Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10.Bölüm "Çaresizlik"

@semaabakar

Zaman ikisi içinde durmuş ve bir süre sessizlik olmuştu. Atlas ne konuşacağını bilememişti. Sesini ortamın verdiği gerginlikten dolayı temizledi. "Kamer'im, Gün Kızılı'm bunu bize yapma. Sana yemin ederim seni çok seviyorum. Ben artık sen olmadan bir hiçim." Zaten içine zor sığdırdığı bu sevgiyi kaybetmek onun için hezeyandı.

"Sevmek bu değil ki! Bak ne haldeyiz. Bu mu sevmek! Nefes alamıyorum ben görmüyor musun?" Çaresizlik bir beden olup onu sarmıştı.

"Görmez olsaydım! Keşke seni bu halde görmez olsaydım! Her şeyi telafi edeceğim, bizi öldürmene izin veremem, seni seviyorum. Bizi seviyorum." Sonlara doğru sesi kısılmış, içindeki masum çocuğu gün yüzüne çıkarmıştı.

"Buradan çıktıktan sonra seni görmek istemiyorum. Benden uzak dur. Seni artık istemiyorum." Dil söyler, kalp ağlardı. İnsanın İçi ve dışı her zaman bir olmuyordu.

"Acizim, bu dünyada ki en aciz adam benim. Kendime, sana olan aşkıma engel olamadım. Seni sevmek ansızın gelişen bir durumdu. Sen sevmedin mi? Senin için zalim, kötü bir adam mıyım?" Cevap vermedi. O zalim değildi ki! O kalbi kadar güzel ve mert bir adamdı. "Tamam onada razıyım, beni kötü bil ama benden gitme. Sen benden gidersen ben ölürüm, yaşayamam ki!" Yüreği bu acıyı kaldıramazdı. Hayatında ilk defa gerçek aşkı tatmıştı. Hiç vazgeçebilir miydi?

"Biz zaten öldük Gün- Atlas." Gerçeği bir an unutmuştu. "Artık buna alışmama da gerek kalmadı."

Atlas onun sakinleştiğini anladığı için konuyu uzatmaya karar verdi. "Var, gerek var çünkü buradan çıktıktan sonra seninle evleneceğim." Bunu ciddi anlamda söylüyordu. Artık kendini affettirip, onunla evlenmek en büyük arzusu olmuştu.

Kamer, sahte bir kahhaka attı."Çık hayal dünyasından, bu yaptığın sadece sana zarar verecektir. Ben yokum, böyle bir hayata ben yokum."

 

Atlas gülümsedi, sahte bile olsa gülmesi güzeldi. "Seninle evleneceğim ve sende öylece izleyeceksin. Düğünümüzde ayağıma bastığın günü özlemle bekleyeceğim."

Kamer'in nefes alış veriş sesleri sakinlemişti. Atlas derin bir nefes aldı, ona iyi geldiğini hissetmek mutlu etti. "Ne o tehtit etmeye de mi başladın?"

"Biliyorsun, mafyayım." Bodrum katının kapısı açıldı. Daha sonra ışıkları yaktılar. İkisinin de gözleri kamaştığı için kim olduğunu görememişlerdi.

"Abi biz geldik, iyi misiniz?" Atlas oturduğu yerden kalktı. Adamları ondan haber alamayınca buraya gelmişlerdi.

"Polislere haber verdiniz değil mi?" Kamer polis lafını duyduktan sonra Atlas'a baktı. Bir mafya neden polise haber verdin mi diye sorardı ki?

"Evet abi verdik. Zaten yenge hanımın anne ve babası da ihbarda bulunmuş."

Anlık bir gülümseme geçti yüzünden. Ailesine kavuşacak olmak kalbini yeni bir heyecana sürüklemişti. "Çöz beni!" Ses tonu görünüşüne nazaran hırçındı.

"Emredersin Gün Kızılı'm." Atlas onun ellerini ve ayaklarını çözdü. Hızla oturduğu yerden kalktı ve çıkışa yöneldi. İplerin verdiği acı buna engel olamadı. "Ani hareketler yapıyorsun, düşeceksin?" Umrunda bile olmadı. Yoluna devam etti.

Merdivenleri çıkmak için basamağa adım atınca başı döndü. Atlas hemen arkasında olduğu için onu tuttu. İkisinin kalbi de yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. "Senin yüzün gönül evimde baharım, bahçemdir." Eğilip onu öpmek için hamlede bulununca Kamer hiç düşünmeden tokatı suratına indirdi.

"Sana yapma dedim, benden uzak dur dedim!" Onu itip merdivenleri öfkeyle çıktı.

Atlas arkasından bağırdı. "Bana değen ellerin de baharımdır."

Kamer evden dışarı çıktı. Derin, derin nefesler aldı. Yanakları nar gibi kızarmıştı. Sakin kalması gerekiyordu. Artık Atlas'a fırsat vermemeliydi.

Anne ve babası, gelen ihbar sonrası karakolda durmamış, polislerin peşine takılmıştı.

Polisler evin önünde durdular. Arkasına da Namık bey durdu. Zeynep hanım arabadan inip koşarak kızının yanına gitti. Annesini fark eden Kamer de ona doğru ilerledi. Ortada buluşup sarıldılar.

"Kamer'im, annesinin bir tanesi." Annesi saçlarına öpücükler kondurdu. "Sana bir şey olacak diye aklım çıktı." Babası da gelip onlara sarıldı.

"Bizi çok korkuttun kızım." Birbirlerinden uzaklaştılar. Namık bey Kamer'in ellerini tutmak isteyince, Kamer hızla elini çekti ve arkasına sakladı. "Noldu? Neden çektin elini?"

"Bir şey yok baba, artık gidelim. Burada kalmak istemiyorum." Babası elini uzatıp kollarını önüne getirdi. Ardından yukarıya kaldırıp bileklerine baktı. Gözlerinden bir kaç damla düştü ve toprak ile buluştu.

"Oy! Elleriniz kırılsın!" Bileklerini öptü. "Canın çok yanıyor mu Ay yüzlüm." Bir kaç damla daha düştü.

"Annecim, hadi hastaneye gidip bileklerine baktıralım." Onunda Namık beyden farkı yoktu. Kızlarının canının yanmış olması onları üzmüştü.

Arabaya doğru ilerlediler. Sonra Namık bey gitmekten vazgeçip geri döndü. "Siz arabaya binin ben geliyorum." Zeynep hanım kocasının lafı üzerine Kamer'i arabaya bindirdi. Atlas'ın karşısına geçip yüzüne tokatı indirdi. Bugün yediği kaçıncı tokattı, sayamadı. "Bunu kızıma nasıl yaparsın! Benim gözümden sakındığıma sen nasıl zarar verirsin! Bu mu lan senin adamlığın!" Atlas dayanamayıp Cihan'dan silahı aldı ve Namık beyin eline bıraktı.

"Öldürün, bunları duymaktansa öldürün daha iyi! İnsan hiç canı bildiğine bile isteye zarar gelsin ister mi? Ben kızınızı çok seviyorum, ona zarar gelsin istemedim."

Silahı tekrar Atlas'a vermek için uzattı. "Uzak dur artık kızımdan! Seni bir daha onun etrafında görmeyeceğim."

Atlas silahla birlikte Namık beyin elini tuttu. Silahı kalbinin üzerine yaklaştırdı. "Onu bir gün görmessem ölürüm! Ben artık onsuz olamam! Ya beni şimdi öldürürsünüz ya da ben kızınızla evlenirim."

"Ne saçmalıyorsun lan sen! Senin gibi bir adama kızımı yar etmem!"

"Eğer benden uzak olursa ona zarar verirler! Onu sizin yanınızdayken koruyamam!"

"Ben kızımı korurum! Sana mı kaldı lan kızımı korumak!"

"Yalvarırım böyle yapmayın! Onsuz ölürüm!"

Kamer babasının elindeki silahı görünce arabadan hızla inip yanlarına gitti. "Baba dur ne yapıyorsun!"

"Onu öldürmemi istiyor. Senden uzak durmasını söyledim diye."

Kamer silahı aralarından aldı. Altas'ın elini tutup avucuna bıraktı. "Sen Atlas Kıraç! Benden ve ailemden uzak dur. Artık seni görmek istemiyorum. Hayatımdan defolup git." Babasının elini tuttu. "Hadi artık gidelim, kendini çok yormuşsun baba." Atlas'a yüzünü çevirdi.

"Yapma Gün Kızılı, bize bunu yapma. Işığını benden eksiltme. Tekrar karanlıkta kalmama izin verme." Babasıyla arabaya yürümeye devam ettiler. Geri dönüp ona cevap verme gibi bir hamlede bulunmadılar. "Senin kızıllığın eksildi, akşamın karanlığı çöktü üzerime." Son söyledği şey bu olmuştu. Kamer yüreği alev alev yanarken arabaya binip kapıyı kapattı. Babası da onun arkasından şoför koltuğuna binip arabayı oradan uzaklaştırdı.

Atlas onlar gittikten sonra içeriye girip dayısının karşısına geçti. "Bunu neden yaptın! Öldüreceğim lan seni!" Yumruklarını hiç acımadan suratına indirdi. "Onu benden aldın! Seni kim alacak lan elimden!"

"Abi dur yapma!"

"Karışmayın lan bana!"

"Atlas dur!" Dönüp polis, Eren Keskin'e baktı. "Arkanı toplamak istemiyorum, bırak şu adamı! Kızın peşinden git, onu kaybetmek istemiyorsan peşinden git." Aralarında sadece iki yaş vardı. Eren daha yeni polis olmuştu. Bunda Atlas'ın payı büyüktü.

"Peşinden gidip ne yapacağım!" Dayısını yerde bırakıp ayağa kalktı.

"Kapısında yat, gerekirse öl! Git yengemin gönlünü al!"

...

(Not; Oy vermeyi unutmayın 💜)

Loading...
0%