Yeni Üyelik
36.
Bölüm

Kış Papatyası 28.Bölüm

@semaabakar

Sağ ve sol gözünden birer damla düşür toprağa,

Sonra uçuruma dön ve bağır,

Ben içimdeki kötülüğü öldürdüm,

Herkese ve her şeye rağmen.

 

Abimle birlikte hastaneye geçtik. Feza kazadan dolayı bir gün müşahede altında tutulacakmış.

Abim yemek işini halletmek için kantine indi. Yaklaşık on dakikadır bizde Feza ile birbirimize bakıyoruz. Konuşmak için neyi bekliyordu acaba? İnatsa inat asla konuşmayacağım.

"Sezen sence de söylemen gereken bir şey yok mu?"

"Oda bir hastaneye göre fazla geniş değil mi?"

"Konuyu saptırma da üstüne yok."

"Ne söylememi bekliyorsun?"

"Özür dilemelisin."

"Sebeb?"

"Senin yüzünden burada olduğum için olabilir mi? Ne vardı yani kapıyı açsaydın."

"Özür felan dilemeyeceğim."

"Bende seninle konuşmayacağım."

"İyi tamam konuşma." Ayaklanıp kapıya yöneldim.

"Nereye gidiyorsun sen?"

"Evime gidiyorum?"

"Evin neresi?"

"Omzun" geri dönüp ona sarıldım.

"Sezen sen çok tuhaf davranıyorsun."

Omzuna vurup "Sensin tuhaf!" Dedim.

"Ah! Acıdı ya elin neden bu kadar ağır."

"Omzuna ne oldu?"

"Kaza esnasında kapıya çarptım önemli bir şey yok."

"Doktora gösterdin mi?"

"Evet sadece incinmiş. Tıpkı kalbim gibi."

"Kalbinde ne var ki?"

"Sen varsın." Tekrar omzuna vurdum. "Çürüttün omzumu."

"Sende böyle yapma."

"Ne yapıyorum ?"

"Fazla romantiksin ve bu çok-" duraksadım çünkü başıma ağrı girmişti.

Feza yüzümü ellerinin arasına aldı. "İyi misin?"

"İyiyim sorun yok. Biraz başım ağrıyor o kadar."

"Hastanedeyiz baktıralım mı?"

"Neye baktırıyoruz arabana mı?"

"Özür dilerim sen yanlış anladın."

"Sana az önce romantiksin mi dedim ben?"

"Evet öyle söyledin."

"Tamam şimdi onu geri alıyorum."bir müddet ikimizde yine sessiz kaldık."Feza?"

"Efendim Kış Papatyam."

"Ferda'nın sorunları olduğunu biliyor muydun?"

"Aynı evin içinde nasıl farkına varamadım inan bilmiyorum. Ben kendi kardeşime kör kalmışım."

"Bir tane kutu verdi bize."

"Ne kutusu verdi?"

"O adamınmış. Siz ev değiştirirken ondan saklamasını istemiş. Bugün bize verdi."

"Ne varmış içinde?"

"Açamamışlar."

"Açamamışlar?"

"Şey ben biraz uyumuşum da yoktum yanlarında."

"Ama sen gündüz uyumaktan nefret edersin geceleri uykun bölünüyor diye."

"Arada bir olur öyle şeyler. Ben çok acıktım ya abim nerde kaldı acaba."

"Akşam yemeği yemedin mi?"

"Yedim."

"Yinede acıktın mı?" Sorgulayan bir kaç bakış attı.

"Evet nolmuş ki?" Dedikten sonra bende ona umursamaz bakışlar attım.

"Yok, bir şey olmamış. Gelir şimdi abin." Gözlerini kapattı.

"Uyuyacak mısın?"

"Uyumamı mı isterdin?"

"Sen bilirsin." Abim odaya daldı. Hiç istifimi bozmadım.

"Ağır ol arkadaş bu ne hız."

"Kalk kız ordan."

"Hayır kalkmıyorum."

"Sezen sana kalk dedim."

"Elindekileri masaya bıraksana bir dakika."

"Tamam bırakıyorum." Elindekileri masaya bırakınca Feza'nın arkasında ki yastığı yüzüne attım.

"Defol evine git." Yastığı yerden alıp bana atmaya yeltendi.

"At, at bakalım sonra noluyor."

"Ben sadece şaka yapmak istedim. Siz ikiniz neden bu kadar gerginsiniz ki?"

"Odaya kapı tıklatmadan daldığın için olabilir mi?"

"Siz ne yapıyordunuz?" Feza öksürmeye başladı. Bende tam tersi gülmeye başladım. " Siz yoksa?"

"İki saattir ne anlatıyorsun abi?"

"Siz artık sevgili mi oldunuz?"

"Bu denyoyla mı? Hayır olmadık."

"Ne demek olmadık. Kız sen gerçekten çok inatçısın. Sabah he dedin ya."

"Feza ben sana sabah 'he' mi dedim."

"Yok evet dedin anlatırken öyle çıkmış ağzımdan."

"Sen ne ara bu kadar vizyonsuz oldun arkadaş."

"Yıldırım beni çıldırtma sensin vizyonsuz. Ben Sezen'in yanında kendimi rahat hissediyorum ve istediğim gibi konuşuyorum. Zoruna mı gitti panda."

"Sen kime panda diyorsun?"

"Sana başka kime olacak."

"Bir benim fit vücuduma bak, bir de dön kendine bak."

Çok uykum gelmişti. Gözlerimi kapattım ve kafamı iyice Feza'nın omzuna yerleştirdim. Ellerini yüzüme dokundurdu. "Sen uyuyacak mısın Sezen?"

"Hmm." Sadece mırıldandım.

"Çok tuhaf davranıyor. Ya uyuyor ya da gergin. Bir şey var sırf ilaç yüzünden böyle olmaz ki."

"İlacın ne olduğunu öğrendiniz mi?"

"Olaylar çok karışık aslında Ferda ilacın ne olduğunu bilmiyormuş. Babası ona Sezen'i sormuş. O da kriz geçirdiğini ve sürekli dalıp gittiğini anlatmış. Babası da onu bir sahafçıya göndermiş. Sezen'e yüksek dozda antidepresan vermişler."

"Bu resmen bilerek intihara sürüklemek." Sesi çok kırılgandı. Olanlar için kendini suçluyor olmazdı? Sonra yüzüme bir damla düştü. Hemen kafamı kaldırdım. "Sen uyumayacak mıydın?"

"Sen neden ağlıyorsun?"

"Sana geç kaldığım için." Yüzünü küçük ellerimin arasına aldım. Sağ ve sol gözündeki yaşları sildim. Daha sonra ise yanağını öptüm.

"Hayır, ben sana erken gelemedim."

"Bu görüntüyü daha fazla izleyemem madem uyumuyorsun hadi yemek yiyelim."

"Siz yiyin ben aç değilim."

"Ama sen daha 15 dakika önce aç olduğunu söyledin."

"Hatırlamıyorum. Söylemişimdir. Ama şimdi aç değilim."

"Sezen senin B12 mi eksik?"

"Ben ne bileyim abi. Hem sen niye buradasın. Belki ben Feza ile yalnız kalmak istiyorum."

"Sezen haklı bende onunla yalnız kalmak istiyorum sen evine git çocuğuna bak." Sonra kapı tıklatıldı. Feza 'gel' dedikten sonra içeri girdi. Gelen Ferda idi. İyi insan lafının üzerine gelir derlerde bu şimdi ne oluyor anlamadım.

"Abi iyi misin?" Sesi çatallaşmıştı.

Feza yüzünü bana döndü. "İyiyim." Kardeşine karşı fazla kırılgan olmuştu.

"Abi lütfen bana yüzünü çevirme."

"Neden Ferda? Neden her şeyi bildiğin halde bana anlatmadın?"

"Anlatmayı çok istedim ama annem izin vermedi. Zaten bende Sezen ablayı suçladım. Nasıl gelip anlatsaydım."

"Haddini çok aştın Ferda."

"Beni affetmeyecek misin?"

"Sezen seni affedene kadar yoksun." Ağlamaya başladı. Hamilelikte olur böyle şeyler herhalde.

"Neden ağlıyorsun ki? Ben seni affettim. Yani onlarda seni affetti."

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. "Nasıl bu kadar kolay affedebiliyorsun ki?"

"Bilmem. Belki de benim için zihnimde tutacak kadar değerli değilsindir." Sonra durdum. "Neden hepiniz öyle bakıyorsunuz?"

"Sen az önce ne söyledin?"

"Ferda'nın umrumda olmadığını söyledim Feza."

"Sen ilk defa kendini düşündün."

"Fazla abartmıyor musun?"

"Hayır abartmıyor o haklı sen bunca zaman sonra ilk defa kendini düşündün."

"Ya Allah akıl fikir versin size. Ben kendimi düşünmesem ölürdüm herhalde. Dışa yatsıtmıyorum diye kendimi düşünmemiş mi oluyorum anlamadım ki."

"Bak bu ilaç bu yönden işe yaramış. Sen artık kendin için bir şeyler yapıyorsun. En önemlisi sen artık Feza'ya adım atabiliyorsun."

"Ee o zaman alkışla karını. Sebeb olduğun şey çok güzel felanda de."

Ferda odanın kapına yöneldi. Sözlerim ağır gelmiş olmalıydı. Kapıyı açıp çıkmadan önce abisine baktı. Yalnız kalmaması gerekiyordu. Bu psikoloji bende olsa kendime zarar verirdim.

"Nereye gidiyorsun geç otur." Abim benden önce davrandı. Sanırım o da bunun olmasından korkuyordu. Sözünü ikiletmeden tekrar kapıyı kapatıp sandalyeye geçip oturdu.

"Yıldırım sen karını alıp gitsene. Ben Sezen ile yalnız kalmak istiyorum. Biz artık hep yalnız kalmalıyız."

"Olmaz! Evlenmeden olmaz!" Abimin ani çıkışına gülmeye başladım. "Sanada eğlence çıktı." Gülmeyi bırakıp ciddi bir yüz ifadesi takındım. "Lütfen gülmeye devam et abicim. Ben sen gülme diye öyle söylemedim. Yıllardır zaten üzgünsün. Artık hep gül."

"Hıhı denerim."

"En kısa zamanda evleneceğiz." Aniden Feza'ya döndüm. Burnumu kafasına çarptım.

Burnumu ovalayarak "Sen iyice saçmaladın." Dedim.

"Bencede iyice saçmaladın. Ben kardeşimin yanındayım sana gerek yok.."

"Sen karışma Yıldırım. Sen de duydun beni, ben artık sensiz adım dahi atmak istemiyorum. Bir de o adam dışarıda başıboş gezerken asla."

Sevdiğin yanındaysa gözü kapalı aşarsın bu yolları. Benim hatam her şeyi başta ona anlatmamaktı. Tek bir kişi inanmadı diye herkesi inanmayacak sanmamdı. Benim şansım bunca zaman bu yolları tedirginlikle aşarken şimdi gözü kapalı aşacak olmaktı.

​Feza artık gelmekten asla sıkılmayacağım limanımdı. Feza benim için her şeydi.

 

​​

​​​

Loading...
0%