
Öldüğünü söylüyorlardı. Hayır o ölemezdi ben kardeşimi tanıyorum. Birbirimize aittik biz küçükken bile. Bu insanlık nereye gidiyor bir ablanın kardeşini kurtarmaya çalışması kadar mı zevkli. Artık dayanamadım ve sesim kısık çıkmıştı. "Ambulansı arayın ne duruyorsunuz ya birinin ölümünü izlemek bu kadar mı zevkli" insanlar acımasızdı bunu burada bu halimle daha iyi anladım. "Çekilin ya lütfen çekilir misiniz?" çocuklar hala yanıma gelmeye çalışıyordu.
Ben ise kardeşimin saçlarını okşuyordum. Çünkü Mine'nin en sevdiği şey saçının okşanması. "Ablam uyan artık güzelim bak burdayım." Annemiz ve babamızdan sonra Mine'de mi beni bırakacaktı? Bir de babamın Annemi aldattığını öğrenmiştim. "Zavallı Kumsal hala ölen kardeşini kurtarmaya çalışıyor" bu kız illa kendini dövdürecek miydi?
Zevkle yaparım bende bunu.
Mine'nin yanından kalkıp Elay denilen piç'in yanına geldim
"Zavallı olabilirim ama intikamım çok kötü olacak!" bir adım daha yaklaşıp saçını yolmaya başladım. Kız halâ sırıtıyor ve benim sinirlerimi bozuyordu bu durum. "Kumsal dur Kumsal" İrem ve Elif beni ayırmaya çalışıyordu. İntikamını alırım.
Ben bu kızdan hemde en sert bir şekilde. "Evet Deniz elimizden geleni yapıcaz güven bana oğlum" komiser Selim Bey ile Deniz çıkmıştı o sıra, bende kızın daha çok saçlarını yoluyordum.
Zevkliydi.
Elay artık sırıtmıyordu. Ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor, "Deniz sevgilinin katil olmasını istemiyorsan bize katılmaya ne dersin biz çünkü kardeşimizin katil olmasını istemiyoruz da" Hemen İrem ekledi "Kanka bırak polisler halletsin lütfen bak şuan sana en ihtiyacı olacak zaman minik kuşumuzun" diyen İrem'e bi bakış attım haklılardı ikisi de, Biz Mine'ye takma ad olarak minik kuş diyoruz kızlarla onun da hoşuna gidiyordu.
Elay her zaman ki gibi sinir bozucu konuştu yine onu yolsam olmaz mı?? "Evet zavallı kız bırak beni yoksa kardeşin yalnız kalacak." Ben zavallı değilim.
10 dakika sonra
"SARI CİVCİV!" Deniz en sonda bağırmıştı çünkü hiç birşey duymuyordum. Kendimden geçmiştim. "A-abla bırak onu g-gel lütfen canım y-yanıyor" Mine uyanmıştı beni bırakmamıştı. "Kardeşime dokunmanın bedelini ödeyeceksin terörist ama Dua et ki kardeşimin bana ihtiyacı var yoksa seni burada öldürürdüm." yalan yok cidden öldürürdüm. "Abla..." sesi ağlamaklı çıkmıştı ambulans fazla uzakta değildi Siren sesleri yaklaşıyordu. "Mine'm iyi olacaksın merak etme" dedim ve onun saçlarına dudaklarımı bastırdım. Annemizin bize bir şey olduğunda yaptığı gibi. "A-abla ben ö-özür dilerim." burada özür dileyecek tek kişi bendim oysa ki. "Ablam sen neden özür diliyorsun? asıl ben özür dilerim. Seni koruyamadım" sonra onun en sevdiği şarkılardan birini mırıldandım. "Yıldızlara bak biz küçüktük" çok şarkı söylemezdim sadece Mine için söylerdim o kadar. "Çekilin hastayı alalım çekilin lütfen" Mine'yi almaya geliyorlardı, ama bilmedikleri bir şey vardı.
Bu elleri anca ölüm ayırabilirdi.
🫶🏻
"Durumu şuan daha iyi görebilirsiniz ama hastayı fazla yormayalım" söyledikten sonra doktor ilerlemeye başlamıştı. Mine iyiydi ameliyattan daha yeni çıkmıştı. "Ee o zaman minik kuşun iyileşmesine partiler miyiz? lütfen hepimize iyi gelir bu" Elif'in fikri aslında o kadar da kötü değildi. Ama ben katılacağıma pek emin değilim. "Elif'e katılıyorum ama tek bir şartım olucak" Berk'in Elif'ten hoşlandığını düşünüyorum, ama neyse ya benim için kardeşim önemli. Mine'nin odasının önüne gelince "Sarı civciv bence sen gir biz bekleriz burada." Deniz'e sadece gülümsedim, ve odanın kapısını açıp içeri girdim. İlerlemeye başladım, "A-abla" yanına ilerleyip yatağın kenarına oturdum. Hemen kollarımı ona doğru açtım bu çağırma hayır diyemedi. "Beni bırakıp gittin diye çok korktum Mine'm, seni çok seviyorum" dedim.
Parti günü
(1 hafta sonra)
Berk'in evin de yapmaya karar vermişlerdi. Ama ben hala kararsızdım neden parti yapıyorduk ki.
İrem, Deniz ve Berk evi süslerken, biz de evde Mine'yle oturuyorduk. Bir andan hazırlanıyorduk. "Kumsal sütlü çikolata mı beyaz çikolata mı" Elif mutfakta atıştırmalıklar hazırlıyordu. "Farketmez ama bir tanesini söylemem gerekiyorsa beyaz çikolata olsun Elif'im" Üzerimde ki sarı elbisemle mutfağa ilerledim Elif yine hamaratlığını göstermişti. "Nasıl olmuş sen şu pastanın krem şantisini yap bende hazırlanmaya gideyim olur mu." kafa salladım.
Yiğit mutfakta oturuyordu. "Ne gerek vardı bunlara anlamıyorum dışarıdan söylerdik." Göz devirdim ve önümde ki krem şantiyi yapmaya devam ettim. "Kumsal" Kumsal dediyse önemli birşeydir, çünkü o bana genellikle Yenge Deniz'in ki felan diyordu. "Yiğit dilinin altında ki baklayı çıkar hadi." Krem şantiyi pastanın kenarlarına sürdüm.
"İrem hangi çiçeği seviyor biliyor musun" kıkırdadım, tabi ki de biliyordum. "Mavi lale seviyor" o sırada kapıda Mine ve Elif belirdi. "Hadi çıkalım herşey hazırsa" başımızla onayladık. "Pastayı paketledikden sonra yanınızdayım çocuklar" kapı kapanma sesi gelmişti.
O sırada telefonum çaldı arayan teyzemdi. "Efendim teyze" dedim bir andan pastayı paketliyordum. "Napıyorsun Kumsal'ım? Mine nasıl oldu iyi misiniz? bir şeye ihtiyacınız var mı?" teyzem herşeyi tek nefes de söyleyebilirdi onlardan biriydi yine. "İyiyiz teyzeciğim Mine biraz daha iyi toparladı kendini yürürken hala koluna birisi giriyor ama o da geçicek, sen naptın" yaklaşık beş dakika konuştuk sonra kapatmıştı zaten. Pastayı ve bluzumu alıp çıktım.
"En sonunda abla gelebildin." ağzımdan minik bir gülüş sesi çıktı.
❤️🩹
Yiğit arabayı park ediyordu. Kızlar aralarında konuşuyor ben ise şarkı dinliyordum. Araba durduğunda kızlar veya Yiğit kapıyı açar diye bekledim çünkü kucağımda pasta vardı. Ama açmadılar hey ben burdayım araba da tek başıma kaldım. Gözlerim kapandı tek hatırladığım yağmur sesiydi.
Geçmiş zaman
Küçük Deniz babasını oturma odasının başında bekliyordu.
Bugün 5 yaş doğum günüydü o yüzden heyecanlıydı. "Deniz babanı bekleme bugün gelemeyecekmiş ablacım" hizmetçi aysel hanımın sesiydi bu.
Her zaman ki gibi gelmedi diye düşündü içinden minik Deniz
Her yıl 9 mayıs da babası eve gelmiyordu. "Tamam aysel abya" diye odasına çıktı minik Deniz.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |