Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4.Bölüm

@sen1bihtersin_246

Kahve alıp masama doğru ilerledim. Bu en son ki reklam için yapılacak çalışmalarla ilgileniyordum. kahvemi yudumlarken yanıma Aslı geldi. "Asena rica etsem benim için şu çalışmalarla ilgilenebilir misin?"

Kaşlarım çatıldı. "Neden sen yapmıyorsun ki?" Şirince olduğunu düşünerek bana gülümsedi. "Oğuz ile buluşacağımda bu dosyalar yetişmedi. Nolur yapar mısın? Söz yarın ki işini ben yaparım."

Durup üşündüm. Aslı'yı ilk defa böyle görüyorum. Normalde asla böyle değildir. Hatta aramızdaki en işkolik insan Aslı'dır. O bana ümitle bakarken başımı salladım. "Tamam ama yarınki işim senden." genişçe gülümsedi. "Çok teşekkür ederim Asena." dedikten sonra yüzümü tutup yanaklarımdan öptü ve zıplaya zıplaya gitti.

Aşk insanı gerçekten değiştiriyordu. Neyse ki benim için böyle bir durum söz konusu olamaz. Aşk ve ben. Yanyana bile gülünç duruyor.

•••

"Asena, öğle molasına çıkıyoruz gelmiyor musun?"

Derin bir nefes verdim. "Siz gidin, benim daha işlerim var." Başını hafif yana eğip bana baktı Selen. "Hadi ama, sabahtan beri aralıksız çalışıyorsun zaten. " Olsun,devam etmem gerekiyor. Gelirken bana kahve getirirseniz hayır demem ama." Gülümsedi. "Tamam bebeğim,merak etme getiririm. Yanında başka bir şey ister misin? Atıştırmalık bir şeyler ister misin? Kurabiye falan"

"Yok yok,onlara gerek yok. Bana sadece kahve alsan yeter."

"Tamam. Kendini çok yorma ama. Eğer molaya çıkacaksan biz kafedeyiz,istersen yanımıza gel."

Başımı salladıktan sonra Selen ve onun yanındaki çalışanlar gittiler.

Öğle molasına çıkamazdım. Çıkarsam büyük ihtimalle ofisten gece 11-12 gibi anca çıkarım.

Off omuzlarım çok ağrıyor. Eve gidince Oğuz'a masaj yaptıracağımı aklımın bir köşesine yazdık. Beyefendinin buluşması için 2-3 saat daha fazla çalışıyorum sonuçta. Hakettim.

Tekrar bilgisayara dönecekken arkamda hissettiğim beden ile durdum. Arkamı dönüp kim bu diye bakınca kimi göreyim.

UTKU YAĞIZ DEMİR

Bu adam niye benim dibimde duruyor ya? Duracak başka yer mi bulamadı?

"Ne oldu Yağız Bey?"

"Sen neden öğle molasına çıkmadın?"

Sanane ya. Canım daha çok çalışmak istedi çıkmadım. Ben,keyfim ve kahyası öyle istedik

"İşlerim bitmedi,mesaiye kalmamak için çıkmadım."

Burada öğle molasına çıkmayan o kadar insan var. Neden ben?

"Kendini bu kadar çok yormana gerek yok biliyorsun değil mi? İş bu. Senden önemli değil sonuçta."

Tövbe bismillah

Bu adama ne olmuş?

Biri bu adama büyü yaptı herhalde. Normal bir Yağız Demir asla böyle olmaz.

"Biliyorum Yağız Bey."

"E o zaman niye kendini bu kadar çok yoruyorsun?"

Derin bir nefes verdim. Bu durum sizi niye bu kadar ilgilendirdi Yağız Bey?"

Düşündü bir süre "Çünkü," dedi ve devamnı getirmedi. "Çünkü" dedim devam etmesi için.

"Çünkü sen benim nişanlımsın. "Hangi adam nişanlısın yorulmasını ister?"

"Hatırlatırım Yağız Bey. Biz sizine sadece ailenizin yanında nişanlıyız. Ofiste siz patronsunuz, bende rastgele bir çalışanım. Lütfen bu ikisini karıştırmayalım. Rica ediyorum, lütfen"

Durdu bir süre. O konuşmayınca bende tam işime geri dönecekken sorduğu soru ile duraksadım. Gerçekten nişanlı olmamızı ister miydin?" Bu ne biçim bir soru? "Tabikide hayır" kaşlarını çattı. "Niye ki?"

"Ukalasınız bir kere. Aşırı sinir bozucu ve duygusuz bir insansınız. Empati kuramıyorsunuz mesela,halbuki bu benim için en önemli unsurlardan biri. Evet Allah var yakışıklısınız ama yakışıklı olmak her şeyi çözmüyor. Her şeyi parayla halledebileceğinizi zannediyorsunuz fakat her şey para değil Yağız Bey. Paranızın olması karakterinizin olduğu anlamına gelmiyor. Bazen o kadar iğrenç sözler çıkıyor kii ağzınızdan insanı kendinizden soğutuyorsunuz. Ben birlikte konuşurken hayat bulacağım insanları severim,hayattan soğutanı değil. Sıcakkanlı insnanları severim,siz buz gibisiniz. Kısaca Yağız Bey asla benlik biri değilsiniz."

Bir dakika

Ben az önce Yağız Bey'e ukala duygusuz karaktersiz mi dedim?

Allah'ım ne olur işimden olmayım

Tedirgin bir şekilde Yağız Bey'e döndüm. Bu niye bana böyle bakıyor ve niye kıpkırmızı?

"Bugün 2 saat mesaiye kalacaksın." dedi ve gitti

Çenem tutulaydı da demeseydim onları ya off

Çalış çalış nereye kadar ama. Bende insanım yani. Organlarım kemiklerim falan var.

Öğle molasına çıkayım bari diyecekken saatime bakınca sağlam bir küfür ettim.

Hepsi o lanet çenem yüzünden.

Yağız'a söve söve çalışmaya başladım

•••

Selen'in getirdiği kurabiyeleri yerken çalan telefon ile bütün keyfim yerle bir oldu. Kim bu ahlaksız diye telefonu açarken Yağız Bey'in sesini duymamla yediğim lokma boğazımda kaldı

"Efendim Yağız Bey"

"Odama gel" dedi ve telefonu kapattı

Öküz diyorumda inanmıyorlar bana

Odaya kapıyı çalıp girdikten sonra bana bir dosya uzattı

"Bunu Alpay Bey'e götür" dedi yüzüme bile bakma zahmetine girmeden

Cidden salak bir dosya için mi benim keyfimi bozdu bu adam? Bir gün gırtlağına yapışacağım ama ne zaman?

Dosyaları alıp Alpay Bey'e verdikten sonra keyfime devam edeyim dicektim telefonun yine çalmasıyla derin bir nefes verdim. Sabır,sabır...

Telefonu açtığımda bir kelime duydum ve telefon direk kapandı "Kahve"

İçimden Yağız'a söverken kahvesini hazırladım. İçine tükürsem mi acaba?

Ay aman neyse. Yeni bir kahve ister bu psikolojisi bozuk. Hiç uğraşamam.

Kahvesini ona verdikten sonra en sonunda keyfime devam edebildim. Neyse , işime devam edeyim bari. Mesaiye kalıyorum diye bu kadar rahat davranamam.

Kendi işimi bitirdikten sonra Aslı'nınkine geçtim. Ben burada kriz geçireyim onlar orada eğlensinler. Olacak iş mi ama ya? Böyle adalet olma olsun.

Kahvemi içecekken bittiğini fark ettim. Of şuan aşırı üşeniyorum ama ya

Telefonu alıp Hatice ablayı aradım. "Alo, Hatice abla, bana kahve getirebilir misin?"

"Tamam gülüm hemen getiriyorum. Başka bir şey ister misin?"

"Yok,teşekkürler." dedikten sonra telefonu kapattım.

Bir süre sonra yanıma Hatice abla geldi. Kahveyi masaya bırakırken yanına en sevdiğim çikolatayı koydu. Işıldayan gözlerle ona bakarken o bana gülümsedi. Ayağa kalkıp tontiş yanaklarından öptüm

"Çok teşekkür ederim Hatice sultan"

"Rica ederim,ne demek"

Ben sandalyeme otururken Hatice abla da gitmişti

Bir taraftan çikolatamı yerken çalışıyorken bir şey fark ettim proje ile ilgili. Yanımda ki Selen'e döndüm."Selen birde sen baksana şuna"

Selen eğilip gösterdiğim yere baktı. "Ben yanlış görmüyorum öyle değil mi?"

Başını iki yana salladı "Hayır görmüyorsun."

Bizi fark eden Utku yanımıza geldi. "Ne oldu hanımlar,bir sorun mu var?"

"Utku sende bir baksana şuna" dedim

Utku'da gösterdiğim yere bakınca şaşkınca bize baktı. "Bir dakika,bu gerçek mi?"

"Bizde onu anlamaya çalışıyoruz zaten. Böyle küçük bir şirket bize nasıl böyle büyük bir ücret ödeyebiliyor?" İkisinede teker teker baktım "Arkadaşlar tövbe haşa dolandırılıyor olabilir miyiz?"

Seren bilgisayara bakmaya devam ederken konuştu "Olabiliriz çünkü kadar yüksek miktarda parayı vermeleri imkansız."

"Ben bir Yağız Bey'e söyleyim en iyisi" dedi Utku ve gitti.

"25 bin eruo ne demek ya? Bu parayı verebilmeleri için kredi çekmeleri falan gerek"

Çok geçmeden yanımıza Utku ve Yağız Bey geldi. Yağız Bey direk bilgisayara eğilince geri çekilmek zorunda kaldım. Bu adamın parfümü bu kadar güzel miydi ya?

Saçmalama Asena. Şuan dolandırılıyor olabilirisiniz. Düşündüğün şeye bak.

Yağız Bey tlefonunu çıkarırken konuştu. "Ben en iyisi onlarla bir konuşayım." dedi ve odasına gitti.

Üf dolandırılsak ne büyük olay çıkar ama. Davalar havalarda uçuşuyor,kazandığımız para ile zenginleşiyoruz, terfi falan ediliyorum. Of ne güzel olurdu ama. Neyse,olmayacak hayaller kurmayalım.

Biz acaba ne olacak diye düşünürken Yağız Bey odasından çıktı.

"Arkadaşlar,herkes bana baksın lütfen" Herkesin odağı Yağız olduktan sonra konuşmaya başladı. "Bu en sonra reklam,yani Asena'nın bulduğu reklam projesini şimdilik duraklamaya alıyoruz."

Herkes neden ne oldu diye düşünürken Yağız Bey konuşmaya devam etti. "Eminimki herkes bunun nedenini çok merak ediyordur. Size daha net bir cevap verebilmek amaçlı şirket ile biraz daha konuşmam gerekiyor. Bu yüzden şimdilik bir şey diyemeyeceğim. Bir kaç günlüğüne bu projeye ara veriyoruz. Herkes evine gidebilir."

Herkes eve daha erken gideceğim diye sevinip eşyalarını toplarken bende mesaiye kalacağımı unutup eşyalayarımı toplarken Yağız Bey birdaha konuştu "Sen gitmiyorsun Asena" Ama bu haksızlık. Sabahtan beri çalışıyorum ve belkide ben olmasam şuan dolandırılmıştık. Herkesten önce benim hakkım eve gitmek.

Şuan gırtlağına yapışmak için kendimi ne kadar zor tutuyorum bir bilseniz.

Bir saniye

Ben istediğim 50 şeyi yaptırabiliyordum ki. Hakkımı da hazır vermiyorken neden kullanmayım ki?

Yağız Bey'in kapısını çalıp "Gel" sesini duydukta sonra içeri girdim. "Yağız Bey"dedim. "Hatırlarsanız siz benim istediğim 50 şeyi yapacaktınız"

"O bunun için geçerli değil" dedi düz bir sesle. "Ama-" "İtiraz falan etme Asena. İzin vermiyorum "

Ben odadan oflayarak çıkarken kafamda bir ampul yandı. Yağız yarım saate ofisten çıkar. Bende o çıktıktan bir süre sonra çıkarım.

Hatice abla olmadığı için mutfağa gidip kendime bu sefer çay aldım ve masama geçtim.

Çalışırken ara sıra Yağız'a bakıyordum ama lanet olası adam hala gitmemişti. Bu adam niye gitmiyor ya?

Ulan Aslı. Eğer sen işi bana kitlemeseydin bunların hiçbiri olmayacaktı. Eve gidince Oğuz'u fena pataklayacaktım.

Sen gel şirketi dolandırılmaktan kurtar, ödülünü sen hariç herkes kullansın. Oh ne ala!

Yağız Bey'e baktığımda ceketini giymek üzere olduğunu gördüm. Yes be

Yağız Bey odasından çıktıktan sonra yanıma geldi. "Senin ofisten kaçmaman için güvenliği uyardım. Sakın ben çıktıktan sonra çıkmaya kalkışma."

Bu adamın bana garezi var herhalde. GÜVENLİĞİ UYARMAK NE DEMEK?

"Ben niye kaçayım ki?"

Saatine baktıktan sonra konuştu "Senin sağ solun belli olmaz. Güvenemiyorum sana."

Gülümsedim "Bunu bir iltifat olarak alıyorum." dedim ve Yağız dediğime güldü

"Neyse, ben çıkıyorum. Sana kolay gelsin." dedi ve çıktı

Ay az önce Yağız bana gerçekten güldü mü ya? Ne güzel gülüyordu zalımın oğlu

ASENA! Salak mısın kızım sen?

Kendine gel Asena, kendine gel..

***

Bir insan günde en fazla 2 bardak kahve içebilir. Fazlası zararlıdır. Fakat ben şuan 9. kahvemi içiyorum. Damarlarımda kafein geziyor kan yerine, hissediyorum.

Her ne kadar kahve içiyor olsam da benim aşırı uyku gelmişti. Daha 1 saat var ya, of. Vakit geçmiyor ki

Sessiz sessiz böyle vakit geçmez diyerek şarkı açmaya arar verdim.

Ne açsam ne açsam die düşünüken aklıma İsmail yk geldi.

Şarkıyı açtıktan sonra bomboş ofisin çinde bağırarak söylemeye başladım

 

"Bin cefa gördüm

Bin defa öldürdün

Kahrolsun, bıktım ya artık

Beni benden aldın attın

Beni sattın, yazıklar olsun!

 

Allah belânı versin

Allah seni kahretsin

Bana gelen, sana gelsin ya

Hayatımı sen mahvettin

Acımadın, neler çektim

Kader seni de kör etsin"

 

Bugün doldurduğum dosyaya tekrar bakayım bari. Gözümden kaçan bir yer vardır belki.

Dosyayı esnemekten okuyamazken başımın bana sanki 10 kiloymuş gibi gelmesi üzerine başımı koluma yasladım. Sonrası benim için koca bir karanlık.

•••

Gözümü açtığımda kendimi yumoş yumoş olan yatağımda buldum. Bir dakika. Ben en son ofisteydim. Ne ara buraya geldim ki? Uyurgezer miyim acaba?

Telefonuma baktıktan sonra saatin 12 olduğunu gördüm

"Oğuz! Neden beni uyandırmıyorsun Allah'ın cezası!"

"Sakin ol. Bugün izinlisin"diye seslendi bana mutfaktan.

Ben elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktıktan sonra Oğuz'a ayağımda ki terliği fırlattım. "Dalga geçme benimle."

Ben dolapta kıyafet ararken Oğuz yanıma geldi "Dalga geçmiyorum.Dün gece seni bırakırken bugün izinli olduğunu söyleyip gitti." Ben "Ne!" diyecekken kafamı dolabın kapağına çarptım

"Ah,kafam"

"Şaşkınlıktan iki gram kalmış beynini kaybettin ya gerizekalı,valla helal olsun ne diyim"

"Ne demek seni bırakıp gitti. Beni dün gece Yağız mı bıraktı?"

"Başka kim bırakacaktı? Ben zaten seni tamamen unutmuş, Aslı ile yaşadıklarımı hayal ediyorum. Geç kaldığını geçtim, ben senin olduğunu bile unuttum."

Yüzümü buruştup ona baktm. "Aptal, salak aşıklar gibi gezmeyi kes lütfen. Miğdem bulanıyor. Hem sen ne kadar hayırsız bir arkadaşsın ya. Arkadaşlığına tüküriyim ben"

"Bebeğim bana laf edemeyeceğin sadece 2 şey var. 1.si yakışıklılığım, 2.si arkadaşlığım. Her şeyime laf edebilirsin ama bu ikisine asla"

Ona göz devirirken mutfağa gittim. "Ne hazırladın kahvaltıya?"

Mutfağa girecekken önüme geçti. "Hayatım sen dışarı çıkıyorsun, bizde Aslı'yla beraber kahvaltı yapıcaz"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Bak Oğuz. Dün zaten siz salak aşıklar gibi gezeceksiniz fazladan 4 saat çalışmak zorunda kaldım. Zaten her yerim çok ağrıyor, ağzımı bozdurma benim. Yemin ediyorum Yağız'a olan bütün hıncımı senden çıkartırım. Şimdi önümden çekil,yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."

Oğuz gerçekten sinirli oldumu anlayımca önümden çekildi. "Bari hazırladıklarımın şeklini bozma çok uğraştım onlar için"

Neye çok uğraşmış olabilir diye düşünürken masayı görmemle gözümden kırmızı bir sıvı akması bir oldu. Allah'ım sen bu çocuğa akıl fikir ver Yarabbim.

"Oğuz bune!?" dedim gördüklerime inanamayarak. Allah'ım ne olur bunların hepsi bir rüya olsun

"Kahvaltı" dedi sanki normal bir şeyden bahsedermiş gibi. "Bu nasıl kahvaltı Oğuz?"

"Ha sen onu diyorsun. Aslı'yla kahvaltı yapıcaz diye değişiklik olsun dedim"

Hani bazı kadınlar canım kocam diyerek böyle kalpli,romantik olduğunu düşündüğü kahvaltılar hazırlar ve whatsapp durumunda paylaşır ya Oğuz'da tam olarak o kahvaltıyı hazırlamış.

"Hadi Aslı yazan hıyarları geçtim, nasıl geçeceğimi bilmiyoru ama geçtim. Aşk yazan tabakları nereden buldun lan? Peynirden kalp yapmayı nasıl becerdin? Ya sabah sabah mum ne alaka Oğuz?"

"Ne var ki bunda?"

"Ne yok ki Oğuz? Bide canım kocamı çok seviyorum diye durum paylaş tam olsun."

"Aslı benim kocam değil ki,sevgilim"

Ne dedi o?

Sevgilim mi dedi?

Lan tanışalı daha 1 hafta olmadı ne sevgilisi?

Allah'ım sen bana sabır, bu ikisinede akıl fikir ver

Yok, bunlara aşk meşk yaramıyor

"Oğuz kızla ayrılmdan çabuk git bir yerde kahvaltı yapacağınızı söyle. Yoksa eminim ki kız bu sofrayı gördüğü gibi ayrılır."

"Niye ayrılsın ya, seviyor o böyle şeyleri."

'Ciddi misin?' der gibi Oğuz'a baktım. "Oğuz böyle sofraları seven sadece 40 yaş üstü, beyin hücrelerini yitiren teyzeler. Lütfen daha fazla beyinsiz gibi davranmadan kızı ara."

Hüzünle sofraya baktı "Ama ben bu sofra için çok uğraştım"

"Uğraşına tüküreyim Oğuz, delirtme beni ara kızı"

Hüzünle cebinden telefonu çıkarıp Aslı'yı aradı.

Ne yazıyor lan orada?

Minik solucanım mı?

Ay bayılacağım herhalde. Biri beni tutabilir mi?

Oğuz saatini takar yanıma geldi.

"Olmuş muyum?" dedi ve etrafında döndü

Her ne kadar mal da olsa Oğuz cidden giyinmesini biliyordu.

Yüzümü buruşturken on baktım. "Iy bune? İğrenç olmuşsun. Böceğe benziyorsun."

Bu dediğimle gülümsedi. "Tamam o zamna ben çıkıyorum."

Kendime çay koyarken seslendim "Parfüm sıkmayı unutma"

"Sıktım" dedi ve evden çıktı. Sofraya bir daha baktım. Tövbeestağfurullah. Psikolojimi bozuyor bu çocuk.

Aslı yazan hıaylardan a yazan kısmını alıp tabağıma koydum. Peynirden kalplerende 3-4 tane aldım.

Huzurla kahvaltımı yaparken kapı çaldı

"Of Oğuz, bir gün olsun bir şeyini unutma ya-" diye kapıyı açarken karşımda Yağız'ı görmemle sustum.

"Yağız Bey"

"Beni içeri almayacak mısın?"

 

Loading...
0%