün benliğimi çaldı!

O adam... Bütün hayatımı mahvetmişti benim!

Bir kız var dedi bana! Avcı babası var dedi. Hepsi kan ritüeline kurban gitti dedi, ölümsüz olduğumu bile bile mermiye atladı dedi! Her şeyi bir başkasıymış gibi tam da anının sahibine anlatmıştı her şeyi.

Hiç değişmemişsin derken aslında avcı iç güdülerimden bahsediyordu.

Ve o akuamarin taşı... Tam da bana ait olan şeydi!

Daha fazla kendimi tutamadığımda onu sanki bir nesneymiş gibi ırlatıp attım. Tyler savrularak yataktan fırlayıp duvara çarptığında düşünmeden önüne atıldım.

İnanılmaz bir hızda onun önünde bittiğimde öfkemi kusarcasına onu bir kez daha dönerek attığım yumruk ile savurdum.

Tyler balkon camını kırarak balkonun korkuluklarına çarptığında korkulukların tuzla buz olması ile iki kat aşağıya düşmüştü.

Öfkem dinmezken adımlarımı sadece bu duygu kontrol etti.

Öfke!

Beni çaresiz bırakan, saf duygularıma yenik düşüren adamdan bir başkası değildi Tyler!

Her şeyi unutturdu, benliğimi unutturdu, avcılık genimi tamamen söndürdü!

Bir avcı olarak doğup av gibi yaşamıştım dört yıl boyunca!

Ama şimdi!

Dönüşüm her şeyi hatırlatmıştı bana. Onunla yaşadığımız her şeyi!

Ve... Artık tekrar avcı olma vaktiydi!

Wilhelm'i sorun ederken bana ettiği o büyük sözleri!..

Ödetme vaktiydi!

Öfke içimde büyürken odadan fırladım. Merdivenlerin önüne tek bir adımla vardığımda korkuluklara tutunup soluklandım. İkinci adımımda bir anda alt kata inmiş iken duvara zorluklarla tutundum. Ardından kapıyı hızla açıp bahçeye çıktığımda tam da balkonun altına yönelmiştim.

Tyler'ı aşağı attığım yere!

"Bana tüm hayatımı unutturan sensin!" diye bağırdım büyük bir yıkım istercesine. Bu bir avcının çığlığıydı.

Öfkeyle ileri doğru atılan benlik ise vampir öfkesinin bir ürünüydü.

Ben...

Ben şuan bir vampirdim!

Dönüşüm bitmemişti ama... Öğrenmem gereken önemli bilgiler kafamda teker teker yer etmeye başlamıştı benim.

Bir an için zaman durdu ve ben, yeni kazandığım vampir hızıyla merdivenlerden aşağıya inmek için ilk adımı attım. Ancak hızımı kontrol etmekte zorlanıyordum. Üç adımda tökezleyip, neredeyse dengesizce kayarak bahçeye vardım. Her şey sanki hızla geçen bir rüyaydı; etrafımda karanlık gölgeler ve bu karmaşanın ortasında benimle savaşan bir figür vardı.

Tyler.

Bahçede onu tekrar gördüm. İçimdeki öfke ve karmaşa, ona bir kez daha saldırmak istiyordu. Fakat hızımın kontrolü bana çoğu şeyi yapmamda engel olmuştu ve bir adım atarken kendimi neredeyse dengesiz bulmuştum.

Dönüp Tyler'a baktığımda üstümde gezinen bakışlarını fark ettim. Tyler’ın bakışları, bir deniz gibi derin ve anlam doluydu. Onun orada durduğunu görmek, içinde bir şeylerin kaybolduğunu fark etmemi sağladı.

Öfkemle, Tyler’a doğru atıldım. Ancak onun soğukkanlı ve sakin duruşu, hemen bir denge bulmamı engelledi. Saldırımı engellemek için Tyler, elini hızla havada gezdirdi ve beni durdurdu. Sırtım onun göğsüne sertçe çarptığında bir anda, elleri kasık hizasında, bedenimde durmuştu, boğazımı ise nazikçe kavradı.

Sırtım göğsüne baskı uygularken ellerim serbest başım ise Tyler'ın boynuna yaslıydı.

Şaşkınlık ve öfkenin karışımı, içimi sarmıştı ama Tyler’ın hareketleri, bir yumuşaklık ve sakinlik taşıyordu. Kendimi onun elleri arasında, hareketsiz ve neredeyse teslim olmuş buldum.

Ona doğru salladığım yumruğu başarılı bir şekilde tutmuş ardından beni döndürüp kendisine yaslamıştı. Eli boğazımı kavradığında da diğer eli kasığımı nazikçe tuttu.

Bir süre, göz göze geldik. Onun gözlerinde yorgunluk ve hafif bir üzüntü vardı. Gözlerindeki derinlik, bana çok şey anlatıyordu. Yavaşça, kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Hissettiğim karışık duygular, bir nebze olsun çözülmeye başlamıştı. Tyler’ın tutuşu, sert değil ama bir o kadar da keskindi, ve de kesin!

O an, ellerim serbest olmasına rağmen, bu sakinliği koruyarak hiçbir şekilde karşı koymadım.

Tyler, sesini alçaltarak konuştu. “Adel, bu hiddet sana hiç yardımcı olmayacak. Ne yaşadığını anlıyorum, ama bu yol seni nereye götürecek, biliyor musun?”

Sesi, bir tatlılık ve sakinlik taşıyordu; aynı zamanda bir güvence, bir teselli arıyordu. Onun bu şekilde bana yaklaşması, içimdeki kaosu biraz olsun yatıştırmıştı. Ama yine de, bu içsel savaşın ne kadar uzun süreceğini bilemiyordum. İçimdeki öfke ve acı.. Ne zaman son bulacaktı?

Tyler’ın ellerinde adeta hapsedilmiş gibi hissediyordum.

“Beni bırak. Beni serbest bırak,” diye fısıldadım, sesimdeki titremeyi gizlemeye çalışarak. “Hala anlamıyorum… neden benimle böylesin? Neden tüm bu gerçekleri benden saklıyorsun?” Sesimde belirgin bir öfke vardı. Sesim her ne kadar çığlık atarcasına ve yeri göğü inletircesine çıkmamış olsa da sözlerimdeki tonlama bunun bariz kanıtıydı.

Tyler, elini boğazımdan çekti, eli boynumda durduğunda derin bir nefes aldı.

“Bunu yapmamın nedeni, seni korumak,” dedi.

O an, onun bu sözleri, içimdeki öfkeyi ve karışıklığı daha da artırdı.

Korumakmış! Ben küçüklükten bu yana eğitimimi tam almış bir vampir avcısıydım. Tabii benliğimi benden kazıyıp alarak yok edene kadar!

İşte o an güçsüz oldum ve de korunmaya muhtaç küçük bir kız!

Ama hayır... Artık bunun bir önemi yoktu çünkü benim korunmaya asla ihtiyacım yoktu!

Tyler’ın elleri, yumuşak ve anlayışlı bir şekilde vücuduma temas ederken bıkkın nefesimi dışa doğru verdim. İçimdeki tüm hisleri kontrol altında tutabilmek, şimdi daha kolay görünüyordu. Ama hala, bu öfkenin ve karmaşanın geride bıraktığı boşluk, içimde bir yarı açık kapı gibi duruyordu.

Tyler’ın gözlerinde, sabırlı bir bekleyiş ve anlayış vardı. Ona karşı koymak yerine, bu anı kendi içsel savaşımı kazanmak için kullanmalıydım.

İçimdeki öfkenin ve karmaşanın bir nebze olsun geçmesi, Tyler’ın bu anki sakinliğiyle mümkün oluyordu. Ellerim serbestti ama bu öfkenin ve hayal kırıklığının yavaşça geçmesi, belki de onun sakinliğine güvenmekten geçiyordu.

Taa ki vampir öfkesi bir kez daha yüzeye çıkana kadar!

Hayır geçmeyecekti! O büyük bir kabalık yapmışken onun kollarına ışık hızında atlamamı beklememeliydi benden!

Ona dirsek attığımda eli bir kez daha boğazımı kavradı. Başım bir kez daha geriye yatarken öfkem kendini dışa vurarak bitirmek ister gibi Tyler'a karşı koymaya çalıştı. Tam önümüzde o an Maya ve Brad belirdiğinde ikisi de ne yapacağını bilememiş gibiydi.

"Yok bir şey..." Diyerek mırıldandı Tyler o an. Elleri bütün belimi sardı ve yüzü omzuma gömüldü. Dengemi kaybedişim ile bir eli belimden ayrılıp hızlıca elimi tuttu.

Açlık!

O an bir anda gelişmişti. Ani bir histen ibaretti.

“Tyler,” diye mırıldandım, sesim titrek ve yorulmuş bir şekilde çıkmıştı. İçimdeki öfke ve karmaşa net bir şekilde iç içe geçmişti.

"Neden yaptın ki bunu?" Diye fısıldadım. Burnu yanağıma sürttüğünde o da fısıldadı.

"Söyleyecektim... Ama o pislik seni dönüşüme sürükledi. Tyler'ın katlanarak artan öfkesini hissettiğimde yutkundum. Wilhelm...

Beni dönüşüme zorlamamıştı. O an... Beni gerçekten öldürmüştü.

Beni dönüşüme zorlayıp ardından da dönüştüren... Tyler'ın ta kendisiydi. Ve bunu sırf geçmişi öğrenmeden hayattan silinmeyeyim diye, daha fazla vicdan azabı çekmemek için yapmıştı.

Brad yaklaşmak için yeltenirken Maya onu tuttu.

İkisi de uzak bir köşede sadece izlerken kendimi nihayet bir kez daha güçsüzlüğüm ile teslim etmiştim Tyler'a.

Öfkem beni terk ettiğinde yine her zamanki gibi güçsüzleşmiştim.

Tyler beni kucağına aldığında bir elim omzunun arkasında sabit kalmış, diğer elim ise yere doğru savrulmuştu.

"Burada görülecek bir şey yok!" Dedi otoriter sesi ile. Ve ardından... Tyler'ın bu sözleri ile odaya bir kez daha dönmemiz bir olmuştu.

Yatağa nazikçe bırakıldığımda Tyler yanıma eğilip saçlarıma dokundu.

O an yapabildiğim tek şey yüzümü ters tarafa çevirmek olduğunda Tyler doğrularak benden uzaklaştı.

Gözlerim onu derinlemesine bir şekilde izlerken o dolaptan bir kan torbası almıştı.

Gözlerimi sıkıca yumduğumda Tyler bana yaklaştı.

"Hadi, beslenme vakti."

Başımı olumsuzca salladım.

Asla! Asla olmazdı.

...  

Zamanın adeta durduğu bir anı yaşıyordum. Zayıf düşmüş, güçsüz bir halde, içimdeki öfkenin ve umutsuzluğun göğsümü sıkıştırdığı bir anı. Kan içmeyi reddetmiştim; kendi seçimimle kendimi zayıflatıyor, acı çekiyordum. Ama içsel savaşımdan daha güçlü bir gerçek vardı: açlık. Açlık, bana ne kadar direnmeye çalışırsam çalışayım, asla yok olmuyordu.

İçsel bir savaşın eşiğindeydim, ama Tyler pes etmemişti.

Derin bir nefes aldım. Kan falan istemediğim halde, hele ki insan kanı! Tadı hatıralarımda saklı bir kan dudaklarıma değdiğinde gözlerim tüm parlaklığıyla açıldı.

Tyler'ın kolu dudaklarımın arasında iken ne kadar dirensem de karşı koyamadım. Bileğini sıkıca kavradığımda kayıtsız şartsız onun kanını emmeye başladım.

Dişlerim arasından süzülüp giden tatlı kan beni mest ederken Tyler'ın alt dudağını dişlediğini gözümün kenarı ile zorlukla fark etmiştim.

Doğrulup o kola tamamen sahip olmak istercesine sıkı sıkıya bağlanıp kanını son damlasına kadar tüketmek isterken onunla meselelerim olduğu gerçeğini bile unutmuştum.

Canım kan istiyordu, kanını!

O an her şey bulanık ve bozuk görünüyordu. Melez, bileğini yavaşça dudaklarımın arasına yerleştirdiğinde, içimdeki açlık tüm gücüyle ortaya çıktı. İçimdeki direniş, aniden kırıldı. Bilinçli düşüncelerim kayboldu ve sadece açlığımın sesi kalmıştı içeride. Dudaklarım, melezin kanını emmek için hareket etmeye başladı.

Kendimi onun kanını içmeye kaptırmışken, gözlerim tüm bu süre boyunca gri bir boşlukta kalıyordu. Karanlık ve bulanık bir atmosferde, sadece melezin kanının tadı vardı. Her yudumda, acının ve zayıflığın yerine gelen bir huzur hissettim. Kanı, adeta içimde bir ateş gibi yanıyordu; bedenim onu almak için yalvarıyordu.

Melez, bileğini dudaklarımın arasında tutarken, kendimi her yudumda daha da fazla kaptırıyordum. Kanının her damlası, beni adeta bir rahatlama ve tatmin hissine sürüklüyordu. Hızla akan bir su gibi, kanı içimde dolaşıyor, her damla bedenimi yeniden canlandırıyordu. İçimdeki açlık, her yudumda biraz daha azalıyordu, ama aynı zamanda bu durum, benim için bir tür teslimiyet anlamına geliyordu.

Gözlerim, bu süre boyunca gri bir bulut gibi kalmıştı; ne tam anlamıyla açık ne de tamamen kapalıydı. İçimdeki bu karışıklık ve açlık, melezin kanının etkisiyle biraz olsun sakinleşiyordu. Yavaş yavaş, bedenimdeki güçsüzlük ve zayıflık yerini, onun kanının sağladığı güce bırakıyordu.

Vampirler arasında kökleşmiş bir gelenek olan bu bağlılık ikimizi de içerisine koşulsuzca çekmiş gibi görünüyordu, ama benim için, o an, sadece bir ihtiyaç ve kurtuluş anlamına geliyordu.

Kendimi melezin kanının etkisi altında, yavaşça rahatlamaya bıraktım. Her yudum, benim için bir tür yenilenme ve huzur getirdi. Gözlerim, gri bir bulanıklıkta kaldı, ama içimdeki açlık, adeta onun kanı tarafından dindiriliyordu. İçsel savaşım, o da biraz olsun yatışmıştı.

... 

 

Bölüm : 23.09.2024 19:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...