@sen1bihtersin_246
|
Eve geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdikten sonra önce kendime su almaya karar verdim. Suyumu alıp salona geçtiğimde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Annem ve babam şuan dimdik karşımda kanlı canlı duruyorlardı. Ne işleri vardı burada? Yüz ifadelerine bakılırsa bu gelişleri hiç hayıra alamet değildi. Allah'ım ne olursun bu odadan sağ sağlim çıkayım. "Anne, baba. Ne işiniz sizin burada?" "Evleniyormuşsun" dedi babam dümdüz bir ifadeyle. Utançla başımı aşağı eğdim. "Özür dilerim. Size söylemem gerekiyordu." "Niye söylemedin peki?" dedi annem kaşları çatık bir şekilde. "Her şey bir anda oldu. Ne olduğunu bende anlamadım. Çekindim. Bana kızacağınızdan, karşı çıkacağınızdan korktum. Küçüklüğümden beri her zaman kariyerime odaklanmamı söylediğiniz için erken yaşta evlenmeme kızacağınızı düşündüm. Anlatamadım işte. Lütfen kızmayın bana. Bende ne yapacağımı bilemedim." İkiside yanıma gelip bana sıkı sıkı sarıldı. Benden ayrıldığında annem konuştu. "Evet, seni anlıyoruz kızım ama her ne olursa olsun bize söylemeliydin. Biz senin aileniz. Bizden çekinmeni gerektirecek bir durum yok. Biz senin her zaman arkandayız. Sen yeter ki mutlu ol." İkisinde yanaklarını sıkıp öptüm. "Özledim sizi he" dedikten sonra güldüm. Onlarda benimle birlikte güldü. O an bir şey fark ettim. Annemgil evleneceğimi nereden öğrenmişlerde gelmişlerdi? "Bir şey soracağım. Siz evleneceğimi nereden öğrendiniz?" Arkadan Oğuz konuştu. "Ben belki ağzımdan kaçırmış olabilirim." O an serin bir rüzgar esti. Gözlerimi kısıp Oğuz'a baktım. O an Oğuz'un gözlerinden ufak bir korku geçtiğini gördüm. Ayağıma eve girerken giydiğim terliği aldığım gibi Oğuz'a fırlattım. "ALLAH BELANI VERSİN OĞUZ!" dedikten sonra diğer terliğide alıp Oğuz'a doğru koştum. Oğuz benden kaçarken Birce'e çarptı. Birce ne olduğunu anlamazken ben diğer terliğide Oğuz'un kafasına geçirdim. Birce Oğuz'un haline kahkaha atıyordu. Ben ise terliği defalarca kez Oğuz'a geçirmekle meşguldüm. Oğuz annemin best dedikodu kankası olduğu için annem beni tutmaya çalışıyordu. Babamda uzaktan bizi izleyip kıs kıs gülüyordu. Ulan Oğuz. Bu gece kabusun olmazsam ne olayım. ••• Oğuz uyumuştu. Yani umarım uyumuştur. Taktığım maske ve elime geçirdiğim korkunç el ile bence Oğuz'u korkutabilirim. Eğer bu Oğuz yüzünden sabah işe geç kalırsam Oğuz benden sağlam bir dayak yerdi. Oğuz'un odasına sessizce girdim. Ses çıkarmamaya ve onu uyandırmamaya dikkat ederek yatağının altına girdim. Biraz bekleyip tam elimi çıkaracaktım ki Oğuz telefonundan gelen bildirim sesiyle pat diye uyandı. Ulan sabah yanında inşaat çalışması başlatsak uyanmayacak çocuk bir bildirim sesin uyanıyor. Cidden bir bildirim kadar değerimiz yok. Yazıklar olsun. Oğuz'un gülme sesine bakılırsa Aslı ile konuşuyordu. Biraz düşününce Oğuz'un uyanık olmasının benim için daha iyi olacağını fark ettim. Hehehehehehehe Yavaşça elimi yukarı doğru kaldırdım. Oğuz elimi görmemiş olacak ki hâlâ gülmeye devam ediyordu. Elimi biraz daha uzattım. Eline dokunduğum gibi elimi çektim. Oğuz'un aşağı baktığını hissettim. Oğuz tekrar gülmeye devam ederken bu sefer bacağına dokundum. Oğuz bu sefer dikleşti. "Ne oluyor lan?" Ben gülmemeye çalışırken Oğuz tekrardan arkasına yaslandı. Çok geçmeden telefonunu bıraktı ve tekrar yattı. Ve bilin bakalım yaptı. Elini aşağı sarkıttı. :D Eline yavaş yavaş dokundum. Oğuz bazı mırıltılar çıkarsada hareket etmemişti. Bende elini kavramaya başladım. Oğuz elini çekecekken elini tuttum ve aşağı çektim. Oğuz her ne kadar bağırsada nafileydi. Baktım Oğuz aşağı gelmiyor, bende dedim bari ben gideyim. Yavaş yavaş kafamı yukarı kaldırdığımda Oğuz'un beni fark etmemesi uzun sürmemişti. Oğuz çığlık atarken üstüne atlayıp ağzını kapattım Gerizekalı ev halkını uyandıracaktı. Oğuz başını iki yana sallarken ben üstüne daha çok eğildim. Ve tam bağıracakken Oğuz bayıldı Lan Aferin gerizekalı. Çocuğu bir bayıltmadığın kalmıştı onu da yaptın. Üf sen kes Hemen maskemi ve elimde kki değişik eli çıkarıp Oğuz'u tokatlamaya başladım. "Oğuz kalk. Oğuz ben daha çok gencim kalk." Oğuz ne yaparsam yapayım, ne dersem deyim kalkmıyordu. Son bir seçenek kalmıştı. "Oğuz Aslı arıyor" Oğuz'un direk kalkması ile yataktan düştüm. "Gerizekalı, böyle kalkılır mı?" Telefonuna baktıktan sonra bana baktı. "E hani Aslı aramıştı." Yerden kalkarken dik dik Oğuz'a baktım. "Anan aradı Oğuz, anan aradı." Odadan çıkıp kendi odama geçtim. Saate baktığımda baya geç olduğunu fark ettim. Sırf şu Oğuz salağı için bu saatlerde hâla ayaktayım ya, daha da bir şey demiyorum. Başımı yastığa koyduğumda çok geçmeden uykuya daldım. Umarım yarın güzel bir gün olur Her gün bunu demene rağmen neler yaşadığını biliyorsun değil mi? Sen bir sussana artık ••• Sabah alelacele evden çıktıktan sonra hemen ofise doğru sürdüm. Geç kalmışım. Hepsi o Oğuz yüzünden. Bu sefer kendime kahve bile almadan direk işin başına geçtim. Niye Oğuz'un seviyesine düşüp onunla uğraşıyorum ki. Salaklık bende. Hatice abladan kahve isteyip işe başlamıştım. Ben tam odaklanmışken telefon çaldı. Kim bu ve ne hakla benim odağımı bozuyor? Telefonu açtığımda Alpay Bey olduğunu öğrenmiş oldum. "Odama gelir misin? Hemen." Sesi her zamankinin aksine daha daha neşesizdi. Allah Allah, ne oldu acaba? "Tamam Alpay Bey hemen geliyorum." Alpay Bey'in odasına kapıyı tıklatıp girdikten sonra onun ağlamaktan dolayı olduğunu düşündüğüm kızaran gözleriyle karşılaştım. "Alpay Bey. İyi misiniz?" dedim endişeli bir sesle. "Evleniyormuşsun, hemde Yağız ile" Evette sana ne oluyor kardeşim? "Evet öyle" Ben konuştuktan sonra hiddetle masasında ki her şeyi yere fırlattı. Yazık sakat heralde. Zenginlerin klişe hareketi bu, bilmiyor musun? Doğru Alpay Bey hızlı adımlarla yanıma geldi. "Ben sana seni işe aldığımdan beri aşıkken sen gidip o aptal huysuz Yağız ile mi evleniyorsun cidden?" Duyduğum ile gözlerim büyüdü Ne diyor lan bu? "Alpay Bey ne saçmalıyorsunuz?" Ağlamaklı gözlerle tekrar bana baktı. "Söylesene, Yağız benim sana veremeyeceğim neyi verdi de onunla evleniyorsun he? Açıkla bana bunu" "Alpay Bey siz iyi değilsiniz, lütfen daha sonra konuşalım" dedikten sonra tam odadan çıkacakken kolumdan tuttu. "Hayır şimdi konşacağız. Söyle bana neden ben değil de o?!" Çünkü sizin kadar mal mal hareketler yapmıyor. Sus, şuan sırası değil. Tutarken sıktığı kolum acımaya başlamıştı. İlk önce eline sona Alpay Bey'e baktım. "Elinizi kolumdan çekin Alpay Bey." Üf ismi de ayrı salak. Alpay diye isim mi olur? Bu zenginlerde zengin adı koyacağız diye diye saçma sapan isimler koyuyorlar. Salaklar. Sus kız çok ciddi bir ortamdayız, güldürme. "Sen bana cevap verene kadar bırakmayacağım" derken kolumu biraz daha sıktı Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. "Alpay Bey, rica ediyorum elinizi kolumdan çekin. Yoksa ben çekmesini gayet iyi bilirim." Küçümser şekilde bana baktı. "Ne yaparsın? O ufak elinle bana mı vurursun yoksa? Ne kadar çok korktum tahmin edemezsin." dedi ve kahkaha attı. Anlaşıldı, bu adam konuşmaktan anlamayacaktı. Geçmiş olsun Yumruk yaptığım elimi adamın yüzüne geçirdiğim gibi adam yere yığıldı. Ne kadar da güçsüz ama Tam kalkıp bana doğru gelirken arkadan gelen yumruk ile bu sefer yere bayıldı. Arkamı döndüğümde karşımda Yağız Bey vardı. Kahramanımız ya Senin bu Yağız Bey'e olan aşkını hiçbir zaman anlamayacağım. Yalnız ben senin iç sesinim Yani Yani ben sen olduğum için benim söylediğim her şey senin söylediği oluyor Ses kapatma tuşun yok mu senin? "Senin adına üzgünüm. Sana bir şey yapmadı değil mi?" Başımı iki yana salladım. "Yok, bir şey yapmadı. Yapamazda zaten." Gülecek gibi olurken ciddileşti. "O dün gece biraz içtiği için böyle salakça davranıyor. Yoksa biliyorsun, o böyle bir insan değil." "Evet, biliyorum" Bakışları koluma kaydı. Alpay Bey'in sıktığı için moraran koluma "O mu yaptı bunu?" Bir şey demeden odadan çıktım. Bugün elbise giymemem gerekiyordu. Masama oturduğumda kahvemin çoktan geldiğini hatta soğumak üzere olduğunu gördüm. Bardağı biraz ittirip çalışmaya devam ettim. Tat tuz kalmamıştı. Bir günüm bile normal geçemez mi ya? ••• Akşam eve gitmek için eşyalarımı toplarlarken yanıma Yağız Bey geldi. "İyi misin?" kaşlarm çatıldı. "Niye iyi olmayım?" Sıkıntıyla ensesini kaşıdı. "Bugün yaşanan şeylerden sonra belki iyi olmazsın diye düşündüm." "Ha, o mesele. Unuttum ben o olayı ya. Bence sende unut. Gereksiz bir olaydı zaten." Başını salladı. "Seni ben bırakayım mı? Motorunu bizim çocuklara söylerim, onlar getirler." Gülümsedim. "Gerek yok, yine de teşekkür ederim." O da benim gibi gülümsedi. "Peki, yarın görüşürüz. Dikkat et kendine." Başımı salladım. "Ederim. Görüşürüz." dedikten sonra çantamı alıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Sanırım Yağız'a alışıyordum. Güvenliğe selam verip motoruma binecektim ki karşıma Alpay Bey çıktı. "Sizin ne işiniz var burada?" Kolumdan tuttu. "Benimle geleceksin. Beni çekmeye çalışırken ben hayretle ona bakıyordum. "Alpay Bey siz gerçekten iyi değilsiniz. Bırakır mısınız kolumu?" Hala beni çekmeye çalışırken arkadan Yağız'ın sesini duydum. "Sen Asena'nın kolunu bırakır mısın yoksa ben senin elini kırayım mı?" Alpay Bey sesi duyunca gülerek Yağız'a baktı. "Vayy, müstakbel eşinde gelmiş." dedi. Üzülmüş gibi bir ifade takındı bu sefer. "Kusura bakma Yağızcım. Asena'yı sana vermeyeceğim. Sen başka birini bulabilirsin." Yağız gözlerini kapatarak derin bir nefes verdi. Bu adam benim kolumdan ne istiyordu? "Kolumu bırak canım acıyor!" Benim lafımla Yağız gözlerini açıp Alpay Bey'e dikti. Sinirle, büyük ve hızlı adımlarla yanımıza geldiği gibi Alpay Bey'e yumruk attı. Adam yere yapışırken Yağız vazgeçmeyip kolumu tuttuğu elini tuttup büktü. Ayy, ben hissettim acısını. Patlamış mısırın var mı? Yanımda patlamış mısır taşımadığım için yok, kusura bakma. "Sana, kolunu bırak demiştim." dedi ve elini daha çok büktü. Ay bir taraftan yumruk atsa ya, böyle hiç tadı çıkmıyor. Yağız sanki iç sesimi duymuş gibi bu sefer yumruk atmaya başladı. Sen niye burada put gibi dikiliyorsun? Gidip yaz dizilerinde ki o kız gibi klişe bir şekilde durdursana adamı Harbiden ben niye burada dikilip izliyordum ki? Yağız'ın kolunu tutarak çekmeye çalıştım "Yağız, lütfen dur. Başına bela açıcaksın, lütfen dur." Ay ay, kocasını da düşünürmüş Seninle uğraşamam şuan, rica ediyorum sus. Yağız sanki orada olduğumu yeni hatırlamış gibi durdu. Yavaşça bana baktıktan sonra yüzünü kan içinde bıraktığ Alpay Bey'e baktı. Erkek yağğ. Yüzünü kan içinde bırakmış karısı için. Şapşik şey SUS ARTIK Hemen ayağa kalkıp kolumu tuttu ve moraran yere baktı. "Çok acıyor mu?" dedi. Sesi içine kaçmıştı. "Çok değil." Üstüne yavaşça bastırınca istemeden inledim. Çatık olan kaşları daha da çatıldı. Kolumu bırakıp kapının önünde ki güvenliğe gitti. Umarım ona kızmazdı. O burayı göremediği için bir şey yapamamıştı sonuçta. Yanıma gelince ona baktım. "Güvenliğe kızmadın değil mi?" Başını salladı. "Hayır, kızmadım. Motorunun bu gece ona emanet olduğunu ve Alpay'ı buradan almasını söyledim. Kaşlarım çatıldı. "Motor ne alaka?" "Seni ben bırakacağım." Ne kadar itiraz etmek istesemde itiraz etmedim. Arabası geldiğinde kapıyı açıp binmemi bekledi. Ben bindikten sonra kapıyı kapatıp o da bindi. Kemerimi bu sefer çok şükür ki kendim takabilmiştim. Arabayı çalıştırmadan önce derin bir nefes verdi. "Bugün yaşananlar için onun adına senden çok özür dilerim. O aslında asla böyle biri değildi. Neden böyle yaptığını anlamadı-" hızlı hızlı konuşurken elinin üstüne elimi koymamla sustu. Bana baktı. Gülümsedim. "Ben her şeyin farkındayım. Ve senin özür dilemeni gerektirecek bir durum yok." Beni şaşırtarak bana sımsıcak bir gülümseme sundu. "Seni seviyorum" bu dediği ile gözlerim şaşkın olduğumu belirten bir ifadeyle büyüdü. Yavaş koçum bu ne hız? O da dediğini yeni fark edince hemen lafı toparlamaya çalıştı. "Yani seni değil bu huyunu seviyorum. Senden nefret etmiyorum yanlış anlama seni seviyorum, aslında seni sevmiyorum ama sevi-" Lafı attığım kahkaha ile bölündü. Yaşadığı rezil anı fark etmiş gibi utançla başını eğdi. Ve çok geçmeden o da gülmeye başladı. "Kusura bakma bazen ne dediğimi fark etmiyorum." Gülümsemem hala yüzümde dururken ona baktım. "Sevdim." Kaşları çatıldı. "Neyi?" Gülümsemem daha da genişledi "Utanmanı. Fark etmeden çok şapşal biri oluyorsun utanınca." Yağız beni daha da çok şaşırttı ve yanakları kızardı. Bir şey demeden arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Bende gülümseyerek dışarıyı izlemeye başladım. Kapımın önüne geldiğimizde kapıyı açacakken Yağız'a döndüm. "Teşekkür ederim. Hem beni bıraktığın için, hemde bugün beni kurtardığın için." "Kim olsa aynısı yapardı." Gülümsedim ne yapacağımı bilemeyip. Bir anda beklemediğim bir şekilde eğilip yanağına bir öpücük kondurdum. "Görüşürüz" deyip arabadan indim. Bina kapısının önüne geldiğimde gülümseyerek ona el salladım ve kapıyı açıp içeriye girdim. O ise en son gördüğümde yüzünde aptal bir sırıtışla yanağını tutuyordu. Ahanda buraya yazıyorum. Bunlar gelecekte çok iyi bir çift olacak. Ve Asena bilir ki, ben söylediğim şeylerde asla yanılmam. |
0% |