@semaabakar
|
Yalnızlar rıhtımı boş Ne gelen var ne giden Büyük odunu köz ettin bulutlarda, Ne rüzgâr estin ne de yağmur yağdın
Yalnızlar rıhtımı boş Bir kaç yudum kahve içiyorum Yalnız bir fincan Bünyesinde közleri barındıran
Denizi dalgalandıran yok Haliyle beni soranda yok Yalnız bir kahve Yalnızlar rıhtımında, yalnız bir kahve
Restoranta gitmek için evden çıktım. Arabama ilerlerken bir anda kolumdan çekilip evin köşesine itildim. Neye uğradığımı şaşırdım. Yıllar önce yaşadığım korku an be an beni çevreledi. "Bugün seninle her şeyi konuşacağız." Feza'ydı bu. Neden böyle bir şey yapmıştı. Ne zaman gözümden aktığını bilmediğim damlalar elime düştü. Feza da ağladığımı fark edince bu yaptığına çoktan pişman olmuştu. "Sen, sen neden ağlıyorsun."tüm gücümle onu önümden ittim. "Sen bunu nasıl yaparsın. Nasıl bana dokunursun. Derdin ne senin gelip adam akıllı konuşalım diyemiyor musun?" "Biz hep böyle anlaşırdık Sezen. Sen neden bi anda bu kadar korktun ki?" Hiç bir şey söylemeden yanından geçip arabama bindim. Arabayı çalıştırıp uzaklaştım. Beş dakika gittim, gitmedim arabayı sağa çekip durdurdum. Kafamı direksiyona yaslayıp sakinleşene kadar bekledim. Gafil avlamıştı beni. Nasıl olurda bu kadar kolay avlanırdım. Artık daha temkinli olmalıyım. Feza'nın şüphelenip peşine düşmemesi lazım. Beni en çok üzen Feza'nın 'Biz hep böyle anlaşırdık' demesi oldu. Bizi hiç unutmamıştı. Sen ya da ben değil onun için Biz'dik. Yılların bertaraf ettiği biz. Kitap arasında kurutulmuş çiçektik biz. Vardık ama hep örtpas edildik. En çokta Biz'dik. İki ayrı beden tek bir ruh. Camın tıklatılması ile düşüncelerimden sıyrıldım. Kafamı kaldırıp baktığımda abimi gördüm. Arabadan inip yanına geçtim. Her zaman olduğu gibi sıkı sıkıya sardı beni. "Abicim sen iyi misin?" "Bilmiyorum abi sanırım değilim. Sen beni nasıl buldun." "Feza takip etmiş seni o söyledi burda olduğunu." "O burda mı?" "Hayır güzelim ben gelince gitti. Ayrıca her şeyi anlattı. Ona kızma olur mu çünkü o hiç bir şey bilmiyor. Eğer bilseydi emin ol sana yaklaşmaya bile kıyamazdı." "Bir anda yıllar öncesine gittim abi. Bu beni öyle afallattı ki kendimden geçtim." "Haklısın güzelim elinde olan bir şey değil ama Feza'nın öğrenmesini istemiyorsan daha temkinli ol. Az önce sırf ona anlatmadığım için dayak yiyecektim. Ayrıca Feza artık senin peşini hayatta bırakmaz." "Neden ki?" "Nedeni mi var güzelim artık isteyerek gitmediğinin farkına vardı." "Abi sence ne zamana kadar sürecek bu." "Sen söyleyene kadar." "Ben daha kendime bunu söyleyemezken ona nasıl söylerim." "Tamam hadi boşver. Şimdi eve gidiyoruz ve sen dinleniyorsun. Bende yarıda bırakıp geldiğim işime gidiyorum anlaştık mı?" "Gidemem abi. Annemler beni bu halde görürse çok üzülürler." "Haklısın o halde araba burada kalsın sonra alırız sende benimle kliniğe gel." "Tamam öyle yapalım." Gün boyunca abimle klinikte vakit geçirdim. Restoranttaki işleride müdür bey halletti. İyi ki onu işe aldım. Adam resmen elim ayağım oluverdi. Benim yüklerimi hafifletti. Gün sonunda abimin işi uzayınca sahilde yürüyüş yapıp eve öyle geleceğimi söyledim ve oradan ayrıldım. Sahile geleli yaklaşık yarım saat oldu. Benim için açık hava ilaçtı. Artık eve geçmem gerektiğini düşünüp ayaklandım. Arkamı döneceğim sırada bir çocuk suya düştü. Suya düşen çocuğu kurtarmak için bende arkasından koşup hemen suya atladım. Çocuğa doğru ilerleyip kucağıma aldım. Daha sonra onu annesine uzattım. Bende çıkmak için hamle yaptım. O sırada ayağım kaydı ve tekrar suya düştüm. Tam geri çıkmak için hamle yapacakken Feza geldi. "Hayır hayır dur Fe-" Feza dememe kalmadan suya atladı. Yanıma gelip sıkı sıkıya sarıldı. "Neden yaptın bunu. Nasıl beni sensiz bırakmayı düşünürsün." Hem sarılıyor hem de saçlarımı öpüyordu. Onu kendimden uzaklaştırıp konuştum. "Sen yanlış anladın. Çocuk suya düşmüştü onu çıkardım. Yoksa bilerek suya atlamadım." Feza kafasını yana çevirip çocuğu ve annesini görünce yüzünde bir gülümseme peydah oldu. "Hadi çıkalım Sezen su çok soğukmuş." "Dinlemeden anlamadan suya atlarsan öyle olur Feza" Birlikte sudan çıktık. Benim için endişelenmiş ve üzülmüştü. Abim haklıydı Feza beni gerçekten seviyordu. Annesi çocuğu paltosuna sarıp gitti. "Sen burda olduğumu nerden öğrendin." "Abinden." "Doğru ya bendeki de soru değil mi ama." "Hasta olacaksın hadi eve geçelim." "Ben değilde sen kesin hasta olacaksın. Ne diye dinlemeden atlarsın ki zaten." Cevap vermesine fırsat vermeden yolda ilerlemeye başladım. "Arabam yolun karşısında bu şekilde eve kadar yürüyemezsin. Hadi gel ben bırakayım." Ses etmeden gidip arabasına bindim. Arabada bulunan montunu bana uzattı. "Hayır gerek yok. Sen giy onu kesin yine hasta olacaksın." "Ama sen-" "Feza ben senin kadar hassas değilim. Şimdi lütfen giy şu montu." "Tamam tamam kızma giyiyorum." "Kızmıyorum Feza." "Hayır kızıyorsun Sezen." "Tamam kızıyorum." Bunu kabullenip kavgayı bitirmem onu afallattı. "Uzatmayacak mısın?" "Neyi?" "Kavgayı Sezen." "Hayır. Hadi hasta olmadan eve geçelim." Feza arabayı çalıştırıp evin yoluna koyuldu. 15 dakika sonra eve geldik. Yol boyunca hiç konuşmadık. Arabadan inip ona bir şey söylemeden evin yanına gelip kapıyı çaldım. Aslında söylemek istediğim o kadar şey var ki susmak daha kolay geliyor. Bu bir kaçış sanırım. Ondan ve en çokta kendimden kaçış. Henüz bir yol bulamadım. Yol var mı onuda bilmiyorum. Çok yorgunum. Bu yorgunluğu üzerimden bin yılda geçse atacak gibi değilim. "Sezen bu ne hal?" "İçeri geçelim anlatırım anne." "Tamam hadi gel kızım." Anneme üzerimi değiştirken her şeyi anlattım. Oda abim gibi Feza'yı haklı buldu onun olanlardan haberinin olmaması sorunları artırıyor dedi. Herkes kendince haklıydı ama kimse içimde yer edinen endişeye çare olamıyordu. |
0% |