Yeni Üyelik
148.
Bölüm

SEZON 6 BÖLÜM 1

@selinayeda_x

‘’Sen ölmüyorsun… Sen… Hamilesin sen!’’

Bu kelimeler, içimdeki tüm dünyayı sarsan bir gerçekliği ortaya koydu. Şaşkınlıkla, gözlerimi Tyler’a dikerek, “Hamile mi? Bu… bu imkansız!” diye fısıldadım. Vampir doğası gereği, bu tür bir durumun mümkün olabileceğini asla düşünmemiştim.

Tyler, elini nazikçe karnımda gezdirmeye devam ederken, gözlerinde karışık bir ifade vardı. ‘’A-ama öyle… Kalp atışları… Burada işte! Dinlesene duyamıyor musun?’’

Kafamda bir dizi soru ve endişe dönerken, bu bilgiyi sindirmek çok zor geliyordu. Vampirlerin hamile kalması ancak kan ritüelleri ile gerçekleşebiliyorken bu durum da neydi şimdi?

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, zihnimdeki karmaşayı yatıştırmaya çalıştım.

“Nasıl… nasıl mümkün olabilir ki?” diye mırıldandım. “Vampir doğası gereği, bu tür şeylerin olması imkansızdı. Bu nasıl olabilir?”

Tyler’ın ellerinin nazikçe karnımda dolaşırken, içimde bir şeylerin hareket ettiğini hissetmeye başladım. Bu hareket, bana gerçek bir yaşamın varlığını hatırlatıyordu. İçimdeki bu kıpırtılar, kalbimde derin bir şok etkisi yarattı.

Tyler, gözlerindeki şaşkınlığı ve derin duyguları gizlemeye çalışarak, “Adelia, gerçekten… burada bir şey var,” dedi, sesi titreyerek.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. “Hamile mi? Bu imkansız!” diye fısıldadım, içimdeki gerçekliği kabul etmekte zorlanarak. Vampir doğası gereği böyle bir durumun mümkün olduğunu asla düşünmemiştim. Tyler’ın ellerinin üzerindeki sıcaklık, içimdeki hareketlerin gerçekliğini sorgulamama neden oluyordu.

Tyler’ın elleri, karnımda gezinirken bir yumuşaklık ve huzur getirmeye başladı. “Bu… bu gerçekten mi?” diye mırıldandım. “Nasıl olabilir ki? Vampirlerin hamile kalması, sadece kan ritüelleriyle mümkün olurdu. Bu nasıl bir şey?”

Tyler, yüzündeki endişeyi yavaşça gidermeye çalışarak, “Sanırım bizim doğamızın birleşimi bu durumu mümkün kıldı. Kalp atışlarını duydum, hareketleri hissettim. Bu gerçek, çok net bir şekilde hissedebiliyorum bunu!’’

Karnımda belirginleşen hareketleri hissederken, derin bir şok yaşadım. İçimdeki bu hareketler, Tyler’ın ellerinin altında belirginleşti ve bu, tüm inançlarımı alt üst eden bir gerçekliği ortaya koydu. İçimde bir yaşamın varlığını hissetmek, oldukça karmaşık ve bir o kadar da büyüleyici bir durumdu.

“Nasıl… nasıl bu mümkün?” diye fısıldadım, gözlerim dolarak. “Vampir doğası gereği bu tür şeyler imkansızdı. Kan ritüelleri dışında hiçbir şeyin bunu başarması mümkün değil. Bu nasıl olabilir?”

Tyler, gözlerinde derin bir sevgi ve anlayışla, “Belki de melez olduğumuz içindir, belki de çoktan üzerimde bir kan ritüeli taşıdığımdandır?’’

Tyler’ın gözlerinde yer alan umut ve sevgi, içimdeki karışıklığı biraz olsun hafifletiyordu. İçimdeki hareketlerin gerçeği kabul edilebilir bir şey olduğunu anlamak, zihnimdeki karmaşayı biraz olsun dindiriyordu.

Tyler, ellerini nazikçe karnımda gezdirmeye devam ederken, “Bu yaşamı en iyi şekilde desteklemeliyiz. Zorluklar olacak ama birlikte her şeyi başaracağız,” dedi.

Bu sözler, içimde bir güven ve rahatlama duygusu oluşturdu. Gözlerimden yaşlar süzülürken, bu anın güzelliği ve anlamı içimi kapladı. Tyler’ın yanında, bu yeni döneme adım atmanın verdiği güç ve destekle, tüm belirsizlikleri bir nebze olsun hafifletebildim

‘’Hissedebiliyor musun?’’ diye fısıldadığında gözlerim bir kez daha açılmıştı.

Eli hala aynı bölgede süzülüp duruyordu.

‘’Kalp atışlarını.’’

Gülümseyerek elimi karnıma yönelttiğimde elini ittirdim.

‘’Susarsan belki hissedebilirim babası!’’

Sözlerime ağzı açık bir şekilde kaldığında elini yavaşça çekmişti.

Derin bir gülümsemeyle sessizce seyrederken hissettiklerim karşısında bir kez daha bir şok dalgası yaşamıştım.

Hamileydim!

Hamileyim ben!

Derin bir nefes alarak bunu sindirmeye çalıştım.

‘’Neyse ki…’’ dedim. ‘’Neyse ki yavaş yavaş kendimi tükete tükete ölmüyormuşum! Hamileymişim ben!’’

Tyler bu tepkime gülümserken yavaşça dudaklarıma eğilmişti. Dudaklarıma bir öpücük kondurduktan sonra eğildi ve bu sefer de karnıma minik bir öpücük bıraktı.

Ardındansa söze girdi.

‘’Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?’’ Anlamazca ona bakarken Tyler sözlerini sürdürdü.

‘’Bebeğimiz altı haftalık kadar gelişmiş bile!’’

O günün üzerinden sadece on sekiz gün geçmiş olmasına rağmen…

Tyler baş ucuma oturduğunda doğrulmaya çalıştım ama o an o beni durdurmuştu.

‘’Dur bakalım!’’ sesi yumuşak ama kesin bir ton taşıyordu. Gözlerindeki endişe ve sevgi karışımı ifade, her şeyin yolunda olduğunu ve birlikte bu durumu aşabileceğimizi hissettiriyordu.

“Ne oldu?” diye fısıldadım, karnımdaki hareketlerin hala etkisi altında, gözlerim iyice açılmış bir şekilde ona bakarak.

Tyler, beni rahatlatmaya çalışan bir gülümsemeyle yanıma yaklaştı. “Biraz dinlenmen gerek, Adelia. Bu kadar hızlı gelişim senin ve bebeğimiz için biraz fazla olabilir. Endişelenme, birlikte her şeyi aşacağız.”

Sözleriyle biraz rahatladım, ama hala içinde bulunduğum durumu sindirmekte zorlanıyordum. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, kendimi bu yeni gerçekle başa çıkmaya çalışırken bulmuştum. Tyler’ın yanındaki varlığı, bu karmaşık duygularla başa çıkmamda en büyük destekçim olacaktı.

Tyler, elleriyle beni nazikçe kucaklayarak, “Şimdi dinlen,” dedi, “Bebeğimizle ve seninle ilgilenecek her şeyim var. Yavaşça her şeyi anlayacaksın. Şu an en önemli şey, senin ve bebeğimizin sağlığı.”

Ona içtenlikle gülümserken Tyler yavaşça doğruldu.

‘’Üstünü değiştirelim mi, ah şu belini sıkan etekten kurtulalım bir an önce!’’

Tyler’ın bu endişeli tavırlarına gülerken o çoktan dolabı açmış ve içinden beyaz elbise tarzı bir gecelik çıkarmıştı.

‘’İşte bu tam da gerekli şey!’’ Tyler’a bir kez daha gülerken yanıma gelip önce doğrulmama ardındansa da ayaklarımı yataktan dışarıya uzatmama yardım etmişti.

‘’Fena halde başım dönüyor…’’ diye fısıldarken Tyler üstümdeki tişörtü çıkardı.

‘’İşte bu yüzden kalkmamalısın diyorum ya! Hatta sana damardan bir kan lazım. Ama bunu yarına halledelim, bu gecelik seni kendime sakladım!’’ Onun bu yumuşak ve koruyucu sesi, beni rahatlatan bir melodi gibi geliyordu.

Geceliği önce kafamdan sonra da kollarımdan geçirdikten sonra geceliğin altında kalan eteği de yavaşça çekiştirerek aldı. Her hareketi, içindeki şefkat ve düşünceli yaklaşımın bir yansıması gibiydi.

‘’İşte tamamdır, uyku vakti.’’ dediğinde, sesi hem güven verici hem de tatmin ediciydi. Gece boyunca yanımda olacağını bilmek, kendimi tamamen huzurlu ve rahat hissetmemi sağladı. Geceliğin rahatlığında, yavaşça kendimi yatağa bırakırken, başımda ve karnımda hafif bir rahatlama hissettim.

Tyler, yavaşça yanımda oturdu ve ellerini nazikçe karnımın üstüne koydu. O an, gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. İçimdeki baş dönmesi ve bulantı yavaşça geçerken, Tyler’ın varlığı, bana güç ve güven verdi. Yavaşça uykuya geçerken, Tyler’ın nazik dokunuşları ve huzur verici sesi, geceyi bir masal gibi yapıyordu. İçimdeki karmaşa ve endişe, onun sıcaklığında yavaşça eriyordu ve bu anın tadını çıkarmak, bana huzur veriyordu.

Gece ilerledikçe, Tyler’ın nazik tavırları ve sevgisi, içimdeki gerginliği ve baş dönmesini azaltıyordu. Yavaşça yatağın kenarına otururken, Tyler’ın dikkatle bana yaklaşması ve tüm hareketlerinin düşünceli bir şekilde yapılması, kendimi güvende ve rahat hissetmeme neden oluyordu.

Tyler, "Şimdi seni yatağa yerleştireceğim," dediğinde, sesi yumuşak ve güven vericiydi. Yavaşça, ama çok nazikçe hareket ederek, beni sırt üstü yatağa yatırdı. Bu hareket, içimi bir nebze olsun rahatlattı. O an yatakta hafifçe gömleğim ve eteklerim arasında kalan ince kumaşın dokunuşu, Tyler’ın ellerinin sıcaklığıyla birleşerek rahatlatıcı bir etki yarattı.

Tyler’ın yüzündeki ifadeyi incelediğimde, endişeli bir huzur bulmuştum. Gözleri, üzerimdeki herhangi bir rahatsızlığı anında fark etme yeteneğine sahipti. Ellerini karnımda gezdirirken, hassasiyetle hareket ediyordu. “Artık rahatlayabilirsin,” dedi ve ellerini karnımın iki yanına yerleştirdi. Bir anlığına, derin bir huzur hissettim. Tyler’ın yanımda olması ve ona güvenmem, içimdeki karmaşayı bir nebze olsun azalttı.

Tyler, yavaşça yanına uzanarak, belimi nazikçe kavradı. Vücudunun sıcaklığı ve ağırlığı, bana güvenli bir his verdi. Kolları, belimi nazikçe sararken, onun her hareketi, içimdeki huzuru daha da artırdı. "Tamam, artık yanındayım," dedi, sesi hem tatmin edici hem de koruyucuydu.

Kafamı omzuna yasladığımda, onun sıcak nefesini ve kalp atışlarını duydum. Tyler, nazikçe belimi kavrayarak kendine doğru çekti. Vücudum onun vücuduna yaslanırken, rahat bir pozisyonda uyumaya başladım. İçimdeki baş dönmesi ve bulantılar, onun yakınlığı ve sıcaklığıyla hafiflemeye başlamıştı.

Tyler’ın gözleri, üzerimdeki gerginliği anlamış gibi görünüyordu.

‘’Çekinme, kanım her zaman senindir kraliçem!’’ Tyler’ın güven verici sesi, kendimi çok daha huzurlu hissetmemi sağlarken Tyler’ın boynuna yaklaştım. Hafifçe başımı eğerek, vücudunun en hassas bölgelerinden biri olan şah damarına yöneldim.

Sırtındaki kasların hafifçe gerildiğini hissetmiştim o an.

Yavaşça, dudaklarımı boynundaki bölgeye koyarak, içgüdüsel olarak beslenmeye başladım. Tyler’ın yüzündeki ifadede, bir tür hem rahatlama hem de bir tatmin duygusu vardı.

Kanı yudumlamaya başladığımda, içimde bir sıcaklık yayılmaya başladı. Baş dönmem ve bulantım, Tyler’ın kanının sıcaklığıyla daha da hafifliyordu. Beslenirken, onun bedeniyle bütünleşmek, bana huzur ve güç veriyordu. Yavaşça, ancak düzenli bir şekilde hareket ederken, onun kanının akışını ve verdiği enerjiyi hissedebiliyordum.

Tyler’ın vücudu, doğal bir uyum sağlarken, kanının sıcaklığı ve besleyici etkisi, içimdeki eksikliği dolduruyordu. Her yudumda, kendimi biraz daha iyi hissetmeye başladım. Tyler’ın dokunuşları ve karnımdaki elinin sıcaklığı, beslenme sürecimi daha da rahatlatıyordu.

Kendimi onun kanında kaybolmuş gibi hissettiğimde, Tyler’ın elinin karnımdaki nazik hareketleri, huzur ve rahatlama getirdi. Yavaşça, beslenme işlemi sona ererken, Tyler’ın elleri karnımda sevgiyle geziniyordu. İçimdeki huzur ve güç, onun bu nazik yaklaşımı sayesinde artmıştı.

Tyler’ın başımı omzuna yasladığımda, gözlerim yavaşça kapanırken, derin bir huzur ve rahatlama duygusu içimi kapladı. Gece boyunca onun yanında olmak, kendimi daha iyi ve daha güçlü hissetmeme neden oldu. Tyler’ın dokunuşları, her şeyin yolunda olduğuna dair içimi rahatlatan bir güven sağlıyordu. Bu özel an, içimdeki her türlü endişeyi ve baş dönmesini geride bırakmama yardımcı oldu.

Tyler’ın huzur veren kollarında, içimi kaplayan rahatlama duygusunu hissetmeye devam ederken, gece daha da derinleşiyordu. Tyler’ın sırtımda bıraktığı sıcaklık ve onun bedeninin bana sunduğu güven, kendimi her geçen dakika daha iyi hissetmeme neden oluyordu. Yavaşça gözlerimi açtığımda, Tyler’ın yüzündeki hafif bir gülümseme ile karşılaştım.

Kendimi onun kollarında rahatlamış ve güvenli hissetmenin yanı sıra, beslenmenin getirdiği tatmin ve güçlenme duygusu da içimi kaplamıştı. Tyler’ın gözleri, bana güven verdiği ve desteklediği her anı hissettiriyordu. İçimdeki endişelerin yerini, onun dokunuşları ve sıcaklığıyla dolu bir huzur almıştı.

“Teşekkür ederim,” dedim. “Bu kadar zor bir durumda bile yanımda olduğun için teşekkür ederim.”

Tyler, hafifçe gülümsedi ve elleriyle saçlarımı okşadı.

‘’Bu bebeği birlikte yapmadık mı biz sevgilim? Seninle ilgilenmeyeceğimi falan mı düşünüyordun ki? Her zaman yanındayım, Adelia’m. Bu yolculukta birlikte olacağız,” dedi ve parmaklarıyla saçlarımı nazikçe taramaya devam etti. “Bu bebeğimizin de varlığı ile, her şeyin üstesinden geleceğiz.”

Bunu duyduğumda, içimdeki karışıklık ve belirsizlikler daha da azalmıştı. Tyler’ın desteği, bana bu süreçte güçlü kalmam için gereken güveni ve cesareti veriyordu. Beslenme sırasında yaşadığım zorlukları ve baş dönmesini, Tyler’ın yakınlığı ve sevgisiyle geride bırakmıştım.

Tyler, elini belimin etrafında nazikçe dolaştırırken fısıldadı.

“Şimdi dinlenme zamanı. Yarın yeni bir gün olacak ve her şey daha iyi hissedeceksin.’’

Yavaşça başımı onun göğsüne yasladım ve derin bir nefes aldım. Tyler’ın vücudunun sıcaklığı ve huzur veren varlığı, kendimi rahatlamış ve güvende hissetmeme neden oldu.

Gece boyunca onun kollarında, güvenli ve huzurlu bir uykuya dalarken, her şeyin yoluna gireceğine dair umut dolu bir hisle kaplıydım.

Tyler’ın nazik hareketleri ve göğsündeki düzenli kalp atışları, beni derin bir uykuya çekiyordu. Onun vücudu, bedenimi kavrayarak bana güven veriyordu. Uykuya geçerken, içimi kaplayan huzuru daha da derinleştiriyordu. Tyler’ın varlığı, tüm karanlık düşünceleri ve korkuları ardımda bırakmamı sağlıyordu.

Tyler’ın kolları beni sıkıca sararken, gece sessizliği ve odadaki huzur, içimdeki rahatlamayı daha da artırıyordu.

Sabahın ilk ışıkları yavaşça odaya sızarken, gözlerimi nazikçe açtım. Tyler’ın huzurlu uykusunu izlerken, içimdeki endişe ve gerginlikler tamamen dağılmıştı.

Tyler yavaşça uyanırken, gözlerindeki mutluluk ve rahatlama ifadesi, benim de içimi aydınlatıyordu. Hafifçe gülümsedi ve gözlerini açarak, “Günaydın,” dedi, sesi yumuşak ve tatlıydı.

“Günaydın,” dedim, gülümseyerek.

Tyler, elini nazikçe belimden çekti ve yavaşça uyanmaya başladı.

Tyler’ın yanındaki bu huzurlu anlar, bana tüm gece boyunca güçlü ve rahatlamış hissettirdi. Sabahın erken saatlerinde, Tyler’ın kollarında uyandığımda kendimi daha sakin ve huzurlu hissetmiştim. Sanki onun varlığı… Bebeğimizi de rahatlatıyor ve beni o anlarda yormak yerine hareketsizce duruyormuş gibi.

Sanırım artık yeni bir devirdi.

Bebeğimizin varlığıyla başlayan yeni bir döneme adım atmıştık her ikimiz de!

Tyler, yavaşça yataktan kalktı ve pencereye doğru yürüdü. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, dışarıdaki manzarayı izlemeye başladı. “Bebeğimizle birlikte geçireceğimiz günleri sabırsızlıkla bekliyorum,” dedi, gözlerinde umut dolu bir ifade ile.

Ben de yavaşça kalktım ve yanına gittim. “Evet, bu yeni dönem bizim için özel olacak,” dedim.

Tyler, elini nazikçe omzuma koydu ve beni kendine çekti. ‘’O günleri iple çekiyorum öyleyse!’’ dediğinde gülmeye başladım.

Güneşin ışıkları altında, yeni bir günün başlangıcında, birlikte olmanın verdiği huzur ve mutlulukla geleceğe umutla bakıyorduk. Bu yeni dönemde, sevgi ve destekle dolu anılar biriktireceğimizden çok emin bir şekilde.

‘’Hadi ben sana kahvaltıyı hazırlayayım. Sen de keyfine bak.’’ Tyler dudaklarıma yumuşak bir öpücük bıraktığında yavaşça geriye çekildi.

Yatak odasından çıkıp mutfağın yolunu tutacakken onu durdurdum.

“Bir dakika, Tyler,” dedim hafif bir gülümsemeyle, elimi onun koluna koyarak. O da adımlarını durdurup bana döndü, yüzünde hafif bir merak ifadesi vardı. “Biliyorum, her zaman bana bakmayı seviyorsun ve bunu hep büyük bir şefkatle yapıyorsun, ama… Bugün birlikte kahvaltı hazırlamak istiyorum.”

Tyler’ın gözlerinde bir parıltı belirdi. “Beraber mi? Kraliçem, senin dinlenmen lazım. Hem bebeğimiz de buna ihtiyaç duyuyor.” Sesi yumuşak ve ikna ediciydi ama aynı zamanda onunla bu anı paylaşmak istediğimi biliyordum.

Başımı salladım, kararlılıkla ona bakarak. “Evet, birlikte. Hadi ama! Ne dedim sana, beni ufacık şeylerden korumanı…’’ derken sözümü nazikçe kesti.

‘’Orada dur bakalım! Karışmadım, Chris seni kazıkladı. Ve biz ne öğrendik sevgilim? Hamileymişsin! Demek ki seni korumam iyi bir şeymiş. Korumadığımda olanları görüyorsun değil mi?’’

Gözlerim devrildiğinde Tyler elini omzuma atarak odanın çıkışına doğru yürüdü.

Onu takip ederken Tyler sözlerine devam etmişti.

‘’Neyse ki iyisiniz, her ikiniz de.’’

Tyler, gülümseyerek elimi tuttu ve parmaklarını nazikçe benimkilerin arasına geçirdi. “Tamam kahvaltıyı hazırlayalım hadi. Ama sen ağırdan alıp yavaş hareket edeceksin!’’

Tyler’ın sözlerine karşın iç çektiğimde yavaşça mutfağa doğru yol almıştık.

‘’Ben iyiyim, hatta daha bebek yeni iken… Fazla abartıyorsun!’’ Tyler’ın gözleri saniyesinde gözlerimi bulduğunda daha o an olduğu yerde durmuştu.

‘’Abartmak? O insan bebeği değil ki Adel. Her şeyi çok hızlı, anneye etkisi de. Yorma kendini, hızlı hareketten de kaçın.’’

Gözlerimi devirip burnumdan nefesimi verdiğimde bir kez daha mutfağın yolunu tutmuştu.

‘’Daha önce hamile bir kadınla yakından ilgilenmiş gibisin!’’

Tyler bıkkın bir şekilde bana döndüğünde kaşlarım çatılmıştı.

‘’Ama galiba hamile kadınlarla uğraşacak kadar sabrın yok, öyle olsun. Ben kendi kendime sabrederim zaten.’’

Tyler’ın iç çekişi bir kez daha kulağıma dolduğunda Tyler yavaşça elimi bıraktı.

Ardındansa önüme doğru eğilmiş ve yavaşça beni yerden havalandırarak kucağına almıştı.

‘’Beni kışkırtma kadın. Sabrımın ne kadar iyi olduğunu bilirsin. Ve bu tripler emin ol bana sökmez. Hormonsal sorunlar olduğunu biliyorum. Ha bir de… Hayatımdaki ilk hamile kadın sensin, en başından en sonuna kadar ilgileneceğim. O yüzden… Bilmem gerekiyor değil mi?’’

‘’Aynen! Bir gecede her şeyi sökmüşsün uyurken!’’ Kollarında çırpınmaya çalışırken kafasına bir tane vurduğumda bıkkınlıkla nefes verdi.

‘’Bıraksana!’’ Çığlığım umurunda bile olmadan beni salona kadar taşırken bir anda bağırdım.

‘’Ah!’’

Elim karnıma giderken endişeli bakışlarını hissetmiştim çoktan.

‘’Adel!’’

Bir kez daha bağırdığında beni yavaşça kucağından bırakarak koltuğa oturttu.

‘’İyi misin!?’’ Tyler’ın bu endişesine karşılık kahkaha attığımda yüzü şaşkınlıkla dolmuştu.

‘’Ne oluyor?’’ diye sorduğunda sadece omzumu silktim.

‘’Kandırdım. Bir daha beni yok yere kucağına alma, ben istersem kucağına çıkarım zaten.’’

‘’Ya! Neden böyle bir şey yapıyorsun ki sen!? Gerçek sandım! Beni böyle kandırma Adel bir daha!’’

Tyler’ın tepkine gülerek karşılık verdiğimde önüme çöktü.

‘’Ne o korktun mu?’’

Elleri ellerimi sıkıca kavradığında başını sallamıştı.

‘’Tabii ki! Aksisini düşünebiliyor musun ki?’’

Başımı olumsuzca salladığımda kalkıp alnıma bir öpücük bıraktı.

Tyler alnıma öpücüğü bıraktıktan sonra gözlerimin içine derin bir bakış attı. Gözlerindeki endişe yerini biraz olsun rahatlamış bir ifadeye bırakmıştı. Onun bu kadar koruyucu ve hassas olması içimi ısıttı ama aynı zamanda onunla biraz daha uğraşmak da hoşuma gidiyordu.

"Sen beni öldüreceksin Adel." diye mırıldandı. Sesindeki hafif gerginlik, şakaya vurulmuş ama içinde gerçek bir korku barındırıyordu. Tyler, bana her zaman güçlü bir koruma kalkanı gibi davranırdı, ama onun bu anlık zayıflığı, ona ne kadar derinden bağlı olduğumu bir kez daha hatırlattı.

“Biraz eğlencenin kime zararı var ki?” dedim, hafif bir gülümsemeyle. “Seni böyle küçük oyunlarla test etmek çok eğlenceli, hem ben de biraz gülerim.”

Tyler, başını iki yana sallayarak gülümsedi. "Senin oyunlarına her zaman yenik düşüyorum, ama ne yaparsam yapayım, bundan vazgeçemem. Senin mutluluğun her şeyden önemli.’’

Gözlerim doldu ama gülümsemeye devam ettim. Tyler, her kelimesiyle kalbime dokunmayı başarıyordu. Elini tekrar elime aldı ve yavaşça öptü. “Ama bir daha böyle bir şey yapma, tamam mı? Seni kaybetmekten o kadar korkuyorum ki, bazen ufacık bir şey bile beni endişelendirebiliyor.”

Başımı sallayarak onayladım. "Tamam, söz veriyorum. Ama unutma, ben de seninle eğlenmek istiyorum. Biz birlikte gülersek, hayat çok daha güzel olacak."

Tyler, bir an duraksadı, sonra gülümseyerek elimi bıraktı ve yana doğru kaykılarak koltuğun yanına oturdu. "Sana hiçbir zaman hayır diyemiyorum, biliyorsun değil mi? Beni böyle kolay kandırmanın bedelini sana ödetmeliyim."

Gözlerimi devirip gülerek onu ittim. "Tabii ki. Ama sen de biliyorsun ki, ben de bu oyunun kurallarını gayet iyi biliyorum."

Tyler kahkahasını bastıramadı ve ikimiz de kahkahalarımızla odanın sessizliğini doldurduk. Bu anlar, hem neşeli hem de içten doluydu; Tyler’ın yanımda olması ve onu güldürebilmek, her şeyden daha kıymetliydi. Bu sırada karnımdaki bebeğimizin hafif bir kıpırtısını hissettim, ve anında gülümsemem biraz daha derinleşti.

Tyler’ın gülümsemesi de bu anı paylaşmamızla daha da büyüdü. “Bebeğimiz bile bizimle gülüyor galiba,” dedi sevinçle. “Belki de bu küçük mucize, bizim ne kadar mutlu olduğumuzu hissediyor.”

“Evet,” dedim fısıldayarak, ellerimi tekrar karnıma koyarak. “O da bu sevgi dolu anları hissediyor. Birlikte, üçümüz bir aile olacağız.”

Tyler, kollarını bana doğru açtı ve ben de onun yanına sokuldum. Kolları beni sararken, dünyanın en güvenli yerinde, Tyler’ın kollarındaydım. Geleceğimizle ilgili korkularım olsa da, onun yanımda olması her şeyi daha kolay hale getiriyordu. Bu anın huzuru, içimdeki tüm endişeleri bir süreliğine de olsa bastırdı.

‘’Tyler…’’ diye fısıldadım huzurlu kolların arasından.

Tyler baskıyı azaltıp benden ayrıldığında elim karnımı okşadı.

‘’Sence…’’ diye duraksayarak söze girdiğimde bakışlar derin bir anlamla bana döndü.

‘’Evet?’’

Nefesimi yavaşça ortama verdikten sonra sözlerimi sürdürdüm.

‘’Erken değil mi?’’

Yüzü bir süre boş bakmış ardından da ciddileşmişti.

‘’Ne için?’’

Gözlerimi bir süreliğine kaçırdığımda Tyler sadece benden cevap beklercesine kaçıyordu.

‘’Bebek… Biz…’’

Tyler'ın yüzündeki ifade bir an için dondu. Derin bir nefes aldı ve bakışlarını bana dikti. Gözlerinde hem anlayış hem de endişe vardı.

Gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde, içimdeki karmaşık duyguların yüzüme yansıdığını biliyordum. "Evet, bu bebeği çok istiyorum, ama... her şey o kadar hızlı oldu ki. "Ben... Daha 21 yaşındayım," diye fısıldadım, sesimdeki titremeyi saklayamadan. "Bu kadar erken, böyle büyük bir sorumluluk almak... Tyler, ya hazır değilsek? Ya... ya bu bebeği büyütmek için yeterli değilsek?"

Tyler’ın yüzündeki ciddiyet, söylediklerimin ağırlığını taşıyordu. Sadece birkaç saniye sessiz kaldı, ama o birkaç saniye sonsuz gibi geldi. Sonra, aniden, yüzündeki ifade değişti, bir kararlılık belirdi. "Eğer böyle hissediyorsan bebeği aldıralım öyleyse," dedi, sesi sakin ama içten gelen bir kararlılıkla. Ardından, beni oturduğum yerden kaldırmak için elini uzattı.

O an kalbim duracak gibi oldu. Sözleri beynimde yankılandı, o an tüm dünyam altüst olmuş gibiydi. Tyler’ın elleri koluma dokunduğunda, birden tüm vücudum kasıldı. "Hayır!" diye neredeyse çığlık atar gibi bağırdım, içimde patlayan panik dalgasını durdurmaya çalışarak. Elimi karnıma götürdüm ve geri çekildim, sanki onu korumak istermiş gibi.

Tyler, şaşkınlıkla bakışlarını üzerime dikti, duraksadı. "Adel..." diye söze başladı, ama sözlerini bitiremedi. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında, titreyen ellerimi onun ellerinden kurtardım.

"Hayır, Tyler, bunu yapamayız... Bu bebek bizim, benim... Onu istiyorum," dedim, sesim titrerken. "Ama korkuyorum, tamam mı? Geçmişte yaşadıklarımızdan, yaşımın getirdiği sorumluluktan, senin de bir şeyleri değiştirmek istemenden... Hepsinden korkuyorum. Ama bu bebek, bizim mucizemiz. Onu kaybetmek istemiyorum."

Tyler’ın yüzündeki sertlik yavaşça yumuşadı, gözlerindeki kararlılık yerini derin bir hüzne bıraktı. "Adel, ben... Sadece senin ne istediğini bilmeme ihtiyacım vardı. Ama eğer bu bebeği istiyorsan, birlikte bu sorumluluğu üstleneceğiz. Ben buradayım, seninleyim."

Gözlerimden akan yaşları silmeye çalışırken Tyler’ın sesindeki içtenliği hissettim. "Sadece seni kaybetmekten çok korkuyorum," diye fısıldadı Tyler, sesi boğuk bir şekilde. "Seni ve bu bebeğimizi."

Onun bu sözleri, içimdeki korkuyu biraz olsun hafifletti. Tyler’ın ellerini tekrar tuttum, gözlerimi ona diktim. "Biz bunu birlikte başaracağız," dedim, sesimde bir kararlılık belirdi. "Bu bebek, bizim sevgimizin en güzel yansıması. Ne olursa olsun, birlikte mücadele edeceğiz."

Tyler başını salladı ve beni yeniden kollarının arasına çekti. "Birlikte," dedi, sesi bu sefer daha sakin ve güven doluydu. "Her ne olursa olsun, seninle birlikteyim, Prenses. Bu bebeğimizle birlikte her şeyi başaracağız."

Onun bu sözleri, içimdeki huzursuzluğu yatıştırdı. Tyler’ın güçlü kollarında kendimi güvende hissettim. Geçmişin yaraları, korkularım ve geleceğe dair endişelerim, onun yanında eriyip gitti. Bu bebeği birlikte büyütecek ve sevgiyle dolu bir aile olacaktık.

‘’O halde kahvaltı vakti.’’ Dedi ardından.

Tyler, gülümseyerek elimi tuttu ve beni yavaşça kaldırdı.

‘’Ne yapıyoruz şimdi?’’ Tyler’ın bu sorusuna içtenlikle güldüm.

‘’Şefin spesiyali nedir?’’ Gülümseyerek mutfağa yöneldiğinde ardından gittim.

‘’Canınız ne çekiyorsa o?’’ Tyler’ın bu sözü ile sadece düşünmüştüm.

Canımız ne çekiyor olabilirdi acaba?

Mutfağa vardığımızda Tyler bana bir bakış attı.

“Sanırım bir omlet güzel olur,” dedim, tezgahın yanına yaslanarak. “Bir de ben biraz da meyve salatası yapmak istiyorum. Hafif ve sağlıklı.”

Tyler beni başıyla onaylayıp ardından malzemeleri toplarken ben de ona yardım etmeye başladım. Beraber mutfakta olmanın verdiği huzur, sabahın sakinliğiyle birleşmişti. Tyler, omleti hazırlarken ben de taze meyveleri kesmeye başladım. Arada sırada bakışlarımız kesişiyor, ikimiz de sessizce gülümsüyorduk.

Bir süre sonra, Tyler omleti pişirirken, ben de meyve salatasını bitirdim. Onun yanında durup omletin tavada nasıl güzelce şekillendiğini izledim. Tyler, işini bitirdiğinde tabakları masaya yerleştirdi. “Her şey hazır,” dedi, bana doğru dönerek. “Bu sabah, birlikte hazırladığımız bu kahvaltıyı hak ettik.”

Masaya oturduk ve Tyler’ın hazırladığı omletin tadına baktım. Her lokmada, onun sevgisi ve ilgisi hissediliyordu. Kahvaltı boyunca aramızda sıcak bir sohbet sürdü. Gelecek planlarımızdan, bebeğimizin hayatımıza getireceği değişikliklerden bahsettik.

Kahvaltı sonrası Tyler etrafı toplarken yavaşça salona atmıştım kendimi. Neyse ki mutfak salon arası mesafe çok azdı.

‘’Acaba hangi burç olacak bizimki.’’

Tyler’ın kahkahası kulaklarıma dolarken sırıttım.

‘’Burcu mu önemli şimdi daha cinsiyetini öğrenmeden.’’

Omuz silktiğimde Tyler bunu tabii ki de görmemişti. O mutfakla uğraşırken sözlerimi sürdürdüm.

‘’Yani… Sanırım yay olacak ya! Kızları güzel de erkekleri bir değişik şimdi.’’ Diye kendi kendime konuşurcasına fısıldarken Tyler’ın gülüşünü duydum.

‘’Özgürlüğüne düşkün işte ne istiyorsun çocuktan?’’

Gülerken mutfaktaki sesler de kesildi.

Tyler salona, yanıma geldiğinde gülümsememin arasından sordum.

‘’Sen hangi burçtun?’’

‘’Akrep.’’ Dedi bir nefeste.

Akrep…

Akrep!

‘’Ne!?’’ Tyler gülümsediğimde aklım günlere ve sayılara gitti.

‘’Ee az kalmış doğum gününe!’’ Tyler başını sallayarak gülümsediğinde yanıma gelerek oturdu.

‘’Doğum günün ne zaman?’’

Omuz silkerek cevap verdi. ‘’Güzel bir günde.’’

Gözlerim ister istemez devrilirken Tyler bir kere daha sırıttı.

‘’Acaba kasım mıydı ekim mi?’’

‘’Tyler!’’ diye gürlediğimde kahkaha attı. Ardından eli karnıma gitmiş ve okşamıştı.

‘’Minik şeyi ürküteceksin birtanem. On Yedi Kasım. Tamam mı?’’ gözlerinde parlayan bir sevgiyle.

Gülümsediğimde başımı salladım. Bir an için, içimde büyüyen bu minik yaşamın onunla paylaştığı bu özel anın tadını çıkardım. Tyler’ın elinin karnımda gezdiğini hissetmek, huzur verici bir sıcaklık yayıyordu.

Bir parça duygusal ama aynı zamanda neşeli bir tonla. Tyler da başını salladı ve alnını alnımla birleştirdi. Bu dokunuş, hem fiziksel hem de ruhsal olarak bana büyük bir güven ve sevgi veriyordu.

Ancak bu huzurlu anın ortasında, ani bir şekilde bir aşerme isteği hissettim. İçimdeki bu garip arzu, genellikle bu dönemlerde yaşadığım bir şeydi. Hangi yiyeceği aşerdiğimi, karnımdaki küçük yaşamın bana ne tür sinyaller verdiğini anlamak için anlık bir dikkat gerektiriyordu. Bu arzu, hafif bir bulantı hissiyle karışmıştı ve ne olduğunu anlamaya çalışırken Tyler’a dönüp, biraz da rahatsızlıkla seslendim.

‘’Tyler…’’

Bakışları bana döndüğünde yavaşça yutkunarak başladım.

‘’Ejder meyvesi… Armut… Çilek… Şeftali… Smoothie yaptın mı hiç, tadı çok güzel bilir misin?’’

Tyler şaşkınlıkla bana bakarken zorlukla yutkundu.

‘’Dur dur… Dur bir saniye! Aşerdin mi sen!?’’

Başımı ağır ağır sallarken Tyler bir anda ayaklanmıştı.

‘’Ne demiştin dur!? Armut, çilek, şeftali bir de dinozor meyvesi! Ay ejder ejder evet! Geliyorum ben bulup!’’ Tyler bir anda hızını kullanıp kayıplara karıştığında arkasından sadece seslenmekle yetinmiştim.

‘’Tyler dur!’’

Beni bırakıp nereye gidiyorsun ya!?

Tyler’ın bu ani hareketi, içinde bulunduğum durumun ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu. İçimdeki aşerme arzusu hâlâ yoğun bir şekilde devam ediyordu, ve Tyler’ın bu kadar aceleci davranması, hem endişe hem de biraz da güldüren bir durum yarattı.

Bir süre sonra Tyler’ın mutfaktan yüksek sesle konuştuğunu duyabildim.

Ne ara gelmişti?

‘’Tyler?’’

Tyler, mutfaktan başını uzatıp bana gülümsedi. ‘’Sakin ol tatlım, hazırlıyorum şimdi. Her şeyi zor da olsa buldum. Neyse ki tam yerinde balayına gelmişiz, zor olmadı.’’

sesinde tatlı bir heyecan vardı.

Bu arada, içimdeki aşerme isteği hafifçe azalmıştı. Tyler’ın bana olan bu ilgisi ve çabası, bu özel anı daha da anlamlı kılıyordu. Bir süre sonra, Tyler’ın mutfaktan getirdiği smoothie bardağıyla birlikte döneceğini umarak, rahatlamaya çalıştım.

Tyler’ın bu kadar ilgili ve özenli olması, onun sevgisinin her geçen gün daha da derinleştiğini gösteriyordu. Bu küçük ama önemli an, hamileliğimin ne kadar özel olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.

Tyler’ın mutfaktan gelen hızlı adımları, odanın kapısını çarpmasıyla bir anda yankılandı. Arkamda kıpırdandığını duyduğumda, başımı çevirdim ve heyecanla gözlerini görebildim. Tyler, ellerinde renkli meyve parçalarıyla dolu bir tabak ve elinde bir sürahinin içinde meyve suyu tutuyordu.

‘’İşte burada!’’ dedi, nefes nefese ama mutlu bir şekilde. Ellerindeki meyve tabakları gözlerimi kamaştırdı. Üzerinde dilimlenmiş çilekler, yeşil armutlar, şeftali dilimleri ve kırmızı ejder meyvesi vardı. Tyler, elindeki sürahiden bir bardak dökerek meyve suyunu hazırladı.

‘’Hadi bakalım, tatlım. Bu smoothie seni rahatlatır ve istediğin tatları karşılar.’’ Tyler’ın sesindeki heyecanı duymak, beni gülümsetti.

‘’Teşekkür ederim, Tyler,’’ dedim, tatlı bir gülümsemeyle. O, tabak ve bardağı yanımda bir kenara bıraktıktan sonra dikkatle yanıma oturdu. Eliyle karnımı nazikçe okşayarak, ‘’Sana iyi geliyor mu?’’ diye sordu.

Yavaşça smoothie’yi içmeye başladım ve meyvelerin tatları ağızda erirken, bir rahatlama hissi tüm bedenimi sardı. Tyler’ın gözleri, beni izlerken oldukça dikkatliydi ve yüzündeki gülümseme, her an nasıl mutlu olduğunu gösteriyordu.

‘’Bu, gerçekten harika,’’ dedim, bardaktan bir yudum alarak. ‘’Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.’’

Tyler, mutlulukla gülümsedi ve elini karnıma koyarak, ‘’Bebeğimizin sağlığı ve senin rahatlığın için her şeyi yaparım. Senin ve minik canımızın iyi olduğundan emin olalım yeter.’’ dedi.

Bu anın ne kadar özel olduğunu, Tyler’ın bu kadar özenli ve düşünceli olduğunu görmek beni duygulandırdı. İçimdeki aşerme isteği, bu güzel anla birlikte azalmıştı ve Tyler’ın bu anı benimle paylaşması, ona olan sevgimi daha da artırmıştı.

‘’Bir de…’’ dedim, hafif bir tereddütle, ‘’Bana biraz çay da yapar mısın? Şu anda her şey çok mükemmel görünüyor, biraz daha tatlı şeyler istiyorum.’’

Tyler hemen kalkıp mutfağa yöneldi. İçeride ne kadar hızlı hareket ettiğini duyabiliyordum. Bir süre sonra, yanında sıcak bir çay bardağıyla döndü ve beni mutlu etmek için çayı nazikçe masama bıraktı.

‘’Çayın da burada. Umarım keyif alırsın,’’ dedi, gülümseyerek.

Tyler’ın bu küçük ama anlamlı çabaları, bana her geçen gün ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyordu. İçimdeki aşerme isteği, onun bu sevgi dolu davranışlarıyla azalmıştı ve birlikte geçirdiğimiz bu özel an, hamileliğimizin zorluklarını daha da anlamlı hale getiriyordu.

‘’Ha bir de… Bir kazan dolusu küp şekere hayır demem.’’ Diye gülümsediğimde Tyler’ın şaşkın bakışlarına gülmemek için kendimi zor tuttum.

‘’Ne!?’’ diye bir tepki verdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

‘’Bu kadar sağlıksız şeyler de aşerme be kadın!’’ diye iç çektiğinde kahkahaları patlattım.

‘’Şakaydı be! Uğraş diye…’’ Tyler gözlerini yüzümde gezdirdikten sonra cıkladı.

‘’Bak bu olmadı işte prensesimin anneciği.’’

Prenses!?

‘’Prenses derken, kız olacağını nereden çıkardın Tyler?’’ Tyler ise bu tepkime sadece gülümsemişti.

‘’Canın tatlı çekti ya?’’

Aaa öyle mi olmuş!?

Gözlerim devrildiğinde Tyler’ın eli bir kez daha karnıma yöneldi.

‘’Ne de tatlı olurdu kız bebeği.’’

Gözlerim bir kez daha devrilirken bakışları beni buldu.

‘’Tabii sağlıklı olması temennimdir de…’’ derken suskunluğumu en sonunda bozmaya karar verdim.

‘’Bebek Martina var ya zaten ailede. Benimki erkek olacak!’’

Tyler’ın kaşları havalanmıştı.

‘’Seninki!? Pardon benimki nerede, seninki sendeyse benimki?’’ Tyler’ın tepkisine kahkaha attığımda elini karnımdan ittirerek kalktım.

Sonrasında da ona döndüm.

‘’Buradayım burada, bu kadar gör olma be adam!’’ diyerek üzerine doğru eğildiğimde elleri yavaşça belimi sardı.

‘’Aa buradaymışsın gerçekten…’’ diye mırıldandığında ellerimi boynuna sardım. O sırada Tyler beni kalçamdan tutarak kaldırmış ve kucağına çekmişti. Dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktığında karnımda hissettiğim ani bir sızı ile inleyerek Tyler’dan ayrıldım.

‘’Ne oldu!?’’ Tyler bir hışımla doğrulurken onu ittirdim.

‘’Yok bir şey. İçimde kıskanç bir erkek bebeği var ki tekmeliyor anneyi.’’

Tyler’ın dudakları kıvrıldığında ‘’Kız da olabilir bak!’’ diyerek söylenmişti.

Eli karnıma sürttüğünde sözlerini sürdürdü.

‘’Şişt! Yorma bakayım anneni! Çıktığında seni de öperiz.’’

Kahkaham salonu inletirken Tyler bir kez daha beni yavaşça kendine çekerek göğsüne yatırdı ve kollarını bana doladı.

İlk defa mide bulantısı ve baş dönmesi yoktu. Ve kusma hiç gerçekleşmemişti.

Sıcak kucak ve hamile olduğumun gerçeği beni bugün çok dinç yapmıştı.

O an, göğsünde rahatlayarak, onun sıcaklığı ve desteğiyle kendimi tamamen güven içinde hissettim. Hamileliğimdeki bu hızlı gelişmeler ve geçirdiğim zorlu süreçler göz önüne alındığında, Tyler’ın desteği gerçekten çok kıymetliydi. İster istemez bu duygusal bağ, her geçen gün daha da güçleniyordu.

Tyler’ın elleri karnımda dolaşırken, karnımda hafif bir hareket hissettim. Bebeğin ilk tekmeleri, yavaşça ama kesinlikle kendini hissettirmeye başlamıştı. Gözlerimden sevinç yaşları süzülürken, Tyler da bu anı paylaşmaktan mutluluk duyuyordu.

‘’Bebeğimiz hareket ediyor,’’ dedim heyecanla. Tyler hemen başını karnıma eğdi ve hissetmeye çalıştı. ‘’Belki de seni duydu. Seninle konuştuğumuzda, seni tanıyor olabilir.’’

Tyler, karnıma bir öpücük kondurdu. ‘’Ne kadar tatlı! O küçük minik bir mucize.

Gözlerim kapalı, Tyler’ın kollarında huzur bulurken, içimdeki küçük hareketler, gelecekteki maceralarımıza dair umut ve heyecanla dolu bir geleceği işaret ediyordu. Bu yolculukta, Tyler’la birlikte olmak, her şeyin daha güzel ve anlamlı olacağını gösteriyordu.

Günün ilerleyen saatlerinde kendimi biraz yorgun hissetmeye başlamıştım. Tyler’ın kucaklayıcı kollarının güveniyle güne başlamıştık, ama günün ilerleyen saatlerinde, içimde bir rahatsızlık hissetmeye başladım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, ama bu kez endişe dolu bir sıkışma vardı. İçimde garip bir ağırlık, bir tür huzursuzluk.

‘’Tyler,’’ diye seslendim, yavaşça oturduğum yerden kalkarak. Sesimdeki tını, bana bile rahatsız edici geldi. ‘’Bir şeyler yanlış hissediyorum. Birazcık rahatsızlık var.’’

Tyler hemen yanına geldi, endişeyle yüzüme baktı. ‘’Neler oluyor, Adel? Nasıl hissediyorsun?’’

Bir an için ne söyleyeceğimi bilemedim. İçimdeki rahatsızlık, karnımda yoğun bir baskı yapıyordu ve bu durum beni oldukça endişelendiriyordu. ‘’Karnımda bir sıkışma ve ağrı var,’’ dedim, sesim titreyerek. ‘’Bu, normal mi? Yoksa bir sorun mu var?’’

Tyler hemen karnımı nazikçe okşayarak, endişeyle sordu: ‘’Ne zaman başladı? Şiddeti nasıl?’’

‘’Biraz önce başladı,’’ dedim. ‘’Şiddeti oldukça rahatsız edici. Her şeyin normal gitmesini istemiyorum ama bu tür bir his beni endişelendiriyor.’’

Tyler, sakin olmaya çalışarak, beni nazikçe oturttu ve hemen cep telefonunu çıkarıp bir uzmana danışmak için aramaya başladı. Bu sırada, başımın etrafında bir karışıklık hissettim. İçimdeki rahatsızlık gittikçe arttı ve bu durum beni oldukça geriyordu.

‘’Gözlerini kapat, derin nefes al,’’ dedi Tyler, bir yandan telefonla konuşurken. ‘’Yavaşça rahatlamaya, kendini sakinleştirmeye çalış.’’

Kendimi sakinleştirmeye çalışırken, Tyler’ın endişeli bakışlarını fark ettim. Onun bu kadar kaygılı olduğunu görmek, içimdeki endişeyi daha da artırıyordu. Ama Tyler’ın nazik sözleri ve sakin tavrı, biraz olsun rahatlamama yardımcı oldu.

 

Tyler hemen telefonunu çıkardı ve Eira’yı aramaya başladı. Endişeyle beklerken, Tyler’ın yüzündeki ifadeyi görmek, içimdeki rahatsızlığı daha da artırıyordu. Tyler telefonla konuşurken, Eira’nın sesini duydum. Eira, içten bir şekilde bilgi almak için Tyler’la konuşuyordu.

Bir süre sonra, Tyler telefonu kapattı ve bana döndü. “Eira, bu durumu nasıl ele alacağımızı söyledi. Şu anda damardan insan kanı alman gerekiyor.”

Bu sözleri duyduğumda, içimdeki rahatsızlık biraz daha yoğunlaştı. ‘’Damardan kan mı?’’

Daha önce bir kere Sky’dan almıştım.

Sesim titreyerek. “Bu biraz… fazla mı değil mi? Neden böyle bir şey yapmak zorundayım?” diye sorduğumda Tyler olumsuzca başını salladı.

Tyler, beni rahatlatmak için nazik bir şekilde elimi tuttu. “Bu gerekli. Bundan dün de bahsetmeye başlamıştım ama tamamen aklımdan çıkmış. Şimdi sen burada kal. Ben sana harika bir aday getireceğim, korkma.’’

Yüzümdeki endişeyi gördüğünde, Tyler daha da dikkatli olmaya çalıştı.

Başımı salladım, biraz endişeli ama Tyler’ın sözüne güvenerek bu yolu denemek zorundaydım.

Tyler kaybolup gittiğinde arkama zorlukla yaslanıp beklemeye başladım.

Derin nefes almalıydım. Sadece derin nefes alıp ver.

Loading...
0%