@sema95
|
Helmes vadisi şuaki Namuran Divanından daha görkemli ve büyülü gibi bir yerdi.Bu vadinin surlarının önünde;girişinde ve çıkışında nehir akar,bu nehir dağın oyuklarından gelir ve Namuran Divanına akıp gider.Nehirden sonra beyaz kireç taşına benzeyen ve siyah çizgileri ile kocaman surları vardır.Bu surlar vadinin ucunu göremeyecek kadar kocaman,uzun ve kalındır.Surlardan içeri girdiğinizde sizi etrafta savaştan haberleri yokmuşcasına sonbahar bitkileri ile kocaman alanları kaplayan ağaçların kurumaya yüz tutmuş yaprakları karşılar.Bu görkemli ve kocaman yerde komutanlar ağaçların ve yerdeki bitkilerin onlara yolu gösteriyorlarmışcasına aralarından geçip vadinin önünde duran askerlerin yanına geldiler.Komutanlar altı tane merdiven çıkıp kapıya yanaştılar,merdivenlerin iki tarafında kocaman ve kireç taşına benzeyen sütunlar vardı.Bu sütunların üzerlerinde anlaşılmaz alt alta elf yazıları vardır.Sütunlar koca duvarın içinden geçmiş gibi görünüyorlardı.Duvarlarında sütunlardan farkı yoktu.Duvarlarda siyah çizgilerle 'damar gibi görünen desenler vardı.Kapının üst tarafında düz siyah boya ve ortasında sarı kadeh figürü vardır.Kapıda bekleyen askerler komutanlara Kraliçenin onları beklediğini söylediler ve onlara yolu göstermek için bir asker önde diğerleri ise onların arkasından içeri geçtiler. İçerdeki manzarada dışarıdan pek bir farkı yoktu.Duvarların oyuklarından sarkan sarmaşık bitkiler vardı ve duvarları sarıp sarmalamışlardı rengarenk çiçeklerle adeta. Kocaman boş,geniş alanda üç sağ,üç sol ve taht arkasında iki kapı bulunuyor.Tavanda duran işlemeler dikkat çekiyordu.Tavandaki işlemelerde; Elf,cüce,insanın,bitkilerle,hayvanlarla,su,ateş,gökyüzü ve yıldırımlarla olan bağlantısını dile getirircesine işlenmişti. Kocaman alanı yürümüşlerdi,Kraliçe onların gelişini izliyordu.Yanına geldiler,selamlarını verip'onları ağırlayıp,yardım ettiği için'komutanlar bir ağızdan teşekkürlerini sundular.Kraliçe onlara göz atıp konuşmalarını bekledi.Kimseden ses çıkmadı,komutanlardan hiç birinin söyleyecek sözü ve mecali yoktu. Kraliçe: -Savaşın ikinci günündesiniz ve çok kayıp verdiniz,sayılacak kadar az askerleriniz kaldı.Sizlere buradan gitmenizi söyledim beni dinlemediniz.Küre burda değil!Krallarınıza haber yolladım,gelmesi uzun sürebilir.Bugün burda sizi ağırlamak isterim.Yaralısınız,çok yorgun görünüyorsunuz.En azından yarına kadar toparlanmış olursunuz.Yarın ne yapmak istiyorsanız bana haber verirsiniz. Bu sözlere karşılık komutanlar baş öne eğip teşekkür ederek askerlerin gösterdiği sağ üçüncü kapıdan içeri girdiler.Kocaman alandan merdivenlerle üç kat yukarı çıktılar,bu çıkış onları daha çok yordu.Kocaman alanda bir kapıdan içeri girdiler.Kendilerini koridorun ortasında buldular.Iki asker üç kapıyı göstererek, -Bunlar sizin odanız.Kraliçem hazırlattı.Temiz kıyafetler dolapta,yaralarınız için size asker gönderilecektir.İyi dinlenmeler. Sözlerini tamamlayıp gittiler.Komutanlar teşekkür ettikten sonra,birbirlerine bakıp yan odalara geçtiler.Odada bi yatak,bir dolap,tuvaletle banyoya açılan bir kapı ve küçük balkona açılan bir kapı vardı.Dolap kapısı bir örtü ile örtülüydü,örtünün altında ayna vardı.Odadaki eşyalar kahverengiydi,duvar ve yerler beyaz ve siyah damar gibi çizgiler vardı.Tavan ise dikkat çekici işlemelere sahipti.Tüm kapılar olmasada bazıları beyaz,siyah çizgilerle boyanmış ve süslenmişti.Bu divan zıt renklerin bir arada kullanılan garip ve içi hoş eden bir yerdi.Oda tüm bunlara rağmen genişti. Duşlarını alıp kendilerine çeki düzen veren komutanlar,dinlenmeye geçtiler.Ozamana yakın,onların yaralarını sarmak için üç komutana asker geldi.Tedavilerini yapıp geri gittiler. Maglor ve lebrain;Eldorasın yanına gittiler.Ne yapacaklarını ve iyi haber gelmezse,nereye gideceklerini konuşmak istediler.Eldoras gözünü açacak mecali yoktu.Duygusal ve yaralarından dolayı bir çöküş içindeydi,çok kararsız bir hal almıştı bu durum. Maglor dayanamayıp; -Sizlere alakasız bir soru sormak isterim.Krallarımız şuana kadar savaş içindeler mi?Krallarımızın çocukları,krallarımıza teslim edilmişler midir?Ya mavi küre... Sözünü tamamlamadan Lebrainde bu sözü bekliyormuşcasına, Lebrain; -Bende merak ediyorum,yolda başlarına bir iş gelmiş midir?Yada ortada krallarımız,vadilerimiz kalmış mıdır?Düşman eline geçmiş midir?Ya o mavi küre.... Maglor ayakta sağa sola gidiyor.Fazlada hareket edemiyor,sırtından darbeler yemiş.Lebrain ve Eldoras yatakta oturur vaziyette Magloru izliyorlar. Eldoras; -Bunu öğrenmenin tek yolu oraya gidip görmek yada burda şu şekil oturup haber gelmesini beklemek. Maglor yürümeyi durdurup ona baktı,Lebrainda aynı şekilde onu izledi. Maglor; -Peki ya mavi küre? Eldoras baş önde,onaylamaz şekilde başını sallar. Eldoras; -O burda değil. Maglor; -Peki nerde? Eldoras; -Bilmiyorum!Kraliçe burda olmadığını söylediği zaman ona nekadar inansamda görevimdi.Benim bulmam lazımdı.Ama şimdi işin boyutu değişti.Mavi kürenin bizde olduğunu sanan iki hastalıklı elf ırkları var.Burdan vadilerimize gitmemiz gerekiyor ve üçümüzün kralları tehlike altında oldukları için,üçümüz ayrılmadan üç vadilere de gitmemiz gerek.Yarına geç olabileceğini düşünüyorum.Bugün gece yola çıkalım.... Lafını bitirmeden Lebrain ve Maglor hiddetlenirler,Lebrain; -Benim yaralarım var yarına gidelim.Dinlenmiş ve toparlanış oluruz. Maglor; -Tanrı aşkına komutan!Halimize bak!Kim yarına kadar toparlanırki,buna rağmen toparlanıp gideceğimizi söylüyoruz ama geceyi burda geçirelim.Biraz dinlenmeye ihtiyacımız var. Eldoras 'peki der gibi'başını öne geriye sallayıp gözlerini kapattı ve başını geriye doğru koydu. Maglor: -Mavi küre nerde peki?Burda değilse kim almış olabilir?Kim nereye götürüyor olabilir? Lebrain; -Düşmanın elinde?'soru biçminde söyler.' Maglor,Lebraine bakarak, Maglor; -Hangi düşman?Hastalıklı elfler olamaz!Çünkü onlar bizde olduğunu düşündükleri için bizi öldürmeye çalıştılar. Eldoras gözü kapalı ve başı halen geride yatağın demirliklerine yaslanmış şekilde cevap verir. Eldoras; -Gördüğümüz ırklar olmasada başka ırklarda varmış ki;Onlar olabilir. Lebrain ve Maglor bu sözlere karşılık önce birbirlerine sonrada Eldorasa baktılar. Eldoras sözlerine devam etti. Eldoras; -Buralara çok uzun zamandır gelmiyoruz.Bu topraklarda çok değişiklik yaşanmış,eski anlatımların izi yok.Heryer toprak dahi tepe taklak atmışta yer değişmiş gibi..."der ve gözlerini açar,ikisine bakar,sözlerine yorgun bir biçimde devam eder. Eldoras; -Yatın dinlenin yarına uzun yolumuz var.yolda durmadan vadilerimize gideceğiz. Maglor -Ama ya... Eldoras ona bakıp; -Uyu komutan,dinlen.Yarına toparlanır tekrardan konuşuruz"der. Iki komutan Eldorasa selam verip giderler.Yorgun ve yaralılardır.Buna rağmen hiçbiri doğru düzgün uyuyamaz.Akılları kralları ve vadilerindedir.Ya gittiklerinde görmek istedikleri gibi bir manzara ile karşılaşmazlarsa ne yapacaklarını bilmiyorlardı.O gece kimseyi uyku tutmadı.Korkuları ölüm değildi.Yuva gibi gördükleri vadileriydi.Herzaman hizmet edip,verilen görevleri yerine getirmek için ant içmişlerdi.Şuan böyle bir yerin halen sağlam bir şekilde yerinde durup,durmadığını kimseler bilmiyordu.Biri hariç 'Kraliçe Eurielle!' |
0% |