@semaabakar
|
Atlas, hastaneden çıktıktan sonra gitmekten vazgeçti. Bir yolunu bulup Kamer'in yanına girmeye karar verdi. Yoksa diğer türlü içi rahat etmeyecekti. Doktor kılığında girmek istese ailesi onu tanırdı. Hasta bakıcı olarak girebilirdi. Cihan ile iletişime geçip hastaneye çağırdı. İnsanlarla gereksiz bir muhatap içinde olmak istemiyordu. Cihan geldikten sonra hastane yönetimi ile konuşup izin işini halletti. Yönetim karşı çıkınca zor kullanması dışında sorun olmamıştı. Atlas için depodan hasta bakıcı kıyafetleri ve bir araba ayarladı. Atlas ise bu sırada çiçek ve hediye işini halletti. Hepsini bir kutuya bırakıp Cihan'ın getirdiği hasta bakıcı arabasına koydu. Kamer, iki saatin ardından yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Başında hissettiği şiddetli ağrı yüzünden sızlandı. Onun sızlandığını duyan annesi ve babası kalkıp yanına gittiler. "Kızım iyi misin?" Gözlerini açıp etrafına baktı. Hafif marur bir sesle "sanırım iyiyim" dedi. Annesi masanın üzerinden suyu alıp ona uzattı. "Bizi çok korkuttun kızım." "Özür dilerim, düşebileceğimi düşünmemiştim." Babası yastığını düzenleyip onu oturmasına yardım etti. "Evet gelelim o konuya sen nasıl oldu da düştün?" Kamer kafasını önüne eğdi. "Siz haklıydınız evde kalıp dinlenmeliydim." Sesi içine kaçmıştı. "Sabah bize görünmeden kaçmışsın." Elleriyle oynamaya başladı. "Kaçmadım, sadece benim için endişelenmeyin diye erken çıktım." "Sen erken çıkınca biz endişelenmemiş mi olacaktık?" "Tamam baba bu konuda da siz haklısınız." "Evet haklıyız, çünkü senin iyiliğini istiyoruz." Kamer yaptığı hataların farkına çabuk varabilen biriydi. Hatalarından ders çıkarırdı. "Bunu bir daha tekrarlama, eğer hasta isen evde kal ve dinlen. Kitapçıyı her gün açmak zorunda değilsin." Onun için kızı bu dünyada ki en değerli şeydi. "Özür dilerim bir daha aynı hatayı tekrarlamayacağım." Elini karnının üzerine bıraktı. "Sanırım ben çok acıktım." Konuyu değiştirmenin en kolay yolu buydu. "Sen dinlen annen sana bir şeyler getirsin kızım. Evden apar topar çıktığımız için cüzdanım evde kalmış onu alacağım hem de kontrol edip geleceğim." "Tamam baba." Babası gidecekken geri döndü. "Seni buraya getiren çocuk kimdi?" "Müşterilerimden biri olmalı." Hiç tereddüt etmeden söylediği için ona inanmışlardı. Zaten kimin getirdiğini oda bilmiyordu. Atlas, Kamer'in ailesinin odadan çıktığını görünce dudakları kıvrıldı. Sonunda onu görebilecekti. Biraz uzaklaşmalarını bekledikten sonra içeriye girdi. Kamer, çat kapı giren adam yüzünden çok korkmuştu. Bir sinirle lafa girdi. "Beyfendi burası sizin çat kapı girebileceğiniz bir yer değil!" Yüzünü ona dönüp maskesini açtı ve kapıya yaslandı. "Sen?" "Ama benim girebileceğim bir yer." "Neden buradasın?" "Seni bu halinle yalnız bırakmak istemedim Gün Kızılı." "Annem birazdan gelir lütfen git." "Vallahi bu sefer gitmem." Çocuk gibi omuz silkti. "Bu sefer?" Kamer şaşırmıştı. "Sabah seni yerde öyle yatarken görünce aklım çıktı Gün Kızılı." "Beni buraya sen mi getirdin?" "Evet, biraz öyle oldu." "Neden geldin?" Yaslandığı yerden ayrılıp Kamer'in yanına gitti. "Dün için özür dilerim. Geldiğimde sen kitapçıyı kapatıp gitmiştin." "Geldin mi yani?" Bu Kamer'i çok mutlu etmişti. Gözleri ışıl ışıl oldu. "Söz vermiştim. Geç geldiğim için özür dilerim." "Artık gitsen iyi olacak, anneme yakalanmak istemiyorum." Atlas, getirdiği kutuyu masaya bıraktı. "Hayır, hayır onu burada bırakma ben annemlere ne söylerim." Onun bu tepkisine kahkaha attı. "Çok ciddiyim." "Ben senin neyinim?" Kamer duraksadı. Utançtan yüzünü başka tarafa çevirdi. "Utanınca kızaran yanaklarını öpmek cennettir." "Lütfen git artık." Gitmeye hiç niyeti yoktu. Biraz daha ona yaklaştıktan sonra annesi içeri girdi. Gözleri ikisi arasında gidip geldi. Atlas kapının sesini duyar duymaz maskesini yüzüne çekmişti. "Bu kim kızım?" Telaş içine girmişti. Umarım bu yabancı onu zor duruma düşürmezdi. Kamer kendini ele vermekten korktuğu için konuşamadı. "Tuvaleti temizledim eğer istediğiniz bir şey olursa mavi düğmeye basmanız yeterli. Geçmiş olsun, iyi günler efendim." Odadan geldiği hızda geri çıktı. O çıktıktan sonra Kamer derin bir nefes aldı. "Bu kutu ne kızım?" Atlas telaşla çıktığı için kutuyu almayı unutmuştu. Gözleri annesi ve kutu arasında gidip geldi. Şimdi ne yapacaktı? Titrek bir nefes aldı. "Bu kutu şey" "Ney?" Kapı çaldı ve içeri tekrar Atlas girdi. Hatasının farkına geç olmadan varmıştı. "Kusura bakmayın temizlik kutusunu burada unutmuşum." Sesine mahcubiyet tohumları ekmişti. Zeynep hanım onu inceledi. "Daha dikkatli olun lütfen! Kızım rahatsız sürekli sürekli odaya girip çıkmayın!" Bu duruma çok sinirlenmişti. Bir şeylerin tuhaf olduğunun farkındaydı. Kızı şuan hasta olduğu için sesini çıkarmadı. "Tabii efendim üzgünüm, bu hatayı tekrar yapmayacağım." Bu sefer gerçekten mahcup olmuştu. Daha fazla orada kalıp Kamer'i zor duruma düşürmedi. Atlas, üzerini değiştirip hastaneden ayrıldı. Her ihtimale karşı Cihan'ı hastanede takipte olması için bıraktı. Bugün tüm randevularını ve toplantılarını zaten iptal etmişti. Peşinde olduğu adamlarla ilgilenebilirdi. Gün Kızılı iyiydi, içi rahat etmişti. İşlerini yönettiği gizli eve geldi. Bu ev ölen arkadaşı Sinan'ın üzerine kayıtlıydı. Bu yüzden hiç kimse bulamıyordu. Bilgisayarların olduğu odaya girdi. Cem bilgisayardan kafasını kaldırıp gelene baktı. "Hoş geldin abi?" "Adamlardan bir bilgi var mı Cem?" "Bugün akşam saatlerinde Vehbi Han'ın evinde olacaklarmış abi." "Başka bir şey öğrenemedin mi?" "Hayır abi öğrenemedim, sanırım dinlenilmekten şüpheleniyorlar. Sürekli şifreli konuşma içerisindeler." Bu durumdan artık çok sıkılmıştı. Bugün oraya gidecek ve gerekeni yapacaktı. "Bu evin konumunu bana gönder." Oyuncak firması adı altında uyuşturucu ticareti yaptıklarını tesadüfen gitmiş olduğu davette öğrendi. Yaklaşık bir aydır peşlerindeydi. Yapacakları en ufak hatada onların işini gün yüzüne çıkarmak için uğraştı. Anlaşılan çok titizlik ile çalışıyorlardı. Madem açık vermiyorladı, Atlas o açıklığı kendisi yaratırdı. Üzerine sinen hastane kokusunu atmak için kısa bir duş aldı ve yeni kıyafetler giydi. Silahını beline yerleştirdi. Konum bilgileri telefona gelince evden bahsi geçen mekana gitmek üzere çıktı. Adamların geleceği evin yakınına geldiğinden bu yana iki saat geçmişti. Her hangi bir hareketlilik mevcut değildi. Telefonunu çıkarıp Cem'i aradı. "Cem bu adamlar evi de şifre olarak kullanmış. Toplanabilecekleri bir yer var mı?" "Polonezköy'de bir depo var abi. Aralarında bulanan Kemirgen lakaplı Ahmet Cander'e ait." "Kendisi gibi lakabı da çatlak." Cem onun bu söylemine istemeden gülmüştü. "Konum gönder." Telefonu yüzüne kapattı. Polonezköy'de ki depoya gelmesi bir saati bulmuştu. Deponun üç ayrı girişi vardı. Arabadan inip depoya doğru ilerledi. Kendini belli etmemek adına büyük çaba sarf etti. Arka kısma geçtikten sonra duvarla bir olup ilerledi. Bir müddet gittikten sonra eli duvardaki bir engele değdi. Biraz inceleyince gizli bir pencere olduğunu anladı. Baskın olursa kaçış yolu olarak kullanıyor olmalılardı. Sessiz olmaya dikkat ederek pencerenin ufak bir bölümünü açtı. Kafasını uzatıp içeriye göz attı. Adamlar bir konu hakkında tartışıyorlardı. Geri çekilmek için hareket edince bir engele çarptı. "Kimsin lan sen?" Çevik Bir hareketle adamı alt etmeyi başardı fakat içeridekiler sesleri duymuştu. "Abi dışarıda biri var?" Adamlar telaş içinde etrafı toparlayıp depodan çıktılar. Dışarıda onları bekleyen sürprizden habersizlerdi. "Kaldırın ellerinizi hakkınızda yakalama kararı var!" Polisin uyarısını es geçip silahlarını ateşlediler. Onlar çatışmaya girince Atlas oradan ayrıldı. Kendini ele vermeye gerek yoktu. Arabaya bindikten sonra telefonu titredi. Eline alıp açtı. "Söyle Cihan?" "Abi doktor Kamer hanımı taburcu etti. İşlemleri hallettikten bir saat sonra hastaneden eve geçecekler." Kamer'in ağrısı olduğu için serum takmışlardı. O yüzden bir saat daha kalması gerekiyordu. "Tamam ben geliyorum." Eve gitmeden bir kez daha onu görmek istiyordu. Kendi rızası ile telefon numarasını almak ve onunla iletişim halinde olmak istiyordu. Hastaneye geldikten sonra hasta bakıcı kıyafetlerini giydi. Kamer'in olduğu odanın önüne geldi. İçeride kimsenin olmadığını görünce kapıyı tıklatıp girdi. "Artık çıkabilecek miyiz?" "Nereye?" Şaşkınlıkla kafasını ona döndü. Gelen kişinin babası olduğunu sanmıştı. Annesi hazırlık yapmak için hastaneden erken ayrılmıştı. "Yine neden geldin! Beni zor duruma düşürüyorsun." Aslında gelmesi onu mutlu ediyordu. "Seni eve geçmeden görmek istedim. Üstelik artık bana numaranı vermelisin. Senden haber almak istiyorum." "Bak lütfen git babam gelecek şimdi." "Numaranı verirsen söz gideceğim." Kamer hızla telefonunu masadan alıp ona uzattı. "Numaranı kaydet ve git lütfen." Numarayı kaydedip kendini çaldırdı. "Tamam artık gidebi-" "Tamam karıcım biz şimdi hastaneden çıkıyoruz." "Babam! Saklan, saklan lütfen." Telaş ikisinide ağı altına almıştı. "Nereye saklanayım?" "Tuvalet, tuvalete gir hemen!" Atlas kendini tuvalete attı. Babası içeriye girdi. "Hadi kızım artık çıkıyoruz." "Tamam baba." Kamer babasının yardımıyla yataktan kalkıp ayakkabılarını giydi. Babası ceketini giydirirken içeriden ses geldi. "İçeride kim var?" Daha ne kadar zor duruma düşebilirdi ki! ... (Not; Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınız 🧡) |
0% |