@semaabakar
|
Seninle papatyaların açması için bir mevsime ihtiyaç duymadığını öğrendim. Seninle yarınları umut etmenin heyecan verici olduğunu öğrendim. Seninle bir ömrü en güzel nasıl yaşanır onu öğrendim. Benim için en kıymetlisi Seninle kendimi öğrendim. Sabah kahvaltıdan sonra Feza ile birlikte hastaneye geçtik. Şimdi ise Erkan'ın hastası ile olan randevusunun bitmesini bekliyorduk. "Bebeğimizin kalp atışlarını duyabileceğiz. Çok mutluyum Sezen. Bu mutluluğu bana yaşattığın için çok teşekkür ederim. Seni çok seviyorum Ömrümün Baharı." "Seni mutlu etmeyi seviyorum." Erkan hastası ile birlikte odadan çıktı. "Sezen, neden geldiğini haber vermedin." "Hastan vardı o yüzden." "Ne var canım çalardın kapıyı erken bitirirdim." "Canıma, canım demessen iyi olur." Güldüm. Beni kıskanması hoşuma gidiyordu. "Özür dilerim enişte bey. Ağız alışkanlığı olmuş." "Ağzını kırarsam görürsün alışkanlığı." "Feza, hayatım tamam uzatma." "İçeri geçelim." Erkan'ın lafından sonra Feza elimi tuttu. Korktuğumu her zaman nasıl hissediyordu anlamıyorum. Umarım gerçekleri öğrenince sakin kalırdı. "Ben her zaman yanındayım." Yanağıma bir buse bıraktı. "Biliyorum." Odaya girip koltuğa oturduk. "Görüşmemiz gerek diyince şaşırdım. Uzun zamandır böyle bir şey istemiyordun. Sorun ne?" "Hamileyim." Şaşkın şaşkın bana bakmaya başladı. "Bu, bu mümkün mü?" "Bunu biz sana soruyoruz Erkan." "Kusura bakma Feza ilk defa karşılaşıyorum. Biz seninle ilaç tedavisi görüyoruz. Böyle bir şey nasıl olur ki?" İkiside bana bakmaya başladılar. Bir terslik olduğu yüzümden aşikardı. "Aslında ben ilaç kullanmıyorum." "Ne demek kullanmıyorum Sezen!" Sinirlenmişti. Keza Feza'da sinirlenmişti. "Ömrümün baharı bu ne demek oluyor?" "En son verdiğin ilacın risklerini araştırdım Erkan. Zaten her verdiğin ilacın risklerine bakıyordum. Araştırırken gebeliğe engel olduğunu görünce kullanmadım. Bu duygudan Feza'yı mahrum bırakamazdım. Keza bende anne olmak istiyordum." Kafasında bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyordu. "Ama sen iyileştin Sezen." "Bazen çözüm ilaç kullanmakta değildir Erkan. Bunu bana sen söylemiştin. Feza yanımda olduğu sürece ben hep iyiyim. Ve hep güvendeyim." Feza'nın elini sıkıp ona döndüm. "Benim evim onun kalbi. İnsan hiç evinde güvende olmadığını düşünür mü?" "Düşünmez ömrümün baharı. Senin kalbinde benim evim." "Aşkınız gözlerimi yaşarttı, vallahi ağlayacağım." "Lan bak seni öldürürüm. Zaten sana ayar oluyorum." "Feza, onun insanlar ile anlaşma şekli böyle. Bilmeden yargılama lütfen." "Anladım. Konu sen olunca ben bir başka oluyorum karıcım." "Biliyorum hayatım." "Sezen sen ilacın bir tanesini halen kullanıyorsun değil ?" "Evet. Sadece son verdiğin ilacı kullanmıyorum." "Artık onu da kullanmaman gerekiyor. Bu bebek için çok riskli bir durum." "Tamam öyle yaparım." "Ama bir sorunumuz var." "Ne sorunu?" "Krizlerin duygusal boşlukta olduğun için nüksedebilir." "Bunun için ne yapmamız gerekiyor." Feza benden önce davranıp sordu. "Bizim yapabileceğimiz her hangi bir şey yok. Bu iş Sezen'de bitiyor. Çok dikkat etmelisin. Kötü olaylardan uzak durmalı hatta kötü bir film bile izlememelisin." "O kolay iş. Ben karımı her şekilde uzak tutarım." "En ufak korku bile tekrar aynı şeylere neden olabilir. Anne sağlıklı değilse bebek sağlıklı doğmaz bunu asla unutma." "Ee, Erkan sen en ufak korkudan uzak dur diyip karımı korkuya sürüklüyorsun." "Maalesef Feza onun bunları bilmesi gerekiyor." "Sorun yok. Biz artık kalkalım. Bebek için randevu almıştım saati geliyor." "Tamam. Dediğim gibi kendine çok dikkat et. Ayrıca ikiniz içinde çok mutlu oldum hayırlı olsun." "Ben karım için mutlu olurum sen sadece benim için ol." Sabır çekip Erkan'a baktım. "Her şey için çok teşekkür ederim." "Teşekkür ederiz Erkan." "Rica ederim." Erkan'ın odasından ayrıldıktan sonra bir yukarı kata çıkıp doktorun odasına girdik. "İyi günler." "İyi günler, Sezen hanımdı değil mi?" "Evet Sezen." "Sezen hanım öncelikle hayırlı olsun. Bebeğinizin ve sizin için öncelikli olarak bazı testler yapacağız. Bunun için kan bölümüne gidip kan vermeniz gerekiyor. Ardından bir saat sonra tekrar sizinle görüş sağlayacağız." "O halde biz kan vermeye geçelim." "Evet Sezen hanım." "Kolay gelsin." Kan verdikten sonra hastanenin bahçesine geçtik. Boş bir banka oturduk. "Bana neden söylemedin?" "Beni ilacı kullanmaya ikna ederdin. Kendi duygularını geri plana bırakırdın Feza." "Yinede bana söylemeliydin." "Ne farkederdi ki sen her halükarda yanımda değil misin?" "Evet yanındayım ama tüm yükleri sırtında taşıyamazsın. Ya ben sana iyi gelmeseydim? Daha kötü bir duruma gelseydin? Ne olacaktı? Tamam bir çocuğumuzun olmasını çok istiyorum. Ama senin olmadığın bir dünyada da bir çocuğum olsun istemiyorum." "Haklısın bunu sana söylemeliydim ama ben bunca şeye rağmen yanımda olduğun için sana ömürlük bir hediye vermek istedim." "Sezen, bu dünya kötü bir yer sen bu kötü dünyada iyi kalmış tek şeysin. Seni hak etmeyen bu dünya da yaşanan hiç bir şey senin suçun olmaz. Sen gece parlayan yıldızlardan birisisin. Binlerce yol kat etmiş lakin sönmeye mecbur kalmış bir yıldızsın. Ve bende ne olursa olsun o yıldızı yeniden parlaklığına kavuşturacağım." "Sevginin saf haline bir isim konulacaksa bu senin ismindir. Senin olduğun yerde papatyalar her mevsim açar. Sende bu kötü dünyada iyi kalanlardansın. Varlığın mabedimde şenliktir. Seni seviyor olmak zaten iyi olduğumun kanıtıdır." "Bunu söylemekten asla bıkmayacağım. Seni çok seviyorum Ömrümün Baharı." "Seni çok seviyorum Kiraz Yanak." Birbirimize sarılıp saatin geçmesini bekledik. Bir saat sonra tekrar doktorun yanına çıktık. Feza kapıyı çaldı ve içeri girdik. "Geçin uzanın Sezen hanım." Sedyeye geçip uzandım. Karnıma jeli sürdükten sonra ultrason cihazını tuttu. Bir süre inceledi. Konuşmaya niyeti olmayınca Feza lafa girdi. "Sonuç ne?" "Biraz sabırlı olun lütfen." "Daha ne kadar inceleyeceksiniz?" "Eşiniz çok sabırsız Sezen hanım. Kalbini dinlemek ister misiniz?" "Oda sorumu doktor hadi çabuk aç." "Feza, hayatım biraz sakin olur musun?" "Olurum." Doktor sesini açtı. Feza bir süre dinletikten sonra bir anda bayıldı. Gülmeye başladım. "Dünden bu yana heyecan yapmıştı. Merak etmeyin uyanır şimdi." Hemşire yanına eğilip bir süre uyandırmaya çalıştı. "Su atın yüzüne öyle uyanır." Hemşire ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı. Dediğimi yapmayınca masadan su alıp ben yüzüne döktüm. Feza kendine geldi. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Yutkunup konuştu. "Sezen bu harika bir şey. Bir daha dinlemek istiyorum." Ben halen gülüyordum onun bu haline. "Tekrar bayılmayacaksan neden olmasın değil mi doktor hanım?" "Kesinlikle öyle." "Tamam tamam bayılmayacağım." Tekrar sedyeye uzandım. Kalp atış seslerini Feza bayıldığı için fazla dinleyememiştim. Şimdi kulağıma dolan bu ses o kadar huzur veriyor ki tabiri yok. "Seni çok seviyorum. Sana deliler gibi aşığım." Yanıma gelip öpecekti. Onu elimle durdurdum. "Ağır ol evde değiliz." "Ha pardon ya özür dilerim." "Sezen hanım karnınızı temizleyip gelin detayları konuşalım." "Tamam geliyoruz." Doktor masasına geçti. Feza silmemde yardımcı olduktan sonra kalkmamada yardım etti. Biz geçip doktorun karşısına oturduk. "Sezen hanım her şey yolunda gözüküyor. Herhangi bir sorun yok. Lakin vitaminleriniz çok yetersiz. Dün doktor arkadaşım size reçete yazmış. Onları inceledim, devam edebilirsiniz herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Yalnız siz iki hafta da bir kontrol için gelin. Psikolojik nedenlerden dolayı kullandığınız ilaçların etkisi devam ediyor. Eğer bir sorun olursa müdahale edebilelim." Feza iki haftada bir gelecek olmamıza çok mutlu oldu. "Desenize bu Feza'ya yaradı." "Anlamadım?" Anlamsız bakışlarını sona erdirdim. "O sürekli kalbini dinlemek istiyordu." "Anlıyorum. Baba olmanın verdiği heyecan olmalı." "Evet öyle. Her şey için teşekkür ederim doktor hanım." "Ne demek bu görevimiz. Kendinize dikkat edin." "İyi günler sizde kendinize dikkat edin." Doktorun odasından çıkıp hastaneden ayrıldık. |
0% |