@semaabakar
|
Sevmek tıpkı eceline susamış balık gibiydi. Kendi türünden olan köpek balığına malup olmak gibi. Ben ise tüm bunları göze almış kış papatyasıydım. Kışın dondurucu soğuğunda kapıda kalmış.
Gözlerimi evde kendi yatağımda açtım. En son hatırladığım kadarıyla Feza'nın omzundaydım. Bu nasıl uyumaktır ki buraya kadar geldim. Her gün bir ilke imza atmaya devam ediyorum. Odamın kapısı çaldı. "Gel" diye seslendim. "Kalkacak mısın kızım?" "Yanıma gelsene anne." Annem yanıma gelip oturdu. "Bir sorun mu var?" "Sorun sensin Sezen?" Neden bana seni yükseltme gereği duymuştu ki. "Anne ne olduğunu söyler misin?" "Elin adamının omzunda neden uyuyorsun? Evli değilsiniz, başka bir şey değilsiniz orda ne işin var. Kalk artık evine gel." Ben zaten evde değil miydim? Feza elin adamı değildi. Annem neden böyle davranıyor ki? "Feza elin adamı değil anne. Biz evlenmeye karar ver-" Sözümü tamamlamadan yüzüme tokatı indirdi. Aniden irkildim. Rüya mıydı? "Sezen iyi misin güzelim." Kafamı kaldırdım. Halen Feza'nın yanındaydım. Bir hışımla kalkıp ondan uzaklaştım. "Sezen korkutma beni sorun ne?" "Bu doğru değil." "Doğru olmayan ne?" "Yakın olmamız. Bu doğru değil çünkü." "Çünkü ne Sezen?" "Evlenmeliyiz, kesin kararım evlenemeyiz. Anneme ve babama bunu haber vereceğim. Yıldırım nikahımıydı neydi o. Hemen evlenelim." "Allah be!" Feza ayağa fırladı. "Feza napıyorsun bir yerine bir şey olacak." "Hiç bir şey olmaz hadi gidelim sıkıldım zaten burdan." "Nereye gidiyoruz?" "Önce eve uğrayıp üzerimizi değiştirelim sonra gidip evlenelim." "Saaate baktın mı?" "Evet saat şuan beş, eve gidene kadar altı olur, evde oyalanır dokuzda nikah dairesine gideriz." " Sen ne ara plan yaptın?" "Sen uyurken. Uyandığında seni ikna edecektim. Ama sen rüyanda çoktan ikna olmuşsun." Birlikte hastaneden ayrıldık. Eve geldiğimde anne ve babam sabah namazı için kalkmışlardı. Onlar namazını kılarken bende mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Feza üzerini değiştirip geleceğini söylemişti. "Günaydın güzelim." Babamın sesini duyunca hemen ona döndüm ve gidip sarıldım. "Günaydın babacığım." "Nasılmış bakalım benim hamarat kızım?" "İyiyim baba, hatta bugün çok iyiyim." "Ne oldu anlat bakalım." "Feza" "O kerata naptı da mutlu etti benim kızımı?" "Evlenmeye karar verdik baba." "Allah be!" Benden ayrılıp içeriye ilerledi. "Baba nereye gidiyorsun Allah aşkına." "Hey! Uyanın artık kızım evleniyor. Bir baba olarak daha başka ne isterim ki." Geçip koltuğa kuruldu. Evlenen bendim ama mutluluğunu doruklarda yaşayan babamdı. "Sezen gerçekten mi?" Annemin gözleri bile ışıl ışıl olmuştu. "Evet, hatta bugün hemen evleniyoruz. Bu kadar mutlu olduğunuza göre bunda sorun yok." "Ama biz sana düğün yapmak istiyoruz." Onları hayal kırıklığına uğratamazdım. "Haftaya yaparız. Biz önce evlenelim." "Haldun, duydun mu yaparız dedi?" "Duydum hanım duydum. Hazırlıklara başlayalım. Hiç bir şey eksik kalsın istemiyorum." "Sabah sabah derdiniz ne evde bağırıp duruyorsunuz?" "Kardeşin evleniyor oğlum." "Hadi be! Kurtuluyormuyuz bundan?" Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. İstem dışı gerçekleşen bir şeydi."Sezen, abicim neden ağlıyorsun. Özür dilerim ben sadece şaka yapmak istemiştim." Yanıma gelip bana sarıldı. "Ağlama lütfen. Özür dilerim böyle söylememeliydim." "Sorun yok." Yanından geçip odama çıktım. Kendimi banyoya kilitledim. Bağıra bağıra ağlamak istiyordum. Ağlamamda zaten git gide artıyordu. "Sezen abicim lütfen aç kapıyı." Onu umursamadım. Ondan kaynaklı bir şey değildi bu. Daha şiddetli ağlamaya başladım. "Sezen korkutma bizi aç şunu." "Git burdan." "Abisinin güzeli neye bu kadar üzüldün söyle lütfen." "Sana git burdan dedim." Gözümden yaş hiç eksilmiyordu. Yılların birikimi kendini göstermişti. "Sen ordan çıkana kadar burdan asla ayrılmayacağım." Durdum. O ağlıyordu. Benim yüzümden abin ağlıyordu. Her şey benim yüzümdendi. Tüm sorun bendim. Herkese zarar veren bendim. Feza'ya zarar veren bendim. "Benim, tek sorun benim. Sizi mutlu edemiyorum. Tek sorun benim." Hem ağlıyor hem de bağırıyordum. "Ben olmasaydım siz mutlu olurdunuz." Banyoyu dağıtmaya başladım. "Sezen sakın! Sakın kendine bir şey yapma. Duydun mu beni sakın. Eğer böyle bir şey yaparsan seni asla affetmem." Onu algılayamıyordum. İçimdeki canavara dur diyemiyordum. Bir şey yapmam lazımdı. Bu içimdeki yangın geçmeliydi. Gözüme duvardaki ayna çarptı. Geçen sefer rahatlamıştım. Yine kırmalıydım. Hızla aynaya yumruk attım. Ayna büyük bir gürültüyle kırıldı. "Sezen, Sezen! Yalvarırım aç şunu. Kırmak zorunda bırakma ne olursun aç." Açmadım. Yere oturdum. Kırılmış cam parçalarından kendimi görebiliyordum. Yıkık, harabe bir ev gibiydim. Acizdim. Kendimi koruyamayacak kadar acizdim. Sinirle cam parçalarını dağıttım. "Sezen kızım ne olursun aç şu kapıyı." "Gidin burdan. Ben acizim. Gidin lütfen." "Sezen annecim aç kapıyı sadece ben geleceğim yanına." Annem bana iyi gelirdi. "Diğerleri gitsin." "Ta-tamam kızım onlar gidecek." Duyduklarına inanamamıştı. Ses tonu bunu ayan beyan gösteriyordu. "Hadi kızım aç kapıyı onlar gitti." Kapıyı açar açmaz anneme sarıldım. Saçlarıma buseler bıraktı. "İyi misin kızım?" "Değilim. Hiç iyi değilim ben anne. Ne olursun bir şey yap. İçimdeki yangını söndür." Daha sıkı sarıldı. "Geçecek kızım. Hepsi geçecek o adam bulunacak. Sevdiklerine zarar vermeyecek korkma." Annem bunu nasıl anlamıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Sen bunu nasıl anladın anne?" Ağlamam durmuştu. "Ben senin annenim. Endişelerini gözlerine bakınca görebiliyorum. Sen o adam hapisten çıktığından beri hep endişe dolu gözlerle etrafa bakıyorsun. Kendine bile itiraf edemedin değil mi korktuğunu?" "Edemedim. Bu kadar güçlü değilim." "Aslında sen güçlüsün. Sadece bunun farkında değilsin." "Peki farkına nasıl varacağım anne?" "Korkularının üzerine giderek. Emin ol bunu yapmaya başladığında sende gücünün farkına varacaksın." Yanaklarını öptüm. "Bence benim gücüm sensin. İyi ki varsın anne." "Gelebilir miyiz?" Abim çekingen bir üslupla sormuştu bunu. Kolumu açtım. "Ee gel madem." Seri adımlarla gelip oda bize sarıldı. Ardından da babam gelip sarıldı. "Sizi üzdüğüm için özür dilerim." "Bir an ağlaman hiç bitmeyecek evi sel alacak sandım." "Sus sen patates." Sonra kapıda duran Ferda'yı gördüm. " Ferda, lütfen uzakta durma yanımıza gel." Gözleri ışıldadı ama gelmekte terettüt ediyordu. Ben onun yanına gittim ve sarıldım. "Hataların yüzünden seni asla dışlamam. Sen artık bizim ailemizdensin. Yiğenimin annesinin. Hep bizimle olacaksın." Sarsılarak ağlamaya başladı. "Ay! bi de sen ağlama lütfen. Zaten Sezen'i zor susturduk. Sende başlama." "Abi!" "Ne var be!" "Sen tam bir patatessin." Bu söylediğim Ferda'nın hoşuna gitmişti. Gülmesini duydum. Hemen ona baktım. "Gülüncede ne güzel oluyormuşsun sen." Utanmıştı. "Neyse ben elimi yüzümü nerde yıkayacağım. İçerisi viran oldu." Abim gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun acaba?" "Bu duygu değişimlerin çok komik. Ayrıca ellerinin farkında mısın?" "Ellerime ne olmuş?" Dedikten sonra ellerime baktım. Kanlar kurumuştu elimde. "İyi hadi gel temizle ellerimi." "Kabak yine benim başıma pa- tamam yaparım. Sen şimdi buna da ağlarsın." "Yıldırım!" "Tamam baba ya kızma." "Hadi işinizi halledin kahvaltı yapalım. Nikah işine geç kalmayalım." "Kim evleniyor ki" "Şey Ferda-" "Neyden çekiniyorsun acaba Sezen. Abin ve kardeşim evleniyorlar Ferda." "Ama abim evlenemez ki?" "Neden?" "Yade, abimin işten arkadaşı. Gece beni aradı ve dedi ki." "Ne dedi Ferda." "O, abimden hamileymiş." "At yalanı dedem kovalasın inanı. Bu mümkün değil. Gece hastaneye geldi. Feza kovmaktan beter etti. Aklınca böyle bir yalana tutunuyor" "Doktor raporlarını gönderdi. O gerçekten hamile." "Sen abinin böyle bir şey yapamacağına inanıyorsan ona hiç güvenin yok demektir. Bu konu umrumda değil biz bugün Feza ile evleneceğiz. Söyle o kıza gelsin şahidimiz olsun." Yanlarından ayrıldım. Feza mümkünatı yok böyle bir şey yapmazdı. Benim ona olan güvenim asla sarsılmazdı. Feza benim yönümü kaybettiğimde bakmaktan hiç terettüt etmeyeceğim pusulam. O ne tarafı gösterirse ben o tarafa giderim. |
0% |