Yeni Üyelik
29.
Bölüm

Kış Papatyası 23.Bölüm

@semaabakar

Yıldızlar bir bir söndü,

Ay yüzünü sakladı,

Bulutlar her yeri çepeçevre sardı,

Ve artık gökyüzüm zifiri karanlık oldu.

 

Erkan çıktıktan sonra annemle salona geçtik. Çay hazırlamıştı.

"Anne Ferda nerede?"

"Burdayım Sezen abla."

"Gel kızım. Nasıl annen daha iyi mi?"

"Çok şükür iyiler anne."

"İyiler?" Babasının yanına da gitmişti. Hastaneye onunla gitmeyip ölmesini söylemişti.

"Yani annem ve abimden bahsediyorum." Feza da hastendeydi. Günlerdir gözü beni görmeyen Feza. Haklıydı. Kim olsa böyle davranırdı. Haklı olanın kim olduğunu kestiremiyor olmalıydı.

"Ferda geç otur seninle konuşmak istediğim bir şey var?"

"Önce biraz dinlensem Sezen abla."

"Kısa sürecek geç otur." Ferda geçip karşıma oturdu. "Sana bir kere soracağım dürüst ol ve bana doğruları söyle."

"Ne demek istiyorsun Sezen abla."

"Ferda bırak bu abla ayaklarını. İlacımı sen mi değiştirdin?"

"Sezen abla sen beni neyle itham ediyorsun?"

"Ne söylediğimi duydun Ferda. Baban o gün seni bu eve her şeyi ona anlatman için soktuğunu söyledi. Eve yabancı olarak sadece sen girip çıkıyorsun. İlacımı sen mi değiştirdin?"

"Sezen sen Ferda'yı ne ile suçluyorsun?" Feza ve abim birlikte gelmişti.

"Duydun işte Feza. Baban onu bu eve, evde olanları anlatması için göndermiş. Biri ilacımın içeriğini değiştirmiş. Bu durumda eve giren tek yabancı senin kardeşin oluyor."

"Sezen yeter. Vazgeç artık sürekli birilerini suçlamaktan."

"Sen ne anlatıyorsun Feza. Ben kimi suçlamışım?"

"O günde aynı şeyi yaptın. Annemin sana zarar vermek istediğini evine gizemli kutu gönderdiğini ve onu çöpe atarken gördüğünü söyledin. Vazgeç artık kendine göre yol almaktan."

"Ne demek kutuyu annen göndermemiş. O gün kabul etti gönderdiğini?'

"Babamın gönderdiğini düşündüğü için ben yaptım demiş. Aslında o gün sabah çöpe atmadan önce kargo olarak anneme gelmiş."

"Peki bunda Sezen'in suçu ne Feza. Haddini aşıyorsun. Senin kardeşin yüzünden krize girdi Sezen. Ne malûm ilacı onun değiştirmediği."

"Ben Sezen suçlu demedim."

"Ama iftira attı dedin. Biz o gün ne gördüysek Sezen onu anlattı. Annende kabul etti."

"Sezen ben özür dilerim."

"Ne için Feza?"

"Ben öyle söylemek istemedim. Ben aslında neden Ferda'yı böyle bir şey ile suçladığını soracaktım." Odama gitsem iyi olacaktı. Merdivenleri tırmanırken seslendi. "Sezen dur lütfen konuşalım."

"Benim seninle konuşacak hiç bir şeyim kalmadı Feza. Sen o gün beni arkanda bırakıp giderken her şeyi anlatmış oldun zaten." Odaya geçip kapıyı kapattım.

"Sezen aç kapıyı."

"Neden arkamdan geldin. Git konuşmak istemiyorum seninle." Kapıyı kilitledim.

"Bak bir de kilitliyorsun."

"Kapıyı arkasına kadar açıp buyur edecek halim yok ya!"

"Kış Papatyam!"

"Şu durumda cilve mi yapıyorsun. Allah akıl fikir versin. Git seninle konuşmak istemiyorum."

"Bugün Kenan geldi hastaneye her şeyi anlattı. Ferda'nın annesini o adam öldürmüş. Ceseti bulamadıkları için hapse atamıyorlarmış." O adam demişti. Baba kelimesini kullanmamıştı. Öyle bir insana nasıl baba denirdi ki? "Anneme sordular. Biliyor musun sanırım annemde bir şeyler biliyor ama korktuğu için söylemiyor. Bana yardım et Sezen. Sen olunca ben her şeyin üstesinden gelirim. Bana güç veren senin varlığın."

"Başka bir şey anlatmadı mı?"

"Sen biliyor muydun?"

"Evet bugün polis merkezine gittiğimde abim Kenan'ı göndermiş. Orda anlattı her şeyi."

"Sen karakolda ne yaptın Sezen?" Sesindeki şaşkınlığı gizleyemiyordu.

"O adam şikayetçi olmuş. Kasten adam yaralamadan merkeze alındım."

"Sezen sen bunca şeye rağmen ayakta kalmayı nasıl başarıyorsun?"

"Oturarak." Güldüğünü duymuştum.

"Bu çok kötüydü."

"Ama güldün."

"Evet güldüm."

"Feza ben kardeşini suçlamıyorum bundan eminim."

"Nasıl eminsin?"

"O gün yani kriz geçirdiğim gün bana 'önce babamı sonra ise abimi ayarttın' dedi. Olanlar için beni suçluyor. Babasını hapse attırdığım için intikam almaya çalışıyor."

"Teyzem de aynı şeyi söyledi. Annem ve kardeşim bir şeylerin peşindeymiş."

"Teyzen de beni suçluyor."

"Aslında teyzem o gün bana gerçekleri anlatman için seni zorlamak istemiş. Sen akşam kriz geçirince yaptığından çok pişman oldu ve gitti."

"Anlıyorum. Lakin insanları manipüle ederek bir şeylere zorlayamazlar."

"Sezen sen sürekli olarak kriz mi geçiriyorsun?"

"Hayır aslında buraya gelmeden önce iyiydim. Her şey buraya geldikten sonra oldu. Erkan ilaçtan kaynaklı olduğunu söyledi. Kullandığım sakinleştiricinin yerine başka bir ilaç bırakılmış."

"Sende ilacı bırakanın Ferda olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Evet çünkü bu eve ondan daha çok kimse girmedi. Yoksa sen mi değiştirdin?"

"Sezen! Allah aşkına ben neden böyle bir şey yapayım."

"Bilmem kardeşim yapmamıştır derken o kadar savunuyorsun ki görende sen yaptın sanar."

"Aç şu kapıyı yüz yüze konuşacağız."

"Hayır açmıyorum."

"Aç yoksa kıracağım."

"Ya bu evde kimse yok mu? Neden senin sürekli kapıları kırmana izin veriyorlar anlamıyorum."

"Daha kırmadım."

"Bu kırmayacağın anlamına gelmez."

"Aynen öyle." Bir sessizlik oluştu. Feza'nın gittiğini düşünüp yatağıma yöneldim. Tamam oturacakken kapıyı kırdı.

"Oha lan! Naptın sen?"

"Kapıyı kırdım."

"Lan manyak herif aç deseydin ya kıza ne diye kapısını kırıyorsun?"

"Sen fazla zekisin Yıldırım. İki saattir aç diyorum açmadı. Bende kırdım." Ben gülüyordum. Onlar ise eskiden olduğu gibi kavga ediyorlardı.

Onlar kavga ederken Ferda içeri girdi. Üzerime yürümeye başladı. Feza fark edip hemen kardeşini tuttu.

"Onları elimden aldın. Hepsi seni seviyor. Öz abim bile seni benden çok seviyor haksızlık bu duydun mu haksızlık. Neden ölmedin ki sen neden. Keşke hiç uyanmasaydın. Keşke o ilaçtan yemeğine daha çok koysaydım. Senden nefret ediyorum. Herkesi elimden aldın. Babamı elimden aldın. Keşke seni o bodruma kilitleseydim. O gün oradaydım. O resmi oraya ben bıraktım. Kutuyu sana ben gönderdim. Kaza yapmana ben neden oldum. Hiç birinde ölmedin. Git artık yine git. Uzak dur ailemden." Ne ara geldiğini anlamadığım babam Ferda'nın suratına tokatı indirdi.

"Sen nasıl benim kızıma zarar verirsin. Evimi açtım ben sana. Oğluma gelin yaptım seni. Kızımdan asla ayırmadım. Sen, sen nasıl benim kızıma el sürersin. Öldürürüm seni duydun mu öldürürüm. Sen bizim en kıymetli ise nasıl bunu yaparsın Ferda. Asıl aciz olan sensin. Uçkuruna düşkün bir adamın kölesi olmuşsun."

"Baba napıyorsun sen hamile o. Lütfen uzatmayın hadi Ferda yorgun olduğunu söylemiştin git dinlen sen. Feza lütfen."

"Tamam onu odasına götürüp geleceğim." Ferda'yı odamdan çıkarttı.

"Kızım sen iyi misin?"

"Evet baba iyiyim. Zaten Ferda'nın yaptığını anlamıştım sorun yok. Anne ben acıktım yemek ne var?"

"Birlikte yapalım akşam yemeğini gel kızım."

"Tamam hadi gidelim."

"Nereye gidiyorsun?"

"Acıktım yemek yiyeceğim abi."

"Duygularını bastırma sonra hasta oluyorsun."

"Ben iyiyim uzatmayın." Yanlarından geçip mutfağa indim.

Yaralar elbet sarılırdı. Peki ya geriye kalan izler. Onları ne saracaktı? Gücümüzün yetmediği yerde kim bize güç olacaktı? Hayatın merkezinden gelen uzun ince bir yoldaydık. İki yanı uçurum, sonu mavinin en derin tonu.

 

 

Loading...
0%