Yeni Üyelik
131.
Bölüm

S5B12

@selinayeda_x

Sabahın ilk ışıkları yavaşça odanın içine süzülmeye başladı. Gözlerimi açtığımda, hafif bir aydınlık odayı yavaşça aydınlatıyordu. Yastığımın üzerinde başımın rahatladığını ve bedensel yorgunluğumun azalmış olduğunu hissettim. Vücudum, Tyler’ın verdiği kanla biraz daha toparlanmıştı, ama hala biraz daha ihtiyacım vardı kana ve normal sağlıklı besinlere.

Üstümden örtüyü atarak yavaşça doğruldum. Mini buzdolabındaki kanlardan üç paket alıp bir kez daha yatağa geçtikten sonra uzandım.

İlk paketi yorgun bir şekilde tüketirken bitişinin ardından ikincisine geçtim ve ardından da üç.

Kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım.

Sabah kahvaltısından sonra da daha iyi olacağıma emindim.

Üstüme rahat bir şeyler giydikten sonra yüzümü yıkayarak toparlandım.

Artık meraklı gözlerin beni beklediği kahvaltı masasına geçebilirdim.

Kahvaltı alanına yaklaştıkça, tüm gözlerin üzerimde toplandığını hissettim. Thomas ve Brad, birkaç diğer kurt adamla birlikte masanın etrafında oturuyordu. Gözleri endişeyle dolu ama aynı zamanda meraklıydı. İki adımda bir durarak derin bir nefes aldım ve eski yerime geçtim.

Hızla hazırlanmış bir kahvaltı masası, taze meyveler, ekmekler, peynirler ve diğer sağlıklı besinlerle doluydu. İçimi rahatlatan bu manzara, kendimi yeniden toparlamama yardımcı olacak bir destek gibiydi. Yanıma gelen Elena bana gülümseyerek “Günaydın, Adelia. Nasıl hissediyorsun?” diye sordu.

“Günaydın,” dedim, biraz yorgun ama samimi bir gülümsemeyle. “Daha iyi hissediyorum, teşekkür ederim. Bu kahvaltı tam zamanında geldi.”

Masadakiler, kahvaltının tadını çıkaran bir şekilde beni izlemeye devam etti.

Kahvaltı masasına otururken, gözlerimi biraz da etraftaki diğer kurt adamlara çevirdim. Onlar, sabahın sakinliğinde bana yardım etmek için hazır olduklarını hissettiriyorlardı.

Yavaşça kahvaltı yapmaya başladım, önce bir dilim ekmekle peynir, ardından meyvelerle devam ettim. Bu sırada, Thomas ve Brad yaklaştı ve yavaşça yanıma oturdular.

En azından rastgele oturma sistemi vardı.

Thomas, “Kendini nasıl hissediyorsun?” diye söze girerek hızlıca sordu, gözleri hala endişeliydi.

“Daha iyi,” dedim, “Kanın ve kahvaltının yardımıyla hızla toparlanıyorum.’’

Kahvaltı boyunca sohbet ettik, arada sırada gülüp, eğlenceli sohbetler yaptık. Yavaş yavaş kendimi toparladığımı ve daha önceki yorgunluğumun azalmakta olduğunu hissettim. Günün ilerleyen saatlerinde kendimi daha iyi hissetmiştim, dinlenmek iyi gelmişti ama yılmayacaktım.

Brad hala yanımdayken fırsat varken sordum.

‘’Seninle çalışabilir miyim?’’ Brad’in bakışları şaşkınlıkla açılsa da gülümsedim.

‘’Sporlar, antrenmanlar, dövüşler…’’ Demeye kalmadan gülümsemiş ve başını sallamıştı olumluca.

Brad, teklifimi duyduktan sonra şaşkınlıkla gözlerini açtı, ancak kısa süre içinde yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. “Bu, beklenmedik bir teklif,” dedi, başını onaylayıcı bir şekilde sallayarak. “Ama kesinlikle kabul ediyorum. Seninle çalışmak, hem fiziksel hem de zihinsel olarak seni daha da güçlendirebilir.”

“Harika!” dedim, mutlu bir şekilde. “Birlikte çalışmak, hem yeteneklerimi geliştirmek hem de kendimi yeniden bulmak açısından büyük bir adım olabilir.”

Brad, “O zaman, ne zaman istersen başlayabiliriz,” dedi, kararlı bir şekilde. “Bu antrenmanların hem fiziksel hem de mental olarak sana yardımcı olacağını düşünüyorum. Ve spor, dövüşler, her şey…”

“Evet, hepsi,” dedim, gülümseyerek. “Bu süreçte, hem kendimi hem de yeteneklerimi test etmek istiyorum.”

Brad, “Bunu yapabilmek için, iyi bir program hazırlamamız gerekecek,” dedi. “Sana uygun bir antrenman programı oluştururuz. Hedeflerimizi belirler ve sana en iyi şekilde rehberlik ederim.”

“Bunu dört gözle bekliyorum,” dedim, heyecanla. “Bu, hem zayıflıklarımı gidermek hem de güçlenmek için iyi bir fırsat olacak.”

Brad, “O zaman hemen işe koyulalım,” dedi, enerjik bir şekilde. “Gerekli tüm detayları planlayıp, en kısa sürede başlarız. Şimdi biraz daha dinlen, bu süreçte sana en çok enerji gerekecek!’’

“Teşekkürler, Brad,” dedim, içten bir şekilde. ‘’Zamanı gelince beni bulursun tamam mı?’’ Bu sorumla Brad gülümsedi.

‘’Öyle olsun.’’ Diyerek ayaklandığında bakışları bir kez daha bana döndü sonra.

‘’Sen şimdi git dinlen. Ben ikindiye doğru geleceğim.’’

Brad’e başımı salladığımda o çoktan gitmişti bile.

Artık doğru ve gerçekçi antrenmanlar beni bekliyordu.

Brad ile…

Tam da işin uzmanından.

Ama nedense… Bunun yerine burada dersleri veren Seraphina ve Cedric idi.

Şaşırtıcı…

Brad’in gidişinin ardından, odanın sessizliğinde kendimi yalnız hissettim ama aynı zamanda, yeni bir başlangıcın heyecanını da yaşıyordum. Brad ile yapacağımız antrenmanlar, kendimi geliştirmek ve zayıflıklarımı yenmek için mükemmel bir fırsat sunuyordu.

Gözlerim, pencerenin dışındaki gün ışığına odaklandı ve bu, sabahın enerjisini hissetmeme neden oldu. Dinlenmek için biraz zamana ihtiyacım vardı, bu yüzden kahvaltıdan sonra uzanarak rahatlamaya karar verdim. Yastığımın yumuşaklığı ve örtünün sıcaklığı içinde, derin bir nefes alarak kendimi toparlamaya başladım.

Dinlenirken, geçen zamanın farkında olmadan gözlerimi kapadım. Zihnimde antrenmanlar ve eğitimler hakkında düşünceler dönüp duruyordu. Brad’in söylediği gibi, günün ilerleyen saatlerinde ciddi bir hazırlık sürecine girecektik ve bu, hem fiziksel hem de zihinsel olarak beni geliştirecekti.

Bir süre sonra gözlerimi açtım ve üzerimdeki örtüyü dikkatlice kaldırdım. Hazırlanmaya karar verdim. Üzerime rahat bir kıyafet giydikten sonra, içimdeki kaşif beni çoktan yönlendirmeye başlamıştı bile.

Brad’le antrenman programlaması yapmak için belirlenen saat yaklaşıyordu. Yatak odasında geçirdiğim dinlendirici zamanın ardından, kendimi daha enerjik ve hazır hissetmeye başlamıştım. İçimdeki heyecanı ve merakı, yeni antrenman programını sabırsızlıkla beklememe neden oluyordu.

Kamp alanının ortasında, Brad’in belirlediği dinlenme alanına adım attım. Orada, Brad’in antrenman düzenlemeleri için hazırladığı birkaç ekipman ve malzeme vardı. Brad, hazırlıklarını tamamlamış görünüyordu.

Brad’in yanına yaklaştım ve nazikçe selam verdim.

Beni gördüğüne şaşırmıştı. ‘’Daha geç bekliyordum. Hatta yanlış hatırlamıyorsam ben gelecektim yanına?’’

Gülümsedim ve kamp sandalyesine oturdum. ‘’Hazır ve nazırım hocam!’’

Brad, gülümseyerek başını salladı. ‘’Peki madem.’’ Dedi ardındansa da devam etti sözlerine.

Evet, hazırsan başlayabiliriz. Öncelikle, hangi alanlarda gelişmek istediğini göz önünde bulundurarak bir program hazırlayacağım.”

“Savunma ve strateji üzerine odaklanmak istiyorum,” dedim, kararlılığımı vurgulayarak. “Aynı zamanda, dövüş becerilerimi geliştirmek ve dayanıklılığımı artırmak istiyorum.”

Brad, ciddi bir ifadeyle düşüncelere daldı. “Anladım. Bu konular üzerine yoğunlaşacağız. Öncelikle, savunma ve strateji üzerine çalışacağız. Güçlü bir temel oluşturduktan sonra, dövüş becerilerini ve dayanıklılığı artırmak için yoğun antrenmanlara geçeceğiz.”

Brad, belirli bir alanı göstererek, “Bu alanda savunma tekniklerini çalışacağız. Burada, farklı savunma pozisyonlarını ve stratejik hamleleri öğreteceğim. Aynı zamanda, bu tekniklerin pratik uygulamalarını yapacağız.”

Gösterdiği alana bakarak, “Güzel görünüyor. Peki ya dövüş becerileri?” diye sordum.

Brad, antrenman alanının diğer tarafını işaret ederek, “Dövüş becerileri üzerinde çalışırken, buradaki ekipmanı kullanacağız. Burada, çeşitli dövüş tekniklerini ve komboları öğreteceğim. Ayrıca, dayanıklılığını artırmak için çeşitli egzersizler yapacağız.”

Brad’in detaylı açıklamaları, antrenmanların kapsamını ve önemini gözlerimin önüne serdi. “Bu programı ne kadar sürede tamamlayacağız?” diye sordum, merakla.

Brad, düşünceli bir şekilde yanıtladı. “Bu, senin ilerlemen ve adapte olmanla ilgili. Genel olarak, haftalık bir program hazırlayacağım. Ancak, ilerlemeni gözlemleyerek gerektiğinde ayarlamalar yapacağım.”

“Anladım. Teşekkür ederim,” dedim, motive bir şekilde. “Başlamak için sabırsızlanıyorum.”

Brad, hafifçe gülümsedi ve elindeki notları bir kenara bıraktı. “Harika. O zaman, bu hafta savunma ve strateji üzerine odaklanalım. İlk olarak, temel savunma teknikleriyle başlayacağız ve ardından daha karmaşık stratejilere geçeceğiz. Hazırsan, hemen başlayabiliriz.”

Brad’in enerjisi ve kararlılığı, içimdeki motivasyonu artırdı. Hazır bir şekilde, antrenmana başlamaya karar verdim. Brad’in talimatlarına uyarak, antrenman alanına geçtim ve kendimi bu yeni süreç için tamamen hazır hissettim.

İlk olarak, temel savunma tekniklerini ve stratejik hamleleri öğrenmeye başladık. Brad’in yönlendirmeleri ve detaylı açıklamaları, her hareketi anlamamı ve uygulamamı sağladı. Bu süreçte, hem teknik hem de fiziksel olarak kendimi geliştirmeye başladım.

Brad’le antrenman programına başlamıştık ve günler ilerledikçe, her şey giderek daha yoğun ve zorlu hale geliyordu. İlk günlerin ardından, savunma ve strateji üzerine yaptığımız çalışmaların temelini sağlamlaştırmıştık. Artık, bu temel üzerinde daha karmaşık teknikler ve dövüş becerileri üzerine çalışmaya başlamıştık.

Sabahları erken kalkıp antrenman yapmaya başladığımızda, Brad’le arasında bir uyum yakalamıştık. O, kesin ve kararlı bir şekilde yönlendirmelerde bulunurken, ben de her geçen gün daha fazla ilerleme kaydediyordum. Antrenmanlar genellikle sert ve yorucu oluyordu, ama Brad’in motivasyonuyla, her zorluğun üstesinden gelmeye çalışıyordum.

Sabahın ilk ışıkları kamp alanına yayıldığında, ben ve Brad antrenmana başlamaya hazırdık. Güne erken başlamıştık ve sabah serinliği, antrenman yaparken ekstra bir tazelik katıyordu. Brad’in gözleri, belirgin bir kararlılık ve odaklanma ile parlıyordu; bu, her antrenmanın temel unsurlarından biriydi.

İlk olarak, temel ısınma hareketlerine başladık. Brad, esneme ve ısınma egzersizlerinin her adımını titizlikle gösteriyordu. “Bu hareketler, kaslarını hazırlayacak ve seni sakatlanmalardan koruyacak,” dedi, her hareketin önemini vurgularken. Ben de onun talimatlarını harfi harfine takip ederek, her kasımı esnetmeye çalıştım. Isınma seansı, vücudumu uyanık ve harekete hazır hale getirdi.

Sonrasında, temel dövüş teknikleri üzerine çalışmaya başladık. Brad, teknikleri tek tek açıkladı ve nasıl yapılması gerektiğine dair ayrıntılı bir rehberlik sundu. “Bu tekniği doğru bir şekilde yapmalısın, Adelia. Kendi ağırlığını kullanarak, etkili bir savunma ve saldırı kombinasyonu oluşturmalısın,” dedi.

İlk olarak, bir saldırı hareketi üzerine çalıştık. Brad, hareketi yavaşça gösterdi ve ardından beni izlemesi için pozisyona geçti. “Dikkatli ol, hareketleri doğru yapmalısın. Her şey, doğru teknikleri uygulamanda gizli,” diye uyardı. Hareketi dikkatle izledim ve denemeye başladım. Ardındansa kaşlarım Brad’e çatılmıştı. ‘’Amatör değilim Brad! Çıtayı yükselt, ben bir vampir avcısıyım unuttun mu!?’’

Brad sırıttığında başını sallaması da kaçınılmaz olmuştu.

‘’Pekala öyleyse buna geçelim!

Daha sonra, savunma tekniklerine geçtik.

“Bu savunma tekniği, seni her açıdan gelen saldırılardan koruyacak,” dedi.

Tek bir pozisyon alışımla bir kez daha gözlerim devrildi.

‘’Hey bunu da biliyorum zaten!’’

Brad’in gözleri büyüdüğünde iç çekişlerim artmıştı.

‘’Pekala!’’ dediğinde yeni bir pozisyon düşündüğü kaçınılmazdı.

Ve ben ise… Sadece onu beklemekteydim.

‘’Pekala!’’ diyerek bir kez daha söze girdiğinde bakışlarım ona kaydı. ‘’Benimle dövüş öyleyse. Sorunun sadece öfke olsa gerek! Hadi bakalım yenelim şu bebeyi!’’

Brad’e sırıttığımda gardımı almıştım bile.

‘’Öyle olsun bakalım!’’ diyerek üstüne atıldığımdaysa da savaş kaçınılmazdı.

Dövüş çoktan başladı!

Dövüş simülasyonlarına geçtiğimizde, gerçek bir rakip gibi karşı karşıya geldik. Brad, düşmanımın saldırılarını canlandırarak bana karşı hareket etti. “Bu, gerçek bir dövüş ortamını simüle ediyor. Gerçek bir rakip karşısında bu teknikleri nasıl uygulayabileceğini göreceksin,” dedi. Brad’in hızla ve etkili bir şekilde saldırdığı anlarda, ben de savunma ve karşı saldırı tekniklerimi uygulamaya çalıştım. Geriye düşmekten kaçınarak, her seferinde daha iyi bir performans göstermekteydim.

Zaman ilerledikçe, antrenman daha yoğun ve zorlayıcı hale geldi. Farklı teknik kombinasyonları, daha hızlı ve etkili hareketler üzerinde çalıştık. Brad, sürekli olarak performansımı gözlemleyerek geri bildirimde bulunuyordu. “Bu hareketi doğru yapıyorsun ama daha hızlı olmalısın,” dediği anlarda, kendimi daha da zorlayarak hızımı artırmaya çalıştım.

O an Brad ikinci bir sorunumu daha keşfetmişti.

Hız! 

Artık hız artırıcı antrenmanlar yapmak da gerekecekti.

Antrenmanın ortalarında bir ara Brad, beni bir kenara çekerek dinlenmemi istedi. “Bir mola vermek önemli,” dedi. “Sadece fiziksel değil, zihinsel olarak da dinlenmen gerekiyor. Dinlenme, ilerlemeni destekler ve enerjini geri kazanmanı sağlar.”

Bir süre dinlendikten sonra, Brad’in getirdiği enerji içeceklerimizi -kan- ve suyu içerek, yeniden enerji topladım. Mola boyunca, Brad’le kısa bir sohbet ederek, hedeflerimizi ve nasıl daha iyi olabileceğimizi konuştuk. Bu sohbet, bana ekstra bir motivasyon sağladı ve antrenman sırasında karşılaştığım zorlukları aşmak için gereken gücü bulmama yardımcı oldu.

Son olarak, tekniklerin birleşiminden oluşan bir seriyi uyguladık. Hem saldırı hem de savunma hareketlerini içeren bu seri, beni gerçekten sınadı. Brad, her hareketin doğru yapıldığından emin olmak için dikkatlice izledi ve geri bildirimde bulundu. “Bu seriyi doğru yapmak, hem yeteneklerini hem de dayanıklılığını test edecek,” dedi. Hareketlerin her birini doğru bir şekilde uygulamaya çalışırken, vücudumun sınırlarını zorladım. Ancak, Brad’in desteği ve rehberliğiyle, bu zorluğun üstesinden gelmeyi başardım.

Antrenman bitiminde, yorgun ama tatmin olmuş bir şekilde yere oturdum. Brad, yanımda otururken gülümsedi ve başını salladı. “İyi iş çıkardın, Adelia. Her geçen gün daha iyi oluyorsun. Ama unutma, bu yolculukta kendine dikkat etmen de önemli.”

Bu antrenman süreci, hem fiziksel hem de zihinsel olarak beni zorlasa da, Brad’in desteği ve rehberliğiyle her gün daha iyi bir seviyeye geliyordum. Her antrenmanda, gelişimimi görmek ve kendi sınırlarımı aşmak, bu yolculuğun en tatmin edici kısımlarından biri haline gelmişti.

Antrenmanlara yine amansızca ama bu sefer kamp alanı yakınlarında Brad ile birlikte devam ederken bir gün, antrenman sırasında Brad bir ara durdu ve dikkatle yüzüme baktı. “Son zamanlarda oldukça iyi ilerliyorsun, Adelia. Ancak, kendine yeterince zaman ayırıyor musun?” diye sordu, endişeli bir ses tonuyla.

Şaşırarak başımı salladım. “Evet, Brad. Ama bu kadar yoğun çalışmak bana iyi geliyor. Daha fazla gelişmek istiyorum.”

Brad, derin bir nefes aldı ve gözlerimi dikkatle inceledi. “Gelişmek iyi, ama bedeninin ve zihninin de dinlenmeye ihtiyacı var. Aksi halde, aşırı çalışmanın sonucunda karşılaşabileceğimiz riskler artabilir.”

Brad’in söylediklerine dikkatlice kulak verdim. “Tamam, biraz dinlenmeyi kabul ediyorum. Ama sadece biraz.”

Brad, hafifçe gülümsedi. “Bu harika. Şimdi, biraz mola verelim. Dinlenmek, ilerlemeni hızlandırabilir ve enerjini geri kazanmana yardımcı olabilir.”

Mola sırasında, kamp alanında dolaşarak etrafı incelemeye başladım. Brad’in sözlerinin ardından, gerçekten de kendime biraz zaman ayırmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Gözlerimi kapatıp, birkaç derin nefes aldım ve kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Antrenmanlarımın yoğunluğuna rağmen, bu süreçte Brad’in desteği, hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendimi güçlendirmeme yardımcı oluyordu. Artık, antrenmanlarımı daha da verimli hale getirmek ve gelişimime odaklanmak için, Brad’le olan bu uyumlu çalışmamı sürdürmeye kararlıydım.

Bir süre sonra, tekrar antrenman sahasına döndüğümüzde Brad yeni bir antrenmana geçti.

Hız ve çeviklik!

Kurt formunda bir kurt adam yüz yirmi beş kilometre hızda koşabiliyordu saatte.

Melez Tyler ise kurt formundayken iki yüze çıkıyordu.

Brad kendini olabildiğince geliştirmiş ve söylediklerine göre doksan sekiz kilometre hızı bulmuştu koşusu saatte.

Ben ise… Hiçbir zaman elimde bir kronometre ile test etmemiştim. Ve şimdi gördüğüm kadarıyla… Zamanı gelmişti!

Brad, “Hız ve çeviklik, bir dövüşçü için kritik unsurlardır,” dedi, gözlerinde kararlı bir ifade ile.

‘’Hızımızı test edeceğiz ve bununla birlikte çevikliğimizi de ölçmeye çalışacağız. Bu, yeteneklerimizi nasıl geliştirebileceğimiz konusunda bize çok şey gösterecek.”

Öncelikle hız testi yapacaktık. Brad, beni ve kendisini test etmek için bir işaretleme sistemi kurdu. İşaretler, belirli aralıklarla yerleştirilmişti ve her bir işaret arasında ne kadar sürede geçebileceğimiz ölçülecekti. Brad, köken olarak bir kurt adamın hızı hakkında bilgi verirken, Tyler’ın melez formundaki hızını da göz önünde bulundurabileceğimizi belirtti.

“Şimdi başlıyoruz,” dedi Brad, yanımda dururken. “Sırasıyla her bir işareti geçeceğiz ve hızımızı ölçmeye çalışacağız.”

Önce Brad koştu. Güçlü ve dengeli adımlarla, hızını göstermek üzere işaretleri hızla geçti. Doksan kilometreyi geçebildiği hızı, gözlerimi fal taşı gibi açtırdı. Hızının etkileyici olduğunu düşündüm, ama benim hızımın ne olduğunu öğrenmeye kararlıydım.

“Şimdi senin sıram,” dedi Brad, cesaretlendirici bir gülümsemeyle. “Hazır olduğunda başlayabilirsin.”

Kendime güvenerek, odaklandım ve hızımı artırmak için derin bir nefes aldım. Kuru ve hafif rüzgarlı havayı hissederek, bedeni harekete geçirdim. Her adımda, yere daha sıkı basarak hızımı artırmaya çalıştım. İşaretlere doğru ilerlerken, hızımı maksimuma çıkarmaya odaklandım.

Hızımı ölçerken, işaretlerin her birinden geçerken geçirdiğim süreyi not eden Brad, hızımı hesapladı. Kendimi oldukça iyi hissettim, ama sonucun ne olacağını merak ediyordum. Brad’in gülümsemesi, başarıya ulaşmış gibi görünüyordu.

“Harika bir hız yakaladın!” dedi Brad, sonuçları kontrol ederken. “Senin hızın çok iyi. Bu, senin potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.”

Hız testinin ardından, çeviklik testine geçtik. Çeviklik, hız kadar önemliydi ve genellikle belirli hareketlerle test ediliyordu. Brad, çeşitli engeller yerleştirdiği bir parkur kurmuştu. Engeller, sıçrama, dönme ve hızla yön değiştirme gerektiriyordu. Bu parkur, çevikliğimizi test etmek için ideal bir ortam sağlıyordu.

“Bu parkuru hızlı ve etkili bir şekilde geçmeye çalış,” dedi Brad. “Her engeli minimum sürede aşmalısın. Hedefin, hem hızını hem de çevikliğini en iyi şekilde kullanmak.”

Parkura başlamadan önce, her engeli dikkatlice inceledim ve stratejimi belirledim. Engellere karşı nasıl bir yaklaşım sergilemem gerektiğini düşünerek, adımlarımı dikkatlice planladım. Parkur başladığında, çevik hareketlerle her engeli aştım. Engelleri geçerken, hızımı koruyarak çevikliğimi göstermeye çalıştım.

Brad, parkuru bitirdiğimde yanımda durarak, “Çok iyi bir performans sergiledin,” dedi. “Çevikliğin gerçekten etkileyici. Her engeli geçerken gösterdiğin hız ve hassasiyet harika.”

Bu testler sırasında, hız ve çevikliğimi daha iyi anlama fırsatını buldum. Brad’in verdiği geri bildirimler ve teşvikler, kendimi geliştirme konusunda büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Hız ve çevikliğin, dövüşçü olarak ne kadar önemli olduğunu ve bu özelliklerin sürekli geliştirilmesi gerektiğini anlamıştım.

Bu antrenman, sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda zihinsel olarak da sınırlarımı zorlamama yardımcı oldu. Brad’in desteğiyle, hızımı ve çevikliğimi daha ileriye taşıyabileceğime dair güvenim arttı. Her bir test ve egzersiz hem yeteneklerimi hem de kendime olan inancımı güçlendirdi.

Antrenman bitiminde Brad ve ben, parkurun kenarına oturduk ve sonuçları değerlendirmek üzere toplandık. Güneş, gökyüzünde yavaşça yükselirken, parkurun etrafındaki gölgeler de uzamıştı. Brad, bir not defterine hız ve çeviklik testlerimizin sonuçlarını yazdı ve ardından gözlüğünü takarak notlarına göz attı.

Brad, not defterini kapattı ve bana dönerek, “Hız ve çeviklik testlerini tamamladık. Gerçekten etkileyici bir performans sergiledin,” dedi, gülümseyerek. “Şimdi sonuçları konuşalım.”

Yorgun ama memnun bir şekilde, “Tamam,” dedim, biraz meraklı bir şekilde. “Sonuçlar nedir?”

Brad, sonuçları detaylı bir şekilde anlatarak, “Hız testinde saatte doksan beş kilometre hıza ulaştın. Bu, gerçekten iyi bir sonuç. Bunu daha da geliştirebiliriz, ama şu anki hızın oldukça etkileyici,” dedi. “Özellikle senin hızın, bir kurt adamın ortalama hızının üzerinde. Bu, yeteneklerinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.”

Brad’in yüzündeki memnuniyet, başarılı bir iş çıkardığım için beni gerçekten gururlandırdı. “Çeviklik testinde de oldukça iyiydin. Engelleri geçerken sergilediğin hareketler, hem hızlı hem de hassastı. Her engeli geçerken gösterdiğin performans, çevikliğini ne kadar geliştirdiğini gösteriyor.”

Kendimi biraz daha iyi hissetmeye başladım. “Teşekkür ederim, Brad. Hız ve çeviklik konusunda ilerlemem gerektiğini biliyordum, ama bu kadar hızlı gelişebileceğimi düşünmemiştim. Bu, benim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.”

Brad, başını sallayarak, “Bu sadece bir başlangıç,” dedi. “Hızını ve çevikliğini daha da geliştirmek için birlikte çalışacağız. Her zaman kendini zorlaman ve sınırlarını test etmen gerekiyor. Bu şekilde daha da güçleneceksin.”

Gözlerim Brad’e dönüp, “Sence ne kadar daha ilerleyebilirim?” diye sordum.

Brad, düşünceli bir şekilde cevapladı, “Bunu ölçmesi karmaşık olurdu. Bedenin her daim yeniliğe açık bir insan figürünü de barındırdığı için. Eğer sadece melez olsan yüz beş diyebilirdim ama şimdi düşündüğümde kendini ileri taşıyan bir insan figürü varlığında ne kadar çok çalışırsan o kadar çok hızlanırsın gibi. Ama dediğim gibi bu, zaman ve yoğun bir çalışma gerektirir. Çevikliğini ise daha da geliştirebiliriz. Senin potansiyelin büyük, sadece doğru antrenmanlarla bu potansiyeli ortaya çıkarmamız gerekiyor.”

Kendimi heyecanlı ve motive hissettim. “O zaman, her zaman çalışmaya devam edeceğim,” dedim kararlı bir şekilde. “Bu antrenmanlar ve Brad’in desteği, bana ne kadar ilerleyebileceğimi gösterdi. Şimdi sadece bu yolu devam ettirmek istiyorum.”

Brad, memnun bir şekilde gülümsedi ve “Bu şekilde devam edersen, daha da güçleneceksin,” dedi. “Şimdi biraz dinlen ve sonra tekrar çalışmalara başlarız. Her şey yolunda gidiyor ve ilerlemen gerçekten harika.”

Sonuçları ve planları konuşurken, Brad’in desteği ve teşvikleri bana kendimi daha güçlü ve motive hissettirdi. Hız ve çeviklik testleri, benim için bir dönüm noktası oldu ve bu yolda daha da ilerlemek için kararlılığımı pekiştirdi.

Brad’leyken kendimi gerçekten de rahat hissediyordum. Yargılama yok. Sadece sonuna kadar destek var.

Onun yanında rahatım ve her daim ileri bakmaya hazırım.

Brad tıpkı benim gibiydi, beni yansıtmaktaydı.

Onun hakkında aklımda hala melez zehri dozları aldığı anılar vardı.

Brad kendini geliştirmek için elinden geleninin fazlasını yapıyordu, bende öyle… Bende öyle yapacaktım!

Yeni bir günde hız geliştirme için temel antrenmanları yapacaktık bu yüzden akşam serinliğinin çöküşü ile dinlenmek adına birbirimizden uzaklaştık.

Yatağa girdiğimdeyse rahat bir nefes vermiştim.

Brad ile geçirdiğim her dakika beni daha da motive ediyor ve bana daha iyi geliyordu.

Yeni güne temel hız koşusuyla başladık. Brad, başlangıç çizgisinde durdu ve “Bugün hızını daha da artırmak için bazı teknikler kullanacağız,” dedi. “Önce ısınacağız, sonra hız koşularına geçeceğiz.”

Isınma egzersizleri sırasında, kaslarımı hafifçe gererek ve eklem hareketliliği egzersizleri yaparak başladık. Brad, her hareketi dikkatlice izleyip gerekli düzeltmeleri yaptı.

“Şimdi, hız koşularına başlayacağız,” dedi Brad, enerjik bir şekilde. “Her yüz metrede hızını artırarak koşacaksın. İlk set yavaş olacak, son set ise maksimum hızda olmalı.”

İlk yüz metreyi kontrollü bir hızda koştum, ardından hızımı yavaşça artırdım. Her setin sonunda, yavaşlayarak toparlanma süreleri verdik. Bu şekilde, hızımı adım adım artırarak her seferinde daha yüksek hızlara ulaşmayı hedefledik.

Bir sonraki aşama, çift yönlü sprintler oldu. Brad, parkurun iki ucunda koni yerleştirdi ve “Burada önemli olan hız kadar çevikliği de geliştirmek,” dedi. “Koni arasında hızlıca gidip gelmen gerekiyor.”

Yavaşça başlamıştım, ama her gidiş dönüşte hızımı artırdım. Çift yönlü sprintlerde, hızımı artırmak ve ani yön değişikliklerine alışmak için yoğun bir şekilde çalıştım. Brad, her yön değişimimde formumu ve hızımı gözlemleyerek geri bildirimlerde bulundu.

“Bu antrenman, hızının yanı sıra çevikliğini de artıracak,” dedi Brad. “Hızlı hareket ederken aniden yön değiştirme yeteneğin, hızını önemli ölçüde etkileyebilir.”

Son olarak, parkur üzerinde zorlu bir rota oluşturdum. Bu parkur, çeşitli engeller, eğimler ve hız artış noktaları içeriyordu. Brad, parkurun her bölümünü test ettikten sonra, “Bu parkur senin hızını hem düz yolda hem de engelli alanda geliştirecek,” dedi.

Parkurun her bölümünü dikkatle geçmeye başladım. Engellerin üzerinden atlamalı, eğimlerden yukarı koşmalı ve hızımı korumalıydım. Bu, hem fiziksel hem de zihinsel olarak beni zorladı, ama aynı zamanda hızımı test etmek için harika bir fırsattı.

Antrenmanların sonunda, Brad ile sonuçları değerlendirdik. Brad, hızımı ve performansımı gözden geçirerek notlar aldı. “Bugün oldukça iyi bir gelişim gösterdin,” dedi. “Özellikle çift yönlü sprintlerde hızını artırma konusunda büyük bir ilerleme kaydettin.”

Son hız testi sonuçlarına göre, hızım saatte doksan sekiz kilometreye ulaştı. Tıpkı Brad gibi. Bu, önceki hızımdan belirgin bir artıştı. Brad, “Bu hızda kalmaya devam edersen, hedefimiz olan saatte yüz beş kilometreye ulaşmak çok uzak değil,” dedi. “Hızını ve çevikliğini geliştirmek için bu tür antrenmanları düzenli olarak yapmalısın.”

Gelişimimi görmek, moralimi yükseltti ve daha da hırslı hale gelmeme neden oldu. Brad’in rehberliği ve antrenman yöntemleri, hızımı artırmak konusunda bana büyük bir yardım sağladı. Şimdi, her antrenman sonrası kendimi daha güçlü ve daha hızlı hissediyordum.

Brad’in verdiği geri bildirimle motive oldum ve hız geliştirme çalışmalarına devam etmek için hazırdım. Antrenmanlar, her geçen gün daha yoğun hale geliyordu ama en sonunda başarmıştım!

Dövüşte yetkinlik on da on!

Çeviklik on da on!

Hız on da bilmem de bir sekiz buçuğu var!

Saldırı savunma on on ve vampir avcılığı tabii ki de on da bin!

Burada bir spor salonu yoktu. Ama spor salonunu aratmayan birçok şey vardı etrafta ki işte onlar bana yardımcı olmuştu, hem de fazlasıyla!

Artık kendimi güçsüz hissetmiyordum.

Beni güçsüz görseler de hissetmeyecektim çünkü artık kendimi kanıtlamıştm.

İlk önce kendimi kendime kanıtladım!

Kendimi Brad’e kanıtladım.

Şimdiyse de hazırdım.

Öfkemi yenerek Brad ile son bir kez daha sonuna kadar kapışmaya!

İki hafta boyunca süren bu süreç, benim için hem bir sınav hem de bir dönüm noktası oldu. Bu süre zarfında, kendimi tamamen antrenmana adadım, günlerimi neredeyse yalnızca güç ve dayanıklılık üzerinde yoğunlaşarak geçirdim.

Brad, bu zorlu süreçte yanımda en büyük destekçim oldu. Onun varlığı, hem bir arkadaş hem de bir mentor olarak benim için çok önemliydi. İlk günlerden itibaren, Brad’in desteği olmadan bu sürecin üstesinden gelmenin ne kadar zor olacağını düşündüm.

İlk hafta, bedenimin bu yeni antrenman ritmine alışması açısından oldukça zorlu geçti. Her sabah erkenden kalkıp, Brad ile birlikte geniş ormanlık alanda koşuya çıkıyorduk. İlk günlerde, hızımı artırmaya çalışırken, yer yer yorgunluk ve kas ağrıları yaşadım. Brad, saati her gün dikkatlice kontrol ediyor, hızımı ölçüyor ve günün sonunda sonuçları analiz ediyordu.

Sabah koşularımız, çoğunlukla saatte seksen yedi ile başlıyordu. Koşu sırasında kendimi sınırlamak zorunda kaldım çünkü başta bu kadar yüksek hızlarda koşmak, bedenimi fazlasıyla yoruyordu. Ancak, Brad’in sürekli cesaretlendirmesi ve motivasyonu sayesinde hızımı her geçen gün biraz daha artırabildim.

Koşuların ardından, güç ve dayanıklılık üzerine yapılan antrenmanlar başlıyordu. İpin çekilmesi, ağırlık kaldırma, ve zorlu parkur geçişleriyle geçen uzun ve yorucu saatler geçirdim. Bu tür egzersizlerin ardından genellikle bacaklarım ve kollarım ağrıyordu. Brad’in sürekli yanımda olması, bu acının üstesinden gelmemi sağladı.

İkinci hafta, ilk hafta kadar zorlayıcı olmasına rağmen, kendimi daha güçlü ve dayanıklı hissetmeye başladım. Koşu hızımızı artırarak saatte doksan yediye çıkarmıştık.

Bu hızda koşmak artık daha doğal hale gelmişti. Her koşunun ardından biraz daha iyileşmiş ve hızımı artırmıştım.

Bu süreçte, antrenmanlarımıza ek olarak, vücut kuvvetimi artırmak için çeşitli teknikler üzerinde çalıştık. Özellikle, Brad’in sıkı denetiminde yapılan dövüş antrenmanları ve çeşitli stratejik egzersizler, hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlenmemi sağladı. Brad, bu süre boyunca her gün saati ölçerek ne kadar ilerleme kaydettiğimi izledi. Koşu hızımızı gün geçtikçe artırarak, beni her gün biraz daha zorlamayı başardı.

Ben her geçen gün gelişmeye devam ediyordum.

Hatta bir gün… Sabah koşumuz esnasında o hız bana yetmeyerek sınırları daha da arşa yükseltmiştim. Brad ardımdan yetişmek için can havliyle koşsa da başaramayacağını gayet iyi biliyordum.

Çünkü kendisi de demişti. Ben her gün gelişime ve iyileşmeye açık bir insan figürüydüm.

İki haftalık bu zorlu dönemin sonunda, hızım saatte yüze ulaşmıştı çoktan. Ve ardından da yüz bire.

Tabii çok bir fark olmasa da böyleydi işte.

Yüz bir kilometre!

Brad’in desteği ve cesaretlendirmesiyle, bu süre zarfında büyük bir gelişim gösterdim. Artık koşular sırasında kendimi daha güçlü ve özgüvenli hissediyordum. Bu süreç, sadece fiziksel değil, aynı zamanda mental olarak da büyük bir sınavdı.

Brad ile bu yolculuk, benim için hem bir mücadele hem de bir başarı hikayesiydi. Her gün, sınırlarımı zorlamak ve yeni bir seviyeye ulaşmak için birlikte çalıştık. Onun desteği ve teşviki, bu iki haftanın her anında büyük bir fark yarattı. Şimdi, elde ettiğim bu yeni güçle, kendimi daha hazır ve güçlü hissediyorum. Bu süre zarfında yaşadıklarım, hem kişisel hem de fiziksel olarak büyük bir dönüşüm geçirmemi sağladı.

Ve işte Brad’le yaptığımız bu dövüş anına gelmişti sıra!

Bu iki haftalık antrenmanın zirve noktasıydı. O an, hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendimi zirveye taşıdığımı hissettim. Antrenmanların sona ermesinin ardından Brad ile aramızda bu çekişmeli dövüşü yapmaya karar verdik.

Loading...
0%