Yeni Üyelik
133.
Bölüm

S5B14

@selinayeda_x

Tyler’ın yüzündeki o yaramaz ifadeyi ve sırıtmayı görmek, içimdeki öfkeyi ve endişeyi aniden silip süpürdü. Kolları beni kucağına çekerken, gözlerindeki ışıltı ve samimiyet bana ihtiyacım olan huzuru verdi.

Beni tekrar öperken, bu öpücüğün sadece bir özür değil, aynı zamanda derin bir bağlılık ve sevgi ifadesi olduğunu hissettim. İçimi kaplayan sıcaklık ve güven, tüm yorgunluğumu ve kırgınlıklarımı unutmama neden oldu. Tyler’ın kucağında olmak, bana gerçek bir rahatlama ve mutluluk verdi.

Tyler, öpücüğün ardından gülümseyerek, “Beni düşündüğün kadar kendini de düşünmelisin, Adel,” dedi. “Aksi takdirde, sana ne kadar sıkı sarılsam da yine de yorgun olacaksın.”

Tyler’a olumsuzca başımı sallamıştım.

‘’Daha az önce uykumdan uyandım. Beni merak edeceğine kendi haline bak. Bas baya yorgunsun işte. Hadi… Yolu biliyorsun?’’

Tyler’ın sözlerimle kaşları çatılınca güldüm.

‘’Hangi yol.’’

‘’Dinç olmanın yolu…’’ diye fısıldadığımda kahkaha attı.

‘’Onu burada yapamayız tatlım, duyarlar. Yetinmeyip bir daha basarlar. Üstüne bir de Alfred… Hani Alfred? Unuttun mu?”

Gözlerimdeki şaşkınlık yerini kahkahaya bıraktı. Tyler’ın bu şekilde rahatlamış ve esprili hali, içimdeki tüm gerilimi çözdü. “Ah, Alfred,” dedim gülerek. “Unutmuştum! Düşünemedim bile!”

Tyler, gülümseyerek, “Evet, Alfred’i unuttuk. O yüzden burada bu kadar rahatlamış ve serbestiz. Ama gerçekten, daha sessiz bir ortamda olmalıyız,” dedi.

Kahkaham devam ederken, Tyler’ın bu yaramaz tavırları ve espirili yaklaşımı, kendimi rahatlamış ve huzurlu hissetmemi sağladı.

‘’Dağa kaçır öyleyse!’’ diye ufak bir fikir sunduğumda kahkahası daha da arttı.

‘’Dağdayız zaten unuttun mu?’’

Gözlerim devrildiğinde Tyler beni duvara ittirip eliyle ağzımı kapattığı gibi boynuma gömülmüştü.

Keskin dişler boynuma bir anda batarken vücudum titredi.

Tyler’ın dişleri boynuma batarken, içimdeki titremeyi ve hızla yükselen heyecanı hissedebiliyordum. O birkaç saniyelik an, adeta zamanın durmuş gibi hissettirdiği bir birleşmeydi. Tyler’ın enerjisi ve yaramazlığı bu anı daha da etkileyici kılıyordu.

Bir süre sonra, Tyler bana yaramazca bir bakış attı ve “Tatmin etti mi?” diye sordu. Sorusu, içimde ufak bir sinir kıvılcımını ateşlemişti, ama aynı zamanda onun bu yaramaz tavrı yüzünden hafifçe gülümsemekten de kendimi alamıyordum.

Gözlerimi ona diktim ve hafifçe sinirli ama eğlenceli bir şekilde, “Bu tatmin etme konusunu senin elinden öğrenmeye ihtiyacım var mı?” dedim, sesimdeki hafif alaycı tonda bir belirginlik vardı. “Ama her durumda… Bunu başka bir yerde denemek isteyebilirim.”

Tyler’ın yüzündeki sırıtış daha da genişledi, gözlerinde bir kıvılcım parladı. “Bunu yapmayı çok isterim, ama önce biraz dinlenmeliyiz.’’

Yemişim dinlenmesini!

Hızlı bir şekilde Tyler’ı ittirip dolaptan birkaç paket alıp çantaya attığım an bungalovdaki kamp malzemelerini de aldım.

Tyler’ın yanına hızlı bir şekilde vardığımda onun bir şey bile demesini beklemeden kolunu kavramıştım.

‘’Kendini bana bırak kovboy!’’

Sonrasında evden çıkıp gitmemiş ve ormanın içinde hızlı bir şekilde kaybolmamız bir olmuştu.

Hızımı denerken koşturduğum bu ormanlarda bulduğum harika bir manzaraya sahip bir yere adımladığımızda koşmayı durdurdum.

Tyler’ın bakışları şaşkınlıkla etrafta gezinirken Tyler’ı yere ittim.

Tyler bunu beklemediğinden afallayarak yere düştüğünde üstüne çıkmıştım.

Bir dakika kırk altı saniye içinde kat ettiğim bu üç kilometrelik yolun ardından şimdi Tyler’ın üstüne çıkmış bir vaziyetteydim.

‘’Artık kimsenin duyabileceğini sanmıyorum!’’ diyerek Tyler’ın dudaklarına yapıştığım anda kahkahasını hissetmiştim.

Eli belimi sardığında kısa sürede benden ayrılmıştı. Sırtı hale çimenlerle birleşik konumdayken bir elini başının arkasına attı ve rahat bir konuma geçti.

‘’Brad duyabilir.’’

Hay Brad’ine!

‘’İnadına gelip de bölmek isteyeceğini sanmam.’’ Diye fısıldadığımda Tyler vücudumu kendisine biraz daha bastırarak yükseldi.

‘’Denememeli de zaten!’’ diyerek dudaklarıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim.

Akan şelalenin ve şelale yatağının manzarasında neredeyse uçurum kenarı denecek bir manzarada, dağların gökyüzüyle buluştuğu kesimdeydik.

Tyler’ın vücudu, beni nazikçe kendine daha yakın çekerken, sıcaklığı ve güveni her geçen saniye daha da belirginleşiyordu. Birbirimize yakın olmanın verdiği rahatlık, çevremizdeki doğanın güzelliğiyle birleşiyordu. Akan şelalenin, ormanın derinliklerinden yükselerek kayalardan süzülüp aşağıya doğru oluşturduğu bu doğal manzara, bir huzur ve özgürlük hissi veriyordu. Dağların yükseklerinde buluşan gökyüzü, bulutlarla kaplı bir perde gibi üzerimizi sarmıştı.

Tyler’ın dudakları, öpücüğün ardından benimkinin üzerinde gezindi. Hafif bir gülümseme, hissettiğim tatminle birleşmişti

Dudaklarıma tekrar bir öpücük kondurduğunda, gözlerimdeki mutluluğu görebiliyordu. Tyler’ın elleri belimde, nazikçe ama kararlı bir şekilde bana sıkıca bağlıydı. Bu hareket, aramızdaki bağın ne kadar güçlü olduğunu ve bu anın kıymetini artırdığını hissettiriyordu.

Şelalenin suyu, aşağıya doğru süzülürken oluşturduğu şırıl şırıl sesle etrafı saran huzur dolu sessizliği kesiyordu. Dağların zirvelerinde buluşan gökyüzü, altındaki orman ve şelalenin yumuşak renkleriyle birleşiyordu. Bu manzara, sanki doğa ve gökyüzü aramızda bir köprü kurarak bizi bu anın içine çekmişti.

Tyler’ın gözleri, bu muazzam manzarayı izlerken bir süre için kendini doğanın güzelliğine kaptırmıştı. Ardından, tekrar bana döndüğünde doğrularak kasıkları üzerine oturmuştum. Üstümdeki tişörtün uçlarını kavrayıp çıkardıktan sonra bir kez daha Tyler’a eğildim.

‘’Hadi yap gitsin!’’

Tyler, benim cesur ve kararlı tavrım karşısında bir an için afallasa da, ardından içindeki tutkunun etkisiyle yanıt verdi. Gözleri, bana olan bağlılığını ve arzularını daha da belirgin hale getiriyordu. Şelalenin şırıl şırıl sesi ve dağların üzerindeki hafif esinti, bu özel anın atmosferini daha da etkileyici kılıyordu.

Üstündeki tişörtü kavrayıp üzerine doğru eğilmemle birlikte aramızdaki tüm sınırlar ve engeller tamamen ortadan kalkmıştı. Tyler, elleriyle belimi nazikçe kavrayarak beni kendine daha da yakınlaştırdı. Gözleri, sadece bana odaklanmıştı, etraftaki tüm doğal güzellikler bir an için silinmiş gibiydi.

Ah etraftaki tek güzellik bendim şu an! Yani onun için bu gerçek bir cevap idi!

Tyler, kollarını belim etrafında sarmalayarak vücudunu benimkine iyice yaklaştırdı. "Tamam, Kraliçem" dedi, sesi hafifçe titreyerek, ama kararlı bir şekilde. "Bu anı tamamen yaşamak için buradayız."

Sözleri, beni daha da cesaretlendirirken, Tyler’ın gözlerindeki ateşli bakışlar, bu anın her bir yönünü hissetmemi sağlıyordu. Şelalenin suyu, yumuşak bir melodi gibi arka planda akarken, Tyler’ın elleri bedenimde geziniyor, her dokunuşu ve her hareketi daha da derin bir bağ oluşturuyordu.

Tyler’ın elleri, dikkatli ve nazik bir şekilde hareket ederken, vücudumuz arasındaki her teması hissedebiliyordum. Bu anın özel ve benzersiz olduğunu, her bir hareketin ve her bir dokunuşun aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirdiğini biliyordum.

Tyler, nefes alarak gözlerimi bir an için arayışa bıraktı.

Gözlerimi kapatarak, Tyler’ın sıcak kollarında kendimi tamamen teslim ettim.

Tyler’ın dudakları boynuma sürterken şimdiyse de ben, saniyeler içinde onun altındaki yerimi almıştım.

Tyler’ın vücudu üzerindeki baskısı ve sıcaklığı, aramızdaki bağı daha da güçlendirdi. Dağların yükseklerinden süzülen rüzgar, şelalenin melodisi ve Tyler’ın varlığı, bu anın muazzam bir şekilde yaşanmasını sağlıyordu.

Kısa süre içinde, Tyler’ın dokunuşları ve hareketleri, aramızdaki tutkunun ve sevginin ne kadar derin olduğunu hissettirirken, bu özel anı tamamen yaşamanın tadını çıkarıyorduk. Her şey, bu doğal ortamın ve aramızdaki duyguların etkisiyle birleşmişti.

Tyler’ın kollarındaki sıcaklık, şelalenin suyu ve dağların yüksekliği, bu anın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu. Her bir öpücük, her bir dokunuş ve her bir an, aramızdaki bu özel bağın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. Bu anı tamamen yaşamak ve aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirmek, bu anın en önemli parçasıydı.

Dişleri boynuma sürtündüğünde ellerim arayışa geçercesine ellerini hissetme çabasına girişti.

Çimenlerin üstüne bastırdığı elini bulduğumda bileğini kavramıştım.

Bana huzur veren kokusu bir kez daha burnumu sardığında dişleri boynumdaki hakimiyeti istercesine harekete geçti.

Tyler’ın dişleri boynuma hafifçe sürtünürken, vücudumda bir titreme hissettim. Huzur veren kokusu burnuma dolarken, ellerim onun bileğini kavramıştı. Çimenlerin üstünde otururken, Tyler’ın vücudu, hem fiziksel hem de duygusal olarak bana yaklaşıyordu. Her bir dokunuş, aramızdaki bağı daha da kuvvetlendiriyordu.

Tyler’ın dişlerinin boynumda yarattığı baskı, hafif bir acı ve tatmin karışımı bir his uyandırıyordu. Bu his, aramızdaki bağlantıyı derinleştiriyordu. Elleri, belimi sıkıca kavramışken, ben de onun bileğini daha da sıkı tutarak bu anı daha da derinleştiriyordum. Her bir hareketi, her bir dokunuşu, aramızdaki bu özel anın bir parçasıydı.

Tyler, dişlerinin boynumda gezinen hareketleriyle adeta bana olan bağlılığını ve tutkusunu gösteriyordu. Şelalenin şırıltısı, dağların yüksekliği ve Tyler’ın sıcaklığı, bu anın her bir parçasını daha da etkileyici kılıyordu. Vücudumdaki her bir dokunuş, aramızdaki bu özel bağın ne kadar güçlü olduğunu hissettiriyordu.

Tyler’ın burnundan gelen nefesi, vücudumda dalga dalga yayıldığında, kendimi tamamen onun içinde buluyordum. Ellerim, onun sıcak vücudunu kavramaya devam ederken, vücudumun her bir parçası onun dokunuşlarına yanıt veriyordu.

Tyler’ın dişleri boynumda gezindiğinde, içimdeki tüm duygular açığa çıkıyordu. Her bir dokunuş, her bir hareket, aramızdaki bağın ne kadar derin olduğunu bir kez daha hissettiriyordu. Tyler’ın hissettirdiği sıcaklık ve huzur…

Daha ne arayabilirdim ki başka?

Tyler, nihayet dişlerini boynumdan çekerken, gözleriyle bana baktı.

Tyler’ın gözlerindeki derinlik, aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirirken, her bir öpücük ve dokunuş şaheser denecek kadar muazzam bir başlangıç olmuştu bizim için.

Bu özel anı tamamen yaşamak, aramızdaki bağı daha da güçlendirmek için tüm enerjimizi bu anı yaşamak ve paylaşmak için harcıyorduk.

Dağların yüksekliği, şelalenin melodisi ve Tyler’ın varlığı, bu anın ne kadar özel olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.

Tyler’ın gözleri, dudakları ve elleri arasındaki o güçlü gelgit, tüm varlığımda yankılanıyordu. Şelalenin arka plandaki huzurlu sesi, Tyler’ın sıcak dokunuşları ve çevremizdeki melodili sessizlik, bu anı gerçek bir masala dönüştürüyordu.

Tyler’ın göğsü, derin nefeslerle hareket ederken, ellerim vücudunun sıcaklığını ve kaslarını hissetti. Onun her hareketi, içimde bir dizi duygusal ve fiziksel tepkiye neden oluyordu. Kollarındaki güç ve güven, bana kendimi tamamen onun kollarında güvende hissettiriyordu.

“Seninle her anı paylaşmak, bu dünyadaki en değerli şey,” dedi Tyler, gözleriyle bana bakarken. Sesi, şelalenin şırıltısıyla birleşerek rahatlatıcı bir melodiye dönüştü. “Her anı seninle geçirmek, hayatımın en büyük ödülü.”

Ben de onun gözlerinin derinliklerinde kaybolmuşken, aramızdaki bu anı her yönüyle hissetmeye devam ediyordum. Ellerim, Tyler’ın vücudunu kavramaya devam ederken, kalbim onun her bir dokunuşunda daha hızlı çarpıyordu. Çimenlerin yumuşaklığı ve şelalenin serinliği, bu özel anı daha da etkileyici kılıyordu.

“Seninle her şey mümkün,” diye fısıldadım, gözlerimi kapatıp içtenlikle, ve Tyler’ın dokunuşlarını hissetmeye devam ederken. “Seninle her an, her şey daha güzel.”

Tyler’ın elleri belimde gezindikçe, vücudumda bir rahatlama ve tatmin hissettim. Her bir öpücük, her bir dokunuş, aramızdaki bu özel bağın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu. Tyler’ın sıcaklığı ve sevgi dolu sözleri, bu anı daha da değerli kılıyordu.

Bir süre böyle kalıp, Tyler’ın varlığının ve sevgisinin tadını çıkardıktan sonra, yavaşça başımı kaldırıp onun gözlerine baktım.

Şelalenin arka planındaki huzurlu sesi arasında, Tyler ve ben bu özel anı paylaşıyor ve bu elektriksel gerilimi iliklerimize kadar hissediyorduk. İkimiz arasında gerçekleşen özel bir çekim gücünün varlığına gerçekten ikimiz de inanmaktaydık.

Zıt kutuplar birbirlerini çekerler ya mıknatısta.

İşte biz de onun gibi çekiliyorduk birbirimize.

Aşkla!

Sevgiyle!

Bağlılıkla!

Neşeyle!

Bazen tartışmalar sonucunda!

Bazen de arzuyla!

Her bir dokunuş, öpücük ve söz, bu anı daha da anlamlı kılıyordu. Ve bu anı tamamen yaşamak, aramızdaki sevgiyi ve bağı daha da güçlendirdi.

Tyler’ın kollarında, yüksek dağların gökyüzüyle birleştiği bu noktada, sadece birbirimizin varlığını hissetmek ve bu özel anı yaşamak için zamanın nasıl geçtiğini unuttuk.

Tyler’ın parmakları, belimden yukarıya doğru yavaşça gezindiğinde, vücudumdaki her bir kasın onun dokunuşuna tepki verdiğini hissediyordum. Dokunuşları, sanki aramızdaki tüm gerginlikleri ve belirsizlikleri yok ediyormuş gibi, bana tamamen huzur veriyordu. Şelalenin suyu, arka planda hafifçe fısıldayan bir melodi gibi kulağımda çınlarken, Tyler’ın yumuşak öpücükleri ve nazik hareketleri, aramızdaki bu özel çekimi daha da kuvvetlendirdi.

Bir süre sonra, Tyler başını kaldırıp gözlerime baktığında, yüzündeki sıcak gülümseme içimi ısıttı.

Tyler, ellerini yüzümde gezdirirken, nazik bir şekilde bana yaklaştı. “Seninle birlikte olmak, sadece bu anı yaşamak değil, aynı zamanda gelecekteki her anı da paylaşmak istiyorum,” dedi. Tyler’ın elleri belimde, benimse ellerim onun kollarında, bu anın tadını çıkarmak için tamamen odaklanmıştık.

‘’Vampirlikte bir diğer şey de nedir biliyor musun Adel…’’ Fısıltısı kulaklarımda senfoniye dönüşürken sırıttım.

‘’Nedir?’’

Cevabı yine ve yine kısa ve özdü. ‘’Budur işte!’’ Üstündeki bordo tişörtü çıkarıp bir kenara attığında bedenimi kucağına çekmiş, beni de kucağına oturtmuştu.

Boynumu daha seri bir şekilde kavradığında ellerim sırtında gezindi.

Ayaklarım rahat ve boştaydı o ise bağdaş kurmuş bir şekilde oturmuştu.

Yoğun ısırıklarına karşı elimden gelen şey tatminlik ifadesi ile inlemekken bu olayları sadece daha ileri taşımıştı. Isırıklarının derinliği artarken yine aynı oranda inlemeye başladım.

Elleri kalçamı daha sıkı tutarken bacaklarımı daha ileri uzatarak bedenine daha fazla baskı oluşturdum. O an kalçamdaki elleri daha da kalçamı sıktığında dişleri boynumdan ayrıldı. Yerini öpücüklere bırakırken alnım omzuna yaslıydı.

İkimizde anın şehvetine kapılmıştık bile ve durabileceğimizi pek de sanmıyordum artık.

Durmak istemiyorduk, durmayacaktık da zaten!

Şimdi değil, imkanı yok artık durup bitirmenin!

Bu iş artık burada bitecek gibi duruyordu.

Dört yılın birikmişliği, dört yılın acısı ve de intikamın tatlı yenen meyvesi!..

Her şey birkaç saatlik bir süreçte kaybolup gidecek ve yerini geleceğe bırakacaktı.

Tyler’ın sıcak öpücükleri ve nazik dokunuşlarıyla etrafımızda zaman adeta durmuş gibi hissediliyordu. Şelalenin sesi, arka planda hafif bir melodi gibi çalarken, Tyler’ın elleri vücudumda dolaşıyor, her dokunuşunda bana huzur ve sevgi veriyordu.

"Tyler," dedim, dudaklarım onun dudağından ayrılırken, sesim titrek ama içten bir şekilde. "Bu anı seninle paylaşmak, kendimi dünyanın en şanslı insanı gibi hissettiriyor."

Tyler, gözlerimi derin bir şekilde inceleyerek, dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirdi. "İnsanı değil bebeğim insanı değil.’’

İç çekti, öpücüklerine devam ederken. Ara sıra verdiği nefes mollarında ise konuştu.

‘’belki bir avı, belki bir melez, belki de bir tribrid olarak olabilir. Ama asla insan değil.’’

Boynumu nazikçe emmeye başladığında başımı yatırmış ve omuzlarını sıkmıştım.

Dudakları bir kez daha boynumdan ayrıldığında verdiği nefesimi boynumu yaptığında bir kez daha söze girdi, bense onun verdiği bu nefesle iliklerime kadar titremişken.

Ben de aynı şekilde hissediyorum," dedi, sesi yumuşak ve samimiydi.

Vücudum onun dokunuşlarıyla tamamen rahatlamış ve kendini salmıştı.

Parlak gözleri, bana olan sevgisini ve bağlılığını her geçen saniye daha da net bir şekilde gösteriyordu. Tyler’ın parmakları belimde dolaşırken, onun sıcaklığı ve dokunuşları kendimi tamamen güvende ve huzurlu hissetmeme neden oluyordu.

"Her şey o kadar güzel ki," diye fısıldadım.

O an Tyler başını sallamıştı olumsuzca.

‘’Hayır… Sen güzelsin.’’

Sırıttığında dudaklarım bir kez daha kıvrılmıştı. O an Tyler beni çimenlerin üstüne bir kez daha yatırdığında dudakları göğsüme indi.

Bacaklarım sırtında birbirine bağdaşken ellerim Tyler’ın iki omzundaydı.

Tyler, başını hafifçe eğerek, gözlerimdeki duyguları okur gibi bakıyordu.

Gülümseyerek üst dudağına bir öpücük kondurduğumda geri çekilecekken geri çekilmemi kabul etmeyerek saçlarım arasına daldırdığı eliyle beni sıkıca kavradı.

Öpücüğüme karşılık verirken öpüşlerine karşılık verdim.

Loading...
0%