@semaabakar
|
Madem öyleyim neden solmama izin veriyorsun?" Atlas kulaklarının işitmiş olduğu soru yüzünden afalladı. Tek bir kelime yoktu, bu sözler için. Önüne dönüp arabayı çalıştırdı ve evlenmek üzere nikah dairesine sürdü. Nikah dairesinin önüne geldikten sonra arabayı park edip indi. Daha sonra ise Kamer'in kapısını açtı. "Hadi gidiyoruz." Kamer, Atlas'ın suratına boş boş baktı. Bu adamın vazgeçmeye niyeti yoktu. Arabadan indi. Etrafını incelemeye başlayınca Atlas onun kolunu tuttu. "Ne tutuyorsun be! Bırak şu kolumu!" Atlas, Kamer'e yaklaştı ve saçlarının kokusunu içine çekti. "Tekrar kaçmana izin vermeyeceğim, sevgilim." Kamer onun yaptığı hareketten dolayı etkilenmişti. İçindeki duyguya engel olamıyor, öfkesinin önüne geçmesine izin veriyordu. O Atlas'a kin gütmüyor, kırgınlık duyuyordu. Eskisi gibi olamayacaklarının farkındaydı. "Bunu yapma, eğer bugün burada benimle zorla evlenirse, sana yemin olsun asla affetmem. Bir ihtimali varsa bile asla, duydun mu asla affetmem. Bunu o yalandan kararmış kalbine ve körelmiş zihnine yaz." Atlas, onun ciddi olduğunu, zorla evlenirler ise bir daha onu affetmeyeceğini biliyordu. "Anlaşmalı evlilik yapalım." Kamer yüzünde şaşkınlık kırıntıları içeren bir ifade ile ona baktı. Bu adam evliliğin her türlüsüne razı idi. "Yok, anlaşmalı evlilikte yok!" Atlas gözlerini kıstı, sesini temizleyip gizemli bir tınıyla "neden? Benden korkuyor musun?" Dedi. Kamer telaş içinde "ne alakası var, seni istemiyorum!" Dedi. Duygular kendini ele verirdi. Atlas işaret parmağını onun gözlerinin önüne götürüp salladı. "Hayır korkuyorsun, beni affetmekten duygularına yenik düşmekten korkuyorsun." Kamer içten içe bu söylediklerinin doğruluğunu kendine telkin ediyordu fakat ona bu fırsatı vermemeliydi. "Üç ay, üç aydan fazlası olmaz. Üç ay sonra sen yoluna ben yoluma!" Atlas bir savaşı kazanmanın vermiş olduğu edayla "hodri meydan sevgilim. Hadi evlenip üç ay sonra ne olacağını görelim" dedi. Kamer istem dışı ürperdi. Sesini çıkarmadan önden ilerleyip binaya girdi. Atlas'ta sırıtarak onun peşinden gitti. Sonra aklına yüzündeki kan lekeleri gelince bulduğu bir tuvalete girip yüzünü yıkadı. Kanaması durmuştu o yüzden pansumana gerek yoktu. Telefonunu çıkarıp Cihan'ı aradı. "Cihan benim köşkteki odamı sana attığım mobilyalara göre bir saat içerisinde düzenleyin. Sena'dan Kamer için elbiseler hazırlamasını da söyle." "Nasıl istersen abi, hemen hallediyoruz." Telefonu kapatıp tuvaletten çıktı. İleride oturan Kamer'in yanına gitti. Kamer, onun konuşmasına olanak tanımadan kalkıp nikah memurunun odasına girdi. Tüm işler halledildikten sonra birlikte Atlas'ın evine gitmek için oradan ayrıldılar. "Dedem ve babaannem dışında hiç kimseye karşı başını eğmeni istemiyorum." Kamer, biraz düşündü. Eğer ailesine karşı iyi davranmaz ortalığı karıştırırsa belki Atlas vazgeçerdi. "Senin ailen beni ilgilendirmez, hiç kimseyle konuşmayacağım. Sakın beni zorlama. Eğer zorlarsan olacaklara karışmam." "Ben seni çok yanlış tanımışım, sen basbayağı hırçın kızılmışsın. Artık sana hırçın kızıl diyeceğim." "İşine bak Atlas!" "İşim sensin sevgilim." Kamer gözlerini devirip kafasını dışarıya çevirdi ve yolu izlemeye başladı. "Karşılaşacağın durumlar için şimdiden özür dilerim, hırçın kızıl." Ona cevap vermedi. Kamer, Atlas ile geldikleri köşke baktı. Burası İstanbul'un dışında kalıyordu. Neden böyle bir yer seçmişlerdi ki? İçinden 'bu evde iyi para dönüyordur' dedi. Sonra kendi düşüncesine güldü. Onun bu haline Atlas kahkaha attı. "Ne gülüyorsun be!" "Evet, bu evde çok güzel para dönüyor." Kamer'in gözleri büyüdü. "Sen nasıl anladın?" "Ben senin her halini anlarım. Konumuz bu değil. Hiç kimse evliliğimizin anlaşmalı olduğunu bilmeyecek. En yakın arkadaşlarımızda buna dahil." Atlas'a şüpheli bir şekilde baktı. "Neden?" "Kimseye güvenmiyorum, kimse benim zihnim değil. Ne yapacakları hiç belli olmaz." "Kendini bu oyuna kaptırıp bana yaklaşmaya çalışırsan seni öldürürüm!" "Tamam hiç bir şey yapmayacağım. Artık gidelim." Birlikte köşkten içeri girip salona ilerlediler. Evdekiler koltuklarda oturmuş sohbet ediyorlardı. Onların geldiğini ilk fark eden Atlas'ın yirmi yaşındaki kız kardeşi Mina olmuştu. Ayaklanıp abisinin yanına gitti. Herkes onun gittiği yöne baktı. "Bu kız kim abi? Sen ne zamandan beri yanında böyle kızlarla gezmeye başladın?" Elini ona uzatıp kolunu sıktı. "Kes sesini Mina! Hemen ondan özür dile!" Kamer, onun elini çekip önüne geçti. "Kocacım, bu küçüğün benden özür dilemesine ne gerek var, bırak büyüklük bende kalsın. Ben artık onun yengesiyim nasıl davranması gerektiğini öğretirim, sen merak etme." Atlas neye uğradığını şaşırmıştı. Kamer böyle konularda asla alta kalmaz her lafını söylerdi. "Bu kız ne saçmalıyor Atlas?" Annesi resmen kükremişti. Ev eski olsa bir kaç parça kafalarına düşebilirdi. "Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Kamer Nemli, pardon Kamer Kıraç Nemli. Siz şimdi burada bir güzel tartışın bende gidip uyuyacağım. Lütfen çok ses yapmayın." Önce gidip Atlas'ın dedesi ve nenesinin elini öptü. Onun bu hareketi her ikisini de mutlu etmişti. Sonra ise Atlas'a döndü. "Oda nerede?" "Sena, sana göstersin sevgilim." Kamer, Sena ile birlikte yukarı kata çıktı. "Sana kim bu kız dedim!" Koltuğa geçip yaykanarak oturdu. "Kendisi karım olur." Kendinden emin ve gurur dolu bir cümleydi bu. "Sen evlenirken kimden izin aldın Atlas Kıraç?" Bunu söyleyen babası idi. İş ortağı Halit Bey'in kızı Ayla ile evlenmesini istiyordu. "İzne gerek duymadım. Canım evlenmek istedi ve evlendim. Karımı çok seviyorum." Babası sinirlenip üzerine yürüdü. "Derhal bu evliliği bozuyorsun." "Tıpkı senin aile bağlarımızı bozduğun gibi mi? Hayır baba, bu evliliği bozmayacağım. Eğer karıma karşı saygısızlık yaptığınızı görürsem bu evi terk ederim. Şimdi ben karımın yanına gidiyorum. Sakın bir daha bu konuyu açmayın." Ayağa kalktı ve salondan çıkmak için adımlar attı. "Aslan torunum benim, tamda kendine yaraşır kız almışsın." Dedesi Kerim bey kıza hemen ısınmıştı. Bu eve böyle dişli bir gelin lazımdı. Caner'in eşi kayınvalidesi yüzünden sürekli kötülüğe maruz kalıyordu. Atlas'ın eşinin böyle olması babaannesi Hatice hanımı da mutlu etmişti. "Atlas dur!" Dönüp dedesine baktı. "Sorun ne dede?" "İmam nikâhını kıymadan odaya gidemezsin!" ... (Not; Oy vermeyi unutmayın 💜) |
0% |