@semaabakar
|
Atlas, gece yarısına kadar şirkette dosyalar ile ilgilenmişti. İçinden çıkamadığı bir açık vardı. Şirketin, güvenlikle ilgili büyük sıkıntıları vardı. Tüm hayatını Kamer'e adayınca, her şey sekteye uğramıştı. Artık ikisini bir arada ilerletmeyi öğrenmeliydi. Nil, şirketin güvenliğinden aldığı bilgiden sonra şirkete geldi. Atlas'ı yalnız yakalamak için akla karayı seçiyordu. Kapıyı çalmadan onun odasına girdi. "Selam canım, bu saate kadar neden çalışıyorsun, yorulmadın mı artık?" Atlas, dosyalardan kafasını kaldırıp baktı. "Neden buradasın?" Nil yakınına gelmek isteyince eliyle durmasını işaret etti. "Tamam burada durayım. Buradayım çünkü senin yüklerini hafifletmek istiyorum. O kız hayatını mahfetti. Bırak, hayatını düzene sokayım." Atlas, elini öfkeyle masaya vurdu. "O kız diye bahsettiğin benim karım! O benim yüküm değil, ömrümün geri kalanı! Nefes alıyor olmamın tek sebebi! Karım hakkında konuşurken o deme! Onun adı Kamer, Kamer hanım diyeceksin!" Nil, arsız bir insandı. Hiç bir şey umrunda değildi. "Bu beni alakadar etmez. Ben seni istiyorum Atlas. Er ya da geç, sen benim olacaksın. Bu zamana kadar istediğim her şeyi aldım, senide alırım." Atlas'ın masasının önünde duran sandalyeye oturup ayak, ayak üstüne attı. "Gerçekten karın olmadığını biliyorum, aranızda geçen sözleşmeden haberim var Atlas. Boşver o kızı, eğlenmemize bakalım." Atlas, ufak bir kahkaha attı. "Sen ne zaman bu kadar aciz oldun! Evli bir adama sarkmaya utanmıyor musun? Hiç mi edebin yok senin! Karım ve ben bir aileyiz, boşanma gibi bir durum söz konusu bile değil! Seninle olan tüm sözleşmeleri fes ediyorum. Artık bu şirketle bir bağın kalmadı!" Ona kapıyı işaret etti. "Şimdi defol git! Ya da burada kal, hatalarının farkına var! Umrumda değil! Ben karımın yanına gidiyorum!" Ceketini alıp odadan çıktı. Nil, istediği amaca ulaşmıştı. Atlas gittikten hemen sonra bilgisayarın başına geçti. Bir ay sonra olacak olan ihalenin detaylarına bakmaya başladı. Atlas, dalgınlıkla telefonunu unuttuğunu anlayınca odaya geri döndü. Nil'i kendi bilgisayarının başında görünce öfkeden gözleri karardı. "Sen! Her şeyi mahfeden sendin! Bunu nasıl yaparsın Nil!" Nil yakalanmanın vermiş olduğu korkuyla ayağa kalkıp geriledi. "Açıklamama izin ver." Atlas, onun üzerine yürüdü. Ellerini yumruk yapmıştı. "Neyin açıklamasını yapıyorsun lan! Her şey zaten ortada değil mi! Kimsin sen, kim için çalışıyorsun!" Nil, gözlerini sıkıca kapattı, onun yapacaklarından korkuyordu. "Sen o kadınla evlenince gözüm döndü, beni görmediğin için intikam almak istedim." "Kim, kim ile kuyumu kazdın!" "Baban, bunu benden baban istedi. Aranızda ki evlilik sözleşmesini biliyormuş, onun için çalışırsam, aramızı yapacağını söyledi. Ben sadece seni sevdim Atlas." Atlas, onun kafasının yanından yumruğunu duvara geçirdi. "Sevmedin! Beni Kamer'imden başka hiç kimse sevmedi! Senin gözünü para ve hırs boyamış! Aşktan ne anlarsın sen!" Odadan çıkıp kapıyı kilitledi. "Tuna! Polise ihbarda bulun, alsınlar bunu buradan!" Kamer'in yanına gitmek için yola çıktı. Tuna, yıllardır Nil'i seviyordu. Onu polise vermek gibi bir girişimde bulunmadı. Kapıyı açıp gitmesine izin verdi. Her aşk, biraz yakıcıydı. Bu aşk Tuna'nın yıkımı olacaktı. Kamer, halen uyanıktı. Yatakta düz yatması gerektiği için uyuyamıyordu. Sonra pencerenin tıklandığını duydu. Yataktan kalkıp etrafa tutunarak pencereyi bulmaya çalıştı. Dizi koltuğa çarpınca canı yandı. Buna aldırış etmeden pencereyi aramaya devam etti. Bulunca da hemen açtı. "Atlas, geldin mi?" "Geldim Gün Kızılı'm. Biraz geri adamla içeri gireceğim." "Tamam" Kamer bir kaç adım gerileyince Atlas içeriye girdi. "Geleceğini biliyordum." "Senin kokunun olmadığı bir gece de uyumak ne mümkün. Sensiz, uykunun bile bir önemi yok." Kollarını açtı ve "sarılmak istiyorum, bana sarılır mısın?" dedi. "Sen iste yeter ki, ben seni sarıp sarmalalarım." Kamer'e dikkat ederek sarıldı. "Ben senin yanında olmak istiyorum, burada değil. Atlas, ben seni çok seviyorum. Kokun üzerimden eksik olmasın istiyorum." Atlas, uzun zamandır duymadığı sözler karşısında ağlamaya başladı. Bu sıralar, yaşadığı sorunlar onu duygusal biri haline çevirmişti. "Bende seni seviyorum Gün Kızılı'm." Kamer elini onun yüzüne çıkardı. "Neden ağlıyorsun?" "Sana yaşattıklarım için ağlıyorum. Sana bunu ailem yaptığı için ağlıyorum. Ben seni koruyamıyorum." "Sen olmasaydın, ben hayatta olmazdım ki. O uçurumdan aşağı düşsem, sağ kalmazdım." "Sus, öyle söyleme lütfen. Eğer sana bir şey olsaydı aklımı kaybederdim." "Atlas, evimize gidelim." "Söz veriyorum sevgilim, yeniden sizinkilerin gönlünü kazanacağım. Evimize gideceğiz." "Çok uzun sürmesin olur mu?" "Olur sevgilim." "Atlas, bana kitap okur musun?" "Kölenim, bundan sonra sen iste ben yapayım." "Kölem olma, gözlerim ol." "Her şeyin olurum, sen benimle olduktan sonra her şeyin olurum. Hadi yatağa oturtalım seni, sonra da kitap okuyayım." Kamer'in yatağa oturmasına yardım etti. Daha sonra ise raftan bir kitap alıp oda yanına oturdu. "Göğsüne yaslanmak istiyorum." "Tamam sevgilim." Kamer'i göğüsüne yaslamadan önce telefonunun ışığını açtı, onun ailesine yakalanmak istemiyordu. Kamer'i kendine dikkatlice yasladı ve kitabın rastgele bir sayfasını açtı. "O, yaşamış olduğu tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarmıştı. Aşk, ummadığı zaman da onun için ışıkları yakmış, hayatının geri kalanında üzüntü içinde yaşayacağını düşünürken, hayatı ona mucizeler yaratmıştı. Tamiri mümkün olmayan yaraları sarılmaya başlamış, sırtında ki tüm yükler onu terk etmişti. Artık, eskisinden daha çok gülüyor, ağlamaktan çukurlaşmış gözleri gülmekten çukurlaşıyordu. Tüm güzellikler, sabah bahçesine bir kutuda hediye olarak gelmişti. Çiğ düşmüş ağaç yaprakları ve çimenler, onun için parlak bir gelecek bahşetmişti." Atlas, bir müddet daha kitabı okuduktan sonra Kamer'in uyuduğunu anladı. Dikkatlice yatağına bıraktı ve üzerini örtü. Saçlarını öpüp geldiği gibi pencereden gitti. ... (Not; Oy vermeyi unutmayın 🧡)
|
0% |