Yeni Üyelik
60.
Bölüm

S3B12--

@selinayeda_x

SAĞLIKÇI İLE ALFA

...

Lilith’in bu meydan okuması Thomas’ı bir hayli gavil avlayarak şaşırtmıştı.

Lilith isteklerinde kararlıyken Thomas kaşlarını kaldırarak ona baktı, dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. "Yoksa bu bir alfalık meydan okuması mı?" diye sordu, ses tonunda alaycı bir ton vardı. Gözleri, Lilith’in gözlerinde o tanıdık hırsı arıyordu.

Lilith gözlerini devirdi. "Alfalık falan değil, Thomas. Sadece keyfine bir dövüş. Yoksa korkuyor musun?" Sözlerindeki meydan okuma, etraftaki herkesin dikkatini çekmişti. Kurtlar arasındaki bu tür dostça çekişmeler her zaman ilgi çekerdi, özellikle de böyle dengeli rakipler arasında.

Thomas bu sözlere gülerek karşılık verdi. “Korkmak mı? Beni ne kadar zamandır tanıyorsun, Lilith? İyi, o zaman eğlenceye başlayalım.”

İşte Thomas ve Lilith sahalardaydı.

Ve birazdan bir alfa ve bir sağlıkçının dövüşünü izleyecektik.

Lilith ve Thomas, birbirlerine eğlenceli bir gerginlik içinde bakarken çevredeki diğer kurtlar hızla toparlanıp, onları çevreledi. Dövüşü izleyecek olan herkes, merakla yerlerini alıyordu. Lilith’in bakışları ciddileşti, ama yüzündeki o ince gülümseme hâlâ duruyordu. Thomas ise sanki biraz umursamaz, biraz da rahatlamış görünüyordu; ama bu, her zaman bir hile olduğunu bildiğim bir ifadesiydi.

Aslında kazanan tarafın kim olacağı belliydi. Bu dövüş ise sadece… Sadece birer eğlence ile sınırlı kalacak ve hiçbir ciddi yanı bulunmayacaktı.

Lilith ve alfası Thomas ufakça eğlenecek ve anı değerlendirecekti.

İkisi de birbirlerini yavaş adımlarla tartmaya başladı. Lilith, çevikliğiyle ünlüydü; Thomas ise gücü ve stratejisiyle. Aralarında anlık bir sessizlik oldu. Herkesin nefesini tuttuğu o an… Ve sonra bir anda Lilith harekete geçti. Tam beklenmedik bir hızla Thomas’a doğru atıldı, ama Thomas onun ne yapacağını önceden sezmiş gibi yana çekildi.

İlk hamle Lilith’ten gelmişti, ama Thomas hemen karşılık verdi. Yalnızca birkaç adımda aralarındaki mesafeyi kapatıp ona doğru saldırdı. Lilith çevik bir dönüşle onun saldırısından sıyrıldı, ama bu sefer Thomas onu şaşırtarak hızla geri döndü ve onu sıkıştırdı. Birkaç saniye içinde Lilith, Thomas’ın gücünü hissetmişti.

“Seninle dövüşmek hep zordu,” dedi Lilith, hafifçe nefes nefese kalmış bir şekilde.

Thomas gülümsedi, "Bu yüzden hep zevklidir," diye cevap verdi. Onların bu dostça çekişmesi, izleyenlerin yüzlerinde gülümsemeler oluşturmuştu. Ama dövüş ciddileşiyordu; ikisi de artık birbirlerine gerçekten bir şeyler kanıtlama niyetindeydi.

Lilith, beklenmedik bir hamleyle yere inip Thomas’ın dengesini bozmaya çalıştı, ama Thomas bu hamleyi ustalıkla savuşturdu. Sonra hızla Lilith’in arkasına geçerek onu yere doğru itti. Lilith, son anda dengesini bulup ayağa kalktı ve gülerek, "Senin numaralarını artık ezbere biliyorum, Thomas!" diye alay etti.

Anlaşılan Lilith zamanında dersine iyi çalışmıştı.

Bu dolunay sonrası kurt ailesi birlikteliği keyifli birer dövüşle taçlandığında herkes mutluydu. Hemen hemen herkes!

Thomas gözlerini kısarak onu inceledi. "O zaman yenisini denemenin zamanı gelmiş," dedi ve hızla harekete geçti. Onun bu atakları Lilith’i sürekli tetikte tutuyordu. Ama Lilith de pes edecek gibi değildi. Çevikliği ve kıvrak zekâsıyla Thomas’ın güçlü vuruşlarını savuşturuyordu.

Dövüş, bir güç gösterisi değil, daha çok eğlenceli bir yetenek ve strateji mücadelesine dönüşmüştü. İkisi de birbirlerine üstünlük kurmaya çalışırken, aslında dostça bir rekabetin tadını çıkarıyorlardı. Etraftaki kurtlar neşeyle onları izlerken, Lilith’in sesi yükseldi: “Biraz daha yavaşla Thomas, bu sadece eğlence!”

Thomas kahkaha atarak geri çekildi, “Sen eğlence dedin ama ben ciddiye alıyorum galiba.”

Sonunda, ikisi de iyice yorulduklarında, bir adım geri çekildiler. “Bu kadarı yeter mi?” diye sordu Thomas, biraz nefes nefese kalmış bir halde.

Lilith gülerek başını salladı. “Şimdilik evet, ama başka bir zaman rövanşı alacağım.” Gözlerinde, o sonsuz meydan okuma hâlâ vardı.

Dövüş sona erme basamaklarında iken etrafıma baktım. Jonas Lydia’dan uzaklaşmış ayakta alfa ile sağlıkçı arasında gerçekleşen mücadeleyi desteklemekteydi. Tyler ile Brad ise başka bir köşelerdeydi. Ayaklarım istemsizce Lydia’nın yanını bulduğunda o yavaşça yerden doğrulmuştu.

Adımlarımı hızlandırıp ona destek olduğumda gülümsedi.

‘’İyi misin?’’ Başını olumluca sallamıştı.

‘’Kuru gürültü biraz yordu, içeri geçip bir bardak da su içsem iyi gelecek gibi.’’ Başımı ona karşı olumlu bir şekilde salladığımda içeriye geçmiştik. Mutfaktan kendisine hızlıca bir bardak su verdiğimde Lydia onu yudumladı.

Yanında destek olarak dururken Lydia gözümün içine bakarak gülümsedi.

‘’Şey üst katta hazırlıklar bitene kadar…’’ demeye kalmadan başımı sallamıştım.

‘’Tabii ki.’’ Dedim. Ardındansa mutfaktan çıkarken sözlerimi sürdürdüm. ‘’Senin benim lafı olmaz, bir kere ev tamamen size ait.’’ Dediğimde Lydia beni reddetti. ‘’Ev hepimizin.’’ Ona başımı salladığımda üst katın merdivenlerini tırmanmıştık.

Odamın kapısını açtığımda odamdaki parfüm kokusu buram buram yüzüme çarptığında gülümsedim.

Odam odam ve yine güzel odam!

Odanın kapısını açıp içeri girdiğimde, parfüm kokusu beni sarhoş etmiş gibi hissettirdi. Odamın huzurlu atmosferi, tüm yorgunluğumu unutturdu. İçerideki her şey tam yerindeydi ve kendimi oldukça rahat hissettim. Bir süre keyfini çıkardım, derin bir nefes aldım ve Lydia ile içeriye adım attık.

Lydia’yı yavaşça yatağa oturttuğumda gülümsedim.

‘’Hadi iyice dinlen sen.’’ Dediğimde bakışlarım odanın çıkışına yönelmişti. Arkamdan beklediğim bir teşekkür yerini kuru bir iniltiye bıraktığında keskin bir şekilde Lydia’ya döndüm.

‘’Lydia!?’’

‘’Ne oluyor iyi misin!?’’

Tam o anda, bir gariplik hissettim.

Göz göze geldik ve yüzündeki gülümseme yerini endişeli bir ifadeye bıraktı.

"Sancılarım başladı," dedi Lydia, sesinde hafif bir titreme vardı.

‘’Ne!?’’

Ve ardındansa Lydia bacaklarının arasına bir süre baktıktan sonra endişeyle bağırdı.

‘’Suyum geldi!’’

Ne!?

Hani bir… Bir buçuk hafta vardı hani doğuma!?

Endişeyle Lydia’ya baktığımda hemen de konuya girmiştim.

Yardım etmeye çalışırken saçmalamıştım tabii ki.

"Ne? Hemen hastaneye gitmeliyiz!" diye yanıtladım. Hızla karar verdim ama Lydia'nın bakışları, bu düşüncemi sorgulamama neden oldu. Yavaşça başını salladı ve "Hastaneye gitmek çok riskli ayrıca…’’ sözlerine devam etmek için bir süre soluklandıktan sonra bakışları tekrar beni buldu. ‘’Yetişememeğiz. İnsanüstü bebekler hızlı doğar.’’ Başımla onu onayladığımda Lydia’dan keskin bir ıkınma geldiğinde elim ayağım birbirine dolanmıştı.

Bunu duyduğumda, kendimi bir an için donakaldım. Lydia'nın sözleri mantıklı görünüyordu. İnsanüstü bebeklerin doğum süreci hakkında bildiklerim, hastanede yaşanabilecek komplikasyonları da içeriyordu. Evde kalmak en güvenli yol gibi görünüyordu.

"Tamam," dedim, derin bir nefes alarak. "O zaman buradayız ve sana yardımcı olacağım. Nasıl yardımcı olabilirim? Neler yapmam gerekiyor?"

Lydia'nın sakinleşmeye başladığını ve benden destek beklediğini gördüm. Sakin ve kararlı olmalıydım. Tabii önce başka bir görevim vardı.

Bebek geliyor, Martina geliyor…

Camdan dışarıya baktığımdaysa…

Babası Jessica ile dövüşüyor ve herkes de olayların henüz farkında değilken keyifle izliyor!

Camı açtığım gibi başımı sarkıttığımda bağırdım.

‘’Hey!’’ Sadece birkaç kişinin bakışı bana dönerken iç çekerek ikinci kez bağırdım. Daha etkili, daha yüksek ve daha ikna edici!

‘’Küçük kurt, bebek Martina geliyor!’’

Tüm gözler beni bulduğunda Lydia’nın çığlığı tüm odayı sarsmıştı. İrkilerek camın pervazına tutunduğumda saniyeler içinde sadece birer saniye arayla önce Tyler sonra da Brad belirdi.

İkisi de Lydia’nın iki zıt tarafına geçtiğinde kollarından tutarak yatırmıştı.

Sırayla herkes odaya dolarken sonlardan odaya giren Lilith bağırdı.’’ Erkekler dışarı! Jonas kalabilirsin. Maya sıcak su, Jessica temiz bez. Adelia… Yardım et!’’

Şaşkınca Lilith’e bakakaldığımda tıpkı benim gibi herkes olduğu yerde kalakalmıştı. Bu süreçte ne erkekler dışarı çıkabildi ne de Maya ile Jessica sıcak su ve bez getirmek adına bir harekete geçebilmişti.

‘’Ne!?’’

Cidden!

NE!?

Küçük kurt…

Bebek Martina…

Geliyordu!..

Lydia'nın çığlığı tüm odayı sarstı ve adeta bir şok dalgası gibi hissettirdiğinde Tyler ve Brad Lydia’nın yanına hızla koşarak kollarından tutup yatağa yatırmıştı. Ortamdaki panik ve karmaşa daha da artar iken gözlerim dalıp gitmişti adeta.

Derin bir nefes alarak Lilith'in komutlarına odaklanmam gerektiğini fark ettiğimde bakışlarım odanın karışıklığı içinde Lilith’i buldu.

Lilith’in sesini duyduğumda, herkesin birbirine çarpması ve bir kaos havasının oluştuğunu gözlemlemiştim. Herkes bu beklenmedik doğum süreci yüzünden fazlasıyla gerilmiş ve de endişelenmişti.

“Ne!?” diye bağırdım Lilith’in sözlerine karşı.

Ne yapacağını bilmiyor muydu yani? Sorun karşısında nasıl başa çıkacağını?

Lilith’in bana yardım çağrısını duyduğumda şaşkınlık içinde kalakalmıştım. Odadaki hareketlilik ve telaşın içinde Lilith’in sesini bir kez daha işiten herkes olduğu yerde kalakaldığında, Maya ve Jessica'nın kendilerine neler yapması gerektiğine dair verilen komutlar da o an için yok olup gitmişti.

Diğer herkes gibi onlar da öylece odanın bir köşesinde kalakaldığında herkesin nasıl dondurulmuş gibi oldukları yerde kaldıklarını fark ettim. Bir bebeğin gelecek oluşunun haberi… Tüm kurt adamları, tüm hazırlıksız kurt adamları derinden sarsmıştı.

Lydia’nın çığlığı odayı bir kez daha sarstığında kalp atışlarım hızlanmış ve terlemeye başladığımı hissetmiştim. Mideme sanki ben doğuracakmışım gibi sancılar saplarken midemin hafif bulantıları eşliğinde başımı tavana dikmiştim.

Ben tıp öğrencisi değildim ki! Sadece biyoloji ve mühendislik dersleri alan üniversite ikinci sınıf öğrencisi bir kadındım sadece!

Tıpa dair bildiğim tek şey insan anatomisi ve biyolojiye dair insanı ilgilendiren her şey iken üreme konusunda ise bir ebeden kat be kat daha az bilgiler bilmekteydim. Ve bu da normal doğumdan ziyade… Bir küçük kurdun doğumuydu! Yani tam olarak panik şekilde kalakalmıştım işte, ne yapacağımı bilemez bir şekilde.

Maya ve Jessica’nın harekete geçmemesi, ortamda bir gerginlik daha yarattığında Lilith’in yardım çağrısı ile vücudum titredi.

“Adelia, yardım et!” Lilith’in sesi, net ve acil bir tonda bana yöneldi. Yüzümdeki şok ifadesini gizlemeye çalışarak ona döndüm ve ardından derin bir nefes aldım. Hızlıca Lydia’nın yanına yaklaştığımda bir kez daha Lilith’e döndüm.

“Tamam, buradayım. Ne yapmam gerekiyor?” dedim, ellerimi hazırlayarak Lilith’in talimatlarını bekliyordum.

Lilith, bir yandan Lydia’nın yanına eğilirken, bir yandan da komutlar vermeye devam ediyordu. “Jessica, bezleri getirin! Maya, sıcak suyu hazırlayın!” diye seslendi.

Ama kendisi de ne yapması gerektiğini bilmiyormuş bir şekilde olduğu yerde kaldığında iç çekişleri tüm odayı sarıp sarmalamıştı.

Herkes kesin bir şekilde acele işin verdiği stres ile kaybolmuş durumdaydı. İnsan ya da bir kurt adam dahi olsa herkes… Bu gibi bir anda bildiği ne varsa unutabilirdi. Bu gayet normal bir şey, doğal bir süreçti. Tıpkı bu doğum gibi!

Hadi ama küçük kurdumuz Martina koç burcu olarak bahar ayında dünyaya gözlerini aralayacaktı!

Lilith oflarken bakışları ışık hızında bana döndü. ‘’Daha önce kimseyi doğurtmadım ben!’’ Ben sanki doğurtmuştum ya! Her gün bir bebeğin ebesi oluyordum ben değil mi!?

Onun endişesi beni daha da strese sokup gererken Lilith bir kez daha bağırmıştı.

‘’Ne lazım bana?’’ diye bana sorduğunda bayılacak gibi olmuştum.

Ne yani sıfır hazırlık mı yapılmıştı bu bebek için!? Hani ebe, hani malzemeler!?

İç çekerek Sıcak su ve havlu getiren Jessica ile Maya’ya döndüm.

‘’Alkol, tentürdiyot, çamaşır suyu, leğen, kesici alet… Ne bulursanız getirin. Eldivenler bulun, ecza çantasında yaralı olabileceğini düşündüğünüz ne varsa getirin!’’

İkisi şaşkınlıkla bana baktığında Lilith bağırmıştı.

‘’Ne duruyorsunuz yapsanıza!?’’ İkisi hızla işe koyulduğunda kovayı yatağa yakın olarak duvarın bir köşesine bıraktım.

‘’Yorganı kaldıralım bence.’’ Dediğimde yorgan iki saniye içinde Brad ve Tyler tarafından Jonas’ın desteği ile kaldırılmıştı. Thomas, Lucas, Elliot ve Fernando odayı daha fazla kalabalık yapmadan çıktığında masadaki ıvır zıvırları yere atarak kızların getireceği şeyler için yer açtım. Masayı yatağa doğru sürüklemek istediğimde Tyler hemen el atmıştı bana.

Kızlar gerekli gördüğü evde ne var ne yok masaya yığmış olduğunda bir kez daha Lilith’e döndüm.

‘’Steril eldivenler.’’ Dedim. Mutfak eldivenlerini kızların getirdiği leğende steril pozisyona sokmuştum. Lilith elimden alıp hızlıca onları ellerine geçirdiğinde leğene ufak bir bakış atmıştım.

Sırada ne vardı?.. Evet! Bıçağı da steril ettikten sonra Lydia’ya dönmüştüm ki ürperdim.

Elim titrerken bıçağı eldivenleri önden takmış olan Lilith’e uzattım.

Bana şaşkın şaşkın bakarken Lydia’yı işaret ettim. Ardından bakışlarım erkekler üzerinde gezintiye çıktı. Burada üç erkek çok fazla!

‘’Biriniz daha dışarı çıksa?’’ diye sorduğumda Brad ikiletmemişti. Her ne kadar şaşırsam da gidişinin ardından bıraktığı uçuşma hissi umurumda bile olmamıştı.

Ama bir de şu vardı ki..

Ah sözümün saniyede dinlenmesine bayılıyordum.

Bu ilk defa kurt adam sürüsü tarafınca ilk olarak da yeni dönüşmüş bir melez olaraktan Brad tarafından gerçekleştirildiğinde!

Neyse! Soğukkanlılığı elden bırakmamak ve duruma odaklanmak lazımdı.

Yutkundum ve Lilith’e döndüm. Devam etmeliydik!

‘’Ufak bir kesik, genişletme amaçlı hangi yöne olduğunu kesinlikle bilmiyorum!’’

Lilith başını salladığında Lydia’nın yanına gitmişti. Örtü Lydia’nın bacaklarına sarılmış bir şekilde dururken Lilith örtü altından içeriye süzülerek dediğim şeyi yapmak için ince bir işçilik çıkarıyordu. Lydia’nın inlemeleri tüm odada yankılanırken bir sonraki adımda ne yapabileceğimi düşünüyordum.

Kalbim hızla çarparken bir kez daha terledim. Bir kez daha vücudum sıcak bastı. Avuç içlerim karıncalanırken ellerimi salladım.

Vücudumun cayır cayır yanışını hissederken derince bir nefes alıp verdim. Nefes egzersizleri işe yararken nefes alışverişlerim düzene girmeye başlamış, kalbimin çarpıntısı da buna bağlı olarak yavaşlamıştı.

Lydia’nın sancıları gittikçe artarken, evin içinde bir telaş ve panik havası hakimdi. Kalbim hızla çırpınıyor, zihnimde yapmam gerekenler arasında geçiş yapıyordum. Her şey aniden hızlanmış gibi hissettiriyordu. Bir anlığına kendimi boşlukta hissettim, ama derin bir nefes alarak Lydia’nın yanına koştum.

‘’Derin nefes al ver. Sakin ol. Nefes al… Nefes ver. Benimle birlikte hadi.’’

Lydia'nın yüzü solmuş, ter içindeydi. Sancılarının yoğunluğu gözlerinde yaş olarak belirginleşmişti. Her darbenin onu nasıl etkilediğini görebiliyordum. Gözleri, bir yandan acı çekerken diğer yandan umudu korumaya çalışıyordu. Hemen yanında Jonas elini sıkıca kavramış bir şekilde ona destek verirken diğer yanında Tyler omzunu sıvazlıyordu. Lydia dediklerimi yaparak nefes kontrolünü çok iyi bir şekilde ayarladığında gülümsedim.

Sıraya yeni bir aşama doğmuştu. Ikınmak!

Oda, bu anın ağırlığı altında sanki sıkışmış gibiydi. Herkesin nefes alışverişleri ve ayak sesleri, bir senfoni gibi yankılanıyordu.

Lydia’nın çığlığı, odayı titreten bir yankı gibi yayıldı. Her şeyin odanın dört bir yanını sardığı bu anlarda, yalnızca Lilith’in güçlü ve keskin sesi beni yeniden harekete geçirdi. “Adelia!’’ Başımı iki yana salladığım gibi harekete geçtim.

Erkekler odada durmuş sadece bizi izlemekteydi.

Derin bir nefes alarak, ellerimle onu destekledim, belini ve karnını rahatlatmak için yumuşak hareketlerle masaj yapmaya başladım.

Sancılarının aralıklı ama güçlü darbelere dönüştüğü anlarda, Lydia'nın gözlerindeki umudu daha da belirginleştirdim. Her seferinde, yüzündeki acıyı hafifletmek için onun yanında olduğumu hissettirmeye çalıştım. Doğum süreci, bir tür doğanın korkunç ama güzel bir döngüsü gibi akıp gidiyordu.

Yavaş yavaş, odadaki hava da değişti. Sancılar arasında Lydia'nın kendini toparlaması için kısa molalar vermesi, odadaki herkesin gerginliğini biraz olsun hafifletiyordu. Lilith, her adımda durumu kontrol ederken, Jessica ve Maya da görevlerini yerine getiriyordu.

Karnındaki basıncı aşağı doğru verdiğimde Lydia’ya döndüm.

‘’Hadi, devam et!’’ Lydia’nın ıkınmaları artarken Lilith bir kez daha örtünün artından bağırmıştı.

‘’Hadi! Bez verin.’’

Bebeğin dünyaya gelme anı yaklaştıkça, odadaki herkes bir sessizlik içinde, büyük bir dikkatle Lydia’yı izliyordu. Her şey, bir anlık sabır ve özveri gerektiriyordu. Lydia'nın çığlıkları ve nefes alışverişleri, doğumun eşiğinde olduklarını haber veriyordu.

Bakışlarım Maya ve Jessica’ya kaydığında gözlerindeki endişeyi fark edip yanlarına yönelmiştim ki onların her şeyi bir anda tek bir çapma sonucu üst üste boca ettiğini gördüm. Yerde her şey kırılan kırılana iken, sıcak su ortalığa sıçramış, alkol leğeni yere düşerek tuzla buz olmuş steril edilmiş her şey kirlenmiş iken haliyle kullanılacak ne bir bez ne de bir sıcak su kalmıştı ortalıkta.

‘’Kafası göründü!’’ diye bir ses işittiğimde hemen hemen Lilith’in arkasındaydım. Örtüyü biraz kaldırıp bakmamla kendimi kaybetmem bir olmuştu. Lilith elleriyle giderek açılan doğum kanalına yardım ettiğinde bebek daha kolay kendini salmıştı yeni dünyaya.

O sırada başımın dönüşü ile ‘’Geldi…’’ diyerek fısıldamam bir oldu.

Bebek ağlama sesi eşliğinde gözlerim karardığında bedenim yere değil iki güçlü kollara düştüğünde vücudum kendimi tamamen boşluğa salıvermişti.

Bayılmış mıydım ben?

Ah kesinlikle bayılmıştım!

Loading...
0%