@selinayeda_x
|
İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA ... Gözlerimi araladığımda kuş gibi hafiftim. Başım ağrımıyordu. Uykumu yeterince almıştım ve dinç bir şekilde şu an dimdik ayaktaydım. Belki de vücudumdaki dünden kalma Melez kanı sayesindeydi hiçbir fikrim yoktu. Bir okul haftasının son günü olan perşembe günü için hazırlanmak için üstümdeki örtüyü atıp ayağa dikildiğimde elimi yüzümü yıkamadan önce kıyafet seçmek için gardırobun yolunu tutmuştum. Bir kıyafet seçimi ise her şeyden daha önemliydi! Dolabın içinde dolanırken capcanlı renklere sahip kırmızı bir etek seçtim. Üstüne de giyebileceğim beyaz şeyleri ararken en sonunda aradığımı da bulabilmiştim. Askılı beyaz vücudu saran bir crop tercihi ardından tamamen artık kıyafet bakımından hazırdım. Şimdiyse nihayetinde elimi ve yüzümü yıkayabilirdim. Odamın içinde bulunan banyonun yolunu tuttuğumda da öyle yaptım. Elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi de giyindikten sonra ayna karşısına geçtim. Saçlarımı güzel bir dağınık at kuyruğu yaptıktan sonra makyaja geçtim. Bu arada saçlarım fönlenmiş bir at kuyruğuydu, kıyafetlerime aşırı uyan! Şimdiyse de makyaj vakti! Eteğimde üçer tane alt alta altın sarısı düğme vardı her iki tarafında. Sadece süs olarak bulunan bu iki düğme ile güzel bir altın sarısı takı kombini yaparak göz farımı da altın sarısı seçmiştim. Güneş kremi, kapatıcı, fondöten, aydınlatıcı, allık derken dudağıma da eteğimle aynı rengi paylaşan kırmızın renk tonuyla renk verdiğimde tamamen hazırdım. Yeni bir okul gününde yine süper bir ben! … Hazırlığım bittikten sonra deri kahverengi bir çanta alarak odamdan çıktıktan sonra alt katın merdivenlerini ağır ağır indim. Altıma da dört santim topuklu beyaz bir sandalet giymiştim. Kombinime âşık olmuştum. Ve sanırım birileri de bana! Elinde kahvaltı tabağı ortalıkta dolaşarak yiyen Brad yemek ağzında kalmışça bana bakarken yanından baş selamı ile ayrıldım. Mutfağa girdiğimdeyse de Thomas’ın yoğun öksürük krizi ile karşılaşmıştım. O an üstümde bir eksiklik fark edince ani bir şekilde döndüm. Ceketi unutmuştum! Geriye doğru döndüğümde bu sefer de Melez ile karşılaşmıştım. Gözleri baştan aşağıya beni süzdüğünde gülümsedim. ‘’Günaydın.’’ Bu sözüm Thomas’ı da kapsasın diye dönüp ona da baktım ve ufak bir gülümsedim. Hızlıca Melez’e geri döndüğümde gözlerinin hala üstümde olduğunu fark etmiştim. ‘’Ceketimi unuttum.’’ Diyerek söze girdikten sonra ‘’Çekilir misin?’’ diye bir soru yönelterek kendisine aslında kapının önünde öylece tüm yeri kaplamışça durduğunu belirtmiştim. Melez başını sallayıp yan tarafa çekildiğinde yanından geçip gidip tekrardan odama çıkan merdivenleri tırmandım ve deri ceketimi almak için yola koyuldum. Siyah deri ceketimi de alıp üstüme geçirdikten sonra işte her şey tamamdı. Şimdiyse geriye okula gitmek, derse girmek ve de ders çıkışı tekrardan eve dönmekti. Hafta sonu geldiğinde ise… Tüm hafta sonumu kurt evinde yine ve yine ders görerek geçirecektim. Dövüş antrenmanları ve avcılık! Bu da işin ciddiyetini göstermekteydi. Bu insanüstü olaylar tamamen benim eksenim etrafımda dönüyor, bir insanı da içinde barındırıyordu. Ve bu insanın acilen kendisini korumayı öğrenmeye ihtiyacı vardı! … Kahvaltımızı yapıp okulun yolunu tuttuktan ve derslere girip çıktıktan sonra bu dediklerim de olmuştu kısa süre içerisinde! Saat dört sularında hepimiz hazır iken arabayı da alarak şehir dışındaki ormanlık alanda bulunan kurt evinin yolunu tuttuk. Bir saatten biraz daha fazla süren yolculuğun ardındansa nihayet evdeydik. Kurt adamlarla dolu olan bir Kurt Evi! … Brad, Thomas ve de ben! Süper üçlü. İki insanüstü ve bir insandan oluşan naçizane süper bir takım! Arabayı dağ evinin önünde park edip küçük çantalarla indikten sonra kapıda bizi Lilith karşılamıştı. Yokluğumuzu aratmayacak türde bu evde iki tanımadığım kurt adam daha kalmaktaydı. İkisi de erkek. Ve içeri girdiğimde varlığını yeni öğrendiğim bir kız daha, Maya! Bu evde zaten dört kişi kalırlarken şimdi yedi kişi olmuştuk. Umarım üstteki odamı paylaşmam gerekmez! … Eve girdikten ve odalara yerleştikten sonra hazır olan akşam yemeğini yemek için mutfağa gittik. Neyse ki iki yeni erkek kurt adam alt kattaki boş odada Brad ise alt kattaki kendi odasındaydı. Ve Thomas’ın odası ise benimki gibi ikinci kattaydı. Aynı şekilde kurt kız adam Maya ise… Ay burada kahkaha le gülmem lazımdı. Gerçekten kurt adam olan kızlara ne deniyordu!? Dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülmeyi durdurdum. Dediğim gibi Maya da Lilith ile aynı odayı paylaşıyordu. Ben de her zamanki gibi tek tabanca bir başıma tek bir odadaydım işte. Buradaki odamda tek sorun banyo olmayışıydı. Bunun için kat banyosunu kullanmam lazımdı ki zaten orta katta benden başka kimse kalmıyordu. Bütün kurt adamlar alt kattaki üç odaya doluşmuştu. Benim bulunduğum ikinci katta benim odam ve Thomas’ınki dışında bir oda daha vardı boş olan. Ama sanırım onu da Melez’e ayırmaktaydılar. Ne olursa olsun girilmemesi ve kullanılmaması gereken! Ov siz ciddi misiniz!? Ben bu odayı olduğu gibi sapasağlam, hiç girilmemiş ve her şey yerli yerinde olaraktan düzenli bir şekilde bırakır mıydım ki sağını solunu, dolaplarını ve çekmecelerini karıştırmadan!? Kesinlikle hayır! O yüzden de iş başa düşmüştü. Akşam yemeği sonrası gelecek ve hemen işlemlere başlayacaktım. Taa ki yemeği yer yemez birkaç dakika oturmanın ardından beni zorla Thomas’ın bahçeye götürüp havanın yakında tamamen kararacağı bir zaman diliminde avcı eğitimlerine başlatmasıyla hayallerimin ışık hızında suya düşüşü gerçekleşmişti. Yok ama böyle bir şans! … ‘’Bu bu vakitte yapılacak şey mi ya?’’ diye iç çekerek üflerken Thomas sırıtmıştı. Ardındansa da şu sözleri sarf etti. ‘’Düşmanlar vakit seçmez. Vampirleri diyorsan eğer onlar direk gececidir. Sabah avlayacağını düşünemezsin değil mi?’’ Dudaklarımı şişirip nefesimi verdikten sonra başımı sağlamıştım. Haklıydı. Haklı olması ise şu an gerçekten sinirime dokunmuştu. Sabahlar, öğlen ve ikindi vakitleri dururken daha doğrusu günün güneşli zamanları dururken bana akşam olurken ders vermeye başlıyordu şimdi! Bir kez daha iç çektim ve Thomas’a döndüm. ‘’Nereden başlıyoruz patron!?’’ Hevesliymişim gibi gözüken ses tonum ve sözlerimin ardından Thomas beni onaylayıp sırıttı. ‘’Hevesliyiz bakıyorum!’’ diyerek konuşmasına girdikten sonra ardından büyük bir anlatış senfonisi gerçekleşmişti. ‘’Öncelikle bilmelisin ki vampirler hızlıdır, bizden kat be kat hızlıdırlar. Biz kurt adam formuna büründüğümüzde ise onlardan daha hızlı oluruz. İnsan formumuzdayken vampirler bizden hızlıdır. Kendileri hızlı olduğundan yaptıkları işler de o derece hızlıdır. Vampirlerin iki kalbi olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi herkeste aynı yerde bulunan yaşam kaynağımız olan kalp. İkinci kalpleri ise… Sadece yaralarını geç iyileştiren en hassas bölgeleri olduğu için kalp deniyor. İşte… Göstermeme izin ver.’’ Thomas yanıma yaklaşıp belimde eliyle gezinmeye başlamış ardındansa bir noktaya baskı uygulamıştı. Belimin karnıma doğru giden tarafının aşağısında kalan bir bölge. ‘’İşte burada.’’ Thomas’a başımı sallarken Thomas elini çekişiyle elimi gösterdiği bölgeye koydum. Kasık bölgesi… Thomas’a baktığımda sözlerini sürdürdü. ‘’Devamı da var. Savunmasız oldukları, hassas bölgelerden diğerleri ise gözler ve boyun. Gözler görüşü kısıtlarken boyun ise onları savunmasız yapar.’’ Başımla Thomas’ı onayladıktan sonra bir tahta kazık çıkararak önümde salladı. ‘’Bu da en yakın arkadaşın. Vampirlerin ölümcül silahı!’’ diyerek bana uzattığında güldüm. ‘’Bilmediğimi mi sanıyorsun?’’ diye sorduğumda başını sallamıştı. ‘’En baştan alayım dedim. Belki de kazığı bilip de öldürücü darbeyi vurmayı beceremiyorsundur diye.’’ Thomas’ın sözlerine göz devirmiştim. ‘’Yalnız hatırlatırım ne bir eksik ne bir fazla tam da yerine sokmuştum bu tahta şeyi!’’ Thomas’tan aldığım kazığı Thomas’a doğru sallarken. Thomas sırıtınca ve başıyla onaylayınca bir kez daha söze girdi. ‘’Ve bir kez daha yapacaksın.’’ Ne!? ‘’Ne!?’’ Thomas omuz silktiğinde şaşkın bakışlarım hala üzerinde gezinmekteydi. ‘’Hayır!’’ dedim. Bizzat deneme tahtası olmak ve onu kazıklamamı istiyordu! Gülümsedi ve bir adım daha yaklaştı. Kazık tutan elimi de iki eli arasına aldıktan sonra gözlerime bakarak söze girdi, benimkiler de onun gözlerinin üzerinde iken. ‘’Hatırlıyorsun değil mi? Bu beni öldürmez. Ve ben alfayım çok kısa sürede iyileşirim, iyileşmiştim de.’’ Başımı salladığımda ellerini çekti. ‘’Yap gitsin öyleyse!’’ Kollarını iki yana açtığında tamamen açık hedefti. İç güdülerim bizzat üstüne atılmak için saniyeleri sayarken hala olduğum yerdeydim. Bu bir sınav mıydı!? Arkadaşa her ne olursa olsun saplayabilme gibi bir sınav mıydı bu!? Ölümüne olan bir yaralama olursa bunu asla gerçekleştiremezdim. Ama ölmeyeceğini biliyorsam… Bunu yapması kolaydı. Kazığı elimde sıkarak hedefi targetledikten sonra ileri atıldım. Thomas'ın yanında eğitim alırken, aslında bilmediğim pek bir şey yoktu. Vampir avcıları, bana çok önceden kalbe kazık saplamayı öğretmişlerdi, fakat bunun hafızamdan silindiğini sanıyordum. Ancak, kazık elime geçtiği an, hareketlerim otomatikleşmişti. İçgüdüsel olarak, Thomas’ın gösterdiği noktalara kazığı saplayabiliyordum. Kazığı elime aldığımda, hareketlerim hızlı ve kesin oldu. Önceden öğretildiği gibi! Kazığı doğru noktaya yönlendirmeye çalışırken, Thomas ustalıkla hareketlerimi engellemişti. Ah bu kadar basit olmayacağını bilmeliydim! Thomas elimi ittirip göz kırptığında bir daha saldırdım. Kalbi es geçip boynu hedeflediğimde kaçışı zor olmuştu. Kazığım boynunu sıyırdığında Thomas’ın şaşkın bakışları üzerimde geziniyordu. ‘’Hızlı öğreniyormuşsun.’’ Omuz silktim tıpkı onun gibi. ‘’Ölmeyeceğini söylemiştin sadece kalbinle mi yetinmeliydim?’’ Thomas ellerini göğsünde birleştirip başını salladı. ‘’Gel bakalım, bir kez daha.’’ Hay hay! Gülümseyerek bir kez daha üstüne atıldım. Her kazık hareketimde elimi ustalıkla savuruyordu. İkinci bir kazığım olsa ikinci bir şansı olmadığını çok net algılıyordum. Bir elimi savuştururken ikinci elimden gelen kazığı ırkın yarısından fazlası emindim ki çözümleyemezdi! Kurt ya da vampir fark etmeksizin! Kazığı ona saplamak kolay olmayacaktı, ama bu zorluk beni daha da motive ediyordu. Thomas, bir an için hareketlerini yavaşlattı ve bana baktı. ‘’Kazık sadece doğru noktada etkili olur, aktif damarlarda. Kan akışı olan yerlerde. Şakak, dirsek, diz… Anatomiyi sen biliyorsun zaten.’ Thomas’a başımı salladım. Tabii ki de biliyordum! Nereye saplamam gerektiğini, nerenin hassas yerler odluğunu ve de nerenin öldürdüğünü! Sanki hep tanıdık bir his vardı içimde. Bu da sanırım biyoloji okumanın avantajıydı. Doğuştan vampir avcısı gibi hissediyordum kendimi. Üniversitedeki kaliteli eğitimim sayesinde vampir ile insan karmasını yapıp vampir vücuduna kendimi hâkim kılıyordum. Kazık kullanması ise direk vampir avcılarının beni birkaç saatliğine eğitimi sayesinde olmuştu zaten. Şimdiyse Thomas ile yaptığımız bu dövüş sanatı bana yarar sağlıyordu. Çok yakında… Gerçek bir vampir avcısı olarak tarihe geçebilirdim. Küçük rekorumla başladım ama rekorum katlanarak artacaktı emindim! … Hazır mısın?’’ Başımı salladım. Tüm dikkatimle onun hareketlerini izledim, ellerimdeki gümüş kazığı sıkıca kavradım ve bir an için tereddüt etmeden ileri atıldım. Kazık, hedefe doğru ilerlediğinde Thomas’ın ani bir hareketiyle duraksadım, ama bu sefer doğru yeri hedeflediğimden emindim. “İşte böyle,” dedi Thomas Thomas’ın öğretici tavrı ve bu antrenmanın zorlukları, bana daha önce sahip olduğumu bilmediğim bir güven verdi. Thomas’ın sert ama etkili eğitim tarzı, benim savaşma yeteneklerimi yeniden keşfetmemi sağlıyordu. Havanın çoktan kararmasıyla ve saatin sekizi vurmasıyla durmuştuk. Antrenmanlarımızın sonunda, Thomas’ın yüzünde memnun bir ifade belirdi. “İyi iş çıkardın,” dedi, omzuma hafifçe dokunarak. “Gerçek bir mücadelede de bu hız ve doğruluğa ihtiyacın olacak.” Kazığı elimde sıkıca tutarken, onun söylediklerini içimde tarttım. Bu antrenmanlar, sadece bedenimi değil, zihnimi de güçlendiriyordu. Thomas ile geçirdiğim her an, daha da yetkinleştiğimi hissettiriyordu. Tam iki saatlik bir avcılık eğitimi sonucunda artık özgürdüm. Ders bitmişti. Bende öyle! Sonuç ise… Sıfır saplama ve iki yaklaşma! Bir sonraki karşılaşmamızda emindim ki bir daha benden kaçamazdı! … |
0% |