@senaryonuz
|
Oğuz ve Ben kapıyı açmak için ilerledik, kapıyı açmam ile içeriye ilk Halit ağa ve Mehpare teyze girdi. Arkalarından Azad ağa, Elvan. Şimdi ise ilk kez gördüğüm bir kız vardı ve yanında Berna. Kız bana "Merhaba ben Elif tanışamadık ama tanışırız" dedi. Çok tatlı bir kızdı. "Tanışırız bende Simay memnun oldum Elifcim" dedim. Miraç ve Meriç ikiliside içeriye girdi ve geriye tek bir kişi kaldı Mirza. Mirza elindiki kırmızı ve siyah güllerden oluşan buketi bana uzattı hiç bir şey konuşmadık ama bana saatler gelebilecek oysa bir kaç saniye olan bir bakışma yaşadık. Herkes içeri geçmiş biz de arkalarından ilerlerken Ayça "karagül ve kırmızı gül almış karagül kara sevda, kırmızı gül ise aşk ve tutku anlamına gelir" dedi. Benim için bir anlam ifade etmiyordu muhtemelen rastgele çiçek almıştı. Ayrıca benim bile dikkat etmediğim çiçek anlamlarına onun dikkat ettiğini kesinlikle düşünmüyordum. Sessizce yukarı ilerlemeye devam ettik. İçeriye girdiğimizde herkes yerleşmiş boşta kalan tek yer olan sandalyelere kızlar ile sıralandık. Mehpare teyze ve annem sohbet halindeydi, annem aslen Rizeliydi Mardin'e ilk geldiğinde tesadüfen Mehpare teyze ile karşılaşmış yakın iki dost olmuşlar ta ki annem ve babam evlenene kadar, bu soğukluk annemleride etkilemiş. Babam ve Halit ağa da konuşma içerisindeydi ama birbirlerine duydukları öfke gözlerinden belliydi. Miraç ise gerçekten sessizdi onu hiç bu kadar sessiz görmemiştim. Meriç her zamanki gibiydi. Elif ise Melek ile konuşma içerisindeydi Mirza soğuk bakışlarıyla bana bakıyordu. Halit ağa, babam, annem ve Mehpare teyzenin kısa süren bakışmasıyla annem mutfağı işaret etti ve "Kızlar kahveleri yapın hadi" dedi. Ayça, Ela, ben kalkmış kapıya yönelirken Elif ve Berna da peşimize takıldı. Mutfağa geçmemizle Elife döndüm "Elif sizinkiler nasıl içerler önce sade içenleri söyle" dedim. Elif "Babam, Mirza abim, Meriç abim ve Berna ablam" dedi. Mirzaninki hariç bizimkilerle birlikte 7 kişilik oluyordu. Ela "Ben sadeleri yapar dağıtırım Mirzayı en son yaparsın, Ayça sende suları ayarlayabilir misin?" Dedi. Ayça kafasını saklanmış suları doldurmaya yönelmişti. Bende lokumları çıkartınca Elif "Ver ben koyarım" dedi. Bende şekerli kahveleri yapmaya yöneldim. Aradan geçen 10 dakikanın ardından kahveler yapılmış ve sıra Mirza'nın kahvesine gelmişti. Ela pul biber, kimyon, tarçın, karabiber ve tuzu çıkartıp fincanın yanına koyunca garip bakışlarımı ona yolladım. Ela "Az bile hadi azar azar koyalım şunlardan" dedi. Elif dünden razı olmalı ki direkt tuzu aldı İkisi kahvenin içine herşeyden koymuştu. Berna gülmemek için kendini zor tutuyordu. Sonunda Mirza'nın kahvesi olmuş, Ela sade kahveleri, Elif şekerli kahveleri ve Ayçada suları almış ilerliyordu benim elimde ise Mirza'nın kahvesi vardı. Gergin adımlar ile salona ilerlemiştik kızlar kahveleri dağıttıktan sonra bende Mirzaya kahvesini vermek için ilerledim, önündeki sehpaya yavaşça koydum ve kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Yerime oturmaya yöneldim ve Melek yanıma geldi "Abya tuz koydunuz mu?" Diye sordu. Allah Meleği alacak olan kocaya sabır versin. "Koyduk ablacım" diyip yanağından öptüm, istediği cevabı almış olacakki Elif'in yanına gitti. Halit ağa söze girdi "Sebebi ziyaretimiz belli Asaf ağa. Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızın Simayı oğlumuz Mirzaya istiyoruz." Dedi. Tam babam cevap verecekken Mirza kahvesinde büyük bir yudum alıp öksürmeye başladı. Yanımdaki Miraç Mirza'nın suyunun bittiğini görünce kendi suyunuda Mirzaya verdi. Babam içindeki öfkeyi atmak istediğinden "Kahvesini bitirmeyene kız mı verilir" dedi. Miraç kendini tutamayıp gülerken Oğuz ve Ayazda gülüyordu. Hatta Meriç'in yüzünde bile ufak bir sırıtış vardı. Ben ise gülmemek için kendimi tutuyordum. Halit ağa derin bir nefes alıp "Mirza hadi iç şu kahveyi." Dedi. Mirza yavaşça kahveyi aldı ve direkt kafaya dikti ortamda Ela, Ayaz, Oğuz ve Miraç'ın kahkahaları yankılanıyordu. Halit ağa "Evet içtiğine göre" diyince Barın abim "Halit ağa kız istiyorsunuz ama oğlunuzun evi var mıdır?" Diye sordu. Resmen uzatmak için üstün bir çaba sarfediyorlardı. Halit ağa "Gelinimizi kendi konağımız da yaşatmak isteriz" dedi. Bu seferde Mustafa abi "Ev ev üstünde zor olmasın" dedi. Halit ağa sabrının son demlerindeymiş gibiydi. "Gelin kızımız uyum sağlarsa olmaz" diyerek bana alttan laf çarpmaya çalışıyordu ki bu sefer Oğuz "Arada siz ona uyum sağlarsınız böyle böyle idare edersiniz artık " dedi. Halit ağa derin bir nefes aldı ve bu sefer de Ela "Yalnız Halit amca Simay'ın eli sıcak sudan soğuk suya bile değmez değil mi?" Diye sordu Halit ağa "Değmez kızım değmez de artık cevap mı verseniz." Diyince babam "Simay kızım sen kabul ediyor musun" diye bana sordu. Sadece kafamı salladım. Şu geçen 15 dakika gecenin en iyi zaman dilimi olabilirdi. Mirza öfkeden kıpkırmızı olmuş kırmızı görmüş boğa gibiydi. Babam "Bende verdim gitti" dedi Berna yüzükleri getirmişti. Mirza ile yanyana duruyorduk, babam yüzükleri takıp kurdeleyi önemsizce kesecekti ki Melek muhtemelen Elif'in yönlendirmesi ile "Makas kesmiyoy" diye bağırdı. Herkes onun bu haline gülmüştü, suratsız Mirza bile. Mirza cebinden 200 lira çıkartıp Meleğe uzattı Melek bu sefer "Makas kesiyoy" diye bağırdı. Babam kurdeleyi kesmişti artık resmen nişanlıydım, yüzüğüm üzerinde ay olan seçtiğim yüzüktü, nişan yüzüğünden çok günlük hayatta takılabilecek bir yüzük gibiydi. **** Yüzükler takıldıktan sonra şerbet getirmek için mutfağa geçmiş ve hazırlamıştık. Şerbetler dağıtıldıktan sonra Halit ağa "Düğün ve kınanın tarihini konuşalım" dedi. Olabildiğince erken olmalıydı ki 4 ay sonra okula dönebilmeliydim. Babam "Kınayı hafta sonu yapalım" dedi. Bugün salıydı.Ona bakışlarımdan erken istediğimi anlamıştı. Halit ağa halinden memnundu "Düğünü de kınadan iki gün sonra yaparız yarından sonra gelin çarşısına çıksınlar" dedi. Gelin çarşısı gerçekten gerekli miydi? Hiç gerek yoktu. "Gelin çarşısına gerek olduğunu düşünmüyorum" dedim ve Mehpare teyze "Saçmalama Simay o çarşıya çıkılacak" dedi otoriter bir sesle. Bende daha fazla bir şey diyememiştim, kayınvalidem ile şimdiden aramı bozmama gerek yoktu sonuçta. Mirzaysa "Ben götürürüm sizi gelin çarşısına" dedi cidden mi ? İnsanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş. Hiç bir şey dememiştim almak istiyorsa alabilirdi. Halit ağa "Siz kendi aranızda konuşursunuz, bize artık müsade " diyince hepsi ayaklandılar. Onları kapıdan uğurladıktan sonra annemler ve Baran abim odarına gitmişti. Bizde salona. Bölüm sonuuu Biraz eğlenelim istedim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yeni bölümde görüşmek üzereee Oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen
|
0% |