Yeni Üyelik
7.
Bölüm

5.Bölüm

@sen1bihtersin_246

"Hayır"

Kaşları çatıldı. "Ne demek hayır. İnsan patronunu içeri almaz mı?"

İçeride öyle bir sofra varken hayır,almaz. "Yağız Bey ev şuan müsait değil, ne diyecekseniz burada deseniz olur mu?"

"Bu konunun ayaküstü konuşalacak bir konu olacağını zannetmiyorum"

"Ee, o zaman şöyle yapalım. Siz beni 2 dakika bekleyin,ben hemen üzerime bir şey alıp geliyorum. Aşağıda bir kafe var,orada konuşuruz ne konuşacaksak."

Başını salladı. "Tamam, ben burada bekliyorum."

Kapıyı kapatıp odama gittim. Saçımı at kuyruğu yapıp üzerimi değiştirdim. Kapıyı açtığımda şaşkınca bakıyordu. "Daha önce kimse kapıyı böyle yüzüme kapatmamıştı." dedikten sonra yaptığım hatanın farkına vardım.

"Şey, kusura bakmayın. Anlık dalgınlığıma geldi."

Gülümsedi. "Sorun değil. Hazırsan inelim."

Bende onun gibi gülümsedim. "Hazırım, gidelim hadi."

Beraber evimin altındaki kafeye girdikten sonra kahvelerimizi sipariş edip en sonunda konuşmaya başladık. "Buyurun, benimle ne konuşacaktınız?"

Sıkıntıyla nefes alıp ensesini kaşımaya başladı Tövbe bismillah ne oluyor?

"Evlenmemiz gerek"

"Ne?!"

Ben bir anda bağırınca bütün kafedeki insanlar bana bakmıştı. Onlardan özür dileyip Yağız'a döndüm. "Ne demek evlenememiz gerek? Hayatta olmaz."

"Ben aileme yaklaşık bir yıl önce bir nişanlımın olduğunu söyledim. Seni de şuan nişanlım olarak biliyorlar. Ve babam artık evlenmemizi söylüyor."

Şaşkınlıkla ona baktım. "Deseydin ya baba bu aralar biraz kavgalıyız. Asena ile konuşayım ona göre ayarlayalım." Bana mahçupça bakıyordu. Gözlerimi kısıp ona baktım. "Sen ne dedin peki?"

Garson kahveleri bırakana kadar konuşmadı. Garson gittikten sonra bir daha sordum. "Sen ne dedin peki?"

"1 ay sonra düğünümüz olacağını söyledim." dedi kısık bir sesle. Kaşlarımı çattım. Yanlış duymadım dimi?

"Ne dedin, ne dedin?" Bu sefer daha net bir sesle "1 ay sonra düğünümüz olacağını söyledim" dedi.

İnanamaz şekilde ona baktım. "Sen ciddi misin ya? Hayatta olmaz, kabul etmiyorum. Git babana kavga ettiğimizi, ayrıldığımızı falan söyle. Evlenmek ne demek? Sende saçmaladıkça saçmalıyorsun. Sen evlenmenin ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi? Evlenen iki insan aynı evde yaşar, birbirlerini sever, başka kimseyle konuşmaz, hatta çocukları bile olur. Evlenmek demek 2 hayatı birleştirmek demek."

"Biliyorum."

"E peki neden öyle dedin?"

"Bak, annem bana sürekli birilerini bulmaya, görüştürmeye çalışıyordu. Bende en sonunda dayanamayıp bir nişanlım olduğunu söyledim. İşte o nişanlımda sen oldun. Ve eğer şimdi ayrılırsak annem yine bana birilerini bulmaya çaışacak"

Omuz silktim "Banane ya, kimi ayarlıyorsa ayarlasın. Ben sırf anan sana birilerini ayarlamasın diye seninle evlenemem paşam kusura bakma."

"Neden ya?" Mal bu. Neden diyo birde gerizekalı.

"Ne demek neden? Senin basettiğin öyle kolay bir şey değil biliyorsun değil mi? Evlenmekten bahsediyoruz şuan. Evcilik oynamıyoruz Yağız. Bu öyle sandığın gibi kolay bir şey değil. Ben sırf senin için niye geleceğimi harcayım? Belki seninle evli olduğum zaman gerçek nasibimle tanışacağım ve seninle evli olduğum için onu kaybedicem. Olmaz, asla kabul etmem."

"Ne diyeyim ben şimdi babama?"

"Ayrıldık de, emin ol hakkım olduğu halde bana izin vermediğini söylemek kadar kolay. Ya da bana danışmadan ailene nişanlı olduğumuzu söylemen kadar kolay emin olabilirsin."

"Anneme ne diyebilirim peki?"

"Daha yeni ayrıldık başka bir insan istemiyorum hayatımda gibi şeyler de ben nereden bileyim?"

"Ne dersem kabul edersin?"

"Sen bana ne teklif edersen et Yağız Demir, hayatta kabul etmem."

Gülümsedi. "O kadar emin olma Asena Tekin."

"Hayır, neyine güvenerek böyle konuşuyorsun. Parana mı? Para bu teklifi kabul etmem için yeterli değil Yağız Demir."

"Bir şirketinin olmasını istemez misin?"

Kahvemi yudumlarken göz devirdim. "Yok be, ben şirket falan yönetemem. Batarım kesin"

"Bir villa?"

"Bunlar paranın içerisine giriyor Yağız. Hem ben villayı ne yapayım? Dört kişi yaşıyoruz zaten. Hem temizlemesi zor olur."

"4 Kişi?" dedi kaşlarını çatarak.

"Ben, Oğuz, Birce ve Bihter işte. Bihter'i bilyorsun zaten. Geçen gün ki kedi."

"Adını Bihter mi koydun cidden?"

"Bu seni ilgilendirmez,benim kedim o. Neyse. Geçelim bu konuyu. Sizi ilgilendirmiyor zaten. "

"Neyi kabul edersin söyle teklif edeyim."

Hmm, acaba ne istesem?

Hayır ya, niye bir şey isteyim ki? Gençliğimi feda edemem.

"Veteriner açsam sana, olur mu?"

O an şansıma küfrettim. Bu teklifi nasıl reddedicem?

"Lanet olsun, sana niye veteriner hekimi olduğumu söyledim ki?"

Kabul ettiğimi anlayınca genişçe gülümsedi. "Anlaştık o zaman"

Dik dik ona baktım.

•••

"Bihter, gel annem yemek vakti"

Bihter mamasını yerken koltuğa oturup telefonla ilgilenmeye başladım. Aklıma o an Yağız'ın instagramına hiç bakmadığım geldi.

Hemen arama kısmına Yağız'ı arattım.

Utku Yağız DEMİR

Hesabı direk çıkınca emen tıkladım

Çüş!

Hoay maşallah

Denizde olduğu bir fotoğrafı vardı en üstte. Fotoğrafına tıklayıp yorumlara girecektim ki kapı çaldı.

Saate baktığımda Birce'nin çıkış saatinin çoktan geldiğini fark ettim. Kapıyı açtığımda beni görünce şaşırdı. "Asena, sen niye işte değilsin?"

Mutfağa girerken bir taraftan konuşuyordum. "Bugün izinliyim, ama sen onu bunu boşver. Sana anlatmam gereken şeyler var. Salona geç , ben geliyorum. Su ister misin?"

"Yok sağ ol da ne oldu , ne anlataca-"

Suyumu alıp salona girdiğimde Birce'nin telefonumda açık olan Yağız'ın fotoğrafına baktığını gördüm.

"Onunla ilgili bir olayı konuşacağız"

Yağız'ın hesabında ki fotoğraflara bakarken konuşuyordu "Bu senin ofisinde ki kaya patron değiil mi?"

Koltuğa otururken kaşlarımı çatarak Birce'e baktım. "Kaya ne kızım? Adı Yağız adamın"

"Adınn Yağız olduğunu biliyoruz herhalde salak değiliz. Adama taş gibi demek ayıp olur, bu adam direk kaya çünkü. O yüzden kaya diyorum."

Bu dediğine göz devirirken yanımıza Bihter geldi. "Ben bu Yağız denen adamla evleniyorum"

"NE!"

"Gerçekten evlenmiyorum, sahte evlilik. Yoksa birbirimizi sevdiğimiz falan yok."

"Sana haloperidol yazayım mı hayatım? Şizofren olma ihtimalin çok yüksek çünkü"

Evet Birce psikolog ve en olamayacak olaylar karşısında bana şizofrenlere verdiği ilacı vermeyi teklif ediyor. Bir ara gerçekten o ilacı vermeye kalkışmışlığı bile var.

Birce her ne kadar psikologda olsa fazlasıyla neşeli ve sürekli saçma sapan espiriler yapıyor. Böyle internette gördüğümüz bir şey dediğimizde hemen psikolog edasıyla konuşanlar gibi değil.

"Saçmalama Birce. Gerçekten öyle. Hani sana geçen anlatmıştım ya nişanlı rolü falan diye."

"Evet anlattın"

"İşte ayrılırız biter falan diyordum, fakat olaylar hiç tahmin ettiğim gibi ilerlemedi"

"Nasıl ilerlemedi ya?"

Birce her şeyi olduğu gibi anlattım. Dikkatlice beni dinlemişti. Şaşırdığı her halinden belliydi.

"Vay anasını ya.Ama kızım sende bir veterinerliğe lafına tav oluyon hemen. Veterinerliği bizde ilerde açardık."

"Orası öyle de işte, biliyorsun beni. Böyle bir teklifi reddetmek benim için imkansız"

"Neyse, ne yiyeceğiz bu akşam?"

"Bu akşam dışarıdan söylemek mecburiyetinde kalıyoruz çünkü Oğuz sabah 'sevgilisine' kahvaltı hazırlıcam diye dolapta hiçbir şey bırakmamış" Galeriye girip hazırladığı kahvaltının fotoğrafını gösterdim "Hazırladığı kahvaltıya bak"

Fotoğrafı görünce büyük bir kahkaha attı. "Biz niye bu çocuğun gastronomi okumasına izin verdik? Şuna bak ya Allah'ım. Master Chefe falan yazdıralım bari. Belki şeflere MDS yazan salatıklar hazırlar da birinci olur."

"Aslında mantıklı biliyor musun? Şöyle bir kaç ay kafa dinleriz"

"Eve geldiğide söyleyelim de kayıt yaptırsın. Hemen atlar zaten böyle şeylere"

"Bu çocuk bozuk ya. Neyse, ne söyleyelim?"

•••

"Bugün neler yaptığımıza inanamayacaksınız"

"Emin ol ikimizinde gram umrunda değil"

"Şimdi biz kahvaltıyı yaptık ya, ondan sonra dedik ki hadi lunaparka gidelim. Lunaparka gidince dönmedolaba bindik ve tam tepeye çıkınca-"

"Sakın bana o şeyi yaptığınızı söyleme" dedi Birce

"Saçmalama, çok güzel fotoğraflar çekindik." dedi ve telefonunu çıkarıp bize fotoğrafları gösterdi

Birce fotoğrafları görünce derin bir oh çekti.

İşten getirdiği kurabiyelerden alırken "Oğuz, sen neden Master Chef'e katılmıyorsun?"dedi Birce

"Sevgilimle vakit geçirmeyi tercih ederim" deyince birce'yle birbirimize şok içinde baktık. Bu çocuk bizimle dalga geçmiyor değil mi?

Allah'ım sen bu aptal aşık Oğuz'a akıl fikir ver

•••

Çantamı alıp evden çıktıktan sonra nasıl burada olduğunu bilmediğim motoruma binip ofise doğru sürmeye başladım.

Ofise geldiğimde masama geçer geçmez Yağız Bey beni çağırdı.

Paşam yavaş be. Bune hız?

Çantamı masaya bırakınca direk Yağız Beyciğimizin odasına girdim. Odaya girince Arif babamı görmemle duraksadım. "Aaa, Arif babacım" diyerek gidip hemen sarıldım. Bu sahte nişanlı rolunde sevdiğim tek kişi Arif babamdı.

"Kızım hayırlı olsun 1 ay sonra evleniyormuşsunuz."

Mahçup bir ifadeyle gülümsedim. "Evet,biraz aceleye geldi bence. Ama Yağız tutturdu evlenelim de evlenelim. Bende neyse tamam dedim en son. Uzun zamandır düşünüyorduk zaten. Yağız'ın ısrarı karar vermemizi sağladı."

Genişçe gülümsedi. "Olsun olsun. Hem ikinizinde yaşı geldide geçiyor."

Ben daha 22 yaşındayım ama, neyse.

Arif babamın yanınna oturacakken Emine cadısınıda fark ettim. Kısacık boyu var ne yapayım gözükmüyorki

Sen sanki çok uzunmuşsun gibi konuşma Asena.

Ben gayette uzunum. Ne var yani 1.65 isem. Emine karısı kalmış 1.40 boyunda.

Boş yapma da selam ver şu cadıya.

İç sesimle tek ortak yönümüz aynı kişilerden nefret etmemiz.

Yoo, ben senin gibi Yağız'dan nefret etmiyorum.

Sen bir sussana.

"Sizde hoşgeldiniz" dedim memnuniyetsiz bir ifadeyle.

Beni baştan aşağı süzdü "Hoşbulduk" dedi yüzüme bakma zahmetine bile girmeden.

Boş koltuklardan birine oturduktan sonra Arif babama döndüm. "Ee Arif babacım. Hangi rüzgar attı sizi buraya?"

"Evleneceğinizi duyar duymaz dedimki bir gelinimi ziyaret edeyim tebrik edeyim"

Gülümsedim. Bu adam düğünde altın kemer takarmış gibi bir vibe aldım.

"Ne iyi etmişsiniz. Bir şey ister misiniz çay kahve falan? Hatice abladan isteyelim getirsin."

"Ha yok kızım sağ ol ben bir şey istemiyorum." Emine karısına döndü. "Hayatım sen bir şey ister misin?"

"Ha yok sağ ol hayatım"

Seninle şöyle olabilirdik aptal

"Sen bir şey ister misin bebeğim?" dedi Yağız

Ay bir anda öyle diyince içim bir değişik oldu

"Yok sevgilim, teşekkür ederim"

Odada bir süre sessizlik oldu. "Neyse, ben işimin başına geçeyim en iyisi" dedikten sonra koltuktan kalktım.

Odadan çıktıktan sonra masama giderken yaşadığım şeylerin farkına vardım. Ben gerçekten tam 1 ay sonra evleniyordum, hemde Yağız'la.

Bir veterinerlik için de gençliğini feda etmezsin be Asena.

Sus, sen anlamazsın.

Sen sus asıl. Bu sahte nişanlı olayı başımıza geldiğinden beri salak salak davranıyorsun zaten. Ben burada ne krizler geçiriyorum senin haberin var mı? Git kendine çeki düzen ver yoksa ben seni delirtmesini çok iyi bilirim. Birce'de sana gerçekten şizofren ilacı yazmakla uğraşır. Yatırırlar kızım seni hastaneye.

Ay tamam sus. Şimdiden delirtdin insanı. Sana bulaşanda kabahat

Masaya oturunca bütün keyfim kaçtı. Ben sanırım bu sahte evlilik anlaşmasını reddedicem ya. Böyle hayat mı geçer sevmediğin adamın yanında?

Masadan kalkınca bir hışımla Yağız'ın odasına girdim. Babasıyla cadı anasının hala odada olduğunu görünce gülümseyerek Yağız'a döndüm. "Hayatım 2 dakika gelebilir misin? Seninle bir şey konuşmam gerekiyor"

Yağız yanıma geldikten sonra kapıyı kapatıp etrafa baktım. "Terasa çıkalım mı, bu sahte evlilik meselesiyle ilgili çünkü?"

Yağız'ın yüzüne endişe yerleşmişti. Başını salladıktan sonra beraber terasa çıktık. Etrafta kimsenin gözükmediğine emin olduktan sonra Yağız'a döndüm.

"Neymiş bu evlilik meselesiyle ilgili konuşacağın?"

"Ben seninle evlenmeyeceğim" dedim direkt. Yağız'ın anında değişen ifadesi her ne kadar beni korkutmuşta olsa Yağız'a bakmaya devam ettim. Kaşları çatık bir şekilde gözlerime baktı. "Hani anlaşmıştık bu konu hakkında? Ne oldu da şimdi vazgeçtin? Korktun mu? Korkacak herhangi bir şey yok, ben yanındayım senin. Benden mi korkuyorsun? Ne yapabilirim korkmaman için, söyle yapayım. Ne oldu da vazgeçtin Asena?"

Biz sadece Allah'tan korkarız aslanım.

"Korktuğumdan değil Yağız. Bahsettiğimiz mesele evlenmemiz. Burada belki sen kurtuluyor olabilirsin ama sen kurtulacaksın diye ben kendi özürlüğümden vazgeçemem. Ben daha 22 yaşındayım ya. Bu yaşta seninle evlenip gençliğimi feda edemem. Diyorum ki 1-2 ay evli kalırız, sonra anlaşamadık deriz ayrılırız. Ama sen diyorsun ki olmaz, en az 2 yıl."

"E ben sana veterinerlik açacaktım hani öyle anlaştık."

"Düşününce fark ettim Yağız. Ben veterinerliği kendimde açabilirim. Bunun için evlenmeme gerek yok. Nolur benide anla. Daha hayata yeni yeni başladım. Evlenmek benim için oldukça büyü bir şey. Ailem var bir kere. Ben aileme ne diyeceğim, bunu düşündün mü hiç? Benim başarılı bir kariyerimin olmasını isteyen ailem evlendiğimi görünce ne tepki vericek düşündün mü? Ben yıllardır hem hayalim için, hemde ailemi gururlandırmak için çalışıyorum. Biraz daha derinlere inerdim ama gerek yok. Bu sebepler bile yeterli evlenmemem için."

"Yetmez!"

"Ne demek yetmez?"

"Ben ailenle konuşurum, anlatırım olayları. Kariyerin için sana yardımcı olurum. Olmaz mı?"

Derin bir nefes verdim. "Olmaz. Hem sen söylesene neden ben? O kadar tanıdığın kız var gidip onlarla anlaşma yap. Neden ofisinde çalışan rastgele bir çalışanla evlenmek istiyorsun ki?"

"Çünkü seni seviyorum!"

Nefes nefese yataktan kalktım. Etrafa baktığımda odamda olduğumu fark ettim. Az önce yaşananların hepsi rüya mıydı gerçekten?

Hayır bu bir rüya değil, BU BİR KABUS.

Saate baktığımda işe gitmek için daha 1 saatimin olduğunu gördüm. Derin bir nefes verdim. Bu sahte evlilik olayı cidden beni fazlasıyla etkiliyordu.

Hemen soğuk bir duş alıp hazırlandım. Dalgalı saçlarımı kurutup makyajımı yaptım. Mutfağa gittiğimde Oğuz çayını hüpletiyordu. "Günaydın"

"Günaydın" dedim moralimin olmadığını oldukça belli eden bir sesle. "Ne oldu, moralin bozuk gibi?"

Çayımı alıp masaya otururken "Bir kabus gördüm ya, önemli bir şey değil." dedim.

"Peki" dedi zıkkımlanmaya devam ederken.

Kahvaltımı yaptıktan sonra kendimi parfüme bulayıp evden çıktım.

Ofise vardığımda ilk önce kendime kahve aldım. Ardından masama doğru ilerlerken herkesin gözü benim üstümdeydi

"Arkadaşlar niye bana adam öldürmüşüm gibi bakıyorsunuz, ne oldu?"

Selen tak tak ses çıkaran topukluları ile yavaşça yanıma geldi ""Yağız Bey ile çıkıyor musun?"

Selen'in sorunu duyar duymaz ağzımdan koca bir "Ne!" çıktı. Nereden çıkmıştı bu?

"Nereden çıktı bu şimdi?"

"Sen ilk önce sorumu cevapla. Yağız Bey ile çıkıyor musun, çıkmıyor musun?"

Kaşlarımı çattım. "Pardonda bu sizi ne ilgilendiriyor?" Kaşlarını kaldırıp bana dik dik baktı. "Ha çıkıyorsun yani"

"Ben öyle bir şey söylemedim. Hadi diyelim ki çıkıyorum. Bu sizi ne ilgilendiriyor?"

Selen tam konuşacakken yanımıza Yağız geldi. "Ne oluyor burada?"

Gülümseyerek Yağız Bey'e döndüm. "Yağız Bey, ofisteki arkadaşlarım nedenini bilmediğim bir şekilde sizinle çıktığımı düşünüyor. Onlara gereken açıklamayı yapabilir misiniz lütfen?"

Yağız Bey beni dinledikte sonra onaylar şekilde başını sallarken ofistekilere döndü. "Arkadaşlar, öncelikle bu düşünceye nereden ulaştığınızı oldukça merak ettiğimi söyleyim. Cevaba gelicek olursak evet, Asena ile çıkıyoruz hatta 1 ay sonra düğünümüz var."

Herkes aynı anda "Ne!" diye bağırdı. Bu kişilere bende dahildim

Az önce bir kez daha emin oldum ki bu adam gerizekalılıkta en önde bayrakla koşuyordu. Ne saçmalıyordu bu salak!

Yağız'a yüzümde sahte bir gülümsemeyle döndüm. "Yağız Bey, niye yalan söylüyorsunuz? Çıkmadığımızı söylesenize"

Yağız beni umursamadan belimden tutup kendine çekti ve ellerimizi birleştirip havaya kaldırdı. "Birbirimize deli gibi aşığız arkadaşlar. Umarım anlamışsınızdır"

Yağız odasına giderken ben şokla Yağız'a bakıyordum. Arkamı döndüğümde herkesin dibimde olduğunu fark ettim. En önde olan Selen gözlerini kısıp gözlerime baktı. "Neden bana söylemedin?"

Aynı şekilde bende ona bakarken konuştum. "Senin benim hayatımda nasıl bir yerin var ki ben sana bunu söyleyeceğim Selen?"

"Ben senin en yakın arkadaşınım"

Bu dediğine güldüm. "Hadi ama Selen. İkimide biliyoruz ki ne sen benim en yakın arkadaşımsın ne de ben senin en yakın arkadaşınım. Biz sadece basit bir iş arkadaşıyız. Ve ben "basit" bir iş arkadaşıma niye aşk hayatımdan bahsedeyim? Bana bunu açıkla."

"Sana asla güvenilmez biliyorsun değil mi?" dedi arkadan Yasemin diye bir kız.

"Madem bana inanılmıyor, Yağız Bey'in dedikodusunu yaparken ona bir şey söylmeyeceğime de inanmamışsınızdır değil mi?" dediğim ile herkes geri çekildi.

"Mesela sen Yasemin. Şey demiyor muydun geçen gün, 'Yağız Bey cidden zamana kadar tanıdığım en salak insan. Tipi var diye kendini bir şey sanıyor'"

Ceren'i işaret ettim. "Peki ya sen Ceren. 'Yağız Bey tam bir ukala. Babası sayesinde buralara gelmiş salak salak bize bağırıyor. Babası olmasa bir hiç' demiyor muydun geçen hafta?"

Barış'a döndüm. "'Alpay Bey Yağız Bey'den çok daha iyi, Yağız Bey tam bir şımarık, zengin zübbe' diyen babaannem değildi Barış."

Herkese baktım. "Daha sayardımda devam etmeyeceğim. Madem ben güvenilmez biriyim neden bu dediklerini gidipte sevgilime söylemedim? Hazır aklıma gelmişken söyleyim bari.Sizde eşyalarınızı toplamaya başlayın gençler. Kusura bakmayın, hayatımda adam akıllı hiçbir yeri olmayan insanların sevgilime ettikleri hakaretleri sevgilimden saklayamam."

Ben Yağız'ın odasına gidecekken herkesin önüme geçmesiyle güldüm."Nasıl tutuşdunuz ama." deyip ufak bir kahkaha attım.

"Tamam" dedi Selen. "Sana böyle davranmamamız gerekiyordu. Özür dileriz. Ama lütfen söyleme."

İki gün önce bana gülümseyen kıza bakın hele.

"Bana söylememem için bir neden söyle?"

Bir süre düşündü. Bulamadı tabi doğal olarak.

"Neyseki arkadaşlar, dua edin iş arkadaşıyız sizi seviyorum. Yoksa şu anda hepiniz kapıdaydınız."

Bu dediğim ile herkes gülümseyerek bana sarıldı.

"Çok teşekkür ederiz"

Ah, ne olacak benim bu merhametim ya.

 

Loading...
0%