@semaabakar
|
Sana dair tüm güzellikleri defterin arasına kurumaya bırakılan çiçek gibi sakladım. Ve ben o defteri hiç yanımdan ayırmadım.
Kulaklarıma dolan yağmur sesi ile gözlerimi kırpıştırarak açtım. Dün Feza odamın kapısını tekrar kırdığı için misafir odasında kalmıştım. Kalkıp yatağı düzenledim. Misafir odasından çıkıp yukarı kata odama gittim. İşlerimi hallettikten sonra kahvaltı için aşağıya indim. "Hepinize günaydın." "Günaydın kızım gel otur hadi." "Abi Ferda yok mu?" "Yaptığı hatalardan dolayı gelmeye yüzü yok." "O daha çok genç. Bir anlık gaflet ile hatalar yaptıysa ne olmuş. Özürünü diler açtığı yaraları tekrar sarar. Böyle ayrı gayrı olmaz. Hadi abicim git karını al gel. Zaten hamile acıkmıştır." "Bu kadar iyi olmak zorunda mısın? Ya ölseydin?" "Ölmediğime göre sorun yok. Hadi oyalanma çaylar buz gibi olacak." Abim Ferda'yı almaya gitti. "Kızım Ferda sana zarar verdi bunu neden yapıyorsun?" "Abim için. Onların bir çocuğu olacak baba. Ben kendimi düşünüp bencillik yapamam. Şuan benim için önemli olan tek şey yiğenimin sağlığı. Lütfen sizde bu duruma dikkat edin. Ferda elbet hatasının farkına varır." "Annen ve ben seninle gurur duyuyoruz." "Teşekkür ederim." "Asıl biz teşekkür ederiz bu kadar iyi bir şnsan olduğun için. Seni çok seviyoruz Sezen." "Bende sizleri çok seviyorum." Abim ve Ferda gelince sessizce kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra terasa çıktım. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Kış geldiği için babam üzerinin çamlarını kapatmıştı. Yağan yağmur damlaları tek tek cama çarpıyordu. "Abicim buraya neden tek başına çıktın?" "Dışarıda yağmur yağıyor. Buranın havası içeriden daha iyi o yüzden geldim." "Tamam sen geç otur ben bize kahve alıp geliyorum." "Tamam abi bekliyorum."
Bazen tek ayağımız boşluğa düşer. Sendeler ve düşmemek için çırpınırız. Eğer olurda düşersek tekrar kalkamamaktan korkarız. Kimi zaman gökyüzünü pencere arkasından izleriz. Aslında araya çekilmiş ince bir set tüm bu telaşımız. Geleceğini bildiğimiz ama geçeceğinden emin olmadığımız dertlerimiz gibi. Ne kadar çabalarsak çabalayalım bocalarız. Yinede kendimizden güç bulur kalkarız. Hayatımın gidişatı beni daha çok korkutmaya başlamıştı. Hiç kimseye belli etmesemde kprkulsrım dört bir yanımı abluka altına aldı. Her an bir yerden patlak verebilir. "Abicim ben geldim. Sen nereye daldın öyle." "Sadece olanları düşünüyorum abi." "Her şey çok karışık. Artık bende ne yapmam gerekiyor anlamıyorum. Bir çıkmaza girdim." "Sakın! Ferda' dan ayrılacağım deme." "Olmuyor Sezen, ben sana yaptıklarını sineye çekemiyorum." "İçin ferah olsun abi benden yana hiç bir sorun yok. Ferda hamile evliliğini devam ettir. Sonra baktın yine olmuyor boşanırsın. İlk hatasında kapı dışarı etmek sana yakışmaz." "Sen gerçekten bir melek olmalısın." "Bırak onu bunu sana bir ley soracağım." "Sor güzelim." "Sence Feza ne düşünüyor?" "Çok zor bir yoldan geçiyor. Ailesi dağıldı. Yıllardır babası bildiği adama olan dağları parçalandı. Her şeye herkese rağmen çok sevdiği kız, kardeşi tarafından öldürülmeye çalışıldı. Darmadağın olmuş bir harabe." "Harabeler zaten dağınık değil midir?" "Görüş açısına bağlı. Benim için normal bir harabe senin için göçük olabilir." "Abi ben buralardan uzaklaşmak istiyorum. Hem kendimi hem de onu çok yoruyorum." "Sen hiç kimseyi yormazsın!" "Uf! Ne hemen celallendin alt tarafı bir müddet gideceğim." "Gitmeni istemiyoruz Sezen." "Neden abi?" "Artık bu yaşadıklarının üstesinden gelmelisin. Kaçma artık savaş. Benim kardeşim çok güçlüdür. Ben eminim bu yaşadıklarını yeneceğinden." "Yinede gitmek istiyorum sadece bir kaç ay." "Bu konuda kararlı gördüm seni." "Olur öyle şeyler abicim. Neyse ben markete gideceğim bir şey istiyor musun?" "Hayır güzelim çabuk git gel." "Tamam abi." Terastan inip vestiyere yöneldim. Yağmur durmuştu. Sadece montumu giyip çıktım. Bahçe kapısından da çıkıp marketin olduğu tarafa yöneldim. Yaklaşık 200 metre gittikten sonra Feza'nın bana seslenmesini duydum. "Sezen?' Ona dönüp konuştum. "Efendim Feza." "Bunu bize tekrar yapma Sezen." "Neyi tekrar yapmayayım?" "Gitme Sezen." Soluğunu düzeltip devam etti . "Sana mutluluğu vaat edemem. Her anında her gününde yanında olurum diyemem. Her zaman senin yolunda yürürüm diyemem. Yapma dersin yaparım. Yeri gelir bir sözümle bin parça ederim bizi. Beklentilerini karşılayamam. Sırf sen istiyorsun diye bir şeyler olsun istemem. Gitme dersin sen daha arkanı dönmeden giderim. Dedim ya sana mutluluğu vaat edemem. Ama seni kendimden bile sakınırım. Seni öyle çok severim ki sevginin anlamını yeniden bulursun. Kötüyü de iyiyide yaşadık seninle. Yeri geldi huysuz oldum. Ama sana hep güldüm. Yine gülerim. Vallahi bak öyle böyle sevmem. Zaten yıllardır yoktun yine gidipte beni bu zifiri karanlıkta bırakma. Sen gidince yağmurlar hep sönük yağdı. Gökkuşağı hep sönüktü. Gözlerim sen yokken zift yeşiliydi. Sen geldin var ya ben, bir hayatım olduğunu hatırladım. Ben, ben senden sonra kardeşimin bile doğru dürüst yanında olmadım. Gitme Sezen'im gitme ki ben yeniden sen gibi bakayım. Ben yeniden sen olayım. Bu okyanus ikimizi birden yutsun. Ya da bırak bende geleyim nereye gideceksen. Yeter ki gökkuşağım tekrar sönmesin. Yağmurlar bizi yeniden ıslasın. Ben bir tek sana varım, senin için varım." "Feza?" Ağlıyordu. Sanki toprağı yağmur yıkamamış gibi gözlerinden yaşlar akıtıyordu. "Kış Papatyam?" "Şey ben markete gidiyorum. Bu kadar sözü sırf markete gidiyorum diye söylediysen ben bahçeye çıkarken bile senden bu sözleri duymak isterim." O da tıpkı benim gibi şaşırmıştı. "Ne" "Sana ne söyledi." "Kim?" "Abim." "Tekrar gidecekmişsin." "Ha, yok gitmiyorum. Sadece biraz uzaklaşmak istediğimi söyledim. Ayrıca ben bir kere o gemiye bindim ve gemi battı. Artık binmem. Çünkü ben artık senin limanın olmak istiyorum. Hep geldiğin." "Hep geleceğim." |
0% |