@semaabakar
|
Böğürümü deliyor nefesim Yıkıcı, yakıcı bir yanı var bu duygunun İliklerime kadar hissediyorum Ve hafiften çöküşe doğru yol alıyorum
Yemeği yedikten sonra evimize geçmek için annemlerin evinden ayrıldık. Çayı kendi evimizde içmeyi Feza istemişti. Artık yıllardır hayalini kurduğumuz o bağlar kurulmuştu. Yıllardır imkansız diye baktığım evliliğimiz gerçek olmuştu. "Hazır mısın yeni hayatımıza?" "Yolun başıda sonuda sensen evet hazırım." "Sen böyle süslü cümleleri nerden buluyorsun Sezen?" "Ya siz düşman mısınız? Bırak biraz romantizm yapayım. Sonra 'sen çok soğuksun' diyip duruyorsun." "Sinirlenince çok güzel oluyorsun." Gözlerimi kısarak baktım. "Beni bilerek mi sinirlendiriyorsun?" "Hayır öyle söylemek istemedim." Kendini suçlu hissetmişti. "Hadi hadi evimize girelim üşüdüm ben." Bir anda beni kucağına aldı. "Napıyorsun ya indir beni." "Seni kucağıma alıyorum." "Hadi canım bende sandım sırtına alıyorsun." "Onuda yaparız güzelim." Dedikten sonra yere indirdi. Anladığım kadarıyla sırtına alacaktı. Buna izin vermeyip geri kaçtım. "Dursana sırtıma alacağım." "Hayır Feza. Kolun daha iyileşmedi." "Benim karım beni mi düşünüyormuş?" "Ne?" Kalakaldım. İlk defa bana böyle sesleniyordu. "Karıcım dedim." "Anladım. Hadi bir türlü içeriye giremedik." "Tamam karıcım girelim." Bilerek yapıyordu. Utanıyor olmam hoşuna gidiyordu. Hiç sesimi çıkarmadım. "Mutfak ne tarafta?" "Soldaki ilk kapı karıcım." Montumu partmontoya asıp mutfağa geçtim. Çayı demledim. Çaylarımızı içtikten sonra odamıza geçip uyuduk. Sabah telefon sesine uyandım. "Feza kapat şunu!" "Benim telefonum değil güzelim." Kalkıp baktım. Benim telefonumdu. Sabahın bu saatinde müdür beni neden arıyordu ki? "Efendim." "Sezen hanım sabah sabah rahatsız ettim kusura bakmayın." "Sorun yok müdür bey sizi dinliyorum." "Sezen hanım dün burda bir aile yemek yemişti. Zehirlenmişler. En son burda yemek yedikleri içinde şikayette bulunmuşlar. Eğer müsait iseniz bugün restoranta gelseniz iyi olacak." "Tamam ben gün içerisinde geleceğim. İyi günler." Telefonu kapatıp kafamı tekrar yastığa gömdüm. "Sorun ne karıcım?" "Dün bir aile yemek yemiş. Daha sonra zehirlenmişler." "Haliyle de şikayette bulunmuşlar." "Aynen öyle. Bugün restorantta gitmem gerekiyor." "Ben işe giderken bırakırım seni güzelim. Benimde toplantım var. Erteleyemedim." "Sorun yok. Akşam yine birlikte olacağız nasıl olsa." "Evet güzelim. Akşam eve gelirken almamı istediğin bir şey var mı?" "Hayır yok." Kalkıp hazırlanmaya başladık. Ardından aşağıya inip kahvaltı yaptık. Beraber evden çıktık. Beni restoranta bıraktıktan sonra işe gitti. "Hoş geldiniz Sezen hanım" "Hoşbulduk müdür bey." "Sezen hanım teftiş içiniki saat sonra burada olacaklarmış." "Ne teftişi?" "Şikayet ettikleri için efendim." "Dünki numuneleri labaratuvara gönderdin mi?" "Evet efendim sonuçlarda geldi. Herhangi bir sorun yok." "Yedek numuneler duruyor mu?" "Evet efendim." "Tamam onları da hazırla teftiş için geldiklerinde hem raporu hem de numuneleri veririz." Odama geçtim. Her ne kadar müdür bey ben yokken dosyalarla ilgilenmiş olsada gözden geçirmekte fayda vardı. İki saat boyunca evrak kontrolü yaptım.Teftiş içinde uğrayıp gittiler. Şikayette bulunan aile tarihine bakmadıkları paket kekten dolayı zehirlenmişler. Numunelere gerek kalmadan açığa kavuştu her şey. Feza'nın toplantısı uzamıştı. Bu yüzden taksi çağırdım. Restoranttan çıkıp taksiye bindim ve eve geçtim. Üzerimi değiştirip mutfağa indim. Akşam yemeklerini yaptım. Ardından masayı hazırladım. Yaklaşık on dakika sonra kapı çaldı. Kapıya bakmak üzere mutfaktan ayrıldım. "Hoş geldin bitanem." Ayakkabılarını çıkartıyordu. Bir anda duraksadı ve hızla kafasını kaldırdı. Başa gelen çekilirdi. Kafası burnuma çarptı. "Bir iltifat dahi edemeyecek miyim ben? Biraz yavaş olsana. Vallahi kırıldı." Elimi burnumdan çekti. "Biraz sakin ol karıcım." Burnuma baktı. Daha sonra burnumun üzerine bir tane buse bıraktı. "Benim Kış Papatyam iltifat etmeyi mi öğrenmiş." Dedi ve gülmeye başladı. "Ya! Uğraşma benimle. Bir iltifat edeyim dedim elime yüzüme bulaştı." "Olsun karıcım bu daha başlangıç." "Bir süre iltifat bekleme. Bu sana on gün yeter." "Varlığın yetiyor Kış Papatyam." "Burnum çok ağrıyor ya!" Tekrar burnuma baktı. "Morarmaya başladı. Hastaneye gitsek iyi olacak. Hadi giy montunu gidelim." "Ama yemekler." "Gelince ısıtır yeriz karıcım." Bir günümüz olaysız geçmiyordu. Hastaneye geçtik. Kontrolden sonra hastaneden çıktık. Feza doktorun verdiği ilaçları almak için eczaneye girdi. Bende arabaya geçip onu bekledim. Sadece doku zedelenmesi olmuş. Feza'nın işi uzun sürünce arabada sıkılıp indim. Yaya geçidinden geçen insanları izlerken gözüme biri çarptı. Geçitten geçip gidene kadar izledim. "Kime bakıyorsun karıcım." "Feza bu, bu ona çok benziyor." "Kime?" Feza'yı meraklandırmanın yeri değildi. Belkide halüsinasyon görmüştüm. "Boşver hadi geç oldu gidelim." "Eğer bir sorun varsa söyle." "Hayır hayır sorun yok." Eve geldikten sonra yemekleri ısıtıp yedik. Feza gün boyu arazi gezdiği için çok yorgundu. Erkenden uyudu. Bende mutfağı toparlayıp odaya geçtim. Feza'nın yanına uzandım. Saçlarıyla oynamaya başladım. Ardından uykum gelince yorganı üzerime örtüp gözlerimi kapattım.
Evin içinde dolaşıyordum. Sonra birinin gölgesini gördüm. Hemen koltuğun arkasına saklandım. "Sezen, ben geldim. Hadi çık ortaya." "Sen, sen gerçek değilsin öldün sen. Git burdan git." Koltuğun arkasına daha çok sindim. "Seninle hesabımız bitmedi. Bana yaptıklarının hesabını vereceksin. Çık ortaya öldüreceğim seni." Ellerimle kulaklarımı kapattım onun sesini duymak istemiyordum. Sonra bedenimde bir el hissettim.
Gördüğüm rüyanın etkisiyle yerimden sıçradım. "Kış Papatyam iyi misin?" "İyi, iyiyim." Bunca zaman sonra neden böyle bir rüya görmüştüm aklım almıyor. "Su ister misin?" "İyi olur." Komidinin üzerine uzanıp suyu doldurdu. Sonra bana uzattı. Verdiği suyu içtim. "Kabus mu gördün?" "Evet. Bugün şey oldu." "Ne oldu karıcım?" "Hani sen kimi izliyorsun diye sordun ya" "Evet sordum." "Ben onu gördüm. Çok benziyordu ona." "Öldü. O öldü güzelim. Halüsinasyon görmüş olmalısın. Neden gördüğünde bana söylemedin ki?" Ona anlatmamamdan dolayı kızmıştı. "Bende öyle düşünüyorum. Haklısın sana söylemeliydim. Ama neden bunca zaman görmedim de şimdi gördüm." "Erkan'a soralım yarın olur mu?" Saçlarımı kulağımın arkasına bıraktı. "Tamam öyle yapalım." Sonra kollarını açtı. "Gel sarıl uyuyalım." Ona sarıldım. Zorda olsa kendimi uykuya esir ettim. Sabah Feza ile dışarıda dolaşmaya karar verdik. Kafamız dağılır diye düşündük. Bir sürü yer gezmiştik. Hem ona hem de bana çok güzel şeyler almıştık. Bir tane mağazanın önünden geçerken kazaklar dikkatimi çekti. "Buraya girelim mi?" "Hadi girip bakalım güzelim." Sonra bencilce davrandığımı düşünüp söze girdim. "İşin varsa sen onu hallet ben yalnız da bakarım." "Aslında telefonumda bir sorun var. Bak yan tarafta tamirci var ben ordayım. İşin erken biterse sen gel. Benim erken biterse ben geleyim." "Tamam hadi görüşürüz." "Görüşürüz güzelim." Feza tamirciye girdi. Bende mağazaya girdim. Kıyafetlere bakarken biri kolumdan tuttu. İrkilip arkamı döndüm. Kolumu tutan bir tane teyzeydi. "Kızım kaç git o, o seni öldürecek. Git burdan." "Siz annemin kusuruna bakmayın sizi birisi ile karıştırdı." Gözlerimi teyzeden kaldırıp baktım. Bu, bu oydu. O gün akşam gördüğüm adamdı. Bir kaç adım geriledim. "Sezen , karıcım işin bittiyse gide-" Feza da görmüştü. Oda aynı benim gibi kalakaldı. "Siz, siz kimsiniz?"Sonunda Feza konuşabildi. Sonra benim korktuğumu anlayınca koltuğunun altına alıp beni bedenine sardı. O adam görüş açımdan çıkmıştı. "Kusura bakmayın annem sizi biriyle karıştırdı. İyi günler." Gitti. Feza'dan ayrıldım. "Feza bu nasıl olur?" "İnan bende bilmiyorum Kış Papatyam." "Halüsinasyon değilmiş. Onu gerçekten görmüşüm." "Evet gerçekten görmüşsün.Genç hali gibi." Hem korktuğum hem de kendimi sıktığım için başım dönmeye başladı. Feza'ya tutundum. "İyi misin güzelim." "Biraz başım dönüyor." "Hadi gidelim. Ben bunu sonra araştıracağım." Birlikte AVM'den ayrıldık.
|
0% |