Yeni Üyelik
67.
Bölüm

S3B18

@selinayeda_x

BALO

 

Bir adım attım ve her şey daha da belirgin hale geldi. Üzerimdeki balo kıyafeti, salonun atmosferine mükemmel bir uyum sağlıyordu. Elbisenin ışıltısı, kristal avizelerin ışığını yansıtıyor, her adımımda bir parıltı bırakıyordu. Takılarım, elbisemin zarif detaylarına eşlik ediyordu, her bir hareketimde göz alıcı bir ışıltı yaratıyordu.

Masaların etrafında yürürken, insanların bakışlarını hissettim. Gözlerimle, meraklı ve etkilenmiş bakışları topladım; bu gece, tüm ilgiyi üzerime çekiyordu. Havadar ve zarif bir aura oluşturmuşken, herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştım. Salona adım atar atmaz, kendimi bir masalın içinde buldum. Her şey kusursuzdu; büyüleyici bir gece, büyüleyici bir atmosfer… Bu balo, uzun zamandır beklediğim bir geceydi ve her anının ritmine ortaklık edecektim!

Balo salonunda müzik hafif ve zarif bir şekilde çalarken, atmosferin her köşesine yayılıyordu. Büyük bir orkestranın üyeleri, özenle seçilmiş melodilerle davetlilerin ruh halini yansıtıyordu. Müzik, hem dans pistinde hem de masalarda oturan konuklar arasında yumuşak bir huzur dalgası yaratıyordu. Melodiler, çeşitli enstrümanlar arasında akıcı bir geçişle yükselip alçalıyordu; kemanların zarif tınıları, piyano tuşlarının hafif dokunuşlarıyla harmanlanmıştı.

Davetlilerin giyimleri, salonda adeta bir moda gösterisi gibi parlıyordu. Kadınlar, zarif ve şık elbiseler içinde parlıyordu; bazıları boncuk ve kristallerle süslenmiş, bazıları ise sade ama etkileyici bir şıklık sunuyordu. Erkekler ise takım elbiseleri ve smokinleriyle göz kamaştırıyordu, kravatlar ve papyonlar uyumlu bir şıklık yaratıyordu. Herkes, geceye uygun bir zarafet ve ihtişam içinde görünüyordu.

Gülüşmeler ve tatlı sohbetler, salonun her köşesine yayılıyordu. Konuklar, birbirleriyle nazik bir şekilde konuşuyor, espriler yapıyor ve geceye dair hoş anılar biriktiriyordu. Dans pistinde, çiftler müziğin ritmine uyum sağlamak için döne döne dans ediyorlardı. Her dans adımı, müzikle uyumlu bir şekilde hareket ediyor, salonun enerjisini artırıyordu.

Salonun bir köşesinde, vakıf başkanları, seolar ve meclis üyeleri, kasabanın önemli isimleriyle konuşuyordu. Başkan ise, dikkatle çevresindeki insanlara yönelerek onlara nezaketle ilgi gösteriyordu. Yanında, meclis üyeleriyle derin sohbetler yaparak stratejik planlardan bahsediyordu. Üyeler, odanın merkezinde yer alan bir masanın etrafında toplanmış, önemli kararlar ve gelecekteki projeler hakkında fikir alışverişinde bulunuyorlardı.

Kendimizce bize sahip kasabamızın, küçük şehrimizin yönetici başkanı; Başkan Lewis salonda belirgin bir yere sahipti.

Nazik bir ev sahibi gibi görünüyordu. Konuklarıyla el sıkışarak, bazılarına özel selamlar veriyordu. Özellikle başkanın çevresindeki insanlar, bu özel geceyi daha da anlamlı kılmak için özenle seçilmiş misafirlere dönüyordu.

Salonda ayrıca küçük gruplar halinde bulunan konuklar, kendi aralarında sohbetler yapıyordu. Bazıları şarap kadehlerini kaldırarak, geceyi kutluyor, bazılarının ise müzik eşliğinde dans etmeye devam ediyorlardı. Arka planda, garsonlar düzenli bir şekilde dolaşıyor, şampanya ve çeşitli atıştırmalıklar sunuyordu.

Bu gece, her şey mükemmel bir uyum içinde ilerliyordu; müzik, konukların şıklığı ve salonun genel atmosferi, büyüleyici bir deneyim yaratıyordu davetlilere.

Başkan, balonun açılış konuşmasına başladığında, salondaki herkesin dikkatle ona odaklandığını gözlemleyebiliyordum. Gözleri, parıltılı bir nezaketle doluydu; her bir sözcüğü, salonun geniş alanına yankılanıyor ve konuşmasının önemini artırıyordu.

İçecek servisleri garsonlarca dağıtılmaya başlandığında Lewis eline bir bardak alıp çan çalar gibi bardağı çatalla titrettiğinde tüm davetliler ona döndü.

Başkanın açılış konuşması yapma zamanı gelmişti.

Ve o boğazını temizleyerek sözlerine başladı.

“Saygıdeğer misafirler,” dedi başkan, sesi tatlı bir yankı ile salona yayıldı. “Bu özel geceye katıldığınız için her birinize minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Hepiniz burada, vakfımızın amaçlarını desteklemek ve topluluğumuzun geleceği için katkıda bulunmak üzere toplandınız.”

 

Başkan, derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti, “Bugün burada toplandık çünkü, topluluğumuzun yardımlarıyla daha iyi bir geleceğe adım atmak istiyoruz. Her bir bağış, her bir destek, bu vakfın ve topluluğumuzun büyümesine katkı sağlayacak. Bugün burada, sadece bu anlamlı vakfı desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda bir bütün olarak güçlü bir topluluk oluşturma yolunda ilerliyoruz.”

Konuşması sırasında başkan, sözlerinin etkinliğini artırmak için el hareketleri ve ifadelerle konuşmasına derinlik kattı. Her cümlesi, dinleyicileri etkileme ve onları daha fazla destek olmaya teşvik etme amacı taşıyordu. Konuşmanın sonlarına yaklaşıldığında, başkanın sesi daha da vurgulu ve coşkulu hale geldi. “Bu gece, siz değerli misafirlerimizin desteğiyle, daha büyük bir etki yaratma ve topluluğumuza gerçek anlamda katkıda bulunma fırsatına sahibiz. Sizlerden bu vakfa gereken yardımları ve bağışları yapmanızı rica ediyorum. Her bir katkı, geleceğe umut olacak ve topluluğumuzun daha da güçlenmesini sağlayacak.”

Konuşma, alkışlarla sona erdiğinde, başkan sahneden inerek diğer konuklara katılmak üzere salona geri döndü.

Ailemin ölümünden bir nebze de olsa bahsetmemişti bile!

İçimde oluşan derin buruklukla ellerim titrerce Sky’a döndüğümde elimi büyük bir cömertlikle sıktı ve gülümsedi. Elizabeth teyzem omzuma dokunduğunda derin bir iç çektim. Neyse ki… Neyse ki burada tek konuşma yapacak kişi kendisi değildi!

Alkışlar ve coşku arasında, salonda bir anlık bir huzur hakimdi. Bu sırada, salondaki ışıklar hafifçe kısıldı ve salonun merkezinde, büyük bir sahneye odaklanan tüm dikkat, müzikle buluşmak üzereydi.

Herkes halinden bilhassa memnundu.

Başkan Lewis sahneden inmeden ‘’Maestro!’’ diye bağırdığında ortama yeni bir hava gelmişti.

Bir anda, maestro olarak tanınan ünlü bir müzisyen, orkestranın önünde yerini aldı. Müzik aletlerinin düzenli şekilde yerleştirildiği sahneye çıkan maestro, dikkatli bir şekilde orkestrayı yönlendirmeye başladı. Kemanlar, viyolalar ve diğer enstrümanlar, müzikal bir uyum içinde yerlerine geçti. Maestro’nun el hareketleriyle orkestranın performansı başladı.

Sahnenin arka planında yumuşak bir ışık, müzikal performansın etkisini artırıyor ve müzikal anı daha da büyülü kılıyordu. Ön planda kemanların zarif notaları, viyolanın derin tonları ve diğer enstrümanların uyumlu sesleri, salonu sarhoş eden bir atmosfer oluşturuyordu. Müzik, zamanın ve mekânın sınırlarını aşıyor, konukları derin bir huzur ve hayranlık içine çekiyordu.

Konuklar, müziğin her notasında kendilerini kaptırmış, gözleri parlak bir şekilde sahnede çalan enstrümanlara odaklanmıştı. Alkışlarla karşılanan başkanın konuşmasının ardından, bu müzikal performans, geceye olan katkıyı ve topluluğun destekleyici ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtıyordu. Orkestra, salonun her köşesine yayılan melodilerle, geceye ayrı bir zarafet ve anlam kattı.

Müzik, başkanın uzun konuşmasının ardından salonun içindeki havayı çok hızlı bir şekilde değiştirmişti. Şimdi, orkestranın huzur veren melodileri, başkan ve karısının ilk dansını yapacağı anı bekleyen konukların arasında bir beklenti oluşturmuştu. Başkan Lewis ve karısı Vanessa, dans pistine adım attıklarında, salonun enerjisi birdenbire değişti.

Başkan ve Vanessa, dans pistinin ortasında yerlerini aldıklarında, odanın tüm dikkatleri üzerlerine çevrildi. Başkanın takım elbisesi, Vanessa’nın zarif, uzun, geceye uygun elbisesiyle uyum içindeydi. Başkan, Vanessa’yı nazikçe kucaklayarak, dansın ilk adımlarını attı. Başkalarının gözleri onların üzerindeydi; bazen hayranlıkla, bazen de imrenmeyle bakıyorlardı.

Müzik, klasik bir vals melodisiyle başladı. Kemanların ve piyanonun yumuşak notaları, salonun sessizliğinde zarif bir uyum oluşturuyordu. Başkan ve Vanessa, müziğin ritmiyle uyum içinde hareket ederken, dansın her adımında müziğin akışını yansıttılar. Başkalarının dikkatli gözleri altında, dans adımları müziğin ahengini takip ederek zarif bir akış sergiliyordu. Her dönüş ve adım, sanki müzikle bir bütün halindeydi.

Başkanın güçlü, kararlı adımları ve Vanessa’nın hafif, zarif hareketleri, onları bir uyum içinde gösteriyordu. Başkanın elleri Vanessa’nın belinde, onun ise başkanın omuzlarına yaslanmıştı. Her dönüşte, başkanın kıyafetleri hafifçe savrulurken, Vanessa’nın elbisesi zarif bir şekilde parlıyordu. Dans pistinde onların etrafında bir tür ilgi çekicilik vardı; her hareketleri bir sanat eseri gibi izleniyordu.

Müzik değiştiğinde, diğer meclis üyeleri ve eşleri de piste çıkarak başkan ve karısına katıldılar. Meclis üyeleri ve eşleri, dans pistinde uyumlu bir şekilde hareket ederken, müziğin yeni ritmine ayak uydurdular. Eşler, davetliler için dansın gösterişli bir parçası haline gelmişti. Her biri, zarif kıyafetleri ve dikkatli adımlarıyla, salonun görkemli atmosferine katkıda bulunuyordu.

Davetliler, bu zarif dansı hayranlıkla izliyor, gözleri başkanın ve meclis üyelerinin adımlarına odaklanmıştı. Müzik, herkesi derin bir huzura sürüklüyordu; adımlar, müziğin ritmiyle birleşerek salonun atmosferini oluşturuyordu. Her adım ve dönüş, konukların düşüncelerinde iz bırakarak, geceye olan katkıyı ve topluluğun birleşme ruhunu yansıtıyordu.

Dans pistindeki bu uyum, başkanın ve Vanessa’nın müzikle nasıl bir bütün olduklarını gösteriyor, konuklara geceyi unutulmaz kılacak bir an sunuyordu. Başkan ve Vanessa’nın zarif adımları, salonun içinde bir tür büyü yaratarak, bu özel geceyi onlar için daha da anlamlı hale getirmişti.

Dans bitiminde, başkan Lewis ve karısı Vanessa, zarif bir şekilde pistten ayrıldılar. Salonun büyüleyici atmosferi içinde, konuklar hala dansın etkisindeydi; fakat başkanın ve eşinin yeni bir konukla ilgileneceği anın geldiği anlaşılıyordu. Başkan Lewis ve Vanessa, balo salonunun merkezinde, tüm gözlerin üzerlerinde olduğu bir anın keyfini çıkararak geniş balo salonunda ilerlemeye başlamışlardı.

Adımları bizden tarafa dönüp benim olduğum tarafa doğru gelmeye başladığında gözlerim ikisinin üstünde kalakaldı.

Başkan ve Vanessa'nın yanıma yaklaştıklarında, adımlarını özenle atarak ve gülümseyerek bana selam verdi her ikisi de art arda.

Başkan Lewis, benim yanıma geldiğinde, derin bir saygı ve nazla selam verdi. "Hoş geldiniz, Adelia," dedi başkan, samimi bir gülümsemeyle. "Geceyi nasıl buldunuz?"

Vanessa da nazikçe başını eğdi ve "Evet, umarım her şey istediğiniz gibi gitmiştir," diye ekledi. "Balo salonunun atmosferi ve hazırlıklar hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyoruz."

Gözlerimi her ne kadar devirmek istesem de… Yapamamıştım işte.

Ve ben de oyunlarını oynamaya karar vermiştim.

Gerçekten muhteşem bir gece," dedim. "Her şey çok güzel hazırlanmış. Bunu sizin ve vakfın iş birliğiyle başardığınızı görmek çok etkileyici."

 

Başkan Lewis ve Vanessa sözlerimden etkilenmiş gibi gülümseyerek tatmin olmuş bir ifadeyle başlarını sallamışlardı.

Başkan Lewis, konuşmasına devam ederek, "Vakfımız ve bu gece, insanlara yardım etmek için büyük bir fırsat.’’ Dedi. Ardındansa sözlerini sürdürdü. Başkan Lewis, kibar bir başsağlığı dileyerek, "Ayrıca, kaybettiğiniz değerli yakınlarınız için başsağlığı diliyorum. Zamanın, acıları hafifleteceği ve size güç vereceği umudunu taşıyorum." Sözlerini sürdürdü ve ardından hızlıca ekledi.

‘’Ailen… Bizim için çok değerliydi. Bu gece onların ruhlarına ithafen şehrimiz için daha nice güzel yatırımlara adım atacağız. Konuşmanı büyük bir merakla bekliyor olacağız.’’

Başkan ve Vanessa benimle sohbet etmeye devam ederken, geceye dair detayları, organizasyonun amacı ve hedefleri hakkında konuşarak, geceye daha da dahil olmamı sağlamışlardı Sohbetleri sırasında, başkan ve Vanessa'nın ciddiyeti beni derin bir bunalıma sokarken gecenin atmosferi, benden ziyade diğer insanlara göre başkanın ve eşinin nazik ve saygılı tavırlarıyla daha da parlıyordu.

Başkan, son kez gitmeden önce omzuma nazikçe dokundu ve sıcacık bir gülümseme ile bana baktı. "Hayatta en önemli şey, bu tür anlarda yanımızda olanlardır. Şu an burada olmak ve birbirimizi desteklemek, yaşamın gerçek anlamını gösterir." Diyerek Vanessa’ya kolunu uzattı. Vanessa koluna girip gülümsedikten sonra beni baş selamıyla bir kez daha selamladığında aynı şekilde onu tekrar ederek gülümsedim. Ardından ikili arkasını dönerek bizden uzaklaşmışlardı.

Arkalarından iç çekerek baktığımda Sky sırtımı sıvazlarcasına beni sarıp sarmaladı.

Onur konuğunun konuşması balonun sonuna doğru ortalara doğruydu.

Sky bir baş hareketiyle bir tarafı işaret ettiğinde ona başımı salladım. Ardındansa bana kolunu uzatarak gülümsedi.

Bir kez daha onun koluna girdiğimde kabalıktan uzak, sessiz bir köşenin arayışına geçmiştik.

Ve kendimizi dakikalar sonra balkonda esen rüzgârın serinliğinde bulduk.

Sky ve ben, balo salonundan dışarı çıkıp balkonun ferah havasını soluduk. Gece yıldızlarla aydınlanmış, kasabanın ışıkları uzakta birer yıldız gibi parlıyordu. Balkonun kenarına yaslanıp, etrafı izlerken, kasabanın gece hayatının huzur verici sessizliği içimizi rahatlatıyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Sky’ın yanımda sessizce durması, bu anın değerini anlamama yardımcı oldu.

Balkona adım attığımızda, gece serinliği yüzümüze çarpıyordu. Şehir ışıkları, uzakta bir deniz gibi parlıyordu. Sky, yanımda sessizce yürüyerek, karanlıkta bizi çevreleyen manzarayı gözleriyle tarıyordu. Bir süre sessizlik içinde kaldık; geceyi ve birbirimizi izlemek, sözlerden daha fazla şey anlatıyordu.

Sky, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. “Adelia, seni burada görmek, eski günleri hatırlatıyor bana. Yani, seninle konuşmak istiyorum ama biraz geçmişe dönmemiz gerekecek gibi.’’ Sky gülümsediğinde başımla onu onaylamıştım.

Yanına geçip korkuluklara uzandığımda aynısını yaparak kollarımızı birbirine sürttü.

Uzun zaman olmuştu ama Sky’la geçmişe dair anılar hala canlıydı. O günleri düşündüğümde, hem nostaljik hem de hüzünlü bir duyguyla karşılaşıyordum.

“Geçmişi hatırlamak, hem güzel hem de acı verici,” dedim, gözlerim şehir manzarasında kaybolmuşken. “Bu balo, bana ailemi ve geçmişimi hatırlatıyor. Özellikle de... O günleri, seninle geçirdiğimiz zamanları.”

Sky, başını eğdi ve yüzündeki ifadeyi yumuşattı. “Ben de o eski günleri özlüyorum. Ne kadar değiştiğimizi, hayatımızın nasıl yön değiştirdiğini düşünmek bazen zor olabiliyor. Ama yine de, seninle bu gece konuşmak bana çok şey ifade ediyor. Seni görmek, bazı yaraların iyileştiğini hissettiriyor.”

Gözlerim, Sky’ın bakışlarındaki samimiyeti fark etti. O an, geçmişin gölgeleriyle yüzleşirken, aslında ne kadar güçlü bir bağımız olduğunu hissettim.

“Beni gerçekten tanıyan tek kişisin,” dedim, duygularımın sesi titreyerek. “Geçmişteki her şey, biz değişmiş olsak bile bizi tanımlayan bir parça. Ve şu an burada olman… Hoşuma gidiyor, ben… Nihayet günler sonra kendimi asla yabancı olmadığım bir yerde gerçek ailemin içinde hissettim. Ben var ya… Yanımda olduğun için aşırı mutluyum!’’

Gözleri gözlerime anlamla bakmaya başlattığında gülümsedim.

“Geçmişin yarattığı acı ve güzellikler, bugün kim olduğumuzu şekillendiriyor. Bunu anlamak, her zaman kolay olmuyor ama önemli olan, geçmişten dersler çıkararak ileriye doğru nasıl adım attığımız. Bunu birlikte başardık, değil mi?”

 

Evet, birlikte başardık. Birbirimizin desteğiyle, geçmişin gölgelerinden çıkarak, kendi yollarımızı bulduk. Sky’ın yanında olmak, geçmişin yüklerini biraz daha hafifletiyordu. Ve bu gece, eski dostlarla geçirilen bir anı gibi, hem geçmişin izlerini hem de geleceğe dair umutları taşımak anlamına geliyordu.

Sky elini sırtıma atıp kollarımı sıvazladığında ona daha da sokuldum. Ardından kalbimden vurulmuş gibi hissetmiştim.

Sky’in İngiltere’de okuması…

Orada yaşamaları…

Yutkundum.

‘’Okulun nasıl gidiyor?’’ Soruma sadece gülümsedi. Sonrasında da başını sallayıp önüne baktı.

‘’İyi gidiyordu.’’

‘’Peki ya ne oldu?’’ diye sorduğumda omuz silkti.

‘’Anlatmaya değer değil’’ diyerek bir kez daha döndü ve gülümsedi.

‘’Önemli olan artık burada olmam.’’

Ne?

‘’Yani…’’ diye iç geçirirken Sky başını sallayarak bir kez daha gülümsedi.

‘’Evet, kalıcıyım. Kalıcıyız! Şehre geri döndük!’’

Sky’ın heyecanlı sözleri beni derinden etkilemişti ki bir anda kendimi ona sarılırken buldum. Çocukluk aşkım geri dönmüştü evine!

Yeniden içimdeki hisler filizlenmiş yine eski Adel olmuştum ben!

Sarılmama içtenlikle karşılık verdiğinde kahkahaları kulaklarımda çınladığında ona daha da sıkı sarıldım.

Beni kucağında döndürüp korkuluklara yaslarken omuzlarından tutundum.

‘’Sky!’’ diye bağırırken beni kendine çekti.

‘’Düşürmem seni korkma.’’ Diye fısıldadığında kıkırdadım.

O an içimi saran ürperti ile kollarımı ovalamıştım.

‘’İçeri dönmeye ne dersin?’’ diye sorduğumda ilk birkaç saniye afalladı.

Ardındansa başını sallayarak elini omzuma attı. Beraber balkondan çıkmış ve balo salonunun bir kez daha yolunu tutmuştuk.

Sky’la sohbetimizden sonra, kafamda başka düşünceler de dolanmaya başladı.

Çocukluk aşkımın geçmediğine dair içime doğan şüphelerden tut… Bunun sadece eski yaşantıların sonucu olup olmadığı konusunda şüpheler!..

Loading...
0%