101. Bölüm

96: EVLİLİK ADIMLARI

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

 

 

EVLİLİK ADIMLARI

Akşam yemeğinden sonra, bahçede bir köşeye çekilerek yalnız kalma fırsatı bulduk. Gece serinliği içinde, gökyüzündeki yıldızlar bize sessiz bir izleyici gibi eşlik ediyordu. Tyler ve ben, bir banka oturduk ve etrafımızdaki huzur içinde, günün olaylarını konuşmaya başladık.

Tyler, yanımda otururken, rahat bir şekilde derin bir nefes aldı. “Yemekteki gelenekler hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu, gözleri yıldızların altında parlıyordu.

‘’Bu gerçek mi?’’ diye sorduğumda şaşırmıştı.

‘’Ne?’’

Gülümsedim.

‘’Evleneceğimiz gerçeği.’’ Yüzündeki tebessüm daha da belirgin hale geldiğinde yanıma daha da yanaştı.

‘’Öyle oldu dimi?’’ diye sorduğunda başımı salladım.

‘’Öyle oldu gibi.’’

Yüzündeki gülümsemesiyle üstüme eğilirken gömleğinin yakalarından tutarak onu kendime çektim. Dudaklarımız buluşmak üzereyken başımı çevirerek fısıldadım.

‘’Anlatsana, nasıl bir şey?’’

Tyler’ın iç çekişi kulağıma dolarken eli belimi sardı.

‘’Öpecekmiş gibi yapıp heyecanlandırıp ardından da yüz üstü bırakmak mı? Hiç benim yapabileceğim bir şey gibi durmuyor.’’ Kıkırdadığımda önce yanağımı sonra da dudağımın kenarını öpmüştü.

‘’Kurt adam geleneğinde düğün…’’ diyerek söze girdiğinde merakla onu dinlemeye başladım.

Tyler’ın gözleri derin bir şefkatle parıldıyordu. Göz bebeklerinin koyu rengi, içindeki sevgi ve kararlılıkla daha da yoğunlaşmıştı. Dudaklarımız buluşmak üzereyken başımı yana çevirip sorduğum soruya verdiği iç çekişi duymak, kalbimde tatlı bir heyecan dalgası yarattı. Belimi saran eli, beni kendine daha da yakınlaştırdı, sanki beni korumak ve sahiplenmek istermişçesine.

Tyler, yanağıma hafifçe dokunduğunda sıcak nefesi tenime değdi. “Kurt adam geleneğinde düğün…” diye söze başladığında sesinde derin bir ciddiyet vardı, ama aynı zamanda içinde bir gülümseme saklıydı. Kıkırdamam onun gözlerinde daha da belirginleşen bir sevgi parıltısı yarattı. Beni kendi hikayesine sürüklerken, başından geçenleri tüm canlılığıyla anlatmaya hazırdı.

“Öncelikle,” dedi, parmaklarını belimde gezdirirken, “bizim düğünlerimiz sıradan insan düğünlerinden çok farklıdır. Belki biraz daha… vahşi ve tutkulu.” Gözlerindeki şehvetli bakış, ne demek istediğini fazlasıyla belli ediyordu.

“Nasıl yani?” diye sordum, merakla onun yüzüne bakarken. Anlatacaklarının beni ne kadar heyecanlandıracağını çok iyi biliyordum.

“Bizde, düğünler sadece bir tören değil,” diye devam etti, sesinde ciddi bir ton vardı. “Bu, iki ruhun birbirine bağlanmasının, birbirini tamamlamasının bir ritüelidir. Tören, sadece aileler arasında değil, tüm sürünün önünde gerçekleşir. Çünkü biz, birbirimize söz verirken sadece birbirimize değil, sürümüze de bağlılık yemin ederiz. Seninle ben, bu ritüelde birbirimize olan sadakatimizi ve bağlılığımızı ilan edeceğiz.”

Sözlerinin derinliği beni büyülemişti. O an, Tyler’ın bizimkisi gibi bir dünyada aşkın ne kadar kutsal ve güçlü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığını anladım. “Peki, bu ritüel tam olarak nasıl olur?” diye sordum, daha fazlasını bilmek istiyordum.

Tyler, yüzümdeki meraklı ifadeyi gördüğünde hafifçe gülümsedi. “Bizim düğünlerimiz, doğayla iç içedir. Ormanın derinliklerinde, ayın tam tepemizde olduğu bir gece, tüm sürü bir araya gelir. Töreni başlatmak için, birbirimize doğru yürürüz. Aslında koşarlar ama ben yürümeyi daha tatlı buluyorum’’

Dudaklarıma usulca bir öpücük bıraktığında ellerimi boynuna doladım.

‘’Sonrasında?’’ diye söze girerek dudaklarımızı ayırdığımda merakla bekledim.

Tyler'ın sesi, anlatırken sanki beni o anın içine çekiyordu. "Sen ve ben, tam ortada buluştuğumuzda, sürümüzün alkışları ve ulumaları arasında ellerimizi birleştiririz. Bu, bir savaşta birbirimizi asla yalnız bırakmayacağımızın, birbirimize her daim destek olacağımızın bir işaretidir.”

Bu anlattıkları bana o kadar mistik ve büyülü gelmişti ki, gözlerim parladı. “Ve sonra?” dedim, daha fazlasını duymak istiyordum. Tyler, anlatırken beni kendine daha da çekti, tenimin onun tenine değmesi beni daha da heyecanlandırmıştı.

“Sonrasında,” dedi, sesi hafifçe kısılmıştı, “Sürü başı, yani lider, bize yeminlerimizi ettirir. Bu yeminler, sadece aşkı değil, aynı zamanda birbirimize olan sadakatimizi, güvenimizi ve bağlılığımızı içerir. Her bir söz, ormanın içinde yankılanır, rüzgar bu sözleri alır ve doğanın dört bir yanına taşır.”

Tyler’ın anlatışı o kadar canlıydı ki, sanki kendimi o ormanda, ay ışığı altında onunla birlikte duruyormuş gibi hissettim. Gözlerimi kapattım ve onun anlattığı her detayı zihnimde canlandırdım. "Yeminlerimizin yankılanması..." diye fısıldadım, "bu o kadar güzel ki."

Tyler’ın parmakları, saçlarımda dolaşırken gözlerim tekrar onun gözlerine kilitlendi. “Ve sonra,” dedi, sesi derin bir fısıltıya dönüşmüştü, “birbirimize olan bağlılığımızı, kollarımızı birbirimize dolayarak mühürleriz. Bu, bizim için bir tür mühürdür. O an, sadece sen ve ben, iki ruh olarak bir bütün haline geliriz.”

Bu sözler, kalbimi derinden etkiledi. Tyler’ın bizim ilişkimiz hakkında böyle hissetmesi, içimde tarifi zor bir mutluluk yarattı. O an, onun ne kadar özel ve değerli olduğunu bir kez daha anladım. "Bu gerçekten inanılmaz," dedim şaşkınlıkla.

Tyler, hafifçe başımı okşadı ve yüzümü ellerinin arasına aldı.

‘’Bu düğünün sadece bir başlangıcı sevgilim.’’ sesi derin bir ciddiyetle doluydu

‘’Önce kurt geleneğine özgü bu yeminleri ediyoruz ve sonrasında da gerçek bir şekilde ikinci törene doğru yol alıyoruz. Belediye binalarında, düğün salonlarında, kır bahçelerinde insanlar arasında gerçekleşenden. Gerçek evlilik ve evlilik cüzdanı olan. İşte bu ikincisi biraz sorunlu olsa da kurt geleneği düğünümüz yakındır.’’

Tyler’ın söyledikleri beni hem heyecanlandırdı hem de kafamda sorular uyandırdı. Yüzünü ellerimin arasında tutarken gözlerinin derinliklerine baktım, orada hem bir koruyucunun kararlılığını hem de bir sevgilinin hassasiyetini gördüm. "İkinci bir tören mi?" diye sordum, kafamda bu düğünlerin nasıl olacağını hayal etmeye çalışarak. "Neden sorunlu olsun ki?"

Tyler, yüzümdeki meraklı ifadeyi görünce hafifçe gülümsedi, ama o ciddi tonunu kaybetmedi. "Biliyorsun," dedi, sesi sakin ama açıklayıcı bir tondaydı. ‘’Nina gibi bir sorunumuz var. Ve o varlığını sürdürürken huzur bulamayacağız. Kaçamak bir şekilde evlilikten ziyade en iyisini isterim. O yüzden hayır, bunu yapamayız. En azından benim düşüncem bu yönde.’’

Nina…

Nina Wayne diye bir sorunumuz vardı bizim değil mi?

‘’Merak etme her şey kontrol altında, sen öğrencilerinle ilgilenmekteyken bir toplantı daha yapıldı. Casuslar işini hallediyor ve biz Nina’dan her daim bir adım öndeyiz. Ve Sky da güvende rahat olabilirsin. Oyununu en iyi şekilde oynuyor. Kaçınılmaz zaferimiz yakındır o yüzden biraz gevşeyebilir ve rahatımıza bakabiliriz. Nina kontrolümüz altında ilerliyor.’’

Tyler bana sıkıca sarıldığında onun sıcak kucaklamasında adeta kaybolup gitmiştim.

Gecenin serin havası üzerimizde bir gezintiye çıkarken ayağa kalktım. Birkaç adım yürüdükten sonra geri dönerek biraz da ardıma doğru yürüdüm.

‘’Ama kalabalıklar.’’ Diye düşünürken Tyler gülümsedi ve yanıma geldi.

‘’O yüzden daha da hızlı olmalıyız.’’

Bakışlarım şaşkınlıkla onun gözlerine iliştiğinde düşündüm.

Düşüncelerimi ise Tyler’ın soğukkanlılıkla verdiği cevap bozmuştu.

‘’Bu yüzden de çalışmalar kısa sürede başlayacak. Dolunay dışı kurt formuna bürünme! Biliyorsun, Tyler ve Lucas’ın yapabildikleri gibi. Siz de Brad ile zorlanmadan yapabilirsiniz bunu. Sadece odaklanma ve alışma gerekiyor. İşte bu gibi antrenmanlar çok yakında başlıyor. Seraphina, Cedric ve sen kurtları forma sokuyorsunuz. Thomas Lucas ve de ben çok yakında kurt formuna bürütme eğitimini ele alacağız.’’

Başımı salladığımda gülümsemiştim.

‘’Yani artık benim de bir yerim var içinizde…’’

Tyler ile kavga sebebimizi düşünürken gülümseyerek çenemi tuttu.

‘’Hep içindeydin zaten ama evet… Şu an sana daha fazla iş düşüyor, tam da istediğin gibi.’’ Gülümsemem bir sırıtışa dönüştüğünde bir kez daha hatırladım bir şeyleri.

O an ilk dönüşümüm aklıma gelmişti.

İlk dönüşüm anı!

Tüm kemiklerin kırılışı ve anlatılamaz bir acı!

Başımı düşüncelerden sıyrılmak için iki yana sallarken Tyler ayağa kalkıp yanıma geldi.

‘’Endişelenme bir daha acı çekmeyeceksin. Dönüşüm bünyene alıştıkça hiçbir acı olmayacak.’’

Başımı olumluca sallarken Tyler başımı göğsüme yasladı.

‘’İyi gördüm seni, dinlenmiş. Ne yapmayı istersin şimdi?’’

Biraz onun kollarında düşünürken ne yapmak istediğimi de tartmıştım.

Ardından bir karara vardım.

‘’Ormanda güzel bir koşu yapalım!’’

Başını salladığını hissettiğimde kolları arasından çıktım.

Kolları arasından çıktığımda Tyler’ın gözlerinde beliren o tanıdık ışıltıyı fark ettim. Ormanda koşu fikrim onu heyecanlandırmıştı, bu da beni mutlu ediyordu. Tyler, güçlü ve çevik yapısıyla ormanın derinliklerine dalmayı seviyordu. Bense, onun yanında olmak, doğanın içinde özgürce hareket etmekten büyük bir keyif alıyordum.

"Harika bir fikir," dedi Tyler, gözlerinde bir parıltı ile. "Orman bizi bekliyor."

Hafifçe gülümsedim ve onu takip etmeye hazırlandım. Tyler’ın yanı başında koşmak, içimdeki vahşi tarafı ortaya çıkarıyordu. Onunla birlikte doğanın ritmine uyum sağlamak, rüzgarı hissetmek ve toprağın kokusunu içime çekmek… Bu, kurt tarafımın da özgürlüğü tadabileceği nadir anlardandı.

Tyler’ın elini tuttum ve birlikte evin arka kapısından çıktık. Orman, hemen yakınımızda başlıyordu. Ağaçların dalları birbirine dolanmış, gökyüzünü örtüyordu. Hava serindi, ama bizim için bu, sadece enerji verici bir soğukluktu. Ayaklarımız çıplak toprağa değdiğinde, doğanın çağrısını hissetmeye başladık.

Tyler, derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. O an, onun kurt içgüdülerini harekete geçirdiğini biliyordum. Bunu hissetmek, beni de harekete geçirdi. Ben de derin bir nefes alarak doğanın kokusunu içime çektim. Toprağın, yaprakların, ağaç kabuklarının kokusu… Bütün bu kokular, içimdeki vahşi tarafı uyandırdı.

"Koşmaya hazır mısın?" diye sordu Tyler, gözlerini açarak bana bakarken.

Gözlerim Tyler’a kenetlendi ve başımı salladım. "Her zaman."

Tyler, hafif bir gülümsemeyle geri çekildi. "O zaman, hadi bakalım."

O anda, ikimiz de aynı anda hareket ettik. Ayaklarımız toprağa hızla vurdu ve ormanın içine daldık. İlk birkaç adımda hızımızı artırdık, sonra rüzgar yüzlerimize çarpmaya başladı. Tyler önde koşuyor, ben de onu izliyordum. Onun güçlü adımlarını, kaslarının gerilişini, rüzgarla yarışmasını izlemek inanılmazdı. Ama onunla aynı hızda koşabilmek de benim için büyük bir keyifti.

Orman, bizim oyun alanımız gibiydi. Ağaçların arasında zikzaklar çiziyor, dalların üzerinden atlıyor, yaprakların hışırtısını dinliyorduk. Tyler’ın neşeli kahkahası ormanın derinliklerinde yankılandı. Bu ses, benim de içimde bir şeyleri serbest bıraktı. Kahkahalarımız birbirine karıştı ve ormanın derinliklerinde yankılandı. Doğa bizimle birlikteydi, her adımımızda daha da büyüdük.

Bir süre sonra, Tyler yavaşladı ve durdu. Ben de yanında durarak nefesimi toparladım. İkimiz de biraz soluklanırken, birbirimize bakıp gülümsedik. Tyler’ın yüzündeki tatmin ifadesi, bana ne kadar mutlu olduğunu gösteriyordu.

"Nasıldı?" diye sordu, derin nefesler alırken.

"Harikaydı," dedim, yüzümde geniş bir gülümsemeyle. "Bunun gibi başka hiçbir şey yok."

Tyler, elini saçlarımdan geçirerek hafifçe eğildi ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Seninle ormanda koşmak, her zaman en büyük zevklerimden biri olacak."

Bu sözler, içimde bir sıcaklık hissettirdi. Tyler’ın sevgisi, her zaman olduğu gibi beni sarıp sarmalıyordu. Onun yanında olmak, onunla bu anları paylaşmak, hayatımdaki en değerli şeylerden biriydi.

"Şimdi ne yapalım?" diye sordum, nefesim düzeldikten sonra.

Tyler, etrafına bakarak biraz düşündü. "Belki biraz daha derinlere inebiliriz. Ormanın daha keşfedilmemiş yerlerinde vakit geçirmek hoşuna gider mi?"

"Kesinlikle!" dedim, onun yanında daha fazla vakit geçirmekten memnun olarak.

Tyler, bir kez daha elimi tuttu ve bu sefer daha sakin bir tempoyla ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladık. Ağaçlar daha sıklaşıyor, hava biraz daha serinleşiyordu. Ama bu bizim için sadece doğanın içinde daha fazla kaybolmak demekti. Tyler’ın yanındayken, ormanda kaybolmak bile bir macera gibiydi.

Tyler’ın elini sıkıca tutarak ormanın daha derinlerine doğru ilerledik. Ağaçların gölgesi altında yürürken, her adımda doğanın bize sunduğu gizemli dünyaya biraz daha yaklaşıyorduk. Tyler’ın yanındaki bu yolculuk, sadece bir yürüyüşten çok daha fazlasıydı; bu, onunla birlikte her geçen saniyede derinleşen bağımızın, birbirimize duyduğumuz sevginin ve güvenin bir ifadesiydi. Adımlarımızın altında çıtırdayan yapraklar, doğanın bizimle konuştuğu bir melodiydi sanki. Hava serin ve taze, ormanın kokusu keskin ve canlıydı.

Tyler'ın yanında yürürken, onun her zamanki güçlü ve sakin varlığını hissediyordum. Ona baktığımda, gözlerindeki derin düşünceyi fark ettim. Belli ki o da benim gibi, bu anın tadını çıkarıyordu. Ormanın derinliklerine indikçe, Tyler’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve bu gülümseme, bana ne kadar huzurlu olduğunu gösterdi. Beni, ormanın bilinmeyen bir köşesine götürmekten mutlu gibi görünüyordu.

"Burada bir şey var," dedi Tyler, birden durarak. Sesi, merak ve hafif bir heyecanla doluydu.

"Evet, hissedebiliyorum," dedim fısıldayarak. Ormanın bu kısmında bir şey farklıydı. Sanki ağaçların arasında saklı bir sır vardı.

Tyler, eliyle ilerideki sık ağaçlık bölgeyi işaret etti. "Oraya doğru gidelim. Sanırım keşfetmemiz gereken bir şey var."

Başımı salladım ve Tyler’ın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladık. Ağaçların arasında ilerlerken, hava daha da yoğunlaştı. Dalların arasından sızan ince güneş ışınları, ormanın içindeki sisle buluşarak büyülü bir atmosfer yaratıyordu. Tyler’ın nefesi, benimkine karışarak bu sessiz anı daha da anlamlı hale getirdi.

Bir süre sonra, ağaçların arasından bir açıklığa çıktık. Burası, adeta ormanın gizli kalmış bir cenneti gibiydi.

‘’Saklı bahçe…’’ diye fısıldadım. ‘’Çok güzel!’’

Büyük bir göletin kenarındaydık, suyun yüzeyi neredeyse hareketsizdi ve gökyüzünün yansımasını mükemmel bir şekilde yansıtıyordu. Su, kristal kadar berraktı; göletin dibindeki taşlar bile net bir şekilde görülebiliyordu. Etrafımızdaki ağaçlar, göletin kenarını çevreleyerek bir duvar gibi duruyordu ve burayı dış dünyadan ayırıyordu.

Tyler, omzuma hafif bir öpücük kondurdu.

‘’Senin kadar değil.’’

Bir süre sessizce suya baktık, doğanın sessizliği içinde kaybolduk. Zaman sanki bizim için durmuştu ve sadece bu anın içinde var oluyorduk. Tyler, elini suya daldırarak küçük dalgalar yarattı ve bu dalgalar, suyun yüzeyindeki yansımanın bozulmasına neden oldu. Bu küçük hareket bile, ortamın büyüsünü daha da artırdı.

Birlikte göletin kenarında bir süre daha yürüdük, suyun yüzeyine yansıyan ışıkların oyunlarını izledik. Ormanın bu gizli cenneti, bizim için bir sığınak olmuştu.

"Dönmek istemiyorum," dedim, hafifçe gülümseyerek. "Burada kalmak, sadece seninle olmak istiyorum."

Tyler, elimi sıkarak beni kendine çekti. "Beni nerede istersen orada kalırız. Burası, ya da başka bir yer. Seninle her an, her yer evim gibi."

Bu sözler, içimde derin bir huzur yarattı. Tyler’ın yanında olmak, onunla bu anı paylaşmak, bana hayatta her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyordu. Onun kollarında, bu özel yerde, zamanın nasıl geçtiğini unuttum.

Ay havada daha da yükselirken suyun serinliğini hissetmekten kendimi alamıyordum. Sessiz bir anın ardından, Tyler’ın gözlerine baktım ve o da benim gibi bu büyülü anı daha da özel kılmak istiyormuş gibi göründü. Hafif bir gülümseme dudaklarımda belirdi ve o gülümsemeyi yakalayan Tyler, aynı ifadeyle karşılık verdi.

"Ne dersin?" dedim hafif bir meydan okumayla. "Biraz yüzelim mi?"

Tyler’ın kaşları hafifçe kalktı, ardından gözlerinde o tanıdık ışıltı belirdi. "Beni yenemeyeceğini biliyorsun, değil mi?" dedi hafif bir gülümsemeyle.

"Bunu denemeden bilemezsin," dedim kıkırdayarak. Sonra hızlıca elbisemin düğmelerini çözdüm.

Tyler da aynı hızla gömleğini çıkardı. Kaslarının her bir hat çizgisi, ay ışığında gölgelendi. Gözlerimiz bir an için buluştu ve bu kısa an, sanki ikimizin de aynı şeyi düşündüğünü hissettiriyordu: bu anı birlikte yaşamak ve suya birlikte atlamak.

"Seninle birlikte her şeyi yaparım, Adel," dedi alçak bir sesle, ellerini belime koyarak beni kendine çekti. Ardından suya doğru ilk adımı attı. Ayağını suya daldırırken, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

"Su serin," diye uyardı, ama bu uyarı beni durdurmadı. Hemen ardından ben de suya adım attım. Suyun serinliği, cildimde bir an için bir ürperti yarattı, ama hemen ardından bu hissin keyfini çıkarmaya başladım.

"Gel," dedi Tyler, elini bana uzatarak. Onun elini tuttum ve birlikte göletin daha derinlerine doğru ilerledik. Su, bel hizamıza kadar çıkmıştı ve Tyler’ın kolları beni sararak, suyun yüzeyine daha yakın bir şekilde durmamı sağladı. Göğsüme sarılıp beni suyun yüzeyine kaldırırken, gözlerimin içine baktı.

"Sanki başka bir dünyadayız," dedi sessizce.

Onun sesi, gecenin sessizliği içinde yankılandı. Tyler’ın kollarında kendimi güvende hissettim. O an, sadece ikimiz vardık, dünya dışarıda kalmıştı.

"Benim için de öyle," diye yanıtladım. Tyler’ın yanaklarından aşağı süzülen su damlaları, ay ışığında parlıyordu. Suyun yüzeyinde birlikte süzülürken, Tyler’ın güçlü kollarında kendimi tamamen ona teslim olmuş hissediyordum. Birlikte göletin ortasına kadar yüzdük. Orada durduğumuzda, suyun sakinliği ve Tyler’ın sıcaklığı beni tamamen rahatlatmıştı.

"İlk defa böyle hissediyorum," dedim, onun omzuna yaslanarak. "Her şey sanki kusursuz bir şekilde yerli yerine oturdu."

Tyler beni daha sıkı sararken, dudaklarını saçlarıma değdirdi. "Her şey yoluna girecek ve bizim yapmadığımız hiçbir şey kalmayacak, sadece biraz sabır..."

Bir süre daha bu büyülü anın tadını çıkardık, ardından gökyüzüne baktım. Ay, suyun yüzeyine yansıyordu ve yıldızlar, gökyüzünü aydınlatan milyonlarca ışık gibi parlıyordu. Ay ışığı, göletin üzerindeki suyu gümüş gibi parlak bir tabakaya dönüştürmüştü.

Tyler’la birlikte göletin ortasında dururken, suyun serinliği cildimizde hafif bir ürperti yaratıyordu, ama bu ürpertiyi hemen Tyler’ın sıcaklığı dengeliyordu. Bir an için göz göze geldik ve o an, aramızdaki çekim daha da belirgin hale geldi. Tyler, beni yavaşça kendine doğru çektiğinde, aramızdaki mesafe tamamen kapandı. Göletin suları, vücudumuza hafifçe dalgalar halinde vururken, Tyler’ın nefesi tenimde hissediliyordu.

Bir süre sessizce birbirimize baktık. Parmaklarını yavaşça belimden yukarı doğru kaydırdı ve ardından sırtımda gezdirdi.

Tyler, tekrar dudaklarıma yöneldiğinde ellerim, onun saçlarında gezinmişti.

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında "Tyler," diye fısıldadım, ona olan sevgimi ve arzumun derinliğini dile getirmeye çalışarak. Bu anın öyle bir büyüsü vardı ki, dünyadaki her şey önemsiz hale gelmişti. Yalnızca biz vardık, bu göletin ortasında, birbirimize dolanmış halde.

"Adel," diye fısıldadı kulağıma, sesi derin ve arzulu.

Tyler’ın kulağıma doğru eğilip adımı fısıldamasıyla, içimde bir ürperti hissettim. Ardından "Seninle olmak... Her şeyden daha doğru hissettiriyor." dedim fısıltıyla.

Sözlerim kendi içimde bir yankı uyandırdı; ellerimiz, suyun serinliğinde birbirine kenetlenmişti ve hissettiğimiz şey, kelimelerin ötesindeydi. Bu an, bizim için sonsuzluğa uzanan bir an gibiydi ve sanki zaman ve mekânın ötesine geçmişti.

Tyler, nefes alıp verirken yüzümü ellerinin arasına aldı ve başparmağıyla yanağımı okşadı. Ardından dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı. “Çıkalım mı artık ne dersin Adelia?” diye fısıldadı sessizce, belki de aksisini istiyormuşçasına. Bu soru içimde bir yankı gibi yayıldı, tüm benliğimi sarıp sarmaladı. Gözlerim tekrar açıldığında, onun gözlerinde aynı yoğunluğu gördüm. Onunla olmak, bu anın içinde kaybolmak, bana dünyadaki en doğru şeymiş gibi geliyordu.

Tyler, yüzünü tekrar bana doğru yaklaştırdı, dudaklarını alnıma hafifçe dokundurdu. “Seninle bu anın içinde kaybolmak istiyorum,” dedim, sesim yumuşak ve derindi. Sözlerim içimde bir yankı uyandırdı; bu anın büyüsüne kapıldım ve zamanın durmasını diledim. Ellerimiz, suyun altında birbirine kenetlenmişti ve hissettiğimiz her şey, yalnızca ikimize aitmiş gibiydi.

O an, suyun içinde kaybolmuş bir şekilde, sadece onun kollarında olmanın huzurunu ve heyecanını hissettim. Tyler’ın güçlü kolları beni sarmaya devam ederken, dünya bizim için durmuştu. Aramızdaki bağın her geçen an daha da derinleştiğini ve bu anın sonsuza kadar sürecek bir hatıra olacağını biliyordum.

Vücudum bir müziğin ritmine kapılmış gibi suyun sıcak dalgaları arasında dans etmeye başladığında geriye sadece ay ışığı altındaki yoğun temas kalmıştı.

Bir süre daha suda kaldık, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden.

Yavaşça başımı onun omzuna yasladım, kalbimin onun kalbinin ritmiyle aynı hızda atmasını dinlerken. Suyun serinliği ve Tyler’ın sıcaklığı bir araya gelmiş, beni bu anın içinde kaybolmaya davet ediyordu.

Birbirimize sarılmış halde, suyun serinliğinde, sessizliğin ve birliğin tadını çıkardık.

Bir süreliğine dünyadaki her şeyden uzaklaşmış, sadece birbirimizin varlığında huzur bulmuş gibiydik. Bu anın, hayatımız boyunca hatırlayacağımız bir hatıra olarak kalacağını biliyordum; çünkü bu, aşkın ve bağlılığın en saf haliydi.

‘’Çıkalım…’’ dedim ardından, vaktin geldiğini hissetmişçesine.

Tyler’ın dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi, gözleri derin bir sevgi ve şefkatle doluydu. “Tamam,” dedi yumuşak bir tonda, eli hâlâ belimdeydi. Yavaşça sudan çıkmaya başladık, suyun serinliği vücudumuzdan akarken. Ay ışığı, yüzümüzü ve suyun yüzeyini aydınlatıyordu; etrafımızdaki dünya sanki bu büyülü anın farkında gibi sessizdi.

Ayaklarımız göletin tabanına değdiğinde, suyun serinliği yavaş yavaş yerini serin gece havasına bıraktı.

Kıyıya vardığımızda, sudan çıkıp çimenlerin üzerine oturduk. Su, vücudumuzu sarmalamıştı ve hafif bir titreme hissettim. Tyler, beni sararak sıcaklığını paylaştı. Çimenlerin üzerinde otururken, ay ışığı cildimize vuruyor ve vücudumuzdaki su damlacıkları bu ışıkta parıldıyordu.

Bir süre daha çimenlerin üzerinde oturduk, gece havasının tadını çıkardık. Sonra, vücudumuzun kuruduğunu hissedince, ikimiz de ayağa kalktık ve giyinmeye başladık. Tyler’ın bakışları üzerimdeydi ve o bakışların ardındaki sevgi, her an daha da derinleşiyordu.

Giyindikten sonra el ele, suyun kenarında yürümeye başladık. Tyler’ın sıcak eli, benim elimdeydi ve parmaklarımız birbirine kenetlenmişti. Rüzgâr hafifçe esiyor, etrafımızdaki yaprakları nazikçe hışırdatıyordu. Gecenin serinliği tenimizde dolaşırken, Tyler bana yaklaşıp elini omzuma doladı.

‘’Artık gitme vakti.’’ Diye fısıldadığında yavaşça iç çektim. Hep burada olmak isterdim aslında.

‘’Hatta yıkanmamız da lazım, toksinleri atmak için harika bir yöntem.’’

Ona güldüğümde geriye dönere ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladık. Göletin kenarından ayrılırken, arkamıza bakarak bu anın hafızamıza kazındığını biliyordum. Tyler’ın elini tutarak, bu büyülü gecenin sonunu birlikte karşıladık. Gece boyunca süren bu eşsiz anı, sonsuza dek kalbimde saklayacaktım.

Bungalova yaklaştığımızda, Tyler kapının önünde durdu ve bana son bir öpücük verdi. Bu öpücük, gece boyunca yaşadığımız anıların bir yansıması gibi, içimde sıcak bir iz bıraktı. Onun ayrılışı, aynı zamanda bu gecenin sona erdiğini ve yeni bir başlangıcın kapıda olduğunu hissettirdi. “İyi uykular, Adel,” dedi, gözlerinde hafif bir gülümsemeyle.

Kapıdan içeri adım attığımda, rahatlamış ve huzurlu hissediyordum. Yavaşça giysilerimi çıkardım ve göletin suyunu üstümden atmak için sıcak bir duş aldım. Suyun sıcaklığı, yorgunluğumu ve gece boyunca yaşadığım yoğun duyguları hafifletirken, bedenimi ve ruhumu yeniledi.

Duşun ardından, rahatlatıcı bir uykuya hazırlanmak için bungalovun huzurlu ortamında gevşedim. Yatakta uzanırken, gözlerimi kapatıp geceyi düşündüm. Gece boyunca uykuya geçişim, bedensel ve ruhsal bir rahatlama ile doluydu; tüm bu duygular, huzurlu bir uyku moduna geçmemi sağladı.

Her ne kadar yorulmadıkça uykuya ihtiyacımız olma da en azından bünyemizi susturup uyku moduna geçebilme potansiyeline sahiptik.

Sabah, güne dinlenmiş ve yenilenmiş bir şekilde başladım. Bu yeni dünde, yeni deneyimlerde beni beklemekteydi.

Öğrencilerim ile kazıklı antrenmanlar!

Bölüm : 04.11.2024 22:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 96: EVLİLİK ADIMLARI
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...