Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Fersah Dizdar 2

@semaabakar

Zerda hanım Fersah'ı kontrol etmek için odasına gelirken, Affan'ın oradan çıktığını gördü. Buna gülümseyip gitmesini bekledi. Oğlu bir gecede çok değişmişti. Bu kızı kim görse değişirdi. Masum ve saf kişiliği hayran olunasıydı. Oğlu gidince odaya girip onu kontrol edip tekrar çıktı.

Fersah, kapı sesine gözlerini açtı. Çoktan sabah olduğunu görünce hızla yataktan kalktı. Fakat üzerinde sadece bornoz vardı. Bu afallamasına neden olmuştu. Yatağa geri oturup düşünmeye başladı. Kıyafetleri Affan'ın odasında kalmıştı. Gidip oradan alamazdı. Eğer bu şekilde çıkarsa insanlar onu yanlış anlayabilirdi. Etrafa bakındı ama hiç bir şey bulamadı. Mecburen beklemek zorundaydı. Elbet biri yanına gelirdi.

Affan, üzerini değiştirdikten sonra işe gitmeden Fersah'ı görmek istedi. Odasının kapısını sessizce açıp odayı inceledi. Fersah uyanmış yatağın üzerinde oturuyordu. İçeri girip kapıyı kapattı. "Bu şekilde durmamalısın, üşüyebilirsin." Fersah, korku içinde ayağa fırladı. "Seni korkutmak istemedim." Başını öne eğip öylece durdu. Affan yanına yaklaştı. "Gözlerini görmek istiyorum, başını eğmeni değil." Çenesinden tutup kafasını kaldırdı. "Mavilerini üzerimden çekme. Şimdi söyle bakalım neden bu şekilde duruyorsun?"

"Kıyafetlerim, sizin odanızda."

Parmağını onun dudaklarının üzerine bıraktı. "Bana Ağir diyebilirsin." Kimsenin kullanmasına izin vermiyordu lakin Fersah'ın öyle söylemesini istemişti. "Bu hoş sesinden adımı duymak istiyorum."

Yanakları utançtan nar gibi kızarmış, tekrar başını önüne eğmişti. Bu sırada annesi içeri girdi. "Senin burada ne için var! Çabuk uzaklaş kızdan! Defol işine git!"

"Karımın yanına geldim, bir başkasının değil!"

"Resmi nikahınız kıyılana kadar o senin karın felan değil! Çık şimdi şu odadan. Kızım sende ne diye böyle duruyorsun!"

"Kıyafetleri benim odamda olduğu için olabilir mi anne!"

"Git kızın valizini getirip kapının önüne bırak, sonrada işine git, seni gözüm görmesin!" Annesinin azarından sonra odadan çıkmıştı. Kendi odasına gidip Fersah'ın valizini getirdi, ardından da işine gitti.

Zerda hanım valizi içeri alıp kapıyı kapattı. "Hadi otur kızım, kremini süreyim sonra üzerini giyin."

"Ge-gerek yok."

"Artık ben senin annen sayılırım, benden utanma lütfen." Fersah yinede utanmıştı. Zerda hanım böyle olmayacağını anlayınca gidip kızı Ferda'yı çağırdı. Fersah ile neredeyse aynı yaştalardı. Belki ona izin verir diye düşünmüştü. "Hadi kızım geç içeri yengene yardımcı ol." Ferda annesinin dediğini yapıp içeri girdi.

Fersah gelen kişiye baktı. Dün akşam onu hiç görmemişti. "Merhaba, ben Ferda. Affan abimin küçük olan kız kardeşiyim. Dün nikahınıza, hastanede olduğum için katılamadım. Kusura bakma. Annem yaralarından bahsetti, iznin olursa bakmak istiyorum." Tufan abisi sayesinde üniversitede hemşirelik okuyordu. Fersah ayağa kalkıp omuzlarını açtı. Ferda gördüklerinin şaka olmasını o kadar çok istediki kelimelere sığmazdı. "Lütfen otur, ayakta kalma. Ben hemen kremleri süreceğim." Fersah oturunca oda yatağa çıkıp arkasına geçti. "Bunlar, böyle evde krem ile iyileşecek yaralar değil, seninle hastaneye gitmemiz gerekiyor."

"İ-istemiyorum."

"Sana söz veriyorum, başka kimse olmayacak. Sen ve ben gideceğiz. Şoför bizi bırakır."

"Olmaz-"

"İtiraz istemiyorum! Hadi giyin üzerini gidiyoruz." Ferda zorla onu konaktan çıkardı. Kimse farkına varmamıştı. Şoföre söyleyip hastaneye bırakmasını istedi. Hastaneye geldikten sonra acil bölümüne girip onu tedavi ettirdi. Yaşı küçük olduğu için tutanak tutulmak zorunda kalındı. Fersah korkusundan hiç bir şey söyleyememişti. Ferda ise yaptığı hatanın farkına çok geç varmıştı. Yaklaşık bir saat sonra annesini aradı. "Anne çok kötü bir şey oldu!"

"Sen Fersah'ın odasında değil misin?"

"Anne ben onu hastaneye getirdim. Tutanak tuttular, onu alıp babasına götürdüler."

"Ne yaptın sen! Çabuk eve gel! Ben abine haber vereceğim!" Telefonu kızının yüzüne kapatıp hemen Affan'ı aradı. "Oğlum, oğlum Fersah'ı babasına götürüyorlar! Bir şey yap engel ol! O adam kızı öldürür, yaşatmaz!"

"Ne demek lan bu! Fersah evde değil miydi! Nasıl alırlar onu!"

"Ferda onu hastaneye götürmüş, jandarmalar tutanak tutup almışlar."

"Söyle o kızına sakın ola gözüme gözükmesin! Ben karımı hastaneye götürmeyi bilmiyor muyum lan!" Affan yerinden kalkıp koşarak şirketten çıktı. Arabasına binip Fersah'ın evine sürdü. Zamanında yetişmesse o adam Fersah'a zarar verirdi. Toprak alamayacağını öğrendiği zaman zaten zorluk çıkarmış, şirketi birbirine katmıştı.

Affan, toprağı kazıyarak arabayı durdurdu. Arabadan inip evin bahçesine girdi. "Battal! Çık lan dışarı!" Sesi tüm köyde yankılandı.

Battal dışarı çıktı. "Kız felan yok lan sana! Madem toprak vermiyorsun sana kız yok!"

Affan kendini tutamayıp onu dövmeye başladı. "Nerede lan karım! Öldürürüm seni! Nerede karım!"

"Bi-bilmiyorum."

Bir yumruk daha geçirdi suratının ortasına. "Ne demek bilmiyorsun lan! Sana karım nerede dedim!"

"Sattım, Civan Karabay'a sattım. Çok para verdi bende sattım."

Affan'ın vuruşu sertleşti. "Benim karımı elli yaşında adama nasıl satarsın! Bu zamana kadar ona ettiğin eziyet yetmedi mi lan! Öldürürüm lan seni!"

Tufan'lar evden çıkmış, buraya gelmişlerdi. Abisinin sinirlerine hakim olamayacağını biliyordu. "Abi dur! Dur öldüreceksin onu!" Abisini tutup kenara attı.

"Karımı satmış lan, el kadar kızı elli yaşında adama satmış! Ben o yirmi yaşına gelene kadar dokunmayacaktım lan!"

Tufan duydukları karşısında şok geçirdi. "Ulan şimdi bitirdim seni!" Abisinden daha beter dövmeye başladı.

Affan yerden destek alıp kalktı. "Civan Karabay'ı bulmaya gidiyorum! Sakın bunu yaşatma!" Arabasına binip Civan'ın konağına sürdü. Konağın önüne gelince arabadan inip silahını çıkardı. "Nerede lan karım!" Havaya üç dört el ateş açtı. "Çık lan dışarı! Sana karım nerede dedim!"

Civan'ın oğlu Lerzan dışarıya çıktı. "Babam evde yok! Senin karınla ne işi olur lan!"

Silahı ona doğrulttu. "Baban karımı almış lan! Söyle, çabuk söyle nereye götürmüş olabilir!"

"Dağ evi, dağ evine gitmiştir."

"Geç arabaya! Beni oraya götüreceksin!" Babasının başkasının karısına el koyduğu duyulursa idam edilirdi. İtiraz etmeden arabaya bindi. Yolu tarif edip dağ evine doğru gıttıler. "Eğer karıma elini sürdüyse, yaşatmam öldürürüm babanı!"

"Senden önce ben öldürürüm onu! Hangi kitapta yazıyor başkasının karısını almak!"

Dağ evinin kapısını omzuyla açtı. Yukarıdan sesler geliyordu. Koşarak çıktı. "Yapma! Dokunma! Hayır, hayır, hayır, hayır dokunma..." Fersah'ın çığlıklarını duyduğu odaya girip Civan'ı karısının üzerinden aldı. Tam zamanında yetişmişti. Onu dövmeye başladı.

"Benim karıma dokunmaya nasıl cüret edersin lan! " Fersah kendini köşeye çekti. Dizlerini geriye çekip kafasını yasladı. Daha sonra ise sallanmaya başladı. Affan, Civan'ı döverken anlık olarak gözüne karısı çarptı. Adama bir kez daha yumruk geçirdikten sonra karısının yanına gitti. Ceketini çıkarıp üzerine örttü. "Sakin ol, sakin ol ben buradayım. Sana bir şey yapmasına asla izin vermem." Karısını kucağına alıp arabaya indirdi. Onu koltuğa yerleştirip kemerini taktı. Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.

Fersah, gözlerini tek bir noktaya sabitlemiş, öylece duruyordu. Affan, onu hastaneye götürmenin daha doğru olduğunu düşünüp konağa gitmekten vazgeçti.

Lerzan babasının yanına gidip yerden kaldırdı. "Evli bir kadına bunu yapmayı nasıl düşünürsün sen! Ölmek mi istiyorsun baba!"

Dudağının kenarındaki kanı elinin tersiyle sildi. "Umrumda değil! O kız er ya da geç benim olacak! Onu Affan'a bırakmayacağım!"

"Nasıl anama ihanet edersin sen!"

"Genç ve güzeli dururken karta kaçmış ananı ne yapayım ben! Alacağım o kızı! İster Affan'ın ister başkasının karısı olsun, onu alacağım. Karşı duranı öldürmekten geri kalmam, buna ananda dahil!"

"Ne halin varsa gör baba!"

Affan, Fersah'ı hastaneye götürmüştü fakat sadece şokta olduğunu, zamanla düzeleceğini ve psikolojik destek almalarını söylemişlerdi. Bunun üzerine sakinleştirici yapmalarını istemiş daha sonrada konağa geçmişti. Kimsenin onu bu halde görmesini istemediği için ceketini ona sarıp kucağına aldı. Zaten sakinleştirici etki gösterdiği için uyuyordu. Konağa girip merdivenlere yöneldi.

Keriman hanım köyden dönmüştü. "Nereye götürüyorsun! Geçin salona konuşacağız!"

Babaannesine dönüp baktı. "Karımı odama bırakıp geleceğim."

"Oda gelsin!"

"Karım uyuyor! Odaya bırakıp geleceğim, zorluk çıkarma babaanne!" Onu tersleyip merdivenleri çıktı. Odaya götürüp yatağın üzerine bıraktı, sonra da üzerini örttü. Odadan çıktıktan sonra kimse yanına girmesin diye kapıyı kilitledi. Öfkeyle aşağıya indi. "Sen ne yaptığını sanıyorsun babaanne! Sen bana hesap soracak hakkı kendinde nasıl bulursun!"

"Bu kızı neden buraya getirdin! Ne olduğu belirsiz bir kızı bu evde barındırmam! Kimle düşüp kalktığı belli olmayan namussuz kızın teki!"

Affan öfkeyle silahını çıkarıp ona doğrultu. "Sen benim karım hakkında nasıl konuşursun! Tek biriniz daha o masum kıza iftira atacak olursa gözümü kırpmam öldürürüm!"

"İftira attığımızı nereden biliyorsun! Koynuna aldın mı! Para için yapmadığı ne malum!"

"Sen benim gelinim hakkında nasıl böyle konuşursun ana! Ne zamandan beri masum bir kıza iftira atar oldun!"

"Siz masum olduğunu nereden biliyorsunuz! Belkide babası namussuz olduğu için dövdü!"

Affan daha fazla dayanamayıp tetiği çekti. "Son duanı et! Öldüreceğim seni!"

Dedesi araya girip silahın yönünü değiştirdi. " Bir gün mühlet, çarşafı getirmesseniz o kızı aşiretlerin insafına bırakırım!" Karısını alıp gitti. Affan'ın silah elinden kayıp düştü. Onun gibi diğerleride şaşkın şaşkın onların arkasından baka kalmıştı.

"O daha küçük! Olmaz dedim size! Evlendirmeyin dedim! Yaktınız el kadar kızı! Ben şimdi ne derim ona! Daha bugün kardeşim yüzünden fiziksel tacize uğruyordu! Nasıl derim nasıl!" Ortalığı yıkıp, dökmeye başladı. Olanları duyan Zerda hanım fenalaştı. Affan elini defarca duvara geçirdi. Tufan daha fazla dayanamayıp abisini tuttu. O, abisinin de diğerleri gibi düşündüğünü sanıyordu. Yanıldığını görmek ve duymak onu mutlu etmiş, Fersah için üzülmeye başlamıştı.

Affan, Tufan onu tutunca durdu. Sonra gözüne kız kardeşi Ferda çarptı. Yanına gidip tokatı suratına indirdi. "Her şey senin o küçük beynin yüzünden oldu! Ben salak mıyım! Karımı hastaneye götürmeyi bilmiyor muyum! Cezalısın, duydun mu beni cezalısın! Bir hafta boyunca odandan çıkmayacaksın! Eğer çıkarsan hiç düşünmem seni anında evlendiririm! Yıkıl şimdi odana git!" Ferda ağlayarak odasına çıktı. Affan da arkasından kendi odasına çıktı. Kafayı yemek üzereydi. Odanın içinde sağa sola gidip düşünmeye başladı. Bundan bir şekilde kurtulması lazımdı. Sonra aklına çekmecede ki bıçak geldi. Bu gece bu işi halledip onlardan kurtulacaktı.

Fersah, yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Affan'ın odada fır döndüğünü görünce korkup yatakta küçüldü. "Dokunmadı, izin vermedim!" Hıçkırarak ağlıyordu. "Yemin ederim dokundurtmadım."

Affan yanına gidip yatağa oturdu. "Şş, bir şey yok sakin ol. Hiç bir şey umrumda değil. Lütfen ağlama. Ben sana inanıyorum, suçsuz olduğunu biliyorum." Fersah hızla kalkıp ona sarıldı. Bunun üzerine Affan duraksadı. Elleri havada kalmıştı. Sonra çekinerek ellerini sırtına bıraktı. "Tamam, tamam iyisin bir şey olmadı." Ne söyleyeceğini bilememişti.

Affan, onu yavaşça kendisinden uzaklaştırdı. Sonra gözlerindeki yaşları elinin tersiyle sildi. "Artık ağlama, güzel olmuyorsun öyle." Fersah utanıp yüzünü eğdi. "Utanınca da güzel olmuyorsun, seni gülerken görmek istiyorum." Hiç bir cevap vermedi. O gülmek nasıl bir şey bilmiyordu. Sürekli ağlamaktan çukurlaşmış gözleri ve yorgun bedeni bunu yapamazdı. Yıllardır, gülmemişti. En son annesi ölmeden bir gün önce gülmüş, sonrası gelmemişti. "Anlaşılan sana gülmeyi öğretmemiz lazım. Sabahtan beri hiç bir şey yemedin sen, neden aç olduğunu söylemiyorsun. Tenin solgun olmasa ben bile anlamayacağım. Sen burada otur, hatta üzerini değiştir ben yemek alıp geleceğim." Odadan çıkıp kapıyı kilitledi. Bu hareketi Fersah'ı şaşırtmadı. Kilitli kalmaya alışmıştı. Kalkıp üzerini değiştirmek için valizin yanına eğildi. Affan onu tekrar odaya getirmeyi unutmamıştı. Valizin içini açtı. Eline bir tanesini aldı. Bunlar onun elbisesi değildi. Hızla geri bırakıp yatağa oturdu. Keriman hanım köyden döndüğünde ilk iş olarak valizdeki kıyafetleri değiştirmişti. Affan bile bunun farkına varmamıştı.

Affan, yaklaşık yarım saat sonra elinde yemek tepsisi ile odaya geldi. Yemekler dökülmesin diye onlara odaklandığı için Fersah'ı fark etmemişti. Tepsiyi koltuğun üzerine bıraktı. "Hadi bir şeyler yiyelim, bende çok acıktım." Kafasını kaldırdı. Fersah üzerini değiştirmemiş öylece oturuyordu. Üstelik kıyafetleri giymediği için Affan ona kızacak diye ağlıyordu. "Ne, ne oldu? Neden üzerini değiştirmedin ve neden ağlıyorsun?"

Derin bir iç çekti. "O, o kıyafetleri giyemem. Özür dilerim, istediğin cezayı verebilirsin."

Affan valize baktı, onun neyden bahsettiğini anlamamıştı. Valizin yanına gidip içini açtı. Eline aldığı kıyafetler Fersah'ın kıyafetlerine benzemiyordu. "Bunları ben almadım. Sana bu kadar açık kıyafetler giydirtmem. Ben sana yeni kıyafetler alacağım. Yarına kadar benim kıyafetlerimden giymen sorun olur mu?"

Fersah'ın gözleri ışıldadı. "Giyerim."

Affan, dolabını açıp onun için bir şeyler baktı. "Sen bu kıyafetleri giydiğinde biraz komik olacaksın, sorun olur mu?"

Fersah, yerinden kalkıp onun yanına ilerledi. "Olsun, yinede giymek istiyorum."

Affan, bir kaç parça kıyafet çıkarıp ona uzattı. "Hadi giy gel bekliyorum." Kıyafetleri alıp banyoya girdi. Üzerindekileri çıkarıp onun kıyafetlerini giydi. Aynaya bakmadı, bu içler acısı halini görse dayanamazdı. Tekrar odaya döndü. Affan, onu baştan aşağıya süzdü. "Ee bu kıyafetler komik olmamış, aksine seni daha güzel göstermiş." Yanakları biraz daha kızarsa yanacaktı. Affan, onu kolundan tutup yatağa oturttu. "Annem rahatsız, Ferda'nın artık sana yaklaşmasını istemiyorum o yüzden kremi ben süreceğim."

"Benim yüzümden-" Affan, parmağını onun dudaklarının üzerine bıraktı.

"Senin yüzünden olan bir şey yok, olan oldu. O cezalı ve sana yaklaşmayacak."

"Annene ne oldu?"

Şuan o kadar tatlı görünüyordu ki Affan onu öpmek istedi. Sonra böyle düşündüğü için kendine kızdı. "Tansiyonu düştü." Çekmeceden kremleri aldı. "Yüz üstü uzan kremleri süreceğim sonrada yemek yiyeceğiz." İtiraz etmeden yatağa uzandı. Affan, itiraz eder diye beklediği için afalladı. Kafasını iki yana sallayıp yatağa oturdu. Onun sırtını açıp kremleri sürmeye başladı.

"Ellerine ne oldu?" Ses tonundan anlaşıldığına göre mayışmıştı.

"Önemli bir şey yok, sadece neyse işte bir şey yok. Uyuma sakın! Yemekler ziyan olacak." Gözlerini kapanmak üzere olduğunu görünce üzerini örttü. "Hadi kalk." Kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldu. Birlikte yemeklerini yediler. Fersah, çok az yemişti. "O adam, seni hep aç mı bıraktı?"

"İki günde bir kez yemek yememe izin veriyordu."

"Sen o yüzden acıkmıyorsun. Bünyen çok zayıf, artık üç öğün yemek yiyeceksin."

"Olmaz"

"Neden olmaz?"

"O, o kızar yiyemem. Ayıp olurmuş, aç değilim demem gerekiyormuş."

Ellerini tuttu. "Sen artık benim karımsın, o yüzden ben ne istersem onu yaparsın. Ben üç öğün yemek yemeni istiyorum, konu kapandı." Elleri bile küçücüktü, Affan'ın yüreği sızladı. Eğer onunla evlenmeseydi kim bilir hangi ayyaş yüzünden işkenceye maruz kalıp, tacize uğrayacaktı. Düşüncesi bile onu sinirlendirmeye yetmişti. Yerinden kalkıp çekmeceden bıçağı aldı. Yatağın üzerinde ki yorganı çekip yere attı. Sonra omzunu açıp kesti. Bu hareketi Fersah'ı korkuttuğu için çığlık attı. "Sakin ol bir şey yok." Yatağa bir kaç damla düşünce omzunu banyoda sarıp geldi. Çarşafı yataktan kaldırdı. Kapıyı açıp"bunu sana çok kötü ödeteceğim Keriman Hanım!" Diye bağırdı ve tekrar kapıyı kapattı.

Keriman hanım odasından çıkıp yukarı geldi. Kapının önünde ki çarşafı aldı. Diğerleri de her şeyi görmüştü. 'Bundan sonrası çocukta' diye içinden geçirdi.

Affan, Fersah'ın yanına ilerledi. Önünde diz çöküp ellerini onun dizlerinin üzerine bıraktı. "Bu sır aramızda kalacak, hiç kimse bunu bilmeyecek. Sen benim karımsın, bundan ötesi yok. Anlaştık mı?"

Fersah yıllar sonra ilk defa gülümsedi. "Ben sır tutmayı çok seviyorum. Annemle hep babamdan sır saklardık."

Affan onun gülümsemesinde takılı kaldı. "Bir kez daha güler misin?" Utanıp hemen yüzünü eğdi. "Kafanı eğmeni sevmiyorum, ben senin kocanım. Benim yanımda kafanı hiç eğme."

Ona teşekkür etmesi gerektiğini düşünen Fersah yanağından öpüp "teşekkür ederim" dedi.

Affan, tüm bunların rüya olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamadı. "Sen, neden beni öptün!" Ayağa kalkıp ondan uzaklaştı.

"Ben sadece teşekkür etmek istedim."

"Bunu öpmeden de yapabilirdin."

"Özür dilerim" yüzünü yeniden eğince Affan hatasını anlayıp tekrar yanına geldi.

"Tamam, sorun yok. Sadece etkilendim, ilk defa bir kız tarafından öpülmek tuhaf hissettirdi. Neyse hadi artık uyuyalım saat geç oldu." Fersah etrafına bakınmaya başladı. "Sana sarılıp uyumak istiyorum, boş yere etrafa bakınma. Gir yatağa." Onun dediğini yapıp yatağa uzandı. Affan da yanına uzanıp ona sarıldı. Bu Fersah'a çok iyi gelmişti. Onun sıcak kollarında uyumayı şimdiden sevmişti.

Sabah babaanne hızla odalarına daldı. Yalan söyleyip söylemediklerini anlaması gerekiyordu. İkiside irkilerek uyandı. Affan hemen karısının üzerini örtüp gelene baktı. "İyi yalan söylememişsiniz! Sıra çocukta, bunun için üç ayınız var sonrasını çok iyi biliyorsunuz!" Geldiği gibi gitti.

"Ulan kart garı, ulan seni dedeme verene, hay seni karısı ya-" Fersah deli gibi gülmeye başladı. Affan suratından yorganı çekip ona baktı. "Sen bana mı güldün! Biraz daha gülsene, sanırım artık bu hayatta en sevdiğim şey senin gülüşün. Ayrıca senin gamzen varmış."

Fersah duraksayıp Affan'a baktı. "O kim?"

Bu seferde Affan kahkaha attı. "Biri değil, yanağında oluşan çukura gamze deniyor." Şaşkın şaşkın baktı. "Nasıl yani sen bunu bilmiyor muydun?"

"Bilmiyordum, ben babam dövdüğü için öyle oldu sanıyordum."

"Sen kaç yaşından beri babandan dayak yiyorsun?"

"İlk kez sekiz yaşında iken dövdü, sonra devamı geldi işte."

"İlk neden dövdü?"

"Akşam geldiğinde yemeğin yanına ekmek istedi, ben ekmeği gündüz yemiştim o yüzden evde ekmek yoktu. Anneme vurdu, bende araya girip yediğimi söyledim. Beni dövüp odaya kilitledi."

Saçlarını okşadı ve alnından öptü. "Artık güvendesin, ben senin yanındayım ve sana bir şey olmasına izin vermem." Onun gözlerindeki korkuyu kim olsa görürdü. Bir anda aşağıdan bağırışlar gelmeye başladı. "Sen burada kal ben bakıp geleceğim." Odadan fırlayıp avluya indi. "Ne oluyor burada?"

"Ferda senin yüzünden kaçtı! Kaygusuz aşiretinin ağası Arsen Kaygusuza kaçtı! Git bul getir onları!"

...

(Bölüm erken geldi, takip etmeyi ve oy vermeyi unutmayın 🧡 )

Loading...
0%