Bir gün hastalarını ziyarete gitmek için ofisinden ayrılan
başarılı ve genç psikolog Buğra, çantasını alıp arabasına doğru
ilerlerken kafasına takılan şeyler vardı.
Azra bu akıl hastanesine neler yaşamıştı da gelmişti?
Sürekli bunu düşünüyordu. Arabasına binip yolda ilerlerken
dikkatini çeken bir kız görmüştü. Sağ tarafında kalan kız yol
kenarında duruyordu. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Saçları
gecenin karanlığı kadar siyahtı ve yüzündeki ifadeden bir
şeylerden korktuğu belli oluyordu. Üstelik ayakları da çıplaktı.
Gördüğünden emin olmak ister gibi arabayı durdurdu. Kızın
olduğu yöne baktığında orada olmadığını gördü. Aniden ortadan
kaybolmuştu. Ne olduğuna anlam veremiyordu. Buğra, bir süre
öylece bakarken arkasından onu uyaran sesle kendisine geldi.
“Yolun ortasında durmasana kardeşim. İlerle hadi!”
O, kızı gördüğüne emindi. Nasıl ortadan kaybolduğuna
dair en ufak bir fikri yoktu. Yoğun çalışıyordu. Sabahtan akşama
kadar ilgilendiği hastalarına, uykusuz kaldığı saatlere yorumladı.
Yol boyunca Azra’yı incitmeden, ona zarar vermeden nasıl
tedavi edebilirdi? Bir yandan çözüm üretmeye çalışıyor, bir
yandan da üzülüyordu.