Yeni Üyelik
24.
Bölüm

22.Bölüm "Saf Dışı"

@semaabakar

"Neden koluna baktırmadın! Bir de kalkmış adam dövüyorsun! Sen insansın he, gerçekten kereste fabrikası değilsin!"

"Sadece sıyırdı, önemli bir şey yok sevgilim."

"Kes be kes!"

"Abi, yenge hanım çok nazik biriydi, sen hayatına girdin ve onu kendine benzettin."

"Ya, benim gündüz söyleşim var ve buradayım! Siz insana kafayı yedirtirsiniz!" Ayağıyla Selim'e tekme attı. "Sende söyle, Atlas'ın arkadaşı şuan nerede! Söylemezsen ümüğünü sıkar öldürürüm seni! Hiç acımam ona göre!"

Atlas, hızla onun yakasına yapıştı. "Karımın güzelliğinden az kalsın unutuyordum! Benim kardeşim nerede!"

"Yurtdışı, yurtdışında. Hafızasıyla oynadılar. Onu delirttiler, yoksa daha fazla tutamazlardı."

"Ölmemiş, ölmemiş, Allah'ım o ölmemiş!" Kamer'e sıkıca sarıldı. "Yaşıyormuş, o yaşıyormuş. Gözlerimin önünde ölmemiş! Bu zulüm bitti! Onu gidip yarın alacağım."

Kamer onu kendinden uzaklaştı. "Tamam be! Hemen yılışma! Sen önce o hamile kızı hallet! Ben arkadaşının yerini buldurayım, öyle git al gel."

"Nasıl bulduracaksın?"

Selim'e bir tekme daha attı. "Yurt dışında nerede şuan?"

Acı içinde "İtalya'da" dedi. "Başka bir şey bilmiyorum, babam yerini bana da söylemedi."

"Dayım, dayım mıydı en başından beri bunu yapan! Nasıl anlamam, nasıl!"

"Atlas sakin ol ve telefonunu ver. Şuan yanılmıyorsam dövüş sanatları ustam İtalya'da yaşıyor. Çevresi bayağı geniş onun, dövüş konusunda yetiştirdiği mafyalar da var." Telefonu alıp, dövüş ustasını aradı. Şuan İtalya'da olması lazımdı. Durumu ona sakin bir şekilde anlatıp yerini bulmasını istedi.

Depodan ayrılıp eve geçmişlerdi. Kamer, hiç vakit kaybetmeden kendini uykunun kollarına bıraktı. Atlas'ı uyku tutmamıştı. Arkadaşının hayatta olduğunu öğrenmek ona dünyaları vermişti.

Koltuktan kalkıp Kamer'in yanına, yatağa oturdu. Yüzüne dağılmış olan saçlarını geriye doğru attı. Elini yanağına bırakıp oynamaya başladı. "Senin gelişin, umudu da beraberinde getirdi. Varlığın hayatıma renk kattı, gözlerin karanlığıma ışık oldu. Hayatımdan ödün vermeyen bir insanken, hayatım sen oldun. Beni affedeceğin günü özlemle bekleyeceğim. Seni seviyorum Gün Kızılı'm." Biraz eğilip alnından öptü. "İyi ki hayatıma geldin." Koltukta uyumak istemediği için onun yanına uzandı. Sabah yiyeceği azar umrunda değildi.

Kamer, gözleri açıp genleşeceği sırada eli birine çarptı. Bu birisi Atlas idi. Yan tarafına dönüp baktı. Atlas, onun yanında uyuyordu. Elini yukarıya kaldırdı ve tokatı suratına indirdi. "Ne işin var senin benim yatağımda! Kalk git!"

Atlas, yediği tokattan sonra burada uymaktan an itibari ile pişmanlık duymuştu. "Allah'ına kurban, neden yatağımdan kalk demek dururken tokat atıyorsun?"

"Canım öyle istedi."

"Sen, böyle değildin ya, bir şiddete merak salmalar, dövüşler felan, hayırdır ya? Sen kızıl mafya mı olacaksın?"

"Ben herkese karşı halen aynıyım, sen hariç. Sen beni yoldan şaşırttın ben de senin feleğini şaşırtacağım. Bak halen yatağımda yatıyor, kalksana!"

"Tamam, tamam sakın bir daha vurayım deme, kalkıyorum ben. Ayrıca bir daha bana vurursan hiç iyi şeyler olmaz!" Kamer, Atlas ona sesini yükselttiği için sinirlenip bir kez daha vurdu. Atlas, onu hızla yanına çekti. "Ne inatçı bir şeysin sen ya! Ya da seni öpmemi çok istiyorsun. Bana göre ikinci söylediğim."

"Kalk üzerimden!"

"Hayır seni öpmeden olmaz!" Saçlarını kulağının arkasına bıraktı. Yanağından öpüp geri çekildi ve "seni seviyorum, Gün Kızılı'm" dedi.

Kamer biraz debelendi ama kendini kurtaramadı. "Ama ben seni sevmiyorum!" Atlas, duyduğu sözler karşısında üzülmüş, öylece kalmıştı.

Bunun sayesinde Kamer ondan kurtulmuştu. "Seni üzmek istemezdim lakin artık seni sevmiyorum. Bu evlilik bittiği gün ne sen beni hatırlayacaksın, ne de ben seni. O yüzden lütfen bana fazla yaklaşma." Gerçekler bunlar değildi, Kamer onu çok seviyordu. Bebeğin babası belli olmadığı için ondan uzak kalmak en iyisiydi.

Atlas'ta bunun gayet farkında idi. "O kız bugün bu evden gidecek, söz veriyorum."

Kamer cevap vermeden banyoya girdi. Bugün söyleşi olduğu için hazırlanıp evden ayrıldı. Kitapçıya geldi, Hena'da çoktan gelmişti. "Günaydın Hena, nişanlın nasıl oldu iyi mi?"

"İyi çok şükür abla, bize kahve yapıyorum."

"Yap hadi güzelim."

Atlas, Ayla'nın eski sevgilisi ile görüşmeye gitmişti. Onu konuşturamayacağını anlayınca mekana götürdü. "Senin derdin ne! Neden benim olmayan çocuğu, bana yamamaya çalışıyorsunuz! Cihan, dövün şunu bakalım halen konuşmayacak mı?"

​​​​"Hayır, hayır vurmayın Ayla, o istedi. Eğer söylemezsem para vereceğini söyledi. Canım paradan değerli değil."

"Şimdi seninle karımın yanına gideceğiz ve bunu onada söyleyeceksin!"

"Tamam, tamam gidelim vallahi söyleyeceğim." Depodan ayrılıp kitapçıya yol aldılar.

Kamer, Hena'nın kahve hazırlaması üzerine masaya geçip oturdu. "Abla, siz Günay abiyle neden kötü oldunuz?"

"Bana yalan söyledi, gerçek adı Atlas. Tanırsın belki bir ara gazatelerde boy boy resmi vardı."

"Atlas Kıraç mı? Şu yüzü sansürlü paylaşılan?"

"Evet güzelim o. Şimdi adını Atlas Günay yaptı."

"Senin için mi yaptı abla?"

"Evet, sırf kendi vicdanını rahatlatmak için."

"Bence seni sevdiği için yapıyor abla, bence ona bir fırsat tanımalısın."

"İsterdim fakat biri var adı Ayla, Atlas'tan hamile olduğunu söylüyor."

"O zaman hiç arkana bakma abla, zaten abar topar evlendiniz. Apar topar boşansanız kimse bir şey demez."

"Aslında biz-" sözünü kesen Atlas olmuştu. Çünkü getirdiği adamı kitapçıdan içeriye fırlattı. "Ne yapıyorsun sen!"

"Söyle lan! Söyle çocuk kimden!"

"Benden, yemin ederim benden."

Kamer'in dudakları kıvrıldı. Artık Ayla saf dışı kalmış, geriye sadece Atlas'ı affetmek kalmıştı.

...

(Not; Oy vermeyi unutmayın 💜)

 

​​​​​

Loading...
0%