@sema95
|
Üç Elf komutanlar ordularını sürüp buluşma noktalarına vardılar.Hepsinin gözlerinde birbirine karşı şüphe ve öfke ile bakıyorlar,bu bakışmalara rağmen ayrı yönlerden aynı yönlere gideceklerini ve sırt sırta verip savaşacaklarının farkındaydılar.Birinci ve ikinci komutan ordularını batıdan doğuya,üçüncü komutan güneyden doğuya gidecekler,buluşma noktasına vardıkları anda emirler verildi,atlarla hizaya geçildi,komutanlar bir araya gelip ortada buluştular.Kalabalık içinde atların toynaklarından ve rüzgarın sonbaharın havasını hissettirmek istercesine kulaklara sert çarpması ve yaprakların dalgalanmasından başka ses yoktu. Üç komutandan; Maglor:_kahverengi saçlı,koyu yeşil gözlü,sarı ve beyaz rengine yakın bir asker kıyafeti giyinmiş,sol ve sağ kollarında horoz figürü ile omuzlarından aşağı sarkan gösterişli pelerini vardı.(askerleride aynı renge yakın asker kıyafeti giyinmişlerdi). Komutan Lebrain:_sarı saçlı,mavi gözlü,yeşil ve yeşilin koyu tonlarında asker kıyafeti vardı.Omuzlarında yeşil yaprak figürü vardı.(askerlerde benzer asker kıyafeti giyinmişti). Komutan Eldoras:_Altın sarısı saç,gözü koyu mavi,koyu yeşil ve koyu bordo asker kıyafeti vardı.Omuzlardan sarkan kral tacı figürü vardı.Buda onu diğer komutanlardan daha asil,üstün tutuyordu.Soyu ilk Elflere dayalıydı,Krallarıda öyle. Hepsinin ortak özellikleri soluk ten sivri kulak ve diğer elflere oranla daha iri yapılı,kendisinden emin olmalarıdır. Komutanlardan biri söze giriş yaptı. Eldoras; -Hedefinizi şaşmayın!Neden burada olduğunuzuda!Verilen görevi yerine getirin!Sizlerden öncelik istemiyorum ama önceliğinizin ne olduğunuda unutmanızıda istemem!Oraya vardığımızda size geri dönme ihtimalimizin olmadığını tekrar bildirmek istiyorum,emirlere uymalıyız! Komutan maglor hiddetli bir şekilde; -Kısa kes!Buraya ölmek için geldiğimizin farkındayız.Fakat ölmek için değer mi?Çalınan küre ile bir bağlantımız yok ve bunun için çok iyi askerler veya komutanlarda değiliz.Neden bizi seçtiler?Farkında değil misiniz?Biz düşmanın önüne atılan yemiz.Söyler misin komutan?Şu çalınan mavi küre hangi kralımızın işine yarar?Bu kadar kişi bir hiç uğruna ölmeyecek mi? Bu sözlere karşı komutan Eldoras susar ama komutan Lebrain sinirlenir. Lebrain; -Bu ne saygısızlık!Seni uyarmıştık.kralına ihanet mi edeceksin?Sana demiştik gelmek istemiyorsan geri dön! Maglor; -Ne dediğimi duydunuz.Savaşacağım,ölümü göze almışım.Ben kralıma asla ihanet etmem ama burada normal olmayan bir durum var.Sanki bir tuzağa kendi ayaklarımızla gidiyormuşuz gibi hissediyorum.Farkında değil misiniz?Neden biz?Neden daha iyileri varken biz? Bu sözlerden sonra Lebrain ile ağız dalaşına girmeye başlamıştır.Eldoras konuşmadan önce etrafı gözlemleyerek Eldoras; -Beni dinleyin,buraya kadar geldik.Önümüzde sadece üç saatlik yol kaldı.İkinizde tartışmayı kesin!Verilen emirlere uyacağız ve oraya savaşmaya gideceğiz!O mavi küreye gelince krallarımızın işine yaramayacağının farkındayım.Bu konuda sana hak veriyorum ama unuttuğun bir ayrıntıyı hatırlatıyım,iklimleri dahi değistirebilecek bir gücün senin kralına emir vermiş ise sence kralın ne yapabilir?Ya biz yada bir başka komutana devredecekti bu görevi.Artık bu konuyu kapatıp yola çıkalım,daha fazla oyalanmayalım. Bu sözün ardından Maglor mırıldana mırıldana ordunun başına geçip komut verdi.Aynı şekilde Lebrain ve Eldorasta komut verdi ve selam durup yola koyuldular.Eldoras ve Lebrain batıdan doğuya,Maglor ise güneyden doğuya doğru yola koyuldular.Böylelikle küreyi çalan elf uyruklu hasta düşmanların ikinci ve üçüncü kapıya saldırıp içeri daha kolay girebileceklerini düşündüler.Üç saatlik yolculuk başlamıştı.Eldoras ve Lebrain bu yolculukta göz teması dışında hiç konuşmadılar ama birbirlerine aynı düşünceye sahip bir bakış attılar._Maglor ihanet eder mi?_Bu düşünce en çok Lebrainde vardı.Eldoras Lebrainin gözlerinin içine baktı ve Lebraini bir huzur kapladı.Lebrain bu bakış sonrası başını onaylar bir şekilde salladı ve atına hızlanması için komut verdi._Eldoras,Lebrain ve Maglor ile sırt sırta savaşacağını,Maglorun ihanet etmeyeceğine olan inancı,eğer ihanet ederse karşılık vereceğini belirtti_Lebrainde onay vererek yola devam etti. Eldoras,Lebrain gibi maglordan endişe etmiyordu,küre için gözü dönmüş hastalıklı elflerin yapacaklarından endişe ediyordu.Kürenin ne denli önemli olduğunuda merak ediyordu. Aynı belirsizlik Maglorda da vardı.'Küre ne işe yarayacak?Kendi canından daha mı önemli?Kralınada ihanet edemezdi.'Bir anlık dalgın olduğunu farkedip,kendini toparlamaya çalışır ama düşünmedende edemez.'Kesinlikle herşey kralım için ama o küre....onda ne var ki bizi bu hale düşürüp,kralımın başını öne eğdi?Saçma çok saçma...'die söylenip duraksadı.'Herşey kralım için!'Söylenerek yola devam etti. ...Üç saatlik yolculuk sona ermişti.Hastalıklı elflerin kaldıkları divana gelmişlerdi.Etraf sesiz ve kimseler yoktu.Etrafta hayvan kemikleri ve insana benzeyen kemikler vardı.Etrafta kazığa konmuş kafatasları vardı.Kötü koku koca alanı kaplamıştı.Burası çok önceden namuran divanıydı. Namuran divanı; Bu divan ismini yaşayan ve iletişim kuran dişi ağaçlardan almışlardır.Orta dünyanın bazı kesimlerinde er ağaçlarla yaşamı sürdüremeyen dişi ağaçlar burada yaşar ve meyve verirdi.Bu dişi ağaçları görmeye birçok er ağaç gelirdi.Zamanında bu dişi ağaçlarla antlaşma yapan yüksek Elf Kralları onlara zarar vermeden buraya 'Ana Salon' adı verilen ve yüksek elf Kralların zaman zaman toplantı yaptıkları bir divandı,bir nevide dinlenme yeriydi. Namuran divanı üç yönden girişi olan,dördüncü giriş meyve ağaçlarının ve dağın altına saklanmak için yapılan kocaman alanları kaplayan oyuklara girilir ve çıkışıda Kraliçe Eurielle'nin büyüleri ile imkansız hale gelen Helmes Vadisine açılıyor. Namuran divanı,Elfler ve Cücelerin savaşmalarından çok önce yapılmıştır.Divana vardığınız zaman cücelerin demir işçiliğini ve elflerin narinliğini görebilirsiniz.Duvarlardaki sadeliğe yatkın yeşil ve mavi renkteki işleyişler,yerlerin kocaman gri ve beyazla boyanmış süsleri,etraftaki demirliklerin yeşil ve mavi renkten şekiller alması,bu büyük ve ihtişamlı divanın ortasında nehrin akması,bu nehir dağ oyuklarından,bahçeye ordanda divanın belirli kısmından içeri girip en dip köşeden dışarı çıkıyor.Etrafta çok nadir 'perde'adı altında cam bulunuyor.Kocaman sütunları ile dayanıklığı belli oluyor. Aslında namu dişileri burdan önce başka yerde tohum açmışlardı.Orada hastalıklı elfler işgal edince bazıları buraya yerleştiler.Onları buraya ziyarete gelen er ağaçlarda son zamanlarda hiç gelmemeye başladılar.Kısa süre öncede buraya hastalıklı elflerde yerleşmeye ve işgal etmeye başlayınca dişi namular(meyve veren ağaçlar)burada kayıp oldular.Nereye gittikleri yada yok mu edildiklerini kimse bilmiyor. Buralar kuş sesleri ve güzel kokan çiçeklerle,polenlerle doluydu.Şuanki hali içler acısı. Divanın duvarları yosun,sarmaşık ve kötü kokularla dolu.Divanın içinde ve dışında arbede yaşanmışcasına yıkık ve dökük.Divanın dışındaki bazı yerler hastalıklı elflerden dolayı oluşan su kirliliğinden bataklığa ve ordanda çıkan kötülümcü kokuya dönüşmüş. Eldoras ve Lebrain üçüncü kapıya yaklaştılar ve kapının açık olduğunu,hiç ses olmadığını farkettiler.Eldorasın askerlerinden ikisi"Elrohim_Melrina"kapıya yanaşarak kapıyı açtılar.İçeri girdiler ve bir dakikadan kısa sürede geri dönüp kimsenin olmadığını söylediler.Sesiz ve çok kötü koktuğunu,kokuyu tanımlayamadıklarını söylediler.Bunun üzerine lebraindende iki asker"Barduil_Fenerir"attan inerek kapının yanında duran iki askerin yanına gittiler.İçeri tekrar girdiler ve arkalarından Eldoras attan inip içeri geçti.Kısa süre beklediler dışardaki ordu ile Lebrain,gelmeyen olunca Eldoras askerinden iki kişi daha "Acthaim_Ectva"içeri girdiler.Bunların girişini Lebrain izledi.Kısa süre sonra lebrainin askerlerinden ikisi donuk ve şok bir biçimde dışarı fırladılar.Feneririn suratında sanki dünyanın sonunu görmüşcesine bakıyordu.Lebrain anlam veremedi ve askerlere orada beklemeleri için komut verdi.Lebrain,fenerir ve barduil ile içeri girdiler.Bulundukları alanı incelediler.Birinci kapıya vardılar ve ordanda ikinci kapıya. Hastalıklı elflerin kaldıkları divanın içi kan ve kokmuş çamur gölüne dönmüştü,heryer yıkık döküktü.Bir arbede yaşandığı belliydi.Lebrain ve arkasından gelen iki askeri ile üçüncü,birinci ve ikinci çıkış kapısını ve o alanı incelediler.İkinci kapıda Maglorun askerleri vardı.Lebrain Magloru sorduğunda barduil yukarıda olduğunu söyledi.Lebrainde barduilin gösterdiği yöne doğru ilerledi.Lebrain üç çıkışı ortak olarak kulanılan kocaman büyük ve gri ile beyazla boyanmış,yan demirlikler yeşil,mavi renklerden oluşan,güzel süslerle süslenmiş merdivenlerden yukarı çıktılar.Kocaman yerde feneririn gösterdiği kapısı olmayan bir yerden 'Ana Salon'gibi görünen yere geçtiler.Orada Eldoras ve dört askeri'Acthaim_Ectva_Melrina_Elrohim',Maglor ve iki askeri'Agreth_Gamorth'vardı.Lebrainin gelişini farketmediler bile.Şok içinde hiç konuşmadan karşıya bakıyorlardı.Lebrainde orya baktı ve bir anlığına baş dönmesi yaşadı.Sırtında elf yeleği olmasına rağmen biri onu bıçaklamışta buz kesilmiş gibiydi. Karşıda kanla yazılan bozuk elf yazısı ile; 'İstediğinizi alabilmeniz için önce kan dökmeniz gerekir!' Maglorun dediği doğru çıkmıştı ama bir farkla kendi canları değil Kralların canı tahlike altındaydı.Ve büyük savaşın habercisiydi burda olanlar.Çünkü bu yazının her iki yanında Kralların en iyi komutanları ve her kralın iki çocuğu burda öylece duruyorlardı.Ancak yaşıyor vaziyette değil ölü ve başları kazıklardaydı.O derece vahşiydi.Kralın çocukları bu vaziyette burdalarsa Kralları nerdeydiler ve ne durumdalar?Bizim buraya hangi sebeple geleceğimizi kim,nasıl biliyordu?Şimdi ne yapmalıyız?Şu arayıpta bulamadığımız küre kan dökmeye değecek kadar mı önemli?Kralların soylarını yok edecek kadar mı? |
0% |