Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Kış Papatyası 29.Bölüm

@semaabakar

Hezeyana uğramış bir kuş gibiyim,

Yerle bir olmuş bir tarla,

Bakıma muhtaç bir sokak kedisi,

Ölüme gün sayan yaşlı bir benden,

Ben en çokta sen gibiyim,

Yarını hiçbir zaman düşlemeyen.

 

Hep birlikte yemek yedik. Daha sonra hem hava almak hemde çay almak için Feza'nın yanından ayrıldım. Hastanenin bahçesine çıkıp boş bir yere oturdum. Kafamı kaldırıp yıldızları izlemeye başladım.

Bir bilinmezliğin içinde kayboluyorum. Ucu bucağı olmayan, her yeri hatıralarla dolu bir dünyada ben kayboluyorum. Yolum harlanmış kömürlerden ibaret. Gitsem canım yanıyor, kalsam canım çıkıyor.

"Sevdiğini içerde bırakıp burda ne yapıyorsun?" Kafamı gökyüzünden yere çevirdim. Abim yanıma oturmuştu.

"Biraz hava almak istedim."

"Peki neden yıldızlara bakıp ağlıyorsun?" Elimi gözlerime götürdüm. Ne ara ağlamaya başlamıştım ki.

"Hayır ağlamıyorum gözlerim sulanmış olmalı."

"Ses tonun neden böyle."

"Aciz gibi mi?"

"Sezen abicim sen aciz felan değilsin. Bırak artık şöyle düşünmeyi. Kim ne derse desin. Bırak sen onları. Bana bak, ben ne diyorum ona bak. Kimse sana benden daha yakın olmaz. Sen kendi ayakları üzerinde durmuş harika bir insansın."

"Kime göre? Bu sadece senin için böyle."

"Feza, oda benimle aynı düşüncede. Az önce içeride ne dedi biliyor musun?"

"Ne dedi?"

" 'Kendini koruyamamak acizlik değil, asıl acizlik sevdiğine yetememektir. Ben Sezen'e yetemedim' dedi. Feza haklı asıl aciz bizleriz. Seni koruyamadık. Asıl aciz sana bunu yapanlar. Lütfen artık kendini üzme. Sen üzülüyorsun, bizim dünyamızın ışıkları sönüyor."

"Yıldızlar var."

"Ama sen yoksun."

"Sen iyice duygusala bağladın kalk gidiyoruz. Babalık hormonları varda benim mi haberim yok acaba."

"Sezen yarın Erkan'a uğramadan sakın bu hastaneden çıkma."

"Hadi hadi uzatma. Çay alıp gidelim. Sevdiğim beni bekler."

"Sen çay al çık. Ferda arabada biz eve geçiyoruz."

"Aa ne çok üzüldüm. Keşke kalsaydınız."

"Yeminle sen iyice bozuldun."

"Sensin bozuk."

"Gitte bekletme sevdiğini."

"İyi geceler abi."

"İyi geceler güzelim." Yanağıma bir buse bırakıp gitti. Bende kantinden çay alıp Feza'nın yanına çıktım.

"Çok beklettin neredeydin?"

"Biraz hava aldım. Sonrada bize çay getirdim."

"Hadi gel yanıma. Uzak olma bana." Yanına geçip oturdum. Elimdeki diğer çayı ona uzattım.

"Abimler neden gitti."

"Kovdum."

"Çok ayıp Feza neden böyle bir şey yaptın?"

"Sıkıldım. Ben artık senin yanımda olmanı istiyorum. Başkası yanımda kalabalık yapmasın."

"Biri kardeşin, diğeri de yıllardır arkadaşın."

"Olabilir ben yanımda yıllardır sevdiğimi istiyorum. Onları napayım."

"Hiç bir şey yapma Feza!"

"Hemen parlama yahu. Hem sen bunca zaman Türkiye'deymişsin neden herkes İsviçre'de olarak biliyor?"

" 4 sene boyunca Sinop'ta durdum. Geçen sene İsviçre'ye gittim. Burdan ilk gittiğimde de oraya gitmiştim. Sadece bir ay kalıp Sinop'a geçtim."

"Neden?"

"Bizimkiler uzakta olmamı istemediler."

"Bana neden anlatmadın?"

"Annen bana inanmadı aksine beni suçladı. Sende inanmaz beni suçlarsın diye korktum."

"Sana bu güveni veremediğim için çok üzgünüm. Keşke diyorum en başından bilseydim de her anında yanında olsaydım."

"Keşkelerle bir yaşam sürdüremeyiz."

"Haklısın."

"Önemli olan sonuç. Biraz zor oldu, yorucu oldu ama yanımdasın. Keza olmasan bile bana inanman benim için bu dünyadaki en değerli şey."

"Yaralarını görüpte inanmasaydım kendimden utanırdım. Eğer sana değilde başkalarına inansaydım ben sevgimden şüphe ederdim. Bunca yıl sadece seni tanıdığımı düşünmüş olurdum. Ben hep bir adım arkandaydım Sezen. Kiminle ne yaptığını, kiminle nasıl konuştuğunu hep gördüm. Eğer böyle bir şeyde senin suçlu olduğunu düşünseydim ben en çok kendime ihanet etmiş olurdum."

"Seni seviyorum, seni iyi ki seviyorum."

"Seni seviyorum. Her zaman dediğim gibi ben sana, senin için varım."

"Sana, senin için varım." Gülümsedim. Sahi bu aralar ne çok gülümsüyordum.

​​​​​​Feza'ya yaklaştım. Yanağına ufak bir buse bırakmak istedim ama sadece istedim. Yapamadım çünkü kapı açıldı.

"Feza çok geçmiş olsun. Duyunca hemen koşup geldim."

"Ya şurada biraz romantizm yapalım dedik ne istiyorsunuz bizden arkadaş. Kapısız yerden mi çıktın bari kapıyı çal." Feza kızın gelmesinden hoşnut olmamıştı. Aynı benim olmadığım gibi.

"Anlamadım."

"Diyorki gecenin bu saati seni sıcak yatağından mahrum bırakan ne?"

"Anlamıyorum."

"Feza bu kız sağır mı yoksa biz mi bir şeyleri anlatamıyoruz."

"Anlamadım valla. Neden geldin Yade?"

"Kaza yaptığın için geldim."

""Valla bacım zahmet etmiştin ben Feza'nın yanındayım. Hadi sen evine geri git."

"Bu nasıl üslup?"

"Yade Sezen kiminle ne konuşacağını iyi bilir bu yüzden sorun sende. Gece yarısı benim kaza yapmam seni neden ilgilendiriyor ki?"

"Sana olan duygularımı biliyorsun."

"Yani?"

"Yanisi mi var Feza. Ben senin yanında olmak istiyorum."

"Ama ben istemiyorum."

"Anlamadım."

"Feza bu kız kim bilmiyorum ama belli ki sorunları var. Dur ben anlatırım sen yorulma."

"Anlat Kış Papatyam."

"Kış Papatyam mı?"

"Beğenemedin mi nasibetsüz?"

"Sezen!"

"Küfür etmedim kiraz yanak. Ecük sakin ol."

"Köylü mü bu kız?"

"Gıdırım oldum bak şimdi!"

"Ne güzel şive yapıyorsun sen öyle. Gel bir öpeyim yanağından."

"Az ötede dur. Bacım sende geldiğin gibi geri git. Hayır yani sizi istemeyen insanlara neden sırnaşırsınız anlamıyorum. Evli baraklı adama göz mü koydun sen?"

"Feza evli değil."

"He sen çok biliyon. Bende zaten burda yokum."

"Yade gece gece seninle uğraşamam hadi evine git. Zaten daha yeni başbaşa kaldık bi de senin gitmeni bekleyemeyiz."

"Yarın işte görüşelim o zaman."

"Yok yarın gelmiyor işe. Nikahımız var sende işe gitme gel." Feza bana ciddi olup olmadığım konusunda uzunca baktı. Ciddi olmadığımı anlayınca ise istifini bozmadan Yade'ye yöneldi.

"Evet, evet yarın evleniyoruz. Yıldırım aşkıyla yani şey yıldırım nikahı ile."

Yade geldiği gibi geri gitti.

"Bu neydi şimdi?"

"Bilmiyorum Kış Papatyam bende aynı senin gibi düşünüyorum."

"Yarın evlenmiyoruz gitsin diye dedim."

"Biliyorum. Çok ısrar ediyorsan evlenede biliriz."

"Hayır kiraz yanak evlenmiyoruz."

"Ama neden?"

"Hemen evlenemeyiz."

"Neden?"

"Hastayım ben."

"Nede- ne hastası?"

"Bipolar oldum ya." Feza gülmeye başladı. "Acaba neye güldüğünü sorabilir miyim?"

"Sorabilirsin."

"Feza!"

"Tamam tamam kızma."

Doktor geldi. Kontrol yaptıktan sonra "Feza bey iki saat sonra çıkış yapabilirsiniz. Herhangi bir sorun gözükmüyor. Her ihtimale karşı biz altı saati doldurmuş olalım." Dedi.

"Tamam teşekkür ederiz." Sonra geri gitti. Başımı Feza'nın omzuna bıraktım. "Uyuyacak mısın?"

"Hayır uyumayacağım. Ama sen yinede konuşma."

"Neden?"

"Kalbinin sesini dinlemek istiyorum."

"Peki sen nasıl istersen."

Yıllardır aradığım huzura nihayet kavuşmuştum. Feza peşinde koşmaktan hiç vazgeçmeyeceğim huzurum oldu. Ne kadar sürer bu huzur bilmiyorum. Tek bildiğim yıllarca sürmesini istediğim.

 

​​​​​

Loading...
0%