@semaabakar
|
"Duydunuz mu beni Hayır! Bu adamla evlenmeyeceğim! Ben bu adam yüzünden ölüyordum ya! Bu adam bana yalan söyledi, yalan! İstemiyorum, onunla evlenmek istemiyorum!" Atlas kendini çok kötü hissetmişti. Yumruklarını sıkıyor, ona yanlış bir harekette bulunamam için kendini zaptediyordu. Namık bey Atlas'ın bu halini fark edince ayağa kalktı. "Sordun mu! Bu adamla bir bağ kurarken bize sordun mu! Evleneceksin dedim ve konu kapandı Kamer!" Babası ona sinirlendiği zaman bile nazik olmaya çalışırdı. "Hayır diyorum baba, canıma kastı olan bir adamla evlenmeyeceğim." Atlas daha fazla öfkesine engel olamadı ve ayağa kalktı. "Sen şimdi benimle geliyorsun ve evleniyoruz Kamer!" Sesi kulakları tırmaladı. Gür, kendinden emin ve keskin. Kamer ilk defa Atlas'ın öfkesine maruz kalıyordu. Refleks olarak bir kaç adım geriledi. "Düş önüme gidiyoruz!" "Ağır ol damat! Kızıma bağıramazsın!" Aslında hem Namık bey hem de Zeynep hanım onun kendinden emin tavrını sevmişti. "Hadi git eşyalarını hazırla ve gel." Ayaklarını yere vurdu. "Beni bu adama veremezsin! Bu zalim adamla evlenmeyeceğim! Onu istemiyorum neden anlamıyorsunuz!" Namık bey kollarını önünde bağladı. "Cezalısın, hata yaptın ve cezalısın! Onunla evleneceksin. Zaten seni sevdiği her halinden belli. Gözüm arkada kalmayacak!" Kamer buz kesmişti. Babası nasıl böyle bir ceza verirdi. "Hayır dedim, hayır!" "Çok naz yapıyorsun!" Eğilip onu sırtına aldı. "Nazına, naz hanım efendi! Emanetiniz, emanetidir." Yumruklarını onun sırtına geçirdi. Bu Atlas için sinek ısırığı gibi bir şeydi. "Kafayı yemişsin sen! Çabuk indir beni!" "Ne yapıyorsun sen! İndir kızımı!" Kamer'i sırtında evden çıkardı. "Hanım sen karışma! Atlas, sende önce kızıma nikah kıy!" "Bizde şimdi oraya gidiyorduk. Gelmez miydiniz efendim." Namık bey gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Hadi gidin hadi." Atlas basamakları inip arabaya ilerlemeye başladı. "Tamam seninle geleceğim, indir beni midem bulandı." Çok sakin ve nazik söylediği için Atlas etkilenmiş ve hemen onu yere indirmişti. "Babamın elindeki ne?" Atlas o tarafa döndüğü dakika kaçmaya başladı. "Kamer ne yapıyorsun! Buraya gel, çocuk musun sen Allah aşkına!" Hiç umursamadı ve koşmaya devam etti. Anlaşılan Atlas'ın peşinde koşmaktan başka çaresi yoktu. "Yakalarsam olacaklara karışmam!" Yaklaşık beş dakikadır Kamer kaçıyor Atlas kovalıyordu. İkisinin de dizlerinde derman kalmamıştı. "Kamer Allah'ına kurban dur güzelim! Dizlerimde derman kalmadı!" "Durmayacağım, defol git! Gelme peşimden!" Etraftaki herkes film izler gibi onları izliyordu. "Seni istemiyorum, seninle evlenmeyeceğim!" "Bülbül gibi şakıyorsun güzelim lakin boşuna, bugün bitmeden seninle evleneceğim." Kamer bir anlığına arkasına dönünce takılıp düştü. Canı çok yanmıştı. Atlas daha hızlı koşup yanına çöktü. "İyi, iyi misin güzelim. Bir yerine bir şey oldu mu? Neden kaçıyorsun anlamıyorum. Allah benim belamı versin!" Kamer, yerden destek alıp kendini geriye çekti. "Dokunma bana, istemiyorum." Avuç içleri taşa geldiği için yüzülmüştü. Atlas Kamer geri gidince üzerine gitti. "Gelme üzerime!" Atlas onu yerle birlikte arasına aldı. "Ben sana seni yakalarsam kötü olur demiştim değil mi?" Kamer yutkundu. "Çekil git!" Atlas onun yüzüne eğilip nefesini verdi. Bunun üzerine Kamer kafasını çevirdi."Sana kötü olur demiştim." Dudaklarını onun yanağına bastırdı. Kamer bir kez daha yutkunup tüm gücüyle onu üzerinden atmaya çalıştı. Gücü ona yetmediği için başaramadı. "Kalk lan üzerimden!" Atlas'ın gözleri büyüdü. Dudaklarını onun yanağından çekip gözlerine sabitledi. "Bu kadar hırçın olduğunu bilmiyordum." Kamer içine kaçmış bir ses tonuyla "bende" dedi. "Efendim?" Aslında ne söylediğini anlamıştı. Bunu ona belli etmeye gerek yoktu. "Canımı yakıyorsun, kalk üzerimden!" "Abartma Gün Kızılı'm, ağırlığımı üzerine vermedim." Sonra çevredeki adamlar ellerinde odunlarla gelip Atlas'ın sırtına indirdiler. Bunun üzerine Atlas kenara düştü. İki saattir onları izliyorlardı. "Ah! Noluyor lan!" "Anası babası başında değil diye sahipsiz mi sandın lan! Geç kızım arkamıza, biz seni bu hödük heriften koruruz." Kamer anlık olarak kahkaha attı. Sonra yerden destek alıp kalktı ve arkalarına geçti. "Ya şimdi basar gidersin ya da dayağımızı yersin!" Atlas olduğu yerde durdu. Hiç bir harekette bulunmadı. Kamer, onun bu yaptığına çok şaşırmıştı. Gideceğini düşündüğü için adamların arkasına geçmişti. "Demek gitmiyorsun, saldırın şuna!" Hepsi birden onu dövmeye başladılar. Kamer olduğu yere çakılı kaldı. Geçirdiği ufak çaplı şok yüzünden ne yapacağını bilememişti. "Durun, lütfen durun! Biz sadece atıştık, lütfen ona vurmayın!" Onun bağırması üzerine hepsi durdu. Atlas'ın yüzü kan içinde kalmıştı. "Sen bu adamı tanıyor musun kızım?" "Maalesef, evet." "Neden söylemedin, biz seni rahatsız ettiğini düşünmüştük." Atlas acı içerisinde yerde kıvranıyordu. Dudağı ve kaşı patlamış, aldığı odun darbeleri de sırtını yakmıştı. "Hem öyle hem de değil, neyse lütfen gidin." "Sen yinede bu adama dikkat et kızım, niyeti hiç iyi değil." Adamlar geri gittiler. "İçindeki ateş beni böyle görünce dindi mi Gün Kızılı?" Bu Kamer'in afallamasına neden olmuştu. Çünkü az önce bile isteye onun dövülmesine göz yummuştu. Ne yaptığının farkına varınca Atlas'ın yanına eğildi. Elini patlamış olan kaşına değdirdi. İçi sızlamış, yüzünü ekşitmişti. "Canın çok yandı mı?" Kafasını sağa sola salladı. "Bende ki de soru! Tabii ki yandı! Böyle olsun istememiştim, senin yüzünden gözüm kör oldu." Atlas elini tutmak isteyince buna izin vermeyip geriye çekti. "Sınırlarını aşma! Sana acıdım diye evlenecek değilim! Ben evime gidiyorum hadi sana eyvallah!" Doğrulup yola devam etmeye başladı. Atlas acısını içine atıp yerden kalktı ve peşinden gidip onu sırtına aldı. "Bugün benimle evleneceksin! Sakın sesini çıkarma!" "Bu-bunu yapamazsın!"Kamer, korkusundan kekelemişti. Atlas onun üzerinde etki yaratmış olduğu için gülümsedi. Geldikleri yolu tekrar döndüler. Kamer'i arabaya bindirip kapıları kilitledi. "Senin yüzüne ne oldu oğlum?" "Önemli bir şey yok, ufak bir kaza. Kimliği nerede?" "Bekle getiriyorum." Zeynep hanım içeriye gidip kızının çantasını getirdi. Kamer kaçtıktan sonra Namık bey ile daha derin konuşmuşlar ve kararlarının arkasında durmaya karar kılmışlardı. "Teşekkür ederim efendim, iyi günler." Arabaya binip kapıları tekrar kilitledi. Kamer'e dönüp çantasını verdi ve "sen gözlerimin görmekten mutluluk duyduğu nadide bir çiçeksin" dedi. ... (Not; Oy vermeyi unutmayın 🧡)
|
0% |