@semaabakar
|
Olması gereken ile olan aynı değildi. Bugün hayal ettiğim yarınlar ertesi gün yok olanlardı. Sevdası yüreğimde mum oldu. Yaktım, yaktı ve yandık. Ay'ın geceyi aydınlatması gibiydi. Feza beni hiç bırakmayacakmışcasına sarılıyordu. Ondan ayrılmak istedim ama izin vermedi. "Feza" Benden uzaklaşıp ona seslenen kıza baktı. Kimdi bu neden buradaydı. Neden onu tanıyordu. "Hazan" "Sevgilim bu kız kim? Ve sen neden ona sarılıyorsun?" Durdum, benimle birliktelik zaman dursun istedim. Az önce bana sarılan Feza'nın şimdi sevgilisi mi buradaydı? Ondan iyice uzaklaşmaya başladım. "Sezen dur!" Durmadım, duramazdım. Hızla yanıma gelip beni tuttu. Bu duruma çok sinirlendim. Ani olarak tokat attım. "Ah! Bu acıttı." "Cehennem ol Feza!" "Sen neden dinlemeden yargılıyorsun ki? Sende neden olmadık yerde geliyorsun Allah'ın delisi!" "Deli?" Delimiydi bu kız? Ama hayır gayette aklı başında biriydi. "Hazan benim-" "Duymak istemiyorum." "Sezen bir dakika dinle yahu!" "Yok dinlemek istemiyorum. Banane senin özelinden." "Teyzesiyim." "At yala-" "Sezen!" "Ne, küfür etmeyeceğim gözlerini boşuna belertiyorsun." "Teyzem o benim. Biraz delidir kendisi. Aramıza sevgilim diye girmesinden anlamalısın. Benim hayatım seninle başlar ve seninle biter." Bu kadar genç teyze mi olur. Hem ayrıca bizim aramızda bir şey yok ki. Neden bana açıklama yapıyor. Ona olan sevgim haksızlıktı. "Allah'ın aptalı beş yıldır bu kızı mı bekliyorsun sen?" Gerçekten beni beklemiş miydi? "Nesi varmış?" Bir anda bana sarıldı. "Feza bu kız harika. Şuna bak bir gören yüz kere daha görmek ister. Bayıldım ben bu kıza. Hem siz az önce sarılıyordunuz o halde düğün ne zaman?" Benden ayrıldı. Feza bana bakmaya başladı. Daha fazla soruya maruz kalmak istemedim. Hiç bir şey söylemeden eve geçtim. Daha sonra ise odama geçip dinlenmek için yatağıma girdim.
Şu sıralar kimimiz limanı olmayan bir gemide dümen almaya çalışırken, kimimizde liman olmaya çalışıyoruz. Tsunami vurmuş bu liman, alabora olmuş gemilere ev sahipliği yapıyor. Sevdası yüreğinde pas tutmuş bedenler sığınak olarak görürken, sevdası karşılık bulmuş imkansızlar ise kaçış olarak görüyor. Bizim sevdamız birdi. Yıllardır benim ona kor olan yüreğim gibi onunda yüreği bana kordu. Mevsim her zaman kıştı. Baharı getirecek ise bizdik. Aşılmaz sanılan sınırları bir bir aşacak imkansız olan bu yolu kır bahçesine çevirecekte bizdik.
Balkon camım tıklatılınca kendime geldim. Ayağa kalkıp perdeyi çektim. Bu Feza'nın teyzesiydi. Kapıyı açıp dışarı çıktım. "Sezen seninle konuşmak istiyorum." "Ne hakkında konuşmak istiyorsunuz?" "Ben her şeyi biliyorum." "Her şeyi?" "Feza'nın-" "Sizi ilgilendirmeyen konulara dahil olmazsanız sevinirim." "Bak Sezen sırf bu yaşadıkların için kendi sevdandan vazgeçme." "Hangi sevdadan bahsediyorsunuz siz?" "Herkes her şeyin farkında bir tek sen mi değilsin?" "Farkında değilim ya da farkındayım ne fark edecek?" "Sizin birbirinize olan aşkınızı görmeyenin gözü kördür." "Bunları neden anlatıyorsunuz?" "Olanlar ne senin suçun ne de onun suçu bu yaptığınla sadece Feza'yı cezalandırıyorsun." "Hazan hanım düşüncelerinizi söylediniz şimdi gidebilirsiniz." "Bunu yapma Sezen." "Neyi yapma Hazan Hanım siz ne biliyorsunuz da burada bana bir şeyleri anlatmaya çalışıyorsunuz. Neyi gördünüz? Siz orada mıydınız? Ben acılar içinde bağırırken duydunuz mu? Sizin ablanız bana el uzatmazken siz mi uzatacaksınız? Yapmayın Allah aşkına." "Sezen sen neyden bahsediyorsun?" Şaşkınlık içerisinde bana bakıyordu. Bilmiyordu. Öfkeme yenik düşüp her şeyi anlatacaktım. Bu hatalarım beni köşeye sıkıştırmaya başladı. Telaşla söylendim. "Hiç, hiç bir şeyden bahsetmiyorum. Lütfen daha fazla yormayalım birbirimizi. İzninizle içeri geçiyorum." Hemen içeri geçtim. Kapıyı ve perdeyi kapattım. "Aç kapıyı lütfen. Anlat bana ne yaşadığını. Ya da bana anlatma Feza'ya anlat." "Hayır Hazan hanım kimseyle konuşmak istemiyorum. Lütfen uzatmayın. Feza'yı buna karıştırmayın." "Bu burda bitmedi Sezen. Şimdi gidiyorum ama her şeyi öğreneceğim." Cevap vermedim. Oda cevap alamayacağını anladığı için gitti. Ardından kapı çaldı. Geçip kapıyı açtım. "Kızım arka bahçede kim var?" "Feza'nın teyzesi." "Hazan mı gelmiş?" "Siz tanışıyor musunuz?" "Evet tanışıyoruz Feza bir ara bunalıma girdi. Teyzesi yanında oldu." O yüzden çok tepki vermişti. "Neyse hadi içeri geçelim. Sizinle konuşmak istediğim bir şey var anne." "Abinlerde yoldaymış." "Neden erken geliyorlar ki?" "Ferda biraz rahatsızmış o yüzden." "Anladım." Annem ellerindekileri mutfağa bıraktı. "Söyle bakalım ne oldu?" "Baba ben odamın yerini değiştirmek istiyorum. Artık o odada durmak istemiyorum. Bir de başka bir şey daha var." "Söyle kızım ne var?" "Ben gitmek istiyorum o adam buradayken burda olmak istemiyorum." "O adam gitmiş." "Anlamadım." "İki ay yokmuş memlekete gitmiş." "Siz nerden öğrendiniz ki?" "Feza söyledi." Mutfağa geçip akşam yemeği için yardım etmeye başladım. Nedeni olmayan bir yol burası. Yürüyorum, düşmek umrumda dahi değil. Izdırap çekiyorum, belkide yavaş yavaş ölüyorum fakat bu bile umrumda değil. Yolun sonu sen, yolun başı ben. Yemekleri hazırladıktan sonra masayı kurduk. Bu süre zarfında abimlerde geldi. Yemeklerimizi yedikten sonra çayları içmeye geçtik. "Nasıl geçti tatiliniz kızım?" "Çok şükür iyi geçti babacım." Ne ara bu kadar samimi oldu bu kız aklım almıyor. Dün bir bugün iki. Yıllardır bu anı bekliyormuş gibi. "Erken gelmeseniz daha iyi geçerdi." Dedim. Bir anda tüm gözler beni buldu. "Rahatsızlandığım için geldik Sezen." "Sezen?" Duraksadım. "Ben senin büyüğünüm Ferda bu nasıl hitap şekli. Bir daha duymak istemiyorum. Müsaadenizle ben odama geçiyorum."kalkıp odama yöneldim. Bu kızın amacı neydi. Ne yapmaya çalışıyordu anlamadım. "Sezen beni bekle." Dönüp abime baktım. Onu kafamla onaylayıp odaya geçtim. Oda arkamdan geldi. "Abicim kusura bakma Ferda artık abla demek istemediğini söyleyince bende şaşırdım. Ne demem gerektiğini bilemedim." "Anladım abi. Sen ne yapabilirsin ki hamilelikten olmalı." "Ne kötü bir şeymiş bu hamilelik dayanamıyorum." "Abi sakın bak kız hamile ailesini çiğnedi senin için." "Yapamıyorum Sezen olmuyor. Uzaktan iyiydi böyle yakın hiç olmuyor." "Ferda rahatsız değil kavga ettiğiniz için geldiniz değil mi?" "Nerden anladın sen?" "Tek ben değil anne ve babam da anladı." "Hadi ya çok mu belli oluyor?" "Fazlasıyla. Neyse hadi git ayıp olmasın." "Tamam gidiyorum sen uyuyacak mısın?" "Deneyeceğim." "Uyumazsan gece gelebilir miyim?" Gülümsedim. Oda benim gibi gülümsedi. "Evet abi gelebilirsin." Abim tekrar salona geçti. Bende çalışma masasına oturdum. Havalar artık iyice soğumaya başladı. Tekrar kalkıp üzerime sweatshirt giymeye karar verdim. Üzerimdeki ince badiyi çıkartım. O sırada kapı açıldı. "Abi neden kapıyı çalmadan giriyorsun." Bir süre bekledim ama cevap gelmedi. Hızla arkamı döndüm. Bu Hazan hanımdı. "Bu, bunlar da ne böyle. Sen, sen ne yaşadın?" Hayat insanlara zorlu anlar yaşatıyordu. Kimimiz bu anlarda kendine kalkan bulurken, kimimizde savunmasız bir sokak kedisi gibi kalıyorduk. Bundan sonra ne olacaktı? Yıllardır üzerini örtmeye çalıştığım bu gerçekler beni çıkmaza mı sokacaktı? Hayatımı geri planda yaşatan bu gerçekler benimle birlikte daha başka kimi yakacaktı?
|
0% |