@semaabakar
|
Bir müddet telefonla bakıştı. Ardından ise 'evet' yazıp telefonu uçak moduna aldı. Heyecandan eli ayağı titremişti. Atlas, toplantıda iken gelen evet mesajı ile yerinden fırladı. Onun bu hamlesi masada oturan herkesi şaşırtmıştı. "Kusura bakmayın önemli bir bilgi aldım. Şartlarınızı kabul ediyorum, yarın gerekli tüm evrakları imzalarız. Toplantı bitmiştir, katıldığınız için teşekkür ederiz." Toplantı salonundan çıkıp odasına gitti. Heyecandan hiç bir yere sığamıyordu. Birde onun sesinden evet dediğini duymak istedi. Rehbere girip onu aradı. Yaklaşık yarım saattir ona ulaşmaya çalışıyordu fakat telefonu sürekli meşgul çalışıyordu. Mesajlarınada cevap gelmeyince hafiften telaş yapmaya başlamıştı. Kamer, heyecandan ne yapacağını kestiremeyince yatağına yattı. Yorganı kafasına kadar çekti. Resmen bir çılgınlık yapmıştı. Atlas, daha fazla dayanamayıp Kamer'in evinin önüne geldi. Konumu Cihan'dan öğrenmişti. Yolda gelirken bir demet gül almıştı. Hiç yoktan geçmiş olsuna geldiğini söyleyebilirdi. Kapıyı çalıp beklemeye başladı. İki dakika sonra kapı annesi tarafından açıldı. "Hayırdır oğlum kime bakmıştın?" Gözlerini kısıp onu inceledi. "Sen hastanede ki çocuksun. Neden buraya geldin?" Onu hemen tanımıştı. "Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim efendim. Ben Kamer'e geçmiş olsun dileklerimi iletmek için gelmiştim." Aralarında bir şey olduğunun farkındaydı."Geç bakalım içeri, Kamer odasındaydı ben seslenip geleyim." Birlikte içeriye girdiler. Atlas'a oturma odasını gösterdikten sonra kızının yanına gitti. Odaya girdiğinde kızının melekler gibi uyuduğunu gördü. Tekrar oturma odasına döndü. "Kamer uyuya kalmış oğlum." "Peki o halde ben gideyim, rahatsızlık verdiğim için özür dilerim." Çok efendi çocuktu, bu Zeynep Hanım'ın hoşuna gitmişti. Atlas elinde güllerle kapıya gitti. Heyecandan vermeyi unutmuştu. "Gülleri bırakabilirsin, ben ona geldiğini söylerim." Gülümsemesini sakladı. Geriye dönüp gülleri onun annesine verdi. "İyi günler efendim." İçindeki mutluluğu evden çıkınca dışarı vurdu. Islık çalarak arabasına bindi. İçinde bulunduğu olaya yakışan bir müzik açıp gizli eve yol aldı. Kamer, uyandıktan sonra duvarda asılı olan saate baktı. Altı saattir uyuduğunun farkına varınca gözleri yerinden oynadı. Saat akşamın sekiziydi. Yataktan kalkıp banyoya girdi. Yüzüne bir kaç defa su çarptı. Odaya dönüp telefonu açtı. Bir sürü cevapsız arama ve mesaj vardı. Gönderen: Günay İçim içime sığmıyor bu normal mi? Heyecandan ölmek üzereyim. Aşırı mutluyum... Orada mısın? Neden telefonuna ulaşamıyorum? Kamer iyi misin? Yarım saattir sana ulaşamıyorum. Evine gelmeye karar verdim. Son mesajı okuduktan sonra telefonu elinden düştü. Anne ve babası sesi duyunca koşarak yanına geldiler. Babası onu omuzlarından tutup bakmaya başladı. "Kızım iyi misin? Başın mı dönüyor, hadi otur güzelim. Bu kadar saat uyursan olacağı buydu." Eliyle babasını durdurdu. "Ben iyiyim baba telaş yapma." "O zaman telefonun neden düştü?" "Elim ıslak kalmış o yüzden kaydı ve yere düştü." "Tamam o zaman iyiysen yemekler hazır, karnını doyur, böyle aç karına olmaz " "Tamam baba gidelim." Annesi kolunu tutup gitmesine engel oldu. "Namık sen ekmekleri ısıt biz geliyoruz." Annesine anlamsız bir şekilde bakmaya başladı. Babası gittikten sonra annesi onu bırakıp dolaptan gülleri çıkarttı. "Seni hastaneye götüren çocuk geldi. Sen uyuduğun içinde hemen kalktı. Bunları sana almış." İçi ürperdi."Anne sandığın gibi-" "Olabilir, sandığım gibi olabilir bunda ne sorun var. Babanda bende farkındayız, sadece kendini üzmenden korkuyorum." Onun boynuna atladı. "Beni üzmesine izin vermeyeceğim. Sizi çok seviyorum." Şen şakrak sesi annesini gülümsetti. "Bizde seni çok seviyoruz. Yemekleri soğutmayalım." Birlikte yemeğe geçtiler. Atlas, gizli evdeki işlerini hallettikten sonra evine geçti. Merdivenlerden çıkacağı sırada annesi seslendi. "Kim?" "Kim, kim?" "Peşinden ayrılmadığın paçoz kız." "Seni ne ilgilendirir benim hayatım! Kimi seveceğime, kimin peşinden koşacağıma ben karar veririm! Hayatımdan ve sevgilimden uzak dur!" "Hayatında ilk defa bir sevgilin oldu, onuda o paçoz kızı seçerek mi mahfettin?" "Seni ilgilendirmediğini söylemiştim!" Arkasına bile bakmadan odasına çıktı. Sinirle her yeri dağıttı. Kimse ona ve sevdiği kıza laf edemezdi.
İki ay sonra... Kamer, günlerin nasıl geçtiğini hiç anlamamıştı. Atlas, ona başka bir dünyanın var olduğunu göstermişti. Birlikte geçirdikleri günler o kadar güzeldi ki her ikiside kalplerinin hızlı atan ritmine engel olamıyorlardı. Piknik yapmak için çiçeklerin yoğun olduğu bir ortama geldiler. Atlas, Kamer'i elleri ile beslemişti. Onu en ufak rüzgarda kırılacak ince bir dal gibi görüyor, bebekler gibi seviyordu. "Ne diyorum biliyor musun?" Başını onun omuzundan kaldırıp yüzüne baktı. "Ne diyorsun sevgilim?" Kamer'in her zaman olduğu gibi yanakları al al oldu. "Yanakların kızardığın da gözlerim gün batımını, kalbim ise huzuru zikrediyor." "Beni utandırmak hoşuna gidiyor olmalı." "Olmalı değil, hoşuma gidiyorsun Gün Kızılı'm." Yanağından öptü. Bu Kamer'i daha çok utandırdı. "Tamam başka utandırmak yok. Sen az önce ne söyleyecektin?" "Senin yüzünden unuttum hep böyle yapıyorsun!" "Kızma sevgilim, seni çok seviyor oluşuma vermelisin." Kamer'in dudakları kıvrıldı. "Bu hayatta ki eksikliğim senmişsin. Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim sevgilim." "Oy, sevgilin sana kurban olsun." Dedikten sonra yanaklarını sıktı. Zayıf olduğu için bu canını yakmıştı. "Biraz kilo alsan iyi olacak yoksa ben istemeden canını yakmaya devam edeceğim, bal yanaklım." İçinde ki kıvılcıma engel olamıyordu. "Torununu seven nenelere benzedin." Kâhkahayı gökyüzü ile buluşturdu. "Demek nenelere benzedim." Yerinden kalktı ve Atlas'tan uzaklaştı. "Gel buraya!" Koşup onu sırtına aldı. "Şaka yaptım Günay! Vallahi düşeceğim" Kamer her Günay dediğinde Atlas'ın içinde fırtınalar kopuyordu. Ona gerçekleri söylemesi lazımdı. Yalanlar üzerine kurulmuş bir sevginin er ya da geç biteceğini biliyordu. Kamer'i yere bıraktıktan sonra yüzünü ellerinin arasına aldı. "Sana söylemek istemediğim bir konu var." Kamer elini onun elinin üzerine bırakıp okşadı. "Seni dinliyorum sevgilim." Gözlerini ondan kaçırmıştı. "Ben sana yalan söyledim. Aslında ismim Günay değil Atlas, Atlas Kıraç." Kamer geri geri adımlar atarak ondan uzaklaştı. Çünkü daha önce bu ismi duymuştu. "Bunu neden yaptın?" Gözünden bir damla yaş düştü. "Korktum, beni istemezsin diye korktum. Bir mafya ile hayat sürdürmek istemezsin diye korktum." Kelimeler dilinden çaresizce döküldü. "Korkmuş olman bana yalan söylemeni gerektirmezdi Günay! Pardon ya Atlas'tı değil mi! Buna alışmam zaman alacak." Atlas, yanına yaklaşmak isteyince bir kaç adım daha geri gitti. "Lütfen, lütfen sakin ol öyle konuşalım." Kaybetme korkusu Atlas'ı çepeçevre kuşatmıştı. "Sakin felan olamam Atlas! Sakın, sakın bir daha bana yalan söyleme! Senin mesleğin, kişiliğin umrumda değil! Ben senin kalbini seviyorum ama," yalan söylemiş olması Kamer'i ikileme bıraktı. Eğer doğruları başında söylemiş olsaydı daha sakin kalabilirdi. "Ama ne Kamer?" "Bir müddet ayrı olmamızda fayda var. Bunu sindirmem zaman alacak." Atlas'ı arkasında bırakıp gitti. Onun gidişini izlemek Atlas'ın kalbini yerinden sökmüştü. Yere çöktü, elini defalarca toprağa vurdu. Sinirlerine engel olamıyordu. Sırf korktuğu için her şeyi berbat etmişti. Kamer, taksi çağırmak için telefonunu çıkardı. Atlas'ın yalan söylediğini öğrenmek onu dumura uğramıştı. Numarayı çevirip kulağına tuttu. Biri hızla telefonu elinden çekti. Ne olduğu anlamadan ağzına bir bez parçasının üzerine dökülmüş eteri tuttular. İki dakika boyunca debelendi fakat debelenmesi bir işe yaramamış gözleri kararmıştı. Kamer'i arabaya bindirdiklerini Cihan görmüş ve koşarak Atlas'ın yanına gitmişti. "Abi!" "Ne var lan!" "Kamer, Kamer hanımı kaçırdılar!" Kamer'in kaçırıldığı noktayı işaret etti. Öfkeden gözleri döndü. "Ne demek kaçırdılar lan! Kim benim Gün Kızılı'ma dokundu lan!" Olduğu yerden fırlayıp Cihan'ın işaret ettiği tarafa gitti. Adamların gittiğini görünce arabasına binip peşlerinden sürdü. ... (Not; Oy vermeyi unutmayın 🧡) |
0% |