-Düzenlenmiştir.
ŞELALE YÜKSELİRKEN
Tyler’ın yüzündeki o yaramaz ifadeyi ve sırıtmayı görmek, içimdeki öfkeyi ve endişeyi aniden silip süpürdü. Kolları beni kucağına çekerken, gözlerindeki ışıltı ve samimiyet bana ihtiyacım olan huzuru verdi.
Beni tekrar öperken, bu öpücüğün sadece bir özür değil, aynı zamanda derin bir bağlılık ve sevgi ifadesi olduğunu hissettim. İçimi kaplayan sıcaklık ve güven, tüm yorgunluğumu ve kırgınlıklarımı unutmama neden oldu.
Tyler, öpücüğün ardından gülümseyerek, “Beni düşündüğün kadar kendini de düşünmelisin, Adel,” dedi. “Aksi takdirde, sana ne kadar sıkı sarılsam da yine de yorgun olacaksın.”
Tyler’a olumsuzca başımı sallamıştım.
‘’Daha az önce uykumdan uyandım. Beni merak edeceğine kendi haline bak. Bas baya yorgunsun işte. Hadi… Yolu biliyorsun?’’
Tyler’ın sözlerimle kaşları çatılınca güldüm.
‘’Hangi yol.’’
‘’Dinç olmanın yolu…’’ diye fısıldadığımda kahkaha attı.
‘’Onu burada yapamayız tatlım, duyarlar. Yetinmeyip bir daha basarlar. Üstüne bir de Alfred… Hani Alfred? Unuttun mu?”
Gözlerimdeki şaşkınlık yerini kahkahaya bıraktı. Tyler’ın bu şekilde rahatlamış ve esprili hali, içimdeki tüm gerilimi çözdü. “Ah, Alfred,” dedim gülerek. “Unutmuştum! Düşünemedim bile!”
Tyler, gülümseyerek, “Evet, Alfred’i unuttuk. O yüzden burada bu kadar rahatlamış ve serbestiz. Ama gerçekten, daha sessiz bir ortamda olmalıyız,” dedi.
Kahkaham devam ederken, Tyler’ın bu yaramaz tavırları ve espirili yaklaşımı, kendimi rahatlamış hissetmemi sağladı.
Gözlerim tavırlarına bir kez daha devrilmişken tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki Tyler'ın lafları ağzıma tıkıştırırcasına hareket etmesi bir olmuştu.
Gözlerim devrildiğinde Tyler beni duvara ittirip eliyle ağzımı kapattığı gibi boynuma gömülmüştü.
Keskin dişler boynuma bir anda batarken vücudum titredi.
Tyler’ın dişleri boynuma batarken, içimdeki titremeyi ve hızla yükselen heyecanı hissedebiliyordum. O birkaç saniyelik an, adeta zamanın durmuş gibi hissettirdiği bir birleşmeydi.
Bir süre sonra, Tyler bana yaramazca bir bakış attı ve “Şimdi oldu mu?” diye sordu. Sorusu, içimde ufak bir sinir kıvılcımını ateşlemişti, ama aynı zamanda onun bu yaramaz tavrı yüzünden hafifçe gülümsemekten de kendimi alamıyordum.
Gözlerimi ona diktim ve hafifçe sinirli ama eğlenceli bir şekilde, “Bu kadarla mı sınırlı kalacağını düşündün?” dedim, sesimdeki hafif alaycı tonda bir belirginlik vardı. “Ama Alfred'i de hesaba kattığımızda... Bunu başka bir yerde denemek isteyebilirim.”
Tyler’ın yüzündeki sırıtış daha da genişledi, gözlerinde bir kıvılcım parladı. “Bunu yapmayı çok isterim, ama önce biraz dinlenmeliyiz.’’
Yemişim dinlenmesini!
Hızlı bir şekilde Tyler’ı ittirip dolaptan birkaç paket alıp çantaya attığım an bungalovdaki kamp malzemelerini de aldım.
Tyler’ın yanına hızlı bir şekilde vardığımda onun bir şey bile demesini beklemeden kolunu kavramıştım.
‘’Kendini bana bırak kovboy!’’
Sonrasında evden çıkıp gitmemiz ve ormanın içinde hızlı bir şekilde kaybolmamız bir olmuştu.
Hızımı denerken koşturduğum bu ormanlarda bulduğum harika bir manzaraya sahip bir yere adımladığımızda koşmayı durdurdum.
Tyler’ın bakışları şaşkınlıkla etrafta gezinirken Tyler’ı ittirdim.
Tyler bunu beklemediğinden afallayarak yere düştüğünde sırıtmıştım, bu kadar güç uyguladığımı fark etmemiştim oysaki.
Bir dakika kırk altı saniye içinde kat ettiğim bu üç kilometrelik yolun ardından şimdi Tyler ile manzarası şelaleye bakan güzel bir yerdeydim.
‘’Artık kimsenin duyabileceğini sanmıyorum!’’ diyerek Tyler’ın yanına çimenlere oturduğumda elime boynuna atarak dudağının kenarını öptüm. Bu esnada Tyler'ın gülümsediğini de hissetmiştim.
Eli belimi sardığında kısa sürede benden ayrılmıştı. Sırtı hala çimenlerle birleşik konumdayken bir elini başının arkasına attı ve rahat bir konuma geçti.
‘’Brad duyabilir.’’
Hay Brad’ine!
‘’İnadına gelip de bölmek isteyeceğini sanmam.’’ Diye fısıldadığımda Tyler gülümseyerek söze girdi.
‘’Denememeli de zaten!’’ diyerek dudaklarıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim.
Akan şelalenin ve şelale yatağının manzarasında neredeyse uçurum kenarı denecek bir manzarada, dağların gökyüzüyle buluştuğu kesimdeydik. Birbirimize yakın olmanın verdiği rahatlık, çevremizdeki doğanın güzelliğiyle birleşiyordu. Akan şelalenin, ormanın derinliklerinden yükselerek kayalardan süzülüp aşağıya doğru oluşturduğu bu doğal manzara, bir huzur ve özgürlük hissi veriyordu. Dağların yükseklerinde buluşan gökyüzü, bulutlarla kaplı bir perde gibi üzerimizi sarmıştı.
Şelalenin suyu, aşağıya doğru süzülürken oluşturduğu şırıl şırıl sesle etrafı saran huzur dolu sessizliği kesiyordu. Dağların zirvelerinde buluşan gökyüzü, altındaki orman ve şelalenin yumuşak renkleriyle birleşiyordu. Bu manzara, sanki doğa ve gökyüzü aramızda bir köprü kurarak bizi bu anın içine çekmişti.
Tyler’ın gözleri, bu muazzam manzarayı izlerken bir süre için kendini doğanın güzelliğine kaptırmıştı. Ardından, tekrar bana döndüğünde doğrularak yanına yanaştım.
Üstündeki tişörtü kavrayıp üzerine doğru eğilmemle birlikte aramızdaki tüm sınırlar ve engeller tamamen yok olmuş gibiydi. Gözleri, sadece bana odaklanmıştı, etraftaki tüm doğal güzellikler bir an için silinmişti sanki.
Ah etraftaki tek güzellik bendim şu an! Yani onun için bu gerçek bir cevap idi!
Tyler, kollarını belim etrafında sarmalayarak "Tamam, Kraliçem" dedi, sesi hafifçe titreyerek, ama kararlı bir şekilde. "Bu anı tamamen yaşamak için buradayız."
Dağların yükseklerinden süzülen rüzgar, şelalenin melodisi ve Tyler’ın varlığı, bu anın muazzam bir şekilde yaşanmasını sağlıyordu.
Kısa süre içinde dudaklarımız sadece kavuşmak istercesine birleşti. Fazla uzaklaşmaya da gerek yoktu değil mi?
Doğanın manzarası, şelalenin suyu ve dağların yüksekliği, bu anın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.
Bu özel anı tamamen yaşamak, aramızdaki bağı daha da güçlendirmek için tüm enerjimizi bu anı yaşamak ve paylaşmak istiyorduk
“Seninle paylaştığım her an bu dünyadaki en değerli şey benim için.” dedi Tyler, gözleriyle bana bakarken. Sesi, şelalenin şırıltısıyla birleşerek rahatlatıcı bir melodiye dönüştü. “Her anı seninle geçirmek, hayatımın en büyük ödülü.”
Ben de onun gözlerinin derinliklerinde kaybolmuşken, aramızdaki bu anı her yönüyle hissetmeye devam ediyordum.
“Seninle her şey mümkün,” diye fısıldadım, gözlerimi kapatıp içtenlikle, ve ardından devam ettim. “Seninle her an, her şey daha güzel.”
Bir süre böyle kalıp, Tyler’ın varlığının ve sevgisinin tadını çıkardıktan sonra, yavaşça başımı kaldırıp onun gözlerine baktım.
Şelalenin arka planındaki huzurlu sesi arasında, Tyler ve ben bu özel anı paylaşıyor ve bu elektriksel gerilimi iliklerimize kadar hissediyorduk. İkimiz arasında gerçekleşen özel bir çekim gücünün varlığına gerçekten ikimiz de inanmaktaydık.
Zıt kutuplar birbirlerini çekerler ya mıknatısta.
İşte biz de onun gibi çekiliyorduk birbirimize.
Aşkla!
Sevgiyle!
Bağlılıkla!
Neşeyle!
Bazen tartışmalar sonucunda!
Bazen de arzuyla!
Ve biz bu özel anı yaşarken zamanın nasıl geçtiğini bile unutmuştuk.
Şelalenin suyu, arka planda hafifçe fısıldayan bir melodi gibi kulağımda çınlarken, rahatlarcasına nefes verdim.
Nihayet... Nihayet bir tutam huzur...
Bir süre sonra, Tyler başını kaldırıp gözlerime baktığında, yüzündeki sıcak gülümseme içimi ısıttı.
Tyler, ellerini yüzümde gezdirirken, nazik bir şekilde bana yaklaştı.
Durmak istemiyorduk.
Dört yılın birikmişliği, dört yılın acısı ve de intikamın tatlı yenen meyvesi!..
Her şey birkaç saatlik bir süreçte kaybolup gidecek ve yerini geleceğe bırakacaktı.
Çünkü biz artı bıkmıştık. Biz birbirimize bu kadar aşıkken ufak durmak ve aramıza sürekli tartışmalar girmesinden usanmıştık. Düşmanların varlığının sürekli ilişkimizin önüne geçmesinden sıkılmıştık artık.
"Tyler," dedim ve devamını hızlı bir şekilde getirdim. "Bu anı seninle paylaşmak, kendimi dünyanın en şanslı insanı gibi hissettiriyor."
Tyler, gözlerimi derin bir şekilde inceleyerek, dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirdi. "İnsanı değil bebeğim insanı değil.’’ İç çekti ardından.
‘’Belki bir avcı, belki bir melez, belki de bir Tribrid olarak olabilir. Ama asla insan değil.’’
Parlak gözleri, bana olan sevgisini ve bağlılığını her geçen saniye daha da net bir şekilde gösteriyordu.
"Her şey o kadar güzel ki," diye fısıldadım. O an Tyler başını sallamıştı olumsuzca.
‘’Hayır… Sen güzelsin.’’ Sırıttığında dudaklarım bir kez daha kıvrıldı.
Tyler, başını hafifçe eğerek, gözlerimdeki duyguları okur gibi bakmaya başladığında gülümsedim.
"Sen gerçekten inanılmazsın," dedim, sesimdeki sevgi dolu tonlama ile.
‘’Ve sen… Daha da inanılmaz!’’ dedi karşılık verircesine Tyler, ardından hafif bir gülümseme ile başını yukarı kaldırdı, gözleri doğrudan gözlerime baktı.
Gözlerimdeki duygular, Tyler’ın bakışlarıyla buluşurken, bu anın ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyordum. Tyler’la bu anı yaşamak tüm dünyayı sadece ikimiz için daraltmış gibiydi.
Tyler’ın dudaklarıma bir kez daha dudaklarını bastırmasıyla biraz geriye çekilmek istedim ama bu sadece istekle sınırlı kalmıştı. Bacağımda ufak bir sızı hissettiğimde olduğum yerde kalmıştım öylece.
Şortumun dikenlere takılması ile Tyler’ı ittirdim.
‘’Bir şey oldu.’’ Diye fısıldadığımda Tyler sırıttı.
Bir kaşı havalanmıştı da. ‘’Ne oldu?’’ diye sordu anlamaya çalışırcasına.
Tyler'ın bakışları beni süzerken sol tarafımı işaret ettim.
Bakışları o yönü bulduğunda ufak bir tebessüm çıktı dudakları arasından.
‘’Şortun takılmış.’’
Eli şortuma ve ardından da dikenlere uzandığında hareketsizce durdum.
Biz ne ara dikenli çalılara kadar gelebilmiştik de şortumu derin bir şekilde yırtabilmiştim böyle?
Tyler şortumu dikenlerden kurtardığında bakışları bir kez daha beni buldu. Ardından beni kucağına alması ile ayağa kalkması bir oldu.
Bedenim başka bir tarafta çimenle buluştuğunda Tyler sırıttı.
"Bakalım çantada ne varmış!?’’ Diye sorduğunda getirdiğim çantayı karıştırmıştı bile.
‘’Kan, çadır, ve de mat… Süper!’’ Tyler örtü gibi matı çimenlerin üstüne serdiği gibi matın üstündeki yerimizi almıştık bile. Mata oturduğumuzda etrafa bakınmaya başladım. Tyler elini omzuma atarak sırtımı okşadığında sırıttım.
Bir kez daha üzerime eğildiğinde ise nefesimi tutmuştum.
Anı yavaş yavaş yaşatmaktaydı.
Ardından fısıltısını kulaklarımda işittim.
Tyler, başını hafifçe çekerek gözlerime baktı ve “Beni bu kadar mı özledin?” dedi, sesi yumuşak ve samimiydi. Gözlerimdeki sevgi dolu ifadeyi gördüğünde, gülümsemesi daha da genişledi. Bu anın içinde kaybolarak ona sıkıca sarıldım.
"Aksi düşünülebilir miydi ki?" Diye sitem edercesine sorduğumda Tyler alnıma tatlı bir öpücük kondurdu.
Dudaklarının hassas dokunuşu, içimde tatlı bir kıpırtıya neden oldu. Yavaşça başımı biraz yana eğerek, öpücüğün tadını çıkarırken, Tyler’ın elleri yüzümde nazikçe dolaşıyordu.
Tyler, dudaklarını yavaşça çektiğinde, gözleri hala gözlerimde, gülümseyerek bakıyordu.
Asla acele etmiyor ve sadece anın tadını çıkarıyordu.
Nefesimi yavaşça ortama bıraktığımda fısıltıları kulaklarımı dolduran şey oldu. Şelale sesine nazaran onun sesine odaklanmak… Bir nevi ilaç gibiydi bana.
Onun sesi, şelale sesine nazaran çok daha etkileyici ve huzur vericiydi; adeta bir ilaç gibi ruhumu sakinleştirdi.
Tyler’ın nefesi, boynumda hafif bir sıcaklık bırakırken, gözlerimi kapatıp bu anın derinliğine gömüldüm.
Elleri belimi nazikçe kavramış ve beni bir senfoninin içine dahil etmişti. Dişleri boynumu yakıp geçerken kapalı gözlerimi yavaşça araladım. Gökyüzündeki yıldızlar dikkatimi çekmişti o an.
Gözlerimi bir kez daha kapatmış huzurun tadını çıkarırken fısıltısını kulaklarımda hissettim.
‘’Sıra sende…’’ diye bir fısıltı işittiğimde gözlerimi araladım.
Gökyüzündeki bulutların yeri çoktan değişmiş bambaşka bir buluta bakarken bulmuştum kendimi.
Şaşkın gözlerim Tyler’ı bulurken o sadece sırıttı.
Yüzüm boynundaki şah damara kaydığında derin hisler çepeçevre sarmaladı bütün zihnimi.
Beni mest eden bir şekilde atarken damarı, gözlerimin turunculuğunda kaybolup gitmişti.
Gözlerimi kapatarak, dudaklarımı Tyler’ın atan damarına temas ettirdim. Hafifçe ısırarak, kanını emmeye başladım. Kanının tatlılığı ve sıcaklığı, içimi sararken, kendimi daha da derin bir huzur içinde buldum.
Tyler, gözlerimin turunculuğunda kaybolmuşken, kanının tadı benim için bir ritüel gibi oldu. Onun kanını içimde hissederken, kendimi adeta daha güçlü ve daha bağlanmış hissettim.
Kan birleşimiydi bu aramızda gerçekleşen ve ardından olanlar...
Vampirler böyle beslenir, böyle tatmin ve mutlu olurlardı. Bütün sorunların içinde bizde böyle bir çözüm bulmuştuk kendimize, aşkla!
Birbirimizin kanıyla beslendikten sonra gece sadece son bulmak istercesine rüzgarıyla fısıldamıştı kulağımıza.
Sonraki anda ise olanlar tamamen yoğun bir id duygusunun bütün bünyeme, iliklerime kadar dolarak kendini hissettirmesiydi.
Tyler’la yaşadığımız anın ardından, tüm bedenim rahatlamayla dolmuştu. Yavaşça, kollarımın etrafında sarılı olduğu sıcak kucakta gevşediğimde, içimdeki gerilimin tamamen yok olduğunu hissettim. Tyler’ın göğsü, kalp atışlarının düzenli ve ritmik sesiyle doluydu, bu ses her bir sinirimi nazikçe okşuyor gibiydi. Derin bir nefes alarak, bu anın kalıcılığını ve huzurunu içimde hissetmeye çalıştım.
Tyler’ın elleri, nazikçe sırtımda geziniyorken ellerinin sıcaklığı, beni sarıp sarmalayan bir battaniye gibi hissettiriyordu.
Gözlerimi kapatıp, başımı Tyler’ın göğsüne yasladığımda, vücudundan yayılan hafif ve sıcak koku, beni huzur içinde bir uykuya çekiyordu. Gözlerim kapalıyken, geceyi ve yıldızları izliyormuşum gibi hissettim; gökyüzündeki yıldızlar, her bir parıltısıyla bu özel anı daha da büyüleyici kılıyordu. Yıldızların ışığı, Tyler’ın derisinin üzerine düşerken, tüm geceyi adeta bir masalın içinde yaşıyor gibiydim.
Ellerim, Tyler’ın göğsüne yerleşmişti; her nefes alışında, göğsünün hafifçe yükselip alçaldığını hissettim. Bu düzenli hareketler, içimdeki dinginliği ve güven duygusunu pekiştiriyordu. Başımı hafifçe geri yatırdığımda, yukarıda parlayan yıldızlar, geceyi büyüleyici kılıyordu; gökyüzündeki bu parıltılar, Tyler’ın dokunuşları kadar etkileyici ve huzur vericiydi.
Tyler, sessizce ve nazikçe parmaklarını saçlarımda dolaştırırken, yıldızların ışığı, geceyi aydınlatmaktaydı.
Yıldızların parıltısı, geceyi büyülü bir örtü gibi kaplamıştı. Elleri, adeta bir sanatçı gibi vücudumun her bir noktasında geziniyor, her hareketi kendine özgü bir zarafet taşıyordu.
Bir süre sessizlik içinde kaldık, sadece gece seslerinin ve Tyler’ın derin nefes alışlarının oluşturduğu arka plan melodisini dinleyerek. Yıldızların ışıltısı, gökyüzünü adeta bir tablo gibi süslerken, Tyler’ın kucaklayışı bu geceyi daha da özel kılıyordu. Gözlerim kapalıyken, onun yanında olmak, bana gerçek bir huzur ve güven duygusu sağlıyordu.
Gece, yıldızların ışığı altında, Tyler’ın kucaklayışında geçirdiğim bu özel anda kendimi adeta mest olmuş gibi hissetmiştim çünkü şelale manzarası inanılmaz bir güzellikle parlıyordu tam da karşımda.
Tyler'ın boynuma bıraktığı öpücükleri kıkırdamama sebebiyet verirken gökyüzünde gördüğüm bir yıldızın kayması anıyla irkilerek geri çekildim.
Tyler şaşkınlıkla bana baktığında gözlerindeki endişeyi hissettim.
‘’Ne oldu!?’’ diye sorduğunda gülümsemiştim.
‘’Şansıma… Yıldız kaydı.’’
Gözleri gözlerimle buluştuğunda içtenlikle gülümsedi.
Tyler, gülümseyerek ve endişesi yavaşça kaybolurken, yüzündeki ifadeyi fark ettim. Gözlerindeki sıcaklık ve anlayış, geceyi daha da özel kılıyordu. Yıldızların kaydığı anın verdiği şaşkınlıkla, içimdeki tüm duygular adeta bir patlama yaşadı.
“Yıldız kaymış, ha?” diye fısıldadı, sesindeki tatlılık ve şefkat, geceyi daha da anlamlı kılıyordu. “O zaman dilek tutma zamanı, değil mi? Dileğin nedir?”
Gözlerimi ona kilitlediğimde, Tyler’ın bu anı benim için daha da özel kılma çabası beni etkiliyordu. “Dileğim mi?” diye düşündüm, içimden geçirdiğim istekleri gözden geçirirken, Tyler’ın bu anı ne kadar değerli kıldığını fark ettim.
“Evet, dilek,” dediğinde, sesindeki sıcaklık, geceyi daha da anlamlı kılıyordu. “Her zaman, yıldız kayarken bir dilek tutulur unuttun mu?” Sözleri içime işlerken gülümsedim.
‘’Ben sen varken kendimi bile kaybediyorum bunu mu unutmayacağım be adam!?’’
Kahkahası kulaklarımda yankılandığında dudaklarımı kapadım.
‘’O halde dilek vakti…’’
Gözlerimi kapattım ve içimden bir dilek tuttum.
Gözlerimi açtığımda, Tyler’ın bana derin bir sevgiyle baktığını gördüm. “Seni her zaman yanımda görmek istiyorum,” diye fısıldadım, dileğimin aslında en derin isteğim olduğunu fark ederek.
Tyler’ın gözleri parladı, ve gülümseyerek saçlarımı okşadı. “Bunu duymak gerçekten güzel,” dedi, sesinde içten bir mutluluk ve tatmin vardı. “Ve, bu dileğin gerçekleşmesi için elimden geleni bizzat yaparım.’’
Gözlerim, Tyler’ın gözlerindeki sevgi ve bağlılıkla buluştuğunda, onun varlığı bana gerçek olanı verdi.
Gerçek sevgi ve bağlılığı.
Gerçek aşkı.
İkinci bir ailenin anlamını ve varlığını…
Tyler’ın yanında olmak, tüm dünyayı unutmama neden oluyordu. Onun kollarında uyumak, yaşanmış kötü şeyleri bir bir, bir nebze de olsun dağıtacaktı. Gözlerimi kapatıp başımı omzuna yasladım, Tyler’ın sıcaklığı sıcaklığımla buluştuğunda derin bir nefes aldım, rahattım ve rahat kalacaktım.
Gözlerim etrafı taradığında içimde ister istemez bir ürperti geçti. Hani vampirler üşümezdi ve kurt adamlar her zaman sıcak olurdu? Meleziz diye mi oluyordu bunlar?
Bakışlarım etrafa gittiğinde Tyler fark etmişçesine yerdeki gömleğini alarak omuzlarıma yerleştirdi. Kıyafetlerin omzuma yaptığı sıcak baskıyla rahatlarken bakışlarım bu sefer de altıma kaymıştı.
Ben hatırladığım diken mevzusuna kahkaha atarken Tyler şaşkınlıkla bana bakakaldı.
‘’Bu kadar komik olan ne?’’ diye sorduğunda bir kez daha sırıttım.
Tyler’ın sorusuna verdiğim cevabı duyduğunda, yüzünde bir sırıtıştan daha fazlası belirdi. “Altıma ne uyduracağını merak ediyordum sadece,” dedim bir hışımda. Yırtık bir şortla kalakalmıştım çünkü ve düşündüğüm tek şey sürüye dönerken yırtıklığı nasıl saklayacağım olmuştu. Tyler'ın gözlerinde ise sorumun cevabına ait bir ipucu belirdi. Yüzünde komedi belgeseli canlanmıştı adeta.
Tyler; yavaşça ondan uzaklaşıp matın üstüne oturduğumda, üstüne kısa bir sürede çeki düzen verdi.
“Burada kalacaksak bütün gece…” diye söze girdiğinde, başımla onayladım. Kafamı sallayarak, bu öneriyi memnuniyetle kabul ettim. Tyler’ın sözleri, geceyi birlikte geçirme fikrini daha da cazip kılıyordu.
“O halde bir dakika içinde geleceğim, Kraliçem,” dediğinde, yanına yere çökmüş ve gözlerinde içten bir gülümseme vardı. “Tabii iznin varsa,” diye eklediğinde, onun nazik ve düşünceli tavrı beni etkiledi.
Gülümseyerek başımı salladım, “Tabii ki,” dedim. Tyler, dudağımın kenarına nazik bir öpücük kondurduktan sonra, kamp alanının yolunu tuttu. Gözlerim onun arkasından bakarken, içimde tatmin olmuş bir his yatıyordu.
Tyler’ın gidişinin, yanımdan ayrılışının ardından ben de kalkıp çantamdaki çadırı almak için harekete geçtim. Çadırı dikkatlice çıkardım ve kurmaya başladım. İşlerimi yaparken, geceyi daha da keyifli hale getirecek küçük detayları düşündüm. Tyler’ın dönüşü, ile kampımız resmi olarak başlayacaktı, resmiyen.
Çadırı kurduğumda, etrafı düzenlemeye başladım. Havanın serinliği ve yıldızların ışıltısı, tam bir kamp havasında olduğumuzu hissettiriyordu. Tyler’ın dönüşünü beklerken, içimdeki huzuru ve mutluluğu daha da derinleştiren bir sessizlik vardı. Kısa bir süre sonra, Tyler’ın geri dönmesini sabırsızlıkla beklerken, gecenin güzelliğine ve bu anın özeliğine daha da odaklanmıştım.
Tyler’ın geri dönüşü için hazırlık yaparken, kamp alanında minik detayları gözden geçirdim. Çadırın etrafını düzenleyip, rahat bir alan oluştururken, yıldızların ışığının geceyi nasıl aydınlattığını fark ettim. Gökyüzündeki her bir yıldız, bu anı daha da anlamlı hale getiriyordu.
Tyler, kısa bir süre içinde geri döndü. Yanında küçük bir sepet ve birkaç ihtiyaç malzemesi vardı. Gözlerindeki neşe ve içtenlik, onun bu geceyi benim için ne kadar özel kılmak istediğini gösteriyordu. Çantayı dikkatlice yere bıraktıktan sonra, “İşte geldim,” dedi, sesinde hafif bir gurur vardı. “Gerekli şeyleri getirdim.”
Gülümseyerek, sepeti açtığında içinden çıkan atıştırmalıklar ve içecekler çıktığında içtenlikle güldüm. Tyler’ın getirdiği şeyler, aramızdaki samimiyeti ve düşünceliği daha da pekiştiriyordu. Yavaşça sepeti incelediğimde, içimden bir kez daha ona teşekkür ettim. “Teşekkür ederim,” dedim, içten bir şekilde. ‘’Harika düşünmüşsün.’’
Tyler, çadırın içine adım attığında, kurduğum rahat köşeye göz attı. “Her şey mükemmel görünüyor,” dedi, gülümseyerek. “Seninle bu geceyi burada geçirmek harika olacak.”
Çadırın içinde otururken, Tyler’ın getirdiği atıştırmalıkları birlikte paylaşırken, geceye dair küçük sohbetler ve gülüşmelerle geceyi daha da güçlendirdik. Gözlerindeki sıcaklık ve gülümsemesi, geceyi gerçekten unutulmaz kılıyordu.
Tyler’ın konuşmaları ve şakaları, kamp alanında geçen bu anları daha da keyifli hale getirdi. Her bir söz, içindeki samimiyeti ve sevgiyi yansıtıyordu. Gece boyunca, aramızdaki bu özel anları paylaşmak, bana gerçek huzuru ve mutluluğu verdi bir kez daha.
Ve bir kez daha hissettirdi, aile olmayı, bunun anlamını!..
…
Çadırın içine kurduğum bölüme oturduğumuzda, geceye dair sohbetler ve anılar paylaşırken, yıldızların ışıltısı altında bu anı daha da özel kıldık. Tyler’ın kucaklayışı ve içtenliği, bu geceyi gerçekten unutulmaz kılıyordu. Gece boyunca, Tyler’ın yanındaki varlığı, bana hem huzur hem de mutluluk getiriyordu.
‘’İşte bu da kıyafetlerin.’’ Diyerek bir şeyler uzattığında yavaşça baktım.
Bordo iç çamaşırlarına karşın yine bordo bir gecelik. Ve de siyah bir şort.
Ne kadar düşünceli olduğunu bir kez daha belli etmişti.
''Yanımda yatarken rahat ol, eve dönerken daha da rahat!'' Diyor gibiydi adeta.
Bakışları gözlerimi bulduğunda biraz tereddüt etmişti.
‘’Dışarıya çıkayım mı?’’ Bu sorusuna içtenlikle güldüğümde cevap vermekten de çekinmedim. Aynı zamanda da hiç geciktirmedim!
Az önce yaşadığımız onca şeyden sonra mı?
Gülümsediğimde üstümdeki tişörtü de çıkararak atmıştım.
‘’Şarap doldur sadece!’’ dediğimde sırıttı.
Hızlıca getirdikleri şeyleri içten başlayarak üstüme geçirdikten sonra geceliğimi de üstüne giydim.
Artık tamamen hazır iken çantama eski kıyafetleri tıkıştırdım.
Dağılan saçımı tamamen çözdükten sonra da salık bırakmıştım.
Tyler, dikkatlice getirdiği şarap şişesini açarken tüm dikkati şişedeydi. Şarap bardağını doldururken şarap kokusunun havada yayılması, bir kez daha gerçekleşmişti işte.
Ardından "Bir kadeh şarapla geceyi taçlandıralım," dedi Tyler kibarca gülümseyerek. Bir kadehi bana uzatırken, Tyler’ın bu geceye ne kadar özen gösterdiğini bir kez daha fark ettim. Kadehler dolduğunda, şarap rengindeki derin bordo ve mor tonları, geceye uyum sağlıyordu.
İçimden gelen bir heyecanla, kadehimi Tyler’ınkine dokundururken gülümsedim. Şarabın ilk yudumunda, damağımda oluşan hafif tatlılık ve meyvemsi aromalar, tüm geceyi daha da keyifli hale getiriyordu.
Tyler, bir köşede bulunan atıştırmalıkları çıkarırken, tatlı bir kahkaha attım. Çikolata, kuru meyveler ve çeşitli peynirler şık bir şekilde sunulmuştu. "Biraz atıştırmalık da al.’’
Ben de, şarabın etkisiyle kendimi daha da rahat hissetmeye başlamıştım. Atıştırmalıkları alıp, Tyler ile sohbet ederken, aramızdaki sohbetler ve gülüşmeler geceyi daha da keyifli hale getiriyordu. Çikolataları ve peynirleri tatmak, adeta bir gurme deneyimi gibiydi; her bir lokma, geceye özel bir dokunuş katıyordu.
Tyler, şarabını yudumlarken, gözleri bana takıldı.
‘’Biliyor musun sanırım meteor yağmuruna denk geldik.’’
Gülümsemem yüzünde büyüdüğünde teklif Tyler tarafından çoktan gelmişti bile.
‘’İzleyelim mi?’’
Başımı salladığımda zaten sadece gökyüzü ile baş başa olduğumuz noktadaydık. Çadırın önüne matı tekrar serip yan yana yattığımızda Tyler üstümüze getirdiği ince pikeyi örtmüştü. Rahat bir şekilde Tyler’ın göğsünde yatarak yıldızları seyretmeye başlamıştım.
Yıldızların altında yan yana uzanırken, geceye dair tüm karmaşayı ve stresi geride bırakmıştık. Tyler’ın göğsüne yaslanmak, bana sıcaklık ve güven veriyordu; her nefes alışında onun kalp atışlarını hissetmek, geceyi daha da özel kılıyordu.
Gökyüzü, adeta bir yıldız denizi gibi parlıyordu. Meteor yağmuru başlamıştı ve gökyüzünde hızla süzülen yıldızlar, geceyi büyülü bir hale getiriyordu. Tyler, başını göğe kaldırarak, "Bak, şu an bir meteor geçti," dedi, nazik bir sesle. Gözlerim yukarıya odaklandığında, bir ışık hızıyla kayan bir yıldız gördüm. Tyler’ın elleri, beni daha da yakınlaştırarak, geceyi daha anlamlı kılmak için bana daha fazla huzur sağlıyordu.
Gözlerim, yıldızların dansını izlerken, Tyler’ın elleri belimde nazikçe dolaşıyordu. Bu sessiz, huzurlu anlar, aramızdaki bağı daha da güçlendiriyordu. Gözlerimdeki yorgunluk ve rahatlama, yıldızların ışıltısıyla birleşiyor, adeta bir rüya gibi bir geceye dönüşüyordu.
Bir süre sessizlik içinde kalıp, sadece yıldızların ve Tyler’ın kalp atışlarının sesini dinleyerek geçirdim.
Gökyüzündeki yıldızlar, geceyi daha da büyülü kılıyor, her bir meteorun geçişi, geceyi daha da anlamlı hale getiriyordu.
Tyler’ın göğsüne daha da yakınlaşarak, gözlerimi kapadım ve yıldızların altında, onun varlığında huzur bulmanın tadını çıkardım. Gece boyunca, yıldızların ışıltısı ve Tyler’ın varlığı, tüm dünyayı unutturarak, beni periler ve tek boynuzlu atların bulunduğu pembe düşe götürmüştü.
Bakışlarım boşaldığında ve kalp atımım yavaşladığında, nefes alışverişlerim dizginlendiğinde Tyler’ın kollarından uykunun kollarına atladığımı o an hissetmiştim işte.
Tyler’ın kollarında derin bir uykuya dalmak… En güzel rüyalarımdan birisiydi!
Tyler’ın kollarında derin bir uykuya dalmak, benim için en güzel rüyalardan biri olmuştu. Yıldızların altında, onun sıcak ve güven dolu kollarında uyumak, bana gerçek bir huzur ve mutluluk getiriyordu. Uykunun tatlı kollarına teslim olurken, geceyi adeta bir masal gibi yaşıyordum.
Gece ilerledikçe, Tyler’ın nefes alışverişleri ve kalp atışları, uykumu daha da huzurlu kılıyordu. Onun yanında olmak, tüm dünyayı unutturuyor ve sadece o anın tadını çıkarmama neden oluyordu. Yıldızların ışıltısı, gökyüzündeki sisli bulutlar ve uzaklarda parlayan yıldızlar, adeta bir tablo gibi geceyi süslüyordu. Bu görüntü, uykumun derinliğine bir dokunuş katıyor, rüyalarımı daha da büyülü kılıyordu.
Uykunun derinliklerinde, Tyler’ın sevgi dolu bakışları ve nazik dokunuşları, rüyalarımda da kendini gösteriyordu. Onun varlığı… Her an ve de her zaman… Etkisini çok iyi gösteriyordu, en derinden!
Uykunun tatlı kollarında, geceyi ve aramızdaki bağı daha da derinleştirerek geçirirken uykunun yavaşça içimi sardığı bu anlarda, Tyler’ın kollarında aradığım huzuru bulmanın huzuru ile bırakmıştım kendimi o an.
…
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
80.83k Okunma |
15.4k Oy |
0 Takip |
135 Bölümlü Kitap |