Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@semayal

2019 HAZİRAN

Apartmanın terasında başımı korkuluğa dyamış sokağı izliyordum 19 yaşımda olsam da sanki 40 yaşında gibiydim annemin daha birkaç ay öncesine kadar yaşadığı sağlık problemleri yormuştu beni şimdi düzelmişti buna sevinsem de üniversite sınavı bu süreçte araya kaynadığı için kötü geçmişti geçen yıl mezuna bırakmış bu yılda kötü bir puan aldığım için yine gitmekten vazgeçmiştim.

Kendi içimde inanıyordum eğer bir şey olmamışsa daha güzeli olacaktı ve ben hayal ettiğim bölümü okuyacaktım bu yüzden bir kez daha mezuna kalmanın üzüntüsünü derinlere gömndüm.

Olsun dünyanın sonu değildi herkes üniversite okuyacak diye bir kaide mi vardı? Sağlığımız yerindeydi çok şükür daha ne isteyebilirdim ki zaten. Ama bu süreçte farklı bir şeyler yapmak istiyordum bir işe girmek veya bir kaç günlüğüne başka bir şehire gitmek gibi. Ruhsal olarak bu süreç beni yıpratmıştı. Telefonu kapatmıştım kimsenin beni aramasını istemiyordum arkadaşlarım halimden anlamıyor gitmediğim için çok pişman olacağımı söylüyordu onların bu bencilliği canımı sıkmıştı. Bir süre onlarla konuşmayı kesmeyi düşünüyordum.

Bu düşüncelerden sıyrılmama sebep olan bir şey dikkatimi çekti iki bina ötede satılık olan bir dükkan vardı satılmış olmalıydı ki yeni sahibi tabela asıyordu içeriye eşyalar taşınıyordu. En azından başkaları yeni bir şeylere başlıyor diye sevindim . Kin tutmayı sevmediğim gibi başkaları için de mutlu olmayı empati duymayı seviyordum .

Kendime göre temiz bir kalbim vardı sevilen sıradan bir gençtim kendimce. Karşı komşum bugün bana eski YKS kitaplarını getirmişti bana bir nebze yardım etmek istemişti. İyi de olmuştu dersahneye gitmeyi pek istemiyordum evden çalışabilirdim. Sırtımı döndüm korkuluğa gökyüzünü izlemeye başladım yıldız şeklinde bir bulut görünce bunun bi işaret olduğunu düşünüp dilek diledim lütfen yeni bir şeyler olsun diye. Şekli bozulana kadar bulutu izledikten sonra eve gitmek üzere terastan çıktım.

Eve döndüm odama gidip kitap kolisini açtım bazıları çözülmüş bazılarına ise elini bile sürmemişti. Kitap alacak param olsa da beni düşünmesi hoşuma gitmişti . Bana kitapları veren komşum iyi bir gençti etraftan çokça saygı gören biriydi ismi gibiydi Mert.

Birkaç okuma ve dergisi de vardı annesine ait olmalıydı zaman öldürnek için iyiydi. . Örgü dergilerinin arasında farklı bir dergi vardı kapağı dikkatimi çekmişti tarihine bakınca bu ayın sayısı olduğunu gördüm bu tarz dergileri çocukken çok severdim her türlü kesime hitap edebiliyordu. Sanki on yıl önce okuduğum dergilerdenmiş gibi hissettim burnum sızladı. Eski mutfak masaında daha yeni okumayı öğrenmiş çocuk gibi hissettim kendimi. Sayfalarda gezinirken iki sayfayı kaplamış bir ilan gördüm dergi stajyer alımı yapıyordu bunun için ise sayfada ki e postaya başvurmak gerekiyordu. Sanki o an dünyada başka bir iş yokmuş gibi bilgisayardan başvurumu yaptım.Başvuruyu onaylayıp gönderince sanki zorunlulukla yapmam gereken bir işin zorluğu üstümen kalkmış gibi rahatlamıştım. Tam odadan çıkacakken neden bunu yaptın diye iç sesimin esiri oldum elim kapı kulpunda beklerken sanki seni mi alacaklar ne deneyimin varki diye devam etti iç sesim. Üniversiteye gitmen gerekirken seni almayacakları bir işe başvuruyorsun diyen içsesim düşmanımdı sanki. Başkasından duysam umursamayacağım sözler benlik algımdan çıktığı için kahretmişti beni. Hemen geri dön ve başvuruyu iptal et diyen iç sesim beni ne denli üzdüyse ne bir adım geri ne de ileri atabildim galiba deliriyorum diye düşündüm. İki dakika belki daha az veya fazla o şekilde kapıda durduktan sonra evden bir iki saatlik uzaklaşma isteği duydum. Belki temiz hava ya da sahil iyi gelirdi. Uzun zamandır evdeydim iki insan yüzü göreyim diye söylendim

Çantamı aldığım gibi sokağa çıktım.Apartmandan çıkıp biraz yürüyünce evin anahtarını çantama yerleştirirken yeni açılan dükkanın önünde durdum. Kaba hali bitmiş ufak işleri kalmıştı kuruyemiş dükkanıydı. Dükkanı arkamda bırakıp telefonumu çıkardım kilidine basıp açılmasını bekledim . Telefon açıldıktan sonra gelen aramalara ve mesajlara baktım çoğu arkadaş ve akrabamdandı tercih verip vermeyeceğimi sormuştular.

Sanki benim hayatım onları çok ilgilendiriyordu bunu sorma sebebleri tamamen canımı sıkma maksatlıydı. Dudaklarımın arasından fısıltı halinde lanet sözcükleri yükseldi. Mesajlar arasında dikkattimi çeken biri vardı Mine .. Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım ailesi ile birlikte birkaç yıl önce başka bir kasabaya yerleşmiş şimdi ise buradaki akrabaları ziyarete gelmiş ve beni de görmek istiyordu. Hemen aradım sesini uzun zamandır duymadığım için alo deyişi hafızamdaki o küçük kızı sanki gözlerimin önüne getirdi. İçimde ki küçük kız sanki gözümün önünde Mine ile birlikte oyun oynuyordu. Kısaca konuştuktan sonra buluşmak için anlaştık . Kararlaştırdığımız yere gelince gözlerden uzak bir köşe seçip oturdum beklerken telefonum çaldı Mine olmalı diye düşünürken babamın aradığını fark ettim eve gelmişler beni göremeyince merak etmişlerdi. Kısaca arkadaşımla buluşacağımı söyleyip çok geç kalmayacağım dedim . Kapattım kapatınca içeri giren kız dikkattimi çekti Mine'ydi saçları uzamış kilolarını verip zarif bir güzelliğe kavuşmuştu hanım hanımcık bir edayla yanıma geldi İnci ne kadar değişmişsin diye bana sarıldı. Ben kendimi aynı hissediyordum sanki hep aynı bedende aynı yaştaydım değişen biri varsa o da Mine idi. Siparişleri verdikten sonra neler yaptığımızdan bahsettik üniversite meselesinin canımı sıktığını fark edince bir daha da sormadı en azından çevremdeki çoğu kişiye göre anlayışlı biriydi. Yaşadığı kasabayı anlattı küçük bir yerdi hayvancılık ve tarım ile ilgileniyorlardı sahip olduğu tavukları keçileri ve iki ineğini anlattı. Gerçi sosyal medya paylaşımlarından görmüştüm benim ise gördüğüm hayvanlar sokak kedi ve köpekleriydi. Anlatacak farklı bir özelliğim hobim yoktu sadece okuyup yazmayı seven biriydim bunu da anlatılacak bir nitelik olarak gördüğümü söyleyemezdim. Canımın ne denli sıkın olduğunu fark edince ailemden izin alıp onlarda bir kaç gün kalmamı istedi. Aslında bu boğucu şehirden uzaklaşmak iyi olurdu hem annem de düzelmişti. Sanki karanlıkta kalmıştım da bu fikir uzaktan görünen küçük bir ışıktı.

Aradan geçen bir iki satten sonra eve dönmeye karar verdik Mine onunla gitmemi çok istediği için iki gün sonra annemle konuşmak için bize gelecekti. Mahalleye girince evin karşısına geldim kuruyemişçi dükkanının önüne geldim eğer satışlar başlamışsa birkaç şey almak istiyordum . Tam bu sırada içeriden eşya taşıyan bir adam dışarı çıkarken ayağı mı takıldı yoksa dengesi mi bozuldu anlamadan elindeki şişler devrildi ardından adam düştü kırılmadan bir kaç tanesini tuttum. O sırada içeriden çıkan bir kadın '' Hay Allah nazar çıktı!'' diye söylendi elimdeki şişeleri bir kenara koyup yere düşen adama doğru gittim kadın benden önce adamın yanına gitmişti. İyi misiniz diye sordum adam başını sallayıp evet dedi. Çok bir zayiat yoktu. Kadın ile birlikte adamın içeri geçmesini sağladık. Sandalyeye oturan adam '' Böyle şeyler normal sabahtan beri çalışıyoruz sadece tabela asmak için yardım aldık haliyle yorulduk.'' Bana bakıp gülümsedi sayende bir kaç şişeyi kurtardık şimdi bir kilo çerezi hak ettin dedi bunu kabul edemezdim vicdanım el vermezdi uzunca sohbet ettim çiftle adam yeni başlayacağı bu işte çırağının olmamasından dert yakınıp durmuştu bir an aklına bir şey gelmiş olmalıki gülümsemesi durdu ve '' Eğer senin için de uygunsa burada çırak olarak işe başla'' dedi.

Doğrusu beklemediğim bir tepkiydi. Aslında eve de yakındı ve daha bu sabah bir işe mi girsem diye düşünüyordum ya Mine diye düşündüm bu hafta sonu gideceklerdi ve onunla gitmemi istiyordu. ''Önce ailemin fikrini almalıyım'' dedim. Kabul ettiler ben onlarla konuşurken içeri girip çıkanlar hayırlı olsuna gelenler vardı pencereden adamın düştüğünü gören bir kaç esnaf daha gelmişti. Çok fazla durmadım verdiği çerezi zorla elime tutuşturduktan sonra eve döndüm bir şey alıp da parasını vermemeye alışkın değildim. Sanki elimde taş taşıyordum. Eve gelince hava serinlemişti. Ailem balkonda oturmuştular . Onlarla konuştum Mine'yi ve yeni açılan kuruyemiş dükkanını anlattım. Benim son günlerde canımın çok sıkkın olduğunun farkındaydılar. Mine'nin yanına bir kaç günlüğüne gidebilirdim onlara göre ama üniversite sınavı için çalışmamı istiyorlardı bu yüzden çırak olmama sıcak bakmadılar. Herkes kendince haklıydı ama bir iki hafta çıraklık yaptıktan sonra elbet sıkı bir şekilde ders çalışırdım buna inanıyordum. Ailemi buna ikna ettim bu yüzden babam ertesi gün benimle dükkana gelecek hem yeni komşumuza merhaba diyecek hemde kimin yanında çalıştığımı görecekti.

Aradan iki gün geçmişti ve ben çıraklık yapıyordum. Patronum iyi biriydi ama ağzı sürekli çalışıyordu kendimi yakında ramazan ayı geliyor umarım oruç tutyordur diye teskin ediyordum. Sürekli çay istiyor. Ya da gidip gelip doyana kadar çerez tüketiyordu. Çayı demlerken gülümsedim ''iyi ki bi işe başladım yaında batar burası'' diye dalga geçtim. İşin en sevmediğim yanı patronumum süreki misafiri geliyor ve sanki ben yeni gelinmişim gibi davranıyordu. '' kızım İnci amcanlara çay getir.. İnci şöyle güzel bir çerez tabağı hazırla'' Çoğunlukla kurduğu cümlelerdi bunlar aileme anlatmıyordum yoksa bana söyleyecekleri şey '' Biz sana çalışma demiştik'' olacaktı. Etrafı paspasladıktan sonra kendime de bir çay alıp oturdum düşünmeye başlamıştım. Bu dükkanın batacağı açık ortadaydı ve patronum hariç herkes bunun farkındaydı. Çünkü yarını değil bugünü bile düşünmeden hareket ediyor ve sadece midesini düşünüyordu.Ve ben bugün hayatımı etkileyecek bir mail alacağımdan habersiz . Hasır bir tabure üstünde çayımı yudumluyordum.

Akşam olup da eve gelince yıkandım ve annem ile birlikte sofrayı hazırlamaya başladım. Yemekten sonra ailem balkonda çay içerken bende odamda yine günlük yazıyordum. İşe başladığıman beri karamsar havamdan çıkmış biraz da olsa eski halime dönmüştüm tahmin ettiğim gibi işe başlamak bana iyi gelmişti. Film izlemek için bilgisayarı açınca gelen bir mail dikkatimi çekti. Dergiden gelmişti bir süre bakakaldım . Neden böyle bir yerden mail aldım ki diye düşünürken bir kaç gün önce başvuru yaptığım aklıma geldi. Ve beni yakından görmek için çağırıyorlardı yarın hemde! midemde uçuşan kelebekler beni heyecanlandırmıştı. O geceyi yarın ne yapacağımı düşünerek geçirdim. Gitmelimiydim bilmiyordum. Sabaha karşı uyumuştum. Birden sanki biri beni uyandırmış gibi hissettim gözlerimi açınca eğer biraz daha yatakta durursam uyuyacağımı bildiğim için çıktım.

Düzgün bir şeyler giyindim fazla makyaj malzemem olmadığın için makyajı es geçip saçlarımı her zamankinin aksine salık bıraktım. Kumbaramdan biraz para alıp evden çıktım. Patronum ile sokakta karşılaştık beni görünce '' İnci Hanım bugün fazla şıksın'' dedi ona bana bugünlük izin vermesini öğlen işe döneceğimi söyleyince suratı düştü. Sabahları çayı demlemek sabah temizliğini yapmak gibi işlerden nefret ediyordu. '' Eh peki madem öğlen geleceksin git dedi'' İçime çöken huzursuzluk ile soktaktan ayrıldım iç sesim yine ortaya çıkmış saçmalıyordu ve içimdeki huzursuzluğa göre geri dönüp en azından bir paspas yapmalıydım. Gelen minibüs sayesinde bu düşüncelerden kurtuldum. Ve derginin olduğu binaya doğru yola çıktım. Telefondan haritaları açıp derginin olduğu binayı arıyordum.

Binaya gelince etrafı incelemeye başladım bir iş merkeziydi. Asasöre binip yukarı çıktım. 4. katta durdum koridor boyunca raflarda derginin önemli sayıları vardı koridor açık pembe ve açık yeşile boyanmış duvar boyunca saksı bitkileri vardı 3. ve 4. kat tamamen dergiye aitti. Sanki kore dizilerinden fırlamış gibi bir mekandı girişte danışmadaki kıza yaklaşıp '' Merhaba'' dedim cılız çıkan sesim beni utandırmıştı. Kız önündeki bilgisayardan kafasını kaldırıp merhaba diye karşılık verdi ona başvuru için geldiğimi söyeldim bana bir saat erken geldiğimi ve beklememi söyledi ben de danışmadaki koltuklardan birine oturup beklmeye başladım. O sırada gelenler oluyor ve dergi hakkında ya da kendilerinden konuşuyorlardı. muhtemelen çalışanlardı.Bazıları ile göz göze geliyordum sonra hemen utanıp önüme dönüyordum. Kızlar çok şık bir halde geliyorlardı onların enerjik ve şık halleri kendimi sönük hissetmeme sebeb olsa da bugün enerjik ve dik olmalıydım.

Nihayet bir saat geçmiş ve danışmadaki kız beni ve bir kaç kişiyi bir odaya toplamıştı. Sadece beni çağırmışlar zannetmiştim ama burada dört kişiydik. Gelenler arasında iki genç erkek çalışma saatleri kenilerine uymadığı için toplantıdan erken ayrılmıştı geriye ben ve benden yaşça büyük olduğunu tahmin ettiğim bir kız vardı. Kız kurt gibiydi sorulan her soruya atılarak cevap veriyor ve hem bize sorular soranlara hem de bana ne kadar zeki ve yetenekli olduğunu oturduğu sandalyeden sdadece konuşarak gösteriyordu. Kendimi ezilmiş gibi hissetsem de bunu karşıya yansıtmadım. Ve toplantının sonunda haliyle adının Yeşim olduğunu öğrendiğim kız işe alınmıştı. Teşekkür ettiler bana da buraya kadar zahmet ettiğim için. Tam çıkarken danışmadaki kız beni yanına çağırdı numaramı istedi. Eğer olurda ileri de lazım olursa diye. İçimden kimi kandırıyorsunuz diye söylendim . Aramayacaklardı muhtemelen moral olsun diye dediler. İşe de gitmeye hevesim kalmamıştı.

Binadan ayrılınca Mine aradı en azından beni mutlu eden tek kişiydi benimle buluşmak istiyordu. Yine aynı kafede buluşmak için anlaştık. Kafeye kadar içimde büyüyen bir öfke vardı. Mine'yi görünce hepsi uçup gitti. Mine benim moralimi bozuk görünce beni güldürecek şeyler anlatmaya başlamıştı öyle ki bir ara attğımız kahkaha herksin bize bakmasına sebep olmuştu. Bu sırada tanımadığım bir numara aradı ekrana bakıp tanımaya çalıştım sonra açtım. Karşımda bir kız sesi vardı İnci Hanım'la mı görüşüyorum dye sordu evet dedim. Dergiden arıyordu. Ve beni işe almak istediklerini söylüyorlardı dalga mı geçiyorlar diye düşündüm ve açıkça bunu sordum . Kız sakin bir sesle hayır dedi . Sizinle birlikte mülakata gelen hanımefendi atandığını öğrendi ve bu yüzden başvurusunu iptal etti dedi. Mine karşımda bana bakıp sessice kim ve ne oluyor dedi. Biraz beklemesini söyledim ve kibar bir şekilde sinirimi telefondaki kıza yansıtmadan kapattım. Ne evet demiştim ne de hayır. Mine'yi merakta bırakmamak için herşeyi en ince ayrtınısına kadar anlattım. Mine bana bakıp sen bu kadar saf olamazsın dedi. Batmakta olan bir dükkanda çalışmayı mı tercih ediyorsun? En azından burada sigortan yatar hem kızın atanacağını kız bile bilmiyormuş seni yine aramışlar git en azından konuş dedi. Mine'nin gelmesi şartıyla kabul ettim. Ve beraber dergiye döndük Danışmadaki kız eğer başlayacaksam hemen şimdi muhasebeye gidelim dedi. Mine'nin bakışları gururla bana dönünce kabul ettim . Ve muhasebeye gittik.

Banka hesabım olmadığı için yarın bir bankaya gidip hesap açmamı istediler. Ve beni üst kata çıkardılar. bir odanın önüne gelince danışman kız odanın kapısını açıp Hamza abi burada mı diye sordu . İçeriyi göremiyor olsam da bir erkek sesi az önce çıktı birazdan gelir dedi. Kapıya gelip neden sordun dedi. Danışmada çalışan kız beni elimden çekip elini omzuma attı bu samimi hareketine şaşırmıştım ve beni takdim etti. Tanştırayım yeni ekip arkadaşımız İnci. O sırada beni tanıştırdığı gencin gözlerine takıldım yer ayağımın altından kaydı bir an bana elini uzatıp 'Merhaba bende Mete tanıştığımıza memnun oldum İnci'' dedi sanki hayatım boyunca eksik olan şey adımı onun sesinden duymaktı.......

Oan aklıma yıldız şeklindeki bulut gelmiş ve içten içe dileğimin kabul olduğuna inanmıştım ....

 

 

 

 

Loading...
0%