Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.Bölüm "Saldırı"

@semaabakar

Kamer, bulduğu her fırsatta Atlas'a söz söylemekten geri kalmıyordu. Atlas için hava hoştu çünkü Kamer yanında olduktan sonra ölüme bile razıydı.

"Atlas bey, istediklerinizi getirdik efendim."

Atlas ona seslenen Cihan'a baktı. "İlaç almayı unutmadınız değil mi?" Herkes Atlas'a bakmaya başladı. Kamer'in ateşi olduğu için ilaç isteme işini, mesaj yoluyla halletmişti. "Kamer'in biraz ateşi var, sanırım grip olacak iki gözümün çiçeği." Kamer kıpkırmızı kesildi. İnsanlar yanlış anlayabilirdi.

Kerem bey önce oğluna kaç göz işareti yapıp güldü. Daha sonra ise torununa dönüp "aferin benim torunuma, böyle el üstünde tut karını" dedi.

Namık beyde aynı Kerem bey gibi gururlanmıştı. "Vallahi seninle gurur duyuyorum damat, çok iyi bir karar vermişim."

Kamer onun bu hareketi yüzünden afallamış içten içe mutlu olmuştu. "Teşekkür ederim" demekle yetindi. Ona kalsa bunu bile söylemezdi fakat kimsenin ağzına laf veremezdi.

Mina, masaya oturduklarından bu yana Kamer'e karşı öldürücü bakışlarını eksik etmemişti. "El kızı değil misin, bir teşekkür edip geçiyorsun, nankör."

Bunun üzerine dedesi çatalını masaya sertçe bıraktı. "Torunumun kusuruna bakmayın, abisini paylaşacak olması onu üzüyor."

Kamer histerik bir gülüş attı. "Ne derler bilirsiniz; görümce, görmeyeyim ömrümce hesabı." Masada ki herkes gülmeye başladı, Mina hariç. Saygısızlık yapıp masayı terk etti.

Sevil hanım bunun üzerine Kamer'e içinde öfke dolu sözler sarf etti. "Kızıma karşı laflarına dikkat et, bizler saygın kişileriz, sizler gibi mahalle insanı değiliz."

"Pardon, bir daha ki sefere daha kötü davranacağım. Haklısınız bu az oldu. Bu arada kaynanalar için söylenen sözleri biliyor musunuz? Hani şu kaynar kazan meselesi." Atlas, kahkaha atmamak için kendini çok zor tutuyordu. Kamer, sandığında daha hırçın, kendini ezdirmeyen bir kadındı.

Annesi, Sevil hanımdan duyduğu sözler yüzünden üzülmüştü. "Kızım, bu kadar yeterli büyüğün onlar."

Ağzına gizli bir fermuar çekti. "Tamam anne." Önüne dönüp yemeğini yemeye başladı.

Masada ondan sonra hiç bir şey konuşulmamıştı. Kamer'in ailesi yemeklerini yedikten sonra evlerine geçmişti.

Kamer, yukarı odaya çıktı. Kapısını açıp içeriye girdi. Atlas ortalıkta yokken üzerini değiştirse iyi olacaktı. Valizden tişört ve eşofman alıp banyoya hızla girdi. Atlas odada iken gecelik giymesi onun için söz konusu bile değildi.

Banyoya odayı izleyerek girdiği için Atlas'ı fark etmemişti. "Hayırdır karıcığım, benden mi kaçıyorsun?"

Kamer korkuyla dönüp sırtını kapıya yasladı. Atlas'ın üzerinde tişörtü yoktu. Ellerini aynı hızla gözlerine kapattı. "Senin burada ne işin var!" Bunu çaresiz bir şekilde söylemişti.

Atlas ona yaklaşıp kapı ile arasına aldı. "Odamın banyosunda tıraş oluyorum. Bunda ne sorun var ki karıcığım?" Elini onun yüzüne götürüp tersini yüzüne sürttü. "Hmm, yoksa başka bir yer de mi traş olmalıydım?"

Kamer yanağında meydana gelen yangının farkında idi. "Bana dokunmayacağına söz verdin."

Atlas önce afalladı, sonra da bir kaç adım geriledi. "Özür dilerim, özür dilerim sen bir anda buraya girince, neyse ne özür dilerim, en iyisi ben dışarı çıkayım." Kamer kapıdan çekilip onun gitmesine izin verdi. Derin nefesler alıp verdikten sonra kapıyı kilitledi. Banyoda işlerini hemen halledip çıktı. Atlas, koltuğa çarşaf serip uzanmıştı.

"Neden, bunu neden yapıyorsun? Burası senin evin, kalk koltukta ben uyuyacağım."

"Sende benimsin, eğer isteseydim seninle aynı yatakta de yatardım. Ama rahatsız olacağını bildiğim için özel koltuk getirttim. Emin ol yataktan daha rahat."

Onun her zaman düşünceli olması Kamer'i köşeye sıkıştırıyordu. "Sen bilirsin." Dedikten sonra geçip yatağa oturdu. Yastığını düzenlemek için eline aldığı sırada telefonu çaldı. Arayan Hena idi. "Efendim Hena?"

Hem soluk soluğa kalmış hem de ağlıyordu. "Abla, abla çok kötü bir şey oldu."

Kamer'in yüreği sızladı. "Ne, ne oldu?"

Çaresizlik onu bünyesi altına almıştı. "Abla kitapçıya saldırdılar. Abla nişanlım yanımdaydı. O, o yaralandı abla. Biz şimdi hastaneye gidiyoruz. Kitapçı açık kaldı."

Kamer'in nevri dönmüştü. "Başlatma kitapçına! Nişanlın, o nasıl iyi mi?"

Derin bir iç çekti ve "bacağından yaralandı abla" dedi.

"Tamam ben geliyorum." Kamer çantasını alıp odadan çıktı. Atlas'ta onun peşinden odadan çıktı. Köşkten dışarıya çıkınca Atlas Kamer'in kolunu tuttu.

"Benimle gel, inat etme. Benim yüzümden olduğunu ikimizde biliyoruz." Kamer sesini çıkarmadan onun arabasına bindi. "Cihan'a söylerim kitapçıyı halleder, aklın orada kalmasın."

Bunun üzerine Kamer'in sinirleri yerinden oynadı. "Umrumda mı sence! Sence kitapçı umrumda mı!"

Atlas onun bu ani çıkışından ürkmüştü. "Tamam, sakin ol sevgilim."

"Ula, ula bana sevgilim deme ula!"

Atlas'ı kahkaha tufanı tuttu. Eğer biraz daha gülerse kaza yapacaklardı. "Acayip hoşlanıyorum kızım senden!"

Kollarını önünde bağladı. "Kereste fabrikası ne olacak!"

"Senden de bu beklenirdi zaten! Kereste fabrikası ne Allah aşkına!"

"Odun kelimesi sana hafif, kalas kelimesi ağır gelir, o yüzdende kereste fabrikası en makbulü."

"Senden acayip hoşlandığımı söylemiş miydim?"

"Bunak herif, az önce söyledin! Bir daha sakın söyleme!"

"Öff! Gün Kızılı'm ile atışması bile ayrı bir mükemmel." Kamer cevap vermeyip camdan tarafa döndü. "Er ya da geç beni affedeceğini biliyorum, seni seviyorum sevgilim."

Hastaneye geldikten sonra arabayı park edip Hena'nın yanına gittiler.

"Hena!"

Hena koşarak gelip Kamer'e sarıldı. "Abla, çok kötüydü." Ağlamaya başlamıştı.

"Şş, sakin ol güzelim geçti. Serhat nasıl?"

"İyi abla, kurşun sıyırmış. Dikiş atmalarını bekliyorum."

"Tamam hadi oturalım, ayakta kalma." Geçip sandalyeye oturdular.

Atlas onların yanına gitmek yerine Cihan'ı aradı. "Kimmiş bunu yapan?"

"Bir kaç serseri yapmış abi, amaçları kitapçıyı soymakmış."

"Adamlar şimdi nerede?"

"Depoya götüreceğiz abi."

"Kitapçı ne durumda?"

"Bir kaç eleman bulduk, düzeltiriyoruz."

"Tamam ben Kamer'i eve bıraktıktan sonra depoya geleceğim."

"Tamam abi." Telefonu kapatıp Kamer'in yanına gitti.

"Durumu nasıl?"

"Dikiş atacaklarmış. Sen, kim olduklarını öğrendin mi?" İçten içe onun yüzünden olmamasını diliyordu.

"Amaçları kitapçıyı soymakmış."

"Yani seninle alakası yok?"

"Evet yok. Cihan onları polise teslim edecek. Yarın gider şikâyetçi olursunuz." Atlas, soygun adı altında yalan söylediklerini biliyordu, fakat bunu Kamer'in bilmesine gerek yoktu.

Kamer konuşmaya kalmadan hemşire odadan çıktı. "Hasta yakını hanginiz?"

Hena ayağa kalktı ve "benim" dedi.

Hemşire yönünü ona çevirdi. "Dikiş işlemi tamam, serum bittikten sonra çıkabilirsiniz. İlk üç gün pansuman için hastaneye gelin. On gün sonra da dikişleri aldırabilirsiniz."

"Teşekkür ederiz." Tekrar yerlerine oturup beklemeye başladılar.

Serhat taburcu olduktan sonra Atlas onları sağ salim evlerine bıraktı. Ardından ise kendi evlerine geçtiler.

...

(Not; Oy vermeyi unutmayın 🧡)

Loading...
0%