@selinayeda_x
|
Akşam yemeğinden sonra, bahçede bir köşeye çekilerek yalnız kalma fırsatı bulduk. Gece serinliği içinde, gökyüzündeki yıldızlar bize sessiz bir izleyici gibi eşlik ediyordu. Tyler ve ben, bir banka oturduk ve etrafımızdaki huzur içinde, günün olaylarını konuşmaya başladık. Tyler, yanımda otururken, rahat bir şekilde derin bir nefes aldı. “Yemekteki gelenekler hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu, gözleri yıldızların altında parlıyordu. ‘’Bu gerçek mi?’’ diye sorduğumda şaşırmıştı. ‘’Ne?’’ Gülümsedim. ‘’Evleneceğimiz gerçeği.’’ Yüzündeki tebessüm daha da belirgin hale geldiğinde yanıma daha da yanaştı. ‘’Öyle oldu dimi?’’ diye sorduğunda başımı salladım. ‘’Öyle oldu gibi.’’ Yüzündeki gülümsemesiyle üstüme eğilirken gömleğinin yakalarından tutarak onu kendime çektim. Dudaklarımız buluşmak üzereyken başımı çevirerek fısıldadım. ‘’Anlatsana, nasıl bir şey?’’ Tyler’ın iç çekişi kulağıma dolarken eli belimi sardı. ‘’Öpecekmiş gibi yapıp heyecanlandırıp ardından da yüz üstü bırakmak mı? Hiç benim yapabileceğim bir şey gibi durmuyor.’’ Kıkırdadığımda önce yanağımı sonra da dudağımın kenarını dökmüştü. ‘’Kurt adam geleneğinde düğün…’’ diyerek söze girdiğinde merakla onu dinlemeye başladım. Tyler’ın gözleri derin bir şefkatle parıldıyordu. Göz bebeklerinin koyu rengi, içindeki sevgi ve kararlılıkla daha da yoğunlaşmıştı. Dudaklarımız buluşmak üzereyken başımı yana çevirip sorduğum soruya verdiği iç çekişi duymak, kalbimde tatlı bir heyecan dalgası yarattı. Belimi saran eli, beni kendine daha da yakınlaştırdı, sanki beni korumak ve sahiplenmek istermişçesine. Tyler, yanağıma hafifçe dokunduğunda sıcak nefesi tenime değdi. “Kurt adam geleneğinde düğün…” diye söze başladığında sesinde derin bir ciddiyet vardı, ama aynı zamanda içinde bir gülümseme saklıydı. Kıkırdamam onun gözlerinde daha da belirginleşen bir sevgi parıltısı yarattı. Beni kendi hikayesine sürüklerken, başından geçenleri tüm canlılığıyla anlatmaya hazırdı. “Öncelikle,” dedi, parmaklarını belimde gezdirirken, “bizim düğünlerimiz sıradan insan düğünlerinden çok farklıdır. Belki biraz daha… vahşi ve tutkulu.” Gözlerindeki şehvetli bakış, ne demek istediğini fazlasıyla belli ediyordu. “Nasıl yani?” diye sordum, merakla onun yüzüne bakarken. Anlatacaklarının beni ne kadar heyecanlandıracağını çok iyi biliyordum. “Bizde, düğünler sadece bir tören değil,” diye devam etti, sesinde ciddi bir ton vardı. “Bu, iki ruhun birbirine bağlanmasının, birbirini tamamlamasının bir ritüelidir. Tören, sadece aileler arasında değil, tüm sürünün önünde gerçekleşir. Çünkü biz, birbirimize söz verirken sadece birbirimize değil, sürümüze de bağlılık yemin ederiz. Seninle ben, bu ritüelde birbirimize olan sadakatimizi ve bağlılığımızı ilan edeceğiz.” Sözlerinin derinliği beni büyülemişti. O an, Tyler’ın bizimkisi gibi bir dünyada aşkın ne kadar kutsal ve güçlü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığını anladım. “Peki, bu ritüel tam olarak nasıl olur?” diye sordum, daha fazlasını bilmek istiyordum. Tyler, yüzümdeki meraklı ifadeyi gördüğünde hafifçe gülümsedi. “Bizim düğünlerimiz, doğayla iç içedir. Ormanın derinliklerinde, ayın tam tepemizde olduğu bir gece, tüm sürü bir araya gelir. Töreni başlatmak için, birbirimize doğru yürürüz. Aslında koşarlar ama ben yürümeyi daha tatlı buluyorum’’ Dudaklarıma usulca bir öpücük bıraktığında ellerimi boynuna doladım. ‘’Sonrasında?’’ diye söze girerek dudaklarımızı ayırdığımda merakla bekledim. Tyler'ın sesi, anlatırken sanki beni o anın içine çekiyordu. "Sen ve ben, tam ortada buluştuğumuzda, sürümüzün alkışları ve ulumaları arasında ellerimizi birleştiririz. Bu, bir savaşta birbirimizi asla yalnız bırakmayacağımızın, birbirimize her daim destek olacağımızın bir işaretidir.” Bu anlattıkları bana o kadar mistik ve büyülü gelmişti ki, gözlerim parladı. “Ve sonra?” dedim, daha fazlasını duymak istiyordum. Tyler, anlatırken beni kendine daha da çekti, tenimin onun tenine değmesi beni daha da heyecanlandırmıştı. “Sonrasında,” dedi, sesi hafifçe kısılmıştı, “Sürü başı, yani lider, bize yeminlerimizi ettirir. Bu yeminler, sadece aşkı değil, aynı zamanda birbirimize olan sadakatimizi, güvenimizi ve bağlılığımızı içerir. Her bir söz, ormanın içinde yankılanır, rüzgar bu sözleri alır ve doğanın dört bir yanına taşır.” Tyler’ın anlatışı o kadar canlıydı ki, sanki kendimi o ormanda, ay ışığı altında onunla birlikte duruyormuş gibi hissettim. Gözlerimi kapattım ve onun anlattığı her detayı zihnimde canlandırdım. "Yeminlerimizin yankılanması..." diye fısıldadım, "bu o kadar güzel ki." Tyler’ın parmakları, saçlarımda dolaşırken gözlerim tekrar onun gözlerine kilitlendi. “Ve sonra,” dedi, sesi derin bir fısıltıya dönüşmüştü, “birbirimize olan bağlılığımızı, kollarımızı birbirimize dolayarak mühürleriz. Bu, bizim için bir tür mühürdür. O an, sadece sen ve ben, iki ruh olarak bir bütün haline geliriz.” Bu sözler, kalbimi derinden etkiledi. Tyler’ın bizim ilişkimiz hakkında böyle hissetmesi, içimde tarifi zor bir mutluluk yarattı. O an, onun ne kadar özel ve değerli olduğunu bir kez daha anladım. "Bu gerçekten inanılmaz," dedim şaşkınlıkla. Tyler, hafifçe başımı okşadı ve yüzümü ellerinin arasına aldı. ‘’Bu düğünün sadece bir başlangıcı sevgilim.’’ sesi derin bir ciddiyetle doluydu ‘’Önce kurt geleneğine özgü bu yeminleri ediyoruz ve sonrasında da gerçek bir şekilde ikinci törene doğru yol alıyoruz. Belediye binalarında, düğün salonlarında, kır bahçelerinde insanlar arasında gerçekleşenden. Gerçek evlilik ve evlilik cüzdanı olan. İşte bu ikincisi biraz sorunlu olsa da kurt geleneği düğünümüz yakındır.’’ Tyler’ın söyledikleri beni hem heyecanlandırdı hem de kafamda sorular uyandırdı. Yüzünü ellerimin arasında tutarken gözlerinin derinliklerine baktım, orada hem bir koruyucunun kararlılığını hem de bir sevgilinin hassasiyetini gördüm. "İkinci bir tören mi?" diye sordum, kafamda bu düğünlerin nasıl olacağını hayal etmeye çalışarak. "Neden sorunlu olsun ki?" Tyler, yüzümdeki meraklı ifadeyi görünce hafifçe gülümsedi, ama o ciddi tonunu kaybetmedi. "Biliyorsun," dedi, sesi sakin ama açıklayıcı bir tondaydı. ‘’Nina gibi bir sorunumuz var. Ve o varlığını sürdürürken huzur bulamayacağız. Kaçamak bir şekilde evlilikten ziyade en iyisini isterim. O yüzden hayır, bunu yapamayız. En azından benim düşüncem bu yönde.’’ Nina… Nina Wayne diye bir sorunumuz vardı bizim değil mi? ‘’Merak etme her şey kontrol altında, sen öğrencilerinle ilgilenmekteyken bir toplantı daha yapıldı. Casuslar işini hallediyor ve biz Nina’dan her daim bir adım öndeyiz. Ve Sky da güvende rahat olabilirsin. Oyununu en iyi şekilde oynuyor. Kaçınılmaz zaferimiz yakındır o yüzden biraz gevşeyebilir ve rahatımıza bakabiliriz. Nina kontrolümüz altında ilerliyor.’’ Tyler bana sıkıca sarıldığında onun sıcak kucaklamasında adeta kaybolup gitmiştim. Gecenin serin havası üzerimizde bir gezintiye çıkarken ayağa kalktım. Birkaç adım yürüdükten sonra geri dönerek biraz da ardıma doğru yürüdüm. ‘’Ama kalabalıklar.’’ Diye düşünürken Tyler gülümsedi ve yanıma geldi. ‘’O yüzden daha da hızlı olmalıyız.’’ Bakışlarım şaşkınlıkla onun gözlerine iliştiğinde düşündüm. Düşüncelerimi ise Tyler’ın soğukkanlılıkla verdiği cevap bozmuştu. ‘’Bu yüzden de çalışmalar kısa sürede başlayacak. Dolunay dışı kurt formuna bürünme! Biliyorsun, Tyler ve Lucas’ın yapabildikleri gibi. Siz de Brad ile zorlanmadan yapabilirsiniz bunu. Sadece odaklanma ve alışma gerekiyor. İşte bu gibi antrenmanlar çok yakında başlıyor. Seraphina, Cedric ve sen kurtları forma sokuyorsunuz. Thomas Lucas ve de ben çok yakında kurt formuna bürütme eğitimini ele alacağız.’’ Başımı salladığımda gülümsemiştim. ‘’Yani artık benim de bir yerim var içinide…’’ Tyler ile kavga sebebimizi düşünürken gülümseyerek çenemi tuttu. ‘’Hep içindeydin zaten ama evet… Şu an sana daha fazla iş düşüyor, tam da istediğin gibi.’’ Gülümsemem ir sırıtışa dönüştüğünde bir kez daha hatırladım bir şeyleri. O an ilk dönüşümüm aklıma gelmişti. İlk dönüşüm anı! Tüm kemiklerin kırılışı ve anlatılamaz bir acı! Başımı düşüncelerden sıyrılmak için iki yana sallarken Tyler ayağa kalkıp yanıma geldi. ‘’Endişelenme bir daha acı çekmeyeceksin. Dönüşüm bünyene alıştıkça hiçbir acı olmayacak.’’ Başımı olumluca sallarken Tyler başımı göğsüme yasladı. ‘’İyi gördüm seni, dinlenmiş. Ne yapmayı istersin şimdi?’’ Biraz onun kollarında düşünürken ne yapmak istediğimi de tartmıştım. Ardından bir karara vardım. ‘’Ormanda güzel bir koşu yapalım!’’ Başını salladığını hissettiğimde kolları arasından çıktım. Kolları arasından çıktığımda Tyler’ın gözlerinde beliren o tanıdık ışıltıyı fark ettim. Ormanda koşu fikrim onu heyecanlandırmıştı, bu da beni mutlu ediyordu. Tyler, güçlü ve çevik yapısıyla ormanın derinliklerine dalmayı seviyordu. Bense, onun yanında olmak, doğanın içinde özgürce hareket etmekten büyük bir keyif alıyordum. "Harika bir fikir," dedi Tyler, gözlerinde bir parıltı ile. "Orman bizi bekliyor." Hafifçe gülümsedim ve onu takip etmeye hazırlandım. Tyler’ın yanı başında koşmak, içimdeki vahşi tarafı ortaya çıkarıyordu. Onunla birlikte doğanın ritmine uyum sağlamak, rüzgarı hissetmek ve toprağın kokusunu içime çekmek… Bu, kurt tarafımın da özgürlüğü tadabileceği nadir anlardandı. Tyler’ın elini tuttum ve birlikte evin arka kapısından çıktık. Orman, hemen yakınımızda başlıyordu. Ağaçların dalları birbirine dolanmış, gökyüzünü örtüyordu. Hava serindi, ama bizim için bu, sadece enerji verici bir soğukluktu. Ayaklarımız çıplak toprağa değdiğinde, doğanın çağrısını hissetmeye başladık. Tyler, derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. O an, onun kurt içgüdülerini harekete geçirdiğini biliyordum. Bunu hissetmek, beni de harekete geçirdi. Ben de derin bir nefes alarak doğanın kokusunu içime çektim. Toprağın, yaprakların, ağaç kabuklarının kokusu… Bütün bu kokular, içimdeki vahşi tarafı uyandırdı. "Koşmaya hazır mısın?" diye sordu Tyler, gözlerini açarak bana bakarken. Gözlerim Tyler’a kenetlendi ve başımı salladım. "Her zaman." Tyler, hafif bir gülümsemeyle geri çekildi. "O zaman, hadi bakalım." O anda, ikimiz de aynı anda hareket ettik. Ayaklarımız toprağa hızla vurdu ve ormanın içine daldık. İlk birkaç adımda hızımızı artırdık, sonra rüzgar yüzlerimize çarpmaya başladı. Tyler önde koşuyor, ben de onu izliyordum. Onun güçlü adımlarını, kaslarının gerilişini, rüzgarla yarışmasını izlemek inanılmazdı. Ama onunla aynı hızda koşabilmek de benim için büyük bir keyifti. Orman, bizim oyun alanımız gibiydi. Ağaçların arasında zikzaklar çiziyor, dalların üzerinden atlıyor, yaprakların hışırtısını dinliyorduk. Tyler’ın neşeli kahkahası ormanın derinliklerinde yankılandı. Bu ses, benim de içimde bir şeyleri serbest bıraktı. Kahkahalarımız birbirine karıştı ve ormanın derinliklerinde yankılandı. Doğa bizimle birlikteydi, her adımımızda daha da büyüdük. Bir süre sonra, Tyler yavaşladı ve durdu. Ben de yanında durarak nefesimi toparladım. İkimiz de biraz soluklanırken, birbirimize bakıp gülümsedik. Tyler’ın yüzündeki tatmin ifadesi, bana ne kadar mutlu olduğunu gösteriyordu. "Nasıldı?" diye sordu, derin nefesler alırken. "Harikaydı," dedim, yüzümde geniş bir gülümsemeyle. "Bunun gibi başka hiçbir şey yok." Tyler, elini saçlarımdan geçirerek hafifçe eğildi ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Seninle ormanda koşmak, her zaman en büyük zevklerimden biri olacak." Bu sözler, içimde bir sıcaklık hissettirdi. Tyler’ın sevgisi, her zaman olduğu gibi beni sarıp sarmalıyordu. Onun yanında olmak, onunla bu anları paylaşmak, hayatımdaki en değerli şeylerden biriydi. "Şimdi ne yapalım?" diye sordum, nefesim düzeldikten sonra. Tyler, etrafına bakarak biraz düşündü. "Belki biraz daha derinlere inebiliriz. Ormanın daha keşfedilmemiş yerlerinde vakit geçirmek hoşuna gider mi?" "Kesinlikle!" dedim, onun yanında daha fazla vakit geçirmekten memnun olarak. Tyler, bir kez daha elimi tuttu ve bu sefer daha sakin bir tempoyla ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladık. Ağaçlar daha sıklaşıyor, hava biraz daha serinleşiyordu. Ama bu bizim için sadece doğanın içinde daha fazla kaybolmak demekti. Tyler’ın yanındayken, ormanda kaybolmak bile bir macera gibiydi. Tyler’ın elini sıkıca tutarak ormanın daha derinlerine doğru ilerledik. Ağaçların gölgesi altında yürürken, her adımda doğanın bize sunduğu gizemli dünyaya biraz daha yaklaşıyorduk. Tyler’ın yanındaki bu yolculuk, sadece bir yürüyüşten çok daha fazlasıydı; bu, onunla birlikte her geçen saniyede derinleşen bağımızın, birbirimize duyduğumuz sevginin ve güvenin bir ifadesiydi. Adımlarımızın altında çıtırdayan yapraklar, doğanın bizimle konuştuğu bir melodiydi sanki. Hava serin ve taze, ormanın kokusu keskin ve canlıydı. Tyler'ın yanında yürürken, onun her zamanki güçlü ve sakin varlığını hissediyordum. Ona baktığımda, gözlerindeki derin düşünceyi fark ettim. Belli ki o da benim gibi, bu anın tadını çıkarıyordu. Ormanın derinliklerine indikçe, Tyler’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve bu gülümseme, bana ne kadar huzurlu olduğunu gösterdi. Beni, ormanın bilinmeyen bir köşesine götürmekten mutlu gibi görünüyordu. "Burada bir şey var," dedi Tyler, birden durarak. Sesi, merak ve hafif bir heyecanla doluydu. "Evet, hissedebiliyorum," dedim fısıldayarak. Ormanın bu kısmında bir şey farklıydı. Sanki ağaçların arasında saklı bir sır vardı. Tyler, eliyle ilerideki sık ağaçlık bölgeyi işaret etti. "Oraya doğru gidelim. Sanırım keşfetmemiz gereken bir şey var." Başımı salladım ve Tyler’ın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladık. Ağaçların arasında ilerlerken, hava daha da yoğunlaştı. Dalların arasından sızan ince güneş ışınları, ormanın içindeki sisle buluşarak büyülü bir atmosfer yaratıyordu. Tyler’ın nefesi, benimkine karışarak bu sessiz anı daha da anlamlı hale getirdi. Bir süre sonra, ağaçların arasından bir açıklığa çıktık. Burası, adeta ormanın gizli kalmış bir cenneti gibiydi. ‘’Saklı bahçe…’’ diye fısıldadım. ‘’Çok güzel!’’ Büyük bir göletin kenarındaydık, suyun yüzeyi neredeyse hareketsizdi ve gökyüzünün yansımasını mükemmel bir şekilde yansıtıyordu. Su, kristal kadar berraktı; göletin dibindeki taşlar bile net bir şekilde görülebiliyordu. Etrafımızdaki ağaçlar, göletin kenarını çevreleyerek bir duvar gibi duruyordu ve burayı dış dünyadan ayırıyordu. Tyler, omzuma hafif bir öpücük kondurdu. ‘’Senin kadar değil.’’ Bir süre sessizce suya baktık, doğanın sessizliği içinde kaybolduk. Zaman sanki bizim için durmuştu ve sadece bu anın içinde var oluyorduk. Tyler, elini suya daldırarak küçük dalgalar yarattı ve bu dalgalar, suyun yüzeyindeki yansımanın bozulmasına neden oldu. Bu küçük hareket bile, ortamın büyüsünü daha da artırdı. Birlikte göletin kenarında bir süre daha yürüdük, suyun yüzeyine yansıyan ışıkların oyunlarını izledik. Ormanın bu gizli cenneti, bizim için bir sığınak olmuştu. "Dönmek istemiyorum," dedim, hafifçe gülümseyerek. "Burada kalmak, sadece seninle olmak istiyorum." Tyler, elimi sıkarak beni kendine çekti. "Beni nerede istersen orada kalırız. Burası, ya da başka bir yer. Seninle her an, her yer evim gibi." Bu sözler, içimde derin bir huzur yarattı. Tyler’ın yanında olmak, onunla bu anı paylaşmak, bana hayatta her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyordu. Onun kollarında, bu özel yerde, zamanın nasıl geçtiğini unuttum. Ay havada daha da yükselirken suyun serinliğini hissetmekten kendimi alamıyordum. Sessiz bir anın ardından, Tyler’ın gözlerine baktım ve o da benim gibi bu büyülü anı daha da özel kılmak istiyormuş gibi göründü. Hafif bir gülümseme dudaklarımda belirdi ve o gülümsemeyi yakalayan Tyler, aynı ifadeyle karşılık verdi. "Ne dersin?" dedim hafif bir meydan okumayla. "Biraz yüzelim mi?" Tyler’ın kaşları hafifçe kalktı, ardından gözlerinde o tanıdık ışıltı belirdi. "Beni yenemeyeceğini biliyorsun, değil mi?" dedi hafif bir gülümsemeyle. "Bunu denemeden bilemezsin," dedim kıkırdayarak. Sonra hızlıca elbisemin düğmelerini çözdüm. Tyler, beni izlerken gözleri adeta parlıyordu, ama onun bakışlarında yalnızca arzu değil, aynı zamanda derin bir sevgi ve hayranlık da vardı. Elbisemi omuzlarımdan sıyırıp yere bıraktığımda, suyun kenarında sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım. Tyler da aynı hızla gömleğini çıkardı. Kaslarının her bir hat çizgisi, ay ışığında gölgelendi. Onu izlerken, vücudundaki her bir detayı daha önce fark etmediğim bir şekilde keşfetmiş gibiydim. Tyler, pantolonunu çıkardıktan sonra bana doğru bir adım attı. Gözlerimiz bir an için buluştu ve bu kısa an, sanki ikimizin de aynı şeyi düşündüğünü hissettiriyordu: bu anı birlikte yaşamak, suya birlikte atlamak. "Seninle birlikte her şeyi yaparım, Adel," dedi alçak bir sesle, ellerini belime koyarak beni kendine çekti. Dudaklarıma hafif bir öpücük kondurduktan sonra, suya doğru ilk adımı attı. Ayağını suya daldırırken, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Su serin," diye uyardı, ama bu uyarı beni durdurmadı. Hemen ardından ben de suya adım attım. Suyun serinliği, cildimde bir an için bir ürperti yarattı, ama hemen ardından bu hissin keyfini çıkarmaya başladım. "Gel," dedi Tyler, elini bana uzatarak. Onun elini tuttum ve birlikte göletin daha derinlerine doğru ilerledik. Su, bel hizamıza kadar çıkmıştı ve Tyler’ın kolları beni sararak, suyun yüzeyine daha yakın bir şekilde durmamı sağladı. Göğsüme sarılıp beni suyun yüzeyine kaldırırken, gözlerimin içine baktı. "Burada, seninle olmak... Sanki başka bir dünyadayız," dedi sessizce. Onun sesi, gecenin sessizliği içinde yankılandı. Tyler’ın kollarında kendimi güvende hissettim. O an, sadece ikimiz vardık, dünya dışarıda kalmıştı. "Benim için de öyle," diye yanıtladım. Tyler’ın yanaklarından aşağı süzülen su damlaları, ay ışığında parlıyordu. Suyun yüzeyinde birlikte süzülürken, Tyler’ın güçlü kollarında kendimi tamamen ona teslim olmuş hissediyordum. Birlikte göletin ortasına kadar yüzdük. Orada durduğumuzda, suyun sakinliği ve Tyler’ın sıcaklığı beni tamamen rahatlatmıştı. "İlk defa böyle hissediyorum," dedim, onun omzuna yaslanarak. "Her şey sanki kusursuz bir şekilde yerli yerine oturdu." Tyler beni daha sıkı sararken, dudaklarını saçlarıma değdirdi. "Seninle birlikte her an, her şey daha anlamlı. Seninle olmak, benim için her şeyi daha güzel kılıyor." Bir süre daha bu büyülü anın tadını çıkardık, ardından gökyüzüne baktım. Ay, suyun yüzeyine yansıyordu ve yıldızlar, gökyüzünü aydınlatan milyonlarca ışık gibi parlıyordu. Ay ışığı, göletin üzerindeki suyu gümüş gibi parlak bir tabakaya dönüştürmüştü. "Bu gece gerçekten çok güzel," dedim, Tyler’a doğru dönerek. "Evet," dedi Tyler, gözlerini benimkilerden ayırmadan. "Ama bu güzellik sadece dışarıda değil. İçimde de aynı huzuru hissediyorum." Tyler’la birlikte göletin ortasında dururken, suyun serinliği cildimizde hafif bir ürperti yaratıyordu, ama bu ürpertiyi hemen Tyler’ın sıcaklığı dengeliyordu. Bir an için göz göze geldik ve o an, aramızdaki çekim daha da belirgin hale geldi. Tyler, beni yavaşça kendine doğru çektiğinde, aramızdaki mesafe tamamen kapandı. Göletin suları, vücudumuza hafifçe dalgalar halinde vururken, Tyler’ın nefesi tenimde hissediliyordu. Bir süre sessizce birbirimize baktık. Tyler’ın gözlerinde, hem şehvet hem de sevgiyle dolu bir ifade vardı. Parmaklarını yavaşça belimden yukarı doğru kaydırdı ve ardından sırtımda gezdirdi. Bu dokunuş, tüm vücudumda bir elektriklenme yarattı ve içimdeki arzu dalgası hızla yükseldi. Ellerim onun omuzlarında gezindi, kaslarının sertliğini ve teninin sıcaklığını hissederken, dudaklarıma doğru eğildi. O an, nefeslerimiz birbirine karıştı ve dudaklarımızın buluşmasına sadece bir an kalmıştı. Tyler’ın nefesi, boynumda dolaşırken, elleri yavaşça belimden aşağıya doğru kaydı, suyun altında birbirimizi hissetmeye devam ettik. Sonunda, dudaklarımız buluştuğunda, aramızdaki gerilim doruk noktasına ulaştı. Tyler, öyle bir tutkuyla beni öpüyordu ki, bu öpücükten başım döndü. Ellerim, onun sırtına dolandı, onu daha da yakınlaştırmak istercesine. Bu sırada, Tyler’ın eli, belimde gezinmeye devam ediyordu ve parmakları, cildimde bıraktığı izlerle beni daha da ateşlendiriyordu. Suyun içindeki vücutlarımız, her hareketimizde birbiriyle temas ediyordu. Tyler, öpücüğünü derinleştirirken, elleri kalçalarımı kavradı ve beni kendine doğru çekti. Bu hareket, aramızdaki gerilimi daha da arttırdı. İçimdeki arzu, giderek büyüyen bir fırtına gibi kabarıyordu ve bu anın büyüsüne tamamen kapılmıştım. Tyler’ın dudakları, boynuma doğru kayarken, hafif bir nefes verdim. Bu nefes, içimdeki ateşi daha da körükledi. Tyler, dudaklarıyla boynumu öperken, elleri de vücudumda dolaşmaya devam ediyordu. Her dokunuşunda, içimdeki arzu dalgaları daha da şiddetleniyordu. Suyun altında birbirimize daha da sarıldık, tenlerimizin birbirine değmesiyle aramızdaki çekim giderek artıyordu. Tyler’ın elleri, beni daha da yaklaştırdı ve aramızdaki bağ, bu anda daha da derinleşti. Bu yakınlık, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir yoğunluk taşıyordu. O an, sadece bedenlerimiz değil, ruhlarımız da birbirine karışmış gibiydi. Tyler, tekrar dudaklarıma yöneldiğinde, bu öpücük daha da tutkulu ve yoğun hale geldi. Ellerim, onun saçlarında gezindi, onu kendime çekmek istercesine. Bu anın büyüsü, bizi tamamen içine almıştı ve suyun serinliği, aramızdaki ateşi söndürmeye yetmiyordu. Bir süre sonra, nefes nefese kaldık. Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında, Tyler’ın gözlerinde hala o yoğun arzu vardı. "Adel," dedi alçak bir sesle, adımı söylerken içinde barındırdığı tüm duyguları hissettirdim. "Tyler," diye fısıldadım, ona olan sevgimi ve arzumun derinliğini dile getirmeye çalışarak. Bu anın öyle bir büyüsü vardı ki, dünyadaki her şey önemsiz hale gelmişti. Yalnızca biz vardık, bu göletin ortasında, birbirimize dolanmış halde. Tyler’ın gözlerindeki şehvet ve sevgi karışımı beni tamamen büyülemişti. Su, tenimde hafif bir ürperti yaratıyor olsa da, Tyler’ın yakınlığı bu hissi hızla unutturdu. Yavaşça bana doğru eğildiğinde, kalbim hızla atmaya başladı. Ellerini belime doladı ve beni suyun içinde kucakladı. Bu ani hareketle, vücutlarımız suyun altında tamamen birbirine temas etti. Tyler’ın sıcaklığı, suyun serinliğine rağmen bedenimde bir ateş yakmıştı. Onun güçlü kollarında, kendimi güvende ve aynı zamanda tamamen teslim olmuş hissettim. Göğsüm Tyler’ın göğsüne sıkıca yaslanmıştı, her nefes alışında hissettiğim göğsünün hareketi, aramızdaki bağı daha da derinleştiriyordu. Bir an için gözlerim kapandı, yalnızca hislerime odaklandım. Tyler’ın nefesi boynuma değdiğinde, içimde bir ürperti hissettim. Elleri, belimden yukarı doğru kayarken, vücudumun her hücresinin onun dokunuşunu arzuladığını fark ettim. Bu anın büyüsü, her şeyden daha gerçekti; suyun içinde, tamamen birbirimize dolanmış haldeydik ve aramızda yalnızca bu yoğun tutku vardı. Tyler’ın kollarında kendimi kaybetmişken, içimdeki her şey onun varlığına odaklanmıştı. Suyun hafif dalgaları, aramızdaki temasın hassasiyetini arttırıyordu. Tyler, beni daha da kendine doğru çektiğinde, aramızdaki mesafe tamamen yok olmuştu. Onun sıcak nefesini boynumda hissetmek, içimdeki arzu dalgasını iyice yükseltti. "Adel," diye fısıldadı kulağıma, sesi derin ve arzulu. Bu basit sesleniş bile, içimdeki duyguları daha da derinleştirdi. Ellerim onun sırtında gezindi, kaslarının sertliğini hissederken, ona olan arzum daha da artıyordu. Tyler’ın güçlü kolları beni sararken, suyun içinde birlikte hafifçe sallandık. Vücutlarımızın birbirine bu kadar yakın olması, aramızdaki çekimi doruk noktasına taşımıştı. Tyler, yüzünü benimkine daha da yaklaştırdı. Nefeslerimiz birbirine karışırken, dudaklarımız arasında yalnızca birkaç santim kalmıştı. Onun nefesi tenimde geziniyordu ve bu basit dokunuş bile beni tamamen ele geçirmeye yetiyordu. Dudaklarımız sonunda buluştuğunda, her şey durmuş gibiydi; yalnızca biz vardık, bu yoğun anın büyüsüne tamamen kapılmıştık. Tyler, beni öpmeye devam ederken, elleri yavaşça belimden aşağıya doğru kaydı. Vücutlarımız suyun içinde birbirine dolanmış haldeyken, her hareketimiz aramızdaki bağı daha da kuvvetlendiriyordu. Tyler’ın dokunuşları, vücudumun her yerinde bir ateş yakmıştı ve bu ateş, suyun serinliğine rağmen sönmek bilmiyordu. Bu yakınlık, aramızdaki duygusal bağın bir yansımasıydı. Tyler, beni suyun içinde kucaklarken, her şeyden soyutlanmıştık. Suyun hafif dalgaları vücutlarımızı sarmalarken, bu anın sonsuza dek sürmesini istedim. Tyler’ın kollarında, dünya bizim için durmuştu ve yalnızca birbirimize olan sevgimiz ve arzumuz kalmıştı. Sonunda, dudaklarımız ayrıldığında, Tyler’ın gözlerinde hala o yoğun bakış vardı. "Adel," dedi tekrar, bu kez daha yumuşak bir tonda. Onun bu sözleri, kalbimde derin bir yankı uyandırdı. Bu an, bizim için her şeyden daha önemliydi; bu anın büyüsü, hayatımız boyunca unutamayacağımız bir hatıra olarak kalacaktı. Tyler, gözlerimin içine derinlemesine baktı; bakışlarında hem yumuşaklık hem de yoğun bir arzu vardı. Parmakları, yüzümde hafifçe gezindi, bir keşif gibi, sanki her bir detayı zihnine kazıyormuş gibi. Ellerimi, onun boynuna doğru uzattım ve parmaklarım saçlarının arasına daldı. Bu dokunuşla birlikte, aramızdaki bağ daha da güçlendi. Kalbim hızla atarken, içimdeki duyguların karışıklığını hissettim; bu an, her şeyden daha önemliydi. Tyler’ın nefesi, dudaklarıma yaklaşırken yüzümde hissediliyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan, dudaklarımız birbirine yaklaştı. O an, her şey sanki yavaşlamıştı; suyun hafif dalgaları etrafımızda dans ederken, dünya sadece ikimiz için dönüyor gibiydi. Dudakları dudaklarıma değdiğinde, yumuşak ama bir o kadar da tutkulu bir öpücükle, aramızdaki duygu seli hızla büyüdü. Ellerim, Tyler’ın sırtında gezindi, kaslarının sertliğini ve teninin sıcaklığını hissettim. Her dokunuşumda, bedenimden geçen bir titreme dalgası hissettim, adeta onun her hareketi, beni yeniden tanımlıyordu Dudaklarımız arasındaki öpücük derinleşti. Tyler, dudaklarını boynuma kaydırdığında, nefesi tenimde gezindi. Boynuma bıraktığı her öpücükle, içimde yükselen bir ateş dalgası hissettim. Onun dokunuşları, her seferinde beni biraz daha kendine çekiyordu, adeta ruhumun derinliklerine dokunuyordu. Ellerini belimden yukarı kaydırırken, tenimde bıraktığı her iz, aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirdi. Tyler’ın kulağıma doğru eğilip adımı fısıldamasıyla, içimde bir ürperti hissettim. Sesindeki arzu ve sevgi, kalbimde yankılandı. Ellerim, onun saçlarında gezinirken, dudaklarımız tekrar birleşti. Bu öpücük, öncekilerden daha yoğun ve daha arzulu, kelimelerin ötesindeydi. Dudaklarımız her ayrıldığında, nefeslerimiz birbirine karışıyor, aramızdaki çekim daha da belirginleşiyordu. Su, etrafımızda hafifçe dalgalanırken, Tyler beni suyun içinde bir kez daha kucakladı, vücutlarımızın tamamen birleştiği o anda, aramızdaki duygusal bağın doruk noktasına ulaştığını hissettim. Tyler tekrar, sesi derin ve yumuşak bir şekilde… Gözlerinde hem arzu hem de sevgi varken, ve o bakışlar, beni tamamen kendine çekerken nihayet cümlesini tamamlayabildi. "Seninle olmak... Her şeyden daha doğru hissettiriyor." Onun bu sözleri, içimde bir yankı uyandırdı; derin bir sevgi ve bağ hissiyle, bu anın büyüsüne kapıldık. Ellerimiz, suyun serinliğinde birbirine kenetlenmişti ve hissettiğimiz şey, kelimelerin ötesindeydi. Bu an, bizim için sonsuzluğa uzanan bir an gibiydi; aramızdaki tutku ve arzu, sanki zaman ve mekânın ötesine geçmişti. Tyler, nefes alırken yüzümü ellerinin arasına aldı ve başparmağıyla yanağımı okşadı. Gözleri, içindeki duyguların bir yansıması gibiydi; sevgi, özlem, tutku… Dudaklarımız tekrar birleştiğinde, öpücüğünde bir ihtiyaç vardı, sanki beni kaybetmekten korkuyormuş gibi. Ben de aynı duyguyla karşılık verdim; kalbimde yankılanan her atış, ona duyduğum arzunun ve sevginin bir ifadesiydi. Ellerimiz, suyun altında birbirine kenetlenmişti. Parmak uçlarımızda hissettiğimiz her dokunuş, sanki bir başka dünyaya açılan bir kapıydı. Su, etrafımızda bir koza gibi dalgalanırken, dünyada sadece biz kalmışız gibi hissettim. Onun yakınlığı, beni kendine çekmeye devam etti; tenimizdeki her temas, aramızdaki bağı daha da yoğunlaştırıyordu. Tyler’ın elleri belimden yukarı kayarken, vücudumda hissettiğim elektriklenme, aramızdaki kimyayı daha da güçlü kıldı. Sanki her dokunuşunda beni yeniden keşfediyordu, her nefesinde adımı fısıldarken içimde bir ateş yakıyordu. Kalbim, her zamankinden daha hızlı atıyor, vücudumun her hücresi ona daha yakın olmayı arzuluyordu. Boynumda gezinen dudakları, tenimde bir iz bırakırken, Tyler’ın nefesi tenimde hafif bir titreme yaratıyordu. Bu anın yoğunluğu, nefesimi kesmişti. Dudakları, boynumdan omzuma doğru kayarken, içimde yükselen arzu dalgaları beni daha da sarmaladı. Ellerim, onun sırtında gezindi, kaslarının hareketini ve gücünü hissetmek, bana huzur ve aynı zamanda heyecan veriyordu. Gözlerimi kapattım ve onun her dokunuşunu, her nefes alışını hissetmeye odaklandım. Tyler, beni suyun içinde kendine daha da yaklaştırdı; aramızdaki mesafe tamamen kaybolmuştu. Suyun hafif dalgaları, etrafımızda bir dans gibi hareket ederken, tenimizde hissettiğimiz her temas, bizi daha da derinleştirdi. Tyler’ın eli, saçlarıma doğru kayarken, beni kendine daha da yakınlaştırdı. Onun nefesi, dudaklarımız arasında sadece bir an kalmış gibi hissedilen o kısa mesafeyi kapatmak için can atıyordu. Dudaklarımız yeniden birleştiğinde, öpücüğü bu sefer daha tutkuluydu. Parmaklarım, onun saçlarında gezinirken, hissettiğim yoğunluk ve arzu dalgaları beni tamamen içine aldı. Onun her nefesi, tenimde yankılanıyor ve kalbimin derinliklerine ulaşıyordu. Tyler, dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı. “Çıkalım mı artık ne dersin Adel?” diye fısıldadı, sesi titrek ve arzulu. Bu soru içimde bir yankı gibi yayıldı, tüm benliğimi sarıp sarmaladı. Gözlerim tekrar açıldığında, onun gözlerinde aynı yoğunluğu ve aynı arzuyu gördüm. Onunla olmak, bu anın içinde kaybolmak, bana dünyadaki en doğru şeymiş gibi geliyordu. Tyler, yüzünü tekrar bana doğru yaklaştırdı, dudaklarını alnıma hafifçe dokundurdu. “Seninle bu anın içinde kaybolmak istiyorum,” dedim, sesim yumuşak ve derindi. Sözlerim içimde bir yankı uyandırdı; bu anın büyüsüne kapıldım ve zamanın durmasını diledim. Ellerimiz, suyun altında birbirine kenetlenmişti ve hissettiğimiz her şey, yalnızca ikimize aitmiş gibiydi. O an, suyun içinde kaybolmuş bir şekilde, sadece onun kollarında olmanın huzurunu ve heyecanını hissettim. Tyler’ın güçlü kolları beni sarmaya devam ederken, dünya bizim için durmuştu. Aramızdaki bağın her geçen an daha da derinleştiğini ve bu anın sonsuza kadar sürecek bir hatıra olacağını biliyordum. Vücudum bir müziğin ritmine kapılmış gibi suyun sıcak dalgaları arasında dans etmeye başladığında geriye sadece ay ışığı altındaki yoğun temas kalmıştı. … Bir süre daha suda kaldık, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden. Gözlerimizi birbirine kenetlemiş, sessizliğin ve suyun yarattığı huzurun tadını çıkarıyorduk. Kalp atışlarımız, yavaş yavaş bir uyum içinde sakinleşirken, birbirimizin varlığını, yakınlığını derin bir minnettarlık ve sevgiyle hissettik.
Tyler, yüzümü okşayan bir ifadeyle bana bakıyordu; gözlerinde hala o yoğun arzu, ama şimdi buna daha derin bir duygu, sanki bir tür teslimiyet eklenmişti. Parmakları, saçlarımda nazikçe dolandı, her bir teli adeta ezberler gibi dokunarak. Onun sıcaklığı ve yumuşak nefesi tenimde hissedilirken, kollarının beni hala sıkıca sardığını fark ettim. Bu his, bana güven ve huzur veriyordu. Yavaşça başımı onun omzuna yasladım, kalbimin onun kalbinin ritmiyle aynı hızda atmasını dinlerken. Suyun serinliği ve Tyler’ın sıcaklığı bir araya gelmiş, beni bu anın içinde kaybolmaya davet ediyordu. Parmaklarım, onun sırtında nazikçe dolaştı; her dokunuşta, onun varlığının huzurunu ve mutluluğunu hissettim. Birbirimize sarılmış halde, suyun serinliğinde, sessizliğin ve birliğin tadını çıkardık. Birbirimize dolanmış halde, suyun içinde durmaya devam ettik, bir süreliğine dünyadaki her şeyden uzaklaşmış, sadece birbirimizin varlığında huzur bulmuş gibiydik. Bu anın, hayatımız boyunca hatırlayacağımız bir hatıra olarak kalacağını biliyordum; çünkü bu, aşkın ve bağlılığın en saf haliydi. ‘’Çıkalım…’’ Tyler’ın dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi, gözleri derin bir sevgi ve şefkatle doluydu. “Tamam,” dedi yumuşak bir tonda, eli hâlâ belimdeydi. Yavaşça sudan çıkmaya başladık, suyun serinliği vücudumuzdan akarken, birbirimize olan yakınlığımızı, dokunuşlarımızı hissediyordum. Ay ışığı, yüzümüzü ve suyun yüzeyini aydınlatıyordu; etrafımızdaki dünya sanki bu büyülü anın farkında gibi sessizdi. Ayaklarımız göletin tabanına değdiğinde, suyun serinliği yavaş yavaş yerini serin gece havasına bıraktı. Kıyıya vardığımızda, sudan çıkıp çimenlerin üzerine oturduk. Su, vücudumuzu sarmalamıştı ve hafif bir titreme hissettim. Tyler, beni sararak sıcaklığını paylaştı. Çimenlerin üzerinde otururken, ay ışığı cildimize vuruyor ve vücudumuzdaki su damlacıkları bu ışıkta parıldıyordu. Bir süre daha çimenlerin üzerinde oturduk, gece havasının tadını çıkardık. Tyler’ın kolları etrafımda, kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissettim. Sonra, vücudumuzun kuruduğunu hissedince, ikimiz de ayağa kalktık ve giyinmeye başladık. Tyler’ın bakışları üzerimdeydi ve o bakışların ardındaki sevgi, her an daha da derinleşiyordu. Giyindikten sonra el ele, suyun kenarında yürümeye başladık. Tyler’ın sıcak eli, benim elimdeydi ve parmaklarımız birbirine kenetlenmişti. Rüzgâr hafifçe esiyor, etrafımızdaki yaprakları nazikçe hışırdatıyordu. Gecenin serinliği tenimizde dolaşırken, Tyler bana yaklaşıp elini omzuma doladı. ‘’Artık gitme vakti.’’ Diye fısıldadığında yavaşça iç çektim. Hep burada olmak isterdim aslında. ‘’Hatta yıkanmamız da lazım, toksinleri atmak için harika bir yöntem.’’ Ona güldüğümde geriye dönere ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladık. Göletin kenarından ayrılırken, arkamıza bakarak bu anın hafızamıza kazındığını biliyordum. Tyler’ın elini tutarak, bu büyülü gecenin sonunu birlikte karşıladık. Gece boyunca süren bu eşsiz anı, sonsuza dek kalbimde saklayacaktım. Bungalova yaklaştığımızda, Tyler kapının önünde durdu ve bana son bir öpücük verdi. Bu öpücük, gece boyunca yaşadığımız anıların bir yansıması gibi, içimde sıcak bir iz bıraktı. Onun ayrılışı, aynı zamanda bu gecenin sona erdiğini ve yeni bir başlangıcın kapıda olduğunu hissettirdi. “İyi uykular, Adel,” dedi, gözlerinde hafif bir gülümsemeyle. Kapıdan içeri adım attığımda, rahatlamış ve huzurlu hissediyordum. Yavaşça giysilerimi çıkardım ve göletin suyunu üstümden atmak için sıcak bir duş aldım. Suyun sıcaklığı, yorgunluğumu ve gece boyunca yaşadığım yoğun duyguları hafifletirken, bedenimi ve ruhumu yeniledi. Duşun ardından, rahatlatıcı bir uykuya hazırlanmak için bungalovun huzurlu ortamında gevşedim. Yatakta uzanırken, gözlerimi kapatıp geceyi düşündüm. Gece boyunca uykuya geçişim, bedensel ve ruhsal bir rahatlama ile doluydu; tüm bu duygular, huzurlu bir uyku moduna geçmemi sağladı. Her ne kadar yorulmadıkça uykuya ihtiyacımız olma da en azından bünyemizi susturup uyku moduna geçebilme potansiyeline sahiptik. Sabah, güne dinlenmiş ve yenilenmiş bir şekilde başladım. Bu yeni dünde, yeni deneyimlerde beni beklemekteydi. Öğrencilerim ile kazıklı antrenmanlar! … |
0% |