Yeni Üyelik
43.
Bölüm

Kış Papatyası 33.Bölüm

@semaabakar

Fütursuzca tavırlar sergiliyorum

Farkında değilim yaptıklarımın

Hunharca katlediliyor duygularım

Öyle bir hal aldı ki hayatım

Özgürlüğe dair bir iz bulamadım.

 

Hüzne boğuluyor göz çukurlarım

Aniden bastırıyor göz yaşlarım

Sele teslim oluyor feryatlarım

Öyle bir hal aldı ki hayatım

Kontrolü her zaman başkalarında

 

Akşam yemeğini yedikten sonra oturma odasına geçtik. Abim Feza'nın burda kalacak olmasından hiç hoşnut olmamıştı. Feza ise sürekli kriz geçirdiğim için yanımdan ayrılmak istemiyordu. Şimdi ise tüm aile oturmuş onların kavgasını izliyorduk. Tüm aile demişken dedem ve teyzemde bir haftalığına yanımıza gelmişlerdi. Çat kapı gelişen bir durumdu. Hiç kimsenin haberi yoktu.

"Feza evin yan tarafta gidip orda kalsana sen." Abimin bilmiş tavırları onu daha çok sinirlendiriyordu.

"Yıldırım bak Sezen için sana katlanıyorum beni çıldırtma!"

"Çıldırsana oğlum." Feza'yı sinir etmekten resmen zevk alıyordu.

"Bak ben gidersem karınla çocuğunu da alır giderim."

"Lan yok! Onları sana vermem." Ferda'nın gülümsediğini gördüm.

"Sana sormayacağım onları götürmek için."

"Kal lan kal! Başımın belası kal." El kol hareketleri yaparak konuşmasıda çabasıydı.

"Sana sormadım kalmak için." Feza ona sırttını döndü.

"Nankör herif. Bak bak hareketlere bak birde bana yüz çeviriyor."

"Yeter artık bir büyümediniz gitti." Herkes bana döndü. Ne vardı ki bu söylediğimde?

"Dedi her gün evi tarumar eden Sezen"

"Bir kere onunla bu aynı şey değil. Ben istemeden kendimi kontrol edemediğim için yapıyorum. Siz çocuk olduğunuz için." Benden sonra abim konuşacaktı ama babam izin vermedi.

"Saat geç oldu. Herkes odasına geçsin." Feza'ya baktım. Ne yani benim odam da mı kalacaktı.

"Feza sen salonda yat kardeşim."

"Neden?"

"Sezen'in odası bozuk." Dedikten sonra gülmeye başladı.

"Hayır oğlum odası dağınık felan değil. İmam nikâhınız kıyılmadan aynı oda da kalmayın. Yıldırım onu söylemek istiyor."

"Hakket anne ben günlük olarak odayı kırıp döküyorum. Kim temizliyor odayı?"

"Mahallede bir tane kadın var kocası vefat etmiş günlüğe gidiyor. O temizliyor."

"Desene bizim paralar ona yarıyor." Bir kaç kınayan bakış attım.

"Abi! Bu nasıl bir cümle. Bir şeye ihtiyaçları var mı acaba? Sen sorsana anne yardımcı olalım."

"Sezen sen zaten yardımcı oluyorsun her gün odayı kırıp dökerek." Beni sinirlendirmek için elinden geleni yapıp sonrada çok agrasif oldun diyor.

"Abi bak valla seni sahilden denize dökerim."

"Kız sen yeni cümleler mi öğreniyorsun?"

"Yıldırım oğlum sen ne ara bu kadar çekilmez oldun?" Dedemin söylediği şeyden sonra kahkahalar attım.

"Ama dede niye böyle yapıyorsun. Bak işte beni buna maşa ettin."

"Valla abi sabahtan beri sen kaşındın. Sonunda olacağı buydu. Sen en iyisi odana kaç. Dedem seni dövmeden."

"Bu yaşlı bunak beni yakaladı da dövmesi kaldı."

"Aaa dede duydun mu kavgada söylenmez." Elimle ağzımı kapattım. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Feza da aynı benim gibiydi. Gülmemek için kendini tutuyordu.

"Yıldırım! çabuk buraya gel eşek sıpası."

"Ama baba benim suçum ne? Yıldırım çabuk dedenin yanına git." Babamın dert yakınması daha da komikti. Annem de, teyzem de bizim gibi gülüyorlardı.

"İyi yetiştirseydin sende."

"Dede babama laf söyletmem. Abim bozuk çıktıysa onun suçu ne?"

"Sensin bozuk." Ayağa kalkıp üzerime gelmeye başladı.

"Gel, gelde dedem sana kim bozuk göstersin."

"Aa yeter! Biz uyumaya gidiyoruz sizde birbirinizi yiyin burda." Dedem sonunda bize laf yetiştirmekten vazgeçmişti. Teyzemle birlikte misafir odasına geçtiler.

"Çocuklar bizde odamıza geçiyoruz. Sizde çok geçe kalmadan uyuyun."

"Tamam anne iyi geceler." Onlarda odalarına geçtiler.

"Yıldırım bende odaya geçiyorum ayaklarım ağrıyor."

"Sen git on dakikaya gelirim."

"Hödük herif."

"Ağır ol bacım."

"Öylesin abi."

"Ne dememi bekliyorsun. Sen odaya geç bende geliyorum karıcım mı diyeyim?"

"Söyle ne var bunda."

"Sus kız her şeye karışma."

"Tamam be ne halin varsa gör."

"Hiç çekemem seni bende gidiyorum kalın böyle yapayalnız." Üsten üsten bakarak oda merdivenleri tırmandı. Gerçekten de Feza ile yalnız kalmıştık.

"Abim nazik biriydi aslında nasıl böyle oldu anlamıyorum."

"Ferda'nın yaptıklarından sonra nazik kalması saçma olmazmıydı Sezen?"

"Ama Ferda senin kardeşin neden abimden taraf oluyorsun."

"Hatalar affedilir ama unutulmaz." Herkes benden daha çok öfkeliydi Ferda'ya.

"Haklısın. Feza?"

"Efendim Kış Papatyam."

"Annen nerde? En son hastaneden çıkmıştı."

"Annem gitti."

"Sizi burda bırakıp nereye gitti?"

"Dedem olanları öğrendi. Çok sinirlendi. Artık onların yanında gözlerinin önünde olmasını istiyor."

"Ama annen sadece o adama körü körüne inandı başka bir şey yapmadı ki."

"Aslında yapmış."

"Ne yapmış ki?"

"Tüm olaylar gözlerinin önünde olmuş."

"Hangi olaylar?"

"Ferda'nın annesi babamın İmam nikahlı karısı olarak yanlarında yaşamak istemiş. Kavga etmişler. Babam onu istememiş yanında. Hataydın sen demiş. Sonra balkondan düşüp ölmüş. Onlarda ceseti saklamışlar."

"Ama balkondan düştüyse neden saklamışlar?"

"Babam itmiş."

"Ve annen de görmüş."

"Aynen öyle olmuş."

"Peki ya 15 yaşındaki kız"

"Ondan halen bir iz bulamadılar. O adamı yakalayamadıkları sürece de kimse bilmeyecek."

"Umarım yakalanır."

"Temennimiz o yönde."

"Ben özür dilerim Feza."

"Hayır Sezen senlik bir şey yok ortada. Sende mağdur olanlardan sadece birisin."

"Başkaları da mı var?"

"Maalesef."

"Kimse şikayetçi olmamış mı?"

"Olaylar çok karışık Sezen. O adamın yanında birileri de olmalı. Sahafçı da bu işin içinde diye düşünülüyor."

"Ama o ne alaka ki?"

"Sahafçı olduğuna bakma paravan olarak kullanıyormuş orayı."

"Peki ne iş yapıyormuş?"

"Merdiven altı ilaç teminatı yapıyormuş"

"Hadi! Ne kadar mantıklı bir şey. Bizlerde saf gibi bu insanlardan alışveriş yapıyoruz."

"Maalesef Kış Papatyam." Yanına yaklaşıp sarıldım.

"Feza ben sana sormadan annemlere bir söz vermiş oldum."

"Ne sözüymüş bu?"

"Düğün yapmak istiyorlar."

"Tamam yaparız. Zaten dedemlerde öyle istiyor. Onlarıda kırmamış oluruz. Ben sen nasıl tepki verirsin kestiremediğim için onlara bir şey söylemiştim. Yarın onlara haber veririm. Hafta içide alışverişinizi hallederiz."

"Feza sen işe neden gitmiyorsun?"

"Şirket benim."

"Şirket senin diye gitmemezlik olur mu?"

"Sen bunları düşünme. Timur ben yokken her şeyi hallediyor."

"Timur kim?"

"Üniversitede aynı fakültedeydik. Şirketide birlikte kurduk."

"Anladım. "

"Düğünümüze çağırırım tanışırsın."

"Gerek yok. Ben sadece seni bilsem yeter. Başka insanlar tanımak istemiyorum."

"Bu arada çocuğun babası da Timur'muş."

"Şaka yapıyorsun."

"Çok ciddiyim. Bende senin gibi kalakaldım."

"Peki bu kız deli mi de senin üstüne yıkmaya çalıştı."

"Timur reddedince böyle bir yola başvurmuş."

"Timur bu kadar kötü biri mi?"

"Hayır güzelim kötü değil. Çocuktan haberi yokmuş. Evliliği reddetmiş."

"Ha! Anladım. Şimdi ne diyor peki?"

"Çocuğu kabul etti ama kızı istemiyor. Heleki bu yaptıklarından sonra asla istemez."

"Kaç aylıkmış çocuk."

"Yaklaşık 3 aylık."

"Ferda ile aynıymış."

"Evet aynıymış."

"Ben sana yastık yorgan getireyim." Dedikten sonra ayaklandım.

"Uyuyacak mısın?"

"Hayır ama senin uykun gelmiş. Gözlerin kıpkırmızı oldular."

"Birlikte kahve içelim."

"Tamam o zaman kahveleri yapıp geleyim."

"Tamam güzelim. Yardıma ihtiyacın olursa seslen." Mutfağa gidip kahve yapmaya başladım.

Kahve pişerken gözüme çöp takıldı. Annem dışarı bırakmayı unutmuş olmalıydı. Çöpü alıp mutfak kapısından çıktım. Bahçedeki büyük çöpe attım. Tekrar içeri geçmek için arkamı döndüm. Gördüğüm şey ile çığlık attım.

 

​​​​​​

Loading...
0%