89. Bölüm

84: CASUS

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

CASUS 

Yapılacakların belirlenmesinin ardından düşüncelerim beni esiri yapmıştı. Uzunca bir süre böyle kalmam beklenirdi dimi? Ama düşüncelerimin beni ele geçirmesi çok kısa sürdü.

Çok kısa süre içerisinde bir umut ışığı yandı.

Gözlerim ışıldadı.

Düşüncelerim bulanıklaştı.

Ve o an geçmişten gelen bir hatıra olarak aklıma kazındı.

Sky! 

Nasıl unutabilmiştim onu!?

Şimdi iyi miydi, ailesi eski meclis üyesiydi ve şimdi yaşıyorlar mıydı?

Nina Sky’ı görmüş ve de tanıyordu, avcı olduğunu biliyordu.

Nina!.. Sky’a bir şey yapmış olabilir miydi?

Kalp atışlarım hızlanmaya başladığında Tyler’ın bakışları bana döndü.

O an ‘’Sky…’’ diye fısıldadım.

Onda da aynı bakış kendisini hissettirdiğinde gözlerim ufka çekildi.

Tek bir yolu vardı öğrenmenin bunun.

Ve o da aramak!

İçimde bir umut ışığı doğmuştu, ama aynı zamanda büyük bir riskin de farkındaydım. Şehrin içinde, Nina’nın gözetimi altında bilgi toplamak, ölümcül bir görev olabilirdi.

“Sky,” dedim, Tyler’a dönerek. “Onunla iletişime geçmeliyiz. Ben... Onları tamamen unutmuştum.

Tyler başını salladı, gözlerinde bir an için beliren umut pırıltısını fark ettim. “Denemeye değer,” dedi. “Ama onu tehlikeye atmış oluruz. Nina çok dikkatli ve acımasız. Onu yakalarsa, sonuçları ağır olur.”

Sky’ı riske atmak zorunda olduğumuz gerçeği yüreğimi sıkıştırıyordu, ama başka çaremiz yoktu. Nina’yı durdurmak için her fırsatı değerlendirmeliydik. Tyler’ın onayıyla, eski bir iletişim hattını kullanarak Sky’a ulaştık. Kalbim, onun sesini duyacağım an için hem korku hem de umutla çarpıyordu.

Telefonun öbür ucunda Sky’ın tanıdık sesi duyulduğunda, içimdeki gerginlik biraz hafifledi. Hâlâ yaşıyordu. “Adelia,” dedi, sesi her zamanki gibi sakin ve kararlıydı. “Beni aramanı bekliyordum.”

“Sky, biz… Yardımına ihtiyacımız var,” dedim, sözlerimi dikkatle seçerek. “Nina bize ihanet etti şimdi de şehirde başkan oldu ve ne yaptığını tam olarak bilmiyoruz. Senin içeriden bilgi toplamanı istiyoruz. Ama bu çok tehlikeli, sadece seni riske atmaya değerse…”

Sky’ın sesindeki güven beni biraz rahatlattı.

‘’Haberim var Adelia, merak etme. Nina, bana ve aileme bir şey yapmadı. Biz hala daha şehirdeyiz. Aslında bu son olaylardan sonra gitmeyi düşünmüş iken tam da üstüne aradın. Ben… Bunu halledebilirim. Onun ne yapmaya çalıştığını öğrenebilirim. Sadece dikkatli olmalıyım.”

Onun bu kararlılığına hayran kaldım. Sky, her zaman sakin ve stratejik biriydi, ama bu görev çok daha fazlasını gerektiriyordu. “Sky, dikkatli olmanı istiyorum,” dedim. “Eğer en ufak bir tehlike sezersen, hemen geri çekil. Senin güvenliğin her şeyden önemli.”

Sky hafifçe güldü, sanki her zamanki gibi karşımdaymış gibi. “Beni merak etme, Adelia. Ben bu işin üstesinden gelirim. Size gerekli bilgileri ulaştıracağım. Ama bunun için biraz zamana ihtiyacım var. Nina çok dikkatli bir düşman, ama ben de öyleyim.”

Tyler, konuşmamı dinlerken sessizce başını salladı, gözlerinde derin bir saygı vardı. Sky, bizim için içeriden bilgi toplayacak, Nina’nın planlarını açığa çıkaracaktı. Bu, bizi bir adım öne geçirebilir, ama aynı zamanda Sky’ın hayatını da tehlikeye atabilirdi.

"Nina seni tanıyor." Dediğimde Sky bir kez daha güldü.

"Daha iyi işte."

Boş gözlerle Tyler'a bakarken Sky sözlerini devam ettirdi.

"Ben onun sizin düşmanı olduğunuzu bilmiyorum. Sadece bunu neden yaptığını anlamaya çalışan birisiyim. Eski bir avcıyım. Belki de huyuna giderim. Halledeceğim."

Sky telefonu kapatmak üzereyken söze tamamen sessiz duran Tyler katılmıştı.

"Hey! Bekle beni. Harika bir plan dahilinde güzel sonuçlar yaratacağız!"

Bekle beni derken!?

Gözlerim şaşkınlıkla Tyler'ınkileri bulduğunda o sözlerini sürdürdü.

"Bu sefer tuzağı biz kuracağız. Seni hipnoz edeceğim ki Nina buna kalkışırsa başarılı olamasın."

İşte zekalılıkla kutsanmış bir plan!

Sky "Evdeyim." Diyerek telefonu kapattığınsa Tyler ayağa kalktı.

Hızlıca elimi kavramıştım.

"Bu kadar hızlı mı?" Diye sorduğumda başını salladı.

"Vakit kaybedemeyiz."

Ona karşı başımı olumluca salladığımda peşinden bende kalktım.

Tyler'ın bana son bir kez baktığı an, gözlerinde beliren kararlılık ve güven, içimdeki huzursuzluğu tamamen hafifletti. Gözlerimi ondan ayırmadan, ona olan güvenimi ve desteğimi ifade eden bir bakışla karşılık verdim.

Tyler, birkaç anlığına durdu ve derin bir nefes aldı. "Sana söz veriyorum, her şey yolunda gidecek. Planımızı en iyi şekilde uygulayacağız. Sky’ın yardımıyla, Nina’nın planlarını açığa çıkarıp ona karşı güçlü bir strateji geliştireceğiz," dedi. Sözlerinin ardında güçlü bir azim vardı ve bu azim, bana cesaret vermişti.

Tyler ile vedalaşırken içimde bir huzursuzluk vardı, ama aynı zamanda başaracağımıza dair bir inanç da.

Hazırlanmadan önce son kez omzuma dokundu ve gözlerimin içine baktı.

"Endişelenme yarın akşam buradayım."

Bir kez daha Tyler'a karşı başımı salladıktan sonra o çoktan gitme hazırlıklarına başlamıştı.

... 

Sky’ın casus olarak Nina’nın planlarını açığa çıkarma görevi, savaştaki en kritik hamlelerden biri olacaktı. Bu, bizi Nina’ya karşı belki de en büyük avantajımızı sağlayacak, ama aynı zamanda en zorlu sınavlardan biri olacaktı. İçimde büyüyen savaşın ağırlığını daha da derinden hissederken... Bu mücadele, bizi ya zafere götürecek ya da tamamen yok edecekti.

... 

Tyler’ın ayrılma zamanı yaklaşırken sadece oturmuş ve izlemiştim.

Bir an için gözlerimiz buluştu. O anın derinliğinde, her şey sessizleşti. Tyler’ın gözlerinde gördüğüm sevgi ve kararlılık, bana güç verdi. Bu an aynı zamanda geleceğe dair umut ve güven dolu bir sözleşmeydi.

Tyler, yavaşça yanıma geldi. Ardından başını eğdi ve alnıma nazikçe bir öpücük kondurdu.

Alfred'e rağmen yakınlaşmaktan asla çekinmiyordu.

Onun bu öpücüğü küçük ama anlamlı hareketten sonra, derin bir nefes alarak adım attı ve yavaşça uzaklaşmaya başladı. Arkasından ise geriye meraklı bakan gözler bırakmıştı. Ben ve diğerleri...

O an başarının ışığını da hissediyordum. Tyler’ın belirlediği hedefler ve stratejiler, bu savaşın sonucunu değiştirecek kadar önemliydi. Tyler ve Sky başaracak, Nina ise kurduğu büyük tuzağın ortasına düşecekti. Bunu biz sağlayacaktık işte, her ne kadar zor olsa da...

Birlikte başaracaktık!

... 

Eve, kaldığım bungalova çekildiğimde; bu yalnızlığımın arasında Tyler’ın planları hakkında düşündüm. Sky’ın casus olarak görevi, Nina’nın planlarını açığa çıkarmak için büyük bir adım olacaktı. Bu görev, belki de savaşın seyrini değiştirecek ve bizi Nina’nın oyunlarına karşı koruyacak bir anahtar olacaktı. İçimdeki savaşın ağırlığı, bu mücadelenin ne kadar önemli olduğunu daha da net bir şekilde hissettiriyordu. Ama bir yandan da bu savaşın zorlukları, hangi yöne gideceğini belirleyecek olan bu hamle, bizi ya zafere götürecek ya da tamamen yok edecekti. İçimdeki bu karmaşık duygularla kalakalmıştım.

Bu gece, yarın akşam Tyler’ın dönmesi ve Sky’ın casusluk görevinde başarılı olması için yapılacak her şeyin planını gözden geçirdim. Bu, bizim savaşımızdı ve Sky'ın bu görevi başarıyla tamamlaması, belki de Nina’ya karşı zaferin anahtarı olacaktı. Bu kritik noktada, en iyi sonucu almak için her şeyi yapmalıydık.

... 

Tyler ve Sky’ın buluşması, savaşın ve stratejilerin gizli kulvarlarında bir dönüm noktasıydı. Tyler, güvenilir bir müttefik olan Sky’ı bilerek ve isteyerek bu kritik göreve dahil etmişti. Her adım, her hareket, hem savaşın geleceğini hem de bu ikilinin arasındaki stratejik bağlılığı etkileyen anlarla doluydu.

Tyler, Sky’ın evine geldiğinde, karanlık bir geceye adım atmıştı. Şehir ışıkları, uzaklarda parlayan birer yıldız gibi görünüyordu. Tyler’ın içindeki yoğun kararlılık, bu geceye dair umutları ve planları taşıyordu. Sky, evin kapısını açarken, Tyler’ın gözlerinde, geceye dair tüm hazırlıkların mükemmel şekilde tamamlanmış olduğunu görebiliyordu.

Sky, Tyler’ın gelişini ciddiyetle karşıladı. Tyler aşina olduğu eve bir kez daha girdikten sonra vakit kaybetmeye niyeti yokmuşçasına Sky’a döndü.

Öyleydi de zaten.

Kaybedecek hiç mi hiç vakti yoktu!

Tyler. “Senin yardımın ve bilgilerin, bu operasyonun başarısı için kritik. Nina’nın planlarını ortaya çıkararak, ona karşı sağlam bir strateji geliştirmeliyiz.”

Sky, Tyler’ın sözlerinin ardından başını sallayarak, ona olan desteğini ve işbirliğini ifade etti. “Tamam, Tyler. Her şey hazır ve planımızı eksiksiz bir şekilde uygulayacağız.’’ Dediği anda Tyler kafasını salladı.

‘’O halde yapıyorum!’’ Tyler’ın bu sözlerinin ardından gözlerin turunculaşıp ardındansa koyulaşması gecikmemişti.

Hipnoz!

‘’Benim dışımda kimse tarafından hipnoz edilemeyeceksin seni hipnoz etmek isteyenler benim gücümü geçmek zorundadır ki bu da imkansız! Anlayabiliyor musun?’’

Tyler’ın sorusuna Sky başını sallarken Tyler sırıttı.

‘’O halde gözünü dört aç duyduğun, öğrendiğin ve de hissettiğin şeyleri bana yetiştirmekten çekinme. Nina tatlı insanları sever, gözlerine baktığımda senden de bir şeyler istiyor gibi bir hali vardı zaten. O seni hipnoz etmeye çalıştıkça hipnoz olmuş gibi davransan yeter. Her şeyi sana verecektir. Eğer bir sorun çıkarsa… Merak etme halledeceğim!’’

Tyler’ın sözlerine Sky bir kez daha kafa salladığında Tyler’ın bakışları kapıya yönelmişti.

‘’Şimdi gidiyorum. Ailene selamlar!’’

Tyler’ın gidişiyle Sky salonda bir başına afallamış bir şekilde kalmıştı, hipnozun etkisi!

Tyler, şehrin sessiz ve karanlık sokaklarında ilerlerken her adımında bir tehdit seziliyordu. Gökyüzü bulutlarla kaplıydı, ayın ışığı bile sanki bu karanlık görevden çekiniyormuş gibi silikti. Şehrin dar ve karmaşık sokaklarında dolanırken, etrafındaki her gölgeye, her hışırtıya karşı tetikteydi. O gece, sadece fiziki bir mücadele değil, aynı zamanda bir akıl savaşı da verecekti.

Tyler, her zamanki gibi, işini dikkatle yapıyor, ancak bu sefer işlerin çok daha karmaşık olduğunu biliyordu. Görevi, Nina'nın yeni kurduğu vampir yönetimini yakından izlemek, planlarını çözmek ve bir casus ağı oluşturmaktı. Bunun ne kadar tehlikeli ve zor bir görev olduğunu biliyordu. Nina'nın başkan oluşuyla şehirdeki denge tamamen değişmişti. Vampirler artık sadece gölgelerde saklanmıyor, gün ışığında da hüküm sürüyorlardı. Bu, şehirde bir korku dalgası yaratmıştı, ve Tyler bunu hissetmemek için etrafındaki sessizliği derinlemesine dinledi.

Tyler planı uğurunda bir bina köşesinden diğerine sessizce süzüldü. Her adımı hesaplanmış, her hareketi incelikle planlanmıştı. Bu geceki hedefi, Nina'nın neler çevirdiğini daha iyi anlayabilmek idi.

Ve bunun bulmak için tehlikeli ve riskli yollar denemesi gerekiyordu.

Şehrin merkezine yaklaştığında, orada her zamankinden daha fazla vampir hareketliliği olduğunu fark etti. Bu, Nina'nın etkisinin genişlediğinin açık bir işaretiydi. Her yerde devriye gezen vampirler vardı. Onları gözlemledi, her birinin zayıf noktalarını ve hareketlerini hafızasına kazıdı. Nina'nın kurduğu düzen, vampirleri şehrin her yerine yaymış, onları güçlü ve tehlikeli birer muhafız haline getirmişti.

Bu süreçte, Nina’yı çökertme işinde Sky’ın Nina’yla olan bağlantısı, Tyler’ın planında kritik bir rol oynuyordu. Sky, Nina'nın güvenini kazanarak, onun zaaflarını öğrenmek ve Tyler’a bu zaafları kullanabileceği fırsatlar sunmak için ideal bir konumdaydı. Sky, Nina’nın planlarına dair içeriden bilgi sızdırarak Tyler’a büyük bir avantaj sağlayacaktı.

Sky, Tyler’ın planının kilit noktalarından biriydi. Onun, Nina’yla olacağı ilişkisi, Tyler’ın onu ne kadar iyi kullanabileceğine bağlıydı. Sky, Nina’ya yaklaşacak ve Tyler’ın yönlendirmesiyle onun zaaflarını bulacak, ardından bu bilgileri Tyler’a aktaracaktı. Tyler, Sky’ı Nina’ya karşı güçlü bir hamle yapmaya hazırdı.

Tyler, şehirdeki görevini başarıyla tamamladıktan sonra, Kanada’ya geri dönme vakti gelmişti. Hipnoz ettiği vampirler ve Sky ile yaptığı plan, Nina’ya karşı yürütülen savaşta büyük bir adım olmuştu. Şehri terk etmeden önce, Tyler son kez etrafına bakındı; her şeyin kontrol altında olduğundan emin olduktan sonra sessizce yoluna devam etti.

Kanada’ya doğru yola çıktığında, aklında bir yandan Adelia vardı. Ondan ayrılmak zorunda kalmıştı ama artık geri dönüş yolundaydı. Adelia'nın ona duyduğu güveni boşa çıkarmamış, şehirde gerekli olan adımları atmıştı. Ancak zihninin bir köşesinde, şehirde bıraktığı müridinin Nina’nın eline geçip geçmeyeceği konusunda küçük bir şüphe vardı. Tyler, Kanada’ya vardığında bu endişeyi Adelia’ya anlatmayı düşündü; birlikte daha güçlü bir plan geliştirebilirlerdi.

Yolculuk uzun ve sessizdi, ama Tyler’ın içindeki huzur, şehirde yaptığı işin başarısıyla dolup taşıyordu. Şehre döndüğünde, Adelia’nın karşısına bir kez daha güçlü bir şekilde çıkacaktı. Tyler, bu savaşın henüz bitmediğini biliyordu; Nina’nın karşı hamlesini bekliyordu ve buna karşılık verecek gücü Adelia ile birlikte bulacaktı.

Kanada’ya vardığında, gece çoktan çökmüştü. Hava soğuktu, ama Tyler’ı rahatsız etmiyordu; zihin olarak zaten başka bir yere, Adelia’nın yanına dönmüştü. Adelia’ya olan özlemi, ona güç veriyordu ve bu güç, onu bir kez daha harekete geçmeye hazırlıyordu. Tyler, geri dönüp Adelia’ya sarıldığında, her şeyin bir kez daha doğru yönde ilerlediğini hissetti. Bu savaş, onların birlikte verecekleri son büyük savaş olacaktı ve Tyler, dostları ile birlikte bu savaşı kazanmaya bir kez daha hazırdı.

Tyler’ın döneceğini bildiğimden huzursuzluğum yoktu. Ona olan inancım tamdı ve onun her zamanki gibi başarılı olacağına inanıyordum. Ama yine de içimde farklı hisler de vardı. Sanki her an bir şeyler ters gidecekmiş gibi bir his vardı içimde.

Gece ilerledikçe, pencereden dışarıya bakarak uyku kovalamaya başladım, çünkü bir gram uykum dahi yoktu. Ve melezler zorda kalmadıkça yani çok da yorulmadıkça uykuya ihtiyaçları olmazdı. Ve bünyede uyumaya engel ufak bir şey dahi olduğunda o melez ya da vampir fark etmez o gece pek de uyuyamazdı, tıpkı bana da olduğu gibi.

Ayın ışığı, karanlığın içine ince bir huzme gibi sızarken, gözlerim yol boyunca karanlıktaki siluetleri aradı. Tam o anda, derin bir nefes alıp içimi rahatlatmaya çalışırken, uzakta bir gölge belirdi. Kalbim hızlandı, tüm endişelerim bir an için unutuldu. Bu siluet, bir başkasının değil, sadece onun olabilirdi.

Tyler’ın adımlarını tanırdım. Adımlarının her biri güçlü, kararlıydı; tıpkı onun gibi. Kapıya yaklaştıkça, nefesimi tutmaya başladım. Ve kapı açıldığında, oradaydı. Tyler, yüzünde her zamanki sakin ifadesiyle bana bakıyordu. Ancak, gözlerinin derinliklerinde hafif bir yorgunluk ve aynı zamanda bir zafer ışığı vardı.

Hiç tereddüt etmeden, ona doğru yürüdüm. Onun kollarına kendimi bıraktığımda, kalbim kendini büyük bir rahatlamaya teslim etmişti. Tyler’ın sıcaklığı, onun güven verici kokusu ve sarılışı... Tüm bunlar bana, sonunda her şeyin yolunda olduğunu hissettirdi.

“Tyler’ın kolları biraz daha sıkılaştı, başını hafifçe benimkine yasladı. "Sana geri dönmekten başka bir şey düşünmedim," dedi yumuşak bir sesle.

O an tereddüt ederek sırıttım. ‘’Bir yerlerinde kazık iziyle gelirsin diye düşünüyordum o son olaylardan sonra.’’

Sözlerim ile Tyler’ın kahkahası ortamda yankılandığında yanağımı sıktı.

‘’Beni ölümcül kazıkla kazıklayabilecek kişi daha benimle düşman değil!’’

Yalnız o söz öyle değildi sanki?

‘’Annesinin karnından doğmamış olması gerekmiyor muydu?’’ diye sorarken bir kez daha güldü.

‘’Doğdu ama.’’

Gözleri kısıldığında kimden bahsettiğini anlamıştım tabii ki.

Ardından ekledi.

‘’İyi ki doğdu.’’

Ve bir kez daha.

‘’İyi ki doğdun.’’

Ona gülümserken çoktan dudaklarını dudaklarıma kapaması bir olmuştu.

Ellerim sımsıkı boynuna sarılmışken belimi güçlü kolları ile bir kez daha kavradı.

Öpüşleri arasında huzur bulurken dudaklarından dudaklarımı çekmem saniyelerimi aldı.

‘’Çok iyi yürüyorsunuz bay ukala ama eksik yürüyorsunuz!’’ diye sitem ederken bir kez daha sırıttı.

‘’O niyeymiş?’’ diye sorduğunda ise gülümsedim.

‘’Seni kazıklayabilecek potansiyel birçok kişi var, doğmuş ve de sana dost olan. Bu durumda sadece beni kutlaman pek de doğru olmadı sanki.’’

Tyler sözlerime kahkaha attığında ardından beklenmedik bir cümle döküldü ağzından.

‘’Ne yani onlarında mi dudaklarına yapışmamı istiyorsun?’’ Gözlerim onun sözlerine karşı büyüyerek açılırken Tyler sırıtmaya başlamıştı. Ardından öksürdüm.

‘’Kalsın... Brad ile sizi düşünemiyorum!’’ Bu sefer kahkaha sırası bana geçerken Tyler’ın yüzü ani bir şekilde düşmüştü.

İkimizin arasında ve dolayısıyla da ortamda bariz bir sessizlik oluştuğunda sessizliği bozarak konu değişikliğine gitmiş ve de sormuştum:

‘’ "Hallettin mi?" diye sordum, gözlerimde hala o belirsizlikle karışık endişe. Tyler’ın sessizce yüzüme bakışı, kelimelerinden önce geldi. Bir an için duraksadı, sanki bana doğru sözleri seçmeye çalışıyormuş gibi. Sonra başını hafifçe eğip gözlerimin içine baktı.

"Hallettim," dedi, sesinde kararlı ve sakin bir ton vardı, ama altında yatan yorgunluğu hissedebiliyordum. Onun bu sözü, içimdeki tüm o karmaşayı bir anda durdurdu. Derin bir nefes aldım, bu iki kelime bütün ağırlığıyla havada asılı kaldı. Tyler’ın söyledikleri bana, onun ne kadar büyük bir çaba sarf ettiğini ve her şeyi benim için, bizim için yaptığını gösterdi.

Bir adım daha yaklaştım ona, ellerimi omuzlarına koydum. “Nasıl geçti?” diye sordum, ama biliyordum ki aslında her şeyi ayrıntısıyla anlatmasına gerek yoktu. Tyler, bakışlarıyla tüm süreci anlatıyordu zaten.

“Biraz zorlayıcıydı,” diye itiraf etti, bakışlarını benden kaçırmadan. “Ama plan tıkır tıkır işledi.’’

İçimde hafif bir huzur dalgası yayıldı. Tyler her zamanki gibi bir adım önde düşünmüştü. "Sen de iyisin, değil mi?" diye ekledim, onun gözlerinin içine bakarak.

“Seninleyken her zaman iyiyim,” dedi Tyler, ve o an, ne kadar yorgun olsa da bana bir gülümseme hediye etti. Bu gülümseme, bütün dünyanın ağırlığını bir anlığına unutturabilecek güçteydi.

‘’Açsındır öyleyse?’’ diye gülümsediğimde başını olumsuzca salladı.

‘’Ne arzuladığını anladım, ama olmaz.’’ Diyerek benden bir adım öteye çekildiğinde gözlerimi devirdim.

‘’Beslen benden.’’ Diye fısıldadım.

‘’Asla!’’ İç çekerek bakışlarımı Tyler'a çevirdim. İkna etmesi kolaydı, ben gerçekten istiyorsam tabii!

‘’Eğer…’’ dedim. ‘’İyi gelecekse… Beslen gitsin işte.’’ Ve ardından ekledim. ''Senden beslenirken... Bana hep iyi geliyordun.''

Tyler sözlerime karşın gülümsediğinde galip geldiğimi kolayca idrak edebildim, ya da tamamen erken konuşmuştum yine!

İç çekerek ellerini kanepeye koyarak biraz uzandığında gözleri gözlerimi bir kez daha bulmuştu.

‘’Oturalım mı, konuşacaklarım da var?’’

Demek konuyu saptırıyorsun…

Öyle olsun.

Oturduğumuz kanepenin arkasına rahatça yaslanmışken onu beklemiştim.

Üstümde siyah bir gecelik takımı vardı.

Küçük, ince, vücudumu örten şeyi dışarı koşturduğum için giymiştim ki artık evde de olduğuma göre çıkarabilirdim.

Üstümdeki şeyi usulca çıkardığımda geriye sadece dantelli geceliğimle kalmıştım. Üstümden çıkarttığım şeyi bacaklarıma örttükten sonra bir kez daha yaslandım.

O an Tyler bana döndüğünde kendisi ufak bir şok dalgası ile kavrulmuştu.

Aslında elbise tarzında sadece dekoltesi bulunan ince askılı bir şeydi o kadar.

Tyler’ın gözleri gözlerimi bulduğunda ‘’Ne yapıyorsun?’’ diye sorarak yutkundu.

Sırıtmıştım.

‘’Ne yapıyormuşum?’’

Tyler’ın gözleri, bana odaklanmıştı. Kendi içindeki şaşkınlıkla karışık bir heyecanı gizlemekte zorlanıyordu.

Ben ise sadece ona bakarak, bu anın tadını çıkarmaktaydım.

"Sanırım sadece rahatlamaya çalışıyorum," dedim, gözlerimle onunkini yakalayarak. Yavaşça, gülümseyerek "Yani, seninle vakit geçirmek istiyorum," dedim.

Gözleri üzerimde gezindi. Kafasını hafifçe eğerek, "Seninle vakit geçirmek her zaman keyifli," dedi.

Ardından daha fazla kendisine zulmetmeyerek yavaşça bileğimi ona uzattım.

Artık kaçışı yoktu, çoktan cazibemin etkisi altına girmiş olmalıydı!

Tyler bir kez daha başını salladığında gözleri etrafı taradı.

‘’Hadi, al bakalım!’’ Diyerek bir kez daha kolumu uzattığında konuyu değiştirmişti adeta.

‘’Sky’ın hipnoz işi tamamlandı. Yetinmeyip biraz da kendim gözlemledim!’’

Ama bunu başardığını zaten daha önce de söylemişti değil mi?

Tyler tam kalkmaya yeltenirken hızlıca ayaklanarak onu ittirdim ve üstüne çıktım.

Gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

Ve o ne yapıyorsun demeye kalmadan kendimi açıkladım.

''İkimizin de rahatlamaya ihtiyacı var ve o kanlar her daim yeterli değil. Bir paket yerine damar gerekir ve gecenin bu vaki birbirimizle başbaşayken herhangi birisine de ihtiyacımız yok. Rahatla... Her şey iyi olacak, güçlüyüz öyle değil mi?''

Tyler başını aşağı yukarı doğru olumluca sallarken elleri belimi sarmalamıştı.

İşte başlıyoruz!

Gülümseyerek bileğimi ona uzattığımda bir eliyle bileğimi nazikçe kavradı ve uzaklaştırdı. Ardından tıpkı benim gibi muzipçe gülümsemişti.

‘’Yalnız… Ben o şekilde beslenmem.’’ Ya nasıl beslenirdin?

Tek kaşım havalanmıştı.

‘’Peki ya nasıl?’’ diye sorduğum an Tyler’ın belimi sıkıca kavrayıp kendini çekmesi ile boynuma dudaklarıyla iz bırakması bir olmuştu.

Derin anlamlı bir öpücük…

Oflarken sıkıca sarılmıştım kendisine.

‘’Kendini mi hazırlıyorsun nedir bu kadar uzun süren?’’

Gülücükleri boynuma sürtündüğünde mırıltısını işittim.

"Zarar vermek istemem. Seni zayıflatmak da öyle. Ama şöyle de bir şey var ki şuan bana iyi gelecek en iyi şey sensin. Vampirler ve kan bağı... Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum..." diyerek mırıldandığımda Tyler doğrularak gözlerimin içine baktı.

"Bunun sonunun nereye varabileceği belli. Bizim tutkumuz sınırları zorlar Adelia."

Tyler'a başımı sallarken Tyler bir kez daha kalkmaya yeltenmişti. O an sivri dişlerimle bileğimi ısırarak dudakları arasına koydum. Akan kanın onun dudaklarına düşüşünü çok iyi hissederken Tyler bir anda bileğimi kavradı. Beni sıkı sıkıya kendisine çekerken karşı koymayacağını anladığımda gülümsedim.

Artık rahatlayabilirdi.

Kanımın vücudundan ayrılarak Tyler’a geçişini hissettiğimde içimde beliren hisler gün yüzüne çıkmıştı.

Her zaman nazik, her zaman tutku veren…

Düşüncelerinden sıyrılmam Tyler'ın beni kaldırıp kanepeye bıraktıktan sonra sivri dişleri boynumu yakması ile gerçekleşmişti.

Boynumdaki derin sıcaklık artarken Tyler'ın yavaş yavaş rahatladığını hissettim.

Karşı konulmayan bir kan beslenmesi her zaman rahatlatırdı. Özellikle de damardan ve de karşındaki kişi senin için önemli bir vampir olduğunda.

Çünkü iki vampir birbirinden beslendiğinde bu onlar için farklı bir anlama gelirdi.

Biz artık tamamen bir aileydik, tamamen birbirimize bağlı. Ve bunu da birbirimizden beslenerek kanıtlamış ve mühürlemiş olmuştuk..

Etrafı kaplayan sessizlik, odada yankılanan tek ses haline geldi; kalp atışlarımın hızlı ritmi ve Tyler’ın nefesinin sıcaklığı, sanki etrafımızdaki hava ile birleşmişti.

Kanımı emmeye başladığında, vücudumdaki her kas bir titreme ile doldu.

Tyler, her şeyden tamamen bağımsız olarak, bu anı tamamen yaşamaya kendini adamıştı adeta.

Bu, sadece bir beslenme değil, aynı zamanda aramızdaki derin bağın bir kutsanışıydı. Birbirimizle paylaştığımız bu an, kelimelerin ötesinde bir anlayış ve samimiyeti temsil ediyordu.

Tyler’ın parmakları, boynumda yavaşça gezinen bir şairin kalemi gibi, her bir noktayı dikkatle inceleyerek ilerliyordu.

Tyler’ın titiz ve nazik hareketleri, vücudumda bir melodiyi hissediyormuşum gibi hissettirdi. Bir senfoni gibiydi aynı yaşanılanlar.

Dudakları boynumdan sıyrılıp çeneme kaydığında beslenme anının bittiğinin farkına vardım. Ama o durmak yerine devam etmişti. Öpüşlerle ve de nazikçe!

Şuan tek konuşan hisler ve içgüdülerdi. Ne akıl ne de düşünce hepsi şuan vampir içgüdüsünün verdiği emirle kapanıp sessizliğe bürünmüştü.

Dakikalar sonra anlamlı bakışlarım bir kez daha Tyler'ı bulduğunda başını olumlu bir şekilde salladı, sanki o an tek bir bakışma ile konuşmuş gibiydik. Artık ciddileşme vaktiydi ve aramızdaki çekim yavaş yavaş ortamdan uzaklaşırken gülümsedim. Artık iyiydi, ona verdiğim süper ötesi lezzetli bir melez kanıyla daha da iyi olabilirdi!

Tyler yavaşça üstümden kalkarken ben de doğruldum. Anın verdiği hisler ve duygu karmaşasıyla bir an başım dönmüştü. Tyler yanıma yerleştiğinde bakışlarım onu buldu.

Bakışlarından içinden ne geçirdiği çok net anlaşılıyordu: ''Güldük eylendik artık ciddileşme vakti!''

‘’Ne yapmayı planlıyorsun?” diye sordum bir çırpıda.

Tyler başını salladığında yavaşça bir kez daha doğruldu.

''Birkaç paket kan almama izin ver geri geleceğim ardından konuşalım.'' Tyler'ın sözlerine başımı sallamam ile Tyler'ın gidip tekrar ellerinde kan paketleriyle gelmesi sadece saniyelerini almıştı.

Tyler eline aldığı br paketi bitirip boş olanı masanın üzerine koyduktan sonra, bana döndü. “Bir şey yapmadım daha. Sadece sokaklara ve vampirlere baktım.’’ dedi, gözleri derin bir ciddiyetle parlıyordu. ‘’Ama bu yapmayacağın anlamına girmez.’’ Diyerek söze girdiğimde de sadece kafasını salladı.

‘’Aynen öyle, ama zamanı gelince.’’ Dediğinde onu onayladım.

Ardından sessiz kalmıştı.

Sözleri ise beni düşündürmeye çoktan başlamıştı bile.

Artık sadece yeni bir güne adım atıp planın ikinci aşamasına geçmek istiyordum.

Müttefik arayışına!

... 

Tyler hala kanepede otururken ayağa kalkmış ve masadaki bitmiş kan paketlerine doğru eğilmiştim. Tyler’ın bıkkınlıkla verdiği nefesi kulağıma ilişirken sırıttım.

Boş torbaları masadan alıp çöpün yolunu tuttuğumda Tyler da arkamdan kalkmıştı.

‘’Gideyim ben, dinlen tamam mı? Yarın bu casusluk işi hallolduğuna göre büyük ihtimalle müttefik arayışına çıkarız. Yorucu günler bizi bekliyor, kurt sürüleri ile anlaşmaya varmak zor olacak.’’

Paketleri çöpe atıp Tyler’a döndüğümde ağır adımlarla kapıya yönelmişti.

Kapının önünde iken Tyler’ın bakışları bir kez daha beni bulduğunda gülümsedim.

‘’Brad ile güzel geceler.’’ Diyerek göz kırptıktan sonra üst kattaki yatağımın merdivenlerini tırmanmaya başlamıştım. Tyler ise evden çıkmış ve ana binanın yolunu tutmuştu.

Yarın büyük bir gündü, olsun bakalım!

Önümüzdeki bu büyük günlere her daim hazırdım.

 

Bölüm : 18.10.2024 22:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 84: CASUS
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...