@semaabakar
|
Arabayı köşkün önünde durdurdu. "Sen gir içeri sevgilim, benim halletmem gereken işlerim var." Kamer bunun üzerine tek bir soru bile sormadan arabadan inip eve girdi. "Eninde sonunda aklını başından alacağım, hırçınken ayrı bi güzel! Bitiyorum bu kıza!" Arabayı depoya gitmek üzere sürdü. Kamer, odaya çıktıktan sonra tekrar üzerini değiştirdi. Git gide halsizleşmeye başlamıştı. İlaç almak yerine uyumayı tercih etti. Atlas, arabasını rast gele bırakıp depoya girdi. "Siz misiniz lan benim Gün Kızılı'mın kitapçısına saldıran!" Dört kişi kitapçıyı soymak için fazlaydı. "Kim gönderdi sizi!" Sarı saçlı, siyah montlu olan "neden bizim aklımız yok mu?" Dedi. Atlas tehtitkar bir kahkaha attı. "Aklın olsaydı bana bulaşmazdın!" Onu alaya kalarak "sen kim oluyorsun da bulaşmayacakmışız" dedi. Atlas önce Cihan'a baktı. "Söylemediniz mi?" Cihan hayır anlamında kafasını salladı. "Ben Atlas Kıraç, namıdeğer çentik çetesinin lideriyim." Adamların hepsi yutkundu. "Bi-bize bunu söylemediler. Bi-bilmiyorduk abi." "Kim! Size kim söylemedi!" Adeta kükremişti. "Öldürür, yemin ederim bizi öldürür. Söylemeyiz." Cihan masanın üzerinde duran kitabını alıp geldi. "Al abi sen kitabını oku gerisi bizde." Kitabı alıp koltuğuna yayıldı. "Bayılana kadar dövün bunları." "Abi yapmayın, etmeyin!" Atlas sonrasını işitmedi. Kendini kitap okumaya verdi. Bir saat boyunca Atlas aralıksız kitap okurken, adamları işkence uyguladı. Adamların halen konuşmaya niyetleri yoktu. Kitabı sertçe sehpaya bırakıp ayağa kalktı. "Derdiniz ne lan sizin! Keyfinizi mi bekleyeceğim! Ya şimdi kim olduğunu söyler konuşuyorsunuz ya da sizi parçalarınıza ayırırım!" Konuşmaya niyetleri yoktu. Atlas, belinden silahını çıkarıp onlara doğrulttu. "Ölmek mi niyetiniz! Cihan, bıçağımı getir!" "Emredersin abi!" Atlas arabadan inerken sadece silahını almıştı. Bıçağa gerek kalmaz diye düşünmüştü. Cihan, bıçağı getirdikten sonra küçük bir hamle ile bıçağın ağzını açtı. "Önce hanginizin yüzünü çizeyim?" Halen durumun ciddiyetinin farkında değillerdi. "Benim yüzüme kuş çizebilirsin." Atlas sinirlerine hakim olamadı ve adamın suratına çentik attı. "Ah!" Acıdan kıvranmaya başladı. "Yüzüm, yüzüm! Allah belanızı versin, nereden bulaştım size! Allah babanın belasını versin!" Atlas olduğu yere çakıldı. Babası bunu ne hakla yapardı. "Evi senin başına yıkacağım, bekle beni baba! Bunları polise teslim edin!" Depodan ayrılıp direksiyonu döve döve evin yolunu tuttu. Sinirden gözleri dönmüş, babasına zarar verecek ratteye gelmişti. Arabayı köşkün asfalt taşlarını kazıyarak durdurdu. Köşkten içeriye girip bağırmaya başladı. "Baba! Çabuk aşağıya in baba! Yoksa o odayı senin başına yıkarım!" Seyit bey ve Sevil hanım gelen sesler üzerine aşağıya indiler. "Gece gece ne bağırıyorsun sen!" Atlas ellerini yumruk yaptı. "Bunu neden yaptın!" Seyit beyi korku sarmıştı. "Ne yapmışım ben?" Atlas, merdivenin başına yaklaştı. "Hadi ama baba, ikimizde ne yaptığını çok iyi biliyoruz. Bunu neden yaptın!" Seyit bey ensesini ovaladı. "Benim iznim olmadan yaptığın işlerin sonucunda ne olduğunu gör istedim." "Suçu olmayan birine zarar verecek kadar acizsin sen!" "Bu ne demek oluyor? Sen benimle nasıl konuşuyorsun!" "Kitapçıya gönderdiğin adamlar, oradaki çalışanın nişanlısını vurdu baba! Sen bu kadar kötü bir insan mıydın!" Seyit bey telaşa kapıldı. "Ben sadece kitapçıyı kurşunlatmak istedim, birine zarar gelsin is-" Atlas onun sözünü kesti. "Ama geldi! Ya benim karım olsaydı orada! Sen ve adamlarını polise ihbar ettim. Şimdi kendi kazdığın çukurda boğul, Seyit bey!" Kamer, dışarıdan gelen sesler sonrası zorla gözlerini açtı. Başı çok şiddetli ağrıyordu. Yaşadığı korkuları içine attığı için hasta olmuştu. Aynı zorlukta yataktan kalktı. Duvardan tutunarak kapıya kadar gidip açtı. Sesler artık daha net duyuluyordu. Atlas'ın son söylediklerinin hepsini duymuştu. "Neden!" Halsiz, bitkin ve tükenmiş bir bağırıştı bu. Atlas aşağıdan onun sesini duyunca merdivenleri koşarak çıktı. Kamer'in bitkin halini görmüştü. Kamer bir kaç nefes alış verişin ardından tekrar "neden" diye sordu. Yaşadığı üzüntü daha fazla ayakta kalmasına müsaade etmedi. Bir anda yere yığıldı. "Kamer!" Atlas hızla gelip yanına çöktü. "Kamer, Kamer iyi misin?" Bir kaç kere yüzüne vurdu ama geri dönüş alamadı. Onu kucağına alıp yatağa bıraktı. Sonra Cihan'ı arayıp doktor getirmesini istedi. "Ne, ne oldu oğlum, gelinim iyi mi?" Kamer'in bileklerini ovalamaya başladı. "Sadece bayıldı dede, sorun yok." Elini bileklerinden çekip alnına bıraktı. Ateşler içinde yanıyordu. "Sena, ateş ölçeri getir!" Kamer aldığı haber sonrası ilacı kullanmayı unutmuştu. Keza Atlas'ta unutmuştu. "Oğlum sen kıza ilaç aldırmadın mı? Neden böyle oldu şimdi." "Babaanne biz kitapçıya saldırı düzenlendiğini öğrenince evden ayrıldık. Haliyle de ilacı unuttuk." "Rana, bir kaba su bırakıp bezle birlikte getir." "Emredersiniz hanımım." "Atlas hariç diğerleri dışarı çıksın." Herkes denileni yapıp dışarı çıktı. "Kızın tişörtünü çıkart, ter içinde kalmış. Yeni kıyafetler giydirelim." Atlas şok içinde babaannesi baktı. Gün Kızılı'na söz vermişti bunu yapamazdı. "Olmaz, yani şey babaanne-" En başından beri aralarında bir şeyler olduğunun farkında idi. "Kes zırvalamayı ve balkona çık!" Şok geçirmekten büyüyen gözleri şimdi de şaşkınlıktan büyümüştü. "Sen nasıl anladın?" "Bunları sonra konuşuruz çık yürü balkona." "Tamam, tamam kızma çıkıyorum." Atlas balkona çıktıktan sonra Hatice hanım Kamer'in üzerini değiştirdi. Daha sonra ise tekrar Atlas'a seslendi. Odaya girdikten sonra Kamer'in yanına oturdu. "Babaanne nasıl anladın?" "Deden odaya çıkamazsın dedikten sonra balkondan çıktığını gördüm. Sonra odanızın önüne gelip dinledim." "Bu yaşında kapı mı dinledin sen babaanne?" "Sus eşek sıpası! Sana çok sinirliyim! Neden ondan gerçekleri sakladın sen?" "Kaybetmekten korktum. Hayatım da ilk defa aşık oldum ben, ellerimden kayıp gitmesine izin veremezdim." "Kıza acı çektirerek mi yapacaksın bunu? Neden zamana bırakmak yerine kızı zorladın?" "Kaçırdılar, Kamer'i kaçırdılar babaanne. Tekrar ona bir şey olmasını kaldıramam." "Kim kaçırdı! Siz ne yaşıyorsunuz! Yoksa halen mafya işlerine devam mı ediyorsun!" "Evet devam ediyorum. İçimde ki yangın sönene kadar da durmayacağım. O adam ölene kadar bana rahat yok!" "Sessiz ol! Şimdi doktor gelir, sen şu suyu değiştir temiz su getir." "Tamam getiririm ama bunlar aramızda kalsın olur mu?" "Aramızda kalacak ama kıza her şeyi anlatacaksın." "Bunu yapamam, o bunu kaldıramaz babaanne. Sen onun hırçın olduğuna bakma, çok büyük korkuları var." "Bundan kaçış yok Atlas, evdekiler ona anlatmadan sen anlatacaksın." Atlas bu konuda çok çaresizdi. "Anlatamam." Baskın bir o kadarda öfkeli bir ses tonuyla "sana anlatacaksın dedim ve konu kapandı!" Dedi. ... (Not; Oy vermeyi unutmayın 🧡) |
0% |