Yeni Üyelik
50.
Bölüm

Kış Papatyası 38.Bölüm

@semaabakar

Bazen bir insanın gülüşü evimiz olurken bazen de gözyaşları evimiz olurdu.Tıpkı şimdi Feza'nın gülüşünün evim olması gibi.

Verdiğim tepki üzerine gülmeye başladı.

"Neden gülüyorsun?" Gözlerimi kısıp onu inceledim.

"Gözüme çok tatlı geldin." İyice yamacıma geldi.

"Konumuz bu değil uzak dur."

"Ya inat etme güzelim, söyledim işte gerisini boşver."

"İçinde tutma sonra hasta olursun. Söyle bende bileyim." Parmağı ile burnuma vurdu.

"Seni küçük oyuncu. Sırf öğrenmek için söylüyorsun. Oysa ki içinde tutup hasta olan sensin."

"O adam babasının ölümünden beni mi suçluyor?" Feza'nın kaşları bir anda havalandı. Kadının söylediklerini duymamıştı.

"Sezen?" Bana olan bakışları değişti.

"Neden öyle bakıyorsun ki?"

"Sana bir şey mi söyledi. Neden bana söylemedin?"

"Aslında söyleyecektim ama sen bana söylemeyince bende sana söylemedim."

"Sezen, güzelim bu aynı şey değil ki. Ben senin için söylemedim. Rahatsız olma diye ama sen resmen kısasa kısas yapmışsın."

"Sürekli üzgünsün. Kendinden çok beni düşünüyorsun. Ben artık senin de gülmeni istiyorum. Ben güldüğüm için değil sen istediğin için gül istiyorum."

"Kötü bir şey söyledi! Ve sen bunu söylemedin. Biz ne yapacağız seninle?"

"Sen nasıl beni düşünüyorsan bende seni düşünüyorum Feza. Eğer sana söyleseydim yanımda dururmuydun?"

"Bak güzelim bundan sonra ne olursa olsun bana söyle tamam mı. Ayrıca neden yanında durmayayım."

"O adamın peşinden giderdin."

"Seni asla yalnız bırakmam. Bunu aklından bile geçirme. Artık benden bir şeyleri gizleme."

"Sende bana söylersen neden olmasın."

"Anlaştık o zaman."

"Anlaştık."

"Seni dinliyorum."

"Ne için?"

"Sezen şansını zorlama güzelim."

"Tamam ya söyleyeceğim. "

"Eee"

"O kadın bana gitmemi söyledi. Eğer gitmessem" Feza hızla yerinden kalktı.

"Gitmessen ne ?"

"Oğlu beni öldürecekmiş."

"Sen bunu bana nasıl söylemessin! Sanki normal bir şeymiş gibi davranıyorsun." Odanın içinde volta atmaya başladı. "Neden ya neden?"

"Biraz sakin olur musun?" Ayağa kalkıp yanına gittim. Kolundan tuttum ve durdurdum.

"Bu sakin olunacak bir şey mi Sezen?"

"Tamam değil ama"

"Aması yok Sezen! Ben şimdi Yıldırım ile konuşacağım. Sende uyuyacaksın anlaştık mı?"

"Hayır! Sensiz uyumam. Sen o yatağa girmeden asla uyumam."

"Sen, sen korkuyorsun. Korkmana nasıl izin verdim. Tek kalmaktan korkuyorsun." Beni kendine çekip sarıldı. "Aşağıya inelim. Yıldırım'a söyleyeyim gelsin. Kenan'ın ne bulduğunu öğrenelim." Ses tonu değişti. Aslında korkmuyordum. Onun sakin olması için tek çözüm buydu. Onlara bir şey olmasından endişeleniyordum.

"Bu saatte mi?"

"Bunun saati olmaz güzelim." Birlikte odadan çıkıp merdivenleri indik.

"Su alacağım sende ister misin?"

"Yok güzelim sen suyunu iç ben Yıldırım'ı arayacağım." Mutfaktan su alıp Feza'nın yanına geri döndüm.

"Birazdan burda olur abin." Başımı sırtına yaslayıp sarıldım.

"Bu saatte onuda korkuttuk. Kendimi çok kötü hissediyorum. Benim yüzümden sürekli tetiktesiniz. Rahat nefes alamıyorsunuz."

"O nasıl söz Kış Papatyam."

"Bu da öyle bir söz. Bitmiyor. Sürekli bir şeyler oluyor ve siz üzülüyorsunuz. Hepsi benim yüzümden." Bana yüzünü döndü.

"Sen çok sulu göz oldun. Bırak böyle düşünmeyi. Sen benim ailemsin senin için üzülmeyeceksem nasıl bir aile olacağız."

"Seni çok seviyorum Feza."

"Bende seni çok seviyorum karıcım." Yanağımı öptü.

"Sen çok"

"Ben çok ne?" Kapı çaldı.

"Abim gelmiş olmalı hemen açıp geliyorum." Kolumdan tuttu.

"Seni riske atamam. Ben açarım kapıyı sen geç otur." Dedi ve gitti.

Kabuk bağlayan yaralarımız bir rüzgar esintisinden tekrar kanamaya yelteniyor. Kabuğun altına sığınan tüm korkularımız yeniden gün yüzüne çıkmaya çalışıyordu. Etrafımızda bir şeyler oluyordu ve biz buna engel olamıyorduk.

Abim hızla yanıma gelip sarıldı.

"Sen nasıl bizden saklarsın bunu." Ağlıyordu. Benim yüzümden ağlıyordu.

"Yıldırım oğlum pişman etme. Bugün sürekli ağlıyor. Şimdi sende ağlatma." Abim benden ayrıldı. Gözlerimden yaşlar çoktan firar etmişti. " Bak ağlattın bile."

"Özür dilerim seni ağlatmak istemedim abicim."

"Ama sen ağlıyorsun."

"Beni boşver. Konumuz sensin. Neden anlatmadın?" Gözlerindeki yaşları işaret ettim.

"Bunun için söylemedim."

"Ya sana zarar verseydi o zaman ne olacaktı."

"Bir şey olmadı. Yarın zaten söylemeyi düşünüyordum. Annemlerin gitmesini bekledim.eğer öğrenirlerse gitmekten vazgeçerler. Sırf benim yüzümden bir çatı altına sıkışmanızı istemiyorum."

"Ben evden onlara Ferda'nın canı erkik çekmiş diyerek çıktım. Haberleri yok burda olduğumdan. Kenan aramıştı. Zaten balkondaydım."

"Ne söyledi Kenan?"

"O kadın Ferda'nın annesiymiş. Diğeride oğlu." Duraksadım.

"Ama o kadın öldü."

"Ah Sezen'im bir bilsen neler olduğunu."

"Yıldırım hayır!" Abime sesini yükseltti. Çok fazla şey vardı.

"Feza bunu konuştuk seninle. Her şeyi bilmek istiyorum."

"Aslında ölen 15 yaşındaki kız. Ceseti buldular. İlk başta Ferda'nın annesi olarak sanılan ceset o kıza ait çıktı. Anlatılanlar da tamamen yalnış. Kayıp olan kız o adamdan kaçarken uçurumdan atlayıp intihar etmiş. Cesetini ormana gömmüşler."

"Küçücük kızdan ne istemiş?"

"Oturalım öyle devam edeyim." Geniş olan koltuğa oturduk. "Sosyal medya üzerinden bu kızla konuşmuş. Kendini genç biri olarak tanıtmış, ardından da buluşmak için ormanda ki kulübeye çağırmış. Kızın üzerinde zaten aile baskısı varmış. Onlardan kaçmak için kabul etmiş."

"Bunları nasıl öğrendiniz?"

"O kutuda bir telefon vardı. Her şeyi ordan öğrendik. Daha bir sürü kişi var rahatsız ettiği. Ama sadece bu kız ağına düşmüş. Diğer ailesi ilede o telefon üzerinden görüş sağlıyormuş."

"Peki Ferda'yı neden annesinden ayırmış?"

"Aslında o ayırmamış. Annesi Ferda'yı istememiş."

"Nalan hanım nasıl kabul etmiş?"

"Boşanmakla tehtit etmiş oda başka şansım yok diyerek kabul etmiş."

"Peki ya ikinci aile?"

"Haberi yok. İkinci ailesi olduğunu bilmiyor. Memlekete gidiyorum adı altında üç ayda bir onların yanına gidiyormuş."

"Feza siz bunu nasıl anlamadınız?"

"İşte işin garip yanıda orda adamın ailesinin haberi var bu durumdan. Ama bilmiyormuş gibi davranıyorlar. İkinci aile onların yan köyünde." Abimin söylediği şeyden sonra Feza'ya döndüm.

"Dedemler ile konuştum. Sadece 15 yaşındaki kızı bildiklerini söylediler. İnkar edip durdular. İkinci ailede ki çocuk benden büyük. Psikolojik problemleri var. Bu yüzden de babasının öldüğünü öğrenince seni suçlamış olmalı." Feza büyük bir çukurda çıkış yolu arıyordu.

"Nasıl bu kadar kolay gizlemiş?"

"Gizlememiş. Her şey açık bir şekilde belli. İşin içinde dedemlerde olunca biz anlamamışız. Sadece bir kaç araştırma yeterli oluyor."

"Ama ben bulamadım?"

"Biz senin böyle bir şey yapacağını bildiğimiz için bilgisayarına bağlandık. Zaten daha öncede ben senin bilgisayarını benimkisine başlamıştım. Zor olmadı. Sen araştırırken ben yönlendirdim."

"Sen bilgisayar kullanmanı ne ara geliştirdin abi?"

"Ben hep biliyordum." Böbürlenmişti.

"Zaten bilgisayarı bozunca da Feza değil sen yapıyordun."

"O eskidendi canım."

"Geçtiğimiz ayda ben tamir ettim diye hatırlıyorum."

"Oraları karıştırma Feza."

"Şimdi ne olacak?" Konuşmalarını böldüm.

"Kenan ile konuştum. Hamle yapması halinde yakalama kararı ayarlayacak."

"İnkar etmesi çok kolay."

"Babasına yardım etmiş desem."

"Nasıl?"

"Genç birisi olduğu için babası onun resimlerini kullanmış. Oda buna izin vermiş. Kız intihar ettiğinde de babasına ceseti yok etmede yardım etmiş. Zaten annesi ve babasının arası iyi değilmiş. Kadın ikinci aile olduklarını biliyor."

"Ama Nalan hanım balkondan düştü demişti?"

"Sana yalan söyledim. Bunun için özür dilerim. Annemin bildiğide o 15 yaşındaki kız."

"Feza neden bana yalan söyledin?"

"Ben istedim yalan söylemesini." Abim araya girdi.

"Neden abi?"

"Sezen sen iyi değildin. Halende iyi olmuş sayılmassın. Eğer gerçekleri bilseydin her şey daha kötü olacaktı."

"Haklısınız." Ayağa kalktım. "Ben uyusam iyi olacak." Merdivenleri tırmanmaya başladım.

"Sezen"

"Sorun yok Feza sadece uyuyacağım." Odaya gidip yatağa uzandım ve yorganı üzerime çektim.

Olanları bilmek ya da bilmemek umrumda değildi. Böyle bir konuda yalan söylemiş olmaları umrumdaydı.

Loading...
0%