79. Bölüm

75: GÜÇ ARZUSU

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

 

 

GÜÇ ARZUSU

Bu, sadece bir savaş değil, aynı zamanda bir hesaplaşmaydı. Onun yaptıkları, tüm bu savaşın ve acının sebebiydi. Onu öldürmek, bu savaşı sona erdirecek tek yoldu.

Wilhelm ile aramızdaki savaş, hem fiziksel hem de zihinsel bir mücadeleydi. Onun gücüne karşı koymak için tüm yeteneklerimizi kullanmak zorundaydık. Tyler, onun saldırılarına karşı bizi korurken, ben de ona son darbeyi vurmak için fırsat kolluyordum.

Wilhelm'in yüzündeki şaşkınlık, kahkaha ile bölünmüştü.

Tyler’ın kahkahası, karanlık gecenin sessizliğini delerken hem soğuk hem de ürkütücüydü. Bu kahkaha, onun kararlılığını ve Wilhelm'e olan öfkesini açıkça ortaya koyuyordu. Ancak bu kahkahanın altında başka bir anlam vardı. Bu, Wilhelm'in dehşetle fark ettiği bir şeydi; bu kahkaha, Tyler'ın; Wilhelm'in Nina'yı sevdiğini ve onu korumak için her şeyi yapabileceğini anladığı andı.

Tyler, kazığı Nina'nın kalbine daha da bastırırken, "Söylesene Nina," diye mırıldandı, sesi alaycı ve sertti. "Tanıyorsun beni, sözümü de tutarım, şakam da yoktur."

Nina, acıyla dişlerini sıkarken gözleri kısılmıştı, ama dirençliydi. Tyler’ın bu kadar ileri gideceğini tahmin etmiyordu, ama şimdi bunun ne kadar ciddi olduğunu anlıyordu. Kafasını hafifçe salladı, bu bir teslimiyet işareti değildi, sadece Tyler’ın kararlılığını onaylayan bir hareketti.

O sırada, tüm dikkatler Tyler ve Nina'nın üzerindeyken, Wilhelm'in elindeki kazığın soğuk ucu boynuma iyice dayanmıştı. Ölümün nefesini boynumda hissedebiliyordum ama bu, beni korkutmak için yeterli değildi. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi Wilhelm’in gözlerine diktim. Sesim, içimde hissettiğim o çelikten iradeyi yansıtarak titremeden çıktı. "Yap gitsin," diye fısıldadım ona. "Sapla kazığı bana. Ben ölmem, Tribrid’im sonuçta, biliyorsun değil mi? O kazıkla beni korkutamazsın. İstersen dene, yine sonu aynı olacak. Nina’yı kaybedersin, kendini kaybedersin, vampirlerini kaybedersin. İşte o zaman seni öldürmeyip, bu acının içinde sürünmene izin vereceğim. Bu, tatlı bir intikam olurdu, değil mi?"

Sözlerim Wilhelm’in gözlerinde bir anlık tereddüt yarattı. Şaşırmıştı. O saniyenin içinde, yüzünde beliren kararsızlık ifadesi, onun için bir ölüm fermanı gibiydi.

Wilhelm, kanlı kazığını parmaklarında döndürerek bana yaklaştı. Gözlerinde garip bir parıltı vardı, sanki her şeyin sonunun başladığını biliyordu. Adımları ağır ama kesin, yaklaşırken vücudumda soğuk bir ürperti hissettim. Tyler bir adım bile geri atmadı. “Onu bırak!” diye bağırdı, ancak Wilhelm sadece gülümsedi, bu gülüşün altında bir anlam, bir tehdit vardı.

“Bunu bilerek yapıyorum, Adelia,” diye fısıldadı. O an, boğazımda bir düğüm oluştu, kalbim hızla çarpmaya başladı. Hemen arkama bakmadım ama içimde bir şeyin eksik olduğunu hissediyordum. Wilhelm, kendini ölümsüz ilan etmişti. Ama ne biçim bir ölümsüzlük? Bunu daha önce hissetmemiştim, tüm vücudumda yayılan korku beni sarhoş etmişti.

Wilhelm, kazığı kaldırarak avucunda tuttu. O an her şeyin bir anlamı olduğunu, aslında sadece oyun oynamadığını fark ettim.

O an her şey birbirine karıştı ve olanlar oldu. Boynumda bir sızı hissettiğimde bu sızı kazıktan gelmiyordu. Boynumdaki yanmanın etkisiyle yere savrulurken çimenle buluştuğumda etrafa bakabilme fırsatı da bulmuştum.

Olanlar ise tam olarak şu şekilde gerçekleşmişti:

Boğazımdaki kazık ile tehdit ediliyorken Wilhelm’in istediği aslında ölümsüz canımı sonlandırmak değil de tam tersi bir şekilde beni kullanarak kendi ölümsüzlüğüne ölümsüzlük katmak idi.

Bir meleze dönüşmek!..

... 

Boynumdaki sızı bir saniye içerisinde son bulduğunda Tyler’ın Nina’yı bırakıp Wilhelm’in üzerine atlaması onun sadece saniyelerini almıştı.

Wilhelm tıpkı bunu bekliyormuş gibi sırıtırken Nina ise kaçmak için adeta fırsat bulmuştu.

Bakışlarım Nina’ya kayarken hızlı bir şekilde yerden doğruldum, yaram çarçabuk kapanmıştı.

Savaşın şiddeti giderek artıyordu. Wilhelm’in vampirleri, gölgelerden saldırıyor, kurt adamları birer birer düşürüyordu. Ancak bizler, her bir saldırıya karşılık veriyorduk. Her bir kurt adamın düşüşü, içimdeki öfkeyi daha da büyütüyordu. Onları kaybetmek, bu savaşın bedelini daha da ağırlaştırıyordu.

Thomas'ın liderliğindeki kurt adamlar, Wilhelm’in vampirlerine karşı amansız bir mücadele veriyordu. Her birimiz, hayatta kalmak için savaşıyorduk. Ancak bu, sadece hayatta kalma mücadelesi değildi. Bu, aynı zamanda intikamımızı almak için verdiğimiz bir savaştı. Tüm kaybettiklerimizin ve tüm yaşadıklarımızın intikamını almak için…

...  

Tyler Wilhelm’in üzerine atladığında Wilhelm’in sırıtışları geceyi inleten şey olmuştu. Wilhelm’in elindeki kazık Tyler’ınki ile çatışmaya girdiğinde bakışlarım onlara dikkat kesildi. Sonrasında bir çığlık kulağıma iliştiğinde bazı şeyler için çok geçti.

Nina geceyi delip geçen çığlıkları bağırtmada bir ustaydı.

Jessica’nın ölümü bunun bir kanıtıydı.

Ama bu, sadece bir başlangıçtı. Nina, hızla kurt dönüşümü sonrası zayıflamış ve insan bedenine bürünmüş Lucas'a doğru hamle yaptı. Lucas, ona karşı koymaya çalıştı, ama Nina’nın hızı ve gücü karşısında yetersiz kalmıştı.

Aralarındaki mücadele, ölümcül bir dans gibiydi ve kısa sürmüştü.

Her hamle, her saldırı, bir sonun başlangıcını haber veriyordu. Lucas, Nina’nın darbesiyle yere serildiğinde, etrafımızdaki savaşın şiddeti daha da arttı. Lucas'ın kanlar içindeki bedenini gördüğümde, içimdeki öfke ve acı, sonsuz bir girdaba dönüşmüştü.

Bu çığlığın ardından Nina'ya doğru atılmıştım ama artık çok geçti. Nina, ölümcül darbesini indirmiş ve hızla ortadan kaybolmuştu. Geriye, sadece Jessica'nın cansız bedeni, Lucas'ın acı dolu inlemeleri ve Wilhelm’in titreyen bedeni kalmıştı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, bu savaşın sonunda kazananın kim olduğunu bile kestiremiyordum. Ama bir şeyden emindim: Wilhelm'in sonu, bedeli ağır olan acı bir zafere bürünecekti.

En azından bir süreliğine zafer olarak algılamıştık Wilhelm’in sessizliğini. Ama işte bu an da kısa sürdü.

Hem de çok kısa!

... 

Nina’nın karanlık gölgesi hızla etrafımızda dolanmaya başladı. Onu durdurmaya çalışan Jessica'nın üzerine atıldı ve tek bir hamlede onun kalbine ölümcül bir darbe indirdi. Jessica'nın bedeninin yere düştüğünü görmek, içimde tarifsiz bir acıya yol açtı.

Nina hızlı bir kaçışla ormanı terk ederken akıllardaki tek soru ise…

‘’Neden!?’’ olmuştu!

... 

Nina ve Wilhelm.

Çıkarcı bir ittifak!

Bu ittifak, görünüşte bir birliktelik olsa da, aslında Nina’nın içindeki daha büyük bir planın parçasıydı. Wilhelm’e sadakat gösterecek, ama onu en savunmasız anında sırtından vuracaktı.

Nina, Tyler ve Wilhelm’i birbirine düşürmek için zekice bir oyun planladı. Tyler’ın güvenini kazandı ve onu Wilhelm’e karşı kışkırttı. Aynı zamanda, Wilhelm’e de Tyler’ın zayıflıkları hakkında bilgi verdi. Bu bilgi, iki tarafı da birbirine karşı kışkırtmaya yetti. Nina, onların birbirleriyle savaşmasını izlerken, sessizce aradan sıvışacaktı.

Tyler ve Wilhelm, Nina’nın oyununa geldiklerini fark etmeden, birbirlerine karşı amansız bir savaşa girmişlerdi. Bu savaş, her iki tarafı da zayıflatmıştı. Nina, bu fırsattan faydalanarak, savaşın ortasında yok olan vampirleri topladığında artık sahne onun için kurulacaktı.

Bu zafer için Nina her şeyini feda etmişti.

Eski dostu Tyler’ı.

Oto galerisini.

Wilhelm ile yaptığı ittifakı.

Nina’nın amacı artık amansızca bir hayat sürmekten ibaret değildi.

Nina her şeyi güç arzusuna bağladı.

Wilhelm ile yaptığı ittifak ona her şeyi hissettirdi.

Birisinin duyguları ile nasıl oynanacağını, nasıl güçlü olunacağını, nasıl manipüle edileceğini ve aslında düşmanın kim olduğunu!

Tyler’ın annesi düşmandı.

Tyler masum olsa da artık ona karşı bir dostluk hissetmiyordu, belki de Tyler biliyordu ve ona bu yüzden yakın olmuştu.

Nina işte bu düşünceler ile en yakın arkadaşını Wilhelm’in dediği iki tane laf ile sattı.

Wilhelm’e ise Tyler’ın anlattıkları şeyler sebebiyle güvenmemekteydi. Wilhelm’i yanına çekti. Ona karşı güvenilir davrandı. Wilhelm’in sırtını yaslayacağı bir duvar oldu.

Wilhelm ilk başta, onunla bir ittifak kurduğunda sadece güçlerini birleştirmek istemişti. Ancak zamanla, Nina’nın soğuk güzelliği ve zekası, Wilhelm’in ilgisini çekmeye başladı.

Wilhelm, Nina’ya yardım ederken, onunla geçirdiği zaman boyunca ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Ancak bu hisler, Wilhelm için bir zayıflık değildi; aksine, Nina’nın yanında güçleniyordu. Nina, Wilhelm’in karanlık tarafını besliyor, onu daha da hırslı ve acımasız hale getiriyordu.

Nina ise bu durumu fark ettiğinde, Wilhelm’in ona olan ilgisini kendi lehine kullanmaya başladı. Wilhelm’in duygularıyla oynuyor, onu daha da kendine bağlıyordu. Bu, Nina’nın işine geliyordu; çünkü Wilhelm gibi güçlü bir müttefikin desteği, ona büyük bir avantaj sağlıyordu. Nina, bu oyununda ustaca hareket ederek Wilhelm’i kendine aşık etti. Wilhelm, Nina’nın bu soğukkanlı oyununa kapılırken, farkında olmadan onun bir piyonu haline geliyordu.

Wilhelm bu kadar genç ve güçlü gözüken aynı zamanda da güzel olan bu vampirden etkilendi, kısa sürede aşık oldu.

Nina Wilhelm’in hislerini kısa sürede fark etmişti.

Tam da amacına uygun olan hislerini!

Gülümsedi Wilhelm’e. Bu kazanacağı zaferin yüzünde büyüyen sırıtışı olsa da Wilhelm için aldığı bir karşılık olmuştu bu.

O gece Nina bedenini ona teslim ederken aslında kaybeden Wilhelm’di bilmeden her şeyini Nina’ya veren ta kendisi idi!

Aşkını, duygularını, yıllar boyunca topladığı gücü ve ona itaat eden vampirleri!

Oyuna gelmişti işte.

Tıpkı Adelia’yı getirdiği gibi!

Jessica’nın kaybı, hepimizi derinden etkilemişti. O, sadece bir savaşçı değil, aynı zamanda ailemizden biriydi. Nina’nın ihaneti ise, bu kaybın acısını daha da katlamıştı. Onun taraf değiştirmesi, içimizdeki güven duygusunu sarsmıştı. Artık kime güvenebileceğimizi bilmiyorduk.

Lucas’ın ağır yaralanmasıyla sonuçlanmıştı savaş. O, benim için her zaman bir kardeş gibi olmuştu. Onun acı içinde kıvranışını izlemek, kalbimi parçalara ayırıyordu. Bu savaşın ortasında, ona yardım etmek için elimden geleni yapmaya hazırdım ama bu mücadele, onu hayatta tutmak için yeterli olmayabilirdi.

... 

Tyler, Adelia’ya olan sevgisi ve sadakatiyle, Nina’nın kalbine kazığı saplamak üzereydi. Ancak, Wilhelm’in planları bu noktada devreye girmişti. "Beni hafife almamalıydın, küçük hanım," diye fısıldadı Wilhelm. Sözleri, buz gibi bir sessizlikle geceye yayıldı. Tyler, kazığı daha da bastırmak isterken, Wilhelm beklenmedik bir hareketle Adelia’yı sertçe kendine çekti. Bu anlık hareket, Tyler’ı şaşkınlıkla duraksattı.

Wilhelm, Adelia’yı kalkan olarak kullanarak Tyler’ın hamlesini engelledi. Tyler, öfke dolu bir bakışla Wilhelm’e baktı, ama bir şey yapmaya cesaret edemedi. Nina, Wilhelm’in gölgesinde saklanarak bir kahkaha patlattı. "Onu bırak, Wilhelm!" diye haykırdı Tyler. Ancak Wilhelm, kazığın ucunu Adelia’nın boynuna daha da yaklaştırdı.

Bu sırada, Jessica’nın gözleri panik içinde büyüdü.

Nina’nın, Tyler’ın dikkatini dağıtarak, ona doğru hamle yaptığını fark etti. Jessica, Nina’yı durdurmak için hızla harekete geçti, ancak Nina onu tek bir sert darbeyle yere serdi. Jessica’nın bedeni, yere düştüğünde cansız kalmıştı. Nina’nın gözlerinde karanlık bir tatmin vardı.

Lucas, bu sahneyi görür görmez dehşete kapıldı. Öfkeyle dolmuştu ve hemen Nina’ya saldırdı. Ancak, Nina da tehlikeli bir rakipti. İkisi arasında amansız bir mücadele başladı. Lucas, tüm gücüyle Nina’ya karşı koymaya çalıştı, ama Nina’nın vahşi darbeleri onu zayıflattı. Lucas, aldığı ağır darbelerle sendeleyerek geri çekildi, ama yine de teslim olmadı. Savaş, onun gözlerinde yanıyordu.

Thomas; Wilhelm’in vampirlerini durdurmak için savaşırlarken, kendilerini birer birer tükenmiş hissetmeye başladılar. Her biri, kurt formunda olmanın verdiği gücü sonuna kadar kullanıyordu, ama bu onların dayanıklılığını da sınırlarının ötesine itiyordu. Thomas, karşısına çıkan üç vampiri zayıflatmıştı, ama gücü tükenmek üzereydi. Sonunda, kurt formundan insan formuna dönmek zorunda kaldı, zayıf düşerek. bedeninin sınırlarına ulaştığını hissetmişti. İnsan formuna döndüğünde, mücadele daha da zorlaşmıştı.

Wilhelm, kazığı Adelia’nın boynuna dayamış, karanlık ve hain planlarını gerçekleştirmek üzereydi. Wilhelm kolay kolay pes etmeyecekti.

Tam bu sırada, vampirler bir kez daha saldırıya geçti. Thomas, zayıf düşmüş bedenine rağmen, vampirleri geri püskürtmeye çalıştı. Lucas da ağır yaralı haliyle, vampirlerin karşısına dikildi. Bu savaş, sona ermek bilmiyordu. Ancak, Tyler ve Adelia’nın kararlılığı, bu karanlık gecede bir ışık gibi parlıyordu.

Savaş, kısa bir duraklamanın ardından tekrar alevlendi. Jessica’nın cansız bedeni, savaş alanında yatarken, Lucas ağır yaralı halde savaşa devam etmeye çalışıyordu.

Savaşın göğüs göğüse çarpışmaları arasında, Lucas ve Maya, canla başla düşmanlarına karşı koymaktaydı. Lucas, cesurca savaşı sürdürürken, Nina'nın gizli bir şekilde anı kolladığı gerçeğinden habersizdi. Nina'nın içindeki öfke ve intikam arzusu, savaşın karmaşasında vücut bulmuştu adeta.

Bir an, Lucas Jessica’nın ölümünü gördüğünde Nina artık harekete geçmişti.

Tyler’ın dikkatsizliğinden yararlandı ve kaçış planını gerçekleştirdi.

Önce kendisini durdurmak isteyen Jessica’yı ortadan kaldırdı.

Şimdi de hızlı adımları Lucas’ta idi!

Nina’nın elinde parlayan keskin gümüş bir bıçak, Lucas’ın omuzuna saplandığında Lucas, acıyla çığlık atarak dizlerinin üzerine çöktü. Nefesi hızlandığında gözleri, Nina’nın soğuk, acımasız yüzüne odaklandı.

Lucas, bıçağın acısını hissettiğinde, savaşın karmaşası içinde dengesini kaybedip yere düşmüştü.

Nina, Lucas’ın yaralı bedenine daha da yaklaşarak fısıldadı. "Seni durdurmak zorundaydım," sesi soğuk ve acımasızlıkla bürünmüştü.

Lucas’ın acı içindeki bakışlarına aldırmadan, bıçağı derinleştirdiğinde Lucas, Nina’nın bu hareketine karşılık vermeye çalışsa da acısı, hareket etmesini engelledi.

Nina sırıtarak işi daha da ileriye taşıdığında eli göğüs kafesinden içeriye girmişti.

Lucas’ın nefesi kesilir iken Nina o acımasız hamleyi yaptı.

‘’Çok da tatlı bir şeydin yazık olacak!’’

Nina Lucas’ın kaburgasını baskı uygulayarak acı bir şekilde parçaladığında Lucas’ın acı dolu çığlığı geceye karıştı.

Nina omzuna sapladığı gümüş bıçağı alıp hızlıca Lucas’ın karnına bırakarak en derine kadar soktuğunda ayağa kalktı.

Bu acı ona yeterdi.

Ve yaşar ise… Güzel bir anı olarak kalacaktı!

Gümüş yardım gelmediği sürece yavaş yavaş vücudunu zehirleyecek ve ardındansa ölüm gerçekleşecekti!

Maya, Lucas’ın acı içindeki çığlıklarını duyduğunda kalakalmıştı.

Kalp atışları hızlanıp göğüs kafesini parçalayacak kadar Nina’ya doğru koştu. Ancak, Nina, Maya’nın kendisine yaklaşmasına fırsat vermeden çoktan uzaklaşıp karanlığın ardında kendini saklamıştı bile.

Çığlıklar geceye karışırken Nina orayı etrafındaki kanları zevkle izleyerek terk etmişti. Ellerindeki kanı dudaklarına götürerek taze kurt kanlarının tadına bakmayı ihmal etmeden yolda yürümeye devam etti.

Artık yeni bir devrin başkanıydı.

Bir belediye başkanı ölene kadar belediye başkanı olarak kalamazdı değil mi?

İşte bu yüzden de Wilhelm’in devri sonlanmıştı!

Şimdiyse de bir başkasının devri başlamaktaydı!

Hırslı! Güçlü! Akıllı ve mantıklı!

Genelde de duygusuz!

Maya, Lucas’ın yanında diz çökerek onu sakinleştirmeye ve yaralarını sarmaya çalışırken, Nina’nın ihanetinin getirdiği travma çoktan derinleşmişti.

Lucas, ağır yaralı ve kan içinde kalırken, Maya’nın çaresiz bakışları, savaşın acımasız yüzünü gözler önüne serdi. Nina’nın bu eylemleri, savaşın içindeki ihanetin ve öfkenin somut bir örneği olurken hem Lucas’ın hem de Maya’nın hayatlarını kalıcı olarak etkilemişti.

‘’Gitme!’’

‘’Beni böyle bırakıp gidemezsin!’’

‘’Hayır Lucas hayır!’’

Maya’nın gözyaşları geceye yağmur etkisi yaratırken Maya Lucas’ın bedeninden çıkarmış olduğu gümüş bıçağı bir hışımda fırlatıp attı.

Elinde tuttuğu süre boyunca elleri cayır cayır yansa da hiçbirini umursamamıştı. Bıçağı Lucas’tan çekip çıkarana kadar dişini sıktı ve dayandı.

Ama artık dayanacak gücü yoktu.

Yapacak bir şeyi de öyle!

Güneş yavaşça ufuktan doğarken savaşın son demlerinde bahçede kaotik bir sessizlik hakimdi<

Toprak, savaşın izlerini taşırken, Lucas’ın ağır yaralı bedeni ise Maya’nın kucağında yatmaktaydı. Maya, Lucas’ın acı çeken gözlerine bakarken, savaşın getirdiği travmanın derinliği içinde kaybolmuş gibi hissetti.

Nina’nın ihanetinin, Maya’nın içindeki öfkeyi körüklemesi kaçınılmaz olmuştu.

Tyler, savaşın karanlık köşelerinden birinde, Maya’nın yanında göründüğünde olaylar bir kez daha istenmeyen sonuçlar doğurdu.

Maya’nın gözlerinde, Tyler’a karşı her zamankinden farklı olarak artık daha değişik duygular yatmaktaydı.

Gözlerindeki o bağlılığın kırıntısı bile yokken Maya yavaşça ayaklandı ve Tyler’ın karşısına dikildi.

Gözlerinde artık bir soğukluk ve bir öfke vardı. Tyler, Maya’nın bu değişen tutumunu fark ettiğinde, yüzündeki derin kaygıyı gizlemekte zorlandı.

Maya’nın ellerindeki kanlar, Tyler’ın içindeki suçluluk duygusunu daha da derinleştirmişti.

... 

Tyler ve Wilhelm, adeta iki doğa gücü gibi birbirlerine karşı savaşıyorlardı. Her adımda, her hareketle, aralarındaki güç farkı bir kez daha belirginleşiyor ama aynı zamanda bu fark bir oyun gibi şekilleniyordu. İkisi de doğuştan güçlüydü, ama birinin gücü doğrudan çarpışırken, diğerinin ise daha ince hesaplarla, bir stratejiyle, yavaşça rakibini alt etmeye çalışıyordu.

Tyler’ın vücudu, her darbede güçlüydü. Her kasının gerilmesi, ona bir başka hamle gücü veriyor, her vuruşu sanki dünyayı sarsacak kadar yoğun oluyordu. Ama Wilhelm, bir adım geriye çekildiğinde, bir anlık boşluğu yakalamak için hazırdı. Tyler, ne kadar hızlı hareket ederse etsin, Wilhelm ona karşın her adımda daha da ince planlar yaparak ilerliyordu.

O anda Wilhelm’in gülüşü, hala bir tehdit gibi havada asılı kalıyordu. "Bunu bir adım ileriye götüreceğim," dedi, sesi alaycı ve soğuktu. Her kelimesi, Tyler’ı durdurmaya, onu köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu. Ama Tyler, buna izin vermiyordu. Her bir darbeyle, Wilhelm’in boşluk bulma şansı azalıyordu. Fakat Wilhelm, gözleriyle her hareketi, her gidişatı okuyarak bir adım daha geri çekildi. Bu, Tyler’a yaklaştığı bir anı oluşturdu.

Ve o an geldiğinde, Tyler tam olarak boşluk verdiği anda, Wilhelm hızla hareket etti. Kazığı kaldırdı ve o an, Tyler’ın savunmasız kaldığı, sadece bir saniye süren o anı kullanarak, kazığı hızla Tyler’ın vücuduna doğru savurdu. Kazığın ucu, Tyler’ın böğrüne doğru saplandı. O an, sanki tüm evrenin sesleri sustu. Tyler’ın çığlığı, bana her şeyin sonuna gelindiğini hissettirdi. O çığlık, her şeyin bittiğini, Wilhelm’in galip geldiğini söylüyordu. Ama bu, sadece anlık bir zaferdi. Tyler, içindeki gücü bulup direnecekti. Ve ben, onun için savaşmaya devam edecektim.

Tyler’ın vücudundaki kazık, onun vücut kaslarının sızlamasına, yaralanmasına neden oldu. Ama ona hiç de yabancı olmayan bir acıydı bu. Onun ruhu, bu acıyı daha önce birçok kez hissetmişti. Ama bu sefer, her şey farklıydı. Wilhelm’in gözlerindeki zafer, bir anlık bir zaferdi. Tyler, bu acıya dayanacak kadar güçlüydü.

Wilhelm kazığı çekip Tyler’ı yerden iterek, gülerek adımını attı. "Artık... ne kadar güçlü olduğunu gördüm," dedi Wilhelm, sanki her şeyin sonunu getirmiş gibi. Ama Tyler, hala o boşluktan çıkıp ona doğru ilerlemeye çalışıyordu. İçindeki öfke, güç, her şey bir araya gelmişti.

O anda, sanki zaman bir an daha durmuş gibiydi. Her şey ağır ağır geçerken, ben yerimde kalmış, bir an için ne yapacağımı bilemedim. O an, bir çığlıkla irkildim. Tyler, hala ayakta durmaya çalışıyordu. Ama Wilhelm’in planı, onu yavaşça alt etmek üzerineydi. O kazık, Tyler’ı zayıflatmıştı.

Wilhelm, Tyler’ı alt etmeye devam ederken, gözlerimden bir yaş süzüldü. Ama bu, acının bir göstergesiydi. Onu kurtarmalıydım. Her şeyin bitmesine izin veremezdim. Ama önce, Wilhelm’e karşı durmalıydım. Bu savaş, sona ermeden hiçbir şeyin bitmeyeceğine karar verdim.

Wilhelm’in gülüşü hâlâ kulaklarımda çınlarken, içimde bir gücün yeşermeye başladığını hissediyordum. Şimdi, onun planını bozmalıydım. Tyler’ı savunmalı, onu tekrar ayağa kaldırmalıydım. Bunu yapacak güce sahip olmalıydım.

Tyler’ın acı çığlıkları kulaklarımda yankı yaparken, Wilhelm’in soğuk gülüşü içimi donduruyordu. O anda her şey yavaşladı, her saniye bir ömre dönüştü. Tyler’ın vücudunda kazık hala saplıydı, ama bir an bile pes etmeyecek gibi bir hava vardı. O gücü, o acıyı içinden söküp atma kararlılığı gözlerinden okunuyordu. Ve ben, sadece izlemek zorunda kaldım, ama içimdeki savaşçı ruhu susturmak imkansızdı.

Wilhelm’in önde olduğu, zaferin tam da önündeymiş gibi hissettirdiği o an… işte o anda, Tyler bir boşluk gördü. Bir anlık gevşeme, bir açığa dönüşen boşluk. Ve bunu, anında değerlendirdi. Hızla hareket etti, büyük bir güçle, ayağını Wilhelm’in bacağına doğru savurdu. Kazığın saplandığı vücudu acı içinde kıvranırken, bir çığlık daha çıktı Wilhelm’in ağzından. Ama bu çığlık, acıdan değil, şaşkınlıktan, hayal kırıklığından geldi.

Ve sonra o an, tüm havada bir gerginlik oluştu. Wilhelm, Tyler’ın bacağına sapladığı darbe ile savruldu, düşerken elleriyle yere doğru sarmaya çalıştı. Fakat zaman yavaşlıyor gibiydi. Tyler, üzerine giderek, her türlü gücünü ona yöneltti. Sonunda, Wilhelm’in vücuduna çarpan son hamlesiyle, o karanlık boşlukta kayboldu.

Wilhelm, yere düştü, fakat gülmekten bir an bile geri durmadı. O gülüş, kaybolan bir zaferin son çığlığıydı. "Zaten öleceğim... doğuşum için de bu gerekli, ya Tyler!" dedi, alaycı bir şekilde ve bana, sanki her şeyin sonunun gelmiş olduğu bu anı sevinçle kabul ettiğini belli ederek.

Her kelimesi, sanki tüm dünyanın yükünü taşıyan bir ağırlık gibiydi. Bu, Wilhelm’in son zaferi gibiydi, ama aynı zamanda bana her şeyin, bir adım sonrasının peşinden geldiğini gösteriyordu. Tyler, gözlerinde kararlılıkla bir nefes alırken, bu savaşın henüz bitmediğini biliyordu. O, her şeyin sonunda, her acıyı geride bırakacak kadar güçlüydü. Ve o gücü, bana, sevdiğim her şeyin koruyucusu olma sözüyle kalbimde hissettirmeye başlamıştı.

Wilhelm’in sözleri, aklımdan çıkmazken, içimde bir güdü, bir itki vardı. Ona, bizim için her şeyin bitmeyeceğini, biz her zaman daha güçlü olacağımızı gösterecektik.

... 

 

 

Bölüm : 05.10.2024 18:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 75: GÜÇ ARZUSU
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...