@sema.x07
|
PENÇE
Odanın bir ucunda bir insanı parçalamış bir şekilde ağzından kanlı salyalar akan siyah kaplanı görünce donup kaldım ama bu çok uzun sürmedi kaplan bedenini biraz yere eğince üstüme atlıyacağını biliyordum ama hareket edersem de aynısını yapıcaktı. Saliselerimin çok olduğunu düşünmediğim için hızlıca elimi göğsüme atıp sütyenimin içindeki bıçağı çıkartıp açtım. Buda bir huyum du ve işe yaramadığına hiç rastlamamıştım.bıçağı açmış bi şekilde hamle bekliyodum kaplan da çok beklemedi zaten Kükreyerek bi anda üstüme koştuğu an kalbim tekledi.kaplan tam üstüme atlayınca bıçağı tuttuğumla göğüs kafesine geçirdim kaplan yere düştü ama pençesinden kurtulamamıştım. Boynum ve köprücük kemiğinin arasında derin bir acı hissedince bende olduğum yerde acıdan bağırdım. Robot değildim, bende bir insandım ve benimde canım yanıyordu acı hissedebiliyordum yani. Yanımda yatan hayvana baktım herif resmen beni canlı canlı bir kaplana yedirtcekti.yere çöküp elimi kanayan yere bastırdım pençe izi derindi.kafamı kapıya yaslayıp biraz öyle durdum. "Onca yıl geçti, başına gelmeyen kalmadı.Sen katil oldun! ama ona ellemedin 1 gün olsun onu öldürmeyi düşünmedin bile niye yapmadın. Gülüp sağ tarafıma doğru çevirdim kafamı "sevmedim, ama kıyamadım, ona değil ama o küçük kıza kıyamadım onca cana kıydım ama onun saçının teline dahi dokunamadım. Gebermesini çok istedim ama oda cayır cayır yansın istedim öldümü onu bile bilmiyorum ama onu gördüğüm yerde Öldürürüm. Orası kesin" "Sevmediğine emin misin?" diyince yerde yatan hayvana çevirdim bakışlarımı "çok fazla konuşuyorsun bı sus artık" deyip yerdeki kaplanın siyah tüylerinde gezindi elim ve daha fazla burda kalmamaya karar verim arkamdaki kapıyı yumruklamaya başladım bi an arkamdaki kaplanın göğüs kafesindeki bıçağım aklıma geldi.eğilip kaplanın göğüs kafesinden bıçağı çıkarttım ve ceketimin kolundan içeri soktum. Kapıyı kırmak daha çok işime gelirdi ama ters yöndeydi arkamı dönüp bulunduğum odaya bir göz attım Odanın içinde hiçbirşey yoktu tavandaki lamba çok kördü ama önümü görebiliyordum oda küçüktü.odanın içinde ağır bir şekilde kan kokusu hakimdi Uzuvları nerdeyse kalmamış insan bedenine baktım geriye sadece saçları kafa olduğuna emin olduğum şaçlı kanlı şey... daha fazla bu görüntüyü izlemek istemedim ve tekrar arkama döndüm. Yarım saat kadar kapıyı zorlamam ve yumruklamam duyulmamıştı. Bıçağımla da denedim kapının kilidini ama olmuyordu pes ettim ve yorgun bedenimi daha fazla zorlarsam bayılcağımı biliyordum ve sanırsam iç kanamam vardı ağzıma sürekli kahverengiye yakın renkte bi sıvı geliyordu.Kafamı yerde yatan kaplana yaslayıp kalıp gibi olan bedenini umursamadan patilerini okşamaya başladım." özür dilerim ama kendimi sana yem edemezdim değil mi? Daha çekeçeğim çile bitmememiş olmalı ki yine ölmedim" o beni duymasada uyumaya niyetim yoktu dinlenmem gerekiyordu sadece."senin sahibini olucak o ibne yüzünden böyle oldu." bir yandan patisini seviyordum bir yandan öldürdüğüm kaplan "kara" ile konuşuyordum bir yandan ise belki duyarlar diye ayağımla kapıda sesler çıkartıyordum. bir süre daha böyle geçti en son sinirlenip kapıya daha sert sesler çıkartmaya başladım.
Kapı bir anda ucundan aralanıp fener tutulunca elimi gözüme götürdüm çatık kaşlarla kimin geldiğine bakmaya çalışıyordum."çek şunu be"dediğim sıra kapı kapandı bir anda "koduğumun yavşakları dalgamı geçiyorsunuz lan!?" kaplanın patileri kocaman ama çok güzeldi hayvanları severdim ama İlk defa bir kaplan sevmiş oluyordum onuda ölmemek için öldürmüştüm. Kapı 5 dakika sonra açıldı yine ama bu sefer yarım değil kapıyı sonuna kadar aralamış oldu karşımdaki kişi. Gözüm ışığa alışınca yattığım yerden kalkıp karşımdaki kişiye baktım simsiyah gözlerle bana ve yerdeki kara'ya bakıyordu.Kara'nın yanına eğilip öldüğünü görünce kükremesi gecikmedi "ne yaptın lan hayvana!"sinirle ona bakıp "senin yüzünden oldu bide bana deli diyorsun." pars ayağa kalkıp sinirle solurken birşey söyleyecektiki fırsat vermeden " hayır yani sendeki kafa nasıl bişey çözemedim ben. İsminin anlamı 'kaplan' diye insanları vahşi bir kaplana yedirtmek nasıl bir fantezi lan bu." sırıtıp "bende istiyorum bu kafadan." dememle bir hışımla üstüme doğru gelmeye başlayınca arkaya doğru geriledim "uzak dur ben den katil!" Ruh halim. Çok değişken olduğu için bı an enerjik bı an sinirli bir an öyle böyle olabiliyordum. Bir anda sırtımı duvara yaslayınca omzundaki kurşun artık daha can yakıcı geliyordu.gırtlaktan gelen sert bir inlemeyle " ne yapıyorsun lan öküz!" Pars tam birşey söyleyecekti ki "off senin şu meşhur travma ların olmasaydı k-"cümlesini bitirmesine fırsat vermeden soluma doğru baktım.derin bir nefes alıp verdim ve pars'ın kafesinden çıkmaya çalıştım ama daha da yaklaştı çok yakınımda durduğu için "bana bu kadar yaklaşma" dedim alnımı stresten kaşırken "senin ne tür bir deli olduğunu çözemedim ama şizofreni misin sen?" Dediği şeyle birlikte sinirlerim tekrar gerilince, kulağına doğru yaklaştım dudaklarım neredeyse kulağına değicekti Kendi isteğimle yaklaşa biliyordum ama birisi bana yaklaşınca gözünün içine bakamazdım hatta yüzüne bile. karşımda duran bu adamada bakmadım baktığım an çekemezdim çünkü o dehşet suratları gördüğüm an kal geliyordu bu yüzden aynaya bile çok yaklaşmazdım. "Sana benden bir tavsiye, herkese deli gözüyle bakma" cümlemi bitirir bitirmez elimdeki bıçağı karnına sapladım ve geri çektim. Arkasından koruma getirmemesine sevinmiştim işimi kolaylaştırmış oldu. Pars arkasına doğru sendeledi sol eli ile yarasını tutuyordu.ona fırsat vermeden kaçmak için haraketlendim ama geri döndüp silahını aldım tabikide kolay olmamıştı cebelleşmiştik biraz. Yukarıya doğru merdivenlere yöneldiğim sıra ayak sesleriyle birlikte kenara çekildim bu sırada pars yanıma ilerlemeye çalışıyordu. 2 tane Koruma sohbet ederek geliyorlardı fakat Pars'ı görünce susarak hemen yanına koşmaya başladılar "yakalayın şu manyağı!"diye bağırınca iki korumaya da arkalarından ateş ettim. Arkama bakmadan yukarıya doğru çıkmaya devam ettim iki kat sonra evin gerçi burasıda bir malikaneye benziyordu çünkü baya genişti, salonun Sol tarafımdan adım sesleri gelince karşıya doğru koşucağım sırada ordan da adamların bana doğru koştuğunu görünce Sağ tarafa doğru koşmaya başladım bu sırada solonda telaşla konuşan kızı gördüm karşısında birisi vardı muhtemelen.hızla kıza doğru koşmaya başladım kız beni görünce tiz bir çığlık attı ama nafile kızın boğazını sıkıca kavradım, boynunu kolumla sıkıyordum bir yandan bir yandan da kafasına silah dayamıştım karşısında az önce konuştuğu kişiye baktım. Buğday tenli siyah saçlı fit bir çocuktu benden bir iki yaş küçük duruyordu. "Noluyor lan!"demesiyle "kes sesini! yolu açın yoksa yazık olucak bu güzelliğe"dediğim sıra içeriye bir oda dolusu adam girmişti arkamda cam yoktu bu kısmı sadece duvardan ibaretti fakat karşı duvar ful camdı bütün olasılıkları kafamda kurduğum sıra bir silah sesi duyuldu büyük salonda. Pars elindeki silahla tavana ateş etmişti "Abi!"kollarımdaki kız ağlayarak bağırdı abisine bir kardeşi olduğunu biliyordum ama daha önce görmemiştim. "Ulyaa! Bırak kızı!" diyince "yok ya açın lan şu yolu,sakın ateş etmeye kalkmayın,beynimden vursanız yinede kafasına sıkmadan gebermem açın şu yolu!" Pars derince soludu. fit çocuğun sesiyle ona doğru döndüm "ne duruyorsunuz lan açsanıza şu yolu!" diye bağırmasıyla adamların çoğu kenara çekildi Pars hariç "çekil sende!" diye bağırınca önce kız kardeşine ardından tekrar bana baktı "senin ile işim burda b." Pars cümlesini tamamlıyamadan karnımda hissettiğim ağrı ile olduğum yerde sertçe inledim. Bir kaç kere öğürdükten sonra bu sırada kolundaki kız kaçmaya çalışınca daha sıkı tutum boynunu son bir kez daha öğürdükten sonra gelen şeyle yumdum gözlerimi işimi bitirdikten sonra kıza geri döndüm fakat karnındaki ağrı daha da arttı . Pars'ın kustuğum yere bakmasıyla gözüm deydi benimde kafamı geri çevireceğim an tekrar oraya çevirdim. Kandı bu iç kanama geçirdiğimi düşünüyordum ve yanılmamıştım.bayılırım kalırım diye daha sert bir şekilde "çık şurdan!" diye bağırdım bu sefer tetiği çektiğim an fit çocuk tekrar konuştu "Pars çekil şuradan bırak gitsin!" demesiyle Pars derin bir nefes alıp sertçe dışarı vurdu ve kenara çekildi "Bu iş burda bitmedi gebermemiş olursan seni ben geberticeğim!" dediğiyle birlikte halsizce gülümsedim "sana sıra gelirse buyur beklerim"diyip kız kardeşi olduğunu bildiğim Ulya ile yürümeye başladım dış kapıdan çıktıktan sonra büyük bahçede arkamda Pars,fit çocuk ve daha nicesi korumalar vardı bahçenin çıkış kapısına geldiğimde Ulya'ya "Abine söyle ona borçlu olduğum bir hediye göndereceğim"dedim kızın ağlamaları yavaşlamamıştı fakat ilk baştaki kadar kulak tırmalamıyordu. Bahçeden çıkıp bir taksi çevirdim ve kimseye fırsat vermeden taksiye bindim kız ile birlikte biraz ilerledikten sonra kızı arabadan indirdim taksici de bir boklar yemesin diye indim ve koşmaya başladım bir sokağa girdim ileride bir market görünce hemen girdim "pardon telefonunuzu kullanabilir miyim?"diyince adam kaşlarını çatıp "İyi misin kızım?"deyince bi anlık bi duraksama geldi "iyiyim amca telefonunu verirmisin?"uzun zaman sonra ilk defa bu kadar normal insanmışcasına konuşmuştum yaşlı gözlüklü ve kilolu adam telefonu verince Ahmet'in numarasını tuşladım hemen. bir kaç çalıştın sonra açıldı.
Ahmet - alo! kimsin? Ahmet'in sesi telaşlı ve sinirli geliyordu. -"Ahmet benim Erna " -"Erna! Nerdesin iyi misin?" -"Kaçtım ama iyi değilim atıcağım konu-" Konuşmamı bitiremeden karnındaki ağrıyla birlikte sertçe inleyip yere çöktüm "kızım iyi misin?" diyen amcaya baktım "Amca telefondaki adama buranın ad- adresini ver" adamın telefonu kulağına koyduğunu gördüm. gözlerim kararıyordu ağzıma gelen şeyi tekrar kustuğumda silik bir görüntü ile kırmızı sıvı yı gördüm.
Kurgumu okuyan Herkese teşekkürler Kitabı beğenenler yada beğenmeyenler yorumlarda belirtmenizi isterim ;) 🤍
Bölümü nasıl buldunuz ?
Gelecek bölümde ne olacak sizce ?
Pars'ın kaplanlı fantezisi sizce nasıl?
Erna'nın bahsettiği kişi sizce kim?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 🤍 |
0% |