Yeni Üyelik
31.
Bölüm

Kış Papatyası 25.Bölüm

@semaabakar

Aynı gökyüzüne farklı pencerelerden bakan iki insanız. Birimiz güneşe daha yakın.

 

Feza'nın yanına yaklaştım. Sonra ise elini tuttum. Buna ikimizin de çok ihtiyacı vardı.

"Tamam hadi markete sen de gel. Hiç değilse gittiğim yere götürmüş olayım." Diyip gülmeye başladım. Büyük ihtimalle abim ona söylediklerimi Feza'ya hemen anlatmıştı.

"Sen gerçekten markete gidiyorsun."

"Evet noldu ki?"

"Gerçekten öldüreceğim o Yıldırım'ı. Resmen aklımı kaybediyordum tekrar gideceksin diye."

"Aramızdaki fark bu işte ben ceketimi alır giderim, sen kapıyı kırar gidersin."

"Abin kapıyı yaptıracaktı."

"Parası yokmuş Diş hekimimizin. Çocuklarının hakkını senin kırdığın kapıya yatıramazmış."

"Ferda'yı abine vermeyeceğim."

"Şey bölüyorum ama Ferda hamile biraz geç kalmadın mı bunun için. Hatta biraz değil senin eşeği Niğde de idam ettiler."

"Hadi be hiç mi şansım yok."

"Çık, hiç şansın yok."

"Tamam o zaman bende seni alırım ödeşmiş oluruz."

"Yani sırf ödeşmek için mi evleneceğiz."

"Ha yok sen benim çocuklarımın annesi olacaksın Kış Papatyası."

"Artık sana soğuk değilim."

"Olsun sen benim Kış Papatyamsın."

"Daha onun için bir tur çöl seyahati yapacaksın."

"Neden ben Mecnun'muyum."

"Sen Ferhat'ta değildin ama kapıyı deldin."

"Tamam o zaman bir gece bahçende yatarım. "

"Diyorsun."

"Tabi canım ne sandın."

"İyi bari bizim köpeciği de yanına yoldaş vereyim."

"Hiç almayayım o şeyle hiç anlaşamıyoruz."

Gülmeye başladım. Biz ne ara buraya gelmiştik.

Gözlerinin içine baktım. Yıllardır söylemek istediğim o iki kelimeyi sıraladım."Seni seviyorum." Ardından ise tepkisini bekledim.

Beni kucağına alıp bağırmaya başladı."Seni seviyorum. Seni çok seviyorum Sezen." Etrafımızda dönemeye başladık. "Duy beni Karayağız Mahallesi Evleniyorum."

"Midem bulandı indir beni."

"Tamam Kış Papatyam indirdim." Diyip yere bıraktı.

"Sana evleneceğiz dediğimi hatırlamıyorum."

"Evlenmeyeceğiz de demedin."

"Öyle mi olmuş."

"Evet öyle oldu üç maymun."

"Ee ama sen şimdiden bana hakaret etmeye başladın."

"Bak işte lafı nereden alacağını çok iyi biliyorsun sen. Hadi gel markete sonra gideriz biraz şu bankta oturalım." Dedi ve az ilerimizde olan bankı işaret etti. Banka geçip oturduk. Aramızda sessizlik oluştu. Bu sessizliği bozan Feza oldu.

"Sen defterin arasında kurutulmuş papatyaydın ben ise o defter. Seni her zaman içimde var ettim. Kimsenin senden haberi olmadı. Bir tek ben bildim seni. Mis kokularını her zaman bende var ettin. Yine seni defterimde saklamak istiyorum hiç kimse görmesin diye. Seni alıp defterimin en güzel sayfasına yar etmek istiyorum. Ben, ben bir tek seni istedim ve halende istiyorum. Gel artık Sezen bize izin ver. Sen ben değil artık biz diye yazılalım defterimde. Evlen benimle Sezen. Kimseyi düşünme sadece bizi düşün ve evlen benimle. Ben zaten yıllar önce seninle evlendim. Sende benimle evlen."

Gülümsedim. Belki de bu hayatımın en içten gülümsemesiydi.

"Yıllar önce o dut ağacının altında gözlerini ilk gördüğümde bende seninle evlendim Feza."

"Kız gel işte resmiyete dökelim ne inat ettin." Gözlerinin içinde bahçeleri gördüm.

"Ben mi inat ettim." İnanmaz gözlerle ona baktım.

"He ya sen inat ettin. Ne vardı ilk evlen benimle dediğimde kabul etseydin."

"Bi kere sen onu bana değil abime dedin."

"Yok hayır ben onu sana dedim."

"Peki ya abim."

"O yumurtadan çıktı. Eğer o gün sana dediğimi söyleseydim bugün burda olmazdım."

"Neden ki"

"Abin beni öldürürdü de ondan."

"Abim öyle biri değil."

"Ağzımı bozmak istemiyorum. Abin tamda öyle biri." Bunları söylerken yüzünü buruşturuyordu.

"Sana bir şey mi yaptı?"

"Sana ilk Kış Papatyası dediğim günü hatırlıyor musun?"

Bu söylediğinden sonra gözlerim direkt o anları buldu.

 

Her kış olduğu gibi Ferda ile kar topu oynamak istemiştik. İkimiz oynayınca sıkıcı olur diye abilerimizide yanımızda istemiştik. Ferda kendi abisi ile takım olmak istememişti. Bu sefer karışık oynayalım demişti.

Şimdi ise Feza ve ben abimlerden saklanıyorduk. Aramızda bir süre sessizlik oldu. Sonra ise Feza elini açıp tenine değdikçe eriyen kar tanelerini seyretmeye başladı. Gözlerini kar tanelerinden çekip gözlerime sabitledi.

"Kar taneleri aynı papatyalar gibi." Gözlerinde ki ışıltı anbean okunuyordu.

"Nasıl?"

"Papatyalar koparıldığında ölür ve ölünce de kokar. Kar taneleride bulutlardan koparılıp yer yüzünde can bulup toprakta ölür ve toprağa güç verir."

Devamını getirmesini ister gibi gözlerine baktım. Ne demek istediğimi anladı ve devam etti.

"Bu konun seninle doğrudan alakası var."

"Nasıl oluyormuş o?"

"Sen hem kar tanelerine benziyorsun hem de papatyalara."

"Ben mi?"

"Evet sen. Kar taneleri kadar soğuk, papatyalar kadar güzelsin Kış Papatyası."

"Te- teşekkür ederim."

"Etme, teşekkür etme çünkü şimdi sana söyleyeceğim şeyden sonra abin ve Ferda'dan önce beni kara sen gömersin."

"Söyleme o zaman."

"Çık, söylemessem dert olur. O dert boynuma dolanır ölürüm felan."

"Tamam söyle."

" Benimle evlensene sen."

"Anlamadım"

"Acıdı oğlum ya niye o kadar yakından atıyorsun ki."

"Sen onu kime dedin." Kalkıp abimin karşısında durdu..

"Sana dedim benim uzun boylu pandam. Bulmuşum senin gibisini kaçırırmıyım hiç " tuhaf bir şeye bakarmış gibi ona bakmaya başladım. Sonra abim sinirle söylendi.

"Yürü git lan ben senin pandan felan değilim."

"Onu deme işte deme." Bunu söylerken gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. Abim yüzünü buruşturdu.

"Midemi bulandırıyorsun Feza."

"Yok pandam o mutluluktandır. Sen bundan sonra Feza'nın pandasısın."

Tamam bir şey söyleyecektim ki abim onu kara gömdü. Aradan bir kaç saniye geçince Feza bağırmaya başladı.

"Ulan öküz, ulan öküz kırdın lan bacağımı. Kalk üzerimden." Yüzünü ekşitiyor bacağını ovuyordu. Abim gerçektende bacağına zarar vermişti. Hızla gidip yanına çöktüm.

"Bakmama izin ver."

"Kalk kız ordan ben bakarım bu kualanın bacağına."

"Hem adamın bacağını kır hemde kıskan abi."

"Çok konuşuyorsun çekil kenara." Diyip beni itti.

"Yav hadi bana zarar verdin anladık kızdan ne istiyorsun öküz herif."

"Sus Feza kırılmadıysa bile ben şimdi kıracağım." Abim Feza'nın bacağını açıp bakmaya başladı." Bu morarmış kalkta hastaneye götüreyim seni."

"Hiç kalkamam al sırtına taşı arabaya. Sen kırdın sen telafi et."

"İyi lan gel buraya." Abim onu sırtına alıp arabaya doğru ilerledi. Feza cebinden anahtarı çıkarıp bana verdi. Kapıyı açıp abimin onu yerleştirmesini izledim. Bu süre zarfında gülme isteğim gelmişti en sonunda engel olamayım kahkaha attım.

Abim kötü kötü bakıp "Buna da eğlence çıktı. Geç kız eve biz gider geliriz." Beni kenara itti.

"Sen gerçekten öküzsün biraz nazik ol abi ya."

"Hadi hadi sen ailelerimize haber verirsin. Ha bir de Ferda arka bahçede kaldı halen saklanıyor. Üşümesin onu da al eve geç."

"Tamam tamam hadi görüşürüz."

 

"Eee hatırladın mı?" Bir gülümseme yer aldı yüzümde.

"Evet hatta o gün abim yanlışlıkla bacağını kırmıştı."

"Hah! İşte o öyle olmadı. Abin sana benimle evlen dediğimi duyduğu için bacağımı kırdı. Hatta hastanede de tehtit etti beni."

"Gerçekten mi?" Abim bile isteye Feza'ya zarar vermişti.

"Evet ama olsun. O günden sonra bir daha kötü bir şey söylemedi ya da yapmadı."

"İnanayım mı. Çünkü abimden bahsediyoruz. Sağı solu belli olmayan bir patates. Bir kere yaptıysa bir daha yapar."

"Sen halen patates diyor musun abine."

"Evet diyorum."

"Eee bana da bir evet dede evlenelim."

"Biz yine konuları çorba yaptık."

"Neli yaptık çok acıktım ben."

"Papatyalı" diyip gülmeye başladım. Yüzünü iğrenirmiş gibi yapıp konuştu.

"Sevmediğim pırasa çorbasını desen daha az iğrenirdim."

"Öyle deme denemeden bilemeyiz."

"Sakın deneyeceğiz deme."

"Yok ya ne denemesi şaka yapıyorum." Birlikte markete gitmeye başladık.

Yıllar önce küçük bir tohumdan ekilmiş meyve ağacı artık mahsullerini vermişti. Ben artık tamamen Feza'nın Kış Papatyası olmuştum.

Loading...
0%