Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Kış Papatyası 9.Bölüm

@semaabakar

Bir haykırış bu,

Yüreğimin en kalabalık sokağına.

Fazladan bir gün bile sessiz kalırsa,

Bir haykırış daha,

Yüreğimin en ıssız sokağına.

 

Feza gittikten sonra abimde odasına gitti. Yarın ve sonraki günler onun için çok yorucu olacak. Bende odama girip defterime bir kaç satır yazıp uyudum.

 

Sevdaya kelepçe takıp zindanda bıraktım. Ebedi karanlığa gömdüm sandım. Yanıldım. Yanıldım ve yenildim. Seninle sensiz bir ömür bahşettim kendime. Seninle aynı gökyüzünün farklı pencereleri olduk. Seninle sensizliğe mesken tuttum.

30Eylül2018

 

Alarm sesine uyandım. Restoranta gitmeyeceğimi unuttuğum için kapatmamışım. Tekrar uyumak yerine kalkıp abime kahvaltı hazırlamaya karar verdim.

Odamda işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra her şey hazır oldu. Abimi uyandırmak için yukarıya çıkacağım sırada kapı çaldı. Tekrar dönüp kapıya geçtim. Tam karşımda annem ve babam duruyordu.

"Erken gelmişsiniz?"

"Hiç sorma kızım. Deden ve teyzen yeni evli oldukları için yalnız kalacaklarmış bizi evden kovdular." Katıla katıla gülmeye başladım.

"Geç bile kaldınız demedin mi anne." Annem bana sen ciddi misin bakışları atınca hemen lafı değiştirdim. " Kahvaltı hazırlamıştım hadi gelin bari karnınız doysun."

"Maşallah benim güzel kızıma." Ne zaman uyanıp yanımıza geldiğini görmediğim abim araya girdi.

"Sabah sabah şunu şımartma baba."

"Kim şımarık?"

" Sen şımarıksın Sezen."

"Sen olmayasın o şımarık."

"Hadi geçin içeri kapıda kavga ediyorsunuz."

"Ama baba."

"Aması yok Sezen hadi içeri." İçeri geçerken söylenmeye başladım.

"Ay tamam ya oğluna laf söz ettirme. Senin bu oğlun varya-"

"Sezen abicim sen bana kahvaltı mı hazırladın güzel gözlüm."

"Sen bizden ne saklıyorsun Yıldırım."

"Aman ne saklayacağım anne."

"Anne abim evlenmek istiyor."

"Sezen bu böyle mi söylenir abicim."

"Sen söyle dedin nasıl söyleyeceğimi demedin."

"Ne zaman kiminle evlenecekmiş?"

"Ferda ile."

"Sezen kaç yoksa seni döveceğim."

"Kızıma elini süremessin. Hem artık evlen bu ne böyle sürekli bir aradasınız mahalleli laf söz ediyor." Annemin söyledikleri üzerine abimle birbirimize baktık. Hiç bir şey bu kadar kolay olmamıştı.

"O zaman yarın gidip isteyelim."

"Evlen dedik Yıldırım. Hemen evlen demedik."

"Anne bırak gidelim istemeye evlensinler. Bunların düğününü hemen yapmassak bir daha yapamayız."

"Bir sorun mu var kızım."

"Şimdilik bilmeseniz daha iyi. Abimle Ferda'yı evlendirelim her şeyi anlatacağım ben size."

"Sezen bizi endişelendirme."

"Bir şey yok babacım. Sadece kutu meselesinde şüphelendiğimiz birileri var. O yüzden abim evlenirse kafamız rahat olur."

"Madem siz öyle karar verdiniz evlendirelim. Yarın isteme, hafta içi nişan sonrada düğünü yapalım. Ferda'nın annesi bu durum hakkında ne düşünüyor?"

"O izin vermiş baba. Ben gün içinde çiçeği çikolatayı sipariş vereyim. Başka yapmam gereken var mı?"

"Oğlum önce Ferda'ya yarın müsait olup olmadıklarını mı sorsan?"

"Haklısın baba öyle yapayım." Abimin evlilik meselesini kolaylıkla hallettik. Biz uğraştırırlar diye düşünürken onlar zaten evlenmelerini istiyorlarmış. Bu abim için çok iyi oldu.

Gün içerisinde abim Ferda'nın müsait oldukları söylediğini söyleyince annem ile hazırlıklar yaptık. Annem kız tarafı için hediyeler hazırladı. Temizlik takıntısı olan annem tüm gün evi silip süpürdü. Akşam yemeğini hazırlamakta bana kaldı. Yemeği hazırladıktan sonra odama geçip üzerimi değiştirdim.

"Sezen kızım babanlar yarım saate gelir sofrayı hazırlayalım."

"Tamam anne bitti işim geliyorum." Saçlarımı toparlayıp mutfağa geçtim.

"Anne benim sana bir şey daha söylemem lazım ama babam bilmese iyi olur yoksa abimi öldürür."

"Ne yapmış Allah aşkına."

"Anne Ferda hamile."

"Ferda neymiş Sezen."

"Hamileymiş anne."

"Sen o yüzden üsteledin."

"Evet anne. Böyle bir şeyi babama söyleyemeyiz."

"Abisinin haberi varmıymış."

"Bilmiyorum anne abim söylemedi."

"Nasıl böyle bir hata yapar anlamıyorum." Hem masayı hazırlıyor hemde konuşuyorduk.

"Kaç yıldır beraberler."

"3 oldu sanırım."

"3 yıldır evlenemediler mi bunlar?"

"Yıldırım kendinden emin değilmiş."

"Bıcak kemiğe dayanınca mı hazır olmuş."

"Eğer Ferda hamile olmasaydı evlenmezlerdi. Yıldırım evlilik adamı değil. Tanıyorum ben oğlumu Allah Ferda'ya yardım etsin."

"Öyle söyleme anne belki evlilik yarar."

"İnşallah öyle olur kızım." Kapı çalınca annem bakmaya gitti. Bende mutfağa geçip suyu da aldım.

Yemeği yedikten sonra çayları içtik. Babam ve abim yorgun oldukları için odalarına geçtiler. Bizde annemle kahve içip öyle odalarımıza geçtik. Alarmı sabah 7'den 10'a alıp uyudum.

Kulağıma dolan uğultular ile gözümü açtım.

"Sezen kalk artık ya. Kız isteyeceğiz bana."

"Abi git başımdan."

"Abisinin güzeli, bal kardeşim benim Ferda'nın sözde giymesi için elbise aldım. Şimdi istemeden önce Feza beni görürse vazgeçebilir vermekten. Ama seni görürse aklı sende kalır kabul eder."

Yastıktan kafamı kaldırıp baktım. "Sen neden beni emellerine alet ediyorsun."

"Aa hiç öyle şeyler yapmam ben."

"Sus Allah aşkına tamam götüreceğim ama şimdi değil."

"Kahvaltıdan sonra götür şimdi değil."

"Sen ciddi misin? Bende sandım ki aç aç götüreceğim. Ben şimdi kahvaltı yapmak istemiyorum. Öğlen kahvaltı yapmak istiyorum git hadi."

"Sezen isteme saat beşte olacak."

"Ne demek beş abi?"

"Basbayağı beş işte kızım."

"Gündüz isteme olduğu nerde görülmüş. Kafayı yemiş bunlar."

"Nalan abla öyle istiyormuş."

"Ve hepiniz de kabul ettiniz öyle mi?"

"Sezen durumu biliyorsun mecbur kaldık."

"Tüm suç senin biliyorsun değil mi?"

"Evet biliyorum ama elden bir şey gelmez oldu bir kere."

"İyi tamam git geliyorum."

Abim gittikten sonra işlerimi halledip kahvaltıya geçtim. Kahvaltının ardından hazırlanıp salona geçtim.

"Abi hadi ver götüreyim elbiseyi."

"Abicim Ferda kuaföre gitmek istemedi sen gitmişken ona yardım eder misin?"

"Tamam abi ona da tamam." Abim elbiseyi getirince alıp Feza'lara geçtim. Kapıyı iki kere tıklattım. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı. Feza üzerinde atletle karşımda durdu.

"Sabah sabah hayırdır."

"O güzel yüzünü özledim ondan geldim." Feza suratıma bakarken yanından geçip içeri girdim.

"Sen neden geldin."

"Sizede iyi günler Nalan hanım. Ferda'ya yardım için geldim. " Sonrada elimdekileri gösterdim. "Bir de bunları abim Ferda'ya almış onları vermeye geldim."

Arkamdan içeri giren Feza'nın annesine karşı uyarı dolu bakışlarını fark etmiştim.

"İyi yapmışsın."

"Ferda nerde odasında mı?"

"Ferda odasından ama ondan önce senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Elbette Nalan hanım."

"Feza'nın elleri kirli olduğu için senden istiyorum. Alt katta bulunan ikinci odada masa örtüleri var onları bana getirir misin?"

"Tâbi getireyim." Alt kata yönelip basamakları tek tek indim. Nalan hanımın bahsettiği ikinci kapıya ilerledim. Kapının kulpunu indirdim ama açılmadı. Anahtarı üzerinde fark edince çevirip açtım. Alt katın sensörleri yoktu. Düğme ile açılıyordu. Telefonun ışığını açıp düğmeyi aradım. Düğmeye bastıktan bir kaç dakika sonra açıldı. Sanırım arızalanmıştı.

Odaya yönelip masa örtülerini aramaya başladım. Odanın dip köşesinde üzeri beyaz örtü ile örtülmüş yeri görünce oraya ilerledim. Örtüyü kaldırınca tüm tozlar yüzüme bulandı. Gözlerime gitmesin diye de refleks olarak kapattım.

Gözlerimi ovalayıp yavaşca açtım. Karşımda ki manzara beni dumura uğrattı. Geri geri adımlar atmaya başladım. Yıllar sonra yaşadığım tüm şiddet vücudumda yeniden canlandı.

Bir kaç adım daha geri gidecekken ayağım takıldı ve yere düştüm. Bu ani düşmenin etkisiyle ağzımdan benden bağımsız olarak çığlık koptu.

Yere düşmenin acısı beni tekrar o gün o odada var etti. Gözlerimi kapatıp dizlerimi kendime çektim.

Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum. Gözlerimin önüne o anlar geldi.

"Yapma, dokunma bana. Yapma lütfen yapma."

"Sezen"

Sonra Feza'nın sesini duydum ama hiçbir işe yaramadı.

"Sezen iyi misin?" Ona cevap veremiyordum. "Sezen bana cevap ver." Bana dokununca irkildim.

"Yapma, dokunma bana."

"Sezen neyi yapmayacağım anlamıyorum seni." Sadece olduğum yerde ileri geri sallanıyordum. "Bak şimdi seni kucağıma alıp yukarı çıkaracağım. Hiç bir şey olmayacak sadece kucağıma alacağım. Korkma tamam mı." Yavaş hareketlerle beni kucağına aldı. Gözlerimi daha sıkı kapattım. Ona sıkı sıkaya tutundum. Feza her anlamıyla artık benim için güvendi. Feza huzurdu.

Yukarı çıktığına emin olunca gözlerimi açtım. Beni yavaşça koltuğa bıraktı.

"Su getireceğim bekle burda." Feza gidince ayaklanıp hemen o evden ayrıldım.

Evin kapısını çalıp bekledim. Abim açınca hemen ona sarıldım.

"Bir daha o eve gitmek istemiyorum. Özür dilerim abi ona yardımcı olamadım." Güçlükle döküldü kelimeler ağzımdan.

"Sen titriyorsun. Hadi geç içeri öyle konuşalım."

Loading...
0%