
...Uykusuz ve yorgun geçen günün ardından,gece yola çıkmaya hazırladılar.Maglor'un merakı yitip bitmiyordu.Onunla eşdeğer hobbitlerde neler olduğunu ve neler olabileceğini merak ediyorlardı...
...Vadinin surlarında anlaşma yapılmıştı.Kefil dahi bulunmuştu,hobbitler için...
...Buranın havası eşsiz tarihi ve onları kirletenlerin çamur kokusuyla kaplıydı...buram buram tarihi kokan yapıya gölge düşmüş ve esir almıştı anılarını,güzelliğini soldurmuştu.Tıpkı topraktaki canlılığı yok ettikleri gibi...Burası lanetli olmayacak kadar eşsiz güzellikteydi.Lakin temkinli olmakta gerekliydi.Bazı güzellikler göz alıcı olsada,tehlikeside okadar dehşet vericiydi...
Mr.Grinimal derin derin nefes alıp verir.Zamanında buradan öyle içten ve derinliklerinden müzik sesi duyulurdu ki,müzik limanları aşıp,Mandaros Salonlarına kadar yükselirdi.Müziğin sesini duyabilmek için rüzgar sesine uyum sağlamak yetiyordu.
...Şuan...şuan için söylenmesi mümkün tek gerçek ''yıkık dökük bir kale,şato...''yada gölgeye yenik düşmüş olması...
Dinlenme amaçlı ateş yakarlar.Ateş başında komutanlar ve bay büyücü toplandılar.Ateşin sesi ve geceye çöken kasvetli havada sohbete başlayan ve işini şansa bırakmayıp merakını gidermek isteyen komutan Maglor soru dizilimine başlar.
Komutan Maglor;-Bay büyücü kürenin iki parçası onlarda ise neden Namuran Divanına gittiler ve Namuran Divanına gideceğimizi nereden biliyorlardı?
Lebrain;-Küre parçası bizde olmadığı halde,olduğunu kim söyledi?
Mr.Grinimal;-Eldoras,Komutan Eldoras için gittiler.Orada küre parçasının sizde olmadığını biliyorlardı.Lakin birleşim için Eldoras'ın kanına ihtiyaçları var.O yüzden oraya gittiler.
Komutan Maglor;-Nasıl yani?Eldoras'ı oraya yem olarak mı attınız?
Mr.Grinimal;-Hayır!Hayır!Herşeyi yanlış anlıyorsun.Onu savaştan uzak tutmak için…
…biraz sesizlik olur…ardından,
Komutan Maglor;-Bu arada Komutan Eldoras,Kraliçe Eurielle sana ne tür bir bilgi verdi?Neden çok şaşırdın?
…bu sözler karşısında Eldoras konuşamaz ve gözgöze geldiği Mr.Grinimal yerinden kalkıp gider…
Vadinin bir ucuna geçer ve iç çekerek yıllanmış ağaçlara dalıp gider…
Dalgınlığını obobil bozar,hazırlık tamamdır ve yola çıkmaları gerekiyordur.Obobil yaşanılan olaylardan ve savaşlardan ayılmamış gibiydi.Büyücü onun bu halini sakince karşılar.
Obobil;-Bay Büyücü.Zamanında benim gibi bir hobbit,senin gibi bir büyücü ile anlaşıp,kötülüğü yendiği doğru mu?
Mr.Grinimal yanına yanaşmasından ne soracağını anlamış misali.Onun ağzına ve yüzüne bakar.Derin nefes alıp verir.
Mr.Grinimal;-Ah!Eskiyi anmak herzaman iyidir.Sevgili dostum,seninde pek özelliğin benzer,farkında olmadan kötülüğü elinde saklayan hobbite.Zaman herzaman ikinciyi var eder,bazen yaşamı bazende yaşayanı...Sen,sende benim yoldaşımsın...
Obobil;-Peki bende onlar gibi geri dönecek miyim?
Tombur;-Ah!Evet,evet.Onlar gibi dönecek miyiz?Efendi büyücü.''yanlarına gelir.''
Tombur;-Geri döneceğiz değil mi?Onlar ölmediyse,bizde ölmeyeceğiz değil mi?
Mr.Grinimal;-Ah!Tabi kii,tabi kii''konuşurken istemsizce gözlerini kırpar''
Asker;-Efendim.Hazırız,sizleri bekliyoruz.
Mr.Grinimal;-Fazla vakit kaybetmeyelim.Biran önce yola çıkmalıyız.Sizde endişe etmeyin.Hadi atlara binin.
...Endişe...en çokta büyücü endişe ediyordu.Çünkü ölüme gittiklerini sadece hobbitler bilmiyordu...Mr.Grinimal her türlü sağ kurtulanlardan olacağını biliyordu.Lakin şu hobbitler onlar,onlar ölme riski taşıyorlardı ve şuanki grup durumunda yaşama oranı daha düşük olan sadece ikisiydi...
...Yolculuk başlamıştı,yolculukta Eldoras'ın gücüne güç geliyordu,kendini durduramıyor gibiydi.Lanetli topraklar onun topraklarıymış gibi,üzerinde hak sahibi gibi yürüyordu.Bu durumu tabikide oradakiler farketti.Lakin söz etmediler.Büyücü yanında asasıyla sözler söyleyerek onu sakinleştirmek ister ve işede yarar.Lakin kısa süreliğine.Mr.Grinimal tekrar ve tekrar sözler söyleyerek onu sakinleştirir.
Lanetli vadiye ogünün sonunda varırlar.Enerjileri bitap düşmüş durumdadır.Vadi sınırında kopan fırtınaya şahit olurlar.Mr.Grinimal dışında kimse ne olduğunu anlamaz.Vadinin sınırı dört koca heykel ile üstünde yanan ateşlerle süslenmiş koca meşale bulunuyordu.Lakin ateş hiç bir şekilde fırtınadan etkilenmiyordu.Sınırda büyücü ona eşlik edenleri durdurur ve kısa bir konuşma yapar.
Mr.Grinimal;-Beni dinleyin!Beni iyi dinleyin!Bu sınırdan itibaren tanık olduğunuz ne varsa sizleri korkutmasın.Unutmayın buraya mavi küre parçasını ve krallarınızı canımız uğruna almaya geldik.Hiç biriniz yaşanacaklara kapılmayın,öfkenize ve duygularınıza hakim olun.
(yüksek ses gelir arkadan)
Asker;-KRALIMIZ İÇİN!
Ordu;-KRALIMIZ İÇİN!KRALIMIZ İÇİN!
Mr.Grinimal susturur bir asa hareketiyle hepsini.
Mr.Grinimal;-Beni takip edin!Savaşmaya,ölmeye!Çok dikkatli olun!
....atları serbest bıraktıkları gibi geçitten geçerler...
Sınırdaki sert rüzgardan geçtikleri anda baş ağrısı,baş dönmesi yaşayan olur.Sanki başka bir boyuta girmiş gibiydi.
Hobbit yerde gördüğü altı daire,uzantısı dik olan ve toprağa yayılmış uzun yapraklı çiçeğe elini sürecekken cücenin biri durdurur.
Asker Cüce Karan;-Ona dokunma,o tehlikelidir.Onun adı Güneş Gözlü Çiçeği.Onun başındaki sivri ucunda et yiyen dokuları vardır.Yapış yapıştır,sana zarar verebilir.
Tombur;-Nasıl yani?Et mi yiyor?
Asker Cüce Armadan;-Düşmana haber salan.'durdu ve düşündü,duydu bir ses.O ses güneş gözlü çiçeğin sesi'Haber verilir,duyulur ve görülürdü.Kökleri aracılığıyla,
Tombur;-Peki,yok edelim onu?
Asker Cüce Karan;-Tehlikeli çiçek yok edilirse kötü koku kalır.Yakmayı denersenizde,tehlikeli sonuçlar olabilir ve zehirli kokuya dönüşebilir.
Tombur;-Düşmana haber vermez mi?Ne yapmalıyız?
Mr.Grinimal;-Dokunma ve sesinden etkilenmeden yoluna devam et.
Tombur çiçeğe odaklanmış şekilde yoluna devam eder.
Yol boyu türlü ve tehlikeli çiçeklerle,ağaçlara şahit olurlar.Onlarla eş değerde küçük gruplarla savaşırlar.Lakin prenses,lady ve prenslerin ilgisini çeken başka olay vardır.Geçtikleri yerlerde intigor,hastalıklı diğer elfler yoktur.Sanki birileri onlar için yolu temizlemişler gibiydi.Büyücünün gözündende kaçmamıştır bu durum.Birbirleri ile yüksek frekanstan bu durumu sorguluyor ve istedikleri cevabı büyücüden alamıyorlardır.
Elf Asker;-Din!Dina! (anlamı:sesiz!Sesiz ol!) Dr dug! (anlamı:Kurt!)
Hobbit ve cüceler ne olduğunu anlamaya çalışırken birdenbire,
Aynı Elf Asker;-Dagor!Duin! (anlamı:savaş!Uzun nehir!)
Sözünü tamamlamadan,yan taraftan kafasına ok darbesini son anda farkeder ve başını öne eğerek kurtarır ve ani hareketle karşılık vererek isabet eder.Bir kaç hastalıklı elfleri nehrin öteki ucunda öldürürler ve böylece nehrin kirli suyunu takip ederek yola devam ederler.
Her gördüğü çiçeği toprağı sorgulayan ve kafasına kazımak için defalarca kez bakan hobbit için elf sabrıda yetmiyor gibiydi.
Meraklı hobbit yerde gördüğü ilginç çiçeğide yanındaki cüce askerinede sormadan edemez.Çiçek toprağa yapışık gülün yapraklarından bir parçasının büyük halinde dört yaprak ve onun üzerinde dört dik uçlu yaprak,onun üzerindede papatyayı andıran kırmızı ve turuncu renk karışımı kocaman çiçek.Ortası altın sarısı ve kahve rengi çubuklar.
Tombur;-Bahçeme yakışan çiçek.Kocaman,tüm bahçemi kaplar bu çiçek.
Asker Cüce Karan;-Hiç sanmam.Bu çiçek adı gibi kokulu ve ölümcüldür.Bu çiçeği değil evimin bahçesinde,cüce krallığımın hiçbir yakınlığında görmek istemem.
Obobil;-Neden ki?
Asker Cüce Karan;-Onun adı BarduquenSuan çiçeği.Bizler ona Barqusun çiçeği deriz.Bu çiçeğin iyi yanı haşeretleri ve toprak altında yaşayanları yemeyi severler.Lakin iki ayaklı olan her canlının kanına ve enerjisine ihtiyaç duyar.Bunun içinde güzel koku saçar etrafa sonrada felç eder ve kanını emer.
Tombur;-Aman Tanrım!Bu çok tehlikeli!
Yol boyu uzun uzadıya ilginç bitki türlerini öğrenerek devam ettiler ve sonunda Karahanlı Topraklarında asıl hedefleri olan Abranmas Kapısına geldiler.
Mr.Grinimal;-Sakın ağaçlara dokunmayın!Köklerinede!Görünmemeyede gayret edin!...(biraz duraksar ve arkada olanlar onun dediklerini yapmaya ve birbirlerini uyarmaya başlarlar.)...
Asker Elf Rindoel;-Bayım.Bu bir tuzak!Hissediyor ve görüyorum.Kapı arkası tehlikeli!Seziyorum.
Asker Elf Gelegfin;-İhanet!Bende ihaneti hissediyorum!
Mr.Grinimal önce insanlara baktı.Bakışları değişmiş gibiydi.Sonrada oradaki üstün olanlara (prenses,lady,prens ve komutanlara). Ne varki neden göz teması kurduğunu anlamış gibiydiler.Mr.Grinimal'in gözündeki bakışı kırgın gibiydi.Bir kaç saniye duraksadı ve şu sözleri söyleme gereksinimi duydu.
Mr.Grinimal;-Buraya kadar canınızı feda etmek için geldiniz.Lakin geri dönmek isteyen varsa bir midilli ve para verilecektir.Geri dönmek isteyen şimdi söylesin!
...insanlar,insanlar isyan edercesine mırıldanıp sustular.
Cüce komutan;-Yol boyu bu soruyu sordunuz bay büyücü!Sizcede şuan geç değil mi?Kimse gitmek istemiyor.Kapı önündeyiz.Artık kralları için,rahat yaşantı için savaşmaya hazırız,onlara karşı hiç tahammülümüz olmasada!
Mr.Grinimal;-(derin nefes alıp sakalını okşar) Peki,peki haydi başlayalım.
Sözünü tamamlamadan dev,kocaman garip sembollerle işlenmiş,siyah ve kahverengi tonlarda olan kapı yana doğru açılır.Duvarların resmedilmiş karanlığı simgeleyen yazıtlarla dolu duvarlardan koca yaratık görünümlü intigorlar sıçrarlar.Kapının arkasında komutan olduğu belirgin olan intigorun,çürümüş dişleriyle gülümsediği belirgindir.
İntigor Komutan;-Bizde sizleri bekliyorduk!Tam zamanında geldiniz!Bize yapacaklarınızı bildiren,güce düşkün olan insancıklar olmasaydı,bizim mavi küreden bile haberimiz olmazdı!(aşağılayıcı ve alaycı şekilde gülümseyerek) Teşekkürler pis insancıklar!Şimdi dediğimi yapın!Yok edin etrafınızdakileri!Bende size istediğinizi vereyim!
Neler olup bittiğini anlamadan savaş biranda başlar.İnsanlar ortadan başlar kılıç çekmeye,intigorlarsa etrafı sarar.İhanetin böylesi zamanında yaşanmıştı...Şuan ise Mr.Grinimal de önlem almak istemiş,lakin yanında koruması gereken iki küçük hobbit ve gözü dönmüş Eldoras...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 101 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
17 Bölümlü Kitap |