@sema95
|
Lebrainin eli ayağı titrer oldu,yanında olan askerler korku ve üzüntü içinde ne yapacaklarını bilemediler.Eldoras atıyla lebrainin yanına gelerek , Eldoras; -Tuzak olabilir,sakin ol,şuan gidip bakacağız. Maglor; -Ya o iri yapılı değişim yaşamış hastalıklı elfler varsa?Ne yapacağız? Eldoras; -Senin vadine gideceğiz. Lebrain; -Ben vadimi bırakmam,bırakamam! Eldoras askerlere durması için komut verir, Eldoras; -Beni dinleyin!Sayımız az ama bu sizleri korkutmasın.Oraya gidersek ve savaşmaya kalkarsak kayıp ederiz.Komutan lebrain beni dinleyin;Geri geleceğiz.Eğer orda hastalıklı elfler varsa Maglorun vadisine gideceğiz,orda da varsa benim vadime,benim vadimde de varsa,işte ozaman ne yapacağımıza karar veririz.Anladınız mı? Askerler bir ağızdan; -"Emredersiniz efendim."dediler. Eldoras;Maglor ve lebraine bakarak, Eldoras; -Anladınız mı?Bir yanlışlık yada benden habersiz birşey yapmayın! Lebrain ve Maglor üzgün ve umutsuz bir şekilde; -"Peki."dediler ama içlerindeki ateş ve intikam alma duygusu yiyip bitiriyordu onları. İlerlemeye devam ettiler ve yakınlaştıkça gördüklerine inanamadılar.Lebrain yerde hareketsizce yatan birlik gördü.Attan bir anda indi ve tam koşacakken fenerir ve barduil "lebrainin askerleri" onu tutup yere yattılar.Koca kayanın arkasına geçirdiler.Fenerir ve barduil geride olan ufak ordu ve komutanlara bağırarak,fenerir; -Atlarla yere yatın orada birileri var!Yere yatın! Maglor; -Ne?Kim?Nerde? Hemen komut verildi ve yere yatıldı. Lebrain; -"Bırak beni gideceğim!"dedi,hiddetli bir biçimde ama askerleri onu bırakmadılar,sakinleştirmeye çalıştılar.Maglor ve Eldoras askerlere komut verdiler,orada kalmaları için ve sürünerek lebrainin olduğu yere gittiler.Lebrainin ağzını kapatıp,onu sıkıca tutmaya ve sakinleştirmeye çalışan barduil,feneriri görürler. Maglor; -Ne oldu?Neden yere yatmamızı söylediniz?Orada ne var?Komutan Lebraini bırak asker! Fenerir; -Bırakamam,gidecek. Maglor; -"Tanrı aşkına!Bırak onu!"der ve Lebraini elinden alır.Ağzı açılan lebrain; -Birlik,birlik.....gönderdiğimiz birlikler okların hedefi olmuş.Kralların çocukları..... Barduil; -Hayır,onlar değil efendim!Kraliçe Eurielle'nin askerlerinden başka yok! Lebrain şok içinde hiddetlenerek; -"Evet var,bakın!Oradaki kayanın altındalar!"der,çığlık atarcasına.Herkes oraya bakar ve gördüklerine inanamazlar. Oklar ile vurulan kendi birlikleri ile Kraliçe Eurielle askerlerinin az ötesinde kocaman kayanın altında bozulmuş ve erimeye yüz tutmuş vücutların üzerinde tanıdık kıyafet ve pelerinler var.Bunlar bir kaç gün önce gönderilen birlikler ve Kralların oğulları,komutanlarıydı. Komutanlar gördükleri manzara karşısında bir anlık başları döner,ne yapacaklarını bilemez.Şok içinde o yöne doğru odaklanmış vaziyette baka kalırlar.Bir anda Maglorun askerlerinden biri 'Agreht' bir ok atar ve komutanlar atılan ok yönüne bakar,koca oyuktan bir hastalıklı elf yere düşer.Bu olay üzerine komutanlar bir anda "siper alın"derler ve kendileride bulundukları kayanın arkasına gizlenirler ama hiç birşey olmaz...Lebrain kısa süre bekledikten sonra dikkatli bir şekilde kalkar ve ölen birliklerin yanından geçip,kralların çocuklarının yanlarına gider.Dev kayayı kaldırmaya çalışır ama nafile,hareket bile etmez.Lebraine diğer komutanlarda yardım etmeye çalışır,yine kalkmaz.Bu olaylar karşısında Eldoras diğer komutanlar gibi şaşkın değildir ama onlara eş değer bir üzüntü yaşıyordur.Maglor bu durumdan şüphe eder ama o anki durumda belli etmez.Kayayı üç komutanda kaldıramayacaklarını anladıklarında o alanı bir anıt olarak bırakacaklarını ses etmeden birbirlerine göz teması ile bilgilendirirler.Şuanki durumdan dolayı kayayı olduğu gibi bırakıp etrafa göz atmaya başladılar.Vadinin surlarının yıkılmış,etrafında binlerce karışmış bir biçimde hastalıklı elflerin ve orada yaşayanların ölmüş olduklarını fark ederler.Orada ölenlerin üzerinden,aralarından geçip vadinin içine girmeye çalışırlar. Vadinin surları okadar çok zarar görmüştürki içeri dikkatli biçimde rahatlıkla girilebiliyorlardı.Komutanlar kapıdan değilde,yıkılmış surlardan içeri girmeyi tercih ettiler.Yıkılan kapıların ortasında hastalıklı elflerin yarattıkları,yaratıklar öylece kapıların yolunu kapatmış ölü vaziyette yığılmışlardı.Heryer yıkık döküktü.İçeri zorda olsa girebilmişlerdi.Dikkatli ilerlemeleri gerekiyordu.Elleri nereye gitse dökülüyor ve düşüyordu.Fazlada ses çıkarmamaları lazımdı,buralarda halen hastalıklı elfler olabilirdi.Lebrain önde iki komutan ve askerler arka tarafta,Lebrainin duygusal anlamda gücü kalmamış gibiydi.Eldoras onun ensesinden tutup,Eldoras; -"Dik dur,yanındayız komutan!Kralının yanına götür bizi yada saklanmak için yeriniz varsa oraya!"der ve omuzuna iki kere vurur.Lebrain 'tamam'der gibi başını sallar ve yukarı çıkabilmek için yıkıntıların arasından baş aşağı eğilip giderler. Onlar yukarı kral odasına zar zor çıkarlar.Onlar yıkık döküklerin arasından çıkarken bende size Arasthaking Vadisinin neye benzediğini ve ismini nasıl aldığını anlatayım. Arasthaking Vadisinin ismini burada yaşayan kraldan almıştır.Kral Aredhel krallığını babası ile paylaşıyordu.Babasının ölümünden sonra Krallığı tek başına üstlenerek buraya yerleşti ve babasının 'Arastha' ismini bu vadiye verdi.Yanlız başına geçimini sağlayan kral cesur ve dik duruşundan ödün vermeyen bir kraldır. Arasthaking Vadisi ise babasının ve ondan önce ölen annesine olan acısını dile getirmek istercesine yansıtmıştı yaşadığı vadiye. Şuan ki dilimize göre anlatılmaya çalışılırsa kocaman ve boş alanda surların olduğu ve bu surların içinde,dışında küçük küçük tek katlı evler olduğunu düşünün.Ancak vadi dışardan daha farklı şekilde görünür.Vadi dışardan görenler için kocaman beş dikdörtgen şeklini alan ve bunların birleşmesi ile ortalarında onlardan daha büyük daire şeklinde bir şatoyu andıran vadidir.Rengi siyaha yakın gri tonlarıydı,şatoyu andıran dikdörtgenler ve dairelerin etrafında fazlaca gökyüzüne bakan sivri uçları vardır. Bu vadinin kasvetli bir havası vardır.Görünümü tüyler ürperten cinstendi.Nadiren bulunan ağaçlar,yok denilecek kadar çiçekler vardı.içerisi dışarısından da pek bir farkı yoktu. Kral Aredhelin babası Kral Arastha,büyük Krallıklarda adı herzaman geçen ve toprak değişmeden önce büyük savaşlar verip,bu savaşlar sayesinde adını duyurandır.Sevdiklerini hastalıklı elfler tarafından yok edilen Kral Arastha bu durumu zor atlattığı biliniyor ve oğluda buna benzer durum yaşadığı bilinir. Kral Arastha hakkında bazı söylentiler duyulur.Ölümsüz topraklardan küreye benzemeyen ama adı 'mavi küre' olan bir eşyayı çalan kişinin 'kim?Neden çalındığı' ile ilgili bilgi sahibi olduğu söylenir.Bu durumdan dolayıda hedef alındığı bilinir.... Kralın odasına en üst kata gelmişlerdi.Bu kattan vadinin her yönü görülebiliyordu.Etrafı saran cam vardı.Kralın odasında uzunlamasına masa,etrafında ise taht görünümlü sandalyelerden başka eşya yoktu,alan kocamandı ve vadinin tam ortasında duruyordu.Etrafta yaşanılan olayları çıplak gözle görmek mümkündür.Burası pek zarar görmemiş tek yerdi.Komutanlar hemen etrafa göz attılar.Heryer yıkık döküktü.Dışarıda bir hareketlilik yoktu.Vadinin ne denli yıkıldığını rahatça görebiliyorlardı.Her taraftan darbe almıştı.Maglor dışarıyı diğer komutanlar gibi izlerken aniden bir hareketlilik farketti.O yöne el hareketi ile göstererek komutanları yanına çağırdı. Maglor; -Buraya gelin!Tanrı aşkına!Bu doğru olamaz!Etrafımız sarıldı!Dışarıda bekleyen askerleri hemen çağırın! Komutanlar vadinin etrafını sarıldığını farkettiler.Eldoras Agreht'e komut verdi.Askerleri çağırmak için,çok geçmeden geri geldi.Onlarda gördükleri için haber vermeye gelmişlerdi. Eldoras; -Komutan lebrain,söyler misin?şimdi ne yapacağız?Burada saklanmak için bir yeriniz var mı?Sayımız az başka çaremiz yok! Lebrain mırıldanıyordu,soğuk terler döküyordu.Askeri fenerir komutanının bu halini görünce,kendisi soruya cevap verdi. Fenerir; -Alt katta efendim.Orada saklanmak için gizli yerimiz var.Ancak yıkıntıların arkasındaki duvar görünümlü kapı. Eldoras; -Öyleyse hemen aşağı inelim.Kaldırabildiğimiz yıkıntıları kaldıralım,kapıya ulaşalım. Bu sözlere hiddetlenen ve başını sağa sola sallayan Maglor; -Olmaz,yetişemeyiz!Etrafımıza bak vadiyi sarmışlar.Başka çıkış yolu yok mu? Telaşlı bir biçimde,Barduil; -Yok efendim.Acele etmeliyiz.Bize doğru geliyorlar ve sağlam surlara sahip değiliz. Barduil ve ordakilere göz gezdiren,Eldoras; -'Bana yolu gösterin,hemen gidelim.' der ve önden yürür.Arkasındanda askerler ve iki komutan gelir. Zorla çıktıkları yerlerin üzerinden atlayarak yada itekleyerek geçerler.En alt kata zorlu bir biçimde geldiklerinde onları bir yığın yıkıntı karşılar,kapının önünü bu yığınlar kapatmıştır. Üç komutan ve askerleri bir birlik olup zar zor kaldırıyorlardı yığınları.Bir kaç askerde gelenleri gözetmek için hazırolda bekliyorlardı. Kapıyı açmaya yakın uzaktan bir asker 'Acele edin efendim,geliyorlar!' dedi ve gelenlerin sesleri gittikçe yaklaşıyordu.Sesler çığlık ve bağırışı andıran bir sesti.Kapı açıldı.Eldoras,Lebrain,Maglor ve hepsinin ayrı ayrı dörder kişilik askerleri içeri girer.Eldoras ve Maglor kapıdan diğer askerleri çağırılar.Onlarda yıkıkların üzerinden atlayarak gelirler ve arkalarından hastalıklı iri yapılı elflerde atlamaya çalışarak gelirler.Askerler tam kapıya yetişmişken bir gürleme gelir ve yer sallanır.O an kapı aniden kapanır.Üç komutan ve orada olan askerler açmaya çalışır kapıyı,kapıdan ne ses gelir nede duyulur.Kalın ve kara kapıdır.Komutanlar kapıyı güçlükle hafif araladıklarında karşılarında yığın ve onun üzerinde gülümsediği belli olan iri yapılı hastalıklı elf görülür.Onlara bakıp sarı dişleri ile konuşur. İri yapılı hastalıklı elf; -'Birilerine mi baktınız?Birilerini mi arıyorsunuz?Durun size yardımcı oluyum.'der ve askerlerinin saçından tutarak ölmüş vaziyette olan bedenlerini gösterir.Tam o an hastalıklı elf onlara hücum etmeye kalktı ki,kapıyı kapayıp arkasına açılamayacak vaziyette sağlam kapı kilidi koydular.'düz tahtaya benzer ama büyülü elf yazısı olan demirden koydular. İçerisi karanlık ama komutanların duygu ve öfkeleri daha karanlıktı.Komutanlar ve askerler elf sözleri söyleyip baş üstüne ışık belirmesine vesile oldular.Böylece etrafı daha iyi görebildiler.Saklandıkları yerinde vadinin görünümünden pek bir farkı yoktu.İçinde siyah ve griye boyanmış,kasvetli hava veren desenlere sahipti. Komutan ve askerler içerdeki şaraphane kilerinde bir ses duydular ve hazırola geçtiler.Lebrain içeri girdi ve gördüklerine inanamadı.Kralın ikiz çocukları'genç Lady Evarent ve genç Prens Ervan' orda öylece yatıyorlardı.Soğuk ter atıyorlar ve ölümleri burun ucundaymışçasına sesler çıkartıyorlardı.Yerde onlarla ters köşe yatan 'onlarla ilgilenen görevli' Helsan da onlara öylece bakıyordu. Lebrain koşar adımlarla yanlarına gitti ve ateşlerine baktı. Helsan; -Komutan lebrain!Son anlarımda seni görmek güzel.Onlar ölecekler daha fazla yaşayamazlar.Zehirli ok ile vuruldular ve elimden geldiği kadar tedavi etmeye çalıştım ama çabamın boşa gittiğini farkettim. Lebrain; -Madam Helsan,neler oldu burda?Lady ve prensim iyileşecek mi?Ne demek çabam boşa gitti?Burda tedavi edecek ilaçlar var?Kalkıp alamadın mı? Helsan; -Lütfen komutan.Sözümü kesmeyin.Şuan son anlarım olabilir.Beni dinleyin,ben artık kalkamıyorum.Ayağımdan darbe aldım ve morardı.'diyerek kangre olan ayağını gösterdi.Komutanlar şaşkınlık içinde bakıyorlardı. Lebrain; -Bunu kim sana yaptı?Nezaman oldu bu olay? Helsan; -Siz gittikten kısa süre sonra savaş başladı.Tam kazandık derken,bir gürleme sesi geldi ve ne olduğunu anlamadan surlarımızı yıkmaya başladılar. Hiddetli bir şekilde,Maglor; -Tanrı aşkına!Kralınızın odasından heryer görülebilir.Gürlemenin nerden geldiğini anlamadınız mı?Kralınız görmedi mi? Helsan; -Savaşta olmasaydı görürdü!Savaş yeni bitmişti ve kralımız savaştan sonra geriye kalanlarla ilgileniyordu.Gürlemeden sonra yer sarsıldı.Bende genç prens ve genç lady'nin yanındaydım.Alt kattaki yemek salonundan çıkıyorduk. Maglor; -Savaşta siz yemek mi yiyordunuz!Bana ayrıntılı anlat. Eldoras Maglora bakarak; -Sakin olda anlatsın!Lütfen komutan maglor... Maglor başını sağa sola çevirir ve ellerini beline koyarak 'tamam tamam,sustum!hadi anlatsın.'der ve başını çevirir. Helsan devam eder anlatmaya, Helsan; -Biz askerler için lembas yapmıştık.Çünkü savaş bir kaç gün sürmüştü.Yemek salonundan çıktıktan sonra surların yıkıldığını gördük.Prens Ervan ve Lady Evarent savaşmak istediler,izin vermedim.Savaşın herzamanki savaşlardan biri olduğunu sandım.Bu kadar ciddi boyutta olduğunu beklemiyordum.Saklanmak için alt kata indiğimizde Kralın telaşlı ve üzgün olduğunu farkettik.Lady Evarent ne olduğunu sorduğunda Kral iki çocuğunda kayıp olduğunu söyledi.Şuan bile iki çocuğuna ne olduğunu kimse bilmiyor.Kralımız bana çocukları saklamam için gizli saklanma yerlerine gitmemi istedi ve bende onayladım.Tam çıkacakken iri yapılı hastalıklı elfler ve yarattıkları yaratıklar saldırmaya,surları yıkıp içeri girmeye başladılar.Şurda yatan iki çocukla kaçarken gizli sığınağa,kara büyü ile yapılmış okların hedefi oldular.Onları biran önce sığınağın içine attım ve yine yer sallanınca yanlardan ve üst taraftan üzerime yığın yağdı ve ayağım altında kaldı.Prens Ervan bu hale gelmeden önce beni kurtardı.Lady dayanamıyor.O çok hassas ölecek galiba. Maglor; -Peki mavi küreden söz eden oldu mu? Helsan; -Kral çocukkarımı getirirseniz,kim aldığını söylerim dedi ve Krala işkence yaparak yanlarında götürdüler. Komutanlar bir ağız açık ona baktılar. Lebrain; -Nereye?Nereye götürdüler? Helsanın pek gücü kalmamıştı konuşmaya,konuşmasada Lebrain nereye götürüldüğünü tahmin ediyordu aslında... Helsan; -Biz size haber göndermiştik.Neden gelmediniz?Komutanım,Kralımız sizin adını çok söyledi,öyle gitti burdan.Herkes öldü,ben kaldım ve bende sizin için bekledim.çok yorgun ve uykusuzum.Sanırım bugün farklı bir uykuya dalacağım.Beni af edin... Der ve gözlerini hafifçe kapar,kısa süre sonra başı köşede duran duvara yaslar.Birdaha da açmaz.Bir deprem daha olur ve yer sert sallanır.Komutanlar ve askerler duvarlara tutunurlar.Lebrain diz çöker ve prens ile lady'e bakar onlarda nefes almıyordur artık.Sesler kesilir bir süre ve Lebrain ellerini önce pres ve lady'nin alnına sonra gözlerine koyar ve bunları yaparken ufak bir elfçe şarkı mırıldanır.Anlamı; Lebrain; Bir umudum vardı,yitip gitti, Bir evim vardı,yıkılıp gitti, Bir aileye sahiptim,ölüp gitti, Geride kaldı Kralım,onuda elimden alıp gittiler, Yalnızım şu elf divanında,yardım isterim ERU-ILÙVATAR'dan..... der ve gözlerinden yaş akar.Kralın çocuklarını oraya alınan örtü ile örter.Hensalıda örter ve ant içer, Lebrain; -Olurda ölmezsem,olurda Kralımızı kurtarırsam intikamımızı alacağım!'der ve gözlerindeki yaşı siler.Gözlerinin içinde intikam,nefret,öfke vardı.Boş boş baktı etrafa,sonrada duvara bir yumruk attı. Lebrain; -İntikam almam lazım!Bunu neden yaptılar?İntikam....'dedi,bir yumruk daha atacakken Maglor onu tutup ona sarıldı ve elini yumruk yapıp sırtına vurarak, Maglor; -Merak etme komutan,intikamımızı er yada geç alacağız!Söyle komutan,burdan gitmemiz gerek.Nereden gitmeliyiz?İntikam şuan için alınamaz.Vadilerimize ve ordanda Kralının yanına gideceğiz.Sana sözümdür,Kralını kurtarmak için seninle geleceğiz. Eldorasta aynı düşünceye sahipti.Lebrainin omuzuna vurarak, Eldoras; -Toparlanın,intikam için çok erken.Gitmemiz gerekiyor,gizli çıkış yeriniz var mı? |
0% |