Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Kış Papatyası 16.Bölüm

@semaabakar

Penceremde bahar,

Bahçemde bir dizi papatya,

Kitaplarımın içinde yoksunluk,

Yolun sonunda hep sensizlik var.

 

Restoranttan çıkıp arabama ilerledim.

"Sezen nereye gidiyorsun?" Dönüp Feza'ya baktım. Çıkarken yakalanmışım.

"Ben şey."

"Sen ne Sezen?"

"Sezen " Erkan'ın bana seslenmesi ile ona yöneldik. "Cüzdanını hastanede unutmuşsun."

"Ne hastanesi?"

"Psikoloğ randevusu." Feza bir şeyleri anlamaya çalışıyordu.

"Neden? Neden psikoloğa gidiyorsun?"

"Hepiniz bir oldunuz delirttiniz kızı."

"Erkan!" Uyarı dolu sözümün üzerine Erkan irkildi.

"Kusura bakma Sezen ama pişmiş pişmiş neden psikoloğa gittiğini soramaz."

"Erkan, karşındaki abim değil Feza!"

"Aa hastanede tanışmıştık. Nasıl unuttum anlamıyorum. Kusura bakma Feza ben seni Yıldırım sandım."

"Yıldırım Sezen'i neden delirtti? Sahi Erkan aile doktorunuz değil miydi?"

"Tamam işte ailecek psikoloğa geliyorlar."

"Erkan, canım biraz yalan söylemeyi öğren öyle gel."

"Sezen sana soru sordum neden psikoloğa gidiyorsun?"

"Psikoloğa gitmiyorum. Erkan benim uzun zamandır arkadaşım. Kendisi psikoloğ. Ziyaretine gittim bugün ondan bahsediyor."

"Buna inanma mı bekliyorsan yanılıyorsun. Sen benden ne saklıyorsun Sezen?"

"Gerçekleri saklıyor." Erkan'ı kolundan tutup uzaklaştırdım.

"Erkan yeter." Kolunu benden çekti.

"Bugün değil belki ama mutlaka öğrenecek."

"Bunu neden yaptın? Ne açıklama yapacağım ben."

"Özür dilerim haklısın. Sinirlerime hakim olamıyorum. Sen neden çıktın restoranttan. Ben arkandan geliyordum. Biraz arabada oyalandım."

"O adam burada."

"Feza'nın babası mı?"

"Megafon vermemi ister miydin?"

"Pardon ya şaşırdım. O zaman şöyle yapalım ben seni bize götüreyim yengen çağırıyor diye olur mu?"

"Harika olur ama daha sonra yolda ayrılırız eve gitmek istiyorum daha sonra uğrarım size."

"Tamam öyle yapalım."

Tekrar Feza'nın yanına geçtik.

"Feza sana iyi günler ben Sezen'i kaçırıyorum." Feza sinirlendi ve Erkan'ın üzerine yürüdü.

"Kimi kimden kaçırıyorsun sen?"

"Eşim, eşim Sezen'i görmek istiyor o yüzden bize geçeceğiz. Sevdiğini bu kadar belli etmeseydin iyiydi ama neyse." Erkan'ın bu haline gülerken son söylediği şey ile şaşkına döndüm. "Ya gülersen öyle kalırsın işte."

"Biz gitsek iyi olur iyi günler Feza."

"Bana selam vermeden mi gidiyorsun?"

"Lan seni öldürürüm uzak dur Sezen'den."

"Erkan napıyorsun Allah aşkına yürü gidiyoruz." Hiç bir şey söylemeden arabama geçtim. Erkan da arabasına geçti. Bir müddet aynı yönde gittikten sonra ayrıldık. Hemen eve gidemezdim. O yüzden evin 300 metre uzağında kalan parka geçtim.

Bir müddet öylece bankta oturdum. Daha sonra kalmak için yeltendim. Önüme gelen ayaklara baktım. Ardından kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Merhaba." Bir yerde tek kalamayacakmıydım ben.

"Size de merhaba Hazan hanım."

"Yürüyüş için çıkmıştım evden seni görünce selam vermek istedim."

"İyi yapmışsınız."

"Sen eve mi gidiyorsun?"

"Evet eve gidiyorum."

"Neden tek başına burada oturuyorsun?"

"Hava alıyorum."

"Tek olmaktan korkmuyor musun?"

"Neden korkayım?"

"Senin durumunda olan insanlar genelde evden tek çıkmaktan korkarlar."

"Ne demek istiyorsunuz?"

"Yani sen şimdi-"

"Sizi dinlemek istemediğimi daha öncede söylemiştim." Yürümeye başladım. Bir kaç adım sonra arkamdan seslendi.

"İyi ki Feza gerçekleri bilmiyor. Sen onu hak etmiyorsun. Aciz kızın tekisin sen. Babasının yaması olan kız ile bir olamazdı." Durmadım, duramadım. Yoluma devam edip arabaya bindim. Çalıştırıp oradan uzaklaştım.

Umut neydi? Uçurumun kenarında atlamak için beklerken aniden gelişen mucizemiydi. Yoksa küçük bir çocuğun annesinden balon isteyipte alması için neşe ile beklemesimiydi.

İnsanın ummadığı yerden darbe alması göçük altında kalmak olmalıydı. Saatlerce, belkide günlerce birinin ona ulaşmasını beklemekti. Şimdi ise göçüğün altında kalan bendim. Tek fark ben elini uzatan insanları geri çeviriyordum. Beton yığınları altında ölmeye gün sayıyordum.

Bir anda gözlerim karardı. Arabanın hakimiyetini kaybettim. Tekrar toparlayayım derken yol kenarında ki ağaca çarptım. Çarpmanın etkisi ile kafam direksiyona değdi. Elimle kafama dokunduğumda kaşımın patladığını anladım. Cam tıklatılınca arabadan çıktım.

"İyi misiniz?"

"Evet iyiyim yolunuza devam edebilirsiniz."

Kaşımı işaret etti. "Kaşınız patlamış."

"Sorun yok lütfen yolunuza devam edin."

Arabayı tamire gönderip taksi ile eve geçtim. Taksiden inip eve ilerledim. Bahçe kapısını açmak için elimi uzatınca elimin üzerine bir el bırakıldı. İrkilip kafamı kaldırdım.

"Bunca saat neredeydin?"

"Anlamadım?"

"Her yerde seni aradık. Telefonunu defalarca aradık bakmadın Sezen."

"Kusura bakma Feza isteyerek açmadım. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı."

"İnkar etmiyorsun."

"Etmemi gerektiren bir şey görmüyorum. Çekilirsen eve geçeceğim."

"Müsade se-" duraksadı. Kaşımı fark etmiş olmalıydı. "Sen kaza mı yaptın? Başka bir yerinde bir şey var mı? İyi misin?"

"Sakin olur musun ufak bir kaza sadece başımı çarptım." Elini kaldırıp kaşıma dokundu.

"Bu ufak gibi durmuyor. Hastaneye gittin değil mi?"

"Hayır gitmedim. Sadece ufak bir yara o kadar uzatmaya gerek yok."

"Ne demek gerek yok Sezen!"

"Bana sesini yükseltme Feza. Sana hesap vermek zorunda değilim."

"Düşüncelerin neden bu kadar sabit değil? Dün ile bugün arasında dağlar var. Seni anlayamıyorum?"

"Çok isterdim."

"Neyi?"

"Hiç, hiç bir şey. İçeri geçsem iyi olacak ailem merak etmiştir." Öne bir adım attım. Kolumu tutup kendine çevirdi.

"Bunu bize yapma."

"Belki de hak etmiyorumdur."

Eve girip direk odama geçtim. Hiç kimseyi görmek ya da konuşmak istemiyorum. Odaya girdiğimde boş olduğunu gördüm.

"Bizden kaçmaya çalışırsan böyle olur." Arkamı dönüp baktım. Hepsi bana bakıyordu.

"Kaçmıyorum."

"Hadi salona geç konuşacağız."

"Çok yorgunum yarın konuşsak."

"Sezen! Salona geç."

"Tamam tamam geçiyorum." Birlikte salona geçtik.

"Oturma ayakta kal ve-" kaşımı fark etti. "Sezen bu ne! Ne oldu sana!"

"Telaş yapmayın diye direkt odama geçtim. Kaza yaptım. Kafamı direksiyona çarptım. Ufak bir kaş patlaması sorun-"

"Sus Sezen. Biz sana tek gitme dedik. Saatlerdir seni arıyoruz. Hiç bir yerde yoksun. Telefonunu bile açmıyorsun. Bunu neden yapıyorsun. Herkesi boşver biz aileniz senin. Sen bizim yanımızda olmadan biz nasıl senin yanında olacağız. Kendini koruyamazsın. Tek başına hiç bir şey yapamazsın."

"Baba yeter! Lafların çok ağır. Tamam size haber vermemekle hata yaptım. Ama benimde yalnız kalmaya ihtiyacım var. Her zaman birileri yanımda olamaz. Ben aciz biri miyim? Beni aciz olarak mı görüyorsunuz? Sırf yaşadığım şeyler yüzünden ömür boyu aynı şeyler mi gelecek başıma. Ben artık çok yoruldum. Yurt dışına gitmek istedim beni Sinop'a gönderdiniz. Tek kalmak istiyorum. Birileri yanımda olsun istemiyorum. Bunalıyorum anlıyor musunuz. Artık yaşamak dahi istemiyorum. Bu hayatı sürdüremiyorum. Yüzünüzde ki acıma duygusunu görmek istemiyorum. Belki de iyileşmememin tek sebebi sizlersinizdir? Lütfen vazgeçin beni sürekli aciz görmekten. Belki de güçlü bir insanımdır. Bırakın bunu kendimde arayıpta bulayım." Kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden üst kata çıktım. Odamın kapısını açıp girecekken Ferda'nın sesini duydum.

"Her zaman aciz olarak kalacaksın. Ama ne biliyor musun senden daha sinsi bir insan görmedim. Önce babamı ayarttın şimdi ise abimi. Ailemden uzak dur." Kapıyı yüzüne çarptım. Aslında tüm kapılar benim yüzüme çarpılmıştı.

Loading...
0%